Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Haberleri Hukuk Haberleri, duyuruları, güncel hukuki gelişmeler. [Haber Ekleyin]

Avukatlar : "Seri Katilleri Savunmaya Vicdanımız Elvermedi, Davayı Bırakıyoruz"

Yanıt
Old 26-10-2006, 10:50   #1
ahmetsacit

 
Varsayılan Avukatlar : "Seri Katilleri Savunmaya Vicdanımız Elvermedi, Davayı Bırakıyoruz"

Üç günde 7 kişiyi vahşice öldüren seri katillerin yaptıkları, kendilerini savunacak avukatları da isyan ettirdi. Devlet tarafından görevlendirilen avukatlar Ufuk Namalan ve Saadet Ayan, 'Vicdanımız elvermiyor.' diyerek davaya bakmayı reddetti.
Bursa'dan başlayarak çeşitli illerde üç günde 7 kişiyi katleden seri katillerin davasında dün ilginç bir gelişme yaşandı. Devletin, iki katili savunması için görevlendirdiği avukat Ufuk Namalan ve avukat Saadet Ayan, vicdanları elvermediği gerekçesi ile katilleri savunamayacak- larını açıkladı. Ceza Muhakemesi Usul Kanunu (CMUK) kapsamında 'savunma hakkı' gereği devlet tarafından zanlı Mehmet Karahasan'ın avukatı olarak atanan Ufuk Namalan, daha önce de cinayet zanlılarını tedirginlik içinde savunduğunu; ancak bu davanın diğerlerinden farklı olduğunu belirtiyor. Zanlılar Yiğit Bekçe ve Mehmet Karahasan'ın yaptıkları karşısında vicdanının dayanamadığını söyleyen avukat Namalan, "Anlatılanlar ve yaşananlar benim de yüreğimi kanattı. Trilyonlar verseler bu işi devam ettiremeyeceğimi anladım. Savunmayı bırakıyorum." ifadesini kullandı. Yiğit Bekçe'nin avukatı Saadet Ayan ise zorunlu müdafilik kanunu çerçevesinde görevi kabul ettiğini; ancak bundan sonra yer almayacağını açıkladı. Cinayetlerin işlenmesinin ardından baronun kendisini aradığını ve katil zanlılarından birini savunacağını söylediğini belirten Saadet Ayan, "İlk aradıklarında gidip itiraz ettim; fakat zorunlu olduğunu, daha sonra devam edip etmeyeceğimin bana bağlı olduğunu belirttiler. Mecbur kaldık." diye konuştu. TCK'da "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" suçunu düzenleyen 82. maddeden tutuklanan canilerden ikisi önceki gün Sincan L Tipi Cezaevi'ne konuldu. Katiller, işledikleri her bir cinayet için ayrı ayrı ceza alacaklar.
Avukat Ufuk Namalan, eşinden ve çocuklarından katil zanlılarını savunduğu için tepki almadığını; ancak bırakma kararına ailesinin sevindiğini ve destek verdiklerini ifade etti. Namalan, "Biz Anadolu insanıyız. Aynı duyguları paylaşıyoruz. İnanmadığım bir davaydı ve sürdürmemin anlamı olmadığını gördüm." dedi. Ufuk Namalan, bu kararından, daha sonra zanlıları savunacak avukatların vicdansız olacağı anlamınının çıkarılmaması gerektiğini sözlerine ekledi. Türkiye'de eşine az rastlanır bir katliamı gerçekleştiren zanlılarla uzun süre zaman geçirdiğini ve psikolojilerini iyice tanıma fırsatı bulduğunu aktaran avukat Namalan, olayların arkasında ve başlangıcında çok büyük olasılıkla Yiğit Bekçe'nin olduğunu kaydetti. Mehmet Karahasan'ın daha arka planda olduğunu iddia eden Namalan, bire bir görüşmelerde edindiği bilgiye göre Mehmet Karahasan'ın, Adana'da ve Gölbaşı'nda işlenen cinayetlerin sonrasında kullandıkları arabayı yolun kenarlarına vurarak kaza yapmaya çalıştığını söyledi. Namalan, "Şunu söylemeliyim ki; Mehmet'in bu işi zorla yaptığı ortada. 'Yiğit seni tehdit etti mi?' türünden sorulara net cevap vermiyor; ama bariz bir korku ve pişmanlık seziliyor. Tabii ben Mehmet'i korumuyorum. Nihayetinde savunmalarını yapmayacağım. Ancak Yiğit'le yaptığım konuşmalar ile Mehmet'le yaptığım konuşmaların sonuçları arasında fark var." diye konuştu. Yiğit Bekçe'nin kameralara 'Suçsuzum, kimseyi öldürmedim!' diye bağırmasının inandırıcı olamayacağını belirten Namalan, Bekçe'nin her şeyi hiç teklemeden soğukkanlılıkla anlattığını belirtti. "Bu az çok iki zanlının psikolojisini ortaya koyuyor." diyen Namalan, Mehmet Karahasan'ın ise defalarca ağladığını, 'Ben nasıl yaptım, nasıl bu duruma düştüm?' gibi bir pişmanlık hali yaşadığını belirtti. Namalan, Karahasan'ın konuşabilmesi için 4 saat beklediklerini ve şokun etkisinde olduğunun bariz bir şekilde sezildiğini dile getirdi. Yiğit Bekçe'nin sadece kollarında değil, vücudunun çeşitli yerlerinde jilet kesikleri bulunduğuna ve saldırgan bir yapısının olduğuna değinen Namalan, oysa Karahasan'ın daha sakin ve perişan bir karakter izlenimi verdiğini belirtti. Avukat Namalan, Karahasan'ın annesini arayamadığını, bu isteği kendisinin yerine getirdiğini belirtti. Katil zanlıları önceki gün Sincan L Tipi Cezaevi'nde tek tek ayrı hücrelere konuldu. Kendilerine herhangi bir şekilde zarar verebilmelerini önlemek amacıyla üzerlerinde bulunan cisimlere de el konulduğu öğrenildi.


