Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

fahiş su faturası

Yanıt
Old 02-11-2009, 16:59   #1
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan fahiş su faturası

FahİŞ Su Faturasina İtİraz Amaciyla Ve Su Sayacimizin BorÇ Nedenİyle MÜhÜrlenmemesİ İÇİn, TÜketİcİ Mahkemesİne Tedbİr İstemlİ Bİr Dava AÇabİlİr Mİyİm?
Old 02-11-2009, 17:05   #2
Av.İpek Selma

 
Varsayılan

sAYIN MESLEKTAŞIM FAHİŞ SU FATURASI ELİNİZE GEÇER GEÇMEZ BİR DİLEKÇE İLE BAĞLI OLDUĞUNUZ İSKİ ŞUBE MÜDÜRLÜĞÜNE İTİRAZ DİLEKÇESİ YAZSA İDİNİZ GELİP İNCELEME YAPIP FATURAYI DÜZELTEBİLİRLERDİ. iTİRAZ ETMEDİĞİNİZİ ANLIYORUM BEN BU SORUDAN YALNIZ ŞU ÇOK ÖNEMLİ İÇ TESİSATTA KAÇAK VARSA YANİ DAMLAYAN BİR MUSLUK VEYA AKITAN BİR REZERVUAR ÇOK BÜYÜK FATURALARA NEDEN OLABİLİYOR.
Old 02-11-2009, 17:05   #3
Av.İpek Selma

 
Varsayılan

eĞER BÜTÜN BUNLAR YOKSA TÜKETİCİ MHK DEĞİL DE İDARE MAHKEMESİNDE DAVA AÇMANIZI ÖNERİRİM
Old 02-11-2009, 17:06   #4
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım, itirazımız ASKİ tarafından reddedildi.Burası bir kooperatif ve sadece 4 aile oturuyoruz.Au faturası 28,000TL geldi.
Old 02-11-2009, 17:07   #5
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan

Ancak Yargıtay Kararları tüketici mahkemesinin görevli olduğunu bildirmekte.Aski özel hukuk tüzel kişisi sayılmaktadır.
Old 02-11-2009, 17:22   #6
Av.İpek Selma

 
Varsayılan fahiş su faturası

Aylin Hanım taraflardan ASKİ idareye bağlı bir kurum olduğundan ben hala idare mahkemesinde dava açılması gerektiğini düşünüyorum Bu konuda danıştay kararları da var görev yönünden idare mahksinin görevli olduğuna ilişkin
Old 02-11-2009, 17:29   #7
av.meryemk

 
Varsayılan tüketici mahkemsinde açılmalıdır.

Değerli meslektaşım,
Benzer bir durumla kendi evimde karşılaştım. iSTANBUL 2.Tüketici mahkemesi hayatın olağan akışına aykırı olduğu kanatiyle davamı kabul etti.
Saygılarmla
Old 02-11-2009, 18:49   #8
mdelen82

 
Varsayılan genel mahkemeler yetkilidir.

K. 1998/6098
T. 2.6.1998
• SU FATURASI DÜZENLENMESİNDEKİ HAKSIZLIKLARIN TESBİTİ ( Görevli Mahkeme )
• İLTİHAKİ SÖZLEŞMELERDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLAR ( Görev-Özel Hukuk Kurallarıyla Çözüleceği-Bu Tür Sözleşmelerin Yorumunda Esas Alınacak İlkeler )
• UYGULANACAK HUKUK KURALLARI ( İltihaki Sözleşmelerden Doğan Uyuşmazlıklar )
• GÖREVLİ MAHKEME ( İltihaki Sözleşmelerden Doğan Uyuşmazlıklar )
1086/m.428
ÖZET : Davalı Belediye her ne kadar bir kamu tüzel kişisi olup, gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de; davacı taraf belirli şartlara uyarak ( intibak ederek ) ve bedel vermek suretiyle faydalandığı bu tür sözleşmeler ( su abonman sözleşmesi ) iltihaki sözleşmelerdir. İltihaki sözleşmeler; bir kamu hizmeti ifa edip hukuken veya eylemli olarak ( fiilen ) tekel durumu arz eden ve halkın bağlanması gereken ( nakliye, elektrik, PTT, su işletmeleri gibi ) teşebbüslere ait formüle edilmiş sözleşmeleri ifade eder.

Sözü edilen teşebbüsler Devlet ( kamu idaresi ) ya da yerel yönetimler ve kamu kurumları tarafından işletildiği vakit, bunların ticari bir teşebbüs teşkil edeceği, bu kurumlarla fertler arasındaki ilişkinin özel hukuk kurallarına tabi olacağı, çıkan uyuşmazlıkların özel hukuk kurallarıyla çözümlenmesi gerekir.

Bu tür uyuşmazlıkların özel hukuk hükümlerince genel mahkemelerde çözümleneceği nedeniyle, davanın değeri itibariyle görevli mahkemeyi tesbit etmek gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde davalının su faturası düzenlenmesinde bir takım haksızlıklar yaptığının tesbiti istenilmiştir. Mahkemece davanın görev nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Prensip olarak Türk Hukukunda genel işlem şartlarını ( veya iltihaki sözleşmeyi ) önceden idari kontrolünün veya sonradan yargı kontrolünün yapılmasını öngören bir yasal düzenleme mevcut değildir. Bu durumda Genel İşlem şartlarındaki ( GİŞ ) kayıtların kontrolü, ancak dava halinde özellikle kayıtların yorumu, tamamlanması ve değiştirilmesi veya geçersiz sayılması hakimin görevine dahil olmaktadır.

