Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

henüz gerçekleşmemiş ve mağduru belli olmayan fiille hakaret + kişilik hakları

Yanıt
Old 22-12-2009, 14:43   #1
Admin

 
Varsayılan henüz gerçekleşmemiş ve mağduru belli olmayan fiille hakaret + kişilik hakları

Merhaba,

TCK Md. 126'de "(Hakaret Suçunda) Mağdurun Belirlenmesi" başlığında "Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır." hükmü mevcut.

Bu madde aslında bir kişiye ismini belirtmeden ima yoluyla hakaret etme suçunun durumu belirlemeye çalışıyor. Ancak maddeye katı bir yorumla yaklaşırsak, sanki hakaretin suç tarihinde mağdurun şahsına yöneltilmemiş olması durumunda da suçun işlenmediği gibi bir sonuç çıkıyor diye düşünüyorum. Bu maddenin ışığında hakaret suçunun "henüz gerçekleşmemiş bir olay için", "ileriye dönük" ve suç tarihinde de mağdurun kimliğinin (ve hatta ileride olayın gerçekleşip gerçekleşmeyeceğinin dahi) bilinmediği durumlarda işlenip işlenemeyeceği hakkında ne düşünürsünüz?

Bir örnekle anlatmak daha kolay olabilir. Bugün itibariyle internette hiç "Türk Pedagoglar Sitesi" isminde bir site yoktur. Şahıs A, 27.12.2009 tarihinde "internette hiç Türk Pedagoglar Sitesi diye bir site yok, kurulması için de bir sebep yok, bence böyle bir siteyi kuracak olan olsa olsa zeka özürlüdür" şeklinde bir beyanda bulunsa (ve bu beyanı internette yayınlasa) ve 2 yıl sonra Şahıs B "Türk Pedagoglar Sitesi"ni kursa, sizce geçmişte yapılmış ileriye dönük bu beyanın hakaret suçu (ve bununla beraber B'nin kişilik hakları açısından) durumu nedir?

Örnekler çoğaltılabilir:
"Hukuk fakültesinde bugüne kadar hiçbir öğrenci Türk Dili dersinden 0 almamıştır, alan geri zekalıdır" ifadesinden 1 yıl sonra bir öğrencinin 0 alması.
"Dünyada bir tane bile hem tıp fakültesi mezunu, hem hititoloji mezunu insan yoktur, tıp fakültesi bitirdikten sonra bir de üstüne hititoloji okuyanın akıl sağlığından şüphe duyarım" ifadesinden birkaç ay sonra bir doktorun hititoloji lisans eğitimi almaya başlaması
"Dünyada hiçbir insanın şahsi serveti 690 milyar doları aşmamıştır, aşan zaten hırsızlık yapıyor demektir" ifadesinden bir kaç hafta sonra bir kişinin servetinin 690 milyar doları aşması vs.

Ne düşünürsünüz?
Old 23-12-2009, 01:03   #2
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan

Sayin Admin,

ben ilgili maddenin yorumu yapilirken, maddenin koruma amacinin iyi belirlenmesi ve yorumun da bunun üzerinden yapilmasi gerektigine inaniyorum.

Maddede düzenlenen normun koruma amacini belirlemede madde basligi ve maddenin gerekcesi yardimci araclardir. Magdurun belirlenmesi baslikli maddenin gerekcesine göre, "hakaret suçunun oluşabilmesi için mağdurun belli veya belirlenmesinin olanaklı bulunması gereklidir. İşte bu maddeyle suçu işleyen tarafından mağdurun kimliğinin açıkça belirtilmediğinde, ne gibi bir durumun varlığı hâlinde ismin belirtilmiş ve hakaretin açıklanmış sayılacağına ait "ölçü" gösterilmektedir. Madde, aslında usûl hukuku bakımından ispata yönelik, karineye ben*zer bir ölçü getirmiş bulunmaktadır.".

Bu anlamda, madde, hakaret sucu islendiginde, aslinda somut olarak bulunan, ancak sanik tarafindan kimligi cesitli sebeplerle acikca belirtilmeyen bir kisinin nasil hakaret sucu magduru kabul edilecegi konusunda, hukuki bir ölcü getirmeyi amaclamaktadir. Yani normun amaci, acikca anilmayan magdur kimliginin belirlenmesi hususunda bir ölcü yaratmaktir. Bu sebeple sizin olabilir mi diye yönettiginiz yorum, normun koruma amaci disina cikmaktadir.