ZAMAN
Old 26-10-2006, 12:20   #2
Av.H.Sancar KARACA

 
Varsayılan İlk Bakışta..

Tevdi edilen işten -insani gerekçelerle-çekilmeye itiraz olunacağını sanmıyorum. Haberin tartışılacak, meslektaşlarımızın tavrına iştirak ya da itiraz olunacak çok yönü var gibi. Ancak benim dikkatimi çeken ayrıntı, "avukat ..... olayların arkasında ve başlangıcında çok büyük olasılıkla Yiğit Bekçe'nin olduğunu kaydetti. Mehmet Karahasan'ın daha arka planda olduğunu iddia eden ....." ve haberin devamında meslektaşımızın ,benzer cümlelerle olay hakkında görüşünü açıklaması. Bu açıklamayı yerinde buluyor muyuz?
Old 26-10-2006, 20:21   #3
funda.0633

 
Varsayılan merhaba

savunma hakkı kutsaldır diye düşününlere soruyorum şimdi...Bu seri katillerin müdafiliğini yapar mıydınız...?Ya da yapabilirmiydiniz...?selamlar...
Old 26-10-2006, 20:24   #4
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Avukatlık hukuku - avukatın hukuku

"Savunma hakkı" ne ola ki?

Toprağı bol olsun, hocamız Prof. Dr. Sahir ERMAN, "Çocuklar, yatı-katı, altında arabası-cebinde parası ve deniz kenarında ağzında purosu olan adamın SAVUNULMAYA İHTİYACI ZATEN YOKTUR; öyleyse siz, suç işlediği HENÜZ iddia edilen ve fakat şüphe altındaki İNSANI SAVUNACAKSINIZ. Hukukun kendi kuralları vardır ve fakat bunlar İNSANLIĞIN DEĞERİDİR. İşiniz zor gibi görünüyor, size kolay gelsin ! "

Ne yapmalı ?

Bu çok önemli ve özel soru, salt kendi mesleksel konum ve bakış açımızı belirleyecektir.

Toprağa karışan ve fakat bizlere emek veren hocamızın önerisine katılıyorum. Ceza hukuku alanında "İnsancı Ceza Hukuku anlayışı"nın en önemli temsilcilerinden Prof. Dr. Faruk EREM ise, "Suçluyu kazıyın, altından insan çıkar" (Bir Ceza Avukatının Anıları adlı yapıtından alıntı) sözünü özellikle vurgulamaktadır.

Suç işledikleri savıyla gözaltına alınan şüphelilere profesyonel savunmanlar vermeyerek savunmasız durumdayken yargılamak hukuksuzluk olacaktır. Bu yargılamada görev alacak avukatlar ise şüphelilerin yaptıkları davranışları onaylama anlamına gelmemek üzere, şüphelinin savunma hukukunun temsilcisidir; verilecek adli kararın doğruluğu profesyonel ve kaliteli avukatlık hizmetine bağlıdır.

Ayrıca, "meslek sırrı" kavramı çok sıkı biçimde gözetilerek bu meslek yapılabilir.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu, Yeni sanık
Old 26-10-2006, 20:35   #5
Av.Ömer KAVİLİ

 
Varsayılan Hukuk mesleğinde öge veya üye olmak

Sayın "funda.0633",

Sorunuza yanıtım açık; insan olan herhangi bir kimsenin savunmasını her hukukçu-avukat üstlenebilmeli; her hukukçu-yargıç, soğukkanlı biçimde, şüphelinin sadece ve sadece yapılan eylemlerdeki davranışını yargılayarak kararını açıklamalıdır. Elbette, hukukçu-savcı ise olaydaki eylemlerle şüphelinin arasındaki bağlantıyı göstererek sadece ve sadece suç sayılan eylemlerin yasadaki ceza karşılığının uygulanmasını istemelidir.

Ömer KAVİLİ
Hukukçu, Yeni sanık
Old 26-10-2006, 20:49   #6
funda.0633

 
Varsayılan tekrar selam

Elbette ki hocanız bizlerden yaşca büyük ve dahada tecrübeli biri..Düşüncesine saygım sonsuz.Ancak yatı katı, altında arabası olan ve bir nevi tabiri caizse tuzu kuru olan insanların bence bu devirde savunulmaya daha da çok ihtiyacı var..Neyse.Bu aslında bambaşka bir konu..Ama nedense bazı şeylere profosyonelce yaklaşmak da yanlıştır.Bu konuda fazla uzmanca düşünmüşsünüz..Birazda esnek olmak lazımdır diye düşünüyorum.Suçlara salt hukuk olarak bakmakta yanlıştır.Elbette ki son celse de hakim son sözü bu kimselere verecek..Bu işin kanuni tarafı.Ama bazı şeyler gün ışığı gibi de ortadaysa da biraz olsun düşünmek lazımdır.Bana soracak olursanız...Onca masum kişiyi gözü kapalı bir şekilde öldüren kimselerin müdafiliğini yapmazdım...Savunma hakkı kutsaldır diyerek bir çok katil adını ziktretmek istemediğim insan kılğında insanlar şu an iyi yerdeler..Bunu da unutmayınız..Gidin o zaman bir hakimin canına kıyan alp arslanında müdafiğini yapın..10 yaşında ki kıza tecavüz eden sapığında.o gün kızına tecavüz eden birinin duruşması vardı.Onunda avukatlığını yapın...Yapında duruşma da ki avukat gibi hiç bir şey demeyin..Öylece diliniz tutulsun..EEE...ne de olsa savunma hakkı kutsaldır...
Old 26-10-2006, 21:12   #7
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Hickimse suclulugu hakkinda kesinlesmis bir mahkeme karari olmadan "suclu" olarak nitelendirilemez. Savunma hakki da en temel destegini masumiyet karinesinden alir.