Gerek Ülkemizde, gerek Alman ve İsviçre Mahkeme İçtihatları ile bilimsel öğretisinde, genel işlem şartlarının ( veya iltihaki sözleşmenin ) uyuşmazlık halinde hakim tarafından kontrolünde, açık olmayan kayıtların metni kaleme alanın aleyhine yorumlanacağı, alışılmamış kayıtların geçersiz, şaşırtıcı kayıtların ise ( sözleşmenin içeriğinden dahi sayılmayacağı ) münferid sözleşmedeki hükümlere aykırı olan kayıtların uygulanmayacağı, kişilik haklarını sınırlayan kayıtların hükümsüz olacağı ilkeleri geliştirilmiş ve uygulanmıştır.

İdari yargı, idari makamların ( örneğin Devletin, Belediyenin vs. ) kamu hukuku alanındaki girişimlerinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesi ile meşgul olur. Öyle ise idare; bir işlemi, eylemi veya sözleşmeyi yaparken özel hukuk kişilerinin üstünde bir kamu tüzel kişisi olarak haraket etmişse; uygulanacak hukuk İdare hukukudur ve böyle bir idari işlem, eylem veya sözleşmeye ilişkin dava idari kaza mercilerinde görülür. Fakat davalı Belediye her ne kadar bir kamu tüzel kişisi olup, gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de; davacı taraf belirli şartlara uyarak ( intibak ederek ) ve bedel vermek suretiyle faydalandığı bu tür sözleşmeler ( su abonman sözleşmesi ) iltihaki sözleşmeleridir. İltihaki sözleşmeler; bir kamu hizmeti ifa edip hukuken veya eylemli olarak ( fiilen ) tekel durumu arz eden ve halkın bağlanması gereken ( nakliye müesseseleri, elektirik, havagazı ya da PTT, su işletmeleri gibi ) teşebbüslere ait formüle edilmiş sözleşmeleri ifade eder.

Yukarıda sözü edilen teşebbüsler Devlet ( kamu idaresi ) ya da yerel yönetimler veya kamu kurumları tarafından işletildiği vakit, bunların ticari bir teşebbüs teşkil edeceği, bu kurumlarla fertler arasındaki ilişkinin özel hukuk kurallarına tabi olacağı cihetle bunun sonucu olarak anılan işler karşısında kişinin durumunun tamamen sözleşmesel ( akdi ) nitelikte bulunduğunu kabul etmek gerekir. Bu gibi durumlarda genellikle kişinin bu hizmetten yararlanması yukarıda anılan sözleşme ( abonman sözleşmesi ) ile mümkün olduğundan ve sözleşme özel hukuk sözleşmesi niteliğinde bulunduğundan, bu yüzden çıkan uyuşmazlıkların dahi özel hukuk kurallarıyla çözümlenmesi gerekecektir.

Mahkemece yapılacak iş; bu tür uyuşmazlıkların özel hukuk hükümlerince genel mahkemelerde çözümleneceği cihetle öncelikle davanın değeri itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olup olmadığı hususu da araştırılmak suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibaret olmalıdır.

Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 2.6.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 02-11-2009, 18:54   #9
mdelen82

 
Varsayılan

şimdiki sorun
genel mahkemeler mi(sulh-Asliye)
yoksa Tüketici Mahkemesi mi?
Old 03-11-2009, 10:16   #10
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan

Tüketici mahkemesinin görev alanına girdiğine ilişkin elinde karar olan meslektaşlarım var mı?Bana tüketici mahkemesi gibi geliyor
Old 03-11-2009, 10:34   #11
av.araf

 
Varsayılan

<H4>T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 1999/3022

K.1999/3361

T. 29.4.1999

• İSPAT YÜKÜ ( Sayacın Mührünün Kopmuş Olması )

• CEZALI TAHAKKUK ( Sayacın Mührünün Kopmuş Olması )

• MENFİ TESBİT DAVASI ( Su Sayacına Ceza Yazılmış Olması )

• SU SAYACININ MÜHRÜNÜN KOPARILMIŞ OLMASI ( Onunla Oynandığına Karinedir )

• İSPAT YÜKÜ ( Karinenin Aksini İddia Edenin İspat Mükellefiyeti )

• KARİNE ( Aksini İddia Eden İspatla Mükelleftir )

