Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Boşanma Davasi Cevap Dilekçesindeki Taleplerimiz Ne Olabilir

Yanıt
Old 22-11-2020, 07:29   #1
Av Aslı Gaykısız

 
Varsayılan Boşanma Davasi Cevap Dilekçesindeki Taleplerimiz Ne Olabilir

Sayın Meslektaşlarım, adli yardımdan bir dosya gelmiş bulunmakta yalnız dosyaya ilişkin birkaç sorum olacak sizlere;
1-) öncelikle dosyamız boşanma hakkında; müvekkil adına davacı tarafından boşanma talepli dava açılmış buna dair de tebligat gelmiştir ve cevap süresi henüz sona ermemiştir. Bu dosyada henüz cevap vermeden aynı cevap dilekçesinde karşı dava açmadan başkaca bir dava açarak boşanma ( nafaka, velayet, tazminat vs istemeden tek başına boşanma talebi) talepli bir dava açıp birleştirme talebinde bulunduğumuz zaman derdestlikten reddolunur mu?

2-) açılmış olan halihazırdaki davalı taraf olduğumuz davada cevap dilekçesinde nafaka velayet tazminat gibi hususları talep etmemiz mümkün müdür?
Old 22-11-2020, 12:19   #2
furugferruhzad

 
Varsayılan

Dava açmanız gerekmez maddi ve manevi tazminat boşanmanın feri niteliğinde olduğundan karşı veya müstakil dava açmadan cevap dilekçesi ile istenebilir. Nafaka da istenebilir.
Old 23-11-2020, 11:23   #3
Av.YALCINHUKUK

 
Varsayılan

1- reddolunmaz. ilk davayla birleştirilir.

2- karşı dava açmadan da tazminat veya nafaka isteyebilirsiniz ancak karşı vekalet ücreti alamazsınız
Old 23-11-2020, 12:58   #4
AV.SİBEL

 
Varsayılan

Yargıtay son kararlarında maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin ancak karşı dava ile (ya da yeni bir dava ile ) istenebileceği yönünde içtihat oluşturdu.Eskiden cevap dilekçesi ile istenebiliyordu ama bu uygulamadan dönüldü.(Yeni değişiklik varsa yakın zamanda bilemiyorum.)
Siz cevap dilekçesi ile (karşı dava açmadan) tedbir nafakası varsa müşterek çocuğun velayetini ve müşterek çocuk için iştirak nafakası talep edebilirsiniz.
Old 23-11-2020, 13:01   #5
Av.YALCINHUKUK

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan AV.SİBEL
Yargıtay son kararlarında maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası taleplerinin ancak karşı dava ile (ya da yeni bir dava ile ) istenebileceği yönünde içtihat oluşturdu.Eskiden cevap dilekçesi ile istenebiliyordu ama bu uygulamadan dönüldü.(Yeni değişiklik varsa yakın zamanda bilemiyorum.)
Siz cevap dilekçesi ile (karşı dava açmadan) tedbir nafakası varsa müşterek çocuğun velayetini ve müşterek çocuk için iştirak nafakası talep edebilirsiniz.

.............................................
Rica etsem bahsettiğiniz Yargıtay kararını paylaşabilir misiniz
Old 23-11-2020, 17:06   #7
Av. Suat