Masumiyet karinesine inanc duymak, olumsuzlanan sekilde bir "profesyonellik" sayilmamalidir. Herkesin savunma hakki vardir ve bu hak öncelikli olarak hukukcular tarafindan desteklenmeli ve uygulamaya gecirilmelidir.

Bizler hukukcu olarak birinisen tecavüzcü, gaspci demek yerine "sanik" sözcügünü tercih etmeliyiz. Bir tek masumun dahi haksiz yere ceza almamasi adina calismak temel konumuz ve duru$umuzdur. Saniktan sucluya gecis konusunda hukukcular bu kadar aceleci davranmamali.

Saygilar.
Old 26-10-2006, 22:15   #8
Gemici

 
Varsayılan

Hukuk Tarihi'ne geçecek bir olay. Tarihin o sayfasının altına bir not düşürülecek: "Savunma hakkının kutsallığının çiğnendiği olay" diye. Kusura bakmasınlar ama savunmasını yaptıkları kişileri kamuoyu önünde deşifre eden, sırf müvekille vekil arasında kalması gereken şeyleri basının önüne çarşaf gibi seren avukatların avukatlık mesleğini kötülüyor gerekçesiyle disiplin cezasına çarptırılması gerekir bana göre.

Sitede defalarca üzerine basıla basıla tekrarlandı. Bir daha tekrarlıyayım: İster katil, ister hırsız, ister cinsi sapık, ister ruh hastası, kim olursa olsun o kişiyi savunmak demek, o kişinin suçunu kabullenmek, kendisini sanığın suç ortağı olarak görmek demek değildir; Asıl savunulan ne suçtur ne de suçludur. Kamu hizmeti olarak savunma, yargılama esnasında sanığın kanuni savunma hakkını kullanabilmesini ve suçu işlediği kanıtlanan sanığın hak ettiği cezaya çarptırılmasını sağlamaktır. Yasaların mahkeme önüne çıkarılan sanıklara tanıdığı belirli haklar vardır. Bu hakların ve yargılama prosedürünün her sanığa, hiçbir ayrıcalık tanınmadan, aynı şekilde uygulanması gerekir. Bu prosedür neticesinde suçu işlediği kesin olarak saptananın sanığa kanunların öngördüğü müeyyide uygulanır.

Savunma görevini geri veren sayın avukatların mantığından hareket edersek hırsızlığı, dolandırıcılığı, kadınlara veya erkeklere sataşmayı vicdanına yediremeyen tüm diğer avukatların da savunmayı bırakma hakları vardır diyebiliriz.

Savunma görevini geri veren avukatların yaptıklara en büyük kötülük avukatlara ve hukuk camiasınadır. Kendileri vicdanlarına yediremedikleri için savunmadan çekildiler, ama söz konusu sanıkların savunmasını başka bir avukat veya avukatlar üstlenecek veya üstlenme zorunluğunda bırakılacak. Kamuoyunun buna tepkisi nasıl olacak dersiniz? "Bakın iki tane iyi avukat savunmayı bıraktı, diğerleri üstleniyor" şeklinde olur diye düşünüyorum. Katilleri savunmayı vicdanlarına yediremiyen iki iyi avukat ve ister katil, ister hırsiz, ister ırz düşmanı kim olduğuna bakmadan herkesi savunan diğer avukatlar.

Savunma’nın suçluyu ve suçu savunma olmadığını , sadece ve sadece sanığın savunma hakkıni korumak ve gerçeğin ortaya çıkarılması olduğunu herkesten önce avukatların kavraması gerekir. Bunu kavrayıp savunamayan avukatlar daha çook ‘Katilleri mi savunuyorsun’ suçlamasıyla karşılaşır.

Saygılarımla
Old 26-10-2006, 22:23   #9
kum

 
Varsayılan Sayın YILMAZ;

"Bir tek masumun dahi haksiz yere ceza almamasi adina calismak temel konumuz ve duruşumuzdur" diyorsunuz.O zaman sadece masum için çalışmış olursunuz.Yani görev alanınızı masumlukla sınırlandırıyorsunuz.

Oysa suçlu olduğunu bildiği bir insanı beraat ettirmek veya en az cezayı almasını sağlama için çalışan avukatlar da var.Niye var demiyorum.Sanıyorum bazı arkadaşlar bunu tartışıyor:"suçlu olduğunu bildiği bir insanı savunma müessesesi".olmalı mı,olmamalımı?
Old 26-10-2006, 22:48   #10
Av.Sadık Kaya

 
Varsayılan

Şaka gibi haber...Yargılamanın temel unsurlarından biri olan savunmanın düşüncelerini insan hakları belgeleri, anayasa, ceza yargılaması kuralları, avukatlık kanununun özü değil de ne belirler...Avukat arkadaşlarımız masumluk karinesi, savunma hakkından bihaberler mi? Meslek sırrı nedir unuttular mı? Mesleğimizin ruhuna yabancılaşırsak sonucu ne olur? Düşünelim...
Old 26-10-2006, 22:52   #11
ISIL YILMAZ

 
Varsayılan

Sn.Kum,
Burada sorun, "sucluluk" durumunun o kadar kolayca bilinememesidir. Bu nedenle mesele "masumiyet" sözcügü etrafinda toplanmistir.