2004/m.72

818/m.96


ÖZET : Davacı aboneye mühürlü olarak teslim edilen sayacın sonradan mührünün kopuk olduğunun saptandığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Sayacın mührünün kopuk olması, onunla oynandığına karine teşkil eder. Bu nedenle davacı karinenin aksini ispat etmekle yükümlüdür. DAVA : Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın resmen kabulüne ve kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı abone, 1996/7 dönemi su faturası fahiş olduğundan su sayacında arıza olabileceğini düşünerek Sanayi ve Ticaret Müdürlüğüne başvurduğunu, davalı idarenin tutanakla sayacı söküp götürdüğünü, Devlet mührünün bulunmaması gerekçe gösterilerek ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 60. maddesi uyarınca cezalı tahakkuk yapıldığını, 60. maddenin ihlaline yönelik kanıt bulunmadığını, mührün olmayışının sayacın çalışmasına engel teşkil etmediğini öne sürerek, toplam 524.669.950 TL. borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı ASKİ İdaresi, sayaçta Devlet mührünün bulunmayışının Tarifeler Yönetmmeliğinin 60. maddesi uyarınca cezalı tahakkuku gerektirdiğini bildirerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüyle, davacının davalı idareye 390.051.450 TL. su borcu olmadığının tesbitine karar verilmiştir.
Hüküm, davalı ASKİ İdaresi tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı aboneye mühürlü olarak teslim edilen sayacın sonradan mührünün kopuk olduğunun saptandığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Sayacın mührünün kopuk olması, onunla oynandığına karine teşkil eder. Bu nedenle davacı, alınan karinenin aksini ispat etmekle yükümlüdür. Oysa davacının bu karinenin aksini ispat ettiği de söylenemez. Öyleyse olayda uygulanması gereken ASKİ Tarifeler Yönetmeliğinin 60. maddesi uyarınca en son tahakkuk ettirilen miktarın 6 katının davacıdan tahsili gerekir. O halde mahkemece bu yön gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın açıklanan gerekçe ile davalı ASKİ İdaresi yararına BOZULMASINA, 29.4.1999 gününde oybirliğiyle karar verildi.
kazancı
</H4>
Old 03-11-2009, 10:37   #12
av.araf

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

3. HUKUK DAİRESİ

E.1998/4263

K. 1998/6098

T. 2.6.1998

• SU FATURASI DÜZENLENMESİNDEKİ HAKSIZLIKLARIN TESBİTİ ( Görevli Mahkeme )

• İLTİHAKİ SÖZLEŞMELERDEN DOĞAN UYUŞMAZLIKLAR ( Görev-Özel Hukuk Kurallarıyla Çözüleceği-Bu Tür Sözleşmelerin Yorumunda Esas Alınacak İlkeler )

• UYGULANACAK HUKUK KURALLARI ( İltihaki Sözleşmelerden Doğan Uyuşmazlıklar )

• GÖREVLİ MAHKEME ( İltihaki Sözleşmelerden Doğan Uyuşmazlıklar )

1086/m.428


ÖZET : Davalı Belediye her ne kadar bir kamu tüzel kişisi olup, gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de; davacı taraf belirli şartlara uyarak ( intibak ederek ) ve bedel vermek suretiyle faydalandığı bu tür sözleşmeler ( su abonman sözleşmesi ) iltihaki sözleşmelerdir. İltihaki sözleşmeler; bir kamu hizmeti ifa edip hukuken veya eylemli olarak ( fiilen ) tekel durumu arz eden ve halkın bağlanması gereken ( nakliye, elektrik, PTT, su işletmeleri gibi ) teşebbüslere ait formüle edilmiş sözleşmeleri ifade eder. Sözü edilen teşebbüsler Devlet ( kamu idaresi ) ya da yerel yönetimler ve kamu kurumları tarafından işletildiği vakit, bunların ticari bir teşebbüs teşkil edeceği, bu kurumlarla fertler arasındaki ilişkinin özel hukuk kurallarına tabi olacağı, çıkan uyuşmazlıkların özel hukuk kurallarıyla çözümlenmesi gerekir.
Bu tür uyuşmazlıkların özel hukuk hükümlerince genel mahkemelerde çözümleneceği nedeniyle, davanın değeri itibariyle görevli mahkemeyi tesbit etmek gerekir.

DAVA : Dava dilekçesinde davalının su faturası düzenlenmesinde bir takım haksızlıklar yaptığının tesbiti istenilmiştir. Mahkemece davanın görev nedeniyle reddi cihetine gidilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

KARAR : Prensip olarak Türk Hukukunda genel işlem şartlarını ( veya iltihaki sözleşmeyi ) önceden idari kontrolünün veya sonradan yargı kontrolünün yapılmasını öngören bir yasal düzenleme mevcut değildir. Bu durumda Genel İşlem şartlarındaki ( GİŞ ) kayıtların kontrolü, ancak dava halinde özellikle kayıtların yorumu, tamamlanması ve değiştirilmesi veya geçersiz sayılması hakimin görevine dahil olmaktadır. Gerek Ülkemizde, gerek Alman ve İsviçre Mahkeme İçtihatları ile bilimsel öğretisinde, genel işlem şartlarının ( veya iltihaki sözleşmenin ) uyuşmazlık halinde hakim tarafından kontrolünde, açık olmayan kayıtların metni kaleme alanın aleyhine yorumlanacağı, alışılmamış kayıtların geçersiz, şaşırtıcı kayıtların ise ( sözleşmenin içeriğinden dahi sayılmayacağı ) münferid sözleşmedeki hükümlere aykırı olan kayıtların uygulanmayacağı, kişilik haklarını sınırlayan kayıtların hükümsüz olacağı ilkeleri geliştirilmiş ve uygulanmıştır.
İdari yargı, idari makamların ( örneğin Devletin, Belediyenin vs. ) kamu hukuku alanındaki girişimlerinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesi ile meşgul olur. Öyle ise idare; bir işlemi, eylemi veya sözleşmeyi yaparken özel hukuk kişilerinin üstünde bir kamu tüzel kişisi olarak haraket etmişse; uygulanacak hukuk İdare hukukudur ve böyle bir idari işlem, eylem veya sözleşmeye ilişkin dava idari kaza mercilerinde görülür. Fakat davalı Belediye her ne kadar bir kamu tüzel kişisi olup, gördüğü hizmet kamu hizmeti ise de; davacı taraf belirli şartlara uyarak ( intibak ederek ) ve bedel vermek suretiyle faydalandığı bu tür sözleşmeler ( su abonman sözleşmesi ) iltihaki sözleşmeleridir. İltihaki sözleşmeler; bir kamu hizmeti ifa edip hukuken veya eylemli olarak ( fiilen ) tekel durumu arz eden ve halkın bağlanması gereken ( nakliye müesseseleri, elektirik, havagazı ya da PTT, su işletmeleri gibi ) teşebbüslere ait formüle edilmiş sözleşmeleri ifade eder.
Yukarıda sözü edilen teşebbüsler Devlet ( kamu idaresi ) ya da yerel yönetimler veya kamu kurumları tarafından işletildiği vakit, bunların ticari bir teşebbüs teşkil edeceği, bu kurumlarla fertler arasındaki ilişkinin özel hukuk kurallarına tabi olacağı cihetle bunun sonucu olarak anılan işler karşısında kişinin durumunun tamamen sözleşmesel ( akdi ) nitelikte bulunduğunu kabul etmek gerekir. Bu gibi durumlarda genellikle kişinin bu hizmetten yararlanması yukarıda anılan sözleşme ( abonman sözleşmesi ) ile mümkün olduğundan ve sözleşme özel hukuk sözleşmesi niteliğinde bulunduğundan, bu yüzden çıkan uyuşmazlıkların dahi özel hukuk kurallarıyla çözümlenmesi gerekecektir.
Mahkemece yapılacak iş; bu tür uyuşmazlıkların özel hukuk hükümlerince genel mahkemelerde çözümleneceği cihetle öncelikle davanın değeri itibariyle Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olup olmadığı hususu da araştırılmak suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar vermekten ibaret olmalıdır.
Bu itibarla, yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK. nun 428. maddesi gereğince ( BOZULMASINA ), peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 2.6.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 04-11-2009, 12:47   #13
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

