Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Mal Rejiminin Yasa Gereği Sona Ermesinde Zamanaşımı Sorunu?

Yanıt
Old 08-04-2008, 21:46   #1
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Mal Rejiminin Yasa Gereği Sona Ermesinde Zamanaşımı Sorunu?

Merhaba

4721 sayılı TMK md.225 'e göre;

Alıntı:
MADDE 225.- Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.

Mahkemece evliliğin iptal veya boşanma sebebiyle sona erdirilmesine veya mal ayrılığına geçilmesine karar verilmesi hallerinde, mal rejimi dava tarihinden geçerli olmak üzere sona erer.

225/1 e göre başka bir mal rejimin kabulü ,mal rejimini sona erdirir.

Madde düzenlemesinden anlaşılan şey ,eşlerin anlaşarak yeni bir mal rejimine geçiş için karar vermeleri üzerine,örneğin,edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olan eşler,yeni bir sözleşme yapabilir ve mal ayrılığı rejimini seçmeleridir.

Bu durumda yapılacak şey eski mal rejiminin tasfiyesidir.

Burada eşler tarafından kararlaştırılan bir süreç sözkonusudur.
Taraflar mal ayrılığına tabi iken 1 Ocak 2002 tarihinden sonraki bir yıl içinde yeni bir mal rejimş sözleşmesi yapmamışlarsa,edinilmiş mallara katılma rejimine tabi olacaklardır.

Yani 4722 sayılı yasanın 10 maddesi gereği yeni bir sözleşme yapmayanların eski mal rejimleri yasa gereği son ermiştir.

Fakat uygulamada henüz yeteri kadar tartışılmayan bir konu vardır.Bu da 1 Ocak 2002 öncesi mal ayrılığına tabi olan eşlerin 1 Ocak 2002 den sonraki yasal mal rejiminin yasa gereği değişmesinden sonra, önceki rejimin tasfiyesi ve bu tasfiyenin zamanaşımının ne olacağıdır.


Sözleşme yapmayanlar ve yapsalar bile önceki rejimi şimdiye kadar tasfiye etmeyenler için , mal rejimi tasfiye davası açmakta tabi olacakları süre yine 10 yıl mı olacaktır?

Bu durumda 1 Ocak 2012 son dava açma süresi olarak mı kabul edilmelidir? Mal rejimini sona erdiren diğer sebepler gerçekleştiğinde ,(ölüm,boşanma,iptal,olağanüstü mal rejiminin kabulü vb.)zamanaşımı süresi yeniden mi başlamaktadır?

Konu çok ciddi ve önemli.

Devam edelim..
Old 10-04-2008, 11:39   #2
recepbarlas

 
Varsayılan

Genel kural,her türlü mal rejiminde,mal rejimi tasfiyesi evliliğin sona ermesinden itibaren başlar.Her ne kadar yeni mal rejimine geçmekle eski mal rejimi sona ermişse de süre,tasfiye evliliğin sona ermesinden sonra yapılır. Aksi düşüncenin kabulü mümkün değil bence. Aksi halde, taraflar evli iken bile mal rejimi tasifiyesi istemeleri gerekecek.Zamanaşımı da hakkın doğduğu tarihten itibaren başlar.Mal rejiminde ise hakkın doğumu ,evliliğin sona ermesinden itibaren başlar.Bu durumda eski mal rejiminin tasfiyesinde zamanaşımı evliliğin sona erdiği tarihten itibaren başlayacaktır diye düşünüyorum.
Old 10-04-2008, 14:27   #3
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

MADDE 225.- Mal rejimi, eşlerden birinin ölümü veya başka bir mal rejiminin kabulüyle sona erer.

Merhaba

Evliliğin yasada öngörülen sebebplerle sona ermesi elbette bir tasfiye sebebidir.Fakat tek sebep değildir.

Yasanın sözü,tasfiye gerekçesini daha geniş düzenlemiştir.