Bakiniz, ceza hukukunda "tasarruf edilmezlik ilkesi" diye bir ilke bulunmaktadir. Buna göre, kisinin suc konusundaki ikrari dahi, onu mahkum etmeye yetmemektedir. Daha acik bir dille söyleyeyim: Bu cinayeti ben isledim, demem cinayeti isledigim anlamina gelmez. Annemin isledigi cinayeti üstlenmeye calisiyor olabilirim. Ceza hukukunun amaci "suclu bulmak" degil, "gercek sucluyu bulmak"tir.

Suçlu oldugunu bilmek diye bir konu yok. Zira, bir insanin hukuk önünde suclu sayilabilmesi icin kesinlesmis bir mahkeme kararina ihtiyac var. Mahkeme karari kesinlestiginde ise avukatin savunma görevi tamamlanmis oluyor.

Bu arada avukat-savci -hakim sac ayaginda savcinin görevini avukata yüklememeniz gereklidir. Kamu adina suca iliskin delillerin sunulmasi ve ileri sürülmesi, yani varsa suclulugun ispatlanmasi savcilarin görevidir. Savcilar bu nedenle kollga emir ve talimat verebilirler.

Avukatin görevi, sanik-müvekkilini savunmak ve mümkünse beraatini saglamaktir. Avukat da bunun icin amerikan filmlerinde gördügünüz "müthis" belagat yetenegini filan kullanmaz. Birini beraat ettirmek icin laf ebeligi yetmez. Avukat da karsi deliller ile müvekkilini savunur. Bu delillerin sunulmasi taraflarca saglanir ve hakim de karari verir. Hatta öyle ki, bir kisinin masumiyetini ispat etmesi gerekmez, mesele o kisiye isnad edilen sucun ispatidir.

Simdi, sürec en basit haliyle bu iken, "sucluyu beraat ettirmenin" avukatlarin "özel bir yetenegi" oldugu iddia edilemez. Hepimizin elinde bir sihirli degnekle gezdigimizi düsünmediginizi umuyorum.

Avukatlar elbette müvekkillerinin haklarini savunurlar ve eklemek isterim ki, bir kisi bir ceza davasinde beraat etmisse hukuken "suclu" tanimina girmez.

Kisaca, bütün bu sürec, kisinin suclulugunu ispattlanmasi icin degil, cok kücük bir ihtimal de olsa masum bir kisiyi cezalandirmamak üzere tasarlanmistir. Yani, temel önerme ve temel deger sucluluk degil, masumiyettir. Böyle olmasaydi masumiyet karinesinden bahsetmez, "suclulugun ispati süreci"nden sözederdik.

Saygilar.
Old 26-10-2006, 23:29   #12
ibreti

 
Varsayılan

Olayın vahim olduğu doğru. Medya sayesinde Türkiye'nin gündemine oturduğu (başkaca bir çok konuyu gündem dışı bıraktığı) da doğru.
Reklam ve propagandanın yöntemleri vardır. En hızlı ve güçlü propaganda YAYILI BİLGİ ÜZERİNE OTURTULARAK yapılan reklam/propagandadır.
29 Ekim'in Cumhuriyet Bayramı olduğunu herkes bilir. Çünkü yayılı bilgidir. Bu yayılı bilgiden en iyi bayrak satıcıları istifade eder. Yayılı bilgiyi paraya çevirir.

Seri cinayetler de (Türkiye'nin gündemine oturması ile) yayılı bilgi haline gelmiştir. Bu yayılı bilgiyi de ranta çevirmeye çalışanlar olacaktır elbet.
Hatta oldu da...
Kimler mi?
1) Günlerdir televizyonlarda ilim adına boy gösteren şovmenler. Sanıkları hiç tanımadıkları, muayene bile etmedikleri halde peşin peşin "bunlarda kişilik bozukluğu olduğunu, bunların ıslah edilemeyeceği.." vs. konularda hüküm kurdular.
2) Gazeteler zaten mal bulmuş mağribi gibi saldırdılar habere...
3) Bir önceki gündemden rahatsız olanlar, gündeme seri cinayetlerin oturması ile rahat bir nefes aldılar.
4) Şayet haberde sunulan doğru ise (ki yanlış ise ilgilisi tekzip etsin) Baro tarafından sanıklara atanan müdafiiler Ufuk Namalan ve Saadet Ayan adlı meslektaşlarımız da meslek etiğine ve hukuka aykırı olarak bir açıklama yapmış, bu olaydan kendilerine "dürüst avukat" imajı yönünde yarar çıkarmaya çalışmış... Bunun adına "Desinler mantığı" denir. Birileri onlar için "Vay be.. Avukatlar bile bunları savunmayı reddetmiş. Bravo bu avukatlara.." demesi gerekiyormuş ve demiş bile...
---
Avukatlık mesleği açısından nelerin yapılması gerektiği zaten meslektaşlarımca açık bir şekilde anlatılmış.. Kendilerine katılıyorum..

Saygılarımla...
Old 27-10-2006, 00:52   #13
TABUOSMAN

 
Soru Doğru mu acaba ?

