Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Konumuz : Hukukçular Biz bizi konuşuruz! Konusu "hukukçular" olan ve diğer alanların konusu içine girmeyen sohbetlerimiz için.

Iyi avukat adamı ipten alırmış

Yanıt
Old 09-07-2006, 15:27   #1
obaykan

 
Varsayılan Iyi avukat adamı ipten alırmış

İyi avukat adamı ipten alırmış" derler. Bu lafın nerden çıktığına dair bir hikayeyi (belki de"rivayeti") geçenlerde bir yerlerde okudum. Buyrun bakalım...

Yer İngiltere. Birkaç yüzyıl öncesi. Adamın biri
cinayetten içeri atılır. Bir avukat bulunur adama. İlk
görüşmelerinde avukat "Merak etme seni kurtaracağım"
der. Adam da avukata güvenir ve mahkemeye çıkar.
Karar: İdam.

Adam avukata kızar, köpürür. "Hani beni
kurtaracaktın?" der. Avukat da "Sen merak etme. Bu
daha birşey degil. Temyiz var. Seni kurtaracağım"
der.Dava temyize gider. Karar: İdam.

Adam yine avukata döner ve sorar. "Hani temyizde beni
kurtaracaktın?". Avukat gayet sakindir. "Dur daha, bu
karar Avam Kamarası'nda oylanacak. Seni kurtaracağım."
Dava Avam Kamarası'na gider. Karar: İdam.

Efendim lafı uzatmayalım. Daha sonra Lordlar Kamarası
ve Kraliçe'nin onayları vardır sırasıyla. Bu süreçte
olanlar malum. Kraliçenin de idamı onaylaması ile
darağacı kurulur. Adamı sandalyeye çıkarırlar.
Avukatla göz göze gelen adamın tüm öfkesi bakışlarına
yansımıştır. Avukat ise hala son derece sakindir.
Gözleriyle işaret ederek merak etmemesini, onu
kurtaracağını anlatmaktadır adama. Adamın ise artık
umudu kalmamıştır. Cellat gelir, sandalyeyi iter ve
talihsiz adam boynunda iple sallanmaya baslar. O
sırada avukat kalabalığı yararak darağacına doğru
koşmaya baslar, merakla ne yapacağını anlamaya çalışan
cellatı bir hamlede geçer, ipi keserek adamı kurtarır.
Tabii ortalık ayaga kalkar, bu sefer hem idam mahkumu
adam, hem de avukat yakalanır. Avukata bunu neden
yaptığı sorulunca cevabı şöyle olur: "Bu adam idam
mahkumuydu. Siz de onu idam ettiniz. Adamın olup
ölmemesi sizi ilgilendirmez, kanunda "idam edilir"
yazıyor, "idam edilerek öldürülür" yazmıyor. İdam
gerçekleşmiştir." Bunun üzerine kimse adamı tekrar
asmaya cesaret edemiyor, adam belki de haklıdır diye.
Olay karar için yeniden Kraliçe'nin önüne geliyor.
Kraliçe, zekasından dolayı avukatın iddiasını doğru
buluyor ve adamı affediyor. Bu olaydan sonra, ilgili
kanun maddesi değiştirilerek "idam edilerek öldürülür"
seklinde yeniden düzenleniyor.
Old 09-07-2006, 17:04   #2
Tractatus

 
Varsayılan

Zorlama bir hikaye olmuş.
İdam Etmek=Öldürmektir zaten...

"İpten adam alma" deyiminin Türkiye'ye özgür bir deyim olduğunu düşünüyorum.
Old 10-07-2006, 12:45   #4
4721orhan

 
Varsayılan

Müthiş bir püf noktası yakalamış,işte avukatın dikkati ve zekası;böyle olmalı bence tabi ol deyince olacak bir şey değil bu, Allah vergisi...
Old 16-09-2006, 22:13   #5
alisuat

 
Varsayılan

bence son derece zekice bir savunma, sayın üyemizin dediği gibi
Alıntı:
işte avukatın dikkati ve zekası;böyle olmalı bence
saygılar
Old 18-09-2006, 09:20   #6
dilek_65

 
Varsayılan

Başarılı bir avukat olmak için 'kimsenin düşünemeyeceğini düşünmek,kıvrak bir zekaya sahip olmak' gerektiğine iyi bir örnek...İdam etmek deyiminin anlamına gelince TDK'ye göre http://www.tdk.org.tr/TDKSOZLUK/sozb...e=idam%20etmek
Old 20-09-2006, 20:26   #7
Av.Duygu Keleş

 
Varsayılan

Avukatın dikkati ve zekası yanında kanundaki boşluklar da eleştiriliyor bu hikayede bence!!!!!
Old 21-09-2006, 01:51   #8
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Günümüzde de bu kadar keskin zekalı meslektaşlarımız var aşağıdaki iki olay gerçekten olmuş olaylardır, iki yakın dostumun savunmalarını aktarıyorum...

