Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

şirketlerin alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla isim değiştirmesi

Yanıt
Old 20-06-2007, 11:22   #1
brawo

 
Varsayılan şirketlerin alacaklıyı zarara uğratmak amacıyla isim değiştirmesi

müvekkilim ......... Ltd. Şti.'ne aradaki ticari münasebete dayalı olarak mal satmış. Ancak şirket borcunu ödemediği gibi yeni bir şirket kurarak faaliyetine devam etmektedir. İcra takipleri açıldıysa da eski şirketin üzerinde herhangi bir menkul veya gayrimenkul mal bulunmadığından sonuçsuz kaldı. Yeni şirketin ortakları da eski şirket ile aynı ve faaliyet gösterdiği yerde aynı. Yeni şirket ve/veya şirket ortaklarına bu borcun ödenmesi için neler yapılabilir, ne tür bir yol izlenebilir. Cevap verecek meslektaşıma/meslektaşlarıma şimdiden teşekkürler. Saygılar.
Old 20-06-2007, 12:24   #2
Av.Elvan Akkaya

 
Varsayılan

ticaret sicilinden araştırarak isim değiştiren şirketin borçlunuz olduğunu kanıtlayabilir,takibe bu şekilde devam edebilirsiniz diye düşünüyorum.
Old 20-06-2007, 13:05   #3
Ayşe BİLGİÇ TAHTACI

 
Varsayılan

Anladığım kadarı ile şirketin ünvanı değişmemiş, başka bir şirket kurulmuş. Uygulamada bu tür eylemlere sıkça rastlanmakta.

şirket ortakları hakkında dolandırıcılıktan savcılığa suç duyurusunda bulunup özel hukuka ilişkin yasal haklarınıza saklı tutabilirsiniz. Eski takibi yeni şirkete karşı yöneltmeniz hukuken pek de mümkün gibi görünmüyor. Bu arada sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yeni şirkete bir alacak davası açabilirsiniz. Ama bu davada da Mahkeme muhtemelen ceza başvurunuzu bekletici mesele yapacaktır.
Old 20-06-2007, 18:51   #4
OLCAYK

 
Varsayılan

Sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre yeni şirkete dava açılmasını ben anlayamadım. Sayın Osmaniye ne demek istiyorsunuz burda?
Old 20-06-2007, 19:10   #5
Ayşe BİLGİÇ TAHTACI

 
Varsayılan

Uygulamada,ilk kurulan şirket adına tüm mallar alınıyor ve bu şirket bprçlandırılıyor.Sonradan 2.şirket kurularak tüm mallar bu şirkete bedelsiz ya da cüz'i bir fiyatla devrediliyor.Burada asıl dayanak muvazaa olacak tabi ki.Her iki şirketin hileli davranışı ile alacaklıyı zarara uğratmak amacı ile hareket ettiği ileri sürülecek.Burada sebepsiz zenginleşme genel hukuki kurum olduğu için tercih edilebileceğ kanaatindeyim.

ilk şirkete yapılan takipte aynı adrese gidilerek haciz yapılması, borçlunun açacağı istihkaka davasında muvazaanın ileri sürülmesi de mümkündür.
Old 20-06-2007, 19:15   #6
OLCAYK

 
Varsayılan

Eğer devir varsa Sayın Osmaniye' nin söylediklerine katılıyorum, ancak malesef borçlular bu kadar iyi niyetli olmuyorlar. Devir bile olmadan hernasılsa şirkete ait mallar ortada olmuyor - menkul mallar için söylüyorum, ortada haciz de yoksa, ki varsa bile yedieminliği suistimal vs, onlar için zaten önemli değil - sonra ünvan değişikliği ile değil tamamen yeni şirketler kurulup, faaliyetlerine devam ediyorlar ve karşılaştım milyon dolarlık işler yapıyorlar.
Old 21-06-2007, 10:44   #7
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
Bna göre siz muvazaalı olarak alacaklıdan mal kaçırmak için yapılmış işlemlere dayanarak haciz yapmalısınız.
Şirket ortakları aynı kişiler-şirket merkezi aynı-hatta şirketin kullandığı demirbaşların dahi aynı olması sözkonusu yerde borçtan kaçmak maksadıyla muvazaalı olarak yeni bir şirket kurulduğunun karinesi teşkil eder.
Kararlarda genelde şirketlerin bu şekilde muvazaalı olarak devir edilmeleri işlenmiş ancak devir şekil şartlarına uyulmaması sebebiyle Borçlar Kanunu 179 gereği iptal edilmişse de siz de muvazaayı her türlü delil ile kanıtlayabileceğinizden bu işlemin muvazaalı olduğunu ispatlayabilirsiniz.Bana göre öncelikle her ne kadar farklı şirket olsada aynı adreste bulunan şirkete (borçlunuza) haciz yapın.Bırakın onlar istihkk iddialarını ispatlamak zorunda kalsınlar.
Bu konuda icra memurunu nasıl ikna edebileceğinize dair yöntemi ise size bırakıyorum.
Aşağıda sunulu kararların işinize yarayacağını umuyorum.
Saygılarımla
T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/9249