BUnun yaninda, sizin olayinizda önemli mesele "magdur" kelimesinden ne anlasilmasi gerektigidir. Hakaret sucunun magduru, hakaret sucu islendigi anda, seref ve haysiyeti acisindan, kisilik haklari zedelenen kisidir. Bu kisinin, suc islendigi anda mevcut olmasi gerekir ki, kisilik haklari zedelensin. BU anlamda, gelecekte magdur olabilecek kisiler acisindan yapilan hakaretemiz aciklamalarin, hakaret sucu kapsamina girmeyecegini düsünüyorum. Keza hakaret suclari, seref ve haysiyet acisindan zedelenmelerinin olusmasiyla cezalandirilan, yani hukuki deger zedelenmesini yaptirima baglayan suclardir. Yani bu anlamdaki hakaret suclari, tehlike sucu degillerdir. BU anlamda, hukuki deger zedelenmesi de, kisisel olarak hukuki degerleri zarar gören bir kisinin varligini da sart kosar.

Neticede toparlamak gerekirse, yukarda acikladigim sebeplerle ben sizin verdiginiz örneklerin hicbirinde suc unsuru olmadigi, olamayacagi kanaatindeyim.


Saygilarimla
Aygörmez
Old 23-12-2009, 10:04   #3
Admin

 
Varsayılan

Sayın Gülsün A. Aygörmez,

Çok değerli görüşleriniz için teşekkürler! Bu konuda ben kendi fikrimi henüz çok netleştiremedim ancak şimdilik ben de sizin düşüncenize daha yakın duruyorum.

Ancak yine de aklıma takılan birkaç nokta var:

1- Bazı olaylarda (örneğin hititoloji okuyan doktor örneği) olayın olma ihtimali gerçekten düşüktür ancak bazen olayın gerçekleşme ihtimali daha yüksek, hatta kesin olabilir. Örnek vermek gerekirse:

* Türk Hukuk Sitesinin 2. Site Yöneticisi kesin <bir hakaret sözcüğü koyunuz> olacaktır.
* Bu yılbaşında Milli Piyango'dan büyük ikramiyeye kazanan <bir hakaret sözcüğü koyunuz> dır.
* Senin ilk doğacak çocuğunun <bir hakaret sözcüğü koyunuz> olması kuvvetle muhtemel.
gibi ifadeleri düşünürsek, bu örneklerde ileriye dönük olayın birgün gerçekleşmesi çok yüksek ihtimal, hatta bazen kesin gibi. Bu örnekler için de görüşünüz değişmez mi?

2- Hakaret suçu (+ bu bağlamda kişilik haklarına saldırı), bazen devam eden bir nitelik gösterebilir. Örnek vermek gerekirse, bir kişinin 23.12.2009 itibariyle internette "thsnin-ikinci-site-yoneticisi-mazosisttir.com" isimli bir alan adını tescil ettirip, bu alan adı altında THS'nin ikinci site yöneticisi olacak kişiye hakaret eden bir internet yayınını düzenli olarak yaptığını varsayınız. THS'nin henüz ikinci site yöneticisi yoktur, ama örneğin 15.12.2011'de X THS'ye ikinci site yöneticisi olursa, bu yayın konusunda ne düşünürsünüz?

Bu örnekte 23.12.2009 - 14.12.2009 arası bir suç mevcut değilken, X'in 15.12.2011'de site yöneticisi olduğu anda yayının hakaret suçu oluşturduğu belki düşünülebilir ancak yayın başlarken X'in kimliğinin bilinmemesi ve sözün ilk sarfedilmesi sırasında da X'in kastedilmemesi sizce hakaret suçunun unsurlarını tartışmaya açmaz mı?

3- Biran için bu örnekte de hakaret suçu olmadığını varsayarsak, sizce böyle bir örnek için -yayının devam ettiğini varsayıyorum- ceza hukuku kapsamında yapılabilecek birşey var mıdır?

4- X'in kişilik hakları bakımından bu olaya bakışımız nasıl olabilir?

Doğrusunu isterseniz ben olaylarda "hakaret suçunun unsurları yoktur, yapacak birşey de yoktur" yorumu yapmayı içime sindiremedim.
Old 23-12-2009, 11:23   #4
Adli Tip

 
Varsayılan

Bence sorunun cevabı, “suçun manevi unsuru”nda saklı. Burada belki, olası kast, bilinçli taksir gibi bir ayrıma da gidilebilir ve bunların cezalandırılıp cezalandırılmayacağı üzerinde durulabilir.