Doğru mu acaba dediğim meslektaşlarımın savunmadan çekilmesi değil elbette. Kendi takdirleridir. Ama asıl önemli olan mesleki faaliyet sonunda elde edilen kriminal bilgilerin CMK'da öngörülen tanıklıktan çekinme hak ve yetkisi ile Avukatlık mevzuatında öngörülen mutlak meslek ilkelerinin göz ardı edilerek soruşturma daha devam ederken yargıyı da etkileyecek ölçüde ayan beyan kamuoyuna sunulması hakkında sanırım biraz düşünmek gerekiyor.
Old 27-10-2006, 13:34   #14
akif tütüncü

 
Varsayılan sayın meslektaşlarım

sayın meslektaşlarım katilleri seri katil seri olmayan katil diyemi ayırıp savunacağız bizler bu mesleğe girerken kimseye ayrım yapmadan hukuki bilgi eksiği olan kişilere hukuksal yardım yapmak için yemin ettik.Katilin iyisi,savunulanı ,savunulmayanı diye ayrım yapmak meslek ilkeleriyle ne kadar bağdaşıyor tarafımca anlaşılmamaktadır.
Old 27-10-2006, 14:34   #15
Av. Adil Giray ÇELİK

 
Varsayılan Savunmanın Başına Gelenler

Değerli Meslektaşlarım;

Kamuoyunda "Seri Cinayet" davası olarak anılan olaydaki yargının 3 temel unsurundan biri olan savunman'ın (avukatın), savunmayı ne duruma düşürdüğünü dün akşam içim acıyarak izledim.

İsmini anmak istemediğim değerli SAVUNMAN meslektaşımız;
1. Acaba bir savunman'ın savunman olmadan işin reddi hakkının olduğunu bilmektemidir?
2. Acaba savunman, işin reddi hakkını, olayın CMK görevlendirmesi olması nedeniyle kulanmamışmıdır?
3. Bu hakkını kullanmamasında özel bir neden var mıdır?
4. SAVUNMAN MESLEKTAŞIMIZ, mesleğin temel kavramlarından olan sır saklama yükümlülüğünü bilmektemidir?
5. Sadece mesleğin ifası sırasında giyilmesi yüzyıllardır evrensel kural olan CÜBBE, ile basın mensuplarına açıklama yapılması meslek ilkelerine ne derece uygundur?
6. Yargı kararı olmadan, "Seri Katiller" ifadesinin ne derece talihsiz, cahil, bir hukukçuya yakışmayan bir ifade olduğunu anlatmamız için ne yapmalıyız?
Old 27-10-2006, 14:38   #16
ibreti

 
Varsayılan

Bu konuyu tartışmamamız, tartışmamızdan daha olumlu neticeler verecek gibi. İlgili avukatların Barosu'na ihbarda bulunmakla yetinmemiz gerektiği düşüncesindeyim. Değilse tartışır iken bizler de meslek kurallarını ihlal ediyoruz.

Saygılarımla...
Old 27-10-2006, 14:52   #17
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

seri katillerin avukatlığını yapar mıydınız??
soru bu sanırım.
ben yapardım.
çünkü ben profesyonelim.

ve savunma yapabilmem için müvekkilimin masum olması da gerekmez.
bu mantıkla yola çıkarsak yani "ya senin ailenden birini öldürseydi, ya yakınına tecavüz etseydi.." gibi bir mantıkla; o zaman hırsızlık iddiasıyla yargılanan sanığın da "ya benim evime girmiş olsaydı" diye düşünerek avukatlığını yapmamak lazım gelirdi.
suçunu her yönüyle kabul eden kişinin de avukata ve savunulmaya ihtiyacı vardır. savunma demek şahsın suçsuz olduğunu kanıtlamak zorunda olmak değildir. nesnel kanunun öznel hale getirilerek kişiye uygulanması sırasında teknik hukuki yardımdan kişinin faydalandırılmasıdır. mesele masumu değil, suçluyu savunmaktadır.
adam bir sapık olduğunu, çocuklara tecavüz etmekten çok hoşlandığını açıkça söyleyebilir. ve bu adam bir avukatın kendisini savunmasını isteyebilir. profesyonel avukat bu kişiyi savunmak zorundadır.

iki yıldır bu işi yapıyorum.ve katilin avukatlığını da yaptım, tacizcinin avukatlığını da. seri katillerin avukatlığını da yaparım.bu benim vicdansız olduğumu göstermez. yaptığımız işi özelliklerine göre seçecek, ayıracak olsaydık otopsi memuru bulamazdık.
Old 27-10-2006, 15:03   #18
gülşah

 
Varsayılan

''Herkesin savunulacak bir yanı vardır.'' düşüncesini hep benimsemiş biri olarak bu sözü edilen kişilerin de savunmasının yapılması taraftarıyım.Ama seçme hakkımızın da olduğunu biliyoruz..İsteyen avukat üstlenir savunmasını istemeeyen avukat da üstlenmez..
Old 27-10-2006, 16:14   #20
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

Alıntı:
selam okimse senin anneni öldürseydi ben profosyenilim diyecekmiydin acaba...hukukcusun ama bence profosyenel değilsin..Toplum içinde yaşadığını unutma..Biraz bence empati kur.İşte profosyennellik budur.İyigünler.

o zaman menfaat çatışması gereği zaten benim avukatlık yapmamı istemezlerdi. ben fikrimi söyledim.kimse benim fikrime bu şekilde müdahelede bulunamaz. isteyen benim gibi düşünür isteyen düşünmez.

bu düşmanca yaklaşımı kınamak babında isim vermeden gönderilen özel mesajı yayınlıyorum.o kendini nasıl olsa bilir.
Old 27-10-2006, 19:34   #21
av.seçil

 
Varsayılan

BaĞimsiz Olarak Savunma GÖrevİnİ YaptiĞimiza GÖre İsterse Savunma Yapar İstemez İse Yapmaz Tabİkİ...
Kİmse KariŞamaz...etİk Olarak Uygun Bulmadi İse Kendİ Sorunu Tabİkİ...bİr HukukÇu Olarak DoĞruyu Kendİsİ ÖlÇÜp TartmiŞtir Herhalde....
Old 27-10-2006, 19:50   #22
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan funda.0633
hiç biriniz beni şaşıtmadınız.