K. 2003/7831

T. 9.10.2003

• İSTİHKAK ( Menkul Mal Haczinin Borçlu Şirketin Ticaret Sicilinde Kayıtlı Resmi ve Takip Dayanağı Belgede Borçlu Adresi Olarak Gösterilen Adresinde Yapılması )

• MÜLKİYET KARİNESİ ( Menkul Mal Haczinin Borçlu Şirketin Ticaret Sicilinde Kayıtlı Resmi ve Takip Dayanağı Belgede Borçlu Adresi Olarak Gösterilen Adresinde Yapılması-Karinenin Borçlu İçin Olması )

• MAL KAÇIRMAK AMACIYLA MUVAZAALI DEVİR ( Mülkiyet Karinesinin Borçlu Lehinde Olması-Aksinin Davacı Tarafından İspatlanabilmesi )

2004/m.44,96,97/a,280

818/m.179


ÖZET : Taraflar arasındaki istihkak davasında, dava konusu menkul mal haczi borçlu şirketin ticaret sicilinde kayıtlı ve takip dayanağı belgede gösterilen adresinde yapıldığından, mülkiyet karinesi borçlu yararına ise de, bu karinenin aksi davacı tarafından kanıtlanabilir.
Davalı borçlu şirketin, alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla haciz mahallindeki iş yerini muvazaalı olarak davalı şirkete devrettiği açık olduğundan bu devir alacaklının haklarını etkilemez.
DAVA : Mahalli mahkemesinden verilen kararın temyizen tetkiki davalı ( alacaklı ) vekili tarafından istenmiş, merciice ilamında belirtildiği şekildi isteğin kabulüne karar vermiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi:
KARAR : Uyuşmazlık üçüncü kişinin İİK.'nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu menkul mal haczi; borçlu şirketin Ticaret Sicilinde kayıtlı resmi ve takip dayanağı belgede borçlu adresi olarak gösterilmiş adreste yapılmıştır. İİK.nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu yararınadır. Bu karinenin aksinin davacı tarafından kesin ve güçlü delillerle kanıtlanması gerekmektedir.
Davacı 3. kişi şirket; borç kaynağı işçilik alacağının doğumundan sonra 15.10.1998 tarihinde ve halen borçlu şirketin faaliyetine devam ettiği haciz adresinde kurulmuştur. Bu adres yine borçlu şirketin müdürü ve ortağı Sabit tarafından kefil ve kiracının vekili sıfatıyla kiralanmıştır. Her ne kadar borçlu şirket bu adresi 10.2.1999 tarihinde terk ettiğini ilan etmişse de; bu terkin fiili olarak gerçekleşmediği, 4.10.2001 tarihli dava konusu haciz sırasında bulunan borçluya ait çok sayıdaki belgelerle anlaşılmıştır. Yine borçlu şirkette çalışan işçiler, davacı şirkette çalışmaya devam etmiş borçlu şirket adına tescilli markadaki mamullerin satışına davacı firma devam etmiştir.
Bu durumda; davalı borçlu şirketin alacaklıdan mal kaçırma amacıyla; haciz mahallindeki işyerini örtülü ve muvazaalı olarak davalı şirkete devir ettiği açık ve seçik ortada bulunduğundan bu devir alacaklının haklarını etkilemeyecektir.
Öte yandan bu işyeri devrinin muvazaalı olduğu kadar İİK.'nun 44 ve 280. maddesine uygun olarak yapılmış bir devir yoktur. B.K.'nun 179 madde gereğince de işletmenin borçlarından devir alan davanın sorumlu olduğunun gözardı edilmesi de usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davalı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 9.10.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/2792