Verilen örneklerin bazılarında, böyle bir kişinin olamayacağına duyulan bir inançla sarf edilen sözler olduğundan, hakaret içeren sözün herhangi bir kimseyi hedef almadığı ortadır. Akla gelebilecek diğer bazı örneklerde ise, bir şahsa hakaret edilmiş olması fakat şahsın isminin henüz belli olmaması mümkün olabilir. Bu durumda, kanaatimce hakaret etme kastı bulunmaktadır
Bu halde somut olaya göre ve özellikle hakaret eden kişinin iradesine göre bir çözüm bulanabilir. Örneğin, yerel seçimlerden kısa bir süre öncesi, “yeni seçilecek belediye başkanı …. dır” diyen birisi –bence- suçu işlemiştir. Çünkü seçim sonunda bir başkan seçilmesi (normal şartlarda) kesindir. Öte yandan çok uzun bir süre sonra meydana çıkabilecek bir durumda, hakaret eden kişinin iradesi ve kastının aynı şekilde devam edip etmediğine bakmak gerekir. Örneğin, “Uzaydan yer satın alan bir Türk vatandaşı kesin ….dir.” diyen birisi, şu anki şartlar ve düşüncelerle hareket etmiştir.

-Konuyu dağıtmak isemem ama- bu konu vesilesiyle benim aklıma da “şarta bağlı hakaret olur mu” diye bir soru geldi.
Örneğin, “Bu anlattıklarımı başka birine anlatırsan sen …. bir adamsın.” dendi. Hakaretin meydana gelmesi, muhatabın eylemine bağlıdır diyebilir miyiz?
Old 23-12-2009, 20:57   #5
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan

Degerli Meslektaslarim,

öncelikli olarak degerli görüsleriniz icin tesekkür ederim.

Daha önce de belirttigim gibi, ben sayin Admin'in olabilir mi diye sorgulamaya actigi konunun, kendisinin verdigi örnekler KAPSAMINDA, hem madde 125 hem de 126 acisindan mümkün olmadigi kanaatindeyim. Cünkü bu sekilde bir yorumlama, maddlerin koruma amacinin disina cikmakta ve genisletici bir yorumu öngörmektedir. 126. madde acisindan bir önceki iletimde görüslerimi belirttigimden burda yeniden uzunca deginmeyecegim, sadece önemle altini cizmek isterim ki, bu madde, sadece suc magdurunun kimligini belirlemeye yönelik hukuki bir ölcek getirmekten baska bir amaci gütmemektedir.

Ben, henüz belli olmayan, magdurun kimligi konusunda da failin kesinlikle bir bilgisinin olmadigi "bir kisinin" madde 125. kapsaminda magdur olarak degerlendirilemeyecegini su gerekcelerle savunmaktayim:

125. madde, Bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ... bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldıran kişi... demektedir.

Burda sözü edilen "kimse" kavrami, hakaretamiz sözler sarfedildiginde, seref ve sayginligi saldiriya ugrayan kisiyi kastetmektedir. Maddenin sözü ve kaleme alinis sekli, bu kimsenin mutlaka mevcut olmasi gerektigini göstermektedir. O nedenle, saldirinin o an icin muhatabi yoksa, bu 125. madde kapsaminda bir hakaret olarak kesinlikle degerlendirilemez. Ceza Kanunu'nda böyle bir suc tipi de olmadigindan, kisinin cezalandirilmasi mümkün olamaz.

Ayrica Sayin Adli Tip'in manevi unsur üzerinden gidilmesi yönündeki görüslerine de su noktada katilmiyorum. Manevi unsur yani kasit, sucun unsurlarini kapsamak zorundadir. "kimse" kavrami sucun maddi bir unsurudur. Bu durumda hakaret sucunu isleyen kisinin, kime hakaret ettigini bilmesi gerekmektedir. Bunun disindaki, gelecekte mevcut olabilecek ama kendisi kimligi hakkinda kesinlikle bir bilgisinin olmadigi bir durumda, olasi bir kisiye yönelik hakaret kastinin varligini kabul, maddenin hukuk disi genis yorumlanmasi anlamina gelecektir.

Bu noktada, belirleyici husus, suc magdurunun, fail tarafindan
mutlaka bilinmesi gerektigidir. Bu noktada, sayin Admin'in verdigi örneklerde eger fail tarafindan hakaretlerin muhatabinin kim olacagi biliniyorsa, o an magdur belli ya da belirlenebilir oldugundan hakaret sucu olusabilir.

Örnegin, belediye secimleri yapilmis, secim sonuclarinin aciklanmasinin sonuna gelinmis, kimin artik belediye baskani olacagi, nerdeyse kesinlesmistir. Bunu da, yani kimin belediye baskani olacagini da fail bilmektedir. O anda, "bu secimlerde basa gelecek belediye baskani da ..... " dediginde, iste hakaret sucunun unsurlarinin olusmasi söz konusu olabilecektir.

