Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

tapu kaydındaki hatalı ölçüm - tersimat hatası - yeni malikin tazminat hakkı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 27-03-2012, 15:49   #1
LAWYER2763

 
Varsayılan tapu kaydındaki hatalı ölçüm - tersimat hatası - yeni malikin tazminat hakkı

sayın meslektaşlarım bir konu da dava açmayı düşünüyorum ama kararsızım bu yüzden sizinle paylaşma gereksinimi duydum .

Müvekkilin başkasından almış olduğu bir arazide ölçüm yapılıyor ve tapu kaydındaki ölçümden 20.000 ,00 metre kare az çıkıyor ve önceki ölçümün tersimat hattasından ileri geldiği şimdiki ölçümün doğru olduğu kounusunda kadastro müdürlüğünden yazı gelmiştir biz sonradan yapılan ölçümün hattalı olduğunu sulh hukuk mahkemesinde itiraz ettik ve keşif oldu nitekim arazinin ölçümü sonraki yani 20.000 eksik çıktı .Benim kafama takılan şu müvekkil tapu kaydındaki miktara göre adama para ödemiş ve tapuyu üzerine almıştır.şimdi ise aldığı tapudan 20.000 metre kare esksik çıkıyor.Yapılan bu hatadan dolayı acaba hazineye karşı tazminat davası açsak ve müvekkil tapu kaydına güvenerek bu arazıyı satın aldığı şimdi ise arazinin ölçümü eksik çıktığı bu zararın giderilmesini talep etsek nasıl olur bunu yapan meslektaşımız var mı veyaaa saygılarımlaaaa
Old 27-03-2012, 17:02   #2
yeditepelişehir

 
Varsayılan

Aklıma önce arazinin önceki malikine karşı sebepsiz zenginleşme davası açılması geldi ama sonuçta tapu kaydına güvenildiği için devletin sorumluluğuna gidilmesi gerekir diye düşünüyorum sizin de dediğiniz gibi.Arazinin önceki sahibine de hazine rücu eder artık.
Old 27-03-2012, 19:01   #3
Av. Ceyhun Doğan Küçükçil

 
Varsayılan

Bence de öncelikle devletin sorumluluğu olmalı.


T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ
E. 2011/97
K. 2011/2176
T. 2.3.2011
"Tapu Sicilinin önemi ve kişilerin bu sicile olan güven duygularını sağlamak bakımından Medeni Yasa'nın 1007. maddesi ile tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devletin sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiştir. Bu sorumluluk asıl ve nesnel ( objektif ) bir sorumluluk olduğundan zarara uğrayan, zararının ödetilmesini doğrudan Devletten isteyebilir. Sicil tutma işleminden ya da bir işlemin yerine getirilmemiş olmasından kaynaklanan uyuşmazlıklarda Borçlar Yasası’nın haksız eylemden doğan sorumluluğa ilişkin kurallarının uygulanacağı da kuşkusuzdur.

Tapu işlemleri, kadastro tespiti işlemlerinden başlayarak birbirini izleyen işlemler olup tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda oluşan hatalardan da Devlet, Medeni Yasa'nın 1007. maddesi gereğince kusursuz olarak sorumludur. Kusursuz sorumluluk, tapu siciline bağlı çıkarların ve mal varlığına ilişkin ( ayni ) hakların, yanlış tescil sonucu sicile güven ilkesi yönünden değişmesi ya da yitirilmesi, bu haklardan yoksun kalınması temeline dayanır. Çünkü sicillerin doğru tutulmasını üstlenen Devlet, sicillerdeki yanlış kayıtlardan doğan zararları ödemeyi de üstlenmektedir. Dayanaksız ya da hukuki duruma uymayan kayıtlar düzenlemek, taşınmazın niteliğinde yanlışlıklar yapmak da aynı kapsamda düşünülmüştür. Devletin kadastro işlemlerinden sorumluluğunun kapsamı Medeni Yasa'nın 1007. maddesi kapsamında düşünüldüğünde, eldeki davaya adli yargıda bakılması gerektiği sonucuna varılmaktadır.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 18.11.2009 gün ve 2009/4-383-2009/517 sayılı kararı da bu biçimde açılan davaların adli yargı yerinde görülmesi gerektiği yolundadır. "


birebir örtüşmese de ışık tutar umarım
Old 28-03-2012, 13:36   #4
LAWYER2763

 
Varsayılan

SAYIN MESLEKTAŞLARIM ÖNCELLİKLE İLGİNİZE TEŞEKKÜR EDERİM SORDUĞUM SORUNUN CEVABINI BULDUM SİZİNLE PAYLAŞIYORUM ÖZET OLARAK :: Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olacağı Yeni Medeni Kanunun 1007. maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Ancak Devletin sorumluluğundan söz edilebilmesi için tapu sicilinin tutulmasında tapu sicil müdürü ya da memurunun hukuka aykırı bir işleminin ve bununla zararlı sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekir. Kadastro çalışmaları ve faaliyetleri sırasındaki işlemler tapu sicili tutma kavramı içinde yorumlanamaz.