K. 2003/4196

T. 5.5.2003

• İSTİHKAK TALEBİ ( Haczin Davacı Üçüncü Kişi Firmayla Borçu Firmanın Müşterek Adresinde Yapılmış Olması )

• MÜŞTEREK ADRESTE YAPILAN HACİZ ( İstihkak Talebi - Üçüncü Kişi Firmanın Borçlu Firmayla Aynı Adreste Olmasının Talebe Etkisi )

• MÜLKİYET KARİNESİ ( İstihkak Davacısı ile Borçlunun Müşterek Adresinde Yapılan Haciz - Karinenin Aksinin İspat Edilebilmesi )

2004/96,97/a


ÖZET : Uyuşmazlık 3.kişinin İİK.'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir. Haciz borçlu Ltd. Şti. ile 3.kişi ( Ltd. Şti. )'nin Ticaret sicilinde kayıtlı müşterek adreslerinde yapılmıştır. Davacı 3.kişi ile borçlunun aynı adreste faaliyet göstermeleri nedeniyle İİK.'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Ancak bu yasal karinenin aksi güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtlanabilir. Somut olayda davacı 3.kişi ( Ltd. Şti. ) 26.10.1993 tarihinde borçlu ( Ltd. Şti. )'de 14.2.1995 tarihinde ticaret siciline tescil edilmiştir. Takip dayanağı olan çekler ise 2001 yılında keşide edilmiştir. Her iki şirket borcun doğumundan önce kurulmuş olduğundan sadece ortaklarının aynı gerçek kişiler olması nedeniyle organik bağdan, başka bir anlatımla da borçtan kurtulmaya yönelik muvazaalı işlemlerden söz edilemez. Öte yandan davacının ibraz ettiği faturaların borcun doğumundan önceki tarihlerde alınmış olmasına göre gerçek olduklarının saptanması durumunda yasal karinenin aksinin ispat edildiğinin kabulü gerekir.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davacı ( 3. Kişi ) vekili tarafından istenmiş, mercice ilamında belirtildiği şekilde isteğin kabulüne karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi M. Balcı tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
KARAR : Uyuşmazlık 3.kişinin İİK.'nun 96 ve onu izleyen maddelerine dayalı istihkak davasına ilişkindir.
Haciz borçlu Ltd. Şti. ile 3.kişi ( Ltd. Şti. )'nin Ticaret sicilinde kayıtlı müşterek adreslerinde yapılmıştır. Davacı 3.kişi ile borçlunun aynı adreste faaliyet göstermeleri nedeniyle İİK.'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararınadır. Ancak bu yasal karinenin aksi güçlü ve inandırıcı delillerle kanıtlanabilir.
Somut olayda davacı 3.kişi ( Ltd. Şti. ) 26.10.1993 tarihinde borçlu ( Ltd. Şti. )'de 14.2.1995 tarihinde ticaret siciline tescil edilmiştir. Takip dayanağı olan çekler ise 2001 yılında keşide edilmiştir. Her iki şirket borcun doğumundan önce kurulmuş olduğundan sadece ortaklarının aynı gerçek kişiler olması nedeniyle organik bağdan, başka bir anlatımla da borçtan kurtulmaya yönelik muvazaalı işlemlerden söz edilemez. Öte yandan davacının ibraz ettiği faturaların borcun doğumundan önceki tarihlerde alınmış olmasına göre gerçek olduklarının saptanması durumunda yasal karinenin aksinin ispat edildiğinin kabulü gerekir.
Mercice yapılacak iş; faturası ibraz edilen mahcuzlar yönünden fatura dip koçanlarını ilgili firmalardan getirtmek, faturayı kesen firma temsilcilerini dinlemek, gerektiğinde faturayı kesen firmaların defter ve kayıtları ve envanterini incelemek, aynı şekilde davacı şirketin kayıtlarında inceleme yapmak suretiyle faturaların gerçek olup olmadığını ve hacizli mallara ait olup olmadığını incelemek ve elde edilecek sonuca göre karar vermekten ibarettir.
O halde, davacı 3.kişinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 5.5.2003 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 2001/3411

