Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Zina yapan eşin telefonunu ve telefon içeriğini delil olarak kullanabilir miyiz?

Yanıt
Old 22-05-2015, 14:38   #1
Heraclea

 
Varsayılan Zina yapan eşin telefonunu ve telefon içeriğini delil olarak kullanabilir miyiz?

Merhaba arkadaşlar.Mesleğe yeni başlamış bir avukatım ve tereddütte olduğum konuyu sizlerle paylaşmak istedim. Zinaya dayalı boşanma davası açacağız.Ben davacı tarafın avukatıyım.Şöyle ki: Müvekkilim eşinin iş yerine ziyaretine gidiyor ve orada eşinin ikinci bir telefonu olduğunu ve bu telefonla sevgilisiyle konuştuğunu, eşinin,onu aldattığını öğreniyor ve müvekkilim o an işyerinde olay çıkmasın diye masanın üzerindeki ikinci telefonu alarak işyerinden çıkıyor. Ardından bayanın telefonu müvekkilimde kalıyor daha sonra kadın telefonumu bana ver gibi herhangi bir talebi olmamış. telefonun içinde aldattığına dair her türlü fotoğraf mesaj ses kaydı videolar mevcut. biz bunları delil olarak mahkemeye sunabilir miyiz. Muhtemelen hat da telefon da kadının üzerine kayıtlı.

İkinci sorum ise: telefondaki o çirkin görüntülere rağmen velayet anneye bırakılır mı? Kadın hala sevgilisiyle görüşmeye devam ediyor.
Old 22-05-2015, 15:13   #2
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Müvekkilinizin evinde bulduğu telefonda bulunan kayıtları delil olarak dosyaya sunabilirsiniz.

Velayetin anneye verilmesi, telefondaki görüntülerin güzelliği veya çirkinliği ile alakalı değildir...

Anladığım kadarıyla, zina eden kadın, siz de erkeğin avukatısınız... Çoğunlukla velayeti zina edene vermiyorlar...

Tavsiyem, sadece zina sebepli dava açmayın. Zina ve evlilik birliğinin temelden sarsılmasını da ekleyin...

Kolay Gelsin...
Old 22-05-2015, 17:12   #3
Av.Karahan

 
Varsayılan

Yargıtayın, aile konutunda elde edilen şahsi eşyaların eşler biri aleyhine mahkemede delil olarak ileri sürülebileceği konusunda kararlarının bulunduğunu hatırlıyorum. Ancak somut olayda söz konusu telefon aldatan eşe ait işyerinden alınmıştır. Bu şekilde elde edilen telefondaki veriler 3. kişinin özel ve gizli konuşma ve görüntülerini içerdiğinden bu durumun haberleşmenin ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarını gündeme getirebileceğini düşünmekteyim. Bu anlamda telefondaki verilerin mahkeme huzurunda ifşa edilmesi halinde eylem 3. kişi yönünden suç teşkil edeceğinden elde edilen veriler delil olarak kabul görmeyecektir.

Bu durumda, işyerinden alınan telefondaki hattın davalı eşe ait olduğu dikkate alınarak bu hat ile 3. kişiye ait numara arasında geçen konuşma dökümlerinin çıkarılarak dava dosyasına celbini mahkemeden isteyebilirsiniz. Böylece davanızın sübuta ereceği kanaatindeyim.

Saygılarımla.
Old 22-05-2015, 22:25   #4
Yücel Kocabaş

 
Varsayılan

HMK.madde 189/2'ye göre hukuka aykırı olarak elde edilen deliller ,mahkeme tarafından bir vakıanın ispatında dikkate alınmaz.

