Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Vatandaşlığın kazanılması veya tespiti (Türk anneden doğma şahsın)

Yanıt
Old 04-02-2010, 15:41   #1
DerinlikSarhoşu

 
Varsayılan Vatandaşlığın kazanılması veya tespiti (Türk anneden doğma şahsın)

Herkese merhabalar. Müvekkil, Türk ana ve Iraklı babadan olup 1971 doğumlu Irak Vatandaşıdır. Müvekkilin annesinin evliliği Türkiye’deki nüfus kaydında gözükmektedir. Müvekkilimin 5901 sayılı Kanun’un 7. maddesine göre (“Türkiye içinde veya dışında Türk vatandaşı ana veya babadan evlilik birliği içinde doğan çocuk Türk vatandaşıdır”) Türk vatandaşlığının kazanılması hakkında bilgi almak için Nüfus Genel Müdürlüğü’ne elektronik posta göndermişse de Nüfus Genel Müdürlüğü ilgili Kanunu’nun 11. maddesine göre başvuruda bulunulabileceğini kendisine bildirmiştir. 11. madde “Türk vatandaşlığını kazanmak isteyen yabancılar” ile ilgili bir maddedir. Müvekkilin Türk anadan olması itibariyle doğrudan Türk vatandaşlığını kazanması gerekir diye düşünüyorum.

1. Sizce müvekkil Türk vatandaşlığına doğrudan kazanır mı, yoksa 11. maddedeki şartlar mı tabidir?

2. Emniyet Genel Müdürlüğü’ne başvuruda bulunup vatandaşlığın tespiti gibi(!) bir dava mı açmam gerekir? Bu konuda tecrübesi olan meslektaşlar deneyimlerini paylaşırlar mı?

Herkese katkıları için şimdiden teşekkürler…
Old 04-02-2010, 22:37   #2
umutlaw

 
Varsayılan

Sayin Meslektsim,
Ilk once su esasi bilmek lazimki yabanci sadece Turk Vatandasti anneden oldugu icin Turkiye Vatandasligina gecemez, gecse bile hm yasanin ruhuna hemde esas hukuk ilkelerine aykiri olur, dusunun ki cocuk Amerikada dogmus buyumus ancak Turkce bilmiyor, Turk kulturene bagliligi yok vs. vs. hemen buna bir T.C. kimligi verilsin peki bunun diger sonuclari nedir diye tartismaya acilirsa sanirim binlerce sayfa olur dolayisiyla bu tur olylarda her zaman onedigim konu sudu 11. madde esasi, zaten yasa yeterince acik ve yonetmeliklerde bu yondedir, dava acmaniz zaman kaybindan baska bir sey olmayadcak.
Olaya geri donersek, yabanci kisinin ilk once Turkiyede boyle bir basvuruyu yapabilmesi icin bir ikamet tezkeresine sahip olmasi gerekir ve tabi daha sonra yasada belirtilen sureleri yerine getirmesi gerekmektedir kaldi ki bu karar bakanlar kurulu tarafndan sonuca baglanmadan kisiye vatandaslik yolu acilmayacaktir dolayisiyla herseyden evvel ve her zaman onerdigim esas ikamet tezkeresinin mevcut olmasi daha sonra konuyu baska sekillerde tartismak mumkundur (ikamet tezkeresinin ogrenci ikamet tezkeresi olmamasi gerekmektedir)
Saygilarimla
Old 06-02-2010, 10:50   #3
DerinlikSarhoşu

 
Varsayılan

Sayın Umutlaw öncelikle katkınız için teşekkürler,

Ancak ben (konumuz bu olmasa da) böyle durumdaki birinin vatandaşlığa geçebilmesi gerektiğini düşünüyorum; çünkü Türk vatandaşlığıyla anne-baba itibariyle bir bağlantısı vardır. Siz “dusunun ki cocuk Amerikada dogmus buyumus ancak Turkce bilmiyor” şeklinde örnek vermişsiniz ama o durumda olmayan kişilerde var; mesela benim müvekkilim. Irak vatandaşı ama hem annesi Türk ve hem de Türkçe’yi çok iyi biliyor.

Ayrıca kanunun lafzı ve ruhu itibariyle bu durumda birinin Türk vatandaşlığı hakkı olabileceğini düşünüyorum. Çünkü kanun Türk anneden doğan çocuğun Türk olacağını açıkça belirtmiş; ayrıca başka bir yeterlilik ve şart aramamış. Olup olacağını daha fazla araştırdıktan sonra göreceğim halde.