K. 2001/3632

T. 8.5.2001

• MUVAZAA ( 3. Kişi Şirketin Takip Sırasında Haczedilen Mallarda İstihkak İddiası - Aynı Zamanda İstihkak İddiasında Bulunan Diğer Şirketin de Ortağı Olmaları )

• BORÇLUNUN ALACAKLILARINI ZARARA SOKMAK ( İşyerindeki Ticari Emtianın Tamamını Veya Mühim Bir Kısmını Devir Veya Satın Alan Kişi - İstihkak İddiası )

• ALACAKLILARI ZARARA SOKMAK ( İşyerindeki Ticari Emtianın Tamamını Veya Mühim Bir Kısmını Devir Veya Satın Alan Kişi - İstihkak İddiası )

• İSTİHKAK DAVASI ( İşyerindeki Ticari Emtianın Tamamını Veya Mühim Bir Kısmını Devir Veya Satın Alan Kişi - Borçlunun Alacaklılarını Zarara Sokmak/Muvazaa )

• FATURA ( Takipten Kısa Bir Süre Önceki Tarihi Taşıyan ve Haczedilen Malların Marka ve Özelliklerini İçermeyen - İstihkak İddiası/Değer Verilemeyeceği )

• HACZEDİLEN MALLARIN MARKA VE ÖZELLİKLERİNİ İÇERMEYEN FATURA ( Takipten Kısa Bir Süre Önceki Tarihi Taşıyan - İstihkak İddiası/Değer Verilemeyeceği )

