Paylı mülkiyette payın birini diğer paydaştan satın alan paydaşın hibe edip edemeyece

Paylı bir gayrimenkul 3 hisseden oluşmakta ve bir paydaş kendi payını 3.kişiye satmak istiyor.Diğer paydaşlar karşı çıkıyor.Karşı çıkan paydaşlar şufa hakkını kullanma amacıyla değil ama satışı sürüncemede bırakma amacıyla karşı çıkıyorlar.Burada daha sonra şufa hakkının kötüye kullanılmasını engellemek için önce şuyuun giderilmesi mi istenmelidir?Ya da bir diğer paydaş satılacak payı alırsa 3. kişi durumundaki mirascısına daha sonra güvenli bir şekilde nasıl devredebilir?Örneğin bağışlama bu durumda geçerlimi dir?teşekküler.

MK Md.733/son "Önalım hakkı, satışın hak sahibine bildirildiği tarihin üzerinden üç ay ve her halde satışın üzerinden iki yıl geçmekle düşer." hükmünü içermektedir. Dolayısıyla öncelikle böyle bir satış yapılacağını (satış değeri ile birlikte) diğer paydaşlara noter kanalıyla ihbar edin. 3 ay içinde alırlarsa sorun yok, almazlarsa gönül rahatlığı ile satışı gerçekleştirebilirsiniz

Saygılarımla;
Av.Levent Cirit

sayın Levent bey çok teşekkürler.

Alıntı: öncelikle böyle bir satış yapılacağını (satış değeri ile birlikte) diğer paydaşlara noter kanalıyla ihbar edin. 3 ay içinde alırlarsa sorun yok, almazlarsa gönül rahatlığı ile satışı gerçekleştirebilirsiniz

Şufa hakkı satımla doğar. 733 maddeye göre satış yapıldıktan sonra noter kanalıyla bidirilir. Satıştan önceki ihbarın hukuki bir değeri olamaz. Cebri icrada ve bağışta şufa hakkı kullanılamaz.
Diye düşünüyorum.

Alıntı: Yazan imsel Paylı bir gayrimenkul 3 hisseden oluşmakta ve bir paydaş kendi payını 3.kişiye satmak istiyor.Diğer paydaşlar karşı çıkıyor.Karşı çıkan paydaşlar şufa hakkını kullanma amacıyla değil ama satışı sürüncemede bırakma amacıyla karşı çıkıyorlar.Burada daha sonra şufa hakkının kötüye kullanılmasını engellemek için önce şuyuun giderilmesi mi istenmelidir?Ya da bir diğer paydaş satılacak payı alırsa 3. kişi durumundaki mirascısına daha sonra güvenli bir şekilde nasıl devredebilir?Örneğin bağışlama bu durumda geçerlimi dir?teşekküler.

Alıntı: Yazan Yücel Kocabaş Şufa hakkı satımla doğar. 733 maddeye göre satış yapıldıktan sonra noter kanalıyla bidirilir. Satıştan önceki ihbarın hukuki bir değeri olamaz. Cdebri icrada ve bağışta şufa hakkı kullanılamaz. Diye düşünüyorum.

Evet değerli meslektaşım, satış olmadan hak doğmaz. Şufa hakkı, pay sahiplerinin satışa muttali olmaları ile doğar ve yasada belirlenen sürelerde kullanılmaz ise sükut eder. Cebri icra ve bağışta şufa hakkı kullanılamadığı gibi;
Takasta da şufa hakkı kullanılamaz.
Olaki bu işlemlerde muvazaa olmasın. Muvazaa var ise bu işlemlerin de iptalinin sağlanması kaydıyla, şufa hakkı, şekli anlamda yapılmış bu muvazaalı durumlarda dahi ileri sürülebilecektir... Selamlar.

