Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İcra İflas SuÇlarinda "dava ZamanaŞimi"

Yanıt
Old 30-12-2010, 18:08   #1
baristopuk

 
Varsayılan İcra İflas SuÇlarinda "dava ZamanaŞimi"

İcra İflas Kanunu'nda düzenlenen taahhüdü ihlal, nafaka borcunu ödememek gibi suçlarda dava zamanaşımı süresi ne kadardır?

İİK 354 ceza zamanaşımını düzenliyor ve 2 yıl olduğu açık.
Dava zamanaşımı konusunda Kabahatler Kanununda, İİK'nunda vs özel bir düzenleme var mı? Ben özel bir düzenleme göremedim. 2 yıllık (uzatılmış 3 yıl) zamanaşımı süresi 765 Sayılı TCK 104. madde de vardı.
Özel bir düzenleme yoksa 5237 Sayılı Yasa 66. madde gereği zamanaşımı süresi 8 yıl (uzatılımış hali ile 12 yıl) gibi görünüyor.
Old 30-12-2010, 18:29   #2
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan baristopuk
İcra İflas Kanunu'nda düzenlenen taahhüdü ihlal, nafaka borcunu ödememek gibi suçlarda dava zamanaşımı süresi ne kadardır?

İİK 354 ceza zamanaşımını düzenliyor ve 2 yıl olduğu açık.
Dava zamanaşımı konusunda Kabahatler Kanununda, İİK'nunda vs özel bir düzenleme var mı? Ben özel bir düzenleme göremedim. 2 yıllık (uzatılmış 3 yıl) zamanaşımı süresi 765 Sayılı TCK 104. madde de vardı.
Özel bir düzenleme yoksa 5237 Sayılı Yasa 66. madde gereği zamanaşımı süresi 8 yıl (uzatılımış hali ile 12 yıl) gibi görünüyor.

Merhabalar;

İİK 347. madde sözünü ettiğiniz düzenlemeyi içeriyor:

Alıntı:
Şikayet süresi:

Madde 347 - Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.

Saygılarımla...
Old 30-12-2010, 19:18   #3
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan baristopuk
5237 Sayılı Yasa 66. madde gereği zamanaşımı süresi 8 yıl (uzatılımış hali ile 12 yıl) gibi görünüyor.

Aynen katılıyorum.
Old 31-12-2010, 12:08   #4
baristopuk

 
Varsayılan

Cevaplarınız için teşekkür ederim. Yanlız İİK 347'de düzenlenen şikayet süresi benim sorduğum "dava zamanaşımı" süresi idi.
Yaptırım olarak Disiplin hapsi ve veya tazyik hapsi öngörülen eylemler için "dava zamanaşımı" öngörülmediği yönünde Yargıtay üyelerinin görüşleri var. Sanırım doğru olan değerlendirme bu.
Old 31-12-2010, 14:28   #5
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan baristopuk
Cevaplarınız için teşekkür ederim. Yanlız İİK 347'de düzenlenen şikayet süresi benim sorduğum "dava zamanaşımı" süresi idi.
Yaptırım olarak Disiplin hapsi ve veya tazyik hapsi öngörülen eylemler için "dava zamanaşımı" öngörülmediği yönünde Yargıtay üyelerinin görüşleri var. Sanırım doğru olan değerlendirme bu.
Sn. baristopuk ve Sn. Suat Ergin;

İİK'da düzenlenen cezai hükümlerin takibinin şikayete bağlı olduğu ve bu suçlar için yapılan şikayetlerin C. Savcılığına değil de İcra (Ceza) Mahkemesine yapıldığı, şikayet ile birlikte davanın açıldığı, davanın açılabilmesi için 3 aylık ve 1 yıllık sürelerin dolmamış olması gerektiği konusunda mutabık isek (ki uygulamanın bu yönde olduğu malumunuzdur) artık TCK'daki dava zamanaşımına ilişkin hükümlerin bu fiillere uygulanamayacağını düşünmek gerekmez mi?

