Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Teminat yatırılması için verilen kesin süre

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-11-2008, 16:01   #1
Av.Yasemin

 
Varsayılan Teminat yatırılması için verilen kesin süre

Davayı açarken teminatsız olarak kabul edilen tedbir istemimiz davanın uzaması üzerine teminatlı hale geldi.Teminat yatırılması için 20 günlük kesin süre verilerek teminat yatırıldığında tedbirin devamına aksi takdirde tedbirin kalkacağına ilişkin ihtarat yapıldı. Müvekkil ara kararın verildiği gün haberdar edildi. Kendisinin yatıracağını söyledi. Fakat müvekkil süreyi doğru hesaplayamayıp gereken meblağı toplayamayınca teminatı 21. gün yatırdı. Sizce tedbir devam edecek mi yoksa hakim tedbiri kaldıracak mı? ( Bu arada henüz bir sonraki celse gerçekleşmedi)
Old 12-11-2008, 16:45   #2
v. Aynur

 
Varsayılan

(1086 S. K. m. 163)

Dava : Dava dilekçesinde itirazın iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: 1- Dava, ortak gider payının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, dilekçede tanık, bilirkişi incelemesi vs. delillere dayanılmıştır.

Mahkemece 24.6.2002 tarihli oturumda verilen ara kararında "davacı vekiline delillerini bildirmesi için 10 gün kesin mehil verilmesine, sonuçlarının anlatılmasına ( anlatıldı )" denilmek suretiyle davacı tarafa kesin önel verilmiştir.

Tanınan 10 günlük süre geçtikten sonra ancak duruşmanın atılı bulunduğu 12.8.2002 tarihli oturum gününden önce davacı tarafça yönetime ait defter, makbuz ve diğer kağıtlar ve belgeler delil olarak gösterilmiş ve bilahare ibraz edilmiştir.

Bu deliller üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve iddia ve savunmalar doğrultusunda bilirkişi raporu da alınıp dosyaya konulmuştur. Bu aşamadan sonra mahkemece yukarıda sözü edilen kesin önel verilmesine ilişkin ara kararına uyulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kesin süre; davayı uzatmak ve sonucunu geciktirmek amacında olan tarafın bu davranışını önlemek amacıyla getirilmiş olan bir tedbirdir. Hakimin ilk defa tayin ettiği süreler kural olarak kesin değildir, ancak hakim kendisinin tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir ( HUMK.md.163 ). Eğer hakim sürenin kesin olduğuna karar vermiş ise tanıdığı süre içinde yapılması istenen işlerin ne olduğunu hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde açıklaması ve kesin süreye uymamanın doğuracağı sonucu açık olarak anlatması ve bu anlatılanları tutanağa geçmesi, uyulmaması durumunda mevcut kanıtlara göre karar verilip, gerektiğinde davanın reddedilebileceğini yine açıkça bildirilmek suretiyle ilgili tarafı uyarması gerekir.

Somut olayda, Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulamalarında da yerini alan bu esaslara uyulmayıp kararda belirlenen sürede işlemlerin yapılmaması halinde doğacak hukuki netice gösterilmemiş, davanın bu nedenle reddedilebileceği hususunda davacı uyarılmamış, sadece "sonuçlarının anlatılmasına ( anlatıldı )" denilmekle yetinilmiştir.

Mahkemenin bu nitelikteki ara kararının, HUMK.'nun yukarıda açıklanan özellikleri taşımadığı ve maddede öngörülen sonuçları doğurmayacağı ortadadır.

Öte yandan mahkemece kesin mehil kararından sonra getirilen kanıtların kabul edilip üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılması, ara kararından zımnen rücu edildiği anlamını da içermektedir.

Açıklanan nedenlerle mahkemece iddia ve savunma doğrultusunda toplanan tüm kanıtlar değerlendirilip gerektiğinde yeni deliller de toplanmak suretiyle hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmek gerekirken yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması,

2- Avukatlık Yasasının ( değişik ) 164/son maddesi hükmünün yorumlanmasında yanılgıya düşülerek, avukatlık ücretinin davalı taraf yerine doğrudan vekile ödenmesine karar verilmiş olması,

Doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA, oybirliği ile karar verildi. (Yargıtay 18.HD. , 2004/2395 E. , 2004/3159 K.)