Yazınınız ikinci paragrafından faydalanacağım. Saygılarımla
Old 07-02-2010, 02:34   #4
avukat.derviş.yıldızoğlu

 
Varsayılan

Sayın Umutlawa katılmaya imkan görememekteyim. Çünkü kanun hükmü gayet açıktır. Burada asıl önemli mesele, doğumun nüfus kayıtlarına yansıtılmamasından kaynaklanmıştır. Müvekkiliniz reşit olmadan önce, annesi onu çok rahatlıkla Türk nüfusuna kaydettirebilir ve başkaca hiçbir işleme gerek kalmadan müvekkiliniz Türk vatandaşı olurdu.
Anladığım kadarıyla müvekkiliniz reşit durumdadır. Bu durumda müvekkiliniz nüfusa doğrudan kaydedilemez. Benzer bir durumu Suriye uyruklu bir müvekkilim açısından yaşamıştım.
Yapmanız gereken ise şudur:
Anneliğin ispatı açısından, Müvekkilinizin annesinin Türkiye'de ikametgahı varsa, ikametgahının bulunduğu yerde, yoksa nüfusa kayıtlı olduğu yer asliye hukuk mahkemesinde, müvekkilinizi ve annesini davacı göstererek, Nüfus Müdürlüğü'ne husumet yönelterek nüfus kaydının tespiti davası açın ve gerekirse DNA testi yaptırılmasını talep ederek, anneliği tespit ettirin. Bu karar kesinleştikten sonra bu kararla birlikte müvekkilinizin Türk vatandaşlığına alınması için İçişleri Bakanlığı Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü'ne müracaatte bulunun. Size 60 gün içinde cevap vermeyecekler ve zımni red anlamına gelecek. Bu durumda İçişleri Bakanlığı'nı hasım göstererek, idare mahkemesinde söz konusu işlemin iptali için dava açabilirsiniz. 2 yıl sürdü ama ben böyle neticeye ulaştım.
Old 08-02-2010, 00:34   #5
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Konu bir yönüyle devletlerarası ilişkileri, devletlerin göç verme, göç alma politikalarını ilgilendirmektedir. Diğer bir yönüyle ise çifte vatandaşlık konusuyla ilgilidir. Yani sadece Türkiye'nin politikası değil vatandaşı olunan diğer devletin tutumu da önemlidir.

Sayın avukat.derviş.yıldızoğluna iki noktada katılamıyorum. Öncelikle Suriye örneği Irak için bir emsal değildir. İkinci olarak DNA testinin uygulama yeri olmadığını düşünüyorum.

Yasal düzenlemenin sadece lafzına bakıldığında soruda belirtildiği gibi değerlendirilmeye son derece müsait olduğunu da kabul etmek gerekir. Ancak, konunun teknik boyutuna ve Vatandaşlık Yasası'nın diğer hükümleri ile birlikte değerlendirmesine baktığımızda uygulama farklıdır.

Soruda açık bir şekilde Türk soylu kişinin Irak vatandaşı olduğu belirtilmektedir. Yani vatansız değildir. Bildiğim kadarıyla, Saddam döneminde Irak çifte vatandaşlığa izin vermiyordu. Öncelikle, Irak'ın sonraki dönemdeki politikası ve hukuki düzenlemesi araştırılmalıdır. Eğer, Irak çifte vatandaşlığa izin veriyorsa, Türkiye prensip itibarıyla çok vatandaşlığa karşı değildir. ( Gerçi bu politika daha ziyade Avrupa Birliği ülkelerine yada dışarıya göç vermek amacıyla oluşturulmuş olup, göç almak sözkonusu olduğunda nasıl bir tutum izleneceği ya da Avrupa Birliği sürecinde bu politika da değişiklik yapılıp yapılmayacağı da ayrı bahislerin konusudur. )

Öte yandan, 5901 Sayılı yasanın geçici 1.maddesinde Türk soylu kişiler açısından 11.maddenin şartları zaten esnetilmiştir. 11.maddenin b bendindeki ikamet süresi, bu kişiler için 31.12.2010 tarihine kadar 5 değil, 2 yıldır.