Şöyle düşünelim: Verilmiş bir taahhüdün 04.01.2010 tarihinde ödenecek olan taksidinin ödenmemesi halinde İİK 340. maddeye göre cezalandırılabilmesi için 04.04.2010 tarihinden önce veya her halde 04.01.2011 tarihinden evvel şikayet edilmiş olması gerekmez mi? Süreyi 8 (uzatılmış 12) yıl olarak kabul edersek 04.01.2018 (veya 04.01.2022) tarihine kadar şikayet edilebileceği düşünülmelidir ki İİK md. 347 hükmü karşısında bu mümkün değildir.

Saygılarımla...
Old 31-12-2010, 15:03   #6
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Özgür KARABULUT
Sn. baristopuk ve Sn. Suat Ergin;

İİK'da düzenlenen cezai hükümlerin takibinin şikayete bağlı olduğu ve bu suçlar için yapılan şikayetlerin C. Savcılığına değil de İcra (Ceza) Mahkemesine yapıldığı, şikayet ile birlikte davanın açıldığı, davanın açılabilmesi için 3 aylık ve 1 yıllık sürelerin dolmamış olması gerektiği konusunda mutabık isek (ki uygulamanın bu yönde olduğu malumunuzdur) artık TCK'daki dava zamanaşımına ilişkin hükümlerin bu fiillere uygulanamayacağını düşünmek gerekmez mi?

Şöyle düşünelim: Verilmiş bir taahhüdün 04.01.2010 tarihinde ödenecek olan taksidinin ödenmemesi halinde İİK 340. maddeye göre cezalandırılabilmesi için 04.04.2010 tarihinden önce veya her halde 04.01.2011 tarihinden evvel şikayet edilmiş olması gerekmez mi? Süreyi 8 (uzatılmış 12) yıl olarak kabul edersek 04.01.2018 (veya 04.01.2022) tarihine kadar şikayet edilebileceği düşünülmelidir ki İİK md. 347 hükmü karşısında bu mümkün değildir.

Saygılarımla...

Sayın ve Sevgili Özgür Karabulut,

Ceza davalarında şikayete bağlı bir suç sözkonusu ise, şikayet süresi öngörülmüştür. İİK 347 inci madde işte bu süreyi hüküm altına almıştır.Bu süre hak düşürücü süredir. Örneğinizde

Alıntı:
04.04.2010 tarihinden önce veya her halde 04.01.2011 tarihinden evvel şikayet edilmiş olması

gerekir.

Bundan sonraki aşama ise dava zamanaşımıdır. Türk Ceza Hukuku sisteminde her ceza davası için, dava zamanaşımı sözkonusudur. Tek istisna, TCK 66/7 inci maddedir. Çünkü "makul sürede yargılanmak"; her sanığın hakkı olduğu gibi, evrensel hukuk ilkesidir.

İcra suçlarında aksini düşünecek olursak, adam yaralayan birisi dava zamanaşımı süresi içinde mahkum olmazsa serbest kalırken, ekonomik suç olan "taahhüdü ihlal" gibi bir suçtan yargılanan sanık, ilanihaye yargılanacak demektir. Bu ise, adil olmayan ve hakkaniyete aykırı bir düşünce biçimidir.
Old 31-12-2010, 15:12   #7
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
Sayın ve Sevgili Özgür Karabulut,
... ekonomik suç olan "taahhüdü ihlal" gibi bir suçtan yargılanan sanık, ilanihaye yargılanacak demektir. Bu ise, adil olmayan ve hakkaniyete aykırı bir düşünce biçimidir.
Tamamdır Suat Abiciğim, konu anlaşıldı. Fakat bu durumda benim cevabımın da değişmesi gerekiyor:

İİK'da düzenlenen suçlar açısından dava zamanaşımı için özel bir düzenleme yapılmamıştır. Hal böyle olunca Sn. Suat Ergin'in de isabetle belirttiği üzere 5237 Sayılı Yasa 66. madde gereği zamanaşımı süresinin 8 yıl (uzatılımış hali ile 12 yıl) olarak uygulanması gerekir.