1-intihar konusunda TCK 84 2. fıkarası kişiden bahsetmiş ama hangi kişiden olduğu belli değil, intihar eden mi? teşvik eden mi ?

"kanunda açık bir ifade olmadığı cihetiyle, azmettirme iddiasıyla burda oturan müvekkilimin beraatini talep ediyorum"

Sonuç malum ama keskin zekaya dikkat!

2-iki sarhoş, gecenin bir vakti sokak bekçisinin şapkası yok diye bekçiyi dövmüşler
Arkadaşın savunması;

Efendim TCK 222 maddesi mucibince bekçi şapka ınklabına muhalif olmuştur, bekçinin kanuna aykırı tutumu, vatanını seven, evli 4 çocuk babası müvekkilimi derinden tesir etmiş ve bu tesirin etkisiyle müessir fiil gerçekleşmiştir.

Adamlar haklı (!) inanmazsanız kanuna bakın...

Siz bunların böyle savunma yaptıklarına bakmayın, adamı ipten alır bunlar alimallah
Old 10-10-2006, 08:14   #9
gunergok

 
Varsayılan

"idam" "adem"den yani yokluktan gelir sanırım. idam da yok etmedir. Hikayede anlatılanı anlıyorum. ama sanırım "asılır" şeklinde ifadeden "öldürmek" anlaşılmıyor. sonra da "asılmak suretiyle öldürülür"e dönmüş olmalı
Old 10-10-2006, 17:56   #10
Adilyaşam

 
Varsayılan

Bence bunlar masalsı anlatımlar. bana göre ceza davalarında avukatların yapacağı çok birşey yok. çünkü normal olarak ceza davalarında avukat işe girene kadar soruşurma büyük oranda tamamlanmış ve büyük oranda deliller toplanmış bulunmaktadır. bu süreçten sonra avukatın girmesi sadece sanığa psikolojik rahatlama sağlar, ama davanın seyrini ve kararı pek değiştirmez.deneyimle sabittir. saygılarımla
Old 10-10-2006, 23:10   #11
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Alıntı:
avukatın girmesi sadece sanığa psikolojik rahatlama sağlar, ama davanın seyrini ve kararı pek değiştirmez.deneyimle sabittir


Hangi deneyiminizle sabit bu görüş Sayın Adilyaşam ?

Old 11-10-2006, 08:55   #12
Av.Ayşe

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Adilyaşam
Bence bunlar masalsı anlatımlar. bana göre ceza davalarında avukatların yapacağı çok birşey yok. çünkü normal olarak ceza davalarında avukat işe girene kadar soruşurma büyük oranda tamamlanmış ve büyük oranda deliller toplanmış bulunmaktadır. bu süreçten sonra avukatın girmesi sadece sanığa psikolojik rahatlama sağlar, ama davanın seyrini ve kararı pek değiştirmez.deneyimle sabittir. saygılarımla

Sayın adilyaşam siz yargıç çerçevesinden olaya bakıyorsunuz.Tanıdığım tüm hakim ve savcılardan benzer şeyleri duyuyorum.Bunun nedeni avukatların yargılamadaki yerine bir türlü karar verememiş olan hukuk sistemimizdir.Ceza hukukukun evrensel ilkesi "silahların eşitliği ilkesi" değil midir?Sizin bu bakış açınızda savunma makamı nerede?Ya da şöyle sorayım savunma makamının görevi bu derece önemsiz mi sizin gözünüzde?
Saygılarımla.
Old 11-10-2006, 11:32   #13
Av. Çetin

 
Varsayılan

konu mankeni, biblo, olsada olur, olmasa oluruz demi? hadi içinizden geçenleri söyleyin, Sayın Balku'nun sorduğu sorunun cevabını bende merak ediyorum, siz anlatımınızda yargıç olarak değilde, sanık olarak konuştunuz sanki...