2004/m.96, 97/a, 99, 280

818/m.18


ÖZET : Ticari işletmenin ve işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan kişinin borçlunun alacaklıları zarara sokmak amacını bildiği ve borçlunun da bu hallerde bu amaçla hareket ettiği kabul olunur. Bu karinenin aksi için yasada öngörülen işlemlerin yapıldığına ilişkin davalı 3. kişi tarafından kanıt gösterilmemiştir. Hal böyle olunca Şirketin muvazaaya dayalı istihkak iddiasının reddi gerektiği açık-seçik ortadadır.
Bu kişiler aynı zamanda istihkak iddiasında bulunan diğer Şirketin de ortaklarıdır.
Bundan başka borcun doğumundan çok sonra takipten kısa bir süre önceki tarihi taşıyan ve haczedilen malların marka ve özelliklerini içermeyen ve her zaman temini mümkün faturaya da değer verilemeyeceği kuşkusuzdur.
DAVA : Yukarıda tarih ve numarası yazılı kararın temyizen tetkiki davalı ( 3.kişi )vekili tarafından duruşmalı olarak istenmiş, merciice, ilamında belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan ve temyiz konusu hükme ilişkin dava, Hukuk Usulü Muhakemeleri gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı alacaklı banka borçlu şirket hakkında yaptığı takip sırasında haczedilen mallarda istihkak iddiasında bulunan 3. kişi durumundaki davalı şirketlerin muvazaaya dayalı istihkak iddialarının reddini istemiş merciice davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık alacaklının takip hukukuna dayanan istihkak davasına ilişkindir. ( İİK. Md.99 )
Takip dayanağı borç 30.5.1994 düzenleme ve 9.2.1999 vade tarihli 153.000.000.000 TL.lık bonodan kaynaklanmakta olup dava konusu malların bir kısmı talimat icra dairesince takip dayanağı bonoda borçlu şirket faturalarında, ticaret sicili kayıtlarında borçlu şirket merkezi gösterilen ve ödeme emri tebliğ olunan Meftun İşhanı K: 4 No: 404 deki işyeri adresinde borçlulardan Muhammet'in huzurunda 16.2.1998 tarihinde diğer bir kısmı da borçlu şirkete ait Kardeşler İş Merkezinde ihtiyaten haczedilmiştir. Davalı 3. kişi durumundaki Ereğli Kardeşler Ltd.Şti. 16.2.1998 tarihinde haciz uygulanan Kardeşler İşhanındaki işyerinin borçlu ile ilgisinin bulunmadığını ileri sürmüş ise de işyerindeki kazan ve kalorifer tesisatının komple borçlu şirket tarafından 3. kişi Ereğli ... Ltd.Şti'ne devrine ilişkin 5.12.1998 tarih ve 88071 nolu fatura işyerinin borçlu şirkete ait olduğunun kanıtıdır. Bu durumda, İİK.'nun 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğundan dava açma külfetinin takip icra dairesince İİK.'nun 96 ve 97 maddeleri gereği 3. kişilere yükletilmesi gerekirken talimat icra dairesinin yetkisini aşarak alacaklıya İİK.'nun 99. maddesine göre 7 gün içinde dava açması için önel verilmesi üzerine alacaklı tarafından şikayet yoluna gidilmeyerek dava açmak zorunda bırakılması ispat külfetinin tersine çevrilmesine neden olamaz. Yasal karine borçlu yararına olduğundan aksinin 3. kişilerce kanıtlanması gerektiği Dairemizin oturmuş ve yerleşmiş görüşlerindendir. Davalı 3. kişiler ise yasal karinenin aksini ispata yarar kesin ve güçlü kanıtları ortaya koymamışlardır.
Davacı alacaklı, 3. kişilerin istihkak iddialarının muvazaaya dayalı olduğunu ileri sürmüştür. Borçlar Kanununun 18. maddesi uyarınca muvazaa tarafların 3. kişileri aldatmak amacı ile fakat kendi gerçek iradelerine uygun olmayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görüntü yaratmak konusunda anlaşmalarıdır. Ödeme güçlüğüne düşen bir kişinin yakın bir zamanda mallarına haciz geleceğini düşünerek malvarlığını kaçırmak amacıyla yakınlarına devir işlemi yapması veya devir işlemini dolaylı gerçekleştirmesi muvazaalı bir işlemdir. Somut olayda, ödeme güçlüğü içinde bulunan ve bu yüzden haklarında birçok takip bulunan borçlu ve aynı zamanda borçlu şirket ortağı olan kişilerin alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla dayıları Davut ... aynı işyerinde 17.11.1998 tarihinde borçlu şirket ile benzer ünvanlı Ereğli Kardeşler Otomotiv San. ve Tic.Ltd. Şti. paravan olarak kurduktan sonra çok kısa bir süre sonra 5.12.1998 ve 28.12.1998 tarihlerinde düzenledikleri faturalarla mallarını bu şirkete doğrudan ve 5.12.1998 tarihli başka faturalarla önce yakınlarına ait Ereğli Paromak Limited Şirketine, bu şirketinde bir hafta sonra 12.12.1998 tarihli 4 fatura ile dolaylı ve muvazaalı olarak devrettikleri fatura içeriklerinden anlaşılmaktadır. İİK.'nun 280/ lV maddesi hükmüne göre ticari işletmenin ve işyerindeki mevcut ticari emtianın tamamını veya mühim bir kısmını devir veya satın alan kişinin borçlunun alacaklıları zarara sokmak amacını bildiği ve borçlunun da bu hallerde bu amaçla hareket ettiği kabul olunur. Bu karinenin aksi için yasada öngörülen işlemlerin yapıldığına ilişkin davalı 3. kişi tarafından kanıt gösterilmemiştir. Hal böyle olunca Ereğli Kardeşler şirketinin muvazaaya dayalı istihkak iddiasının reddi gerektiği açık-seçik ortadadır.
Bu kişiler aynı zamanda istihkak iddiasında bulunan ... Nak.Ltd. şirketinin de ortaklarıdır. Bu durumda borçlu şirketin ve şirket ortaklarının 3. kişi şirketin şirket ünvanından yararlanarak muvaazalı olarak istihkak iddiasında bulundukları bu amaçla borçlu ve aynı zamanda şirket ortak ve temsilcisi Hasan'ın vekaletname verdiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Bundan başka borcun doğumundan çok sonra takipten kısa bir süre önceki tarihi taşıyan ve haczedilen malların marka ve özelliklerini içermeyen ve her zaman temini mümkün faturaya da değer verilemeyeceği kuşkusuzdur.
Bu durumda davanın kabulü gerekirken reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacı alacaklının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 8.5.2001 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

21. HUKUK DAİRESİ

E. 1997/4917

K. 1997/4989

T. 11.9.1997

• İSTİHKAK DAVASI ( Aynı Adreste Eş ve Yakın Akrabalarına Şirket Kurdurulması )

• MUVAZAA ( Aynı Adreste Eş ve Yakın Akrabalarına Şirket Kurdurulması )