(4721 S. K. m. 1007) (743 S. K. m. 639)

Dava: Davacı Nasrettin vekili Avukat B. A. tarafından, davalı Maliye Hazinesine izafeten G. Mal Müdürlüğü aleyhine 13/4/2001 gününde verilen dilekçe ile Hazineden satın alınan taşınmazın yüzölçümünün eksik çıkması nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 5.6.2002 günlü kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili ve davalı temsilcisi M. Zeki taraflarından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü:

Karar: Davacı vekili dava dilekçesinde, Bingöl İli G. İlçesi Şehir Mahallesi K. Mevkiindeki Ada no: 288, Parsel no: 2'de kayıtlı 5328 m2, 32 dm2'lik taşınmazın, Maliye Hazinesi adına kayıtlı iken 14.12.1999 tarihinde davacı tarafından satın alındığını, ancak daha sonra yapılan ölçüm sonucu anılan parselin 1000 m2'sinin eksik olduğu, gerçek yüzölçümünün 4328 m2 olduğunun belirlendiğini, bu yanlışlığın yan tarafta yer alan ve başkasının mülkiyetinde bulunan taşınmazın üzerindeki yapının yüzölçümünün de dava konusu taşınmaza eklenmesinden kaynaklandığını belirterek eksik olan arsa bedelinin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.

Yerel mahkemece, Borçlar Kanununun 215. maddesi gereği satıcı Maliye Hazinesinin satılan taşınmazın yüzölçümünün, resmi ölçümlere dayalı olarak oluşan tapu sicilindeki miktardan az çıkması halinde eksik kalan kısmı tahsis edeceğine dair herhangi bir taahhüdü olmadığından satıcı olarak değil, eski Medeni Yasanın 917. maddesi, yeni Medeni Yasanın 1007. maddesine göre tapu sicilinin tutulmasındaki yanlışlıktan doğan zarar nedeniyle sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.

Dosyadaki kanıtlardan, davaya konu 2 nolu parsel ile bitişiğindeki 1 nolu parsel bir bütün halinde davacının babası tarafından kullanılmakta iken, açılan zilyetlikten tescil davası sonucunda 3500 m2' lik kısmının davacının babası Yusuf adına tapuya tesciline, fazla istemin reddine karar verilmiş ve bu karar Yargıtay 8. Hukuk Dairesince onanarak kesinleşmiştir. Daha sonra yapılan kadastro çalışmaları sırasında 1 nolu parsel ahır bahçesi niteliği ile 3513 m2 64 dm2 olarak Yusuf mirasçıları olan davacı ve diğerleri adlarına, 2 nolu parsel ise bahçe niteliği ile 5328 m2, 32 dm2 olarak Maliye Hazinesi adına kaydedildiği ve 2 nolu parselin Maliye Hazinesince 5328 ın2, 32 dm2 olarak davacıya satıldığı; ne var ki, kadastro çalışmaları sırasında çizilen pafta krokisinde 1 nolu parsel üzerinde gözüken yapının ölçümde 2 nolu parselde ölçülmesi nedeniyle 2 nolu parselin yüzölçümünün fazla belirlendiği ve bu şekli ile tapuya tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumlu olacağı Yeni Medeni Kanunun 1007. maddesinde düzenleme altına alınmıştır. Ancak Devletin sorumluluğundan söz edilebilmesi için tapu sicilinin tutulmasında tapu sicil müdürü ya da memurunun hukuka aykırı bir işleminin ve bununla zararlı sonuç arasında nedensellik bağının varlığı gerekir. Kadastro çalışmaları ve faaliyetleri sırasındaki işlemler tapu sicili tutma kavramı içinde yorumlanamaz. O halde Hazine kadastro tespiti sırasında yapılan hatalardan MK.'nun 1007. maddesine göre sorumlu tutulamaz. Dairemiz bu görüşü benimsemiş olup istikrarlı biçimde de uygulamaktadır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 26/10/1980 gün ve 1978/4-624 Esas, 1980/2478 Karar sayılı kararı da bu doğrultudadır.

Kaldı ki, somut olayda davacının hataya düşmesine salt tapu sicilindeki işlem de neden olmamıştır. Tapu kaydı ile bütünlük oluşturan çapta muhtesatlı kısmın 1 nolu parsel içinde kaldığı açıktır. İkincisi satın almadan önce de davacı 1 nolu parseli müşterek malik olarak, 2 nolu parseli de kendisi bütün olarak kullandığına göre, muhtesatlı kısmın babası tarafından MK.'nun 639 maddesine göre dava yoluyla tescil ettirilen kısım içinde kaldığını bilmediği de düşünülemez. O halde her ne kadar tapu kaydındaki yüzölçümü ile gerçek yüzölçümü farklılığı var ise de davacının bunu bilerek ve isteyerek satın aldığının kabulü gerekir.

Yukarıda anılan açıklamalar dikkate alındığında davanın reddi gerekirken kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.

Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına 26.12.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04633689 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.