Saygılarımla...
Old 03-01-2011, 12:18   #8
cektan

 
Varsayılan

İcra İflas suçları şikayete bağlı olmakla bu şikayet doğrudan icra ceza mahkemesine yapılır ve uygululanan zamanaşımı da ceza kanununda ki süreler değil,icra iflas kanunundan doğan ve şikayete bağlı suçlara uygulanan 3 aylık ve 1 yıllık sürelerdir.Taahhüdü ihlali veya nafaka yükümlülüğü yerine getirmdiğini öğrendiğiniz andan itibaren 3 ay herhalükarda 1 yıllık şikayet zamanaşımı süreniz vardır.Burada ki öğrenme süresi de icra dosyasında taahhüdün yerine getirilmeme tarihinden sonra yapılan ilk talep tarihidir.
Old 03-01-2011, 12:27   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cektan
İcra İflas suçları şikayete bağlı olmakla bu şikayet doğrudan icra ceza mahkemesine yapılır ve uygululanan zamanaşımı da ceza kanununda ki süreler değil,icra iflas kanunundan doğan ve şikayete bağlı suçlara uygulanan 3 aylık ve 1 yıllık sürelerdir.Taahhüdü ihlali veya nafaka yükümlülüğü yerine getirmdiğini öğrendiğiniz andan itibaren 3 ay herhalükarda 1 yıllık şikayet zamanaşımı süreniz vardır.Burada ki öğrenme süresi de icra dosyasında taahhüdün yerine getirilmeme tarihinden sonra yapılan ilk talep tarihidir.

Bahsettiğiniz süreler, "zamanaşımı" süreleri değil, "hak düşürücü" şikayet süreleridir. "Dava zamanaşımı" ise, tamamen farklı kavramdır. Yukarıda izahını yapmıştım.
Old 03-01-2011, 12:28   #10
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı:
Yazan baristopuk

5237 Sayılı Yasa 66. madde gereği zamanaşımı süresi 8 yıl (uzatılımış hali ile 12 yıl) gibi görünüyor.




Alıntı:
Yazan Av. Suat Bey
Aynen katılıyorum.


Alıntı:
Yazan Av.Suat Bey
İcra suçlarında aksini düşünecek olursak, adam yaralayan birisi dava zamanaşımı süresi içinde mahkum olmazsa serbest kalırken, ekonomik suç olan "taahhüdü ihlal" gibi bir suçtan yargılanan sanık, ilanihaye yargılanacak demektir. Bu ise, adil olmayan ve hakkaniyete aykırı bir düşünce biçimidir.

Alıntı:
Yazan Av.Özgür Bey
Tamamdır Suat Abiciğim, konu anlaşıldı. Fakat bu durumda benim cevabımın da değişmesi gerekiyor:

İİK'da düzenlenen suçlar açısından dava zamanaşımı için özel bir düzenleme yapılmamıştır. Hal böyle olunca Sn. Suat Ergin'in de isabetle belirttiği üzere 5237 Sayılı Yasa 66. madde gereği zamanaşımı süresinin 8 yıl (uzatılımış hali ile 12 yıl) olarak uygulanması gerekir.

Saygılarımla..

Kafam iyice karıştı.

Özgür Bey;

Suat Bey son mesajında sanki İcra suçları bakımından uzun süre beklemek (onun ifadesiyle: yargılanmak) adil olmaz demiş gibi ama.

Sizin bu konudaki son görüşünüzü alabilir miyim?
Old 03-01-2011, 12:30   #11
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan cektan
İcra İflas suçları şikayete bağlı olmakla bu şikayet doğrudan icra ceza mahkemesine yapılır ve uygululanan zamanaşımı da ceza kanununda ki süreler değil,icra iflas kanunundan doğan ve şikayete bağlı suçlara uygulanan 3 aylık ve 1 yıllık sürelerdir.Taahhüdü ihlali veya nafaka yükümlülüğü yerine getirmdiğini öğrendiğiniz andan itibaren 3 ay herhalükarda 1 yıllık şikayet zamanaşımı süreniz vardır.Burada ki öğrenme süresi de icra dosyasında taahhüdün yerine getirilmeme tarihinden sonra yapılan ilk talep tarihidir.
Sn. Cektan,

İlk ve ikinci mesajımda yazanların aynısını yazdığınızdan benim düştüğüm yanılgıya sizin de düştüğünüzü düşünüyorum.

