Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Sıfır Araç Alımında Kanser Hastalarına KDV İadesi Yapılır Mı?

Yanıt
Old 19-12-2011, 15:34   #1
av.n.e.barut

 
Varsayılan Sıfır Araç Alımında Kanser Hastalarına KDV İadesi Yapılır Mı?

Öncelikle herkese iyi çalışmalar. Kanser hastası olduğu doktor raporu ile sabit biri sıfır araç almış ve araç alımında ÖTV miktarı düşülmüştür.KDV nin de bir dava ile iade edildiğini duydum. Bu konuda bir bilgisi olan var mı acaba? mümkün ise ne şekilde ve hangi makamdan talep ediliyor. Özel şartları var mıdır? Teşekkür ediyorum yardımlarınız için.
Old 19-12-2011, 15:47   #2
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Çok ilginç daha 15 dakika önce ben de kronik böbrek yetmezliği olan bir müvekkilim için satın aldığı 2012 model özürlü aracı adına vergi dairesinden alım satım esnasında alınan %18 KDV'nin iadesi talepli dilekçe hazırladım.

3065 sayılı KDVK nun istisnaları düzenleyen 17 maddesinin 4. fıkrasının (s) bendinde "Özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları." KDV'den müstesna tutulmuştur. Tahakkuk etmiş ve alınmış olan verginin bu hüküm uyarınca iadesi gerekmektedir.

Söz konusu faturayı ve müvekkilin kronik böbrek yetmezliğinin %90 tüm vucut fonsiyonunda kayba neden olduğunu gösterir özürlü heyet raporunu da ekte sunarak başvuruda bulundum.

Kurum talebimizi reddederse dava açacağım.
Old 19-12-2011, 15:56   #3
av.n.e.barut

 
Varsayılan

Gerçekten ilginç bir tesadüf Çok teşekkür ederim. Umarım davaya gerek kalmadan hallolur. İyi çalışmalar dilerim.
Old 19-12-2011, 16:05   #4
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Rica ederim ayrıca KDV'yi satıcı alıcıdan alarak ödediği için talebimi araç satan firmanın bağlı bulunduğu vergi dairesinden talep ettim. Size de iyi çalışmalar dilerim.
Old 19-12-2011, 18:24   #5
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

Anladığım kadarı ile özürlüler için bir uygulama ve %90 iş göremez raporu gerekli. Ancak Kanser hastaları için uygulanması ilginç . Kanser hastalarının da işgöremez vasfı %90 olarak belirlenmesi gerekmez mi? bazı kanser hastaları günlük hayatlarına devam edebiliyorlar???
Old 20-12-2011, 11:20   #6
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan GÜLSÜM ÖNAL
Kanser hastalarının da işgöremez vasfı %90 olarak belirlenmesi gerekmez mi? bazı kanser hastaları günlük hayatlarına devam edebiliyorlar???


Kanserin değişik çeşitleri ve dereceleri olduğunu bir gerçek ve heyet somut olaya ilişkin bir değerlendirme yapacaktır.

Yukarıda ki olay da da kanser hastası kişi açısından da %90 olarak belirlenmiş ki ÖTV alınmamış, diğer yandan hayata devam edebiliyorlar kavramının göreceli olduğu ortada.

İş görememezlik olayını gündelik hayatına devam edip edememe şeklinde değerlendirmemek gerektiği kanaatindeyim. Keza tek başına yemek yemek, yürümek, konuşabilmek vs işin görünür boyutudur. Bu saydıklarımızı yapabilen Kanser veya haftanın 3 günü dializ makinesine girmesi gereken kronik böbrek yetmezliği olan birinin iş görebiliritesi de ayrı bir husustur.
Old 21-12-2011, 12:38   #7
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

''Günlük hayatlarına devam edebiliyorlar'' derken,kanserin çok genel olduğunu bazı türlerinin iş gücü ve sosyal hayatı felç ettiği ortada ( ki bizzat aile bireylerimde yaşadım) ama bazı türlerininde de kişilerin iş ve sosyal hatalarına devam edebildiğini de gözlemledim. Bu nedenle ki sadece kanser hastası olmak mı? yoksa evrelerine göre ayrımın gerekli olup olmadığı mı ? öğrenmek istediğim buydu....
Old 22-12-2011, 11:25   #8
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Öncelikle değindiğiniz aile bireylerindeki kanser vakıaları nedeniyle üzüntünüzü paylaştığımı bildirmek isterim. Sorunuza da kanun maddelerinin cevap olabileceğini belirterekten;

3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, KDV istisnaları: Md. 17/4-s s) "Özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları." Özürlülerin kendi üzerlerine aldıkları araçlar KDV'den muaf tutulmuştur.

