Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Boşanma davası açıldıktan sonra nafaka talebi

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-01-2007, 23:49   #1
ruze

 
Varsayılan Boşanma davası açıldıktan sonra nafaka talebi

Müvekkilime eşi boşanma davası açmıştır.Biz de bu davaya maddi ve manevi tazminat istemli karşı dava açarak cevap verdik.Ancak müvekkilim karşılık davayı açarken şözleşmeli öğretmenlik yaptığı için nafaka talebimizi saklı tuttuk.Dava sürerken müvekkilim 2 yıllık yüksekokul mezunu olduğu için sözleşmesi yenilenmedi.Milli Eğitim sözleşmeli öğretmenlik yapabilmek için 4 yıllık faküllte mezunu olma zorunluluğu getirdiği için yenilenmeyen sözleşmesi nedeni ile işsiz kaldı.Bu durumu mahkemeye izah etmemize ve Milli Eğitimin bu konuda kararını sunmamıza rağmen tedbir nafakasına hükmedilmemiş olup hakim Yargıtayın her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir prensibinden bahsedip talebimizi uygun görmedi.Müvekkilim işsiz olması nedeni ile mağdur durumda olup nafaka konusunda yapılabilecek herhangi bir şey olabilirmi?
Old 14-01-2007, 01:10   #2
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan İlk Akla Gelen

Sayın Meslektaşım,
Doğru anlamış isem boşanma davaları -karşılıklı olarak- devam ediyor. Nafaka talebinize ilişkin yeni bir dava açıp nafaka dosyasına bakan mahkemeden, önceki dava (boşanma davası) dosyası ile birleştirme talebinde bulunabilirsiniz.Tedbire ilişkin talebinizin reddedilmesi yeni dava ile ileri sürdüğünüz nafaka isteğinizin de reddini gerektirmez diye düşünüyorum. Kolay gelsin.
Old 14-01-2007, 02:32   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Müvekkilinizin çalışıyor olması tedbir nafakası istemesine engel değildi.

Anladığım kadarıyla karşı davanızda tedbir nafakası istememiş, bilahare talep etmişsiniz ve reddedilmiş.

Size karşı açılan ilk dosyada talep etmediyseniz, o dosyadan talep edin , diyeceğim ama galiba dosyalar birleştirilmiş, dolayısıyla red kararı dosya birleştikten sonra...

Red kararına, yeni yasanın 169.m.si nedeniyle katılmıyorum. 169.madde hükmünce istek konusu edilecek tedbir nafakası, bir koruma tedbiri hükmündedir. Tedbir, davanın her aşamasında talep edilebilir. Yine maddenin konuluş amacı ve lafzından da, "dava süresince gerekli önlemleri alır" ibaresinden hareketle, davanın herhangi bir aşamasındaki korunmaya yönelik geçici önlem niteliğindeki tedbiri yargıç kanımca reddetmemeliydi.

Alıntı:
m.169 : Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri resen alır.
(amir hüküm)

Maddeyle ilgili içtihatlarda, 169.m.gereği tedbir nafakasına, talep olmasa dahi yargıcın re'sen hükmetmek "zorunda" olduğuna dair pek çok içtihat var.

Siz talebinizi yineleyin. İleride nafaka yönünden bozma gerekçeniz olsun.

Yoksulluk nafakası yönündense konu tartışılabilir. Bildiğiniz gibi birliğin giderlerinin koca tarafından karşılanacağına dair eski yasanın 152.m.si hükmü yeni yasada yer almıyor. Ortaklaşa temsil sözkonusu. Yoksulluk ise dava devam ederken ortaya çıkıyor ve boşanmadan mütevellit görünmüyor, ama öte yandan evlilik birliği de halen devam ediyor. Yoksulluk nafakası tartışılabilir.

