Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Bir stajyerin ilk günü icra dairesi macerası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 30-09-2011, 18:38   #1
efekankaptan

 
Varsayılan Bir stajyerin ilk günü icra dairesi macerası

Saygıdeğer hukuk halkı bugün 30 Eylül 2011 günü ve sabah işlemlerimi hallettim resmi olarak artık stajyerim. Yani avukatlık mesleğinin kapısını aralıyorum merdivenler çıkılmayı bekliyor. Tam da bu avukatlık binasının kapını aralamaya çalıştığım bugün tekrar kapatmayı ve arkamı dönerek çıkmayı düşündüm, düşünüyorum.
Daha önce avukatlık bürolarında çalışmış olduğum ve halihazırda da bir büroda çalıştığım için icradaki prosedürün küçük bir kısmına hakimim. Yine bir büroda çalışan arkadaşım benden rica ettim ve maaş haczi talebi hakkında işlemi daha önce yapılan dosyanın müzekkeresi yazılmadığı için müzekkeresini de biz yazarak imzalatmak üzere icra dairesinden içeri girdim. İzmir'de maruf bir icra müdür yardımcısı varmış, daha önce de uyarılmıştım kendisi hakkında ancak "yok ya kesin insanlar bir şey yapıyordur yoksa durup dururken neden agrasif olsun ki" diyerek gayet pozitif günaydın dileyerek müzekkereleri uzattım kendisine. İnceledi ve çeşitli sebeplerle bunları yapmayacağını söyledi. Sebepleri haklı veya haksız olabilir ancak takıldığım şey ne sebepler ne hukuki prosedür. Bana bunları bağırarak anlattı ben de kendisine bağırmasını gerektirecek bir şey olmadığını söyledim. Bu evreden sonra sayın icra müdür yardımcımız koptu... Bana hal ve hareketleri konusunda telkinde bulunamayacağımı, benim dünkü çocuk olduğumu, kendisinin bu mesleği yaptığı kadar yaşım olduğunu ona akıl veremeyeceğimi ve sürekli de "sen kimsin" soru cümlesiyle birlikte kurarak ve gayet yüksek bir sesle bütün icra dairesi hatta amiri olan icra müdürünün bakışları altında sıraladı. Ben de dosyayı geri istedim. Ancak yine sen kimsin diyerek dosyayı vermeyeceğini söyledi. Ben de avukatlık kanunu uyarınca bir stajyer avukat olarak icra dairesindeki dosyaları inceleme hakkımın olduğunu söyledim ve dosyayı istedim. Ardında da çık git buradan diye bağırmaya başladı. O esnada omzuma "meslektaşım çıkalım dilerseniz." diye bir avukat bey dokundu. Artık çirkefleşmenin, tartışmanın alemi yoktu zira kanun da kendisini pek enterese etmemişti bu hukuk adamını(!). Kendisini dinledim ve avukat beyle dışarı çıktık. Kendisi bana bu kimsenin sürekli birileriyle bu tarz olaylar çıkartıp bağırdığını ve defalarca şikayet edilmesine rağmen bir sonuç alınamadığını söyledi. Tutanak tutmak istediğimi belirttim. Bu arada işini yaptığım arkadaşım da olaylara şahit olmuştu. Avukat bey sanıyorum ki işleri o icra dairesinde olduğu için pek yanaşmadı. Hatta bir takip personeli arkadaş da sırtımı sıvazlayıp "bize yapamıyorlar, stajyer olduğun için yaptı kesin." dedi.
Baro başkanımızın yanında aldım bir kere de soluğu olayı görgü tanığı arkadaşımla birlikte anlattım, kendisi de dosyanın vekili avukat yani arkadaşımın yanında staj yaptığı avukatla birlikte bir tutanak yazmamızı, bunu baroya sunabileceğimizi söyledi. Bunun üzerine tutanak yazma işini bir de aslında kendisinin vekili olduğu ve onun işlerini halletmeye çalıştığımız avukat beye söyledik. Kendisi ben işlem yapmam dedi. Ve telkinde bulundu : siz de yapmayın! Bunu söylerken sebebi muhakkak vardır yorum yapmak bana düşmez ama sorarım: Bir tutanak altına imza atmaya bu kadar çekinen bir camia daha var mıdır şu alemde? Nedir korku? İşimizi bir daha yapmaz diye mi yapamıyorsunuz? İşimizi yapmaması da bir suç değil mi neden maaş ödeniyor ve bu memur neden orada bunun bir amacı olmalı zira. Haktan hukuktan adeletten bu kadar söz eden mesleğin mensupları nerede kaldı. Yoksa sadece müvekkilin dilekçelerinde mi kalıyor bunlar? üzgünüm...
Old 03-10-2011, 15:01   #2
eser_29

 
Varsayılan

Sn. Efekankaptan'a değerli meslek büyükleri Baro Başkanı'nın asli görevinin Avukatların hakları koruma-kollama olmadığını tecrübelerine dayanarak anlatırlarsa memnun olurum. Böyle "dünkü çocuk" olan meslektaş adaylarımızın çoğalmaması ve başımıza iş açmaması ümidi ile, yol yakın iken meslek sınavlarına çalışıp başarılı olmasını dilerim...
Old 03-10-2011, 15:25   #3
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Zaman zaman çeşitli görevlerde bulunan memurlardan bu ve buna benzer yaklaşımlar sadır oluyor. Tepkisiz kalacaklarını düşünerek kimi memurlar stajyerlere ya da avukatlara karşı bu tip olumsuz yaklaşımlar sergiliyorlar.

Avukatların, tutanak tutma vb.. durumlarda meslektaşlarının yanında yer almak istememeleri de bir vakıadır ve sayısız örneği vardır. Bu durum, hiçbir zaman tereddüt etmeden haklı olduğunu gördüğü tarafın yanında yer alan bir avukat olarak hep yadırgadığım bir durumdur.

Alıntı:
Yazan efekankaptan
...Hatta bir takip personeli arkadaş da sırtımı sıvazlayıp "bize yapamıyorlar, stajyer olduğun için yaptı kesin." dedi...
Takip işlerini yapan bu arkadaşa da birileri "sen kimsin" diye sormalı mı?
Old 03-10-2011, 15:25   #4
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan eser_29
Sn. Efekankaptan'a değerli meslek büyükleri Baro Başkanı'nın asli görevinin Avukatların hakları koruma-kollama olmadığını tecrübelerine dayanarak anlatırlarsa memnun olurum. Böyle "dünkü çocuk" olan meslektaş adaylarımızın çoğalmaması ve başımıza iş açmaması ümidi ile, yol yakın iken meslek sınavlarına çalışıp başarılı olmasını dilerim...
Yani Sayın efekankaptan'ın mesleğe adım attığı ilk günde yaşadığı sıkıntıda yanında yer almak yerine avukatlık yapmaması gerektiğini söylüyorsunuz. Hiç hoş olmadığını düşündüğüm sözler bunlar..
Old 03-10-2011, 16:00   #5
üye31284