4760 Sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu, ÖTV istisnaları: Md. 7/2-a-b
a) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm3 ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm3 ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, sakatlık derecesi %90 veya daha fazla olan malül ve engelliler tarafından,

b) 87.03 (motor silindir hacmi 1.600 cm3 ü aşanlar hariç), 87.04 (motor silindir hacmi 2.800 cm3 ü aşanlar hariç) ve 87.11 G.T.İ.P. numaralarında yer alanların, bizzat kullanma amacıyla sakatlığına uygun hareket ettirici özel tertibat yaptıran malül ve engelliler tarafından," ÖTV ödenmez.

Görüleceği üzere direk KANSER olması değil bunun heyetçe değerlendirilmesi neticesinde bu hükümlerden faydalanılıyor.
Old 05-01-2012, 17:06   #9
Av. Ali YILMAZKARA

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan TaitaDragonfire
3065 Sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, KDV istisnaları: Md. 17/4-s s) "Özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları." Özürlülerin kendi üzerlerine aldıkları araçlar KDV'den muaf tutulmuştur.



Her ne kadar bu başlık altında Kuruma başvuru yaptıgımı ve reddedilirsem dava açacağımı belirtmiş olsam da an itibariyle dava açmaya gerek kalmadığını düşünmeye başladım (Teşekkürler Danıştay)

Kurum tahminim üzerine reddetti. Zaten basitce buyrun iade ediyoruz demelerini beklemiyordum. Benim olayım sonra başladı...

Kurumun cevabında ki gerekçe; "Münhasıran özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamlarında kullanmaları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç (örneğin görme özürlülerin kullandıkları baston, yazı makinesi, kabartma klavye, ortopedik, özürlülerin kullandıkları tekerlekli sandalye, ortez-protez gibi cihaz ve araçlar) ile özel bilgisayar programları istisna kapsamında kabul edilecektir. Binek otomobil ve diğer vasıtalarının ise söz edilen "araç-gereç" kapsamında değerlendirilmesi mümkün bulunmamaktadır.

Bu hüküm ve açıklamalar çerçevesinde;
Binek otomobil ve diğer nakil vasıtalarının KDV kanunun 17/4-s maddesi kapsamında "araç-gereç" olarak değerlendirilmesinin mümkün bulunmaması sebebiyle, satıcı firmaya ödemiş olduğunuz KDV'nin tarafınıza iadesi yönündeki talebiniz uygun görülmemiştir."

***
Velhasıl ardından dava açarken kendime dayanak olarak Danıştay kararı alırken direk aleyhimde karar buldum ve siz sevgili meslektaşlarımla paylaşayım dedim

T.C. Danistay

3.Dairesi
Esas: 2011/3445
Karar: 2011/5067
Karar Tarihi: 22.09.2011

İstemin Özeti: Davacı tarafından, özel tertibatlı binek otomobilinin satımını yapan firmanın faturaya yansıtmak suretiyle kendisinden tahsil edilip vergi dairesine ödenen katma değer vergisinin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen işleme karşı açılan davayı; 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin <Diğer İstisnalar> başlıklı 4'üncü fıkrasına, 5378 sayılı Kanunun 32'nci maddesiyle 7.7.2005 tarihinden geçerli olmak üzere eklenen (s) bendi uyarınca; özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve bilgisayar programlarının katma değer vergisinden istisna olduğunun kurala bağlandığı, (110) seri no'lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinde de binek otomobili ve nakil vasıtalarının maddede sözü edilen araç-gereç kapsamında değerlendirilemeyeceği açıklamasına yer verildiği anlaşılan olayda, davacı tarafından satın alınan özel tertibatlı taşıt aracının 3065 sayılı Yasada öngörülen istisna kapsamına girmediği gerekçesiyle reddeden Adana 2. Vergi Mahkemesinin 8.3.2010 gün ve E:2009/1367, K:2010/431 sayılı kararının; özürlülerin her türlü gelişmelerini ve önlerindeki engelleri kaldırmaya yönelik tedbirleri alarak topluma katılmalarını sağlamak amacını taşıyan 5378 sayılı Yasanın amacına uygun olarak getirilen katma değer vergisi istisna hükmünün binek otomobilleri de kapsadığı gerekçesiyle bozan ve karar düzeltme istemini de reddeden Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararının; tarh edilen vergilere karşı sadece mükellef ve vergi sorumluları tarafından dava açılabileceği, beyan üzerine alınan vergilerin ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununun vergi hatalarının düzeltme ve şikayet yoluyla giderilmesine ilişkin başvurular dışında, herhangi bir idari veya dava yoluna konu edilemeyeceği, özel tertibatlı araç satıcısı mükellef tarafından ödenen verginin, mükellef sıfatı taşımayan davacı tarafından iadesini isteme hakkı olmadığı gibi, olmayan bu hakka dayanılarak yaptığı başvurusunun reddine dair işlemin iptalini de yasada öngörülmeyen bir dava yoluyla isteme yetkisi de bulunmadığı, incelenmeksizin reddi gereken davayı, işin esasına girerek reddeden vergi mahkemesi kararının sonucu itibarıyla doğru olması nedeniyle Danıştay Başsavcısı tarafından kanun yararına bozulması istenmiştir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Danıştay Başsavcısı tarafından temyiz edilen Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararı incelendikten ve Tetkik Hakimi Birgül Öğülmüş'ün açıklamaları dinlendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