Saygılarımla...
Old 14-01-2007, 09:34   #4
A.Turan

 
Varsayılan Tedbir nafakası re'sen verilir

Mahkeme dava tarihinden itibaren tedbir nafakasına hükmetmelidir. Yoksulluk nafakası biliyorsunuz kusurlar eşit veya karşı tarafın kusuru daha ağır ise ve boşanmakla yoksulluğa düşecek ise hükmedilebilir.
Yeni bir dava açmanıza gerek yoktur. Her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilir hükmü tedbir nafakası bakamından cari değildir. Bu hususta Yargıtayın kararları o kadar kesinki bir aile hakiminin bunu bilmemesi imkansız.
Old 14-01-2007, 13:09   #5
Av.Hüsnü YILDIRIMER

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas : 2004/2-8
Karar : 2004/27
Tarih : 28.01.2004
ÖZET : Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önlemleri re´sen alır. Söz konusu tedbirlerin alınması bakımından kusursuzluğun gerektiği yönünde bir düzenleme getirilmemiştir.
(743 s. MK. m. 137, 152) (4721 s. MK. m. 169, 185, 186)
KARAR METNİ :
Taraflar arasındaki "boşanma, nafaka ve manevi tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kozan 2.Asliye Hukuk Mahkemesince boşanma davasının kabulüne, nafaka ve manevi tazminat talebinin reddine dair verilen 25.6.2002 gün ve 2002/13-162 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 15.1.2003 gün ve 15451-273 sayılı ilamı ile, (...1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Boşanma veya ayrılık davası açılınca hakim, davanın devamı süresince, gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına (TMK. Md.186/1) geçimine, (TMK md.185/3) malların yönetimine (TMK.223, 242, 244, 262, 263, 264, 267, 215) ve çocukların bakım ve korunmasına (TMK md.185/2) ilişkin geçici önlemleri kendiliğinden (resen) almak zorundadır. O halde dava tarihinden geçerli olmak üzere herhangi bir işi ve geliri olmayan kadın* yararına Türk Medeni Kanununun 185/3, 186/3 maddelerine uygun miktarda tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuksal nedenine dayalı boşanma, karşı talep nafaka ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı koca vekili 3.1.2002 tarihli dava dilekçesinde, davalının davacıya hakaret ettiğini, ailesine ve evine karşı olan sorumluluklarını yerine getirmediğini, davacıyı başka bir erkekle aldattığını, evi terk ettiğini, bu davranışlarının geçimsizliğe neden olduğunu beyanla, tarafların boşanmalarını, müşterek çocukların velayetinin davacı babaya verilmesini istemiştir.
Davalı kadın vekili, davalının sadakate aykırı davranışlarda bulunmadığını, davacının davalıyı çocukları ile birlikte evden kovduğunu, geçimsizliğe neden olan olaylarda davacının kusurlu olduğunu beyanla, davanın reddini istemiş, karşı talep olarak, çocukların velayetinin davalı anneye bırakılmasını, çocuklar için tedbir nafakasına hükmedilmesini, boşanma halinde iştirak nafakasına dönüştürülmesini, davalı eş için tedbir nafakası verilmesini, boşanma halinde yoksulluk nafakası olarak devam etmesini ayrıca davalı eş lehine manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkemenin "davalının sadakate aykırı davrandığı, boşanmaya neden olan olaylarda davalının kusurlu olduğu, davalının evi haklı nedenle terk etmediği gerekçesiyle tarafların boşanmalarına, müşterek çocukların velayetinin davacıya verilmesine, davalının kendisi için istediği tedbir nafakası ve manevi tazminat talebi ile çocuklar için istediği tedbir nafakası talebinin reddine" dair verdiği karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenle bozulmuştur.
Mahkemece, "boşanmaya neden olan olaylarda davalı kadının kusurlu olduğunun Özel Dairece de kabul edildiği, davalının boşanma davasından önce haklı neden olmadan evi terk ettiği, tedbir nafakasının kocanın bakım borcundan kaynaklandığı, 743 sayılı Medeni Kanunun 152.maddesine göre evin reisi olan kocanın evin seçimi, karı ve çocukların münasip veçhile iaşesinin karşılanması ile yükümlü olduğu ancak; 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 185 ve 186 maddeleri ile eşlere birlikte bakım gözetim, iaşe temini yükümlülüğü getirildiği, bu yükümlülük karşısında davalının da davacı gibi çalışarak evin giderlerine katkıda bulunması gerektiği, davalının tedbir nafakası alamayacağı" gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun yürürlüğünden sonra açılan davada, boşanmaya yol açan olaylarda kusurlu bulunan davalı kadın yararına tedbir nafakasına hükmedilip, hükmedilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Tedbir nafakası yürürlükten kaldırılan 743 sayılı Medeni Kanunun 137.maddesinde düzenlenmiş, boşanma ve ayrılık davası açılınca hakimin davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, infakına, karı koca mallarının yönetimine ve çocukların bakımına dair geçici tedbirleri alacağı hükme bağlanmış, istek olmasa bile davanın devamı süresince gerekli tedbirlerin davaya bakan hakim tarafından kendiliğinden (resen) alınması zorunlu kılınmış, kadının boşanmaya yol açan davranışlarının 137.maddede öngörülen bu kuralı değiştirmeyeceği Yargıtay uygulamasında istikrar kazanmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 169.maddesinde de, 137.maddedeki bu hüküm sadeleştirilmek suretiyle aynen korunmuş, boşanma veya ayrılık davası açılınca hakimin davanın devamı süresince gerekli olan, özellikle eşlerin barınmasına, geçimine, eşlerin mallarının yönetimine ve çocukların bakım ve korunmasına ilişkin geçici önemleri re'sen alacağı hükme bağlanmış, kusursuzluğun gerektiği yönünde bir düzenleme getirilmemiştir.
O halde yukarıda açıklanan nedenlerle mahkemece, kadının boşanmaya yol açan davranışlarının madde de öngörülen kuralı değiştirmeyeceğide gözetilerek kadın yararına uygun tedbir nafakasına hükmedilmesi gerekirken, yanlış gerekçelerle talebin reddi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 28.1.2004 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
Old 14-01-2007, 14:05   #6
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Genel görünümü bozmadık yine ,3 hukukçu 4 ayrı görüş beyan ettik .