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Saygıdeğer hukuk halkı bugün 30 Eylül 2011 günü ve sabah işlemlerimi hallettim resmi olarak artık stajyerim. Yani avukatlık mesleğinin kapısını aralıyorum merdivenler çıkılmayı bekliyor. Tam da bu avukatlık binasının kapını aralamaya çalıştığım bugün tekrar kapatmayı ve arkamı dönerek çıkmayı düşündüm, düşünüyorum.
Daha önce avukatlık bürolarında çalışmış olduğum ve halihazırda da bir büroda çalıştığım için icradaki prosedürün küçük bir kısmına hakimim. Yine bir büroda çalışan arkadaşım benden rica ettim ve maaş haczi talebi hakkında işlemi daha önce yapılan dosyanın müzekkeresi yazılmadığı için müzekkeresini de biz yazarak imzalatmak üzere icra dairesinden içeri girdim. İzmir'de maruf bir icra müdür yardımcısı varmış, daha önce de uyarılmıştım kendisi hakkında ancak "yok ya kesin insanlar bir şey yapıyordur yoksa durup dururken neden agrasif olsun ki" diyerek gayet pozitif günaydın dileyerek müzekkereleri uzattım kendisine. İnceledi ve çeşitli sebeplerle bunları yapmayacağını söyledi. Sebepleri haklı veya haksız olabilir ancak takıldığım şey ne sebepler ne hukuki prosedür. Bana bunları bağırarak anlattı ben de kendisine bağırmasını gerektirecek bir şey olmadığını söyledim. Bu evreden sonra sayın icra müdür yardımcımız koptu... Bana hal ve hareketleri konusunda telkinde bulunamayacağımı, benim dünkü çocuk olduğumu, kendisinin bu mesleği yaptığı kadar yaşım olduğunu ona akıl veremeyeceğimi ve sürekli de "sen kimsin" soru cümlesiyle birlikte kurarak ve gayet yüksek bir sesle bütün icra dairesi hatta amiri olan icra müdürünün bakışları altında sıraladı. Ben de dosyayı geri istedim. Ancak yine sen kimsin diyerek dosyayı vermeyeceğini söyledi. Ben de avukatlık kanunu uyarınca bir stajyer avukat olarak icra dairesindeki dosyaları inceleme hakkımın olduğunu söyledim ve dosyayı istedim. Ardında da çık git buradan diye bağırmaya başladı. O esnada omzuma "meslektaşım çıkalım dilerseniz." diye bir avukat bey dokundu. Artık çirkefleşmenin, tartışmanın alemi yoktu zira kanun da kendisini pek enterese etmemişti bu hukuk adamını(!). Kendisini dinledim ve avukat beyle dışarı çıktık. Kendisi bana bu kimsenin sürekli birileriyle bu tarz olaylar çıkartıp bağırdığını ve defalarca şikayet edilmesine rağmen bir sonuç alınamadığını söyledi. Tutanak tutmak istediğimi belirttim. Bu arada işini yaptığım arkadaşım da olaylara şahit olmuştu. Avukat bey sanıyorum ki işleri o icra dairesinde olduğu için pek yanaşmadı. Hatta bir takip personeli arkadaş da sırtımı sıvazlayıp "bize yapamıyorlar, stajyer olduğun için yaptı kesin." dedi.
Baro başkanımızın yanında aldım bir kere de soluğu olayı görgü tanığı arkadaşımla birlikte anlattım, kendisi de dosyanın vekili avukat yani arkadaşımın yanında staj yaptığı avukatla birlikte bir tutanak yazmamızı, bunu baroya sunabileceğimizi söyledi. Bunun üzerine tutanak yazma işini bir de aslında kendisinin vekili olduğu ve onun işlerini halletmeye çalıştığımız avukat beye söyledik. Kendisi ben işlem yapmam dedi. Ve telkinde bulundu : siz de yapmayın! Bunu söylerken sebebi muhakkak vardır yorum yapmak bana düşmez ama sorarım: Bir tutanak altına imza atmaya bu kadar çekinen bir camia daha var mıdır şu alemde? Nedir korku? İşimizi bir daha yapmaz diye mi yapamıyorsunuz? İşimizi yapmaması da bir suç değil mi neden maaş ödeniyor ve bu memur neden orada bunun bir amacı olmalı zira. Haktan hukuktan adeletten bu kadar söz eden mesleğin mensupları nerede kaldı. Yoksa sadece müvekkilin dilekçelerinde mi kalıyor bunlar? üzgünüm...


Engin Bey' in her iki cevabına da aynen katılıyorum.

Sayın eser_29'un da kinaye yaptığını düşünmek istiyorum.

İcra dairelerinde daha sık problem yaşandığını duyuyorum ama bu sadece icra dairelerinde olan bir sorun değil.

Genelde memurlarla aram iyidir. Ancak benim de zaman zaman problem yaşadığım olmuştur, olacaktır da.

Ama asla aman kalemle aram bozulmasın diye düşünmem ve tepkisiz kalmam. Kontrolümü kaybedip çileden çıktığımı bile hatırlıyorum zamanında.

Özellikle ilk yılımda yaşadığım bir iki problemde çok tedirgin olmuştum, tepkimi koyup sert cevap verdiğim ya da şikayet ettiğim için bana daha kötü davranacaklar diye resmen kaleme derin bir nefes alıp girmiştim. Ama tam tersi oldu hep. Ne zaman tepkimi koysam bir daha ki gidişimde hak ettiğim saygıyı mutlaka görmüşümdür ve işimde de zorluk çıkarılmamıştır.

Hakkınızı aramaktan asla çekinmeyen bir meslektaşımız olmanız dileğiyle.
Old 03-10-2011, 16:28   #6
Av. Fatma A. Ş.

 
Varsayılan

Sn av. zeytinn'in yazdıklarına katılıyorum. taviz tavizi doğuruyor hep. Biz avukatlar olarak hep alttan aldıkça icradaki memurlar yeri geliyor mahkeme kalemindeki memurlar bile işimizi bize lütfederek yapıyorlar.

Aslında onlara bunun onların işi olduğunu, bunu yapmak zorunda olduklarını ve karşılığı olarak maaş aldıklarını zaman zaman hatırlatmak gerek.
Old 03-10-2011, 16:37   #7
by dinçer

 
Varsayılan

Saygıdeğer meslektaşım efekankaptan ;

Öncelikle mesleğimizin fevkalade güzel ve onurlu bir meslek olduğunu söyledikten sonra yazının meslekten soğuduğuna yönelik ilk cümlelerini olay nedeniyle uğradığın haksızlık karşısında bir anlamda çaresiz ( ! ) kaldığın için yazdığını düşünmek istiyorum.

Bunun dışında şunu da söylemeden geçmek istemiyorum doğrusu :

Alıntı:
Artık çirkefleşmenin, tartışmanın alemi yoktu zira kanun da kendisini pek enterese etmemişti bu hukuk adamını(!).
Bu cümleni sevemedim bir türlü.Üç belki de beş defa okudum ancak sevemedim işte.Aslında orada çirkefleşenin sen olmadığının farkında olmalısın.Eğer haklı bir talebin haksız bir şekilde ve uygun olmayan söz ve davranışlar eşliğinde reddediliyorsa yapılan bu çirkefliğin deşifre olması için elinden geleni yapmalısın.

Yaşadığın olay malesef ama malesef daha önce bu tür olayları haksız yere yaşayan ancak ;

" adam sen de , ben işime bakayım.Bununla boş tartışmaya girmenin, kendimi rezil etmenin alemi yok " veya " bana dokunmayan yılan bin yaşasın " diyen meslektaşlarımızdan alınan güç ile artarak devam etmektedir.

Olması gerekeni malesef yazamıyorum. Ama anladığını düşünüyorum.