Son olarak, konu 403 sayılı yasa zamanında da 11.maddedeki düzenlemeye bağlı olarak ele alınmış olmasına rağmen, Türk soylu yabancılar için daima bir esneklik sözkonusu olmuştur. Örneğin, Türkiye'de meslek ve sanatlarını serbestçe yapabilmelerine, kamu, özel kuruluş veya işyerlerinde çalıştırılabilmelerine ilişkin bir Kanun da bulunmaktadır. ( 2527 sayılı yasa )

Bu açıklamalardan sonra, başvuru için şu hususlar gereklidir:

1.Form dilekçe (VAT 1)

2.Anne yada babadan birinin yabancı bir devlet vatandaşı olması halinde kimliğini ispata yarayacak usulüne göre onaylanmış belge ile başvuru sahibinin yabancı olan ana veya babasından dolayı o devletin vatandaşlığını kazanıp kazanmadığının tespitine dair usulüne göre onaylanmış belgenin noter tasdikli Türkçe tercümesi,

3.Başvuru sahibinin ana ve babasından birinin ölmüş olması halinde varsa kardeşlerinden yakınlık derecelerini belirtir şekilde müracaat makamları tarafından alınacak imzalı ifadeleri,

4.Başvuru sahibinin ana ve babasının ölmüş olması halinde varsa kardeşleri ve üçüncü derece yakınlarından yakınlık derecelerini belirtir şekilde müracaat makamları tarafından alınacak imzalı ifadeleri,

5.Usulüne göre onaylanmış doğum belgesinin noter tasdikli Türkçe tercümesi,

6.Müracaat makamlarınca doğum belgesine dayanılarak düzenlenecek doğum tutanağı (VGF-01),

7.Müracaat makamlarınca sistemden alınan, Türk Vatandaşı ana veya babaya ait nüfus kayıt örneği

Faydalı olmasını dilerim.

Saygılarımla.
Old 08-02-2010, 13:28   #6
DerinlikSarhoşu

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım Derviş Yıldızoğlu, Erol Yavuz teşekkür ederim.

Hukuki sorunu çözmede bana yardımcı oldunuz. Öncelikle Erol beyin bahsettiği şekilde Valilki Nufus Müdürlüğüne başvurarak işlemlere başlayacağım. Eğer olumlu yanıt alamazsam müvekkil adına nüfus tespiti davası açmayı düşünüyorum. İyi günler dilerim.
Old 08-02-2010, 23:09   #7
umutlaw

 
Varsayılan

Sayin Yildizoglu lutfen almis oldugunuz mahkeme kararini paylasmaniz mumkun mu?
Kisi haymatloz durumda olmadigi icin icisleri bakanligi boyle bir basvuruyu kabul etmeyecektir.
Sayin Yavuz un belirtmis olduklari 2527 sayili kanunda tabiki uygulama icin ve baslangic olarak kullanilabilir bir husustur ancak ikamet izni alma degerinde oldugu kanatindeyim. ikamet izini omadan olmadan idari olarak bir sonuc alinmayacaktir, en azindan ben boyle sonuc aldim.
X kisinin dogumun nufus kayitlarinda gosterilmesi icinde kisinin yurt disinda dogdugu ulkedeki hastaneden ve resmi kurumdan aldigi belgeleri Turkce tercumeli Turk Konsolosluguna onaylatarak Turkiyede kendisi veya nnesinin en son oturdugu veya oturdugu yerin il valiligine sunarak, icisleri bakanliginin istegiyle Turk annenin nufus kayitlarinda bu dogum kayda gececektir.
Saygilarimla
Old 12-02-2010, 13:24   #8
DerinlikSarhoşu

 
Varsayılan

Sayın Umutlaw, ben sizin bu konudaki görüşünüzü anlayamadım.

Başlangıçta annesi Türk olan şahsın yabancı statüsüne göre vatandaş olabileceğini söylüyordunuz; şimdiyse sayın Erol Yavuz'un yanıtını tekrar ediyorsunuz.

Bence sayın Derviş Yıldızoğlu'ndan mahkeme kararının örneğini istemeden önce sizin görüşünüzün netleşmesi daha yerinde olur.. Saygılar...
Old 12-02-2010, 16:37   #9
umutlaw

 
Varsayılan

Sayin Meslektasim,
Dikkat ederseniz su cumleye yer vermistim:
Alıntı:

Sayin Yavuz un belirtmis olduklari 2527 sayili kanunda tabiki uygulama icin ve baslangic olarak kullanilabilir...
2527 sayili yasa Turk soylular icin diger hususlara nazaran ikamet tezkeresi alma izni / alinmasi verilmektedir.
Benim icin onemli olan ikamet tezkeresi unsurudur sayin yavuzun belirmis olduklari hususa katilmamin sebebi bundan dolayidir.
Saygilarimla
Old 23-02-2010, 10:41   #10
justine

 
Varsayılan

Merhaba,
Vatandaşlık ile ilgili bir hususu araştırırken, foruma rastladım. Benim de önemli bir sorun var.
Azerbaycan vatandaşı hakkında biri için vatandaşlık alacağım.
Kendisi 7 yıldır Türkiye'de ikamet etmektedir.
Tıp fakültesinden mezundur.
Öğrenci ikamet tezkeresinin geçerli olmamasının yasal dayanağı nedir?
Nitekim vatandaşlık kanununun uygulanmasına dair kanunun 13. maddesi ikameti tanımlamıştır.