Abonman sözleşmesi varsa, tüketici yoksa kaçak su kullanımı sözkonusuysa genel mahkemeler görevlidir.

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2003/15408

K. 2004/5508

T. 19.4.2004

• SU BORCU İÇİN İCRA TAKİBİ ( İtiraz - İSKİ İle Abone Arasındaki Davaya Tüketici Mahkemesinde Bakılması Gereği )

• İSKİ İLE ABONE ARASINDAKİ DAVA ( Tüketici Mahkemesinde Bakılması Gereği - Su Abonesi Olan Davalının Su Borcunu Ödemediği İçin İcra Takibine Girişilmesi )

• TÜKETİCİNİN KORUNMASI ( Su Abonesi Olan Davalının Su Borcunu Ödemediği İçin İcra Takibine Girişilmesi - İSKİ İle Abone Arasındaki Davaya Tüketici Mahkemesinde Bakılması Gereği )

• İCRA TAKİBİ ( Su Abonesi Olan Davalının Su Borcunu Ödemediği İçin - İSKİ İle Abone Arasındaki Davaya Tüketici Mahkemesinde Bakılması Gereği )

4077/m.1,2,3,23

ÖZET : Davacı, su abonesi olan davalının su borcunu ödemediği için icra takibine girişildiğini, icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasada tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlem olması gerekir. Buna göre İSKİ Genel Müdürlüğü ile su abonesi arasındaki ilişkinin anılan yasa kapsamında olduğu sonucuna varılır.
DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, su abonesi olan davalının su borcunu ödemediği için icra takibine girişildiğini, icra takibine de itiraz ettiğini ileri sürerek icra takibine vaki itirazın iptalini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, usulüne uygun yapılmış ve davalıya çıkartılmış ödeme emri bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun, ""Amaç"" başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra ""Kapsam"" başlıklı 2. maddesinde ""Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar"" hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallan ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları ifade eder. Satıcı; kamu tüzelkişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzelkişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzelkişiyi ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin 4077 sayılı Yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasındaki ilişkinin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığı anlaşılmaktadır.
4077 sayılı Yasanın 23. maddesi bu Kanunun uygulanması ile ilgili her türlü ihtilafa tüketici mahkemelerinde bakılacağını öngörmüştür. Taraflar arasındaki uyuşmazlık Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun kapsamında kaldığına göre, davaya bakmaya tüketici mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re'sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Bu durumda Mahkemece, ayrı bir tüketici mahkemesi var ise görevsizlik kararı verilmesi, ayrı bir tüketici mahkemesinin bulunmaması halinde ise ara kararı ile davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakıldığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır. Bozmayı gerektirir.
2- Bozma nedenine göre davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Davacı tarafından temyiz olunan kararın ( 1 ) nolu bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenle diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, 19.04.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.
yarx
Old 04-11-2009, 14:20   #14
üye15755

 
Varsayılan

Meslektaşlarımız gayet açık, Yüksek Mahkeme Kararları sunmuşlar.
Ben de bir Belediye kurum avukatı olarak, önümüze artık rutin ve kati olarak gelen görev meslesini şöyle hülasa edeyim:

Aski, İski, İETT, EGO gibi kuruluşlar her ne kadar birer idare iseler de, bu idarelerin vatandaşla yaptıkları sözleşmeler, özel hukuk sözleşmesi mahiyetindedir. Bu idareler ile "sözleşmeden kaynaklanan bir niza" vuku bulursa o zaman vatandaş bu idareler nezdinde tükedici statüsündedir. Bu sebeple bu idareler ile vatandaş arasındaki sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıklar miktara göre ya Tüketici Sorunları Hakem Heyeti'nde veya Tüketici Mahkemesi'nde çözülecektir.
Öte yandan yukarıda sayılan idarelerin, sözleşmeyi değil de, kamu hukukundan kaynaklanan hizmetleri yerine getirirken vatandaşın menfaatini ihlal etmesi durumunda, davalar idare mahkemelerinde açılacaktır.
Mesela şebekenin su sayacınızdan önceki kısmının bakım ve onarımı, su idaresinin kamu hukukundan kaynaklanan bir hizmet görevidir. Sayaçtan önceki şebeke borusu patlar da ev veya iş yeriniz zarar görürse, zararınızın tazminini "hizmet kusuru" sebebiyle idare mahkemesinde dava edeceksiniz.
Aynı şekilde, otobüse bindiniz, biletinizden tek ücret düşmesi gerekirken, bütün kredinizi tüketmiş makine... Bu durumda, taşıma sözleşmesine aykırılık söz konusu olduğu için, Tüketici Kanunu devreye girecek... Fakat beklediniz, beklediniz zamanında otobüs gelmedi veya sizi taşıyan otobüs şoför kusuru ile kaza yaptı, bu durumda yine kamu hizmetinin geç, kötü veya olması gerektiği gibi işlememesi sebebiyle, hizmet kusuru söz konusu olacak, zarar tazmini için idare mahkemesinde dava açılacaktır...
Old 04-11-2009, 15:52   #15
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan

Peki su hizmetinden vatandaş değil de bir kooperatif faydalanıyorsa, yani abone bir kooperatif ise o zaman genel görevli mahkemelerin görevli olması gerekir değil mi?Mahkemelerin şirketlerin tüketici mahkemesine açtığı bu tür davalar hakkında görevsizlik verdiğini duydum, elinde karar olan meslektaşım var mı?Aslında doğru olabilir çünkü kooperatif suyu inşaat amacıyla kullanıyor, benim müvekkilim de bir kooperatif ve fahiş su faturası ödememek için Aski'ye dava açmak istiyorum, genel mahkemede açayım değil mi?
Old 04-11-2009, 17:30   #16
üye15755

 
Varsayılan

Kooperatifler ticari maksatla kurulurlar ve kanun gereği tüzel kişiliği haiz tacir statüsündedirler. Türk Ticaret Kanunu'na göre, tüzel kişi tacirlerin borçlarının ticari olduğu kesin karinedir (TTK m. 21/1).
Açıklanan sebeplerle, somut olayda müvekkiliniz olan kooperatifin yapacağı inşaat için; su satın alması, kum satın alması, çimento satın almasına yönelik sözleşmeler akdetmesi durumunda Kooperatif tüketici değil, tacir statüsündedir. ASKİ'nin kuruluş kanununa baktığımız zaman, ASKİ'nin de akdedilen bu tür sözleşmeler sebebiyle tacir sıfatının olduğu açıktır.
Her iki tarafı tacir olan sözleşmeden kaynaklanan davalar nispi ticari dava mahiyetindedir. Bu sebeple davanın yetkili asliye ticaret mahkemesinde açılması gerekir.
Old 04-11-2009, 20:22   #17
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

(Av.Hakan Çırak) yararlı bilgiler vermişse de, " kooperatiflerin tacir statüsünde olduğu ve davanın ticaret mahkemesinde görüleceği" hakkındaki görüşüne katılmıyorum.

Kooperatifler K.nun 1.maddesindeki tanıma göre kooperatifler tacir olmayıp teşekküldür. Bu husus pek çok yargıtay kararında da vurgulanmıştır. Koop.K.nun 99.maddesine göre koop.ile ortakları arasındaki davalarda ticaret mahkemesi görevlidir. Somut olaydaki çekişme ise koop ile 3. kişi arasındadır. Ortada mal ve hizmet satımına dair sözleşme bulunduğundan davacı kooperatif tüzel kişiliği olsa dahi sonucun değişmeyeceğini ve Tüketici Mahkemesinin görevli olacağını düşün.üyorum.


Aşağıdaki Yargıtay kararları da bu görüşümüzü doğrulamaktadır

T.C.

YARGITAY

13. HUKUK DAİRESİ

E. 2008/4118

K. 2008/11323

T. 8.10.2008

• ARSA PAYI KARŞILIĞI İNŞAAT SÖZLEŞMESİ ( Davalı Kooperatif İle Diğer Davalı Yüklenici Arasında Yapıldığı - Davacının Daireyi Yükleniciden Satış Vaadi Sözleşmesi İle Aldığı/Ticari Dava Olmadığı )

• SATIŞ VAADİ SÖZLEŞMESİ ( Arsa Payı İnşaat Sözleşmesi İle Yükleniciye Bırakılması Kararlaştırılan Dairenin Bu Şekilde Satın Alındığı - Uyuşmazlığın Taşınmaz Alımı İle İlgili Olduğu/Tüketici Mahkemesinde Çözümleneceği )

• KOOPERATİF ÜYELİĞİ TESİSİ ( Satış Vaadi Sözleşmesi İle Alınan Dairenin Teslim Edilmediği - Kooperatif ve Üyeleri Arasında Bİr Dava Olmadığından Ticari Sayılmadığı/Tüketici Mahkemesinin Görevli Olduğu )