Bazen HAK EDENE, HAK ETTİĞİNİ, HAK ETTİĞİ YERDE VERMEK GEREKİYO.....
Old 03-10-2011, 16:39   #8
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Saygıdeğer hukuk halkı bugün 30 Eylül 2011 günü ve sabah işlemlerimi hallettim resmi olarak artık stajyerim. Yani avukatlık mesleğinin kapısını aralıyorum merdivenler çıkılmayı bekliyor. Tam da bu avukatlık binasının kapını aralamaya çalıştığım bugün tekrar kapatmayı ve arkamı dönerek çıkmayı düşündüm, düşünüyorum.
Daha önce avukatlık bürolarında çalışmış olduğum ve halihazırda da bir büroda çalıştığım için icradaki prosedürün küçük bir kısmına hakimim. Yine bir büroda çalışan arkadaşım benden rica ettim ve maaş haczi talebi hakkında işlemi daha önce yapılan dosyanın müzekkeresi yazılmadığı için müzekkeresini de biz yazarak imzalatmak üzere icra dairesinden içeri girdim. İzmir'de maruf bir icra müdür yardımcısı varmış, daha önce de uyarılmıştım kendisi hakkında ancak "yok ya kesin insanlar bir şey yapıyordur yoksa durup dururken neden agrasif olsun ki" diyerek gayet pozitif günaydın dileyerek müzekkereleri uzattım kendisine. İnceledi ve çeşitli sebeplerle bunları yapmayacağını söyledi. Sebepleri haklı veya haksız olabilir ancak takıldığım şey ne sebepler ne hukuki prosedür. Bana bunları bağırarak anlattı ben de kendisine bağırmasını gerektirecek bir şey olmadığını söyledim. Bu evreden sonra sayın icra müdür yardımcımız koptu... Bana hal ve hareketleri konusunda telkinde bulunamayacağımı, benim dünkü çocuk olduğumu, kendisinin bu mesleği yaptığı kadar yaşım olduğunu ona akıl veremeyeceğimi ve sürekli de "sen kimsin" soru cümlesiyle birlikte kurarak ve gayet yüksek bir sesle bütün icra dairesi hatta amiri olan icra müdürünün bakışları altında sıraladı. Ben de dosyayı geri istedim. Ancak yine sen kimsin diyerek dosyayı vermeyeceğini söyledi. Ben de avukatlık kanunu uyarınca bir stajyer avukat olarak icra dairesindeki dosyaları inceleme hakkımın olduğunu söyledim ve dosyayı istedim. Ardında da çık git buradan diye bağırmaya başladı. O esnada omzuma "meslektaşım çıkalım dilerseniz." diye bir avukat bey dokundu. Artık çirkefleşmenin, tartışmanın alemi yoktu zira kanun da kendisini pek enterese etmemişti bu hukuk adamını(!). Kendisini dinledim ve avukat beyle dışarı çıktık. Kendisi bana bu kimsenin sürekli birileriyle bu tarz olaylar çıkartıp bağırdığını ve defalarca şikayet edilmesine rağmen bir sonuç alınamadığını söyledi. Tutanak tutmak istediğimi belirttim. Bu arada işini yaptığım arkadaşım da olaylara şahit olmuştu. Avukat bey sanıyorum ki işleri o icra dairesinde olduğu için pek yanaşmadı. Hatta bir takip personeli arkadaş da sırtımı sıvazlayıp "bize yapamıyorlar, stajyer olduğun için yaptı kesin." dedi.
Baro başkanımızın yanında aldım bir kere de soluğu olayı görgü tanığı arkadaşımla birlikte anlattım, kendisi de dosyanın vekili avukat yani arkadaşımın yanında staj yaptığı avukatla birlikte bir tutanak yazmamızı, bunu baroya sunabileceğimizi söyledi. Bunun üzerine tutanak yazma işini bir de aslında kendisinin vekili olduğu ve onun işlerini halletmeye çalıştığımız avukat beye söyledik. Kendisi ben işlem yapmam dedi. Ve telkinde bulundu : siz de yapmayın! Bunu söylerken sebebi muhakkak vardır yorum yapmak bana düşmez ama sorarım: Bir tutanak altına imza atmaya bu kadar çekinen bir camia daha var mıdır şu alemde? Nedir korku? İşimizi bir daha yapmaz diye mi yapamıyorsunuz? İşimizi yapmaması da bir suç değil mi neden maaş ödeniyor ve bu memur neden orada bunun bir amacı olmalı zira. Haktan hukuktan adeletten bu kadar söz eden mesleğin mensupları nerede kaldı. Yoksa sadece müvekkilin dilekçelerinde mi kalıyor bunlar? üzgünüm...

Sayın Meslektaşım, (ve doğum günü gündaşım )

Karşılaşılan hukukdışı ve insaniyet dışı davranışlar bileyici etki yapmalıdır. Bunlar, avukatın kılıcını parlatma vesilesi olmalıdır, bırakıp gitmeyi düşünme değil...

Bunu, tepkisel olarak söylediğinizi biliyorum, eminim ki sizde bu mücadeleyi verecek özgüç ve cevher-i asli bulunmaktadır. (Hele bir Koç iseniz fazlasıyla vardır...)

Belirttiğiniz üzere kimi zaman meslektaşlarımızın hukuk adamı olmak vasfına uymazlığını görünce, adli yardımcı personelin, yazınızdaki gibi ünlemli olarak dahi hukuk adamı olarak görülemeyeceği aşikar...

Size (ve hepimize) her zaman karşılaşma riski bulunan bu türden saygısızlıkların üstesinden vakar ve belagatinizle gelebilme gücü dilerim. Yasal prosedürleri devreye sokmaktan imtina etmemek ve moral motivasyonu her halükarda yüksek tutmak gerekir...

Verimli bir staj, uzun ve başarılı bir meslek hayatı dileklerimle.
Old 03-10-2011, 16:52   #9
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan efekankaptan
Saygıdeğer hukuk halkı bugün 30 Eylül 2011 günü ve sabah işlemlerimi hallettim resmi olarak artık stajyerim. Yani avukatlık mesleğinin kapısını aralıyorum merdivenler çıkılmayı bekliyor. Tam da bu avukatlık binasının kapını aralamaya çalıştığım bugün tekrar kapatmayı ve arkamı dönerek çıkmayı düşündüm, düşünüyorum.
Daha önce avukatlık bürolarında çalışmış olduğum ve halihazırda da bir büroda çalıştığım için icradaki prosedürün küçük bir kısmına hakimim. Yine bir büroda çalışan arkadaşım benden rica ettim ve maaş haczi talebi hakkında işlemi daha önce yapılan dosyanın müzekkeresi yazılmadığı için müzekkeresini de biz yazarak imzalatmak üzere icra dairesinden içeri girdim. İzmir'de maruf bir icra müdür yardımcısı varmış, daha önce de uyarılmıştım kendisi hakkında ancak "yok ya kesin insanlar bir şey yapıyordur yoksa durup dururken neden agrasif olsun ki" diyerek gayet pozitif günaydın dileyerek müzekkereleri uzattım kendisine. İnceledi ve çeşitli sebeplerle bunları yapmayacağını söyledi. Sebepleri haklı veya haksız olabilir ancak takıldığım şey ne sebepler ne hukuki prosedür. Bana bunları bağırarak anlattı ben de kendisine bağırmasını gerektirecek bir şey olmadığını söyledim. Bu evreden sonra sayın icra müdür yardımcımız koptu... Bana hal ve hareketleri konusunda telkinde bulunamayacağımı, benim dünkü çocuk olduğumu, kendisinin bu mesleği yaptığı kadar yaşım olduğunu ona akıl veremeyeceğimi ve sürekli de "sen kimsin" soru cümlesiyle birlikte kurarak ve gayet yüksek bir sesle bütün icra dairesi hatta amiri olan icra müdürünün bakışları altında sıraladı. Ben de dosyayı geri istedim. Ancak yine sen kimsin diyerek dosyayı vermeyeceğini söyledi. Ben de avukatlık kanunu uyarınca bir stajyer avukat olarak icra dairesindeki dosyaları inceleme hakkımın olduğunu söyledim ve dosyayı istedim. Ardında da çık git buradan diye bağırmaya başladı. O esnada omzuma "meslektaşım çıkalım dilerseniz." diye bir avukat bey dokundu. Artık çirkefleşmenin, tartışmanın alemi yoktu zira kanun da kendisini pek enterese etmemişti bu hukuk adamını(!). Kendisini dinledim ve avukat beyle dışarı çıktık. Kendisi bana bu kimsenin sürekli birileriyle bu tarz olaylar çıkartıp bağırdığını ve defalarca şikayet edilmesine rağmen bir sonuç alınamadığını söyledi. Tutanak tutmak istediğimi belirttim. Bu arada işini yaptığım arkadaşım da olaylara şahit olmuştu. Avukat bey sanıyorum ki işleri o icra dairesinde olduğu için pek yanaşmadı. Hatta bir takip personeli arkadaş da sırtımı sıvazlayıp "bize yapamıyorlar, stajyer olduğun için yaptı kesin." dedi.
Baro başkanımızın yanında aldım bir kere de soluğu olayı görgü tanığı arkadaşımla birlikte anlattım, kendisi de dosyanın vekili avukat yani arkadaşımın yanında staj yaptığı avukatla birlikte bir tutanak yazmamızı, bunu baroya sunabileceğimizi söyledi. Bunun üzerine tutanak yazma işini bir de aslında kendisinin vekili olduğu ve onun işlerini halletmeye çalıştığımız avukat beye söyledik. Kendisi ben işlem yapmam dedi. Ve telkinde bulundu : siz de yapmayın! Bunu söylerken sebebi muhakkak vardır yorum yapmak bana düşmez ama sorarım: Bir tutanak altına imza atmaya bu kadar çekinen bir camia daha var mıdır şu alemde? Nedir korku? İşimizi bir daha yapmaz diye mi yapamıyorsunuz? İşimizi yapmaması da bir suç değil mi neden maaş ödeniyor ve bu memur neden orada bunun bir amacı olmalı zira. Haktan hukuktan adeletten bu kadar söz eden mesleğin mensupları nerede kaldı. Yoksa sadece müvekkilin dilekçelerinde mi kalıyor bunlar? üzgünüm...

