82 yaş kira kontratı

82 yaşında bir kişi dört beş ay kadar önce kiralayan sıfatı ile evini apart olarak 15 yıllık kira sözleşmesi ile bir kişiye veriyor..Kontratta ödemelerinde 2018 yılında başlayacağı yazılmış...ama kiracı kontratın iki örneğini de düzeltme yapacağım deyip kendisi almış ve geri getirmemiştir..Şimdi kiralayan vefat ediyor...

1-Kira sözleşmesinin iptali ve kiracının tahliyesi için ne yapılabilir...hem yaşlı olması, hem okur yazar olmaması hemde kira sözleşmesinin uzunluğu hemde ödemelerin 2 yıl sonra başlayacak olması dolayısı ile hile nedeniyle sözleşmenin iptali istenebilir mi...

2-Kiralayan ilk kontratı yaptıktan sonra aynı yeri başkasına da sözlü olarak kiralıyor ve haftasında beyin rahatsızlığı geçirerek komaya giriyor ve hastaneye kaldırılıp 3-4 defa ameliyat olduktan sonra vefat ediyor...
yaklaşık 6 ay kadar öncede kapısına gelen dolandırıcılara yüklü miktarda para veriyor...
bu gibi durumlarda akıl sağlığı yerinde değildi diye dava açabilirmiyiz..

3-kiralayanın okuma yazması yok bu nedenle sözleşmenin iptali için dava açabilirmiyiz..

4-kiracı tamir tadilatlara başlamıştır tedbiren bunu nasıl durdurabiliriz..

5-tüm yukarıda sayılan davalar tek dava olarak açılabilir mi..
cevap veren meslektaşlarıma şimdiden teşekkürler..

Ben sizin yerinizde olsaydım, öncelikle fuzuli işgal sebebiyle Kaymakamlık müracaatı yapardım. Onların kiracı olduğunu ispat edecek olan siz değilsiniz, önce onlar kiracı olduklarını ispat etmeli. Kira ödemeleri olmadığına göre, sözleşme sunmak zorundalar, sözlü akde dayanamayacaklar. Eğer sözleşme sunamazlarsa zaten kaymakamlık (veya o sonuçsuz kalsa dahi) meni müdahale davasıyla çıkartırsınız. Eğer sözleşme sunarlarsa o zaman sizin de belirttiğiniz gibi hile veya irade bozukluğu veya BK 28 yoluyla gitmeyi değerlendirebilirsiniz diye düşünüyorum.

Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak kurabilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “ fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “ biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç ( yükümlülük ) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin ( reşit ) olmayı kabul ederek “ ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “ hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “ eylem ve işlev ehliyeti olarak ta tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “ yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.
Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
YÜKSEK YARGITAY 1. HUKUK DAİRESİ'NİN BİR KARARINDAN ALINTIDIR.

Bir kişi 92 yaşında da olsa öncelikle fiil ehliyetine sahiptir diye düşünülür.Aksini iddiacının ispat etmesi gerekir.Bence de buna dayanmadan önce 3091 sk.na göre çıkartmayı deneyin, yoksa meni müdahale davası açın derim.saygılar