Tanıma göre, usulüne uygun olarak kesintisiz 5 yıl ikamet eden kişi diyor. 5 yıl içerisinde ayrı ayrı veya toplamda 6 ay yurt dışına çıkmaması dışında başka herhangi bir kayıt yoktur.

Öğrenci ikamet tezkeresi ile bu koşulu sağlamış kişi bakımından ayrıksı olan durum nedir?

Bir de kendisi tıp alanında çeşitli ülkelerde uluslararası çalışmalara katılmıştır ve referans gösterilmiştir.


Türkiye'de yerleşik bir düzen kurmuş, kira kontratı yapmıştır. İkametini turistik amaçlı olarak devam ettirmektedir.

Sayın meslektaşlarım bu konuda fazla deneyimim olmadığından yukarıda açıklamalarımı değerlendirebilirseniz çok memnun olurum.

Birde konu ile ilgili Danıştay Kararı veya yasal başkaca bir dayanak mevcut mudur?

Teşekkürler,

Saygılarımla,
Old 24-02-2010, 02:17   #11
umutlaw

 
Varsayılan

Kanun Numarası : 2922
Kabul Tarihi : 14/10/1983
Yayımlandığı R.Gazete : Tarih : 19/10/1983 Sayı : 18196
Yayımlandığı Düstur : Tertip : 5 Cilt : 22 Sayfa : 756

Yabancı uyruklu öğrencilerin yükümlülükleri
Madde 6 – Öğrenim amacıyla Türkiye'ye gelen yabancı uyruklu öğrenciler, öğrenim görecekleri ve ikamet edecekleri kurum ve kuruluşların ilgili mevzuatına, 5682 sayılı Pasaport Kanununa, 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun ve diğer ilgili mevzuat hükümlerine uymak zorundadırlar.
TÜRKİYE'DE ÖĞRENİM GÖREN YABANCI UYRUKLU
ÖĞRENCİLERE İLİŞKİN YÖNETMELİK
(Resmi Gazete Tarihi: 30.4.1985 Resmi Gazete Sayısı: 18740)
Çalışma Yasağı ve İstisnası
Madde 10 – (Değişik : 6/1/1992 - 92/2594 K.)
Yabancı uyruklu öğrenciler, öğrenimleri süresince gelir getiren herhangi bir işte çalışamazlar. Ancak, lisans üstü öğrenim gören yabancı uyruklu öğrenciler, araştırma yaptıkları yükseköğretim kurumlarında ücret karşılığı çalıştırılabilirler.

-Tababet ve Şuabatı Sanatlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun(K.N.11.04.1928-1219)
(Bu kanunda doktorluk,hastabakıcılık,ebelik,dişçilik yasaklanmaktadır.)
Old 24-02-2010, 02:18   #12
umutlaw

 
Varsayılan

 
 