 
Varsayılan

2. Hukuk Dairesi 2016/20362 E. , 2018/8762 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Aile Mahkemesi

DAVA TÜRÜ : Boşanma-Tazminat-Nafaka

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kadının davasında boşanma hükmü kurulması, kusur belirlemesi, manevi tazminatın miktarı, faiz talebi, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden; davalı-karşı davacı kadın tarafından ise her iki davanın tamamı yönünden temyiz edilerek; temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istenilmekle; duruşma için belirlenen 10.09.2018 günü duruşmalı temyiz eden davalı-karşı davacı ... vekili Av. ... ve karşı taraf temyiz eden davacı-karşı davalı ... vekili Av. ... geldiler. Gelenlerin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
Hakim tarafların "talep sonuçlarıyla" (HMK m. 24) bağlıdır. Hakim "başka bir şeye" karar veremeyeceği (HMK m. 26) gibi Türk Hukukunu da re'sen uygulamak zorundadır (HMK m. 33).
Davalı-karşı davacı kadın maktu harç yatırarak açtığı karşı davasında davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davasının reddine karar verilmesini, boşanmaya karar verildiği takdirde ise lehine tedbir ve yoksulluk nafakası (TMK m. 169-175) ile maddi ve manevi tazminata (TMK m. 174/1-2) karar verilmesini talep ve dava etmiş mahkemece "tarafların boşanma davalarının ayrı ayrı kabulü ile tarafların boşanmalarına" ve boşanmanın fer'ilerine karar verilmiştir. Aleyhine boşanma davası açılmış olan eş, bu dava içinde harca tabi olmaksızın yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat isteyebilecekken, bu isteklerini bağımsız bir dava ile ileri sürmesi halinde nispi harç yatırmak zorundadır. Davalı-karşı davacı kadının usulüne göre açılmış bir boşanma davası da bulunmamaktadır. Davalı-karşı davacı kadın, karşı davasıyla ilgili maktu harç yatırdığına göre, talep edilen yoksulluk nafakası ile maddi ve manevi tazminat miktarları üzerinden nispi peşin harç noksanlığının tamamlanması (Harçlar Kanunu m. 30-32) için davalı-karşı davacıya süre verilmesi, harç noksanlığının tamamlanması halinde karşı davası yönünden hüküm kurulması gerekirken açıklanan yönde işlem yapılmadan, davalı-karşı davacı kadının boşanma talebi bulunmadığı halde yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, hükmün tüm yönleriyle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması zorunlu hale gelen davacı-karşı davalı erkeğin boşanma davası ile boşanmanın fer'ilerine ve yargılama giderlerine yönelik diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma için takdir olunan 1.630 TL vekalet ücretinin Ergin'den alınarak Gamze'ye verilmesine, 1.630 TL vekalet ücretinin ....'den alınarak...e verilmesine, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 10.09.2018 (Pzt.)



2. Hukuk Dairesi 2016/6828 E. , 2017/12315 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Boşanma-Tazminat ve Nafaka

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-karşı davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, kadın lehine hükmedilen tedbir nafakası ve tazminatlar yönünden, davalı-karşı davacı kadın tarafından ise; tamamına yönelik olarak temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Davalı-karşı davacı kadının, karşı dava dilekçesinde boşanma talebi bulunmamaktadır. Hakim iki taraftan birinin talebi olmaksızın re'sen (kendiliğinden) bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz (HMK m.24/1). Bu durumda mahkemece boşanmaya ilişkin karşı dava varmış gibi davalı-karşı davacı kadının davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
2-Davalı-karşı davacı kadın karşı dava dilekçesinde boşanma talebi olmaksızın Türk Medeni Kanununun 174/1-2. madde kapsamında maddi ve manevi tazminat ile Türk Medeni Kanununun 175. madde kapsamında yoksulluk nafakası talep etmiştir.
Bu istekler açılan boşanma davası içerisinde boşanmanın fer'i (eki) olan bu istekler için dava yoluyla talep edilmesi tercih edildiği takdirde; gerekli nispi peşin harç yatırılmalıdır. Başvurma harcı yatırılmakla birlikte, istenen tazminatlar toplamı ile yoksulluk nafakasının bir yıllık tutarı üzerinden hesaplanacak nispi peşin harcın yatırılmadığı görülmektedir. Harca tabi davalarda nispi peşin harç tamamlanmadan izleyen yargılama işlemleri yapılamaz. Açıklanan nedenlerle mahkemece, dava yoluyla, istenen tazminatlar ve yoksulluk nafakasına ilişkin yukarıda açıklanan şekilde belirlenecek nispi peşin harcın davalı-karşı davacı kadın tarafından tamamlanması için süre verilmesi, harç tamamlandığı takdirde işin esasının incelenmesi, harç yatırılmadığı takdirde Harçlar Kanununun 30-32 maddesi uyarınca işlem yapılması gerekirken harç eksikliği giderilmeden yargılamaya devamla yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 1. ve 2. bentlerde gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, bozma sebebine göre yeniden hüküm kurulması gerekli hale gelen erkeğin boşanma davası ile fer'ilerine yönelik sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde yatıranlara geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 07.11.2017



Bu da aksi yönde olan HGK ....