Bir örnek üzerinden devam edecek olur isek;

Taraflar mal ayrılığına tabi iken 1 Ocak 2002 tarihinden itibaren edinilmiş mallara katılma rejimine geçmişler ve aksine sözleşme yapmamışlarsa,(Başka bir mal rejimi kabulü)

Taraflardan biri 2005 yılında ölmüş ise,

Zamanaşımı 2002 den mi başlar?

2005 yılından mı başlar?

Olayda iki ayrı dönem ve iki ayrı tasfiye var ve iki ayrı da zamanaşımı bulunduğu düşünülebilir.

4721 sayılı TMK ve 4722 sayılı Yürürlük K.m.10/4 gereği mal ayrılığına ilişkin tasfiyenin zamanaşımı başlangıcı 1 ocak 2002 ,edinilmiş mallara katılma rejimi için başlangıç 2005 olabileceği gözetilmelidir.

Eğer yasa metnini benim düşündüğüm biçimi ile yorumlayacak olur isek 2002 yılında biten eski mal rejimlerinin(sözleşme yapılmamış ise) tasfiyesi için zaman aşımı süresi 1 Ocak 2012 de bitmektedir.

Evliliğin devam ettiği gerekçesi ile eski mal rejimini tasfiye etmeyenler büyük hak kaybına uğrayabilir.

Ne dersiniz?

Devam edelim..
Old 10-04-2008, 17:54   #4
Doc.Dr.Şükran ŞIPKA

 
Varsayılan

Habibe Hanım, çok önemli bir konuya dikat çektiniz. Gerçekten MADDE 225 gereği, Mal rejimi, eşlerin başka bir mal rejimini kabulüyle sona erer ve bu durumda eski rejimin tasfiyesi için 10 yıllık süre bu yeni sözleşme tarihinden başlar. YARGITAY 2. HUKUK DAİRESİ; 05.02.2007 tarih, E. 2006/9383 K. 2007/1228 sayılı kararında da vurgulandığı gibi, Zamanaşımının başlangıcı mal rejiminin sona erdiği tarihtir.
Saygılarımla..
Old 30-06-2008, 12:08   #5
Av.Ünzile Küçüköner

 
Varsayılan

Merhaba,

Evlilik birliğinin devamına rağmen, katılma rejiminin sona erdiği hallerde ( ör. sözleşme ile başka rejime geçiş);

Kanaatimce,en büyük problemlerden ve hak kaybı doğuracak durumlardan birisi de, TMK md.229 gereği;karşılıksız veya danışıklı temlikler sebebiyle TMK md. 241 gereği üçüncü şahıslara başvuru durumunda ortaya çıkacaktır.

TMK Madde 241/ f.1 ve f.2"Tasfiye sırasında, borçlu eşin malvarlığı veya terekesi, katılma alacağını karşılamadığı takdirde, alacaklı eş veya mirasçıları, edinilmiş mallarda hesaba katılması gereken karşılıksız kazandırmaları bunlardan yararlanan üçüncü kişilerden eksik kalan miktarla sınırlı olarak isteyebilir.
Dava hakkı, alacaklı eş veya mirasçılarının haklarının zedelendiğini öğrendikleri tarihten başlayarak bir yıl ve her halde mal rejiminin sona ermesinin üzerinden beş yıl geçmekle düşer."
Old 30-06-2008, 13:42   #6
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Merhabalar,

Gerçekten önemli bir sorun ..

Aydın Barosu tarafından düzenlenen "Aile Hukuk ve Mal Rejimleri " konulu seminerde konuşmacı olan Yargıtay Tetkik hakimi Sn.Mustafa Şimşek aynı konuya değinmiştir.

Sn.Hakim "mal rejimi seçimine dair 1.1.2002 tarihinde bir sözleşme yapmamış eşlerin kanun gereği mal ortaklığına yani edinilmiş mallara katılma rejimine tabi oldukları bu durumun ise diğer mal rejimi sözleşmesinin her ne sözleşme olursa olsun,başka bir mal rejimine geçiş ile sona ereceğinden 1.1.2002 tarihinde sona ermiş olduğunu,bu rejimin tasfiyesinden kaynaklananan davalarda zamanaşımının 10 yıl olduğu ve bu sürenin de 1.1.2012 yılında dolacağını " bildirmiştir.