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONUNCU DAİRE
Esas No : 2009/9270
Davacı ve Yürütmenin Durdurulmasını İsteyen: Türk Mühendis ve Mimar
Odaları Birliği
Vekili : Av.
Davalılar : 1- Başbakanlık -ANKARA
2- Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı- ANKARA
Davanın Özeti : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 4.5.2009 tarih ve 23518 sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan 23.2.2009 tarih ve 2009/14699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Çalışma İzninden Muaf Tutulacak Türk Soylu Yabancılara Dair Yönetmeliğin iptali ve yürütülmelerinin durdurulması istenilmektedir.
Danıştay Tetkik Hakimi :
Düşüncesi : 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu'nun 4817 sayılı Yasayla değişik 34. ve 35. maddeleri uyarınca, yabancı mühendis ve mimarların Türkiye'de çalışabilmeleri için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından çalışma izni almasının zorunlu olmasına karşın; mühendis ve mimar olarak çalışacaklar da dahil Türk soylu yabancıların çalışma izninden muaf tutulmalarını öngören dava konusu 23.2.2009 tarih ve 14699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Çalışma İzninden Muaf Tutulacak Türk Soylu Yabancılara Dair Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrası ile bu düzenlemeye dayanılarak tesis edilen uygulama işleminde hukuka uygunluk bulunmadığından, yürütmenin durdurulması isteminin kısmen kabulü ile Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrası ile uygulama işleminin yürütülmesinin durdurulmasına; Yönetmeliğin diğer maddelerine yönelik yürütmenin durdurulması isteminin reddine karar verilmesi gerektiği düşünülmektedir.
Danıştay Savcısı :
Düşüncesi : Yürütmenin durdurulmasına karar verilebilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 27 nci maddesinde öngörülen koşulların gerçekleşmediği anlaşıldığından, istemin reddi gerekeceği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren, 2575 sayılı Danıştay Kanunu'nun Ek 1. maddesi uyarınca, Danıştay Onuncu ve Sekizinci Dairelerinden oluşan Müşterek Kurulca; davalı idarelerin savunmaları alındıktan sonra incelenmesine karar verilen yürütmenin durdurulması istemi, savunmaların geldiği görülmekle yeniden incelendi, gereği görüşüldü:
Dava; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 4.5.2009 tarih ve 23518 sayılı işlemi ile bu işlemin dayanağı olan 23.2.2009 tarih ve 14699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Çalışma İzninden Muaf Tutulacak Türk Soylu Yabancılara Dair Yönetmeliğin iptali ve yürütülmelerinin durdurulması istemiyle açılmıştır.
Davacı tarafından, Resmi Gazete'de yayımlanmayan dava konusu Yönetmeliğin, şekil yönüyle hukuka aykırı olduğu ileri sürülmekte ise de; 3011 sayılı Resmi Gazete'de Yayımlanacak Olan Yönetmelikler Hakkında Kanun'un 1. maddesi uyarınca, dava konusu Yönetmeliğin, gizlilik derecesi taşıması nedeniyle bu iddiaya itibar edilmemiştir.
Yabancıların Türkiye'deki çalışmalarını izne bağlamak ve bu yabancılara verilecek çalışma izinleri ile ilgili esasları belirlemek amacıyla kabul edilen 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun'un 2. maddesinde; bu Yasanın, 403 sayılı Türk Vatandaşlığı Kanununun 29/2. maddesi, 5680 sayılı Basın Kanununun 13. maddesi, 231 sayılı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin kapsamına giren; bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşlarınca yasayla verilen yetkiye dayanarak çalışma izni verilen veya istihdam edilen; karşılıklılık ilkesi, uluslararası hukuk ve Avrupa Birliği hukuku esasları dikkate alınarak çalışma izninden muaf tutulan yabancılar dışında, Türkiye'de bağımlı ve bağımsız olarak çalışan yabancıları, bir işveren yanında meslek eğitimi gören yabancıları ve yabancı çalıştıran gerçek ve tüzel kişileri kapsadığı belirtilmiş; 4. maddesinde de, Türkiye'nin taraf olduğu ikili ya da çok taraflı sözleşmelerde aksi öngörülmedikçe, yabancıların Türkiye'de bağımlı veya bağımsız çalışmaya başlamadan önce izin almalarının zorunlu olduğu hükme bağlanmıştır.
Aynı Yasanın 22. maddesinde, her türlü çalışma izninin verilmesi, sınırlandırılması, iptali, çalışma izninden muaf tutulacak yabancılara ilişkin usul ve esasların; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı, Hazine Müsteşarlığı, Denizcilik Müsteşarlığı ve Dış Ticaret Müsteşarlığı ile müştereken; ilgili görülen diğer bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının da görüşleri alınmak suretiyle çıkartılacak yönetmelikle düzenleneceği öngörülmüş; 10. maddesinde, Türkiye'nin taraf olduğu ikili veya çok taraflı sözleşmelerle sağlanan haklar saklı kalmak kaydıyla, çalışma izninden muaf tutulan yabancılara, istekleri halinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çalışma izni muafiyet teyit belgesi verileceği düzenlemesine yer verilmiştir.