(1086 S. K. m. 159, 163)

Davacı tarafından, davalı aleyhine açılan tapu iptali, tescil davasının yapılan yargılamasında, Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava dilekçesi içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçimine göre davada hile hukuksal sebebine dayanıldığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece, davacıya delillerini bildirmesi için 25.6.2001 tarihli duruşmada kesin önel verilmiş ancak süresinde ara kararının gereğini yerine getirilmediğinden ve ispat edilemediğinden bahisle davanın reddine karar verilmiştir.

Bilindiği üzere davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için, taraflarca veya Mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bilindiği üzere bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. Kanuni süreler açıkça belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Bu nedenle HUMK.nun 159. maddesinde açık hükmünde belirtildiği gibi kanunun tayin ettiği süreler hakim tarafından azaltıp çoğaltılamaz. Buna karşın, aynı Yasanın 163. maddesine göre hakimin belirlediği süreler ise kural olarak kesin değildir. Hakim tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltacağı gibi, süre geçtikten sonra da tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usulü kazanılmış hak doğacağı da kuşkusuzdur.

Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur. Böylece kesin sürenin kaçırılması; o delile veya hakka dayanamamak gibi ağır sonuçlan birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletinde bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır. Öncelikle, kesin süreye ilişkin ara kararı her türlü yanlış anlaşılmayı önleyecek biçimde açık ve eksiksiz yazılmalı, yapılacak işler teker teker belirtilmelidir. Bunun yanında verilen süre yeterli, emredilen işler, gerekli ve yapılabilir nitelik taşımalı, ayrıca hakim süreye uyulma-manın sonuçlarını açıkça anlatmalı, tarafları uyarmalıdır. Öte yandan, kesin süre tarafların yanında hakimi de bağlayacağından uyulmaması halinde gereği hakim tarafından hemen yerine getirilmelidir.

Somut olayda ise, 25.6.2001 tarihli duruşmada önel verilmesine karşın davacıya ihtarat yapılmamış kesin önelin hüküm ve sonuçları açıklanmamıştır. Bu sebeple kesin önelin sonuçlarına uyulmadığından bahisle red kararı verilemez.

Hal böyle olunca; yukarıdaki ilkelere uygun biçimde önel verilerek yerine getirildiği takdirde işin esasına girilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir. Davacı vekilinin temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.nun 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 4.12.2001 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 250.000.000 lira duruşma Avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına 16.4.2002 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(Yargıtay 1.HD.2002/2148 E., 2002/4842 K.)


YKD Haziran 2003


Sayın Yasemin size göndermiş olduğum iki kararı da dikkatli okursanız Yargıtayın kararlarında neyi esas aldığını daha iyi anlarsınız. Eğer Mahkeme ayrıntılı olarak ara kararında bu istenilenleri yapmamış ise vermiş olduğu kesin süreyi iptal ettirebilirsiz. Mahkeme kabul etmezse bu Yargıtay kararlarını sunun. İyi çalışmalar.
Old 13-11-2008, 15:18   #3
kanune

 
Varsayılan kesin süre amacına ulaşmıştır

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU


Esas No.
1993/6-945
Karar No.
1994/195
Tarihi
06.04.1994


İLGİLİ MEVZUAT
1086-HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (HUMK)/163


KAVRAMLAR
KESİN SÜRE
DELİLLERİN AÇIKLANMASI
ŞUF'A


ÖZET
DAVALIYA DELİLLERİNİ AÇIKLAMASI İÇİN 10 GÜNLÜK KESİN SÛRE VERİLMİŞ, BU KARARDA DELİLLERİN TOPLANMASINA ÖZELLİKLE ŞAHİTLERİN DAVETİYE İLE ÇAĞRILMASINA İLİŞKİN BİR İBARE YER ALMAMIŞTIR. BU DURUMDA DELİL LİSTESİNİ, 10 GÜNLÜK SÜRE GEÇMESİNE RAĞMEN, KARARI TAKİP EDEN İLK OTURUMDA VEREN TARAF YARGILAMANIN AKSAMASINA SEBEP OLMADIĞINDAN VERİLEN KESİN SÜRE AMACINA ULAŞMIŞTIR; LİSTEDEKİ DELİLLERİN TOPLANMASI GEREKİR.