213 sayılı Vergi Usul Kanununun 377'nci maddesinde vergi davası açma yetkisi mükelleflere ve sorumlulara tanınmıştır.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 8'inci maddesinin 1'inci fıkrasının (a) bendinde bu verginin mükellefinin, mal teslim eden ve hizmet ifasında bulunanlar olduğu kurala bağlanmış ise de, katma değer vergisinin yansıma özelliği nedeniyle, satış bedeli üzerinden hesaplanan vergiyi ödemek zorunda kalan ve vergi yükünün üzerinde kalmasının mamelekinde meydana getirdiği azalma nedeniyle menfaati etkilenen davacının dava açma ehliyeti bulunduğu anlaşılmıştır.

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesinde; bölge idare mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştay’ca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan, niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin, ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği kurala bağlanmıştır. Belirtilen nitelikteki kararların hukuk düzenindeki olumsuz etkilerinin, yeni uyuşmazlıklara emsal alınmasının önüne geçilmesi, hukuk ve uygulamada birliğin sağlanmasını amaçlayan söz konusu düzenlemede, Danıştayın inceleme yetkisi sadece ileri sürülen temyiz sebepleri ile sınırlandırılmamıştır. Kanun yararına temyiz isteminin; yanlış bir yargısal içtihadın yerleşmesini önleme amacı göz önüne alındığında, ileri sürülmeyen başka bir temyiz sebebinin bulunması halinde kararın hukuka uygunluğunun bu sebepyönünden de incelenebileceği sonucuna ulaşılarak işin esasına geçildi.

Vergi ödevi ile ilgili temel ilkeleri belirleyen Anayasanın 73'üncü maddesinde; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla düzenleneceği, Bakanlar Kuruluna; mali yükümlülüklerin muaflık, istisnalar ve indirimleri ile oranlarına ilişkin hükümlerinde, kanunun belirttiği yukarı ve aşağı sınırlar içinde değişiklik yapma yetkisi verilebileceği öngörülmüştür.

3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1'inci maddesinde, Türkiye'de, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu; 19'uncu maddesinin 1'inci fıkrasında ise diğer kanunlardaki vergi muaflık ve istisna hükümlerinin bu vergi bakımından geçersiz olduğu, katma değer vergisine ilişkin istisna ve muafiyetlerin, ancak bu Kanuna hüküm eklenmek veya bu Kanunda değişiklik yapılmak suretiyle düzenleneceği kurala bağlanmıştır.
Aynı Kanunun 17'nci maddesinin 4'üncü fıkrasına 1.7.2005 tarih ve 5378 sayılı Kanunun 32'nci maddesiyle eklenen (s) bendi ile, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları katma değer vergisinden istisna tutulmuştur.

İstisna hükmüne ilişkin yasa tasarısının görüşmeleri sırasında; <Bizzat özürlüler tarafından kullanılan özel tertibatlı olarak imal edilmiş, sonradan özel tertibat takılmış ve ilave özel tertibat takılmış motorlu kara taşıtları ya da özürlünün taşınması amacıyla birinci dereceden yakını bir sürücü veya özürlü kişi tarafından iş akdine bağlı olarak istihdam edilen bir sürücü tarafından kullanılan özürlü adına trafik siciline kayıtlı motorlu kara taşıtları; özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç, özel bilgisayar programları ile fonksiyon kazandırıcı ortez-protez ve benzeri yardımcı ve destekleyici cihazlar> ibaresi ile <özürlülere hizmet amaçlı kurulmuş dernek, vakıf ve bunların üst kuruluşlarının çalışmalarında kullanılmak üzere iktisap edecekleri motorlu kara taşıtlarıyla, sakatlık dereceleri %90 ve daha fazla olan malul ve özürlülerin adlarına kayıtlı taşıtlar> ibaresinin eklenmesi ayrı ayrı teklif edilmiş ancak; gerek Hükümet tarafından verilen teklifte, gerekse Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu ile Plan ve Bütçe Komisyonunun kabul ettiği metinlerde, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin (4) numaralı fıkrasına <Özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş her türlü araç-gereç ve özel bilgisayar programları> bendinin eklenmesi yeterli görülmüş ve nakil vasıtaları istisna kapsamı dışında bırakılarak yasalaşmıştır.