Anılan Yasanın 22. maddesine dayanılarak, Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliği ile dava konusu 23.2.2009 tarih ve 14699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Çalışma İzninden Muaf Tutulacak Türk Soylu Yabancılara Dair Yönetmelik olmak üzere iki yönetmelik yürürlüğe konulmuş olup; 4817 sayılı Yasanın Uygulama Yönetmeliğinin 55. maddesinde, muafiyetten yararlanabilecek yabancılar sayılmak suretiyle belirlenmiş ve muafiyet kapsamında yapabilecekleri işler ile süreleri sınırlı tutulmuş; çalışma izninden muafiyetin, şekli ve içeriği Bakanlıkça belirlenecek "Çalışma İzni Muafiyet Teyit Belgesi" düzenlenmek suretiyle belgelendirileceği kabul edilmiştir.
Dava konusu 23.2.2009 tarih ve 14699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Çalışma İzninden Muaf Tutulacak Türk Soylu Yabancılara Dair Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasında ise, "7.3.2009 tarihinden önce ikamet tezkeresi almak suretiyle Türkiye'de ikamet etmekte olup da; kamu düzeni, milli güvenlik ve Devletin dış politikası bakımından sakıncası bulunmayan Batı Trakya Türkleri ile Irak, Çin (Doğu Türkistan), Afganistan, Bulgaristan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti uyruklu Türk soylu yabancılardan 7.10.2009 tarihine kadar talepte bulunanlar, İçişleri ve Dışişleri bakanlıklarının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çalışma izninden muaf tutulabilir." düzenlemesine yer verilmiş; 4. maddesinde, 2527 sayılı Türk Soylu Yabancıların Türkiye'de Meslek ve Sanatlarını Serbestçe Yapabilmelerine, Kamu, Özel Kuruluş veya İşyerlerinde Çalıştırılabilmelerine İlişkin Kanuna dayanılarak çıkarılan Yönetmelik hükümleri saklı tutulmuştur.
Dava konusu Yönetmeliğin 5. maddesi uyarınca, İçişleri ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik bakanlıklarınca müştereken belirlenen uygulama esaslarında da, Yönetmelik kapsamında bulunan (KKTC uyruklular hariç) Türk soylu yabancılara, Türkiye'de çalışacakları (2527 sayılı Yasa kapsamındakiler hariç) bütün işler için geçerli olmak üzere ve ikamet tezkerelerine "çalışma izninden muaftır" şerhi düşülmek suretiyle muafiyet tanınacağı, böylece ikamet tezkeresi geçerli olduğu müddetçe muafiyetin de hukuken geçerliliğini koruyacağı kabul edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinden; Yunanistan uyruklu, Türk soylu ... isimli şahsın, Türkiye'de ... unvanlı şirkette mühendis olarak çalışabilmek için çalışma izni verilmesi istemiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'na başvurması üzerine; ilgilinin, dava konusu 23.2.2009 tarih ve 14699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Çalışma İzninden Muaf Tutulacak Türk Soylu Yabancılara Dair Yönetmelik uyarınca çalışma izninden muaf olduğu gerekçesiyle başvurusunun işlemden kaldırılarak, adı geçen şahsın başvurması halinde odaya üyelik kaydının yapılması gerektiği yolunda tesis edilen 4.5.2009 tarih ve 23518 sayılı dava konusu işlemin davacı odaya tebliğ edildiği; bunun üzerine davacı oda tarafından, Türkiye'de çalışacak yabancı mühendislerin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'ndan çalışma izni almak zorunda olduğu iddiasıyla bakılmakta olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
4817 sayılı Yasanın aktarılan hükümlerinden anlaşılacağı üzere; hukukumuzda, yabancıların Türkiye'de çalışma izni alarak çalışması kural; çalışma izninden muaf tutulması ise istisnaî olup; bu istisnaların, Yasanın 22. maddesi uyarınca yönetmelikle belirlenebileceği açıktır. Ancak, yönetmelik ile yasalardaki hükümlere aykırı düzenlemeler getirilemeyeceği de normlar hiyerarşisi olarak bilinen temel hukuk ilkesinin bir gereğidir.
Bu bağlamda, uyuşmazlık; yabancı uyruklu bir mühendisin Türkiye'de çalışma izni almadan çalışıp çalışamayacağı noktasında toplandığından, mühendislik mesleği hakkında özel kurallar içeren 6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu'nu irdelemek gerekmektedir.
6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu'nun 33. maddesinde, Türkiye'de mühendislik ve mimarlık mesleklerinin icra edilebilmesi için, ihtisasa uygun bir odaya kaydolunmasının zorunlu olduğu; 15. maddesinde, odalarda asli üye olabilmek için Türkiye Cumhuriyeti tabiiyetinde olmak ve Türkiye sınırları içinde mühendislik ve mimarlık meslek ve sanatlarını icraya kanunen yetkili bulunmak gerektiği hükme bağlanmış; aynı Yasanın, 4817 sayılı Yasanın 26. maddesiyle değişik 34. maddesinde; yabancı müteahhit veya yabancı kuruluşların, Türkiye'de Devlet daireleri ile resmi ve özel kuruluş ve şahıslara karşı resen veya yerli kuruluşlarla birlikte taahhüt ettikleri mühendislik veya mimarlıkla ilgili işlerde, yalnız bu işe münhasır kalmak kaydıyla, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının ve Odalar Birliğinin görüşleri alınarak, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca verilen çalışma izni ile yabancı uzman çalıştırabilecekleri; 4817 sayılı Yasanın 27. maddesiyle değişik 35. maddesinde ise; 34. madde kapsamına girmeyen işlerde yabancı mühendis ve yüksek mühendisler ile mimar ve yüksek mimarların, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı ile Odalar Birliğinin görüşleri alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca verilen çalışma izni ile çalıştırılabileceği; 36. maddesinde de, 34 ve 35. maddeler gereğince gelen yabancı meslek mensuplarının Türkiye'de bir aydan fazla kalmaları halinde, ihtisaslarına en yakın odaya geçici üye olarak kaydolmaları gerektiği hükme bağlanmıştır.