Kanımca mal rejiminin tasifesi için öngörülen boşanma diğer tasfiye sebebinin gerçekleşmemesi halinde zamanaşımı başlangıcı sayılır.Ancak rejim tasfiyesi boşanmadan önce gerçekleşmişse bu takdirde boşanma yeri bir zamanaşımı süresi doğurmayacaktır.

Yani "Hak kaybına uğradığını özellikle 1.1.2002'den önce mal ayrılığına tabi olup ta eşinden katkı payı alacağı olduğunu iddia eden eşlerin dikkatli olmaları ve 1.1.2012 den evvel davalarını açmaları gerekmektedir " diye düşünüyorum.

Saygılarımla
Old 30-06-2008, 15:04   #7
Av.Ünzile Küçüköner

 
Varsayılan

TMK md.217 gereği eşler birbirlerinden olan alacaklarını ( kişisel mal ve alacak taleplerini ) evlilik birliği içerisinde de isteyebileceklerdir.

Ancak bu alacağı talep ve takip etme hakkını kullanmak ihtiyari olup, zorunluluk yoktur. Yeni TMK ile eşler arasındaki cebri icra yasağına ilişkin 165.madde hükmü yürürlükten kaldırılmıştır. Bu hükmün kaldırılmasına rağmen BK md.132/b.3 ‘de yer alan eşlerin birbirinden olan alacakları için zamanaşımının işlemeyeceği kuralı halen mevcuttur. Yeni TMK ile eşler arasında cebri icra yasağı kaldırılmış ise de alacaklı eş alacağını hemen takip etmek zorunda değildir. Alacaklı eş alacağının takip edilmesini evliliğin sona ermesinden sonra da yapabilir. GENÇCAN, Ö. U. (2002). Mal Rejimine İlişkin Genel Hükümler ve Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi. sf 71. Eş evlilik birliği içerisinde karşı eşten olan hak ve alacağını ( kişisel mal ve alacak taleplerini ) istememiş ise, BK md.132/ b.3 gereği bu alacaklar için evlilik birliği devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir.

Ancak katılma rejiminde, eşlerin mal rejiminden doğan alacakları ( katılma alacağı, değer artış payı alacağı), katılma rejimi sona ermediği sürece talep ve dava edilemeyecektir.

Katılma rejiminin sona ermesine rağmen evlilik birliğinin devam ettiği hallerde ise ( ör.başka bir rejime geçilmesi), eşlerin birbirlerinden rejim dolayısıyla olan katılma alacaklarını (veya değer artış payı alacaklarını ) evlilik birliği içerisinde de isteyebileceklerdir. Ancak bu durumda da alacağı talep ve takip etme hakkını kullanmak ihtiyari olup, zorunluluk yoktur. Alacaklı eş, alacağın takip edilmesini, evlilik devam ettiği sürece istemeyebilir. Eş evlilik birliği içerisinde karşı eşten olan hak ve alacağını istememiş ise, BK md.132 / b.3 md. gereği bu alacak için evlilik birliği devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. Evlilik birliği devam ettiği sürece, böyle bir yola gitmek istemeyen eş için alacağın zamanaşımına uğraması tehlikesi yaratılmamıştır. KILIÇOĞLU, A. (2002). Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi.sf 32,33


Old 30-06-2008, 17:31   #8
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ünzile Küçüköner
Eş evlilik birliği içerisinde karşı eşten olan hak ve alacağını istememiş ise, BK md.132 / b.3 md. gereği bu alacak için evlilik birliği devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. Evlilik birliği devam ettiği sürece, böyle bir yola gitmek istemeyen eş için alacağın zamanaşımına uğraması tehlikesi yaratılmamıştır. KILIÇOĞLU, A. (2002). Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi.sf 32,33




Sayın meslektaşım,
Kanun bu konuda açıklık getirmediğinden ve mal rejimine ilişkin talepler 1.1.2002 tarihinden itibaren talep edilebilir hale geldiğinden,uygulama 2002 tarihli kitaplardan farklı gelişmektedir,diye düşünüyorum.