Netice olarak ben, belirlenen gerekcelerle, magdurun bilinmedigi yani hakaretemiz eylemin muhatabi olmadiktan sonra, madde hükümleri uygulanamaz kanaatindeyim.


Saygilarimla
Aygörmez
Old 24-12-2009, 01:22   #6
Adli Tip

 
Varsayılan

Benim düşüncemin esin kaynağı (dayanağı diyemiyorum) 125. maddenin, 3. ve 5. fıkraları. Anılan hükümlerde, mağdur ismen belirlenebiliyor ancak, hakaret ismen o şahıslara yöneltilmiyor. Keza hakaretin sebebi de o kişilerin kişilikleri değil, konumları ve/veya düşünceleri.

Yani, hakaretin doğrudan Ahmet'e Fatma'ya yönelik olması şart olmayabiliyor. Hakaretin mağdurun belirlenebilmesi yeterlidir.

Bir kimsenin alt komşusuna karşı hakaret suçunu işlemesi için, alt komşusunun kim olduğunu bilmesi gerekmez.

Keza, kişi seçilecek belediye başkanının kim olduğunu bilmeden ve hatta bunu çok da önemsemeden henüz belli olmayan, seçilecek belediye başkanına hakaret edebilir. (Örneğin belediye başkan adaylığı iptal edilmiş/düşürülmüş bir kişi. )

Bununla birlikte, kişi hakaret suçuna konu olacak eylemini tamamladığı anda suç oluşmadığından ve hakaret suçunun ani suçlardan/neticesiyle bitişik suçlardan olduğu düşünülerek, tamamlanmış eylemin daha sonradan suç olmaması gerektiği de düşünülebilir.

Hemen belirtmek isterim ki, ben ceza hukukuyla yakından ilgili olmadığımdan, "bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan durumda" fikir paylaşıyorum.

Saygılarımla,
Old 24-12-2009, 02:16   #7
Gemici

 
Varsayılan

Mağdurun belirlenmesi

TCK MADDE 126. - (1) Hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile, eğer niteliğinde ve mağdurun şahsına yönelik bulunduğunda duraksanmayacak bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş ve hem de hakaret açıklanmış sayılır.

Soruşturma ve kovuşturma koşulu

MADDE 131. - (1) Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır.

(2) Mağdur, şikâyet etmeden önce ölürse, veya suç ölmüş olan kişinin hatırasına karşı işlenmiş ise; ölenin ikinci dereceye kadar üstsoy ve altsoyu, eş veya kardeşleri tarafından şikâyette bulunulabilir.


Maddenin Sayın Gülsün A. Aygörmez'in belirttiği şekilde yorumlanması gerektiği düşüncesindeyim.
Maddedeki'mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya isnat üstü kapalı geçiştirilmiş olsa bile' tanımlanmasından yola çıkarsak, hakaret suçunun tüm öğeleri ile gerçekleşmiş olduğunu ve hakaret suçunu işleyen kişinin bu suçu kime karşı işlediğini bilmesinin yanısıra, mağdurun ve mağduru tanıyan kişilerinde suçun işlendiğini bildikleri sonucuna varırız; mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş olsa bile. İsmi açıkça belirtilmeyen veya üstü kapalı olarak geçiştirilen, kör güzünü siyah gözlükle kapatmaya çalışan, kırpık bıyıklı, uzun burunlu, ayağını sürükleyerek yürüyen, iri göbeği mersedesin direksiyonunun arkasına sığmayan mağduru herkesin tanıması gerekiyorsa ve tarif edilen kişi bizim mahallenin muhtarından başkası olamıyorsa 126.cı maddenin aradığı şartlar gerçekleşmiş olur bence.

Geriye tek bir soru kalıyor: Hakaret kamu görevlisi hariç şikayete bağlı bir suç. Kendisine hakaret edildiğini ileri süren kişi, ortada bir suç olduğunu ve bu suçun mağdurunun kendisi olduğunu ispat etmek zorunda; 126.cı madde olmasa bile.
O zaman şu soruyu sormak gerekir: Anlamı ne bu maddenin?
Madde başka bir hukuk sisteminden mi alınma, yoksa bizim kanun koyucumuzun mu eseri?