Hâkimliğimiz sırasında ,(Kartal 2.Asliye Hukuk Mahkemesinde ) boşanma ile ilgili verdiğimiz direnme kararında :

"Davalı kadının izni alınmadan, kendisi tarafından tutulan günlük isimli defterin içeriğinin bu davada, koca tarafından delil olarak ileri sürülemeyeceği, günlük içeriğinin davalı kadının gizlilik alanına, sırlarına dahil olduğu, davalının kişilik haklarını ilgilendirdiği, incelenmesi ve değerlendirmeye tabi tutulmasının mümkün olmadığı " tarafımızdan savunulmuş ise de ,

Yargıtay “ Kullanılan deliller çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmiş ise burada hukuka aykırılık vardır. Hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş deliller ise yasak bir delil olarak değerlendirilemez. Boşanma davası zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir davadır. Özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir." Diyerek kadına ait günlüğün kendisinin izni olmadan koca tarafından elde edilip mahkemeye sunulmasını hukuka aykırı yoldan elde edilen bir delil saymamıştır. Ayrıca kararda eşe ait telefon konuşmasının izin almadan kayda alınması veya sesinin yükseltilerek tanığa dinletilmesi gibi olayların da hukuka aykırı delil sayılmayacağına dair bilimsel görüşlere yer verilmiştir.

Yargıtayın bu görüşüne göre eşlerden birisine ait telefondaki ses ve görüntü kayıtlarının (çalınma, tehdit ya da zorla elde edilmiş olma hali hariç) boşanma davasında hukuka aykırı bir delil sayılmayacağını (ikrar , kesin hüküm, senet ve yemin ) şeklindeki kesin delillere dahil olmadığından, takdiri delil olarak değerlendirilebileceğini düşünüyorum.

T.C.

YARGITAY

HUKUK GENEL KURULU

E. 2002/2-617

K. 2002/648

T. 25.9.2002

• BOŞANMA DAVASI ( Taraflar Arasında Evlilik Birliğinin Temelinden Sarsıldığı İddiasıyla )

• EVLİLİK BİRLİĞİNİN TEMELİNDEN SARSILMASI NEDENİYLE BOŞANMA DAVASI

• ORTAK YAŞANILAN EVDE BULUNDURULAN NOT DEFTERİ ( Ortak Yaşanan Evde Bulundurulan Not Defterinin Elde edilmesinde Hukuka Aykırılık Bulunmaması )

• ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİK ( Taraflar Arasında Ortaya Çıkan Geçimsizliğin Davalı Kadının Evi Terketmesiyle Neticelenmesi )

• GÜNLÜK TUTULMASI ( Ortak Yaşanan Evde Bulundurulan Not Defterinin Elde Edilmesinde Hukuka Aykırılık Olmaması )

• GÜNLÜK DEFTERİNİN DELİL NİTELİĞİ ( Uyuşmazlığın Davalı Tarafından Tutulan Günlük İsimli Defterin Delil Niteliğinde Değerlendirilip Değerlendirilemeyeceği Noktasında Olması )

• ÖZEL HAYATIN GİZLİLİĞİ ( Özel Hayatın Gizli Alanını İlgilendiren Davalıya Ait Hatıra Defterinin Delil Olarak Değerlendirilebilmesi )

1412/m.254

743/m.134

ÖZET : Ortak yaşanan evde bulundurulan not defterinin elde edilmesinde, hukuka aykırılık yoktur. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esas alınmalıdır. Diğer taraftan gizli şekilde ele geçirilen tüm deliller hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmemelidir. Örneğin, bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya ikinci bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanan boşanma” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal Asliye 2. Hukuk Mahkemesinde davanın reddine dair verilen 26.4.2001 gün ve 2000/163 Esas, 2001/262 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 2.Hukuk Dairesinin 9.11.2001 gün ve 2001/14984 Esas, 2001/ 15615 Karar sayılı ilamı ile;

( ...Yapılan soruşturma, toplanan delillerle davacının davalıyı dövdüğü ifadeler ve günlük birlikte değerlendirildiğinde davalının da güven sarsıcı davranışlar içinde olduğu anlaşılmaktadır. Bu halde, taraflar arasında müşterek hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik mevcut ve sabittir. Olayların akışı karşısında davacı dava açmakta haklıdır. Bu şartlar altında eşleri birlikte yaşamaya zorlamanın artık kanunen mümkün görülmemesine göre, boşanmaya karar verilecek yerde, yetersiz gerekçe ile davanın reddi doğru bulunmamıştır... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayanan boşanma istemine ilişkindir.