Davalar çoğaldığında,bu tür talepler yargı merciilerinde daha fazla dinlenir olduğunda,kanun boşluklar gerek Yargıtay gerek öğreti tarafından doldurulabilir.

Bu nedenle Sn.Kılıçoğlu gibi bu maddenin uygulamasında on yıllık zamanaşımını "Boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren " şeklinde algılayacaklar olabileceği gibi, "mal rejiminin herhangi bir şekilde tasfiye edilmesinden itibaren 10 yıl " şeklinde yorumlayacaklar olabilir diye düşünüyorum.

Yeni kanunumuz evliliği,eskiye oranla farklı "ekonomik birliktelik ", "ekonomik sözleşme " şeklinde yorumladığından asıl 2012 yılından sonra zamanaşımı ile ilgili uygulamanın ne olacağının netleşeceği de söylenebilir,diye düşünüyorum.

Saygılar
Old 01-07-2008, 16:17   #9
Av.Ünzile Küçüköner

 
Varsayılan

Merhaba

Yukarıdaki mesajımda da belirttiğim gibi, katılma rejiminde, eşlerin mal rejiminden doğan alacakları ( katılma alacağı, değer artış payı alacağı), katılma rejimi sona ermediği sürece talep ve dava edilemeyecektir. [FONT='Verdana','sans-serif']

[/font]

2. HD,Esas : 2005/11693,Karar : 2005/18386,Tarih : 27.12.2005 “ Somut olayda davacı kadın değer artış payı olarak fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 50.00 YTL. Maddi tazminatın faiziyle birlikte tahsilini istemiştir. Mal rejimi sona ermeden yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır. Yapılacak iş bu talebe ilişkin davanın tefrikine karar vermek, boşanma hükmü kesinleştikten sonra davanın esası hakkında karar vermekten ibarettir.”

2.HD E. 2005/16299 K. 2006/467 T. 30.1.2006 “ Davacının, davalı eşi adına kayıtlı otomobilin alımına yaptığı katkıya dayalı isteği ""değer artış payına"" ( TMK m. 227 ) yöneliktir. Bu isteğin esası, eşler arasındaki mal rejiminin sona ermesi durumunda incelenebilir. Taraflar arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin devam ettiği anlaşıldığından; ""bu istek hakkında karar verilmesine yer olmadığına"" şeklinde hüküm kurulması gerekirken, kesin hüküm oluşturacak şekilde ""isteğin reddine"" biçiminde karar verilmesi doğru değildir. “


2.HD, E. 2005/1208 K. 2005/4267 T. 17.3.2005 ““Davacı-davalı kadının istediği eşya, borsa hesabı, mal rejimi nedeniyle binadan alacak, araca katkı bedeli ile ilgili istem, boşanmanın eki niteliğinde olmayıp, bu istemler ancak boşanma davası ile ilgili hüküm kesinleşip tasfiye gündeme geldiğinde karara bağlanabilir. Bu nedenle bu konudaki dava ve istemler tefrik edilerek boşanma ile ilgili davanın bekletici mesele yapılması ve sonucuna göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. “


Genel olarak; Edinilmiş mallara katılma rejiminde, tasfiye ve mal rejiminden doğan alacakların ( katılma alacağı, değer artış payı alacağı) talep ve dava edilmesi ile ilgili olarak zamanaşımı süresinin ne kadar olduğu ve ne zaman başlayacağı konusunda, Türk Medeni Kanunun da her hangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu sebeple de doktrinde bu konu da birçok görüş mevcuttur.