• KOOPERATİFLER KANUNUNDAN DOĞAN DAVALAR ( Kooperatif İle Üyeleri Arasında Olan Uyuşmazlıklarda Tarafların Tacir Olup Olmadığına Bakılmaksızın Ticari Sayıldığı )

• TİCARİ DAVA ( Kooperatifler Kanunundan Doğan/Kooperatif ile Üyeleri Arasındakiler Olduğu - Tarafların Tacir Olup Olmadığına Bakılmayacağı )

• KOOPERATİF İLE ORTAĞI ARASINDAKİ HUKUK DAVASI ( Tarafların Tacir Olup Olmadığına Bakılmaksızın Ticari Sayılacağı )

• TAŞINMAZ ALIMI ( Yükleniciden Daireyi Satış Vaadi Sözleşmesi İle Satın Alanın Kooperatif Üyeliğinin Tesisi Talebi - Tüketici Mahkemesinde Çözümlenmesi Gereği )

• GÖREV ( Daireyi Yükleniciden Satış Vaadi Sözleşmesi İle Satın Alanın Kooperatif Üyeliğinin Tesisi Talebi - Tüketici Mahkemesinde Çözümleneceği )

1163/m. 99

4077/m. 3, 10, 23

1086/m. 7, 27

ÖZET : Davacı, davalı şirket ile diğer davalı kooperatif arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi bulunduğunu, sözleşmeyle yükleniciye bırakılması kararlaştırılan daireyi satış vadi sözleşmesi ile aldığını, bir kısım ödeme yapmasına rağmen dairenin teslim edilmediğini ileri sürerek kooperatif üyeliğinin tesisini talep etmiştir. Kooperatifler Kanunu'ndan doğan hukuk davaları tarafların tacir olup omadığına bakılmaksızın ticari dava sayılır. Anılan kanun uyarınca ticari davalardan amaç, kooperatif ile ortağı arasındaki hukuk davalarıdır. Eldeki davada davacı, kooperatif ortağı olmadığından davacı ile kooperatif arasındaki uyuşmazlık ticari dava sayılmaz. Uyuşmazlık, konut amaçlı taşınmaz alımından kaynaklandığından davanın tüketici mahkemesinde çözümlenmesi gerekir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda, ilamda yazılı nedenlerden dolayı dilekçenin görev yönünden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı; davalı E. İnşaat Mobilya Dekorasyon Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi ile diğer davalı S.S D ... Konut Yapı Kooperatifi arasında 15.05.2004 günlü arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeyle yükleniciye bırakılması kararlaştırılan 4H 7. Blok 8. kat 33 numaralı bağımsız bölümün 22.08.2005 tarihli taşınmaz satış vadi sözleşmesi ile kendisine satıldığını, bir kısım ödemeleri yaptığını, ancak inşaatın bitirilip dairenin teslim edilmediğini ileri sürerek, yüklenicisi ile olan temlik sözleşmesinden dolayı davalı S.S. D ... Konut Yapı Kooperatifine üyeliğinin tesisini istemiştir.
Davalı kooperatif, davalı yüklenici şirketin sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmediğini, inşaatın mevcut hali ile davacının kooperatiften bir istekte bulunamayacaklarını, Ticaret Mahkemesi'nin görevli olduğunu savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, dava dilekçesinin görev yönünden reddine ve dosyanın görevli Asliye Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 99. maddesi uyarınca "bu kanunda düzenlenen hususlardan doğan hukuk davaları tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılır" hükmünü getirmiştir. Yasanın anılan hükmüne göre ticari davalardan amaç; ortağı ile kooperatif veya kooperatif ile ortağı arasındaki hukuk davalarıdır. Zira, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nda tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklığının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını iş gücü ve parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan kooperatif ile kanun ve ana sözleşmeye göre kooperatife ortak olanlar arasındaki düzenlemeler yapılmıştır. Somut olayda, davacı davalı kooperatifin ortağı olmadığından, davacı ile kooperatif arasındaki ilişkinin 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun uygulanması suretiyle çözümü ve aralarındaki davanın ticari dava sayılması olanaklı değildir.
Kooperatifle diğer davalı şirket arasındaki 15.05.2004 günlü arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesinden kaynaklanan şahsi hakkın yüklenici tarafından davacıya temlik edilmesi de, davacı ile kooperatif arasındaki uyuşmazlığa 1163 sayılı Kooperatifler Kanununun uygulanmasını gerektirmez.
Diğer taraftan, davacının dayandığı 22.08.2005 günlü sözleşmenin nedeni, yüklenici şirketin davacıya yaptığı temlik işlemidir. Çünkü, yüklenici 15.05.2004 tarihli arsa payı devri karşılığı inşaat yapım sözleşmesiyle kazandığı bir bakıma eserin bedeli olan bağımsız bölüm mülkiyet aktarımını doğrudan arsa sahibinden isteyebileceği gibi bu hakkını temlik işlemiyle üçüncü kişilere de devir ve temlik edebilir. Bir tanımlama yapmak gerekirse; alacağın temliki, alacaklı ile onu devralan üçüncü şahıs arasında borçlunun rızasına ihtiyaç olmaksızın yapılabilen ve sadece kazandırıcı bir tasarruf işlemi niteliğini taşıyan şekle bağlı bir akittir. Borçlar Kanunu'nun 163. hükmüne göre temlik sözleşmesi temlik edenle temlik alan arasındaki yazılı sözleşme ile kurulabilir. Ne var ki alacağın temlikinde aranan yazılı şekil temlik sözleşmesinin resmi şekilde yapılmasına engel değildir. Nitekim uygulamada yükleniciden şahsi hakkını temlik alan üçüncü kişilerin temlik sözleşmesini adi yazılı satış sözleşmesi veya noterde düzenleme şekilde taşınmaz satış vadi sözleşmesi olarak yaptıkları görülmektedir.
4822 Sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu'nun 3. maddesi ( c ) bendi ile konut ve tatil amaçlı taşınmaz mallar da Tüketicinin Korunması Kanunu kapsamına alınmıştır. Dava konusu taşınmaz konut niteliğindedir. Anılan yasanın ( e ) bendindeki tanıma göre tüketici; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek veya tüzel kişiyi, ( t ) bendindeki tanıma göre de satıcı; kamu tüzel kişileri dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetler kapsamındaki tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri ifade eder. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 23. maddesi hükmüne göre de, bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara Tüketici Mahkemelerinde bakılması gerekir. Kısaca ifade etmek gerekirse davacının dayanağı olan sözleşmeler yükleniciden kazanılan kişisel hakka ilişkin bulunduğundan ve dava bu sözleşmelere dayanılarak açıldığından, çekişmenin 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun'un 23. maddesince Tüketici Mahkemelerinde giderilmesi gerekir.
Açıklanan bütün bu yönler gözetilerek, davanın esasının incelenmesi yerine görevsizlik kararı verilmesi doğru olmadığından, karar bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 08.10.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.

