Mirası reddeden mirasçı aleyhine arabuluculuk başvurusu.

Başıma gelen ilginç olay için üstatlarımdan fikirlerini beklemekteyim.

Mirasın reddine yardımcı olduğum ve yasal süresinde reddini gerçekleştirdiğimiz müvekkilim aleyhine işçilik alacağı kapsamında arabuluculuğa başvurulmuş.

Alacaklı şirketin işçisi olup şirket de limited şirkettir. Müvekkilim de yasal süresinde mirası reddetmiştir. Bu durumda arabuluculuk görüşmesinde anlaşmazlık tutanağına herhangi bir ek bildirmem gerekiyor mu? Arabulucuya öncesinde reddi miras kararını mail olarak yollamalı mıyım? Teşekkürler şimdiden.

Sayın meslektaşım. Olayınız gerçekten ilginç. Hem mirasın gerçek(hakiki reddi) hem arabuluculuk müessesesi hem de işveren durumunda bulunan ve tereke içerisinde değer olarak yer alan ve yönetimsiz kalan şirket tüzel kişiliği var. Öncelikle mirasın gerçek reddi halini ele alırsak: eğer bir veya bir kısım mirasçı mirası ret ederse mirası ret edenlerin miras payı ve dolayısıyla mirasçılık sıfatları kendi alt soylarına geçer.bu alt soylarda mirası ret ederlerse bunların da payı mirası ret etmeyen diğer mirasçılara eşit paylarla geçer. Eğer mirasçıların tümü mirası ret ederlerse miras artık bunların alt soylarına geçmez. Miras resen sulh hukuk mahkemesi(tereke mahkemesi) tarafından terekenin borçları da dikkate alınarak ya basit tasfiye ya da iflas hükümleri dikkate alınarak tereke hakkında tasfiye(arıtım) kararı verilerek terekenin tasfiyesine karar verilir. Mahkeme bu kararında aynı zamanda tasfiyeyi yapacak tasfiye memuru veya tasfiye heyetini de atar. Tasfiye işlemleri sonucunda terekede artan bir değer hasıl olursa yine yasal (varsa iradi) mirasçılara mirası ret etmiş oldukları halde sanki mirası hiç ret etmemişler gibi artık değer onlara ödenir.

Peki terekeden alacaklı olan veya arabulucu ne yapmalıdır. Öncelikle mirası ret veya kabul için gereken 3 aylık hak düşürücü sürenin geçmesini beklemeli mirasın ret edilip edilmediğini öğrenmek için velayet velayet ve miras hükümlerinin uygulanmasına yönelik tüzük gereğince tutulan mirası ret kütüğüne bakmalıdır. Uygulama da bu kütük doğru düzgün tutulmadığı gibi varlığı dahi bir çok kişi tarafından bilinmemektedir. Bu kütük kurucu mahiyette değil izhari yani açıklayıcı niteliktedir. Amaç terekeden alacaklı olan 3.kişilere açıklayıcı yani kimlerin mirası ret ettiğini dolayısıyla murisin borçlarından sorumlu olmadığına dair bilgi vermektir.

İşçi arkadaş aslında tereke borcundan müvekkiliniz gerçekte mirası ret nedeniyle sorumlu olmadığı ve dolayısıyla borçlu olmadığı halde yanlış kişi hakkında arabulucuya başvurmuş olmaktadır. Dolayısıyla hem zaman kaybetmekte hem de dava açma şartını yerine getirememektedir.işçi arkadaş şöyle davranmalıdır.öncelikle mirası ret kütüğünü incelemeli, sizin dışınızda mirası kabul eden mirasçı varsa ona karşı, eğer mirasçıların tamamı mirası ret etmiş ise sulh hukuk mahkemesi terekenin tasfiyesi kapsamında tasfiye memuru veya heyeti atamış ise bu memur veya heyete karşı arabulucuya başvuru yapmalıdır.

Eğer sulh hukuk mahkemesi henüz harekete geçmemiş yani tasfiye memuru veya heyeti atamamış ise ne olacaktır. İşçi arkadaş yıllarca bu işlemlerin yapılmasını mı bekliyecektir. Böyle bir durumda işçinin bir çok alacak kalemimin Zamanaşımına uğrama tehlikesi de ortaya çıkacaktır. Peki işçi yönünden ne yapmak gerekir.

4721 sayılı tmk madde 426 veya 427 de(Tam hatırlayamıyorum) idare(yönetim) kayyımı atanması düzenlenmiştir. Eğer bir tüzel kişilik kanunen gerekli organlarından mahrum kalmışsa organları oluştuluncaya kadar sulh hukuk mahkemesinden bir idare kayyımı atanması istenebilir. Bu yol bence işçi yönünden tasfiyeye göre daha basit ve daha çabuk sonuçlanabilecek kısa bir yoldur.

Sizin ise arabulucuya mirası ret kararını ibraz ederek tereke borçlarından sorumlu olmadığınızı söylemeniz yeterli. Allah bu işçi arkadaşımızın yardımcısı olsun diyelim. Çünkü önünde uzun ve sorunlu bir yargılama süreci var. Saygılarımla.

Meslektaşım yanıtlarınız için çok teşekkürler. Peki arabulucu görüşmesine reddi miras kararıyla mı gitmemi önerirsiniz? Aklıma şu da geliyor. Arabuluculuk bir yargılama faaliyeti olmadığından her hangi bir evrak sunmadan doğrudan anlaşmazlık tutanağını imzalayıp çıkabilirim diye düşünüyorum. Şayet tarafımıza dava yöneltilir ise zaten husumet yoklugundan red edilecektir.

Alıntı: Yazan Av.şükrü söğüt Sayın meslektaşım. Olayınız gerçekten ilginç. Hem mirasın gerçek(hakiki reddi) hem arabuluculuk müessesesi hem de işveren durumunda bulunan ve tereke içerisinde değer olarak yer alan ve yönetimsiz kalan şirket tüzel kişiliği var. Öncelikle mirasın gerçek reddi halini ele alırsak: eğer bir veya bir kısım mirasçı mirası ret ederse mirası ret edenlerin miras payı ve dolayısıyla mirasçılık sıfatları kendi alt soylarına geçer.bu alt soylarda mirası ret ederlerse bunların da payı mirası ret etmeyen diğer mirasçılara eşit paylarla geçer. Eğer mirasçıların tümü mirası ret ederlerse miras artık bunların alt soylarına geçmez. Miras resen sulh hukuk mahkemesi(tereke mahkemesi) tarafından terekenin borçları da dikkate alınarak ya basit tasfiye ya da iflas hükümleri dikkate alınarak tereke hakkında tasfiye(arıtım) kararı verilerek terekenin tasfiyesine karar verilir. Mahkeme bu kararında aynı zamanda tasfiyeyi yapacak tasfiye memuru veya tasfiye heyetini de atar. Tasfiye işlemleri sonucunda terekede artan bir değer hasıl olursa yine yasal (varsa iradi) mirasçılara mirası ret etmiş oldukları halde sanki mirası hiç ret etmemişler gibi artık değer onlara ödenir.

Sayın meslektaşım, paylaşımlarınızdan olan "eğer bir veya bir kısım mirasçı mirası ret ederse mirası ret edenlerin miras payı ve dolayısıyla mirasçılık sıfatları kendi alt soylarına geçer.bu alt soylarda mirası ret ederlerse bunların da payı mirası ret etmeyen diğer mirasçılara eşit paylarla geçer." kısmını biraz açabilir misiniz lütfen. Teşekkürler şimdiden saylıra...