Yargıtay 2.HD tarafından beninsemiş olan görüş, MAL REJİMİNİN TASFİYESİ, DEĞER ARTIŞ PAYI, KATILMA ALACAĞI DAVALARINDA zamanaşımı süresinin 10 yıl olduğu ve başlangıcının ise, mal rejiminin sona erdiği (ör.boşanma davasının açıldığı) tarih olduğu yönündedir.

2.HD, 2006/9383 E.,2007/1228 K.,05.02.2007 TarihKatılma alacağının zamanaşımı konusunda 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununda bir hüküm mevcut değildir. Borçlar Kanununun 125. maddesi uyarınca; kural olarak alacak davaları on senelik zamanaşımına tabidir. Borçlar Kanununun 125. maddesindeki “bu konuda başka suretle hüküm mevcutolmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir” hükmündeki (her dava) sözcüklerini “bütün alacaklar” tarzında anlamak gerekir. Zamanaşımının başlangıcı da mal rejiminin sona erdiği tarihtir. (MK.m.225) Türk Medeni Kanununun genel nitelikli hükümler kenar başlığını taşıyan 5. maddesi uyarınca Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümleri uygun düştüğü ölçüde tüm özel hukuk ilişkilerine uygulanır. Olayda, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.”

Ancak kanun ile bu konuda açık bir düzenleme yapılmadıkça, bu konudaki tartışmalar devam edecektir ve elbette ki farklı içtihatlarda olabilecektir.

Katılma rejiminin sona ermesine rağmen evlilik birliğinin devam ettiği hallerde ise ( ör.başka bir rejime geçilmesi), eşlerin birbirlerinden rejim dolayısıyla olan katılma alacaklarını (veya değer artış payı alacaklarını ) evlilik birliği içerisinde de isteyebileceklerdir. Ancak bu durumda da alacağı talep ve takip etme hakkını kullanmak ihtiyari olup, zorunluluk yoktur. Alacaklı eş, alacağın takip edilmesini, evlilik devam ettiği sürece istemeyebilir. Eş evlilik birliği içerisinde karşı eşten olan hak ve alacağını istememiş ise, BK md.132 / b.3 md. gereği bu alacak için evlilik birliği devam ettiği sürece zamanaşımı işlemeyecektir. Evlilik birliği devam ettiği sürece, böyle bir yola gitmek istemeyen eş için alacağın zamanaşımına uğraması tehlikesi yaratılmamıştır. KILIÇOĞLU, A. (2002). Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi.sf 32,33

Ayrıca, Gamze Hanım’ın belirtmiş olduğu;
"mal rejiminin herhangi bir şekilde tasfiye edilmesinden itibaren 10 yıl "zamanaşımı süresi,
[FONT='Verdana','sans-serif'] [/font]Katılma alacağının talep ve dava edilmesine yönelik zamanaşımı süresi olmayıp, katılma alacağının ifasına yönelik zamanaşımı süresidir görüşündeyim.

Türk Medeni Kanunun da, Edinilmiş mallara katılma rejiminde, tasfiye ve katılma alacağı ile ilgili olarak zamanaşımı süresinin ne kadar olduğu konusunda; tasfiyenin ve katılma alacağının talebine dair bir zamanaşımı süresi öngörülmediği gibi, belirlenen katılma alacağının ifasına yönelik de bir zamanaşımı süresi öngörülmemiştir. Bu konuda her hangi bir düzenleme bulunmamaktadır
Sarı bu durumda “BK md 125 deki on yıllık zamanaşımı süresi, katılma alacağının muacceliyet tarihinden başlayacaktır. Buna göre, katılma alacağı, tasfiyenin sona ermesinden ve böylelikle katılma alacağının belirlenmesinden başlayarak on yılın geçmesi ile zamanaşımına uğrayacaktır.” Görüşündedir. SARI, S. (2007). Evlilik Birliğinde Yasal Mal Rejimi Olarak Edinilmiş Mallara Katılma Rejimi sf 252

1.1.2002 öncesinden başlayıp devam eden evliliklerde,1.1.2002 öncesine dayanan katkı payı talepleri konusunda ise;