Davacı, taraflar arasında son zamanlarda çıkan geçimsizliğin, davalı kadının evi terketmesiyle neticelendiğini ve geçimsizlikte kusurun davalıda olduğunu belirterek, şiddetli geçimsizlik nedeniyle boşanmalarına karar verilmesine istemiş; davacı vekili 28/11/2000 tarihli delillerin ibrazına ilişkin dilekçesinde, evlilik birliği devam ederken davalı kadının kayınbiraderi A. İle yaşadığı yasak ilişkiyi ortaya koyan günlük isimli defteri mahkemeye ibraz edeceğini, olayın tanıklarca da ifade edileceğini, bu ilişkinin ortaya çıkmasından sonra şiddetli geçimsizliğin başladığını ileri sürerek, davalı tarafından yazılan defteri 7/12/2000 tarihli duruşmada belli ibraz etmiştir.

Davalı, taraflar arasındaki geçimsizlik kusurunun davacıda olduğunu, davacı ile 1990 yılından 1995 yılına kadar gayriresmi birlikte yaşadıklarını, müşterek çocuk C.M.’nin doğumundan sonra 1995 yılında resmen evlendiklerini, henüz 15 yaşında iken kendisini kaçırmak suretiyle evlenen davacının, müşterek yaşamda da zor kullanmayı sürdürdüğünü, 27/2/2000 günü evde kavga çıkaran davacının şiddet kullandığını, aynı gece kayınbiraderinin yanına sığındıktan sonra ertesi gün dövüldüğüne dair rapor aldığını savunarak reddini istemiş; Günlüğün ibraz edildiğini 7/12/2000 günlü duruşmada davalı vekili inceleyip beyanda bulunacaklarını bildirmiş ve müteakip duruşmada günlük müvekkilimin kişisel bir eşyasıdır. Onun izni olmadan delil olarak verilmesini kabul etmiyorum şeklinde bulunmuş, zaptı imzalamıştır.

Yerel mahkemece; dinlenen davacı tanıkları Z.A., Ş. İ. ve Ö.A.’in açık ve kesin bilgilerinin mevcut olmadığı; davalı tanıkları F.K. ve G.K.’nın davalının savunmasını doğrular maiyette davacı kocanın davalıya hakaret edip dövdüğünü bildirdiği, davacı tanıklarının beyanından davalı kadının aile birliğine sadakatsizlikte bulunduğuna dair bir sonuca varılması imkanının görülmediği ve iddianın aksine, davacının kusurlu davranışlarının bulunduğu” gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği karar, Özel dairece yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmuştur.

Yerel mahkeme, davalı kadının izni alınmadan, kendisi tarafından tutulan “günlük” isimli defterin içeriğinin bu davada, koca tarafından delil olarak ileri sürülemeyeceği, günlük içeriğinin davalı kadının gizlilik alanına, sırlarına dahil olduğu, davalının “kişilik haklarını” ilgilendirdiği, incelenmesi ve değerlendirmeye tabi tutulmasının mümkün olmadığı; Tek başına tanık beyanlarının da davacı savını kanıtlamadığı, davacı kocanın davalı kadını döverek ağır kusur içinde olup davalıya yüklenecek herhangi bir kusurun varlığı ispatlanamadığı gerekçesiyle direnme kararı vermiştir.