Sn. baristopuk'un sorduğu ve Sn. Suat Ergin'in cevapladığı husus olan dava zamanaşımı "bir suçtan ötürü yasada gösterilen süreler içerisinde dava açılmamış veya açılan dava sona erdirilmemişse sözkonusu olur. Başka bir deyişle, dava zamanaşımı gerçekleştiğinde atılı suçtan dava açılamayacağı gibi açılmış bulunan davaya da devam edilmez*" şeklinde özetlenebilecek olan husustur.

Yani yargılamanın ne kadar süreceği hususudur.

*) www.ceza-bb.adalet.gov.tr/makale/158.doc (Murat Kayançiçek - C.Savcısı)

Saygılarımla...
Old 03-01-2011, 12:40   #12
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Kafam iyice karıştı.

Özgür Bey;

Suat Bey son mesajında sanki İcra suçları bakımından uzun süre beklemek adil olmaz demiş gibi ama.

Sizin bu konudaki son görüşünüzü alabilir miyim?

Suat Bey son mesajında,

Sn. baristopuk'un
Alıntı:
Yazan baristopuk
Disiplin hapsi ve veya tazyik hapsi öngörülen eylemler için "dava zamanaşımı" öngörülmediği yönünde Yargıtay üyelerinin görüşleri var. Sanırım doğru olan değerlendirme bu."
yönündeki düşüncesine ve benim
Alıntı:
Yazan Av.Özgür KARABULUT
TCK'daki dava zamanaşımına ilişkin hükümlerin bu fiillere uygulanamayacağını düşünmek gerekmez mi?
soruma cevaben bildirdiği görüşünü:
Alıntı:
Yazan Av.Suat ERGİN
Türk Ceza Hukuku sisteminde her ceza davası için, dava zamanaşımı sözkonusudur. ... İcra suçlarında aksini düşünecek olursak, ... "taahhüdü ihlal" gibi bir suçtan yargılanan sanık, ilanihaye yargılanacak demektir. Bu ise, adil olmayan ve hakkaniyete aykırı bir düşünce biçimidir."
cümleleri özetler.

Benim bu konuya bir itirazım yok. Hak düşürücü süre ile dava zamanaşımı kavramlarının (uzunca) bir an için karşımasından ibaret bir karışıklık.

(Belli ki sadece bende karışmıyor )

Saygılarımla...
Old 03-01-2011, 12:47   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Özgür KARABULUT
Suat Bey son mesajında,

Sn. baristopuk'un
yönündeki düşüncesine ve benim soruma cevaben bildirdiği görüşünü:
cümleleri özetler.

Benim bu konuya bir itirazım yok. Hak düşürücü süre ile dava zamanaşımı kavramlarının (uzunca) bir an için karşımasından ibaret bir karışıklık.

(Belli ki sadece bende karışmıyor )

Saygılarımla...

Yani siz anladınız mı ? )

Ben hala cevaplarda bir sorun olduğunu düşünüyorum.

Sorunun net cevabı verilebilir mi?

" İcra suçlarında dava zamanaşımı var mıdır? Var ise süresi ne kadardır?"

------

Suat Bey, şunu diyor:

Üç ay veya 1 yıl gibi süreler şikayet süreleridir ve bunlar zamanaşımı olarak nitelendirilemez. Hak düşürücü sürelerdir.

Türk ceza hukuku sisteminde tüm suçlar için dava zamanaşımı söz konusu olup, tek istisna Yurt dışında işlenen (bazı) suçlar bakımından (TCK.66/7) mevcut olup, İcra ceza hukuku bu istisna dışındadır. Yani İcra ceza hukukunda da dava zamanaşımı söz konusudur.

Aksi düşünce icra ceza hukuku bakımndan işlenen suçlar için sonsuza kadar beklemeyi gerektirir. O da adil olmaz.

Buraya kadar ben de katılıyorum.

Suat Bey devam ediyor;

"Bu nedenle icra suçları (ekonomik suç) bakımından [Benim ilavem: uzun sayılmayan süre:] 8 yıl (Uzatılmış süre 12 yıl). " doğru ve adildir.

Hiç de uzun değil bence de.
Old 03-01-2011, 12:48   #14
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Yani siz anladınız mı ? )

Ben hala cevaplarda bir sorun olduğunu düşünüyorum.