HANGİ DENEYİMİNİZLE SABİT BU GÖRÜŞ? SAYIN ADİLYAŞAM..........
Old 11-10-2006, 20:42   #14
Adilyaşam

 
Varsayılan

"Hangi deneyiminizle sabit bu görüş Sayın Adilyaşam ?"


"Sayın adilyaşam siz yargıç çerçevesinden olaya bakıyorsunuz.Tanıdığım tüm hakim ve savcılardan benzer şeyleri duyuyorum.Bunun nedeni avukatların yargılamadaki yerine bir türlü karar verememiş olan hukuk sistemimizdir.Ceza hukukukun evrensel ilkesi "silahların eşitliği ilkesi" değil midir?Sizin bu bakış açınızda savunma makamı nerede?Ya da şöyle sorayım savunma makamının görevi bu derece önemsiz mi sizin gözünüzde?"


"konu mankeni, biblo, olsada olur, olmasa oluruz demi? hadi içinizden geçenleri söyleyin, Sayın Balku'nun sorduğu sorunun cevabını bende merak ediyorum, siz anlatımınızda yargıç olarak değilde, sanık olarak konuştunuz sanki...

HANGİ DENEYİMİNİZLE SABİT BU GÖRÜŞ? SAYIN ADİLYAŞAM.........."


Değerli arkadaşlarım ben inanın bu yukarıda belirtiğim yorumlarınızı okuyunca çok şaşırdığımı belirtmeden geçemeyeceğim. Benim yorumumda bu tür değerlendirmeleri nasıl yaptınız çok ilginç . Benim yazımın hiçbir bölümünde böyle yorum yapmayı gerektirecek hiçbir bölüm yoktur. Ben sadece uzun meslek yaşamımda kılgısal olarak elde ettiğim deneyimimi paylaşmak istedim. Yoksa silahların eşitliği, savunma makamının değersizliği gibi bir düşünce ileri sürmedim ve böyle bir iddia ve değerlendirme yapmam da bir hukukçu olarak olanaksızdır. Hukuk devletinde savunma, üçlü sacayağı olması gereken yargı, işlevinin önemli bir bölümünü oluşturur. Sadece uygulamada bunun, yeterince gerek yasal eksiklikler, gerekse başka nedenlerle yerine getirilemediğini belirtmek istedim. Bunu da daha dikkat çekici ifade ile anlatmak istedim. sanırım bunda da başarılı oldum.Daha önce yazdığım yorumumu şöyle açmak gerekirse; Hazırlık soruşturmaları bildiğiniz gibi bazı istisnalar dışında gizlidir ve savunma makamı olan müdafilerin işin içine girmelerine kadar soruşturma 24 saatlik gözaltı süresi de gözönünde bulundurularak hızlı bir biçimde yapılmakta ve bu süreç içinde kanıtlar büyük oranda toplanmış olmaktadır. Müdafi ise bu koşullarda devreye girmekte ve soruşturma belli bir mecraya girmiş olmaktadır. Bilindiği gibi hazırlık soruşturması sırasında toplanmış deliller çok önemli olup, onların aksine iddialar ve savunmalar yetersiz kalmaktadır. Sıcağı sıcağına alınan beyanlar ve toplanan deliller artık genel olarak geriye dönüşümsüz olarak tutanağa bağlanmaktadır. Örneğin otopsi ya da adli raporlar acil olarak o anlık gerekli işlemler yapılarak tutanağa bağlanmaktadır. Bunun aksinin iddida edilip ispatı ise hemen hemen olanaksızdır. ayrıca savcı sanık lehinde olan bütün delileride toplamak zorunda olduğundan ve yargıcın da sanık lehine olan bütün durumları, olguları gözönünde bulundurması gerektiği kuralı da açıklamadan ayrıksıdır. Bütün bunlardan sonra, bu sistemle sanık müdafiinin duruşmaya gelip savunma yapmasının sadece simgesel anlamı olmaktadır ne yazık ki. Ayrıca mesleki deneyimim nedeniyle de bu konuda yorum yapmak konusunda kendimi naçizane yeterli görüyorum affınıza sığınarak. Benim meslek yaşamım boyunca ve diğer meslektaşlarımdan da edindiğim deneyim sonucunda konuyu başlatan arkadaşın anlattığı gibi savunma sonucu mahkemenin vicdani kanısında ve kararında bir değişiklik olduğunu görmedim ve duymadım. genelleme yapmak doğru değildir belki vardır, ama çok ayrıksıdır bana göre. Bu şekilde verilen kararlar da usulü bir eksiklik yoksa Yargıtayca onanmıştır. Ben bunu deneyimlerine dayanarak yaptım. Kuramla pratiğin(kılgının) örtüşmesi ideal olandır. Ama ne yazık ki bu şu anki sistemle olanaklı değildir. Bu durumun düzeltilmesi ise birbirimize kızarak değil, sağduyulu ve bilimsel yaklaşımlarla çözülür. Bunda hepimizin sorumluğu vardır. Bir görüşü kendinize ya da mesleğinize saldırı olarak görürseniz ve bu anlayışla kızgın bir biçimde yorum yaparsanız gerçekler değişmez. Şunu da belirtmek isterim, ben meslek yaşamım boyunca avukatlarla hakim ve savcıları hiç bir zaman ayrı düşünmedim; tam tersine meslektaş olarak gördüm. Biz; yargı işlevinin yerine getirilmesi ve adaletin tam yerine getirilmesi için birlikte çalışması gereken, ama ayrı işlevleri yerine getiren adalet neferleriyiz. saygılarımla
Old 11-10-2006, 22:16   #15
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Hazırlık soruşturmaları bildiğiniz gibi bazı istisnalar dışında gizlidir ve savunma makamı olan müdafilerin işin içine girmelerine kadar soruşturma 24 saatlik gözaltı süresi de gözönünde bulundurularak hızlı bir biçimde yapılmakta ve bu süreç içinde kanıtlar büyük oranda toplanmış olmaktadır. Müdafi ise bu koşullarda devreye girmekte ve soruşturma belli bir mecraya girmiş olmaktadır. Bilindiği gibi hazırlık soruşturması sırasında toplanmış deliller çok önemli olup, onların aksine iddialar ve savunmalar yetersiz kalmaktadır. Sıcağı sıcağına alınan beyanlar ve toplanan deliller artık genel olarak geriye dönüşümsüz olarak tutanağa bağlanmaktadır. Örneğin otopsi ya da adli raporlar acil olarak o anlık gerekli işlemler yapılarak tutanağa bağlanmaktadır. Bunun aksinin iddida edilip ispatı ise hemen hemen olanaksızdır. ayrıca savcı sanık lehinde olan bütün delileride toplamak zorunda olduğundan ve yargıcın da sanık lehine olan bütün durumları, olguları gözönünde bulundurması gerektiği kuralı da açıklamadan ayrıksıdır. Bütün bunlardan sonra, bu sistemle sanık müdafiinin duruşmaya gelip savunma yapmasının sadece simgesel anlamı olmaktadır ne yazık ki


