Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Haksız Şikayet Manevi Tazminat

Yanıt
Old 10-06-2010, 22:27   #1
mervee

 
Varsayılan Haksız Şikayet Manevi Tazminat

merhaba sayın meslektaşlarım bi konu hakkında acil yardıma ihtiyacım var. müvekkil hakkında haksız şikayetle soruşturma açılmış ve kendiside bunu duyunca gelip teslim olmuş.ben bu konu hakkında cmk 141 olarak devletin sorumluluğuna gitmeyi düşünüyorum ancak kendısının teslim olması tutuklama ve yakalama olmadığı için bu md kapsamına girip girmediği konusunda tereddütlerim var.ayrıca haksız şikayet yapan kişiye karşıda manevi tazminat davası açmayı düşünüyoruz bunu açarken faiz isteyebilirmiyiz? istersekte bunu haksız fiil olarak alıp olayın başlangıç tarihinden itibaren mi yoksa beraat tarihi mi gösermemiz gerekir? şimdiden teşekkürederim...
Old 10-06-2010, 23:22   #2
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

4. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/8343

K. 2002/12682

T. 25.12.2002

Davacı, davalının haksız şikayeti sonucu uğradıktan zarar karşılığı olarak istediği manevi tazminatın şikayet tarihinden itibaren faizi ile birlikte ödettirilmesini istemiştir. Mahkemece hukuka aykırı olarak nitelendirilen şikayet dilekçesi 14.7.1997 tarihinde verilmiştir. Zararlandırıcı eylem, 14.7.1997 günü meydana gelmiş olup, davacının bu tarihten itibaren faiz isteme hakkının bulunduğu anlaşılmaktadır
Old 11-06-2010, 08:10   #3
mervee

 
Varsayılan

Teşekkürederim ilginiz için bu kararı kullanacağım dilekçemde, ancak asıl önemli olan ceza hukuku kapsamında olayımızı cmk 141 md içerisinde değerlendirebilirmiyiz ?
Old 11-06-2010, 09:41   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

CMK 141/e maddesi "kanuna uygun olarak yakalanan veya tutuklanan ve sonradan hakkında bereat kararı verilen " kişimin tazminat hakkından söz etmektedir.

Yakalamanın nasıl yapılacağı 90 ve müt. mad. yazılıdır. Herşeyden önce 97 maddeye göre bir yakalama eylemi ve tutanağı 98 maddeye göre de bir yakalama emrinin bulunması gerekir. Hakkında yakalama emri bulunmayan şüpheli veya sanığın hakkındaki şikayeti öğrenip kendiliğinden kolluk kuvvetlerine başvurmasının yakalama sayılamayacağı devletin tazminat sorumluluğunu gerektirmediğini düşünüyorum.
Old 15-06-2010, 21:42   #5
mervee

 
Varsayılan

Evet tekrar düşününce haklısınız.hakkında yakalama kararı çıkarılmadan kendisinin gidip teslim olup ifade vermesi bu md kapsamında değerlendirilmez md de açıkça belirtilmiş.O zaman yapılacak olan şey, şikayet eden hakkında hukuk davası açmak.
Şikayet hakkı Anayasa ile güvence altına alınmış bir hak olup, hak arama özgürlüğü sınırlarını aşmadığı sürece kişilik haklarına saldırı mahiyetinde değerlendirilmez yani haksız şikayette olmaz. Bu kapsamda yargıtay kararları mevcut ulaştım, olayımızda ise müvekkil hakkında sadece benzetmeye dayalı haksız şikayette bulunularak, kamu davası açılmış 3 yıl tutuksuz yargılanmış ve beraat etmiştir.Burda sınır aşılmış mıdır bu konudaki görüşünüz nedir? bu yönde yargıtay kararı var mı? şimdiden teşekkürederim...
Old 16-06-2010, 12:06   #6
raskalnikow

 
Varsayılan

Açacağınız manevi tazminat davasında karşılaşacağınız ilk konu, şikayet hakkı ile bu hakkın kötüye kullanılması olacaktır. Benim düşünceme göre ; şikayetçinin kasıtlı olarak müvekkilinizin suçu işlemediğini bile bile hakkında şikayette bulunmuş olduğunu kanıtlamanız gerekecektir. Bunu da olayın somut özellikleri ile kanıtlayabilirsiniz.
Old 16-06-2010, 19:05   #7
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

1.Bir kişinin şikayet hakkını kötüye kullandığından söz edilmesi için onun şikayet olunanı kasten ve zararlandırmak amacıyla, diğer bir deyimle kin ve garezle hareket ettiğinin gerçekleşmesi gerekir.

2. O kişinin böyle bir davranışta bulunması bir kastın varlığı dışında( kin ve garezle ve zararlandırmak amacıyla hareket etmese dahi) kusurlu bir davranış niteliğinde olsa bile ve derecesi de ağırsa, özellikle isnat olunan eylemin işlendiğine dair ortada hiç veya yeterli emare yoksa, (sadece benzetmeye dayalı olarak şikayet etmiise) bu durumda da şikayet hakkının kötüye kullanılmış olduğunun kabulü gerekir.


BKN: http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=50844
deki yazımız.