"sorun"u ortaya koyarsanız, çözeriz.
Old 03-01-2011, 12:57   #15
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Mehmet Saim Dikici
Yani siz anladınız mı ? )

Ben hala cevaplarda bir sorun olduğunu düşünüyorum.

Sorunun net cevabı verilebilir mi?

" İcra suçlarında dava zamanaşımı var mıdır? Var ise süresi ne kadardır?"

------

Suat Bey, şunu diyor:

Üç ay veya 1 yıl gibi süreler şikayet süreleridir ve bunlar zamanaşımı olarak nitelendirilemez. Hak düşürücü sürelerdir.

Türk ceza hukuku sisteminde tüm suçlar için dava zamanaşımı söz konusu olup, tek istisna Yurt dışında işlenen suçlar bakımından mevcut olup, İcra ceza hukuku bu istisna dışındadır. Yani İcra ceza hukukunda da dava zamanaşımı söz konusudur.

Aksi düşünce icra ceza hukuku bakımndan işlenen suçlar için sonsuza kadar beklemeyi gerektirir. O da adil olmaz.

Buraya kadar ben de katılıyorum.

Suat Bey devam ediyor;

"Bu nedenle icra suçları (ekonomik suç) bakımından uzun sayılmayan süre: 8 yıl (Uzatılmış süre 12 yıl). " doğru ve adildir.

Hiç de uzun değil bence de.

8 (ya da 12) yıl, "sonsuz"'un karşısında epey bir kısa olarak nitelenebilir. Sanırım Suat Abi'nin kısadan kastı bu ama iyisimi ben aradan çekileyim.

İkiniz daha iyi anlaşıyorsunuz, seyrine de doyum olmuyor!
Old 03-01-2011, 12:58   #16
baristopuk

 
Varsayılan

Arkadaşlar İİK’da düzenlenen suçların tümü için zamanaşımı düzenlemesi yapılmamıştır görüşüne katılmıyorum. Cezası hapis, adli para cezası olan eylemler için TCK’da ki zamanaşımı süreleri uygulanır. Cezası disiplin veya tazyik hapsi olan eylemler için TCK’da veya Kabahatler Kanunu’nda dava zamanaşımı düzenlemesi yoktur. Ayrıca şikayet ve ceza zamanaşımı süreleri ile dava zamanaşımı sürelerinin karıştırılmaması gerekiyor. Cevap veren tüm arkadaşlara teşekkür ediyorum.
Old 03-01-2011, 13:06   #17
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Suat Ergin
"sorun"u ortaya koyarsanız, çözeriz.

Bu konuda İcra Kanununa özel bir süreyi içeren madde eklenmelidir. Bu süre öyle 8 - (uzatılmış şekli ile=) 12 yıl falan da olmamalıdır. Daha kısa olmalıdır.
Old 03-01-2011, 13:07   #18
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Özgür KARABULUT
8 (ya da 12) yıl, "sonsuz"'un karşısında epey bir kısa olarak nitelenebilir.


Sıtmaya razı olmak gibi değil mi?
Old 05-12-2012, 16:40   #19
esrabaran85

 
Varsayılan

İcra İflas Kanununda düzenlenen suçlara ilişkin özel bir zamanaşımı süreleri öngörülmemiş, TCK'daki zamanşımı sürelerinin uygulanması gerekir diye düşünüyorum. Nitekim Yargıtay kararında da bu durum belirtilmiş, İİK'da düzenlenen suça ilişkin olarak TCK'da yer alan zamanaşımı süresini uygulmıştır.