Uyuşmazlık; davalı kadının güven sarsıcı davranışlar içerisinde bulunup bulunmadığı, sözü edilen davranışların ispatı ile ilgili olarak davalı tarafından tutulan “GÜNLÜK” isimli defterin delil niteliğinde değerlendirilip değerlendirilemeyeceği noktalarındadır.

Yargılama sırasında tanıklardan Ş.İ.; Davalı kadının kendisine” kocam beni kayınbiraderim A. ile birlikte yakaladı artık eşi ile bir araya gelemeyeceklerini” söylediğini, kardeşi A. ile davalı kadının ilişkisinin bulunduğunu davacıdan ve komşularından da duyduğunu, ifade etmiştir.

Yukarıda aksi kanıtlanmayan tanık anlatımına göre davalı kadın, kayınbiraderi A.’e ilgi duyduğunu ve bu duyguları nedeniyle eşiyle olan müşterek hayatı yürütemeyeceğini, kendisinin de boşanma isteğini bir kısım tanıklara açıklamıştır.

Davalı tarafından tutulan “günlük” defterinin delil olarak değerlendirilip, değerlendirilemeyeceği konusu gelince;

“Zehirli ağacın meyveleri” olarak ifade edilen hukuka aykırı olarak elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır.
Öncelikle konuyu öğreti bakımından incelemekte yarar vardır.

Berkin, usulsüz veya kanunsuz yahut hukuka aykırı yoldan elde edilmiş delile dayanılarak hüküm verilemeyeceği görüşündedir. Yazara göre, posta memuru ile anlaşarak ele geçirilmiş ve mahkemeye sunulmuş olan başkalarına yazılmış mektupların veya evli erkeğin ilişki kurduğu ve ileride evlenmek istediği kadına yazdığı mektupların çalınarak boşanma davasında delil olarak kullanılması caiz değildir” görüşünü ileri sürmüştür.
( Bkz.Prof.Dr.Berkin N. Tatbikatçılara Medeni Usul Hukuku Rehberi İst. S.734 ).

Üstündağ “hukuka aykırı yollardan elde edilmiş olan delillerin değerlendirilmesi konusunda usul kanunumuzda bir hüküm bulunmadığını belirtmekte, kitabının bir başka yerinde “sesin gizlice banda alınması halinde buna daha sonra bir ispat vasıtası olarak dayanmanın mümkün olduğunu açıklamaktadır. Örnek olarak Alman Mahkemesinin kararına göre, insan seslerinin konuşanın muvafakati olmaksızın tespiti kişilik haklarınabir saldırı olmakla beraber, gizli ses almayı haklı kılan nedenlerin mevcudiyeti halinde bu şekilde bir tecavüze müsaade edilmesi gerektiğinin kabul edildiğini belirtmektedir. Alman Mahkeme kararına esas teşkil eden olayda evli kadın, kocasına defalarca hakaret etmiş ve bütün bunları a mahkemede inkar edeceğini de ilave etmiştir. Bunun üzerine koca açmayı tasarladığı boşanma davası için bu sahneleri teybe almıştır ( Bkz. Prof.Dr. Üstündağ S. Medeni Yargılama Hukuku C.1-II, İst.2000 S.627 ve 762 ).

Prof. Dr.Pekcanıtez’e göre, kişilik haklarının, özel yaşam alanı ve sır alanının ihlali sonucu elde edilen teyp bandı, fotoğraf, çalınmış veya el konulmuş aşk mektupları delil olarak değerlendirilemez. Hukuka aykırı olarak elde edilen delilin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda da geçerli olan dürüstlük kuralı esas alınarak karar verilmeli ve bu konuda her somut olayda değerlendirme yapılmalıdır. Bu konuda ihlal edilen kanun hükmü ile ispatlanmak istenen menfaat arasında amaca uygunluk hususu da esasalınmalıdır. Diğer taraftan gizli şekilde ele geçirilen tüm deliller hukuka aykırı delil olarak değerlendirilmemelidir. Örneğin, bir telefon görüşmesinde, telefondaki ses yükseltici veya ikinci bir dinleme aleti sayesinde tarafların söylediklerinin duyulması sonucu yapılan açıklamalar ve bu konudaki tanıklık geçerli olmalıdır. Kişilik hakkının ihlali sonucu elde edilen delilin kullanılmasına hakkı ihlal edilen kişi izin verirse bu delil mahkemece kullanılabilir
( Pekcanıtez/Atalay/Özekes, Medeni Usul Hukuku, 2.Bası, Ankara 2001/s. 390 vd. )