Görüldüğü gibi, 4817 sayılı Yasanın 22. maddesinde çalışma izninden muaf tutulacak yabancılara ilişkin usul ve esasların yönetmelikle düzenleneceği belirtilmekle birlikte; çalışma izninden muaf tutulacaklar, aynı Yasanın, 6235 sayılı Yasayı değiştiren 26 ve 27. maddeleriyle sınırlandırılmış; böylelikle yabancı uzman, mühendis, yüksek mühendis, mimar, yüksek mimarlar muafiyet kapsamı dışında bırakılmıştır.
Buna göre; yabancı mühendis ve mimarların Türkiye'de çalışabilmeleri için Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından çalışma izni almalarının zorunlu olduğu açıktır. Esasen, mühendislik, 6235 sayılı Yasanın 15. maddesi uyarınca sadece Türk vatandaşlarının icra edebileceği mesleklerden olup; 2527 sayılı Yasada da, Türk vatandaşlarına hasredilen mesleklerde Türk soylu yabancıların çalışmasının Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığından çalışma izni alınmasına ve odaya üye kaydolunmasına bağlı olduğu öngörülmüştür.
Dolayısıyla, dava konusu 23.2.2009 tarih ve 14699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Çalışma İzninden Muaf Tutulacak Türk Soylu Yabancılara Dair Yönetmeliğin; 7.3.2009 tarihinden önce ikamet tezkeresi almak suretiyle Türkiye'de ikamet etmekte olan (mühendis olarak çalışacaklar da dahil) Türk soylu yabancılardan, 7.10.2009 tarihine kadar başvuranların çalışma izninden muaf tutulabileceğini öngören 3. maddesinin 1. fıkrasında hukuka uygunluk bulunmamaktadır.
Öte yandan; düzenli hale koymak, düzen vermek olarak tanımlanabilecek olan düzenleme yetkisi, kamu hukukunda kural koyma ile eş anlamlıdır. Kural ise, hukukta sürekli, soyut ve objektif, genel durumları belirleyen, bireysel olmayan, tükenmez norm olarak tanımlanmaktadır. İdare, Anayasa ve yasal düzenlemelerden aldığı yetki ile kural koyma, düzenleme yapma yetkisine sahiptir. Düzenleme yetkisini kullanarak tüzük, yönetmelik, genelge gibi düzenleyici işlemleri yapan idarenin bir işleminin düzenleyici nitelik taşıdığının kabul edilebilmesi için, söz konusu işlemin, sürekli, soyut, objektif, bireysel olmayan, genel durumları belirleyen ve gösteren hükümler içermesi gerekmektedir.
Dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı eki Yönetmelikle, 7.3.2009 tarihinden önce ikamet tezkeresi alarak Türkiye'de ikamet edenlerden, 7.10.2009 tarihine kadar başvuran Türk soylu yabancılar için getirilen düzenleme; aynı statüdekiler için eşit olmayan kural getirmiş olması nedeniyle, düzenleyici işlemin objektiflik niteliğini taşımamakta olup; dava konusu Yönetmelikte bu yönüyle de hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşılmaktadır.
Dava dilekçesinde, dava konusu Yönetmeliğin "Amaç" başlıklı 1. maddesinin, "Dayanak" başlıklı 2. maddesinin, 3. maddesinin 2. fıkrasının, 4. ve 5. maddeleri ile "Yürürlük" başlıklı 6. ve "Yürütme" başlıklı 7. maddelerine yönelik olarak ileri sürülen hususlar ise anılan maddelerin yürütülmesinin durdurulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
Davanın, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 4.5.2009 tarih ve 23518 sayılı işlemine ilişkin kısmına gelince;
Türk soylu bir yabancının, Türkiye'de mühendis olarak çalışabilmek için yaptığı başvurunun, dava konusu Bakanlar Kurulu Kararı eki Yönetmelik uyarınca çalışma izninden muaf olduğu gerekçesiyle işlemden kaldırılarak, söz konusu şahsın başvurması halinde davacı odaya üyelik kaydının yapılması gerektiği yolunda tesis edilen 4.5.2009 tarih ve 23518 sayılı işlemin, davaya konu Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrasının uygulaması niteliğinde olması ve söz konusu hükmün hukuka aykırılığının saptanması karşısında, dayanağı kalmayan uygulama işleminde de hukuka uyarlık bulunmamaktadır.
Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 27. maddesinde öngörülen koşulların bu aşamada gerçekleştiği anlaşıldığından, yürütmenin durdurulması isteminin kısmen kabulü ile 23.2.2009 tarih ve 2009/14699 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı eki Çalışma İzninden Muaf Tutulacak Türk Soylu Yabancılara Dair Yönetmeliğin 3. maddesinin 1. fıkrası ile bu maddeye dayanılarak tesis edilen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın 4.5.2009 tarih ve 23518 sayılı işleminin yürütülmesinin durdurulmasına; Yönetmeliğin diğer maddelerine yönelik yürütmenin durdurulması isteminin reddine, bu kararın tebliğini izleyen günden itibaren yedi (7) gün içinde İdari Dava Daireleri Kuruluna itiraz edilebileceğinin taraflara duyurulmasına 22.12.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-02-2010, 11:04   #13
umutlaw