T.C.
YARGITAY
16. HUKUK DAİRESİ
E. 2004/7307
K. 2004/12128
T. 25.11.2004
• HÜKMEN TESLİM EDİLEN YERE TECAVÜZ SUÇU ( Davacılara Ait Taşınmazda Bulunan Su Kaynağına ve Suya Yönelik Müdahale - Şahsi Dava ile Takip Edilemeyeceği Cihetle İcra Mahkemesince Kamu Davasının Açılması İçin Evrakın C. Başsavcılığı 'na Tevdiine Karar Verilmesi Gereği )
• ŞAHSİ DAVA ( Hükmen Teslim Edilen Yere Tecavüz Suçu Şahsi Dava Yoluyla Takip Edilemeyeceği/Kamu Davasının Açılması İçin Evrakın C. Başsavcılığı 'na Tevdiine Karar Verilmesi Gereği - Davacılara Ait Taşınmazda Bulunan Su Kaynağına ve Suya Yönelik Müdahale )
• SU KAYNAĞINA VE SUYA YÖNELİK MÜDAHALE ( Hükmen Teslim Edilen Yere Tecavüz Suçu Şahsi Dava Yoluyla Takip Edilemeyeceği - Kamu Davasının Açılması İçin Evrakın C. Başsavcılığı 'na Tevdiine Karar Verilmesi Gereği )
• ZAMANAŞIMI ( Davacılara Ait Taşınmazda Bulunan Su Kaynağına ve Suya Yönelik Müdahale - Hükmen Teslim Edilen Yere Tecavüz Suçu TCK' nun 102/4. Maddesi Uyarınca 5 Yıllık Dava Zamanaşımına Tabi Olduğu Gözetilmeden Zamanaşımı Sebebiyle Davanın Ortadan Kaldırılmasının Hatalı Olduğu )
2004/m.342
1412/m.359
ÖZET : Hükmen teslim edilen yere tecavüz suçları, suçun niteliği gereği şahsi dava ile takip edilemez. Bu durumda icra mahkemesince kamu davasının açılması için usule ilişkin işlemlerin durdurulmasına ve evrakın C. Başsavcılığı 'na tevdiine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

DAVA : Hükmen teslim edilen yere tecavüz suçundan sanıklar AY., AA., M.Y., Y.G., AK., M.K., E.U. ve c.t. haklarındaki davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına karar verilmiş, hüküm yasal süresi içerisinde şikayetçi vekili tarafından temyiz edildiğinden Yargıtay C.Başsavcılığı'nın bozma istemli tebliğnamesiyle dosya daireye gönderilmiş olmakla, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okunarak gereği görüşüldü:

KARAR : 1- Takip dayanağı ilamda, genel nitelikte olmayan ve davacılara ait taşınmazda bulunan su kaynağına ve suya yönelik müdahalenin önlenmesine, söz konusu suyun kullanılması için takılan plastik boruların sökülmesine karar verilmiştir. Kesinleşen ilamın infazından sonraki vaki tecavüz halinde İİK' nun 342. maddesi delaletiyle TCK'nun 309. maddesinin uygulanması gerekeceği, anılan suçun da, yasada yazılı cezasının nev'i ve miktarı itibariyle TCK' nun 102/4. maddesi uyarınca 5 yıllık dava zamanaşımı süresine tabi bulunduğu, suçun işlendiği tarih itibariyle bu sürenin gerçekleşmediği gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılması,

2- Sanıklara isnat edilen suç niteliği gereği şahsi dava ile takip edilemeyeceğinden kamu davası ikamesi için CMUK'nun 359. maddesi gereğince usule ait muamelelerin durdurulmasına ve evrakın Cumhuriyet Başsavcılığı'na tevdiine karar verilmesi gerekeceğinin düşünülmemiş olması,isabetsiz bulunduğundan;

SONUÇ : Temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün istem gibi BOZULMASINA 25.11.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(kazancı içtihat prog)
Old 05-12-2012, 16:53   #20
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

Ceza Genel Kurulu
Esas: 2008/16-98
Karar: 2008/154
Karar Tarihi: 03.06.2008


ALACAKLISINI ZARARA SOKMAK KASDİYLE MEVCUDUNU EKSİLTME SUÇU - SORGU SÜRESİ İLE İNCELEME TARİHİ ARASINDA BEŞ YILLIK ASLİ ZAMANAŞIMI SÜRELERİ DOLDUĞU - HÜKÜMLÜLERDEN BİRİ İÇİN ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN HENÜZ DOLMADIĞI - YENİDEN TEMYİZ DAVASI AÇILMASI GEREĞİ