Sevgili meslektaşım,

Kesinlikle moralinizi bozmayın ve kimseden de tutanak tutmanıza yardımcı olmasını beklemeyin, kendi işinizi kendiniz yapın.

Hemen bir mektup yazın, tamamen objektif bir şekilde yaşadıklarınızı birebir anlatın ve mektubu Sayın Adalet Bakanımıza doğrudan gönderin.

Sonra da bekleyelim görelim neler oluyor.
Old 03-10-2011, 16:59   #10
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Av.Mehmet Saim Dikici

Alıntı:
Kesinlikle moralinizi bozmayın ve kimseden de tutanak tutmana yardımcı olmasını beklemeyin, kendi işinizi kendiniz yapın.


Kesinlikle bunu anlatmaya çalıştım ben de.Ama neden o kadar uzun yazmışım anlamadım. Aslında ben de direkt böyle söyleyebilirdim.
Old 03-10-2011, 19:34   #11
eşitlik mi

 
Varsayılan

Benim düşünceme göre ya delidolu avukatlarla çalışacaksınız ya da bulana kadar idare edeceksiniz,bu şimdilik kestirme bir yol.Yanında çalıştığınız insanın sizi "kullanmaya"çalıştığı anda büroyu arkanıza bakmadan değiştirin.Bu ülkede yeri geldiğinde hak hukuk diyen fakat zamanı gelince aman işim görülsün de varsın bizim stajyere olan olsun diyen avukatlar, mevcudiyetin %99 unu oluşturur.Fakat kendisine hakim "zılgıtı"çekince yok efendim bende avukatım yargının ayağıyım demeye başlar.Ne için çalıştığınız ve kimlerle çalıştığınızı iyi değerlendirin.Bu meşakkatli dönemde zaman zaman "Benim ne işim var burda?" ya da "Nelerle uğraşıyorum ben?" tarzı soruları kendinize çok fazla soracaksınız.Ve en mükemmeli içinizdeki hırsı saklayın ve kullanacağınız zaman da asla birine güvenerek kullanmayın.Düzeni değiştirmek gerçekçi bakış açısıyla imkansız,gelenler oraya nasıl geliyorlar kimlerden neyi öğrenerek geliyorlar bu da bu cümlemin gerekçesi olsun.Bazı şeyleri herkes bilir,siz de öğrenirsiniz,ama bu öyle bir meslek ki artık öğrendiğinizde vaktiniz kalmaz bazı şeyleri yapmaya,bu da olayın ikinci bakış açısıyla değerlendirmesi.Sanmayın ki yaşım 50 amerikaya da gitmedim ama nerde olduğunu biliyorum

Not:Söylediklerim genel ve kalbi düşüncelerimdir.

Saygılarımla meslektaşım..
Old 03-10-2011, 21:48   #12
mehves

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım;

Bilinir ki yargı mekanizması içerisinde en sevilmeyen grup avukatlardır. Sevilmezler çünkü onlar yargı mekanizmasının "savaşçı" kesimidir.

Mesleğe başladığım ilk yıllarda kibar, sakin, halim selim bir kızcağızdım. Yıllar ilerledikçe tarzım da kişiliğim de değişmeye başladı. İlk icra dosyamı memura çıkartmak için iki gün uğraşmıştım. İlk gittiğim hacizde ağlayarak muhafaza yapmıştım. Bana kızım diye hitap eden, bacım diye hitap eden hakimler gördüm, beni kalemden kovan memurlar gördüm. Her seferinde mesleği yapmamayı düşündüğüm zamanlar oldu.

Bu meslek sihirli bir meslektir. Çok değil, bir kaç olay sonrasında "savaşmayı" öğrenirsiniz. Mesleğin özü budur çünkü. Kurallarla savaşırsınız, insanlarla savaşırsınız, bürokrasiyle, sistemle, bazan meslektaşlarınızla ve en çok da kendinizle savaşırsınız.

Ama her gün daha fazla bu meslek sizin bir parçanız olur. 80 yaşında adliye koridorlarında iş yapan avukatlar görürsünüz. Bu meslek kolay kolay bırakmaz sizi. Siz de zaten o meslek olmadan kendiniz olma yeteneğinizi kaybedersiniz. Bu meslek bir yaşam şeklidir.

Bu meslek size güçlü bir silah verir. Siz neye hakkınız olduğunu öğrenirsiniz, onu nasıl elde edeceğinizi de öğrenirsiniz. Denersiniz, yanılırsınız ama öğrenirsiniz.

Sizin işiniz hak aramaktır. Karşınıza duvarlar ören sistem olacaktır, insan olacaktır. Hatta bazan tüm dünyanın size duvar ördüğünü de, bir çıkmaza saplandığınızı da hissedebilirsiniz. Ama bu meslek size hepsiyle başa çıkmayı öğretecektir.

Bu meslek zor meslektir. Size dikensiz gül bahçesi vaad etmez. Ama çabalarsanız sınırsız bilgi, az rastlanan bir tecrübe, bolca heyecan, ciddi bir sabır, kararlılık ve güçlü bir kişilik vaad eder. Ondan sonra da zaten siz mesleğiniz olursunuzBir gün bakarsınız, hiç tanımadığınız biri, hiç alakasız bir ortamda "avukat mısınız" diye soruverir. Öyle bir meslektir.

Velhasıl güzel meslektir.
Old 04-10-2011, 08:28   #13
eser_29

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Zeytinn
Sayın eser_29'un da kinaye yaptığını düşünmek istiyorum.

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Yani Sayın efekankaptan'ın mesleğe adım attığı ilk günde yaşadığı sıkıntıda yanında yer almak yerine avukatlık yapmaması gerektiğini söylüyorsunuz. Hiç hoş olmadığını düşündüğüm sözler bunlar..

Kusura bakmayın; ben arkadaşımıza yol yakın iken dönmesini tavsiye etmeye devam edeceğim:

Cuma günü talep açtık diye cumartesi günü icra katibi ile çıkılan hacizde icra katibine ben seni tanımam, avukatın gelsin diye tavır yapıp iftara 20 dakika kala evden Ankara'nın bir ucundan öte ucuna gidince lanet okumayacaksınız yahut size reva görülen muameleyi yapanın burnundan hukuk çerçevesinde fitil fitil getireceksiniz...

Memurun densizliğine kızıp "o daireyi dağıttıracağım, falana şikayet edeceğim, filana söyleyeceğim" diye esip gürleyip ardından 2.000 (İki bin) talep açıp, hepsini de sana imzalatan buna mukabil o taleplere işlem yapmadan tutuşan İcra Md. Yrd.'nın "barış çubuğu" tüttürmesine mukabelede bulunan bir "işvereniniz" olunca yüm gün İcra Dairesinde memurlara diş bileyerek attığınız o imzaların havada kalmasının acısını soramamanın sıkıntısını mide krampı ile çekeceksen, durmak yok yola devam !

Bu meslek en az kalecilik kadar nankör bir meslektir. Ne meslektaşların sana hakkıyla destek verir ne müvekkilin. Zaten icra memurları yukarıda tecrübeli meslektaşların bahsettiği gibi seni bırak meslekten insanlıktan soğutacak muamelelerde-tavırlarda bulunmaya her an hazır ve nazırlar.