Sayın Yargıcım, Sayın Adilyaşam,

Yukarıdaki alıntı size ait.

Tümüyle size ait olan cümlelerinizi yeniden okur musunuz ve acaba benim zihnimde uyanan soru sizde de uyanir mi 3.bir kişi imiş gibi yazdıklarınızı okuduğunuzda...

Soru şu efendim: Vakıa yukarıda anlattığınız gibi ise, duruşmada sembolik olan sadece avukat mıdır?

Saygılarımla...
Old 12-10-2006, 00:35   #16
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Sayın Adilyaşam, sistemi eleştimekle haksızlık yapıyorsunuz zira sistemi biz uygulayıcılar oluşturuyoruz, siz ilk beyanınızda aslında kafanızdaki avukat profilini, duruşunu belirlediniz, bakış açınızı değiştirmedikçe sistemi nasıl eleşirebiliyorsunuz? Bir yandan diyeceksiniz ki avukatlar ceza muhakemesine katkıları yok, sadece sanığa psikolojik destek sağlar, diğer yandan da bana kızmayın sistemi eleştirin diyorsunuz, karşınızda çocuk mu var Sayın Adilyaşam ? BU SİSTEMİ BU BAKIŞ AÇISI ÇÖKERTMEDİ Mİ ZATEN?
Old 12-10-2006, 01:02   #17
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Bakış açısında benim asıl üzüldüğüm, ceza yargılamasının, hazırlık kovuşturmasına indirgenmiş olması.

Öyleyse iddianame tanzimi ile sonuç hasıl oluyor.

Hazırlık kötü ise beraat, iyi ise mahkumiyet. (?)

Bu anlayışla avukatın etkinliğinden sözedilemiyorsa, mantık paralelliği gereği, edilgenlik yargılama makamını da bizarur kapsıyor. Doğrusu ben yargıç olsam, kendime bu kadar haksızlık etmezdim

Saygılarımla...
Old 12-10-2006, 10:21   #18
hukukcu

 
Varsayılan Siz uygulamaya bakın.