ÖZET: Somut olayda Özel Dairece inceleme yapılan 25.03.2008 tarihi itibarıyla F. ve H. yönünden sorgu süresi ile inceleme tarihi arasında 765 sayılı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince 5 yıllık asli zamanaşımı süreleri dolmuş ise de; 13.03.2007 tarihli mahkumiyet kararı ile kesintiye uğramış olması nedeniyle hükümlü Ç.A. açısından 5 yıllık zamanaşımı süresi henüz dolmadığından, Özel Dairenin Ç.A. ile ilgili kararı isabetli bulunmamıştır. Bu itibarla; itirazın kabulüne, Özel Daire kararının hükümlü Ç.A.'a ilişkin olan kısmının kaldırılmasına ve dosyanın Ç.A. yönünden yeniden temyiz davası açılarak, yeni bir karar verilmesi için Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 331, 366) (765 S. K. m. 102, 104, 522) (1412 S. K. m. 322)

Dava: Finansbank'a kredi borcu olan sanık Ç.A.'ın alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla 23.01.2001 ve 24.01.2001 tarihlerinde bir kısım gayrimenkullerini muvazaalı olarak tanıdıklarına devrettiği iddiasıyla sanığın 2004 sayılı İcra ve İflas Yasasının 331/1-3. maddeleri uyarınca cezalandırılması için İzmir C. Başsavcılığınca 01.06.2001 havale tarihli iddianame ile açılan kamu davası sonunda; İzmir 9. Asliye Ceza Mahkemesinin 22.06.2005 gün ve 656-379 sayılı görevsizlik kararı üzerine davaya bakan İzmir 2. İcra Ceza Mahkemesince 13.03.2007 gün ve 1462-1126 sayı ile; < (diğer iki sanığın beraatına)... Sanık Ç.A.'ın alacaklısını zarara sokmak maksadıyla mevcudunu eksiltmek suçu sabit görülmekle eylemine uyan İİK. 331/1 ve 765 sayılı Yasanın 522/1. maddeleri uyarınca 4 ay hapis cezası ile mahkumiyetine,> hükmedilmiş olup, hüküm sanık Ç.A. müdafii ile katılan vekili tarafından temyiz edildiğinde; dosyayı inceleyen Yargıtay 16. Hukuk Dairesince 25.03.2008 gün ve 5247-1831 sayı ile;

Karar: <... Sanıklara isnat edilen suç, İİK. nun 331. maddesinde düzenlenmiştir. Yasada bu suç için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre; zamanaşımını kesen en son işlem olan sanık Ç.A. yönünden sorgusunun yapıldığı 22.10.2002, sanık H.K. için sorgusunun yapıldığı 23.10.2002 ve F.Ö.'ın sorgusunun yapıldığı 08.03.2002 tarihlerinden temyiz incelemesinin yapıldığı tarihe kadar borçlu sanıkların lehine olan 765 sayılı TCK. nun 102/4, 104/2. maddelerinde öngörülen 5 yıllık asli zamanaşımı süresinin dolduğu anlaşılmakla, sair yönler incelenmeksizin hükmün İİK. nun 366. maddesi gereğince bozulmasına, 1412 sayılı CMUK. nun 322/1 ve 765 sayılı TCK. nun 102/4, 104/2. maddeleri uyarınca davanın zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmasına..." karar verilmiştir.

Bu karara, Yargıtay C. Başsavcılığınca 25.04.2008 gün ve 190975 sayı ile;

<... Sanık Ç.A. ve diğer sanıklar hakkında, 23.01.2001 tarihinde işlendiği iddia edilen suçtan dolayı 21.05.2001 tarihinde iddianame ile kamu davası açılmış olup, Ç.A.'ın sorgusunun yapıldığı 22.10.2002 tarihinden itibaren, zamanaşımını en son kesen 13.03.2007 tarihli mahkumiyet hükmüne kadar 765 sayılı TCY.nın 102/4. maddesinde belirlenen 5 yıllık sürenin geçmediği gözetilmeden, zamanaşımının dolduğundan bahisle yazılı şekilde bozma ve zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırma kararı verilmesi ...> isabetsizliğinden itiraz yoluna başvurulmuş ve Özel Daire kararının kaldırılarak, dosyanın sanık Ç.A. yönünden temyiz incelemesi yapılmak üzere Dairesine gönderilmesi talep edilmiştir.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır:

Ceza Genel Kurulu'ndaki inceleme hükümlü Ç.A. hakkındaki hükme hasren yapılmıştır.