Old 17-06-2010, 12:02   #8
ATARAS

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşım,

Müvekkiliniz delil yetersizliği nedeniyle değil de suçun sübut bulmaması, böyle bir suçu işlememiş olduğunun kesin olarak anlaşılması nedeniyle beraat etmişse; karşı taraf şikayetini yaparken gerekli hassasiyeti göstermeden ve gerekli araştırmayı yapmadan dikkatsizce şikayette bulunmuşsa, müvekkilinizin 3 yıl haksız yere sanık sıfatıyla mahkemeye gelip gitmesine, sanık sıfatını taşımasına, endişesine, korkusuna...vs gibi neden olmuşsa, müvekkilinizi manevi zarara uğratmış demektir. Ayrıca, şartları varsa SUÇ UYDURMA VEYA İFTARAYA İLİŞKİN ceza şikayeti de düşünülebilir...
Old 04-10-2016, 18:45   #9
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

YARGITAY 4. Hukuk Dairesi
2015/5913 E.
2016/5083 K.
Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 30/12/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/11/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının annesi olduğunu ve 2006 yılında aralarında bir sözlşeme imzaladıklarını, davalının bu sözleşmenin geçersizliğine ilişkin olarak bir dava açtığını ve bu davada Adli Tıp Kurumundan alınan raporda sözleşmedeki imzanın davalıya ait olduğunun tespit edildiğini, davalının bu rapora rağmen davayı uzatmak amacıyla rapordaki imzanın kendisine ait olmadığından bahisle kendisi hakkında şikayetçi olduğunu, soruşturma sonucu kendisi hakkında sahtecilik suçundan kovuşturmaya gerek görülmediğini, davalı hakkında ise iftira suçundan kamu davası açıldığını ve ceza mahkemesi tarafında da eylemin sabit görülerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiğini, davalının haksız şikayeti nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, ceza yargılaması da dikkate alınarak yapılan şikayetin haksız olduğu benimsenmiş ve istem kısmen kabul edilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “ .. ” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “ .. ” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, .. 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Davaya konu olayda; taraflar arasında bir sözleşme imzalanmış olup davalı yapmış olduğu şikayette sözleşme içeriğinin iradesini yansıtmadığını, sunmuş olduğu özel bir kurumdan alınan bilirkişi raporunda imzanın beyaza imza olarak alındığının tespit edildiğini belirtmiştir. Taraflar arasındaki alacak davasında Adli Tıp Kurumundan alınan raporda da, sözlşemedeki el yazıları ile daktilo yazılarının yazılış zamanı hususunda bir tespite gidilemediği belirtilmiştir. Davalı hakkında iftira suçundan açılan kamu davasında ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olup bu karar niteliği itibariyle hukuk hakimini bağlayıcı değildir. Şu durumda yapılan şikayetin bazı emarelere dayandığı ve hukuka uygunluk sınırları içerisinde kaldığı benimsenmelidir.
Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/04/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-09-2017, 13:09   #10
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Özet:


Dava konusu olayda; davalıların, davacıların yer aldığı site genel kurulu kararının iptali için ... Mahkemesine ... sayılı dosyasında dava açtıkları, yargılama sonucunda toplantı yeter sayısına ulaşılmadan yönetici ve denetçi ataması yapılamayacağı gerekçesiyle genel kurul toplantısının ve kararının iptaline karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı, ...'nin kesinleşmiş ilamı ve dinlenen bir kısım tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalıların, davacılara yönelik olarak site yönetiminde usulsüzlük yapıldığını iddia ederek şikayetçi olmalarında zayıf da olsa somut bir takım emarelerin bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, kabul edilerek istemin tümden reddi gerekirken şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir....

Yazdır
Fıkra:Tümü-0


T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi

Esas No:2016/8188
Karar No:2016/10255
K. Tarihi:23.12.2014



MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 23/12/2014 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/12/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikâyet nedeniyle kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraflar vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacılar, ... isimli sitenin yönetiminde yönetici, denetçi ve yönetim kurulu üyesi olarak görev aldıklarını, davalıların kendileri hakkında site yönetimine ilişkin usulsüzlükler yaptıkları, yetki dışı para topladıkları, maddi çıkar sağlamak amacıyla toplantı tutanakları imzaladıkları iddiası ile şikayetçi olduklarını, haklarında .. tarafından takipsizlik kararı verildiğini, şikayetten sonuç alamayınca hakaret etmeye başladıklarını belirterek manevi tazminat istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, şikayet hakkının, hak arama özgürlüğü sınırlarının aşılarak kullanıldığı ve şikayet edilenin kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyişle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptirler.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, TBK'nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikâyet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikâyeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikâyet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikâyetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dava konusu olayda; davalıların, davacıların yer aldığı site genel kurulu kararının iptali için ... Mahkemesine ... sayılı dosyasında dava açtıkları, yargılama sonucunda toplantı yeter sayısına ulaşılmadan yönetici ve denetçi ataması yapılamayacağı gerekçesiyle genel kurul toplantısının ve kararının iptaline karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı, ...'nin kesinleşmiş ilamı ve dinlenen bir kısım tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalıların, davacılara yönelik olarak site yönetiminde usulsüzlük yapıldığını iddia ederek şikayetçi olmalarında zayıf da olsa somut bir takım emarelerin bulunduğu anlaşılmakla, şikayetin hak arama özgürlüğü kapsamında kaldığı, kabul edilerek istemin tümden reddi gerekirken şikayetin haksız olduğundan bahisle istemin kısmen kabulüne karar verilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 20/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtay kararları arıyorum haksız şikayet manevi tazminat sumeyra Meslektaşların Soruları 6 20-11-2014 17:19
İş sözleşmesinin haksız feshinde manevi tazminat hukukcu1985 Meslektaşların Soruları 3 07-05-2010 09:17
haksız itham , iftira , manevi tazminat RuzgarEzel Meslektaşların Soruları 2 16-01-2010 00:44
Haksız Görevden Almada Manevi Tazminat Ramazan Dönmez Hukuk Soruları 3 01-04-2007 18:35


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03480506 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.