Ama siz beni şaşırttınız.

Saygılarımla
Old 27-10-2006, 20:00   #23
metus_82

 
Mesaj

Merhaba malum hararetli bi konudan bahsediyoruz günlerdir... Türkiye'nin gündemine oturmuş ana haber bültenlerinde görmekten bir hal olduğumuz konu!Seri katiller savunulur mu?Olayın düğüm noktası...Elbette bazen meslekle etik çatışıyor,insan düşünüyor savunmak mantıklı mı diye? Ama ne olursa olsun biz avukatız ve suçlu dahi olsa sanığın da savunulmaya ihtiyacı var ki bize okulda derslerimizde bu öğretildi nasıl bir doktor hastası ölüm döşeğinde olduğunu bilse dahi kurtarmak için uğraşıyosa;avukatta sanık suçlu olsa dahi elinden geleni yapmalı diye düşünüyorum...
Old 27-10-2006, 20:03   #24
ibreti

 
Varsayılan

Sn.Funda.0633;
Profilinizde HAKİM ADAYI diye yazıyor.

Farzedelimki aday değil de hakimsiniz..

1) Bu davaya bakmaktan kaçınacak mısınız?

2) RD., TV ve gazetelerde yer alan yazılara ve değerlendirmele göre mi hüküm kuracak, yoksa araştırma yapacak mısınız?

3) Bu kişilerin salt alış-veriş için girdiği bir markette maktüllerden birisi bu kişilerin tipini beğenmeyip, ya da alış-veriş esnasındaki tutumlarına, pazarlık etmelerine vs. bir duruma sinirlenerek bu kişilere sin kaf etmiş olsa (ya da sanıklar tarafından böyle bir iddia ortaya atılsa) bu konuyu araştırmaya gerek duymayacak mısınız?

4) Bu kişilerin savunması için barodan avukat istemeyecek misiniz?

---
Soruları çoğaltmak mümkün.. Siz bu kadarını cevaplandırın yeterli..

Saygılar..
Old 27-10-2006, 21:02   #25
ahmetsacit

 
Varsayılan

Bu yeni haberin tartışma açısından yararlı olacağını düşünüyorum




Alıntı:


Avukatlar bilmeden kötülük yapıyor!


Seri katillerin avukatı vicdan gerekçesiyle çekilince hukuk dünyası karıştı.

Prof. Baykal ‘O avukatı tebrik etmek lazım’ dedi, diğer hukukçularsa ‘etik değil’ diye itiraz etti

SERİ katiller adlandırmasıyla gündeme oturan Yiğit Bekçe ve Mehmet Karahasan’ın durumu, avukatlarının ‘vicdan’ gerekçesiyle davadan çekilmesiyle bir başka tartışmaya yol açtı.

CMK gereği ‘seri katilleri’ savunmakla görevlendirilen Ankara Barosu avukatlarından Ufuk Namalan davadan çekildi ve gerekçesini Yeni Şafak gazetesine ‘Vicdanen rahatsız olurdum. İlkelerime, inançlarıma ters’ diye açıkladı.Savunma hakkının kutsallığı, suçluluğu ispatlanıncaya kadar herkesin masum olduğu ilkeleri doğrultusunda, avukatın ‘vicdan’ gerekçesiyle çekilme hakkı olup olmadığı tartışması yarattı.

Avukat olmazsa beş yıl sonra serbestler

TCK’nın 6’ncı maddesi ve CMK’nın 150’nci ve 148’inci maddelerine göre savunma olmadan hüküm kurulmaz. Bu durumda Bekçe ve Karahasan, avukat gelinceye kadar hüküm verilmeden ‘tutuklu’ kalacak. Ancak yeni CMK bunu da sınırlıyor. Ağır cezalık suçlarda tutukluluk süresi en çok iki, zorunluluk halinde üç yıl daha uzatılabiliyor. Avukat bulunamazsa, ‘seri katiller’ en çok beş yıl tutuklu kalabilecek ve daha sonra tutuklulukları kalkacak.

Prof. Baykal: Katili savunmak prestij kaybı

Marmara Üniversitesi Uluslararası Hukuk Anabilim Dalı Başkanı ve Uluslararası Ceza Hukuku Uzmanı Prof. Dr. Ferit Hakan Baykal da Avukat Namalan’ı destekledi. Baykal şöyle dedi: ‘Toplumda infial yaratan şahısları savunan, mesleğe saygısını, prestijini kaybedebilir. Böyle insanların davaları alınmamalı ki bu suçlar işlenmesin. O davadan çekilen avukatları tebrik etmek lazım. Savcı gerçeği ortaya çıkaracak. Bağımsız hareket eden bir avukatın onları savunması mümkün değil.’

Kazan: O avukata işlem yapılmalıdır

Star Gazetesinin görüştüğü diğer hukukçular ise, ‘Her suçlu gibi seri katilin de savunma hakkı olduğunu’ belirterek etik olmadığını savundular:

Prof.Dr. Bahri Öztürk (Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi): ‘Etik değil. Hakimin, ‘Bu davaya bakmayacağım’ demesi nasıl mümkün değilse, avukatın demesi de kabul edilemez. Avukatlar kaçmak istiyorlar. Bugün karakolda bile avukatsız ifade verilmiyor. Mecburi müdafi sistemi var. Tutukluluk süresi beş yıl. Dava düşmez ama, yargılamanın beş yıl sürmesi de mümkün değil.