Hukuk Genel Kurulu 2017/1580 E. , 2018/446 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Aile Mahkemesi Sıfatıyla)

Taraflar arasındaki “boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Aile Mahkemesi sıfatıyla Artvin Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 28.02.2013 gün ve 2012/645 E., 2013/115 K. sayılı karar davalı ...'ın temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 07.11.2013 gün ve 2013/11594 E., 2012/25649 K. sayılı kararı ile;
"...1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yersizdir.
2-Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır, ondan fazlasına veya başka birşeye karar veremez (HMK.md.26). Davacı, dava dilekçesinde Türk Medeni Kanunun 174/1. maddesi uyarınca manevi tazminat talebinde bulunmuş, maddi tazminat (TMK.md.174/1) isteği konusunda bir talebi bulunmamaktadır. Davacının, maddi tazminat talebi bulunmadığı halde, istek aşılarak davacı yararına Türk Medeni Kanunun 174/1. maddesi gereğince, maddi tazminat verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir..."
gerekçesiyle bozulmakla yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.


HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek temyiz dilekçesinin süresinde verildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava evlilik birliğinin sarsılması nedenine dayalı boşanma (TMK m. 166/1) istemine ilişkindir.
Davacı vekili davalının sadakatsiz bir yaşam sürdüğünü, alkol aldığını, eşine şiddet uyguladığını, hakaret ettiğini, müvekkilinin kısmi felç geçirdiği dönemde hastalığı ile ilgilenmediğini ileri sürerek boşanma kararı verilmesini, müvekkili lehine 1.000 TL tedbir ve yoksulluk nafakası ile 20.000 TL tazminata hükmedilmesini ayrıca evlilik birliği içinde alınan ve davalı adına kayıtlı olan işyerine ait tapunun iptali ile müvekkili adına tescilini istemiştir.
Davalı, davacının iddialarının doğru olmadığını, davacının kendisinden 13 yaş büyük olduğunu, bu nedenle aralarında karakter uyumsuzluğu bulunduğunu, davacının ev işleriyle ilgilenmediğini belirterek tarafların boşanmalarına, davacının tam kusurlu olması nedeniyle tazminat ve nafaka taleplerinin reddine karar verilmesini istemiş, boşanma davası kesinleşmeden tapu iptali ve tescil talebinin ise görülemeyeceğini belirtmiştir.
Davacı 10.05.2012 tarihli ön inceleme duruşmasında dava dilekçesinde yer alan tazminat isteğinin manevi tazminat talebine ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
Davacı 28.02.2013 tarihli tahkikat duruşmasında 20.000 TL manevi tazminat talebi yanında 120.000 TL maddi tazminat talebi olduğunu, dava dilekçesinde talep edilen tapu kaydının iptali ile davacı adına tescili talebini ise şimdilik saklı tuttuğunu iletmiştir.
Mahkemece sadakat yükümlülüğüne aykırı davranmak suretiyle davalının tam kusurlu olduğu, davacıya izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığı gerekçesiyle boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, davacı kadın yararına 450 TL yoksulluk nafakası ile 10.000 TL maddi tazminata ve 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Karar, davalı erkeğin kusur belirlemesi, nafaka ve tazminat istekleri yönünden temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda başlık kısmında açıklanan sebeple bozulmuştur.
Yerel Mahkemece boşanma davasının eki niteliğinde sayılan ve harca tabi olmayan maddi tazminat talebinin yargılama esnasında hüküm verilinceye kadar aynı davada yazılı veya sözlü olarak istenmesinin mümkün olduğu ve davacı vekilince 28.02.2013 tarihli duruşmada 120.000 TL maddi tazminat talep edildiği belirtilerek 10.000 TL maddi tazminata hükmedilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme kararı davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacının TMK'nın 174 maddesinin birinci fıkrası kapsamında maddi tazminat talebinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Dava 23.01.2012 tarihinde açılmış olup, dava tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüktedir. Bu Kanun uyarınca, dava dilekçesinde davacının iddiasının dayanağı olan bütün vakıaların sıra numarası altında açık özetlerinin gösterilmesi gereklidir (HMK m. 119/1). İspatın konusunu tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıalar oluşturur ve bu vakıaların ispatı için delil gösterilir (HMK m. 187/1). Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkimin iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamayacağı ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamayacağı (HMK m. 25) şeklinde düzenlemelerin yer aldığı, 140. maddede "Ön inceleme duruşmasının sonunda, tarafların sulh veya arabuluculuk faaliyetinden bir sonuç alıp almadıkları, sonuç alamadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanakla tespit edilir. Bu tutanağın altı, duruşmada hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür" (HMK m. 140/3). 141. maddede ise "Taraflar, cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçeleri ile serbestçe, ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile iddia ve savunmalarını genişletebilir yahut değiştirebilirler. Ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra ise diğer tarafın açık muvafakati ve ıslah dışında iddia ve savunma genişletilemez yahut değiştirilemez (HMK m. 141/1)" hükümleri yer almaktadır.