• BORÇLUNUN ADRESİNDE EŞ VE YAKIN AKRABALARINA ŞİRKET KURDURMASI

• MUVAZAALI TASARRUF ( Alacaklılardan Mal Kaçırma Maksadıyla )

• ALACAKLILARDAN MAL KAÇIRMA ( İşyerinin Muvazaalı Tasarrufla Devri )

• BORÇLUNUN EŞİ VE AKRABALARINA PARAVAN ŞİRKET KURDURMASI ( Alacaklılardan Mal Kaçırmak İçin )

2004/m.44

ÖZET : Borçları nedeniyle, alacaklılarının takiplerinden kurtulmak için, işini terketmiş gibi gösteren eşi ve yakın akrabalarına aynı adreste şirket kurduran borçlunun, alacaklısına karşı sorumluluğu devam eder.
DAVA:Mahalli mahkemesinden verilen hükmün temyizen tetkiki davacı ( alacaklı ) vekili tarafından istenmiş, merciice ilamda belirtildiği şekilde isteğin reddine karar verilmiştir. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verdiği anlaşıldıktan ve tetkik hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Haciz 29.1.1997 tarihinde borçluya ait işyeri adresinde yapılmıştır. Aynı adreste A.... Dayanıklı Tüketim Malları ve Giyim Sanayi Ticaret Limited Şti. nin faaliyette bulunduğu ileri sürülerek istihkak iddiasında bulunmuş ise de Ticaret sicili Müdürlüğünün yazısına ekli şirket ana sözleşmesinin incelenmesinden, bu şirket ortaklarının borçulunun karısı ile diğer yakın akrabalarından oluştuğu, Bursa İkinci Asliye Hukuk Mahkemesinin ilamından, 2.9.1994 tarihinde açılan dava sonucu 25.10.1994 tarihinde borçlu ile eşinin anlaşmalı orlarak boşandıkları anlaşılmaktadır. Borçluya ait 2 bononun vadesinin 31.8.1994 ve 30.9.1994 tarihli oldukalrı dikkate alınırsa, gerek boşanmanın ve gerekse aynı adreste gerçekleştirilen şirket kuruluşunun muvazaalı olduğu borçlunun bu işyeri ile ilgisinin devam ettiği nitekim ödeme emrinin 26.3.1996 tarihinde bu adreste tebliğ olunduğu görülmektedir.
Öte yandan ayını takip sebebiyle işyerinde haczedilen başka menkullere adıgeçen şirket tarafından ileri sürülen istihkak ididiası sonucu davacı banka tarafından açılan istihkak ididasının reddi davasının kabulüne ilişkin kesinleşen ilam muvazaalı işlemlerin varlığının delili olmasına karşın gözardı edilmiştir.
Borçları nedeniyle alacaklıların takiplerinden kurtulmak için, işini terketmiş gibi gösterip eşi ve yakın diğer akrabalarına aynı adreste şirket kurduran borçlunun İİK.nun 44. maddesindeki koşullarına yerine getirmediği belirgin olduğundan alacaklısına karşı sorumluluğu devam etmekle olduğu gibi işlyerini devir alan ve iyiniyetle olmayan 3.kişilerin de alacaklarının haklarını etkilediği oranda sorumluluğu bulunmaktadır.
Bu durumda davanın kabulü gerekirken yazılı şekilde reddi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde davalı ( alacaklının ) bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ( BOZULMASINA ), temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 11.9.1997 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 28-03-2012, 09:44   #8
av_yigit

 
Varsayılan

Benzer bir konu ile karşı karşıyayım, önerileriniz doğrultusunda hareket edeceğim, umarım sonuca ulaşırız.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Yargıtayın İçtihat Değiştirmesi Durumunda Avukatın Sorumluluğu meltem tepe Meslektaşların Soruları 16 17-12-2018 19:52
Şirketi Zarara Uğratma Brusk Ticaret Hukuku Çalışma Grubu 1 01-04-2007 00:26
şirketlerin mahkeme kararıyla tasfiyesi konusu begümmarmara Medeni Usul, İcra ve İflas Hukuku Çalışma Grubu 2 01-04-2007 00:02
suç işlemek amacıyla örgüt kurma gencerx07 Meslektaşların Soruları 3 05-03-2007 13:16
Evlilikle Velayetin El Değiştirmesi Admin Aile Hukuku Çalışma Grubu 6 16-10-2006 12:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03842902 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.