Avukat Turgut Kazan: Avukatların sanıkları suçlayıcı açıklaması etik açıdan kabul edilemez. Onlar hakkında işlem yapılması gerekir. Katil asla savunulamaz, diye bir yaklaşım düşünülemez.

Sayman: O ülkede yargı yok demektir

Avukat Kazım Kolcuoğlu (İstanbul Baro Başkanı): Serbest çalışan avukatların kabul etmeme hakları var. Mahkeme heyeti barodan başka avukat isteyecek. Sıradaki arkadaşlarımız görevlendirilecek. Bu özel bir seçim değil, mecburiyettir.

Avukat Yücel Sayman (Eski İstanbul Baro Başkanı) Bir ceza davasında ‘toplumsal baskı’ nedeniyle avukat çekilirse ülkede yargı yok demektir.

Her cezaya razıyız

SERİ katillerden Mehmet Karahasan’ın Yalova’da yaşayan babası Osman Karahasan, kendisinin hiçbir zaman oğlunun asılmasını istemediğini belirterek ‘Ben oğlum asılsın falan demedim. Zaten Türkiye’de idam kanunu yok. Neden asılsın diyeyim? Bu benim ağzımdan çıkmış kelime değil. Çıkmışsa da ben bunun sahibi değilim, benim psikolojim bozuldu. Ben bu haberi kabul etmiyorum. Kanun, devlet, oğlum hakkında ne ceza verirse ben ona razıyım. Biz devletin, kanunun, şeriatın verdiği cezaların üzerine çıkamayız’ dedi.

Öldürülen kişilerin ailelerinden de özür dileyen Osman Karahasan, ‘Ben ölen kişilerin ailelerinden, çoluk ve çocuklarından özür diliyorum. Onların affına sığınıyorum. Onlar kadar üzülüyorum. Acılarını da paylaşıyorum. Gazeteci arkadaşların böyle yalan yanlış haber yapmalarına da çok üzülüyorum’ diye konuştu.

Ölmediğimi bilseler belki dururlardı

SERİ katillerden Yiğit Bekçe’nin 22 Ekim’de işlenen ilk cinayetten iki gün önce Bursa’nın Gemlik ilçesinde pompalı tüfekle yaraladığı Melih Süren, Bekçe’nin kendisini ‘öldü’’ zannederek olay yerinden ayrıldığını söyledi. Bekçe ile cezaevinde bir süre birlikte yattıklarını belirten Süren, ‘Yiğit Bekçe, bana pompalı tüfekle 6 el ateş etti. Mehmet’le birlikte yanıma geldiler, öldüğümü zannedip gittiler’’ dedi. Süren, Yiğit Bekçe’nin ‘Gemlik’te bir hasmımı öldürdüm’’ dediğini anımsatarak, ‘Demek ki benim ölmediğimden haberleri yok. Belki de beni vurduktan sonra ölmediğimi öğrenmiş olsalar bu cinayetleri işlemeyeceklerdi. Tekrar dönüp beni vurmaya çalışacaklardı’ dedi. Eşi Nevin Süren de ‘Allah eşimi bana ve karnımdaki çocuğa bağışladı’ dedi.
STAR - AJANSLAR
Old 27-10-2006, 21:17   #26
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu yeni haberin tartışma açısından yararlı olacağını düşünüyorum

Sayın ahmetsacit,

Yayınladığınız son haberde ismi yer alan, avukat profesör olanlarının bu sitede daha önce ismi bir şekilde geçmişti. Takip eden üyeler onların hukuka ve dünyaya bakış açısını anlayabilirler.

1- Meslek kurallarını unutmamak lazım.Müvekkillerinin sırrını ifşa etmemek lazım...

2- "Suçu sabit oluncaya kadar herkes masumdur" şeklindeki ceza hukukunun temel ilkesini unutmamak lazım.

3- Avukatlık mesleği güzel bir meslektir. Onu şova kurban etmemek lazım...İşi başından red etmek şansın varken, sadece medyada yer alabilmek için sonradan red etmemek lazım...

4- İdeolojiyi bu mesleğin kutsal saydığı şeylere üstün saymamak lazım...

Saygılarımla
Old 27-10-2006, 21:21   #27
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Bir parantez:

Aile, "çocuğumuzu asın" diyor. Avukatlık mesleğiyle ilgili tartışmadan vareste. Ancak bir ailenin de bu sözü söylemesi ,aile kavramı, ailenin kutsallığı vb. ilkelerle bağdaştırılamaz, beklenmez. Oğlu deli de olsa, katil de olsa, kolay kolay hiç bir anne, baba, "çocuğumuzu öldürün" demez.


Alıntı:
'Oğlumu asın!'

Seri katile babası da acımadı. Oğlunun asılmasını isteyen Osman Karahasan 'Bir baba için bundan daha acı bir istek olamaz. Ama o bu cezayı hak etti' dedi


FUAT KARS, SÜHEYLA GÖZDERELİLER Yalova DHA

Bursa'da arkadaşı Yiğit Bekçe ile işledikleri seri cinayetlerden tutuklanan Mehmet Karahasan'ın babası Osman Karahasan, oğlunun asılmasını istedi.
Yaşanan olaylara inanamadığını söyleyen baba Karahasan, Mehmet'in ve Yiğit'in asılmasını istiyorum. Bunlara bu ceza yakışır. Bir baba için de herhalde bundan daha acı bir istek olamaz. Ama onlar bu cezayı hak etti. Mehmet'ten utanıyorum. Keşke cinayetlerden sonra intihar etseydi" dedi.