DAVA VE KARAR: Taraflar arasındaki "şuf'a" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Çorum 3. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 7.5.1992 gün ve 1991/526 E. 1992/158 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 9.11.1992 gün ve 1992/12158- 12632 sayılı ilâmı;

( ... Dava şuf'alı payın iptal ve tesciline ilişkindir. Mahkeme istem gibi karar vermiş hükmü davalılar vekili temyiz etmiştir.

Davalılar vekili müvekkillerinin müşterek paydaşlarından bulundukları taşınmazın diğer paydaşı Fatma Yılmaz'dan davalıların pay satın aldıklarını yeni öğrendiklerini iddia ederek şuf'a haklarının tanınması istemi ile bu davayı açmıştır.

Davalılar vekili, pay satışını davacıların başından beri bildiklerini, hak düşürücü süre geçtikten sonra açılan davanın reddi gerektiğini şuf'alı taşınmazın üzerinde yapılacak inşaat ile ilgili olarak yapılan ön anlaşmalar dolayısıyla davacıların kaçtıkları şuf'a davasında iyiniyetli olmadıklarını bu nedenle de davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.

Dava için öngörülen sürenin geçirildiği ve davacıların iyi niyetli olmadığı savunmasının ispatı yönünden davalılara 21.10.1991 tarihinde 10 günlük kesin süre verilerek duruşma 17.12.1991 tarihine bırakılmıştır. Davalılar Vekilinin delillerinin listesini verilen 10 gün süre içinde olmamakla birlikte, 17.12.1991 tarihli oturumda ibraz ettiği, ilgili listenin ekli bulunduğu dilekçenin havale tarihinden ve zabıtnameden anlaşılmaktadır. ilk oturumda verilen bu delillere ilişkin 10 günlük kesin süre sadece delillerin açıklanması amacı taşımaktadır. Zira o delillerin toplanmasına ilişkin ve özellikle şahitlerin davetiye ile çağrılması yolunda ve bu amaçla masraf ve ücretlerin depo edilmesi hakkında bir karar bulunmamaktadır. Böyle olunca sürenin amacına ilk oturumda varıldığı ortadadır. Listenin 10 gün içinde verilmemesi duruşmanın yeniden geri bırakılmasını gerektirmemektedir. O delil listesini 10 günlük kesin süre içerisinde verilmesi halinde de 17.12.1991 tarihli oturumda yine o delillerin toplanmasına karar verilecekti. Bu nedenlerle savunma delillerinin ve varsa davacı mukabil delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken aksi görüşle ve eksik inceleme sonunda yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca de benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı ( BOZULMASINA ) oybirliğiyle karar verildi.
Old 13-11-2008, 16:04   #4
FYLOZOF

 
Varsayılan

sayın meslektaşım, size 20 günlük kesin süre verilmiş ise, ve kesin sürede para yatırılmadığı takdrde, tedbirin kalkacağı belirtilmiş ise, siz bu süreye uymadığınızdan, duruşma günü , yada karşı tarafın duruşmadan önce talebi halinde hakim tedbiri kaldırıır.
Tabi sizin mazeretleriniz varsa bunları sunabilirsiniz. sürenin yetersiz olduğunu vs.. bunlar sonucu değiştirmez, sadece temyiz aşamasında, bozulma gerekçeleri olabilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Belge aslının ibrazı zorunluluğu, onaysız fotokopi ve bu konuda verilen kesin süre ! Av. İshak Altınöz Meslektaşların Soruları 2 17-03-2008 18:09
İflas davası için yatırılması gereken harç ile ilgili birkaç soru Protesto Meslektaşların Soruları 3 23-09-2007 19:53
kesin süre,delil listesinin sunulması,celb edilecek deliller için masrafın verilmemes av.sinem Meslektaşların Soruları 3 13-07-2007 15:32
ara kararda davacıya yapılan kesin süre ihtarı davalı için sonuç doğurur mu? ruze Meslektaşların Soruları 5 04-06-2007 09:21
Delil bildirmek üzere 2. kez verilen süre kesin süremidir? Av.Yasemin Meslektaşların Soruları 6 05-04-2007 13:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05225611 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.