Finansbank'a kredi borcu bulunan Ç.A.'ın alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla 23.01.2001 ve 24.01.2001 tarihlerinde bir kısım gayrimenkullerini muvazaalı olarak tanıdıklarına devretmesi tarzında gerçekleştiği anlaşılan olayla ilgili olan ve itiraza konu edilen husus zamanaşımı süresinin dolup dolmadığına ilişkin olduğundan bu husus önmesele olarak incelenmiştir.

Dosya kapsamına göre;

23.01.2001 ve 24.01.2001 tarihlerinde birlikte suç işledikleri iddia edilen 3 ayrı sanık hakkında 01.06.2001 havale tarihli iddianame ile kamu davaları açılmıştır. Sanıklardan, Ç.A.'ın mahkeme önündeki sorgusu 22.10.2002 tarihlidir. Buna karşılık, F. isimli sanık 08.03.2002, H. isimli sanık ise 23.10.2002 tarihinde sorgulanmıştır. Sorgudan itibaren İzmir 2. İcra Ceza Mahkemesinin 13.03.2007 tarihli hükmüne kadar üç sanık açısından da zamanaşımını kesen başka bir işlem yapılmamıştır. Bu hükümle, F. ve H. hakkında beraat, Çağlar hakkında ise mahkumiyet hükmü verilmiştir. Dolayısıyla, F. ve H. ile ilgili olarak zamanaşımı işlemeye devam etmiş; ancak Çağlar hakkındaki mahkumiyet hükmü ile birlikte 765 sayılı Yasanın 104/1. maddesi uyarınca zamanaşımı kesilmiştir.

2004 sayılı İcra ve İflas Yasası'nın suç tarihi olan 23.01.2004 ve 24.01.2004 tarihleri itibarıyla yürürlükte bulunan ve sonradan yapılan değişikliklere göre daha lehe hükümler içeren metnine göre, alacaklısını zarara sokmak kastıyla mevcudu eksiltme suçunun gerektirdiği ceza 3 aydan 3 yıla kadar hapis cezası olduğundan, bu suç 765 sayılı Yasanın 102/4. maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.

Özetlenen durum karşısında, Özel Dairece inceleme yapılan 25.03.2008 tarihi itibarıyla F. ve H. yönünden sorgu süresi ile inceleme tarihi arasında 765 sayılı Yasanın 102/4 ve 104/2. maddeleri gereğince 5 yıllık asli zamanaşımı süreleri dolmuş ise de; 13.03.2007 tarihli mahkumiyet kararı ile kesintiye uğramış olması nedeniyle hükümlü Ç.A. açısından 5 yıllık zamanaşımı süresi henüz dolmadığından, Özel Dairenin Ç.A. ile ilgili kararı isabetli bulunmamıştır.

Bu itibarla; itirazın kabulüne, Özel Daire kararının hükümlü Ç.A.'a ilişkin olan kısmının kaldırılmasına ve dosyanın Ç.A. yönünden yeniden temyiz davası açılarak, yeni bir karar verilmesi için Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle,

1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2- Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 25.03.2008 gün ve 5247-1831 sayılı kararının hükümlü Ç.A. ile ilgili olan kısmının KALDIRILMASINA,

3- Hükümlü Ç.A. hakkındaki hükümle ilgili olarak yeniden temyiz davası açılarak, yeni bir karar verilmesi için dosyanın Yargıtay 16. Hukuk Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 03.06.2008 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
" Devletin Dili ", " Resmi Dil ", " Ortak Dil "... Doç. Dr. Özge Yücel Hukuk ve Türkçe Çalışma Grubu 12 14-11-2012 18:12
Hukuk Mahkemesinden yazışma için "masraf" isteyen Bankalara "dur" diyen karar Avukat Hakan Eren Hukuk Sohbetleri 48 09-11-2012 01:33
Matbu bono metni üzerindeki "malen" kelimesinin üzeri çizilerek "nakden" yazılması Av.Özgür Özlem Öngel Meslektaşların Soruları 9 26-02-2008 18:02


THS Sunucusu bu sayfayı 0,07909703 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.