Bu işi ya bi hakkın yerine getirip çatır çatır iş göreceksiniz yahut silik bir avukat olacaksınız. Belki silik olarak çok iş yapacaksınız, memurlarla "kanka" olacaksınız lakin asla "AVUKAT" olamayacaksınız.

Ya Ömer Kavili misali ya da Ankara'da Nalçakar misali adliye koridorunda dolaşır iken memurların western filminde şerifi görüp sağa sola kaçışan haydutlar gibi memurlar kaçışacak ya da bir talep açtığında "amma da talep açıyorsun, bugün git sonra gel" demelerine pısıp büronun yolunu boylayacaksın...

Kimsenin memur arkadaşlara "görev"lerini hatırlatmadığını gördüğünde Av. Mehmet Saim Dikici'nin tavsiyesine benzer bir düşünceye kapılacak ve Adalet Bakanlığı'na, Komisyona yahut İcra Hakimine şikayet etmeyi düşüneceksin ve lakin tüm bu aksaklıkların müsebbibinin zaten bu şikayet mercileri olduğunu hatırlayıp bir kez daha lanet okuyacaksın.

Ya da en güzel yol dişini 1 sene sıkıp kurum sınavlarına girecek ve hop o şikayet ettiğin memurlar misali rahat bir yere geçip vatandaşın işini göreceksin.

Ben sana sağlıklı, huzurlu, stressiz, garanti bir yol öneriyorum. Sn.Zeytinn ve Sn. Ekici ise dikenli yol. Seçim senin. Ya mavi hap ya kırmızı.
Old 04-10-2011, 08:37   #14
YCanik

 
Varsayılan

Hem çalışmaya çalışan hem de okumaya çalışan birisi olarak şu kadar söyleyebilirim:Kimi insanlar bizi meslekten soğutmak için insanüstü çaba sarfediyorlar ve gariban köylümün işçimin verdiği vergiyle maaş alıyorlar ve maaşı beğenmiyorlar (!).

ya sabır çekmekten sabır taşı değil koca bir sabır kayası oldum. belki diyorum, avukat olduktan sonra bu sıkıntıları bir nebze de olsun yaşamam... ama vaziyet facia..
Old 04-10-2011, 08:46   #15
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan eser_29
Kusura bakmayın; ben arkadaşımıza yol yakın iken dönmesini tavsiye etmeye devam edeceğim:

Cuma günü talep açtık diye cumartesi günü icra katibi ile çıkılan hacizde icra katibine ben seni tanımam, avukatın gelsin diye tavır yapıp iftara 20 dakika kala evden Ankara'nın bir ucundan öte ucuna gidince lanet okumayacaksınız yahut size reva görülen muameleyi yapanın burnundan hukuk çerçevesinde fitil fitil getireceksiniz...

Memurun densizliğine kızıp "o daireyi dağıttıracağım, falana şikayet edeceğim, filana söyleyeceğim" diye esip gürleyip ardından 2.000 (İki bin) talep açıp, hepsini de sana imzalatan buna mukabil o taleplere işlem yapmadan tutuşan İcra Md. Yrd.'nın "barış çubuğu" tüttürmesine mukabelede bulunan bir "işvereniniz" olunca yüm gün İcra Dairesinde memurlara diş bileyerek attığınız o imzaların havada kalmasının acısını soramamanın sıkıntısını mide krampı ile çekeceksen, durmak yok yola devam !

Bu meslek en az kalecilik kadar nankör bir meslektir. Ne meslektaşların sana hakkıyla destek verir ne müvekkilin. Zaten icra memurları yukarıda tecrübeli meslektaşların bahsettiği gibi seni bırak meslekten insanlıktan soğutacak muamelelerde-tavırlarda bulunmaya her an hazır ve nazırlar.

Bu işi ya bi hakkın yerine getirip çatır çatır iş göreceksiniz yahut silik bir avukat olacaksınız. Belki silik olarak çok iş yapacaksınız, memurlarla "kanka" olacaksınız lakin asla "AVUKAT" olamayacaksınız.

Ya Ömer Kavili misali ya da Ankara'da Nalçakar misali adliye koridorunda dolaşır iken memurların western filminde şerifi görüp sağa sola kaçışan haydutlar gibi memurlar kaçışacak ya da bir talep açtığında "amma da talep açıyorsun, bugün git sonra gel" demelerine pısıp büronun yolunu boylayacaksın...

Kimsenin memur arkadaşlara "görev"lerini hatırlatmadığını gördüğünde Av. Mehmet Saim Dikici'nin tavsiyesine benzer bir düşünceye kapılacak ve Adalet Bakanlığı'na, Komisyona yahut İcra Hakimine şikayet etmeyi düşüneceksin ve lakin tüm bu aksaklıkların müsebbibinin zaten bu şikayet mercileri olduğunu hatırlayıp bir kez daha lanet okuyacaksın.

Ya da en güzel yol dişini 1 sene sıkıp kurum sınavlarına girecek ve hop o şikayet ettiğin memurlar misali rahat bir yere geçip vatandaşın işini göreceksin.

Ben sana sağlıklı, huzurlu, stressiz, garanti bir yol öneriyorum. Sn.Zeytinn ve Sn. Ekici ise dikenli yol. Seçim senin. Ya mavi hap ya kırmızı.

Sayın Mustafa ESER;

Mesleğin icrası noktasındaki hassasiyetlerinizi anlıyorum. Ayrıca yazdıklarınızın içeriğinden sizin tabirinizle "AVUKAT" olduğunuz sonucunu çıkarıyorum. Bu çıkarımıma tezat teşkil edecek tarzda da "Bizden geçti, siz yolun başındayken gelin vazgeçin bu sevdadan" şeklindeki yaklaşımınızın altında sanki olmak istediğiniz özelliklere sahip bir avukat olamamanızın verdiği hasletler yatıyor olduğu sonucunu da çıkarıyorum.

Mücadele ve direngenlik avukatlık mesleğinin özündedir ve otoriteye, kurumlara karşı savunmasız/güçsüz konumda olan vatandaşın yanında olma iradesini göstermek, mesleğin doğal refleksidir. Bunu yaparken de sürekli devletin görünen yüzü olan memurlarla karşı karşıya kalıyoruz, kalacağız. Her mesleğin zorlukları olduğu gibi avukatlık mesleğinin de bu anlamda ciddi zorlukları olduğunu zaten inkar etmiyoruz, zira stajyerlikten avukatlığa yeni geçiş yapmış meslektaşımız da bunun farkında..

Ancak, meslektaşımıza bu durumun, yukarıda ifade ettiğim gibi mesleğin doğası gereği olduğunu hatırlatarak bu anlamda bir tercih yapması konusunda önerilerde bulunmak yerine direkt avukatlık mesleğine enerjiden yoksun bir şekilde adım atmasına yol açacak şekilde yönlendirmede bulunmanızı doğru bir yaklaşım olarak nitelendiremediğimi tekrar ifade edeyim.

Hayat başlı başına risktir. Bir insanın risk almaksızın, rahat koşulları hayal ederek ve hazırlayarak da bu riskten kurtulabileceğini sanmıyorum. Bu anlamda, arkadaşımızın kurum sınavlarına girmesi de mümkün, hatta girsin de.. Ancak, memuriyete geçiş yaptığında da sağlıklı, huzurlu, stressiz, bir yolda ilerleyeceğinin garantisini nasıl verebildiğinizi merak ettim doğrusu..

Saygılarımla..
Old 04-10-2011, 08:55   #16
eser_29

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan eser_29
Bu işi ya bi hakkın yerine getirip çatır çatır iş göreceksiniz yahut silik bir avukat olacaksınız. Belki silik olarak çok iş yapacaksınız, memurlarla "kanka" olacaksınız lakin asla "AVUKAT" olamayacaksınız.