Alıntı: Yazan Avukat Ali TÜRKER Evet değerli meslektaşım, satış olmadan hak doğmaz. Şufa hakkı, pay sahiplerinin satışa muttali olmaları ile doğar ve yasada belirlenen sürelerde kullanılmaz ise sükut eder. Cebri icra ve bağışta şufa hakkı kullanılamadığı gibi; Takasta da şufa hakkı kullanılamaz. Olaki bu işlemlerde muvazaa olmasın. Muvazaa var ise bu işlemlerin de iptalinin sağlanması kaydıyla, şufa hakkı, şekli anlamda yapılmış bu muvazaalı durumlarda dahi ileri sürülebilecektir... Selamlar.

sayın üstad öncelikle değerli cevaplarınıza teşekkürler.burada muvazaa iddiası ispatlanırken sanırım hertürlü delil ile- tanık da dahil- ispat edilebilir.bir de burada bir diğer paydaş burayaı satın alsa mirascılarına hibe yoluyla geçirirse bunun muvazaalı olduğu iddia edilebilir mi?muvazaa iddiasının dinlenebilmesi için herhangi bir süre var mıdır?saygılar.

Alıntı: Yazan imsel ........burada muvazaa iddiası ispatlanırken sanırım hertürlü delil ile- tanık da dahil- ispat edilebilir.

Değerli büyüğüm ve meslektaşım, somut olayımızda muvaza iddiası, sizin de belirttiğiniz gibi tanık da dahil olmak üzere her türlü delil ile ispat edilebilecektir. Yüksek mahkemenin buna dair sayısız kararı ve Hukuk genel Kurulu kararı da mevcuttur.

Alıntı: YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 19.3.1997 Esas: 1996/6-968 Karar: 1997/214 Özet:Dava, gerçekte tapudaki işlemin satış olmasına rağmen şufa hakkının engellenmesi için muvazaalı bağış gösterildiği iddiasına dayalı şufa davasıdır. Davacı, muvazaa iddiasını tanık da dahil her türlü delil ile ispat edebilir. Davacı iddialarını ispat için tanık deliline dayanmış ve tanıklarını dinletmiştir. Tüm deliller ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde tapudaki işlem satış olduğu halde muvazaalı şekilde hibe olarak gösterildiği anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle şufa davasının kabulü yerindedir.

Özetini aktardığım karar sadece bir örnektir.

Alıntı: Yazan imsel bir de burada bir diğer paydaş burayaı satın alsa mirascılarına hibe yoluyla geçirirse bunun muvazaalı olduğu iddia edilebilir mi?

818 sayılı Borçlar Yasasının 18. maddesi, tarafların akitteki hakiki maksatlarının aranması gerektiğini düzenlemektedir.

Alıntı: D - AKİTLERİN TEFSİRİ MUVAZAA

Alıntı: Madde 18 - Bir akdin şekil ve şartlarını tayininde, iki tarafın gerek sehven gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmıyarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır

Efendim, payı satın alan paydaşın işleminde muvazaa olmadığını kabul edecek olur isek diğer paydaşların satış işlemine karşı yapabilecekleri bir müdahale olamayacaktır.
Ne var ki payı satın alan paydaşın füruuna gerçek bir bağış akti ile devretmesine hukuki bir engel bulunmadığını rahatlıkla söyleyebiliriz. Yeter ki gerçek bir bağış olsun ve buna rağmen mahkeme önüne muvazaalı bağış iddiası ile geldiğinde karşı taraf muvazaayı ispat edemesin.

Alıntı: YARGITAY 6.HUKUK DAİRESİ Tarih: 12.7.2005 Esas: 2005/7105 Karar: 2005/7514 Önalım - Bilirkişi Raporu Tanık Beyanları ile Doğrulanmadıkça Bedelde Muvazaa İddiası Yönünden Keşif Yeterli Delil Değildir Özetava, önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil talebine ilişkindir. Muvazaa iddiası hususunda keşif tek başına yeterli delil değildir. Keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporunun tanık beyanları ile doğrulanması gerekir. Eldeki davada dinlenen tanıklar muvazaa konusunda bilgileri olmadığını beyan etmişlerdir. Bu durumda muvazaa iddiasının ispat edildiği kabul edilemez.

Yukarıdaki daire kararı da iyi bir örnektir. Bedelde muvazaa, davanın mahiyetine uygun olarak ancak tanık beyanıyla doğrulanabilecektir.

Alıntı: Yazan imsel muvazaa iddiasının dinlenebilmesi için herhangi bir süre var mıdır?saygılar.

Bu konuda sayın Yücel Kocabaşın siteye eklediği bir genel kurul kararını da aşağıdaki linkten bulabilirsiniz.
Katkısı olması dileğimle selamlar...
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=10698

Sayın üstadım çok teşekkürler.çok açıklayıcı.saygılar çalışmalarınızda kolaylıklar dilerim.