Saygılarımla
Old 25-12-2009, 15:18   #8
BaharB

 
Varsayılan

Sahir Erman, Manzini'ye atıf yaparak hakaret ve sövme suçlarının ani suçlardan olduklarını, mütemadi suç durumunun bu suçlarda "hiç bir zaman" düşünülemeyeceğıini belirtmektedir. Gıyapta hakaret halinde ihtilatın tamamlanmasıyla, huzurda hakaret halinde ise mağdurun tahkiri öğrenmesiyle suç tamamlanmış olur. İleri sürülen duruma göre, her iki halde de suçun tamamlanması gereken anda ortada mağdur olmadığından suç oluşmayacak gibi görünüyor.

Hakaret suçunun tehlike suçu olduğu bir çok kaynakta belirtilmektedir. Suçun oluşması için kişinin şeref ve itibarinin veya haysiyetinin zedelenmesine gerek yoktur. Aksi halde sanık, mağdurun sövmeye - hakarete alışkın olduğunu veya haysiyetsiz olduğunu veya toplumun bu hakareti önemsemediğini ileri sürebilecektir ki bunu tartışmaya açmak mümkün değildir.

Saygılarımla...
Old 26-12-2009, 13:31   #9
Gülsün A. Aygörmez

 
Varsayılan

Degerli Meslektaslar,

daha önceki iletilerimde de degindigim gibi, 126. madde, tipki sayin Gemici'nin verdigi örneklerde degindigi gibi, kisinin kimliginin acikca anilmadigi ama üstü kapali bir betimlemenin bulundugu durumlarda, uygulayiciya yol göstermek amaciyla konulmus bir kanun maddesi, bu konuda gerekce cok acik.

Bunun disinda, kamu görevlisine görevinden dolayi hakaret sucunun agirlastirici hal olarak düzenlendigi 125 III a maddesi, her ne kadar kisilere karsi suclar kisminda yer alsa da, aslinda burda korunmak istenen, suc magduru memurun zedelenen seref ve haysiyetinin yaninda, ayrica idarenin güvenirligi devam ettirmektir ve itibaridir. Iste bu nedendendir ki, sucun bu halinde kamu görevlisi sikayette bulunmasa dahi, savciligia re'sen sorusturma baslatma hakki taninmistir.

Bunun disinda bu suclarin tehlike soucu olmasi konusunda sunu belirtmek gerekir ki, hakaret suclarinda, magdurun seref ve haysiyetinin zedelenmesi, magdura göre degil, nesnel bir degerlendirmeyle belirlendiginden bu suclar "somut tehlike" sucu olarak nitelendirilmektedir, bu anlamda somut teklike sucu olduklari dogrudur (ki bu Almanya icin de gecerlidir). Ancak, bizim yukarda tanistigimiz konu babinda, bu suclar, ilerde gerceklestirilebilecek bir hukuki deger zedelenmelerini (nesnel dahi olsalar) koruma amacinda olmadiklarindan, "BU ANLAMDA" "SOYUT tehlike sucu" degillerdir. Buranin altini cizmek gerekir.

Bir de sayin Gemici, 126. madde Alman Ceza Kanunu'ndan alinma degil. Belki Italyan Ceza Kanunu'nda buna iliskin bir madde olabilir, bu konuda su anda bir bilgim yok. Ama sunu belirtmek istiyorum ki, bizdeki kanun koyucu, her konuyu ayrintilariyla belirtmeyi tercih eden, uygulayiciya mümkün oldukca, somut ölcekler vermeye calisan bir Kanun. Bunun artilari ve eksileri tartisilabilir. Avrupa'da bizim Kanun'umuzun benzeri nitelikte kanunlar da bulunmakta. ALmanya Ceza Kanunu ise, bunun aksine, her konuyu ayrintilariyla düzenlemek yerine, bilimsel cevrelerin görüslerine dayanarak uygulama yapmayi daha cok tercih ediyor (mesela, kasit, taksir, riza konusu bunun en tipik örnekleri). Her iki uygulamanin da dedigim gibi, arti ve eksileri var. Bence önemli olan, kanun koyucunun hem uygulayicisina hem de kuramcisina (teorisyenine) güvenmesi.


Saygilarimla
Aygörmez
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
sahibi belli olmayan ruhsatsız silah Av.HakanANDI Meslektaşların Soruları 4 08-12-2009 03:01
Kadın Hakları Adına Sonu Olmayan Bir Kampanya Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 0 29-11-2009 11:23
Zararı belli olmayan tam yargı davası-harç sorunu dadaş Meslektaşların Soruları 2 28-10-2008 13:06
Adresi Belli Olmayan Eşe Boşanma Davası Nasıl Açılır? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 23-11-2007 10:17


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05781293 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.