Asla avukat olamayacaklardan kastım daha kendi hakkını koruyamayıp, hakkını aramıyor iken başkasının vekilliğini üstlenenleredir. Benim şu kadar dosyam var, falanca icra dairesi ile aramız açılır ise işimiz görülmez diye kendisine veya stajyerine yahut yanında çalışan avukata gösterilen muameleye sus pus olanlaradır. Kimse kusura bakmasın, Barolar Birliği'ne göre avukat olabilirler lakin bana göre avukat değiller, asla. Yoğun şekilde İcra Takibi yapan ve Kurumsal takiplerle ilgilenen bir çok kişi memurların oyuncağı gibi olmakta besi görmeyip tahsildar konumuna düşürüyor kendisini.

Benim yazdığım müzekkereyi eften püften sebeple beğenmeyip, böyle müzekkere mi olur diye seviyesizce çemkiren adamın önüne o gün sadece 10 tane müzekkeresiz talep açıp pulunu da iliştirince anlıyorlar hanya'yı konya'yı. Ve bir daha ki sefere üslubunca varsa eksiklik onu söylüyorlar yahut kendileri düzeltiyorlar. Memur düşman değil, o da işini yapmakta. Ben memurun işi kolaylaşsın, daha hızlı çalışılsın diye müzekkereleri de hazırlıyor isem ve buna rağmen iş yükünden dem vuruluyor ise işi kuralına göre oynarız.

İlk mesajımda bahsettiğim olaydaki memur, açtığım 20 talebin imzasını gözünün önünde tekrar atmamı istediğinde ya taleplere görüldü yapmasını ya da şikayet edeceğimi, bana gözünün önünde imza attırma gibi bir hakkı olmadığını, imzaların bana ait olduğunu, masasından kalkıp bankoya gelip dosyalara görüldü yapmasını söylediğimde çıkar yol bulamayınca dosyaları masama getir diye emrettiğimde buna karşı çıkıp masasına gitme gibi bir mecburiyetimin olmadığını ama onun bankoya gelip dosyayı alması gerektiğini yüksek sesle söylediğimde "meslektaş" dediğim kişiler ya yanımda olmalılar ya da bankonun öte tarafındaki yerlerini almalılar. Ya avukat ya değil.

Not: Teşekkür notundan gelen itiraza binaen bu mesajı yazıyorum.
Old 04-10-2011, 09:07   #17
eser_29

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Engin EKİCİ
Ancak, memuriyete geçiş yaptığında da sağlıklı, huzurlu, stressiz, bir yolda ilerleyeceğinin garantisini nasıl verebildiğiniz merak ettim doğrusu..

Saygılarımla..

Sn. Ekici; o garantiyi görmek istiyorsa her gün bir kaç icra dairesini gezip kimi memurları gözlemlemesi yeterli. Fazladan bir şey yapmama gerek var mı ?

Yolun başında sayılırım bende onun gibi. Ve İcra işlemleri olan bir büroda çalışıyorum. İşe başladım, 1 ay sonra saçımdaki beyazların nasıl arttığına şahit oldum. Bu sabah kaşımın beyazladığını gördüm, yaşım daha 30 değil.

Meslektaşımıza kinaye yollu mücadele etmesi gerektiğini söylüyorum ve bu mücadelede etrafında kimseyi, meslektaşım dediklerini bile bulamayabileceği gerçeğini hatırlatmaya çalışıyorum. Bir memuru şikayet edelim keyfiliğinden ötürü dediğinde işveren avukatı "aman" diyecektir, bunu baştan bilmesi gerektiğini söylüyorum.

Kendisini ezdirmemesini, hakkını korumasını zira bir avukatın avukat olarak anılması için en temel görevinin evvela kendi hakkını aramasından geçtiğini söylemeye çalışıyorum.

Yetkini, görevini, kanunu,usulü bilmesini ve buna göre haklı olduğu konuda diretmesi gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Kimi memurların kalkıp "yeni yetme" gözüyle muamele yapabileceğini, buna karşın kendisinin dik durması gerektiğini anlatmaya çalışıyorum. Bunu sizin ve diğer meslektaşların yaptığı gibi "yılma, mücadele et" diyerekte yapmak mümkün benim gibi kulağını tersten tutarak demekte mümkün. Benim sevdiğim yöntem kulağı tersten tutmaktır.
Old 04-10-2011, 10:05   #18
ilksan

 
Varsayılan

http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2004/11/10/550768.asp

Sayın Efekaptan, uğradığınız haksızlıklar moralinizi bozmasın. Yukarıdaki linki okuduğunuzda bu satırları yazan o zamanlar stajyer avukat olan bendenizin uğradığı haksızlığı görünce kendi halinize şükredeceksiniz.
Haberin devamını merak eden arkadaşlara söyliyeyim, 3 gün sonra aynı yere tekrar gittim ve yapmam gerekeni yaptım. Bu arada ne baro ne hakimler nede savcılar yanımda yer almadı. olur böyle şeyler daha dikkatli davranmak lazım diyerek beni teselli ettiler!! Avukat yeri geldiğinde inandığı dava uğruna tek başına savaşandır. Gidin gerekli yerlere şikayetinizi yapın.
Old 04-10-2011, 11:12   #19
Av. Seda Üstün Tuğ

 
Varsayılan

Stajını yeni bitiren mesleğe henüz başlayan "tazecik" bir avukat olarak yazıyorum şu an

Sakın,sakın yılma meslektaşım..Yaşadığın türden olumsuzlukları aynen ben de yaşadım..Kalemlerden kovulduğum, bu da yetmezmiş gibi şikayet edildiğim dahi oldu..Ama güldüm..Emin ol bunların hepsi olurken; önce sinirimden sonra da yaşananların komikliğinden hep gülümsedim..Baronun en güleç avukatı demeye başladılar sonra gülümsemediğim bir gün olunca bir şey mi oldu diyenler o kadar fazla ki artık

Mesleğe yeni başlamış olmanın hevesi ve mutluluğu yerini korkuya bırakıyor zamanla..Staj süresinin en zor dönemi bu bence..İnsan önce kendisiyle mücadele ediyor..Umutlarıyla ve "ne olmak istediği" ile.. Kaygı o kadar büyüyor ki stajın son zamanlarına doğru içinde beslenen o telaş gözlerine yansıyor ve sen dahil herkes bu durumdan etkileniyor..

Hep derim..Hukuk Fakültesini bitirip de çalışma hayatına o "öğrenci" ruhuyla hemen atılabilenler zaten o mücadeleci ruhu ve sabrı içinde barındırır, diye.. Ve bu görüşümde hiç yanılmadım..Staj yaparken icra dairelerinde kavga ettim, kalemlerde problemler yaşadım, yeri geldi hakimlerin pervasızlığında bile gidip bunu yüzlerine dedim; ama asla VAZGEÇMEDİM..

Avukatlık, zor meslektir..Gerçekten zor meslektir..Ama gerçek olan bir şey varsa şudur: Bu hayatta zor olan ne varsa en güzeli de odur..!

Bazen meslektaşım dediklerin bile ayağına çelme takacak, düşeceksin. Öyle bir an gelecek ki haklılığını birtek sen göreceksin..Bazen kaybedecek; bazen kazanacaksın..Ama bunların hepsi olurken, eğer gerçekten kararını vermişsen daha bir sıkı sarılacaksın mesleğine..

Stajın başladığına göre artık üzerinde o CÜPPE var..Bu da demektir ki yalnız değilsin..O cüppe, hiç olmazsa senden hakkını bekleyecektir..

Yaşadıklarını böyle yazman ve öfken, senin bu mesleğe aslında ne kadar hazır olduğunu gösteriyor bence..Mesleğimizi "yedirmeyecek" bir arkadaşı daha aramızda görmek bana büyük bir keyif verdi, ne yalan söyleyeyim
Old 04-10-2011, 11:12   #20
eser_29

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ilksan
http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2004/11/10/550768.asp

Sayın Efekaptan, uğradığınız haksızlıklar moralinizi bozmasın. Yukarıdaki linki okuduğunuzda bu satırları yazan o zamanlar stajyer avukat olan bendenizin uğradığı haksızlığı görünce kendi halinize şükredeceksiniz.
Haberin devamını merak eden arkadaşlara söyliyeyim, 3 gün sonra aynı yere tekrar gittim ve yapmam gerekeni yaptım. Bu arada ne baro ne hakimler nede savcılar yanımda yer almadı. olur böyle şeyler daha dikkatli davranmak lazım diyerek beni teselli ettiler!! Avukat yeri geldiğinde inandığı dava uğruna tek başına savaşandır. Gidin gerekli yerlere şikayetinizi yapın.