Sayın Meslektaşlar,

Siz boşverin yasayı, yönetmeliği, uluslararası sözleşmeyi falan.

Kaç tane ceza davasında sanık lehine toplanmasını istediğiniz deliller toplandı? Toplansa bile kaç tanesi değerlendirildi, tartışıldı?

Kaç tane ceza davasında heyetler değiştikten sonra yeni heyet dosyaya vâkıf oldu?

Kaç tane ceza davasında "tüm deliller ve iddianame okunur" kuralı olmasına rağmen tüm deliller ve iddianame okundu?

Kaç tane ceza davasında tanıkların ve sanıkların anlatımı tutanağa hakimin anladığı gibi değil de, "anlattığı gibi" geçti?

Kaç tane ceza davasında "hukuka aykırı delil"ler açıkça reddedildi ve tutanağa geçti?

Kaç tane ceza davasında çapraz sorgu uygulanabildi?

Kaç tane ceza davasında avukatın yazılı savunması satırı satırına okundu?

Kaç tane ceza davasında "2 yıldan fazla tutuklu bırakılamaz" kuralına uyularak tahliye kararı verildi?

Kaç tane ceza davasının karar gerekçesinde "şüpheden sanık yararlanır" ifadesine rastladınız?

Kaç tane ceza davasında bilirkişi duruşmaya çıkarılıp raporunu savundu, avukatlar da sorularını ve şüphelerini yöneltti?

Kaç tane ceza dosyasının hiç bir sorunla karşılaşmaksızın fotokopisini alabildiniz?

Kaç tane ceza dosyasına sizin kendi imkanlarınız ile topladığınız deliller girdi?

Kaç tane ceza dosyasında savcı "sanık lehine deliller" topladı?

Kaç tane ceza davasında, savcının tahliye hakkındaki görüşleri "işlenen suçun niteliği, delillerin toplanmamış olması" dışında başka bir gerekçe içerdi?

Kaç tane ceza dosyasında savcıya "madem deliller toplanmadı, o halde bu dava nasıl ve niye açıldı?" diye soru sordunuz, kaç tane heyet "avukat doğru söylüyor, ne diyorsun ey savcı" dedi?

Kaç tane savcı, müzakereler sırasında sizinle aynı koridorda dışarıda bekledi?

Kaç tane ceza dosyasında uyuyan üyeyi veya savcıyı uyandırdınız?

Kaç tane ceza dosyasında siz savunma yaparken aralarında konuşan veya dosya okuyan heyeti uyardınız?

Çok özel yetkili ağır cezalarda (eski DGM) kaç tanesinde, ara kararlar verilirken salondaydınız?

Kaç tane ceza dosyasında saat 9:30'da girilmesi gereken duruşmaya tam saatinde girdiniz?



Bu soruların bir ya da birkaçına olumlu cevaplar verebilmeniz mümkündür. Her soruya iki adet olumlu cevap verebilir, benim dosyamda oldu diyebilirsiniz. Ama bu sorulara üçüncü örnek bulmakta zorlanırsınız. Belki de birinci örnek bile yoktur.

Savunma kurumu bana göre zayıflatılmıştır. Adilyaşam'ın görüşlerine kısmen de olsa katılıyorum. Ve bir daha tekrarlıyorum: SAVUNMA GİTTİKÇE GÜÇSÜZLEŞTİRİLİYOR. AVUKATLAR SAVUNMA İÇİN ELLERİNDEN GELENİ YAPIYOR, ANCAK ONLARI DİNLEYEREK KARAR VEREN, SAVUNMAYA ÖNEM VERİP TEZLERİN ÇARPIŞMASINI SAĞLAYAN BİR CEZA YARGILAMASI SİSTEMİ YOK.
Old 12-10-2006, 15:12   #19
Av_Ece Altunay Önal

 
Varsayılan

Bence yeni bir forum açsanız daha iyi olur konu iyice dağılmış
Old 21-10-2006, 14:29   #20
Av.n.ezgi

 
Varsayılan

BİR ÇİN ŞİİRİ
(7.YÜZYIL)
Davacı zengin,davalı yoksulsa
Zenginden yana işler yasa
Davacı yoksul,davalı zenginse
Davalıda kalır yine nizalı arsa