 
Varsayılan

Gunaydin,
Yabanci uyruklu ogrencinin amaci sadece okumaktir verilen ikamet iznide sadece bu cercevede verilmektedir yani ogrenci okulundan ldigi kait ve egitime devam belgesine gore bir gecici sure olan egitim suresi kadar ikamet izni alir, oturum izni ise kisinin yerlesmesinden ibarettir yerlesmenin icerisinde kisiye calisma hakki taninmakta olup bu yerlsmeden oturu kamunun menfaatleri ve yine yabanci uyruklu sahsin uyumu goz onunde tutulmaktadir is bu cercevelerde yabanci uyruklu ogrencinin ikamet izni oturumdan sayilmaz.
Yine: Muvekkiliniz tip fakultesini bitirdigi icin ve azeri oldugu icin 2527 sayili kanundan yararlanmaniz mumkundur her ne kadar bu kanunda tip mezunu olanlarin calisabilecek meslek grubuna girmediklerinide yazdiysa yinede unutmamak gerekir ki tip fakultesinden mezun olanlarin calisma ve sosyal bakanligindan yardimci hekim olarak calisma izni alabilirler bunun kriteri ise soyledir yabanci hekim ancak saglik hizmeti veren bir kurulusta ve yine en az iki Turk hekimin gozetiminde hekimlil meslegini !!! degilde bu hekimlere yardimci olmak uzere calisabilir.
Bana gore avrupa normlari ve suandaki goc gerceklerine dayali olarak yasada cok eksiklikler vardir aslinda bir yasa degisikligiyle bir cok beyin gocu ve bir cok yerlesik basarili yabancidan yararlanilbilir ancak maalesef yillardan beri bu yasalar aynen sure gelmistir.
Eger ki muvekkilinizin basarilari cok onemli ise unutmamaniz gerekir ki bakanlar kurulu bu sekilde basarili olan kimselere ve ulkeye katkida bulunacak kisilere vatandaslik yolunu acmaktadir yasa maddesini incelerseniz goreceksiniz.
Olaya geri donersem: Suanda muvekkilinizin yaptigi hem vergi kanunu cercevesinde hem yabancilarin calismasina iliskin yasa cercevesinde ve hemde yabancilarin oturum yasasi cercevesinde suctur yakalanirsa ulkeye bir surede giris iznine tehdit konulabilir!
Ote yandan sizin yapacagini ilk once 4822 sayili kanun cercevesinde eger ki suanda muvekkiliniz ulke icerisinde ise buradan dogrudan calisabilecegi bir saglik kurulusuyla anlasmali olarak calisma ve sosyal bakanligina basvurun, calisma iznini alin daha sonra tekrar konu hakkinda dilerseniz burada paylasiniz.
Saygilarimla
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
türk vatandaşlığına geçme , türk anneden doğma RuzgarEzel Meslektaşların Soruları 4 02-03-2015 15:32
Evlat edinme ile Türk Vatandaşlığı'nın kazanılması tunca07 Meslektaşların Soruları 2 13-02-2012 12:51
türk vatandaşlığının kazanılması gencerx07 Meslektaşların Soruları 13 24-07-2009 22:31
ihtiyati tedbir veya delil tespiti tuba Meslektaşların Soruları 3 28-11-2008 11:53
bir şahsın şikayetiyle, başka bir şahsın mal varlığı savcılık kanalıyla araştırılırmı mererem Hukuk Sohbetleri 4 21-08-2008 11:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06821799 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.