Sn. Ekici; Alıntı 1A'da görüldüğü üzere avukatlık mesleğini bırakması ve memurluğa geçmesi için bir sebep bulmak zor değil. Memurluk kıyak iş. Cumartesi-Pazar'ın var, saat 5:30'da işten çıkıp 6:30'da evde olabiliyorsun. Dayak yeme gibi bir durumla karşılaşman çok nadir, meslek riski-sorumluluğu yok denecek kadar az. Hele muhataplarının sus-pus ise bulunduğun dairenin kralısındır adeta.

Dokunmayın bana (yarama) dökecek çok şeyim var ortaya.
Old 04-10-2011, 11:28   #21
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan eser_29
Sn. Ekici; Alıntı 1A'da görüldüğü üzere avukatlık mesleğini bırakması ve memurluğa geçmesi için bir sebep bulmak zor değil. Memurluk kıyak iş. Cumartesi-Pazar'ın var, saat 5:30'da işten çıkıp 6:30'da evde olabiliyorsun. Dayak yeme gibi bir durumla karşılaşman çok nadir, meslek riski-sorumluluğu yok denecek kadar az. Hele muhataplarının sus-pus ise bulunduğun dairenin kralısındır adeta.

Dokunmayın bana (yarama) dökecek çok şeyim var ortaya.
Üniversite öğrenciliğim döneminde 3 yıl memuriyet yapmış biriyim. Dolayısıyla memuriyetin ne olduğunu/olmadığını gayet iyi bilebilecek bir meslektaşınızım.

Memuriyetim ziraat teknisyenliği idi ve çok az riskle fazla çalışmadan maaşımı alırdım. Kimilerini rahatsız etmeyebilecek olan bu durum beni rahatsız ederdi. Monoton, üretime herhangi bir katkı sağlamayan bir memur olmak açıkçası bana uygun değildi. İstifa edip stajımı başlattım. Birçok sıkıntı ve zorlukların ardından (maddi, manevi) şu an kendi işimi yapan bir avukatım ve mesleğimi seviyorum.

Bu bir tercih meselesidir. Görünen o ki, memuriyet yapmadığınız için pişman gibisiniz.
Old 04-10-2011, 11:50   #22
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Dokunmayın bana (yarama) dökecek çok şeyim var ortaya.

Sayın eser 29, anlaşılan bir çok zorlukla karşı karşıya kalmışsınız.Ancak alıntı yaptığım cümleniz nedeniyle size dokunmak istedim.İstedim çünkü ne varsa anlatmak gerekir diye düşündüm.Anlatmalı ve baz şeylerden bir takım dersler çıkarmalıyız.

Ama benim naçizane fikrim şudur ki ; kendi işini kendin halledeceksin, üzerimize giyindiğimiz o siyah şeyin bir ruhunun olduğuna inanacak ve bunu hiçe saymaya çalışanlara da ( bu kim olursa olsun ) o anda haddini bildireceksin.Şahsen ben memurlardan ziyade hakim ve savcıların azabına uğramış bir meslektaşınızım.Ama şunu açıkça ifade etmekte de bir behis görmüyorum doğrusu.Bana bağırma ya da haddimi bildirme cesaretini gösteren hakimi ve savcıyı dahi o anda alaşağı etmişliğim vardır. Bu, bu kadar açık söylenir mi demeyin.Söylüyorum çünkü üzerime giyindiğim o cübbenin hakkını vermem gerektiğini düşünüyorum.Şimdi o hakim ve savcılarımız nasıl davranıyorlar bana karşı bunu anlatabilmem mümkün değil.Bu kadar kısa zamanda bu kadar değişiklik ancak bu kadar olur.Neden oldu ki bu?Evet cevabı çok basit.Kendisinden daha dişli ve daha inanmış birine karşı koymak kolay değildir.
Old 04-10-2011, 11:59   #23
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan by dinçer
...Bana bağırma ya da haddimi bildirme cesaretini gösteren hakimi ve savcıyı dahi o anda alaşağı etmişliğim vardır....
Sayın Kavili bile böyle bir ifade kullanmadı bildiğim kadarıyla meslektaşım. Hakim, savcı ya da herhangi bir görevli tarafından maruz kalınan yanlış bir davranış karşısında alınan tutumu ifade etmek adına Türk Hukuk Sitesi'nde daha yerinde kelimeler kullanmak gerekir diye düşünüyorum.

Saygılarımla..
Old 04-10-2011, 12:23   #24
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın Kavili bile böyle bir ifade kullanmadı bildiğim kadarıyla meslektaşım. Hakim, savcı ya da herhangi bir görevli tarafından maruz kalınan yanlış bir davranış karşısında alınan tutumu ifade etmek adına Türk Hukuk Sitesi'nde daha yerinde kelimeler kullanmak gerekir diye düşünüyorum.

Saygılarımla..

Sayın EKİCİ ;

"Alaşağı etmek " Türkçe bir ifade olup,aynı zamanda Türk Dil Kurumu onayından geçmiş tüm deyimler ve atasözleri kitaplarında mevcuttur.

Kullandığım bu deyim, en saygın denilebilecek bir yazı içerisinde dahi bulunabilir ve bunda bir sakınca yoktur kanaatindeyim.

Ayrıca gerek memurlar tarafından olsun gerekse hakim ve savcılar tarafından olsun Meslektaşlarımızın uğramış bulundukları fiili ve/veya söz tacizinin aynı şekilde meslektaşlarımızın alaşağı edilmek kastı ile yapıldığı ortada iken sizin bu deyimi kullanmış olmamı hayretle karşılamanızı garipsedim doğrusu.

Kaldı ki Sayın Kavili'ye yönelik olarak kullanmış olduğum bir kelime yazı içeriğimde bulunmamaktadır.Sayın Kavili'ye saygımı muhafaza ederek şunu da söylemek isterim:

Avukat dediğimiz şeyden siz ne anlarsınız ya da avukatı nasıl yorumlarsınız bilemem ama benim Avukattan anladığım ve yapmaya çalıştığım, hiç kimseye ama hiç kimseye haksız yere saygısızlık yapmadan (buna mesleğe katkı sunan Meslektaşlarımız da dahildir mutlak anlamda )hür bir şekilde aldığı işi yapan ve bu uğurda kendi düşüncelerini hiç kimseye bağımlı olmadan ifade edebilen kişidir.

Bu anlamda kullandığım ifadenin kim tarafından nasıl kullanıldığına değil, yerinde bir kullanım mıdır/değil midir diye bakmayı tercih ederim.

Bu açıklamama rağmen kullanmış olduğum söz nedeniyle rahatsızlığınız sürüyorsa da özür dileriz.
Old 04-10-2011, 12:30   #25
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan by dinçer
Sayın EKİCİ ;

"Alaşağı etmek " Türkçe bir ifade olup,aynı zamanda Türk Dil Kurumu onayından geçmiş tüm deyimler ve atasözleri kitaplarında mevcuttur.

Kullandığım bu deyim, en saygın denilebilecek bir yazı içerisinde dahi bulunabilir ve bunda bir sakınca yoktur kanaatindeyim.

Ayrıca gerek memurlar tarafından olsun gerekse hakim ve savcılar tarafından olsun Meslektaşlarımızın uğramış bulundukları fiili ve/veya söz tacizinin aynı şekilde meslektaşlarımızın alaşağı edilmek kastı ile yapıldığı ortada iken sizin bu deyimi kullanmış olmamı hayretle karşılamanızı garipsedim doğrusu.