Hukuka aykırı elde edilen delillerin değerlendirilmesi konusunda Medeni Usul Hukukunda açık bir yasa hükmü olmadığı halde, Ceza Yargılamaları Usulü Yasasında açık düzenleme yapılmıştır. Bu yasanın ( CMUK ) 254/2.maddesinde “koğuşturma makamlarının hukuka aykırı şekilde elde ettikleri deliller hükme esas alınamaz.” denilmiştir. Burada söz geçen hukuka aykırılıklardan birisi de Özel hayata yapılan haksız müdahaledir. Ancak özel hayatın gizli alanı dediğimiz ve sadece bireyi ilgilendiren alanın hiçbir şekilde müdahale edilemeyecek alandır. Örneğin kişinin cinsel yaşamı böyledir. Hayatın bu gizli alanı ihlal edilerek bir delil elde edilmiş ise, bunu, kim, nasıl ve hangi amaçla elde etmiş olursa olsun söz konusu delil Ceza Mahkemesinde delil olarak kullanılamaz. Zira hayatın gizli alanı bir delil elde etme yasağı teşkil eder. ( Öztürk, B.Yeni Yargıtay Kararları Işığında Delil Yasakları, Ank. 1995, S.116 vd. ).

Not Defteri ile Hıristiyan kültüründe çok önemli yer turan Günlüğün özelliklerine değinmekte yarar vardır. Günlük, Hıristiyan Kültürünün bir parçasıdır ve içinde insanın iç dünyasını ilgilendiren son derece gizli ve özel hayatın dokunulmaz alanı oluşturan bilgiler yer alır. Günlüğü tutan kişi yaşadığı günün değerlendirilmesini, vicdani muhasebesini yapar ve bunları Günlüğüne yazar. örneğin sevdiği kızla evlenmeden cinsel ilişkiye girip girmediğini, cinsel tercihlerini yazar. Kiliseye günah çıkarmaya giderken Günlüğünü beraberinde götürür. Bu günlükte özel hayatın gizli bilgileri yer alır. Somut olayda davalı tarafından tutulan not defterinin anlatılan günlük ile bir ilgisi bulunmadığı açıktır. Not defterinin Ceza Yargılamasında delil olarak kullanılmasında herhangi bir sakınca bulunmamaktadır ( Öztürk a.g.e. S.118 vd. ).

Somut olayda, tarafların birlikte yaşadığı evde evi terk ettikten sonra kilitli olmayan yerden elde edilip mahkemeye sunulan zor ve tehdid ile ele geçirildiği savunulmayan ve davalı tarafından tutulduğu tartışmasız olan bir yaprağında davacının kardeşi A.’ın resmi bulunan be içinde “aşkım neredesin, neden gelmedin, sensiz bir saat sene gibi iken koskoca bir gece uzun ve karanlık, bir tanem seni özledim, ne olur gel... ( AŞKIM ) şu anda aklımdan geçenleri ve yüreğimin sesini bir bilebilsen seni ne kadar sevdiğimi o zaman, ...sensiz olamayacağımı anlayacaksın bir tanem... sen yanımda olmayınca kendimi savunmasız ve çaresiz hissediyorum... ne olurdu gitmese idin, biliyorum bana ceza verdin, sevgilinle görüşmene izin vermediğinden, ama paylaşamam seni asla... sana hiçbir zaman isteyerek ihanet etmedim... seni özledim... ölmek istiyorum... aldatmak çok ağır geliyor... “ ( 30/1/2000 saat 03.10 ) “Bana doğum günü hediyen çok acı oldu... sensizim ve acı doluyum... aşkım ne olur ara beni alkolün esiri oldum... seni beklediğin halde aramıyorsun... artık resminle konuşuyorum... ( 03/02/2000 saat:02.20 ) “seni seviyorum sır küpü çocuk” Yazıları bulunan defterin yukarıda anılan görüşler doğrultusunda delil olup olmadığının değerlendirilmesine gelince;