YARGITAY

15. HUKUK DAİRESİ

E. 1996/1048

K. 1996/1263

T. 11.3.1996

Borçlu tacir ise, TTK.’nun 24. maddesi uyarınca cezanın tenkisi istenemez. Somut olayda, borçlu, bir yapı kooperatifidir. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 1. maddesi uyarınca "teşekkül" olarak tarif edilen kooperatifler, tacir sayılamazlar.
Old 04-11-2009, 23:07   #18
avukatselvi

 
Varsayılan

T.C.YARGITAY13. HUKUK DAİRESİE. 2005/17480K. 2006/3455
T. 13.3.2006
• İTİRAZIN İPTALİ ( Elektrik Kullanımı Nedeniyle Kooperatif Aleyhine Açılan Dava Tüketici Mahkemesinde Değil Genel Mahkemede Görüleceği )
• ELEKTRİK KULLANIMI NEDENİYLE KOOPERATİF ALEYHİNE AÇILAN DAVA ( Tüketici Mahkemesinde Değil Genel Mahkemede Görüleceği )
• GÖREV ( Elektrik Kullanımı Nedeniyle Kooperatif Aleyhine Açılan Dava Tüketici Mahkemesinde Değil Genel Mahkemede Görüleceği )
4077/m.3, 10, 23
1086/m. 7, 27
2004/m.67
ÖZET : Davacı, abonesi olan davanın kullandığı elektrik bedellerini ödememesi nedeniyle icra takibi yaptığını, itiraz üzerine icra takibinin durduğunu ileri sürerek itirazın iptali talebinde bulunmuştur. Dosya kapsamından davalının değil, kooperatifin abone olduğu anlaşılmaktadır. 4077 SK'da tüketici, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi olarak tanımlanmıştır. Somut olay değerlendirildiğinde, abone olan kooperatif tüketici tanımına girmemektedir. Bu durumda ihtilafın çözümünde tüketici mahkemeleri değil, genel mahkemeler görevlidir. Açıklanan nedenlerle tüketici mahkemesince görevsizlik kararı verilmesi gerekirken esasa girilmesi hatalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, abonesi olan davalının elektrik bedelini ödememesi nedeniyle hakkında İcra takibi yaptığını, davalının takibe İtiraz ettiğini öne sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini istemiştir.

Davalı, davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.

1- Davacı, davalının abonesi olduğunu ileri sürmüş ise de, abone sözleşmesinin temin edilemediği davacının dosyaya yazdığı yazı cevabından anlaşılmakta olup, dosyada bulunan abone hesap ekstresinde abone olarak "E. Yapı Koop 3" isimli kooperatif görünmektedir. Davalı da savunmasında kendisinin abone olmadığını, başkanı olduğu kooperatifin abone olduğunu belirtmiş olup, temyiz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği icra ihbarnamesinde abone grubunun şantiye olduğu belirtilmiştir.

4822 Sayılı Kanun ile değişik, 4077 sayılı TKHK'nun 3. maddesinde, kanunun uygulanmasıyla ilgili tanımlar yapılıp, bu arada "Bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişi" tüketici olarak tanımlanmıştır. Somut olay değerlendirildiğinde, davacının abonesi olan kooperatif yasadaki tüketici tanımına girmemektedir. Bu durumda davaya bakmaya genel mahkemeler görevlidir. Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esasına girilerek hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

2- Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Birinci bentte açıklanan nedenlerle, temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine 13.03.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 04-11-2009, 23:19   #19
üye15755

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Yücel Kocabaş
(Av.Hakan Çırak) yararlı bilgiler vermişse de, " kooperatiflerin tacir statüsünde olduğu ve davanın ticaret mahkemesinde görüleceği" hakkındaki görüşüne katılmıyorum.