Ali İhsan Özuğur’a göre; Eş, 1.1.2002 tarihine kadar değer artış payı eski adıyla katkı payı konusunda bir dava açmamış ve eşler sözleşme ile bu tarihten sonra başka bir mal rejimi sözleşmesi yapmamış iseler 1.1.2002 tarihinden itibaren haklarında yasal mal rejimi olan, edinilmiş mallara katılma rejimi uygulanacağından ve TMK 227.maddesine uygun “ eşlerden biri diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına hiç yada uygun karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olacağından “ mal rejimi devam ettiği sürece değer artış payı isteyemeyecek ve bu konuda dava açamayacaktır. ÖZUĞUR, A. İ. (2006). Mal Rejimleri.
Sf.84 vd.

Bu konuda; 1.1.2002 tarihinden sonra eşler arasında aksine sözleşme olmadıkça edinilmiş mallara katılma rejimi geçerli olacağı, Medeni Kanunun 227. maddesi gereğince olayın çözümlenmesi gerekeceğine, Türk Medeni Kanunun 227. maddesi eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine, veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olacağı hükmü gereğince, bu isteğin Medeni Kanunun 202-241 maddeleri çerçevesinde değerlendirilip sonucu uyarınca karar verileceğine ve mal rejimi devam ettiği sürece, değer artış payı alacağı talep edilemeyeceği için, 2002 öncesi katkıya dayanan alacakların da, mal rejiminin devamı süresince ileri sürülemeyeceğine dair Yargıtay Kararları mevcuttur.

2.HD, E. 2005/2420 K. 2005/3335 T. 7.3.2005 “ Davacı 21.9.2000'de alınan taşınmaza yaptığı katkı bedelini istemiştir. Taraflar 1.5.1952 tarihinde evlenmişlerdir. Bu evliliklerinin halen devam ettiği, aralarında edinilmiş mallara katılma rejimini sürdürdükleri ( 4722 S.K. m.10, MK.m.202 ) anlaşılmaktadır. Mevcut mal rejimi sona ermediğine göre ( MK.m.206-225 ) Medeni Kanunun 227. maddesinde ifadesini bulan değer artış payını isteyemez.”

HD 02, Esas : 2005/001920 Karar: 2005/003866 Tarih: 14.03.2005 “ Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm kocanın kabul edilen boşanma davası, manevi tazminat, kişisel ilişki ve değer artış payı yönünden temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle kadının usulüne uygun açılmış bir boşanma davası bulunmamasına ve kocanın bu yönü temyiz etmemiş olmasına göre davalının (kadının) aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2- Koca bu dava ile birleşen Küçükçekmece Aile Mahkemesinin 2003/3555 esas sayılı davasında 13.09.1996´da eşi adına tescil edilen Halkalıdaki daireye 1/2 oranda 17.08.201´de alınan büroya ise beşbin dolar katkı yaptığını belirterek bu katkının karşılığı 29.500.000.000 liranın tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Medeni Kanunun 227. maddesi; eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına katkıda bulunması halinde, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artış payını katkısı oranında isteyebileceğini hükme bağlamıştır. Bu katkının istenebilmesi için edinilmiş mallara katılma rejiminin sona ermesi zorunludur. (MK. md. 214/2) Boşanma davası halen sonuçlanmamıştır. Mahkemece değer artış payına yönelik dava tefrik edilip, boşanma davasının sonucu beklenip, deliller değerlendirilip karar verilmesi gerekirken, dava şartı oluşmadan hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır.”