Öncelikli olarak hayatın gizliliğinin korunması esas olmalıdır. Ancak somut olayın özelliği bu genel görüşten ayrılmayı gerektiren istisnalar içermektedir. Kullanılan deliller çalınmış, tehdit ya da zorla elde edilmiş ise burada hukuka aykırılık vardır. Hukuka aykırı yollardan elde edilmemiş deliller ise yasak bir delil olarak değerlendirilemez. Boşanma davası zaten kişilerin özel yaşamını ilgilendiren bir davadır. Koca eşi ile birlikte yaşadıkları mekanda ele geçirdiği eşine ait fotoğrafları, not defterini veya mektupları mahkemeye delil olarak verirse, bu deliller hukuka aykırı yollardan elde edilmediğinden mahkemede delil olarak değerlendirilir. Aynı evde yaşayan kadın, kocanın bu delilleri ele geçirilebileceğini bilebilecek durumdadır. Kocanın yatak odasındaki bir dolabın içinde yada yatağın altında kadın tarafından saklanan bir not defterini ele geçirmesi, bu mekanın eşlerin müşterek yaşamlarını sürdürdüklerini bir yer olduğundan kadın gizli mekan kabul edilemez. Hiç kimse evindeki bir mekanda bulduğu bir delili hukuka aykırı yollardan ele geçirmiş sayılamaz.

Diğer taraftan özel hayatın gizli alanları, özel hayatın gizli alanını ilgilendiren delillerle ispat edilebilir. Nasıl ki, kadın başka bir erkekle müşterek hanedeki yatak odasında sevişirken koca tarafından kapı kırılarak içeri girilmesinde hukuka aykırılıktan söz edilemezse, ortak yaşanan evde bulunduran not defterinin elde edilmesi de hukuka aykırı olarak değerlendirilemez.

Eşlerin evliliğin devamı süresince birbirlerine sadık kalmaları yasal bir zorunluluktur. Kadının bu konulardaki özel yaşamı, evlilik ile bir araya geldiği hayat arkadaşı kocayı da en az kadın kadar ilgilendirmektedir. Bu nedenle de davalıya ait hatıra defterinin delil olarak değerlendirilmesinde kuşkuya düşmemek gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, dinlenen tanıkların anlatımlarına, davalı kadın tarafından tutulan not defterinin içeriğine göre, davalı kadının evlilik birliği içinde davacı kocaya karşı sadakatsiz davranışlarda bulunduğu, bu davranışları nedeniyle davacıya nazaran daha ağır kusurlu bulunduğu, tarafların karşılıklı eylemleri nedeniyle müşterek hayatın temelden sarsıldığı, evlilik birliğinin devamına imkan kalmadığı anlaşıldığından bu gerekçelere ve özel dairenin bozma ilamındaki nedenlere göre bozma ilamına uyulması gerekirken eski kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğundan, direnme kararının bozulması gerekmiştir.
Old 24-05-2015, 22:37   #5
hayali