Kooperatifler K.nun 1.maddesindeki tanıma göre kooperatifler tacir olmayıp teşekküldür. Bu husus pek çok yargıtay kararında da vurgulanmıştır. Koop.K.nun 99.maddesine göre koop.ile ortakları arasındaki davalarda ticaret mahkemesi görevlidir. Somut olaydaki çekişme ise koop ile 3. kişi arasındadır. Ortada mal ve hizmet satımına dair sözleşme bulunduğundan davacı kooperatif tüzel kişiliği olsa dahi sonucun değişmeyeceğini ve Tüketici Mahkemesinin görevli olacağını düşün.üyorum.

Muhterem üstadım;
Evet, 2004 yılına kadar, Kooperatifler Kanunu'nun 1. maddesi, kooperatifi tanımlarken onu "teşekkül" olarak nitelemekteydi. Fakat 2004 yılında kabul edilen "Kooperatifler Kanunu'nda Değişiklik Yapılması Hakkında 5146 Sayılı Kanun" ile bu niteleme kaldırılmış ve kooperatiflerin hukuki niteliği Türk Ticeret Kanunu'nun 136. maddesine uygun hale getirilmiştir. 2004 yılında kabul edilen bu kanun ile Kooperatifler Kanunu'nun 1. maddesi şu hale getirilmiştir:

A) Tarif:

Madde 1 - (*) Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik
menfaatlerini ve özellikle meslek veya geçimlerine ait ihtiyaçlarını işgücü ve
parasal katkılarıyla karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp
korumak amacıyla gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan değişir ortaklı ve
değişir sermayeli ortaklıklara kooperatif denir.


Zaten bu düzenlemeden evvel de TTK 136. maddesinde ticaret şirketlerinin hangileri olduğunu sarahaten saymıştır:

Madde 136 - Ticaret şirketleri; kolektif, komandit, anonim, limited ve kooperatif şirketlerinden ibarettir.

Buraya kadar yaptığım izahatlar, kooperatifin bir ticaret şirketi olduğuna yönelikti.
Bu konu başlığını açan meslektaşımızın sorusuna gelince:
Ticari davalar;
1- mutlak ticari dava
2- nispi ticari dava
3- Havale, vedia ve telif haklarından kaynaklanıp bir ticari işletmeyi ilgilendiren
davalar diye üçe ayrılır.

Diğer iki dava türüne girmeden nispi ticari davayı izah edeyim:
İki tarafı da tacir olan bir iş, mahiyet itibari ile TTK'da sayılan işlerden olmasa bile, bu hususta çıkan uyuşmazlıklar nispi ticari davadır; bu tür davalar ticaret mahkemesinde görülür.
Somut hadisede, meslektaşımızın müvekkili olan Kooperatif bir ticari şirket (tacir), ASKİ de kuruluş kanunu gereği tacirdir; aralarında da bir su satım sözleşmesi (BK m. 182) vardır. Bu sözleşmeden kaynaklanan dava nispi ticari davadır ve ticaret mahkemesinde dava açmanız gerekir.
Old 09-11-2009, 19:45   #20
Nuriye Değer

 
Varsayılan

Görevli mahkeme genel mahkemedir.İşbölümü itirazı olmazsa Asliye Hukuk Mahkemesinde de açılabilir.
Abone Kooperatif olduğundan inşaat abonesidir. Tüketim ticari tarifeye göre olunca ,birde inşaat yeni bitmiş ise o kadar fatura gelmesi de mümkündür.
Üyeler sayaç takmışşa mükerrer ödeme iddiası olabilir.
Old 16-02-2010, 09:41   #21
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan

Peki açacağımız davada suyun Aski tarafından kapatılma tehlikesi mevcut diyerek ihtiyati tedbir yoluyla dava süresince kapatılmamasına karar verilmesini isteyebilir miyiz?Elinde bu konuda örnek karar olan meslektaşım var mı?
Old 04-06-2010, 14:31   #22
moré

 
Varsayılan

Herkese selam,
Bir sorum olacak cevaplarsanız sevinirim.

Belediye,11.12.2009 tarihli meclis kararı ile su tarifelerini 01.01.2010 tarhinden itibaren geçerli olmak üzere arttırıyor. Bu arada 12.11.2009-25.01.2010 dönemine ait fatura 2010'da geçerli olacak tarife üzerinden hesaplanarak tahsil ediliyor. 2009 yılındaki 48 günlük sürede önceki tarife uygulanması gerekirken yanlış tarife uygulanarak fazladan bir tahsilat yapılmış. Bu durumuda fazladan ödenen meblağı geri almak için hangi mahkemede dava açmalıyız? Görevli mahkeme hangi mahkemedir?
Old 04-06-2010, 14:37   #23
Av. Aylin Kaya

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım, eğer müvekkiliniz suyu konut için kullanıyorsa tüketici mahkemesine yahut işyeri -ticari amaçlı kullanıyorsa(tacir, şirket,kooperatif,vs) ticaret mahkemesine (HUMK 8'e göre sulh hukuk mahkemesine) dava açabilirsiniz.Kolay gelsin.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
uluslararası iade faturası hukukav Meslektaşların Soruları 0 11-09-2009 13:29
Fahiş Su Faturası/ İstirdat Davası/ Görev Sorunu av.meryemk Meslektaşların Soruları 8 20-01-2009 12:49
elektrik faturası av.asen öznur Meslektaşların Soruları 1 16-05-2008 15:09
Affın faturası 60 ölü ahmetsacit Hukuk Haberleri 1 30-10-2006 15:29
Tecavüzün Faturası Av.Habibe YILMAZ KAYAR Kadın Hakları Çalışma Grubu 14 29-10-2006 20:57


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09505200 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.