2.HD, Esas : 2005/000252 Karar: 2005/003306 Tarih: 07.03.2005 “ Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen ve yukarıda tarih numarası gösterilen hüküm temyiz edilmekle evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü.
Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önce evlenmiş olan eşler arasında bu tarihe kadar tabi oldukları mal rejimi devam eder. Eşler kanunun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıl içersinde başka bir mal rejimi seçmedikleri takdirde bu tarihten geçerli olmak üzere yasal mal rejimi seçilmiş sayılır. (4722 SK. md. 10/1) Eşler arasında edinilmiş mallara katılma rejiminin uygulanması asıldır. (MK. md. 202) Boşanma ile mevcut mal rejimi sona erer. (MK. md. 214/2)
Taraflar 24.12.1987´de evlenmişlerdir. 27.08.2003´te boşanma davası açılmış, 30.03.2004´de boşanmışlardır. Davanın konusunu oluşturan taşınmaz 24.07.1998´de alınmış bu dava ise 30.09.2003´te açılmıştır. Davacı taşınmazın alınması sırasında katkıda bulunduğunu ileri sürerek bu katkının karşılığını istemiştir. Medeni Kanunun 227. maddesi eşlerden birinin diğerine ait bir malın edinilmesine, iyileştirilmesine, veya korunmasına hiç ya da uygun bir karşılık almaksızın katkıda bulunmuşsa, tasfiye sırasında bu malda ortaya çıkan değer artışı için katkısı oranında alacak hakkına sahip olacağını hükme bağlamıştır. Mahkemece bu isteğin Medeni Kanunun 202-241 maddeleri çerçevesinde değerlendirilip sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ret kararı verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.”

Ancak daha önceki tarihli; aksi görüşte hüküm verilen ve 1.1.2002 öncesine dayanan katkı payı talebinde, malların edinim tarihlerine göre edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiyesi niteliğinde olmayacağına, katkı payı oranındaki bedelin ödetilmesinin istenebileceğine dair Yargıtay kararları da vardır;

2.HD, Esas : 2004/000490 Karar: 2004/001488 Tarih: 12.02.2004
13.HD, Esas : 2003/15455 Karar : 2004/5163 Tarih : 12.04.2004-
13.HD, E: 2004/012933, K: 2005/000917, Tarih: 27.01.2005
2.HD, Esas : 2004/000490 Karar: 2004/001488 Tarih: 12.02.2004


Fakat; eşler arasında eski yasal mal rejimi olan mal ayrılığı rejimi geçerli iken, aralarında 1.1.2002 öncesi açılmış bir boşanma davası olması durumunda ( DAVANIN KESİNLEŞMESİ 2002 SONRASI OLSA DA ), Eşlerden birinin diğer eşin malına 1.1.2002 öncesi yaptığı katkı sebebiyle açacağı katkı payı davalarında ise;
Borçlar Kanununun 125. maddesindeki “bu konuda başka suretle hüküm mevcutolmadığı takdirde her dava on senelik müruru zamana tabidir” hükmü gereği boşanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren 10 yıl içerisinde talep ve dava edilmesi gerekecektir.

13.HD, 2003/ 12079 E., 2004/ 741 K. Karar Tarihi : 28.01.2004 “ Evlilik bağı ile ilgili katkı payından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkin davada uygulanacak zamanaşımı süresi, BK.nun 125. maddesindeki 10 yıllık zamanaşımı süresi olup bu süre, boşanmanın kesinleştiği tarihten itibaren işlemeye başlar.”


Gamze Hanım ‘ın belirtmiş olduğu “ Davalar çoğaldığında, bu tür talepler yargı mercilerinde daha fazla dinlenir olduğunda, kanun boşlukları gerek Yargıtay gerek öğreti tarafından doldurulabilir.” Görüşüne aynen katılmaktayım.

Saygılar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Dava zamanaşımı ne zaman dolar? AV59 Meslektaşların Soruları 14 01-11-2010 12:39
zamanaşımı ne zaman dolar? akarsu Meslektaşların Soruları 3 27-09-2007 09:27
Mal rejimi Davası Ne Zaman Açılır? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 3 08-08-2007 21:39
Mal rejimi ve zamanaşımı Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 20-03-2007 17:29
İş Akdinin Sona Ermesi durumunda Avukatın Vekalet Akdi de Kendiğinden sona erer mi? Adli Tip Meslektaşların Soruları 4 23-01-2007 22:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09445906 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.