Bu düzenlemelere göre yargılamanın ilk kesiti olan dilekçelerin teatisi (verilmesi) aşamasında iddia ve savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı söz konusu değildir. Tarafların cevaba cevap ve ikinci cevap dilekçesi ile iddia ve savunmalarını serbestçe genişletmesi yahut değiştirmesi mümkündür. İddia ve savunmayı genişletme veya değiştirme yasağı ikinci cevap dilekçesinin verilmesi ile başlar. Ön inceleme aşamasında ise ancak karşı tarafın açık muvafakati ile savunma genişletilebilir ya da değiştirilebilir. Şayet davacı ön inceleme duruşmasına mazeretsiz olarak gelmezse davalı yine savunmasını serbestçe (davacının muvafakati aranmaksızın) değiştirebilir. Yukarıda da belirtildiği üzere tahkikat, ön incelemede saptanan çekişmeli hususlar üzerinden yürütüleceğine (HMK.m. 140/3) göre ön inceleme aşamasının tamamlanmasından sonra iddia veya savunmanın genişletilmesi yahut değiştirilmesi yasaktır. Bu yasağın kapsamına, dava sebebi olarak vakıalar ve talep sonucu da dahildir.
Bu düzenlemeler ile tahkikat aşamasına geçilmeden önce tarafların uyuşmazlık konularının ve bu uyuşmazlık konularının çözümü için ileri sürdükleri delillerin daha işin en başında belirlenerek tahkikatın etkin bir şekilde yapılması hedeflenmiştir.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, iddianın ve savunmasının genişletilmesi yasağına ilişkin olarak mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) "dava ikamesi" başlıklı 185'inci maddesinde;
"Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle dava ikamesi ile aşağıda gösterilen neticeler hasıl olur:
1 - Müddeaaleyhin rızası olmaksızın müddei davasını takipten sarfınazar edemez.
2- Müddei, müddeaaleyhin rızası olmaksızın davasını tevsi veya mahiyetin tebdil edemez. Aşağıdaki madde hükmiyle davadan feragat veya ıslah bu hükümden müstesnadır." şeklindeki düzenlemenin ilk cümlesinde yer alan "Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle dava ikamesi ile aşağıda gösterilen neticeler hasıl olur;" ifadesine karşılık gelen bir ibarenin 6100 sayılı Kanun'da mevcut olmaması sebebiyle boşanma davalarında boşanmanın ferî olan maddi ve manevi tazminat ile yoksulluk nafakası gibi isteklerin harca tabi olmadan yargılamanın her aşamasında serbestçe istenebileceği şeklindeki uygulamaya da 6100 sayılı HMK sistematiğinin cevaz vermediği görülmektedir.
Bu genel açıklamalardan sonra bilindiği üzere boşanmanın ferî sonuçlarından biri olan maddi tazminat 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)’nın 174/1. maddesinde düzenlenmiştir. Anılan hüküm, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu tarafın, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir...” düzenlemesini getirmiştir. Bu hüküm gereğince, maddi tazminata hükmedilebilmesi için temel koşul, tazminat isteyen tarafın boşanmada kusursuz veya daha az kusurlu olması ve boşanma yüzünden mevcut veya beklenen menfaatlerinin zedelenmiş bulunmasıdır.
Kanun mevcut veya beklenen menfaatin neler olduğunu göstermemiştir. Mevcut menfaatin belirlenmesinde ölçü, genel olarak evlilik birliğinin eşlere sağladığı yararlardır. Beklenen menfaatler de evliğin devamı halinde eşlerden birinin diğerine gelecekte sağlaması muhtemel olan çıkarlardır. Bu bağlamda şunu ifade etmek gerekir ki boşanmakla bir eş, en azından, diğer eşin desteğini kaybedecektir. Boşanan eş, kurulu bir evlilik düzeni içinde sağlayabileceği ekonomik yararlardan yoksun kalarak yeni bir düzen kurmak zorunda kalmaktadır. İlişkinin niteliği itibariyle ekonomik yararlar da değişeceğinden, mevcut ve beklenen menfaatler itibariyle zararı belirlemek güç olsa da hakkaniyet eksenli olarak hâkime fikir de verecektir.
Bunun yanında Yargıtay uygulamasında mal rejimi, eşya veya ziynet alacağına ilişkin talepler, yine işten ayrılma sebebiyle tazminat, kira, eşe verilen borcun geri ödenmesi, düğün, doğum, nikah gideri gibi istemler TMK'nın 174. maddesinin birinci fıkrası kapsamında oluşan zarar kavramı içinde sayılmamaktadır. Bu talepler boşanmanın eki niteliğinde sayılmadığı gibi nispi harca tabidir.
Tüm bu açıklamalar kapsamında uyuşmazlığa dönülecek olursa, davacının dava dilekçesinde sadece manevi tazminat talebinin olduğu, maddi tazminat talebinde bulunmadığı açıktır. Ancak 28.02.2013 tarihli duruşmada davacı vekilinin tutanağa geçirilmiş imzalı beyanıyla da sabit olduğu üzere 120.000 TL maddi tazminat talebinin bulunduğu, bu isteminde TMK'nın 174/1.maddesi kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Bu noktada davacının ön inceleme aşamasından sonra tahkikat aşamasında talep ettiği maddi tazminat (TMK m.174/1) iddianın genişletilmesi niteliğindedir. Davacı tarafından bu konuda usulünce yapılmış bir ıslah işlemi de bulunmamaktadır. O hâlde, davacının dava ya da ikinci cevap dilekçesi ile istemediği maddi tazminat (TMK m. 174/1) talebi hakkında “karar verilmesine yer olmadığına” karar verilecek yerde yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında 6100 sayılı HMK'nın 141. maddesinin maddi vakıalara ilişkin olduğu, boşanmanın ferisi niteliğindeki taleplerin nispi harca tabi olmadan her aşamada istenebileceği, bu nedenle yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.
Şu hâlde direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenle bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, tebliğ tarihinden itibaren on beş günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.03.2018 gününde oy çokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY

Yerel mahkemenin direnme kararının gerekçesi, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin önceki içtihatlarına uygun ve yerindedir.
Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmelerde, Saygıdeğer Daire Sözcüsü Daire’nin önceki uygulamasının HMUK’nun 185/1 maddesinde “Kanunu Medenide tayin olunan haller mahfuz kalmak şartiyle” sözlerinin bulunmasına bağlı olduğunu, bu maddenin muadili olan HMK’nun 123. maddesinde artık bu sözlerin yer almadığını ve bu nedenle uygulamanın değiştiğini açıklamıştır.
Ancak HUMK’nun 185/1 ve HMK’nun 123. maddeleri, davanın ancak davalının açık rızası ile geri alınabileceğine ilişkindir.
Boşanma davasındaki asıl talep olan boşanma olgusuna bağlı fer’i bir talep olan TMK’nun 174. maddesindeki tazminat taleplerinin, dava veya cevap dilekçelerinde istenmemiş bile olsa davanın devamı sırasında yazılı veya zapta geçirilecek sözlü bir beyanla talep edilmeleri mümkündür. Esasen bu talep harca da tabi değildir.
Bu itibarla yerel mahkeme kararının onanması gerektiği görüşünde olduğumdan saygıdeğer çoğunluğun değişik bozma kararına muhalifim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Cevap Süreleri Ve öninceleme Aşamasi Geçen Bir Boşanma Davasinda Davaciya Karşi Ayri Bir Boşanma Davasi Açilabilir Mi? Av.AYŞE NUR KARADEMİR Meslektaşların Soruları 2 19-03-2019 15:02
Cevap dilekçesindeki ifadeler sebebiyle meslektaşı baroya şikayet hak 198 Hukuk Sohbetleri 5 18-06-2015 08:37
Nafaka Davasında Kanıtlama Sorunu?Cevap Dilekçesindeki İddiaları Kim Kanıtlamalıdır? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 01-09-2011 11:55
boşanmada cevap dilekçesindeki talepler lawyer985 Meslektaşların Soruları 8 04-03-2010 17:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05606794 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.