Meslektaşımızın önündeki olaya ve sorusuna dönersek;
İki nokta akıldan çıkarılmamalı gibi.

1-"nafaka talebimizi saklı tuttuk."
2-"hakim Yargıtayın her dava açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirilir prensibinden bahsedip talebimizi uygun görmedi.Müvekkilim işsiz olması nedeni ile mağdur durumda olup nafaka konusunda yapılabilecek herhangi bir şey olabilirmi?"

Derdest davada tedbiren nafaka istemi reddedilmiş , - görünen o dur ki- red gerekçesine göre bu talep, esas hakkında karar verilirken de reddedilecek.
Meslektaşlarımız, cevap verirken haklı olarak, hakimin geçici tedbirleri kendiliğinden alması gereğine de işaret etmekteler. Mahkeme, davanın açılışında -talepçinin durumunu gözönünde bulundurarak- geçici tedbirlere gerek duymamış. Bu hususun yerindeliği tartışılır, mahkeme dosyadan el çektikten sonra temyiz yolunda ileri sürülür, karar bozulur v.s. ayrı aşama.
Sayın ruze'nin sorusunu ben,davanın devamı sırasında tedbir istemini reddeden mahkemenin (her dava açıldığı tarihteki şartlar göre değerlendirilir) gerekçesi nedeniyle müvekkilinin mağduriyetine acil çare araması olarak anlıyor,yeni dava açılıp birleştirilirse mahkemenin gerekçesinin aşılabileğini ve sonuç alınabileceğini düşünüyorum.
Saygı ile..
Old 27-01-2007, 15:37   #7
ruze