 
Varsayılan

Zina ispat açısından zorluklar içermekte ve genellikle davanın red edilmesini neden olabilecek gereksiz bir tercihtir.İsteminiz tarafların boşanması ise en kolay yol olan evlilik birliğinin temelden sarsılması genel boşanma nedenine dayalı olarak dava açılması, haysiyetsiz hayat sürmeye ilişkin konu ve belgeleri de kanıt olarak dosyaya sunmanız yeterlidir.Telefon operatörlerinden celbedilecek kayıt ve mesajlarla telefondaki bilgilerle tanıklarla sonuca ulaşmanız mümkündür.Sosyal yaşantısı çocuğun ruhi gelişimi üstünde olumsuzluklara neden olabilecek tarafa velayet hakkı -çok küçük yaşta olması hariç- genellikle bırakılmaz.Çocuğun ruhi gelişimi ve sosyal yaşantısı için en iyi olan tarafa bırakılmakta, istem üzerine ve gerektiğinde tedbirli olarak da karşı tarafa nafaka yükümlülüğü tevdii edilmektedir.
Old 25-05-2015, 16:14   #6
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Yücel Bey'e katılıyorum. Hukuka aykırı olarak elde edilen deliller, davanın ispatında dikkate alınmaz. Ancak bu kanunda yazan şekli ile kalıyor maalesef ve mahkemelerce bu tip deliller yargıtay kararları gereği kabul ediliyor. Velev ki kabul edilmese bile; Aile mahkemelerinin takdir yetkisinin genişliği nedeniyle mahkemede bir kanaat oluşmasına neden oluyor ister istemez.

Velayet konusunda ise; çocuğun yaşı önem arz ediyor. Zira anne bakım ve ilgisine muhtaç durumda ise, yüksek oranda anneye veriliyor velayet. Ancak çocuk belirli bir yaşa ulaşmış ise (7-8 yaşını geçmiş ise) velayet tarafınıza bırakılabilir.

Davayı evlilik birliğinin temelinden sarsılması ve zina sebebi ile boşanma şeklinde, her iki maddeyi belirterek açmanız konusunda meslektaşlarımın görüşlerine katılıyorum. Tanık göstermeyi unutmayınız, malumunuz aile mahkemelerinde önem arz ediyor
Old 25-05-2015, 17:08   #7
av.gözde şahin

 
Varsayılan

Öncelikle meslek hayatınıza yeni başlamışsınız hayırlı olsun tüm meslek hayatınız boyunca başarı hep sizle olsun
Paylaştığınız konu ile ilgili;
amaç boşanmak ise bende meslektaşlarımın görüşlerine katılıyorum.Davanızı tek bir sebep zina yerinde evlilik birliğinin temelden sarsılması gibi genel bir nedene dayandırır ve iddialarınızı tanıkla desteklerseniz eminim ki boşanma gerçekleşecektir.Velayet konusunda ise pek kötü haysiyetsiz bir hayat süren kadına çocuğun velayetinin bırakılmayacağına dair Yargıtay kararları okuduğumu anımsıyorum...iyi çalışmalar
Old 27-05-2015, 13:33   #8
Heraclea

 
Varsayılan

Öncelikle kusura bakmayın sayın meslektaşlarım şahsi imkansızlıktan ötürü cevaplarınıza teşekkürü geciktirdim.Özürlerimi diliyorum bunun için. Hepinizin yanıtlarınızı ayrı ayrı ve irdeleyerek okudum.Tavsiyelerinizi dikkate alarak davayı açacağım. Hepinize ayrı ayrı Teşekkürlerimi sunuyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
boşanma davasında ses kaydını delil olarak kullanabilir miyim? feray81 Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 15-02-2015 16:42
telefon kayıt ve görüntülerinin delil olarak kullanılabilmesi Sefe Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 5 19-02-2013 12:27
telefon kayıtlarının zina sebebiyle boşanma davasında delil olma niteliği av__hakan Meslektaşların Soruları 6 26-04-2012 16:05
İzinsiz Telefon Konuşmasını Kaydetmek Ve Boşanma Davasında Delil Olarak Sunmak SEVGİ KARLI Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 2 18-11-2008 20:31


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03327394 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.