Dosyada mevcut bilgi ve belgelere göre, teslime konu otomobil, her ne kadar, davacının kullanımına uygun şekilde sonradan tadil edilmiş ise de; üretim özellikleri itibarıyla toplumdaki tüm bireylerin kullanımına sunulan motorlu bir nakil vasıtası olup <özel üretime tabi tutulmuş araç-gereç> kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır.

5378 sayılı Yasa ile 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17'nci maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen (s) bendi ile getirilen istisna hükmünün, özürlülerin eğitimleri, meslekleri, günlük yaşamları için özel olarak üretilmiş araç-gerece ilişkin olması, istisna kapsamına belirli özellikleri haiz motorlu kara taşıtlarının da alınması yönünde yapılan önergelerin kabul görmemesi, mali yükümlülüklere ilişkin istisnalar hakkında yasa ile düzenleme yapılması zorunlu olup bu alanın yönetsel ve yargısal tasarruf ve yorumlara kapalı olması ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun yukarıda yer verilen 19'uncu maddesi karşısında, davacı tarafından özel tüketim vergisi istisnasından yararlanmak suretiyle satın alınan araç için satıcı firma tarafındandavacıdan tahsil edilerek davalı idareye ödenen katma değer vergisi yasaya uygun olduğu halde, söz konusu verginin iadesi istemiyle yapılan başvurunun reddi yolunda tesis edilen işlemin iptali yolunda verilen Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

Açıklanan nedenlerle Adana Bölge İdare Mahkemesinin 20.5.2010 gün ve E:2010/2344, K:2010/2196 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesi uyarınca kanun yararına ve hükmün hukuki sonuçlarına etkili olmamak üzere bozulmasına, kararın bir örneğinin Maliye Bakanlığı ile Danıştay Başsavcılığına gönderilmesine ve ResmiGazete’de yayımlanmasına 22.09.2011 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

X - KARŞI OY

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 51'inci maddesinin 1'inci fıkrasında, Bölge İdare Mahkemesi kararları ile idare ve vergi mahkemelerince ve Danıştay’ca ilk derece mahkemesi olarak verilip temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenlerin ilgili bakanlıkların göstereceği lüzum üzerine veya kendiliğinden Başsavcı tarafından kanun yararına temyiz olunabileceği, 2'nci fıkrasında ise temyiz isteğinin yerinde görüldüğü takdirde kararın, kanun yararına bozulacağı, kurala bağlanmıştır.

Danıştay Başsavcılığınca; özel tertibatlı aracın satıcısı mükellef tarafından ödenen verginin, mükellef sıfatı taşımayan davacının iadesini isteme hakkı olmadığı gibi, olmayan bu hakka dayanılarak yaptığı başvurusunun reddine dair işlemin iptalini de yasada öngörülmeyen bir dava yoluyla isteme yetkisi de bulunmadığı, incelenmeksizin reddi gereken davayı, işin esasına girerek reddeden ve sonucu itibarıyla doğru olan vergi mahkemesi kararının bozulması yolunda verilen kararınınbu nedenle kanun yararına bozulması istenmiştir.

Yukarda yer verilen Yasa hükmü uyarınca inceleme yetkisi, Başsavcının temyiz istemiyle sınırlandırılmış olup, ileri sürülen temyiz sebebi yönünden yürürlükteki hukuka aykırılık saptanmayan olayda, kanun yararına bozma isteminin bu nedenle reddi gerekirken, işin esası incelenmek suretiyle verilen Daire kararının bozmaya ilişkin hüküm fıkrasına katılmıyorum. (¤¤)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
iskan alımında müteahhitin ssk borcundan sorumluluk nnyss Meslektaşların Soruları 17 01-08-2016 13:44
Sıfır araç değişimi av.medinealtintaş Meslektaşların Soruları 3 29-09-2015 15:51
Karşı Vekalet Ücretinin İadesi/ Ödenen KDV' nin İadesi Mümkün mü? ilker kırgıl Meslektaşların Soruları 3 04-05-2007 13:34
Adi Yazılı Şekilde Yapılan Araç Satış Sözleşmesi-Peşinatın İadesi calikusu_kamuran Meslektaşların Soruları 4 20-01-2007 21:37
Sıfır Km.Araç Problemi Hk. hacım Hukuk Soruları Arşivi 3 23-03-2005 16:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05548811 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.