 
Varsayılan

Kanımca meslektaşım H.Sancar KARACA'nın yeni bir dava ikame edip nafaka talep etmek yönündeki önerisi içinde bulunulan duruma acil çözüm getirecek bir öneri diye düşünüyorum.Ancak kafama takılan karşı dava açarken müvekkilin sözlşemesinin yenilenmemesi ihtimaline binaen şimdilik nafaka hakkının saklı tutulmasının somut olayı değerlendirilirken gözönünde bulundurulup bulundurulmayacağı.Olaki hakim böyle bir ibareye rağmen her dava açıldığındaki şartlara göre değerlendirilir prensibini katı bir şekilde yorumlayarak mı çözüme gitmelidir?Çünkü sözkonusu olan hakimin geçici tedbirleri re'sen alması olup bunun her somut olayın özelliğine göre değerlendirilmesidir.
Old 27-01-2007, 17:06   #8
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
Tazminatı da içerir karşı davanızda, nafaka hakkınızı saklı tutmanız, mahkemenin; "Başta niye istemediniz" sorusuna peşin bir cevap olmuş. Saklı tutulan hakkın ileri sürülme biçimi size bağlı. Aynı dosyada bu talebinizi ileri sürdünüz ve mahkeme, aktardığınız gerekçe ile isteğinizi tedbir noktasında reddetti. Daha önce de işaret edildiği üzere, bu gerekçeye göre esasa ilişkin kararda da isteğiniz kabul görmeyecek. Bu arada, Sayın Turan'ın "Her dava açıldığı tarihe göre değerlendirilir hükmü tedbir nafakası bakımından cari değildir." diye çizdiği çerçevenin içinin- en azından önünüzdeki dava için- boş olmadığı kanısındayım. "Geçici önlemler re'sen alınacak" tan gaye, ihtiyaç duyulması hali değil midir? Hem aleyhinize açılan davaya verdiğiniz cevapta, hem de karşı davanızda nafaka talep etmemişseniz, ya da beyanlardan/delillerden nafaka ihtiyaçlısı olmadığınız anlaşılıyor ise - ki öyle olmuş- mahkemenin, müvekkilinizin barınması, infak ve iaşesi için herhangi bir önlem geliştirmesine gerek yok. Yargılama sırasında ortaya çıkan ihtiyaçlılığa da mahkeme hemen intibak etmemiş, cevap vermemişse, müvekkilinizin yeni durumuna bağlı sonuç elde etmenin, başka bir deyişle, mahkemenin müvekkiliniz lehine değerlendirme yapmasının yolu, değişen duruma dayalı açılacak yeni bir davadır. Kanaatim, karşı davanızda, nafaka hakkını saklı tutmamış olsaydınız da, müvekkilinizin işin kaybetmiş olması nedeniyle "yeni durum"un uygulanabilir olduğu yönündedir. Bu aşamada, "Ola ki hakim böyle bir ibareye rağmen her dava açıldığındaki şartlara göre değerlendirilir prensibini katı bir şekilde yorumlayarak mı sonuca gitmelidir" şeklindeki sorunuza verilecek cevap,-görüşüm istikametinde doğal olarak- "hayır" dır.
Old 27-01-2007, 19:03   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Aşağıdaki karar Sayın Karaca'nın önerisinin pratikte işe yaramayacağını göstermektedir. Davalı taraf davaların birleştirilmesini talep ederse ne olacaktır. Dava yine aynı hakimin önüne gelecektir.

İlk itirazda bulunulmaz ise yine kalınlaştırdığım bölüme göre geçici nafakaya hükmedilmeyecektir. Bu defa boşanma davasında dava tarihinden itibaren başlaması gereken yüklüce bir nafaka alacağından mahrum kalınacaktır.

Yapılması gereken şey, mümkün olduğunca fazla Yargıtay kararı sunarak talebi yinelemek; red olursa temyiz aşamasında bu hususların ısrarla dile getirilmesi, olacaktır. Hakimin açık yasa hükmüne rağmen bu tavrını anlamak mümkün değil...Hakimin redddini istemek mümkün mü?

Saygılarımla
Alıntı:
T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/9386
K. 2004/10842
T. 12.10.2004
• AYRI YERLERDE AÇILAN DAVA ( İki Davanın Ancak İlk İtiraz İleri Sürülmesi Halinde Birleştirilebileceği - Boşanma Davası İçerisinde Olmayan Bağımsız Açılmış Bulunan Nafaka Davasında Geçici Nitelikte Nafakaya Hükmedilemeyeceği )
• İLK İTİRAZ ( Ayrı Yerlerde Açılan İki Davanın Ancak İlk İtiraz İleri Sürülmesi Halinde Birleştirilebileceği - Boşanma Davası İçerisinde Olmayan Bağımsız Açılmış Bulunan Nafaka Davasında Geçici Nitelikte Nafakaya Hükmedilemeyeceği )
• NAFAKA DAVASI ( Boşanma Davası İçerisinde Olmayan Bağımsız Açılmış Bulunan Nafaka Davasında Geçici Nitelikte Nafakaya Hükmedilemeyeceği )
• DAVALARIN BİRLEŞTİRİLMESİ ( Ayrı Yerlerde Açılan İki Davanın Ancak İlk İtiraz İleri Sürülmesi Halinde Birleştirilebileceği )
1086/m.45
ÖZET : Ayrı yerlerde açılan iki davanın ancak ilk itiraz ileri sürülmesi halinde birleştirilmesine karar verilebilir. Ayrıca, boşanma davası içerisinde olmayan bağımsız açılmış bulunan bu davada geçici nitelikte nafakaya hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen nafaka davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Davada, eş ve çocuk için hükmedilen önceki tedbir nafakasının artırılması istenilmiş; mahkemece şimdilik kaydı ile istem kısmen kabul edilerek nafaka artırılmış ve davanın taraflar arasındaki boşanma davası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.