Davacı da davalı da zenginse davada
Özür diler çekilir aradan kadı
Davacı da davalı da yoksulsa,bak
Sade o zaman işte yerin bulur hak.
Old 10-12-2006, 11:07   #21
Av.Can

 
Varsayılan

Adilyaşam bence iyiniyetli bir tespitte bulunmuş ve bende bu tespite katılıyorum.Bu hale nasıl gelmiş ya da başından beri böyle miydi savunma avukatının durumu bilemeyeceğim.Ama eski meslektaşlarımızın payının büyük olduğu görülüyor.

başta anlatılan hikayeye gelince.Basit bir fıkra bence.Neresi zekice savunma anlamadım.Yani idamdan kasıt kişinin hayatına son verilmesi değilmi.Böyle tabiri caizse ultra lafzî yorumla hukuk uygulaması yapılmaz heralde.Ama ilginç bir akıl oyunu olmuş.Kimsenin aklına gelmez heralde.Gerçek hayatta böyle bir şey olsa avukat hakkında soruşturma açılması ve hükümlünün tekrar darağacına çıkarıp asılarak infazının gerçekleşmesinin sağlanması gerekirdi.
Old 24-01-2007, 14:40   #22
özlem tek

 
Varsayılan

tabi cellatı bir hamlede geçebilmek de gerçekten kıvraklık meselesi.burada avukatlıktan ziyade sporculuğunun daha ön planda olduğunu görmekteyiz bu kadar çevik olmasa o adam orada ölmüştü
Old 29-01-2007, 18:21   #23
seyrani

 
Varsayılan

mürafa sırasında heyet uyurken kürsüden kasden sert plastik yapımı çantamı düşürdüm.Ödü koptu heyetin .Karar aleyhimize çıktı bu arada
Old 16-03-2007, 22:19   #24
SNOW

 
Varsayılan

Bir büyük yazarımız şöyle demiş: Karl Marks (1818-1883) çok çalışkandı, çok da zekiydi ama bir şeyde hata yaptı. Sosyal bilimlerde herkese göre değişmeyen kesin kurallar konulamayacağını gözden kaçırdı.

Tıpkı böyle, bir meslek de kötü temsilcilerine kurban edilemez. Yine kötü temsilcileri sebebiyle meslek hakkında genel çıkarımda bulunulamaz. Herhangi bir meslek sahibi kınanacak hareketinden dolayı yalnız kendisi kınanmalı. Bir kişinin yaptığı yanlışlık başkalarını da bağlayıcı kılınmamalı...

Kötü hareketde bulunmuş birileri sebebiyle meslek kötülenmemeli...

Saygılarımla...
Old 17-03-2007, 12:04   #25
Av.EErdem

 
Varsayılan

Sayın Adilyaşam;
Söyledikleriniz kısmen doğru olabilir. Ancak Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki stajım sırasında taksirle adam öldürme suçunun; keşif sırasında müştekiler vekilinin ustaca sorularıyla nasıl taammüden adam öldürme suçuna dönüştüğünü, 13 yaşındaki bir çocuğun evdeki silahla 15 yaşındaki ablasını öldürmesi olayının arkasında töre cinayeti olduğunu ve bunu yetişkin aile bireylerinden birinin yaptığını ortaya çıkaran avukat azmine tanık oldum. Yine ahırda çıkan bir yangın sonrası ölen adamın, aslında kızları tarafından öldürüldüğünü, olayın arkasında ensest kurbanı bir genç kız olduğunu , bunu da bir meslektaşımın sorduğu ustaca sorularla ortaya çıkardığını gördüm. Sözlerinizde kısmen haklı olabilirsiniz, bazı davaların seyri bellidir,ama bunu genellememek gerekir görüşündeyim.
Saygılarımla...
Old 03-05-2007, 21:32   #26
crnky

 
Varsayılan

idam etmek:verilen ölüm cezası hükmünü yerine getirmek.
manasına geliyor. Yani kanunda "asılır" yazılsaydı, avukatın dediği doğru olurdu ama burada Kraliçeyi Kralı kandırmış biraz
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı Av.Mehmet Saim Dikici Hukuk Sohbetleri 71 05-04-2016 15:17
Avukat Kıvılcım Hukuk Sohbetleri 8 10-12-2008 15:15
Bir Avukat Arıyorum Kuzey Hukuk Soruları Arşivi 8 02-11-2006 13:39
Basiretli is adamı gibi davranmanın sorumluluk derecesi obaykan Meslektaşların Soruları 1 12-09-2006 20:16


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09037495 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.