Kaldı ki Sayın Kavili'ye yönelik olarak kullanmış olduğum bir kelime yazı içeriğimde bulunmamaktadır.Sayın Kavili'ye saygımı muhafaza ederek şunu da söylemek isterim:

Avukat dediğimiz şeyden siz ne anlarsınız ya da avukatı nasıl yorumlarsınız bilemem ama benim Avukattan anladığım ve yapmaya çalıştığım, hiç kimseye ama hiç kimseye haksız yere saygısızlık yapmadan (buna mesleğe katkı sunan Meslektaşlarımız da dahildir mutlak anlamda )hür bir şekilde aldığı işi yapan ve bu uğurda kendi düşüncelerini hiç kimseye bağımlı olmadan ifade edebilen kişidir.

Bu anlamda kullandığım ifadenin kim tarafından nasıl kullanıldığına değil, yerinde bir kullanım mıdır/değil midir diye bakmayı tercih ederim.

Bu açıklamama rağmen kullanmış olduğum söz nedeniyle rahatsızlığınız sürüyorsa da özür dileriz.
Av. Ömer Kavili, avukatlara karşı yapılan hukuk ve kanun dışı davranışlarla hukuk ve kanunlar çerçevesinde kalarak mücadele etmiş ve bu mücadelenin bayraktarlarından biri haline gelmiş bir üstadımız olduğundan kendisine atıfta bulunmuştum.

Şahsen zaman zaman yargı mensuplarıyla karşı karşıya gelen biri olarak genel itibariyle söylediklerinize katıldığımı bilmenizi isterim ancak ifade tarzınızın uygun olmadığı konusunda ısrarcıyım.

TDK Büyük Türkçe Sözlük "alaşağı etmek":
1) yetkilerini elinden alıp birini yerinden uzaklaştırmak, atmak, kovmak; 2) kapıp yere vurmak; 3) mec. kötülemek, değersiz göstermek: “Her on yılda bir, geçmişten bu yana süregelen edebiyatı alaşağı ediyoruz.” -T. Uyar.
Old 04-10-2011, 12:45   #26
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
TDK Büyük Türkçe Sözlük "alaşağı etmek":
1) yetkilerini elinden alıp birini yerinden uzaklaştırmak, atmak, kovmak; 2) kapıp yere vurmak; 3) mec. kötülemek, değersiz göstermek: “Her on yılda bir, geçmişten bu yana süregelen edebiyatı alaşağı ediyoruz.” -T. Uyar.

Sayın Ekici ;

Sayın Kavili için söylediklerinize katılmamak mümkün değil.Konuya Sayın Kavili üzerinden değil de şu şekilde yaklaşmayı uygun bulduğumu söylemem gerekiyor.

1) Kullanmış olduğum deyimi bir başkası kullanmadı diye benim kullanmamı bana çok görmemelisiniz.

2) Alaşağı etmek sözcüğünün TDK nezdinde bir de "mağlup etmek " anlamı bulunmaktadır ki ben de bunu düşünerek kullanmıştım.

3) Mağlup etmek anlamına gelmediğini düşünseniz bile ( ki var olan kitaplar karşısında bu pek mümkün görünmüyor ) diğer anlamlarda kullanmış olmamı da sakıncalı görmüyorum.Zira hakim ve/veya savcı bir Avukat'ı, gerek söylediği sözler gerekse davranış tarzıyla alaşağı ediyor ve bunda bir sakınca görülmüyor ise bir avukatın da kendisini alaşağı eden birilerine karşı bu deyimi kullanmasında da sakınca görülmemelidir diye düşünüyorum.

4)Sizinde taktir ettiğiniz ve paylaştığınız T.UYAR'ın sözü içerisinde de "alaşağı etmek " deyiminin geçmesi aslında bu sözü kullanmakla bir yanlış yapmadığımı göstermektedir.Sayın Uyar edebiyatı alaşağı etmiş, ben de bulunduğu makamı kaldıracak güçte olmayan ve tam aksine makamın gücünden haksız yere nemalanmaya çalışan hakimi veya savcıyı alaşağı etmişim.Çok görmeyiniz

Bu arada hakim ya da savcı düşmanı olmadığımı belirme ihtiyacı hissettim.Anlattığım hadise olmaması gereken ender durumlardan biridir.
Old 04-10-2011, 12:51   #27
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Sayın by dinçer;

Hakim ve savcıların avukatlara, avukatların da hakim ve savcılara kullanmaması gereken bir ifade olduğunu düşündüğüm mezkur kelimeyi bu platformda sarf etmeyi uygun görüyorsanız fazladan bir yorumda bulunmanın da bir anlamı yok sanırım.
Old 04-10-2011, 13:01   #28
by dinçer

 
Varsayılan

Alıntı:
Sayın by dinçer;

Hakim ve savcıların avukatlara, avukatların da hakim ve savcılara kullanmaması gereken bir ifade olduğunu düşündüğüm mezkur kelimeyi bu platformda sarf etmeyi uygun görüyorsanız fazladan bir yorumda bulunmanın da bir anlamı yok sanırım.

Sayın Ekici ;

Sanırım bu benim değil, TDK 'nın sorunu.İnanın 1 Ekim 2011 tarihi itibariyle bu kurumun mesuliyetini alacak güçte görmüyorum kendimi.Yoksa bunun da yüklenebilirdim.

Sonuç itibariyle kullanmış olduğum bir deyim ve uygun olmadığı yönünde en ufak bir şüphem yok.

Ancak sizi kırmamak adına da olsa O MEZKUR DEYİMİ kullanmamaya gayret edeceğim. Saygılar...
Old 04-10-2011, 13:26   #29
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Değerli Meslektaşlarım,

Meselenin özünü terk etmeyelim derim. Genel olarak bütün tartışmalarımızın ulaşmak istediği amaç yararlı sonuçlar ve etkileşimlerle bahsi kapatmak değil mi?

O zaman şöyle bağlayıp, aslî meseleye eğilelim: Sayın by dinçer'in kullandığı deyim, elbette ki cümle içinde oraya konulabilecek ve tercih edilebilecek en ideal kullanım değildir. Bunu Sayın by dinçer de kabul eder...

Ancak, Sayın by dinçer'in kastının, deyimin sözlükte yer verilen karşılığı anlamında olmadığına ve kasdı aşan bir ifade olarak, konuşma/yazışma akışı içinde alelade kullanılmış olduğuna da itimat etmemiz gerektiği kanaatindeyim.

Hem genel güven ilkesi ve hem de Sayın by dinçer'in deyimin içerdiği fiili ve işlemi yapacak yetki/görev ve bir avukat olarak "konum" da olmaması böyle anlamamızı icab ettirir kanısındayım.

Son olarak, Sayın Ekici'nin forumun ve tartışmanın itidal ve vakar içinde sürmesi, belli hukukçu duyarlılıklarının korunması amacıyla ve son derece halisane olarak bu uyarıyı yaptığına inanıyorum.

Düşüncelerime katılınıyorsa, bir ortak kanaatte buluşulmuş olunur.

Saygılarımla.
Old 04-10-2011, 13:47   #30
Av. Engin EKİCİ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan by dinçer
...O MEZKUR DEYİMİ kullanmamaya gayret edeceğim. Saygılar...
Alıntı:
Yazan Av.Ömer Güntay
...Düşüncelerime katılınıyorsa, bir orta kanaatte buluşulmuş olunur.
Ortak kanaate ulaşılmış, mesleğin zor ve meşakkatli olduğu konusunda hemfikir olunarak avukatların maruz kaldıkları haksız ve hukuksuz uygulamalar karşısında hukuki ölçüler içerisinde sessiz kalmamaları gerektiğine vurgu yapılmıştır.

Saygılarımla..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Bir Avukatın Vergi Dairesi Macerası Av. Engin EKİCİ Hukuk Sohbetleri 54 18-04-2013 13:36
kastamonu 3. icra dairesi av.asen öznur Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 1 10-09-2008 14:44
Adapazarı icra dairesi incitanesi Şehirlerarası Nöbetçi Avukat 1 27-08-2008 14:51
sevk irsaliyeli fatura ile yapılan icra takibinde yetkili icra dairesi Av.Safiye Meslektaşların Soruları 3 04-08-2008 21:00
icra dairesi ve İTM de vekaletname av.sgenc Meslektaşların Soruları 3 22-06-2008 12:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07401395 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.