HUMK.nun 45. maddesine göre: "Aynı mahkemede görülmekte olan davalar, aralarında bağlantı bulunması halinde, davanın her safhasında, istek üzerine veya kendiliğinden mahkemece birleştirilebilir. "

Davalar ayrı mahkemelerde açılmış ise, bağlantı nedeni ile birleştirme talebi ikinci davanın açıldığı mahkeme önünde ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. Birinci davanın açıldığı mahkeme, ilk itirazın kabulüne ve davaların birleştirilmesine ilişkin kararın kesinleşmesinden sonra bununla bağlıdır. .."

Somut olayda, taraflar arasındaki işbu dava Antalya'da 7.11.2003 tarihinde açılmış, yine taraflar arasında boşanma istemli dava ise Ankara'da 26.8.2003 tarihinde açılmıştır.

Davalı boşanma davasından sonra açılan bu davada ilk itiraz olarak davaların birleştirilmesi talebinde bulunmamıştır.

O halde ayrı yerlerde açılan iki davanın ancak ilk itiraz ileri sürülmesi halinde birleştirilmesine karar verilebileceği, mahkemenin resen bu yönde hüküm kuramayacağı gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya uygun olmayıp bozmayı gerektirmiştir.

Alıntı:
Ayrıca, boşanma davası içerisinde olmayan bağımsız açılmış bulunan bu davada geçici nitelikte nafakaya hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 12.10.2004 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


Old 20-02-2007, 17:45   #10
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan Birleştirme talep edilmese

Sayın ERGİN haklı olarak noktayı koymuş .


Şöyle düşünelim;

A-Yeni dava aynı mahkemeye düşerse iki ihtimal var;

1)Mahkeme kendiliğinden davaları birleştirir. Güçlü bir ihtimalle,tedbiren nafaka takdir edilmeyecektir. Ama hakimin, boşanma davasındaki -nafakayı red- gerekçesi geçerliliğini korumayacaktır.Sonuç elde var sıfır mı? Eskisinden daha avantajlı mı, dezavantajlı mıyız?

2)Mahkeme, aralarında irtibat olmadığından dosyaları birleştirmeyecektir. Yeni dava, açıldığı tarihteki şartlara göre değerlendirileceğinden (red gerekçesi aşılmış olacağından) tedbir nafakası takdir edilme ihtimali çok yüksek. Sonuç,sıfır değil.

B-Yeni dava başka mahkemeye düşerse,

1)Birleştirme talebimiz olup, ya da davalı taraf birleştirme talebinde bulunup dosyalar ilk mahkemede (Sayın ERGİN'in alıntıladığı içtihada aykırı biçimde) birleştirilirse yukarıdaki ihtimallerden biri gerçekleşir ve sonuç sıfırdan yüksektir.

2)Birleştirme olmaz dava mahkemesinde görülmeye başlanırsa gelişmeler (meslektaşlarımızn dile getirdiği gerekçelerle) büyük bir ihtimal ile nafaka alacaklısı lehine olur. Sonuç, sıfırdan çok yüksek yani.

Dönüp, ilk duruma bakarsak; mahkeme red gerekçesi de dikkate aldığında (Sayın ERGİN'in önerisinin uygulamaya konulması ) "Yapılması gereken şey, mümkün olduğunca fazla Yargıtay kararı sunarak talebi yinelemek; red olursa temyiz aşamasında bu hususların ısrarla dile getirilmesi" halinde ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama sırasında ihtiyaçlının eline nafaka kabilinden bir şey geçmeyecek demektir.Evet pratik düşündük.

Sayın ruze,hangi istikamette mesafe katetti bilemiyoruz. Paylaşılırsa sevineceğiz elbette.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ölümden sonra katılım payı talebi. Hammerfall Meslektaşların Soruları 1 09-10-2006 16:32
dava açıldıktan 15 ay sonra dilekçe ret? fikirbay Hukuk Sohbetleri 2 07-05-2006 22:36
Boşanma Ve Nafaka ADNE Hukuk Soruları Arşivi 1 22-06-2002 21:49
Boşanma,nafaka Nergiz Yörük Hukuk Soruları Arşivi 1 21-02-2002 22:14
nafaka davası kadir Hukuk Soruları Arşivi 2 12-02-2002 00:15


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03766108 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.