'Can güvenliğimiz yok'
Yaşanan olaylardan sonra eşinin, çocuklarının ve gelininin can güvenliklerinden endişe ettiğini söyleyen Karahasan, Yalova Cumhuriyet Savcılığı'na başvurarak güvenlikleri için tedbir isteyeceklerini de sözlerine ekledi.

Anne Bekçe: Cezasını çeksin
Yiğit Bekçe'nin annesi Emine Bekçe ise oğlunun babasının ölümünün ardından bunalıma girdiğini ve Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde psikolojik tedavi gördüğünü belirterek, "Ben onu katil olsun diye doğurmadım. Cezası neyse çeksin. Yiğit, yaralama olayına falan karışmıştı ama bugüne kadar kimseyi öldürmedi. Dokuz ay önce cezaevinden çıktı. Sonra çalışmaya başladı. Oğluma ne olduysa Mehmet'i tanıdıktan sonra oldu" dedi.
Bekçe, oğlunun 20 Ekim'de Gemlik'te meydana gelen bir yaralama olayının da zanlısı olduğunun hatırlatılması üzerine de "Evet, o olayı biliyorum. Melih, oğlumu vurmuştu, oğlum da gidip Melih'i vurmuş" dedi.

'Sağ kaldığıma inanamıyorum'

TÜRKER KARAPINAR Ankara
Seri katillerin Ankara'daki Aypek Petrol'de işledikleri cinayetin tek görgü tanığı Recep Aypek dehşet dakikalarını anlattı. Bekçe ve Karahasan, son durakları Aypek Petrol'de pompacı Enver Aycık ile market çalışanı Necati Yücel'e 13 el ateş ederek öldürmüş, Aypek ise o sırada uyuduğu için katliamdan kurtulmuştu. İşte Aypek'in sözleriyle seri katillerin cinayet gecesi:
"O gece saat 23.15'te uyumak için bir odaya yattığım sırada Necati'nin 'Ne olur yapmayın! Ne istiyorsanız verelim' dediğini duydum. Ardından da silah sesleri geldi. Sonra 'Kovanları topladın mı? Bende yedi kovan var. Sen de kaç tane var?' diyen birisinin sesini duydum. Öteki, beş olduğunu söyleyince diğeri, 'O bir kovanı mutlaka bulacağız. Bulmadan gidemeyiz' dedi. Bir süre kovan aramak için ortalığı kırdılar, döktüler.
Arabanın sesi kesilince jandarmayı aradım. Ancak 'Ya gitmedilerse' diye korkuyordum. Benzinliğin arkasından dolaşıp bir kamyonun altında 20 dakika kadar saklandım. Jandarmayı görünce rahatladım. Nasıl sağ kaldım hâlâ inanmaya çalışıyorum."

http://www.milliyet.com/2006/10/27/yasam/ayas.html
Old 27-10-2006, 21:26   #28
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
İşi başından red etmek şansın varken, sadece medyada yer alabilmek için sonradan red etmemek lazım...

Medya her daim iş başında.

Haberi ilerledikçe okuduğumuzda, aslında, zorunlu müdafiilerin, görevli oldukları alan dışına çıkıldığı anda, zorunlu olarak görevlerinin sona erdiği, kendilerine yöneltilen müvekkil ilişkisini reddettikleri anlaşılıyor.
Yani "çekilme" yok. "İşi red" var.

Ama keşke "işi red" gerekçelerini açıklama talihsizliği gösterilmeseydi.
Old 27-10-2006, 21:37   #29
kum

 
Varsayılan Sayın DEMİREL;

Daha sonra baba televizyona açıklama yaptı."ben oğlumu asın demedim.Dediğsemde ne dediğimi bilmiyorum şeklinde"
Saygılar
Old 27-10-2006, 21:44   #30
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

"Dediysem de ne dediğimi bilmiyorum"

İşte bunu avukatlar söyleyemiyor. Savcılık, yargıçlık mesleği kadar, avukatlık da zor. Bu gibi olaylarda, tüm kılıflarınızı, önyargılarınızı, cüppenizi giydikten (işi üstlendikten sonra)unutmak zorundasınız. Yargıçlık gibi, savcılık gibi.

Ama baba, "ben öyle demedim, dediysem de ne dediğimi bilmiyorum" diyebiliyor. Böylesine infial uyandırıcı bir olayda da, kimse onu "hele ağır ceza mahkemesinde" yargılayamıyor.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Savcının görevi "suç isnat etmek" mi, yoksa "suç ispat etmek" mi olmalı? sibelniko Hukuk Sohbetleri 21 30-09-2013 08:43
Stj. Av. ne "ofisboy"dur, ne de adliyedeki caycinin "ciragi..." metin karadag Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 26 28-07-2007 20:47
FSEK anlamında"eser"; "Mezdeke"oryantal grup adı ve oluşturdukları karakter eser mi? Aslı Hukuk Soruları Arşivi 6 27-12-2006 01:32
Umutlu Ama Yorgun Bir Topluluk"stajyer Avukatlar" abinitiolaw Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 8 19-12-2006 20:04
Gelin, Şu "ilk Adımı" Atalım Artık;"stajyer Avukatların Sosyal Güvenlik Sorunları&quo metin karadag Hukuk Stajı ve Meslek Seçimi 0 05-03-2003 15:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09536505 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.