Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

Bütün Türkiye'yi Hapse Atacaklar!

Yanıt
Old 07-07-2004, 12:40   #1
sbudak

 
Önemli Bütün Türkiye'yi Hapse Atacaklar!

Halen TBMM Adalet Komisyonunda görüşülmekte olan Yeni Türk Ceza Kanunu Tasarısıyla ilgili ilginç ve hukuk adına komik gelişmeler yaşanıyor. Aşağıda aktardığım haberi okuyunca sizler de benim gibi "ne yapılmaya çalışılıyor?" diyeceksiniz. Biliyorsunuz Türkiye'de "Devrim Kanunları" olarak adlandırılan ve diğer kanunlardan üstün ve ayrıcalıklı bir konuma yerleştirilen ve hatta Anayasanın dahi üstünde bir konuma yerleştirlen 60-70 yıllık kanuni düzenleme mevcut. Yarattığı hukuki garabete bugüne kadar son verilemediği gibi görüntüyü daha da ucube ve komik hale getiren bir düzenleme daha yapılıyor. (Alıntıdaki haber Habertürk sitesinden alınmıştır. Başlıkta yer alan ifade de bu sitede haberin verilişindeki başlıktır.)
Alıntı:
Daha önce ceza öngörülmeyen 'Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun'a aykırı davranmak da tasarıyla suç kapsamına alındı. Bu maddenin, geleneksel veya yöresel kıyafet giyenler için de devreye sokulabileceği belirtiliyor. Türkiye'de şimdiye kadar uygulanmayan ve uygulama imkanı kalmayan 'şapka takmama suçu'nun kaldırılması beklenirken, tasarı ile suça verilen cezanın artırılması AK Partili milletvekillerinin tepkisine yol açtı. Devrim kanunlarıyla ilgili 223. maddenin tasarıdan çıkarılması için önerge veren AK Parti Kilis Milletvekili Hasan Kara, milletvekilleri ve bütün kamu görevlilerinin şapka takmadıkları için suçlu durumuna düşeceklerini söyledi.


Önergeye itiraz eden CHP Milletvekili Orhan Eraslan, devrim kanunlarının Cumhuriyet'in var oluş tuğlaları olduğunu belirterek yaptırımların kaldırılmasına karşı çıktı. Düzenlemenin 78 yıldır yasada olduğunu ve uygulamada hiçbir sorun çıkmadığını savunan Eraslan, 'Atatürk devrimlerini ilgilendiren maddelere ilişkin yaptırımların kaldırılmasına razı olmayız.' dedi.

Önergeyle ilgili hükümetin görüşünü aktaran Adalet Bakanı Cemil Çiçek ise konunun 'devrim kanunlarına karşı olanlar ve taraftar olanlar' noktasına getirilmemesini isteyerek, yasanın uzlaşmayla çıkması için değişiklik önergesine destek vermediklerini açıkladı. Çiçek, 1937'li yıllara kadar devrim kanunlarının cezai yaptırıma bağlanmadığını hatırlatırken, o dönemde şimdikinden daha demokratik bir bakışın hakim olduğunu ifade etti. Yapılan oylamayla AK Partili Kara'nın verdiği önerge reddedilirken madde, oylanarak alt komisyonun hazırladığı şekilde kabul edildi. Tasarının 'Şapka, Türk harfleri ve giyilmesi yasak kisveler' başlığını taşıyan 223. maddesine göre, Şapka İktisası Hakkında Kanun, Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun ve Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun'un koyduğu yasaklara aykırı hareket edenlere 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası verilecek. Aynı suçun mevcut şekli olan TCK'nın 526. maddesinde ise 2 aydan 6 aya kadar hapis cezası öngörülüyor.

ZAMAN

07.07.2004 - 10:37
Old 16-09-2004, 22:23   #2
sbudak

 
Varsayılan

Alıntı:

İnkılap Kanunları


Prof.Dr. Mustafa Erdoğan


Yeni Ceza Kanunu Tasarısı'nın 224. maddesi, yürürlükteki TCK'nın 526. maddesi gibi, "İnkılâp Kanunları" olarak bilinen kanunlardan bazılarına aykırı hareketleri suç haline getirmektedir. Bir farkla ki, TCK sadece şapka giyilmesiyle ve Latin alfabesinin kabulüyle ilgili kanunlara muhalefeti suç sayarken, gündemdeki Tasarı bunlara Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun'u da eklemiş bulunuyor. Ayrıca, bu Tasarı'nın öngördüğü ceza da eskisinden daha fazla; cezanın üst sınırı altı aydan bir yıla çıkarılıyor.

Bilindiği gibi, "İnkılâp Kanunları" 1961'den beri anayasal koruma altındadırlar. Yürürlükteki 1982 Anayasası'nın 174. maddesi bu kanunların Anayasaya aykırı oldukları şeklindeki bir anlayış ve yorumu yasaklamaktadır. Böylece, "İnkılâp Kanunları" anayasal düzeye çıkarılmıştır. Bu hükmün pratik anlamı şudur: "Türk toplumunu çağdaş uygarlık seviyesinin üstüne çıkarma ve Türkiye Cumhuriyetinin lâiklik niteliğini koruma amacı güden" bu kanunlardan herhangi birisinin anayasaya aykırılık iddiasıyla bir şekilde önüne gelmesi halinde, Anayasa Mahkemesi onu iptal edemez. Bununla beraber, yasama organının "tâlî kurucu iktidar" olarak hareket ederek Anayasa'nın 174. maddesini kaldırmasının önünde bir engel yoktur.

* * *

Konuyu hukukî açıdan mütalâa etmeye devam edersek, Anayasa'nın söz konusu kanunlara alelâde kanunlardan üstün bir statü tanımış olması, onlara aykırı hareketlerin cezalandırılmasını zorunlu kılmaz. Esasen, resmî amacı toplumu "uygarlaştırmak" olan bir kanunu cebrî tedbirlerle uygulamaya çalışmak kendi içinde çelişik bir durumdur; açıktır ki medenîleşme zorla olmaz. Hukuk teorisi açısından, ceza hukukî müeyyidelerin en ağırı olduğundan, medenî bir hukuk sistemi bu tedbire istisnaî olarak başvurur. Cezalandırma bireysel veya kamusal değerlere doğrudan doğruya saldırılması ve başka şekilde telâfi edilemeyecek ciddî bir zarar verilmesi durumunda başvurulabilecek bir yoldur. Kanunların öngördükleri bir davranış modeline uyulmaması ise her zaman böyle bir sonuç doğurmaz.
Söz hukuka gelmişken, konunun başörtüsüyle ilgili iki yönüne de işaret etmekte yarar var. Birincisi, Tasarı'nın 224. maddesi parlamentodan aynen geçse bile, kişileri başörtüsü taktıkları için cezalandırmak mümkün değildir. Çünkü, Bazı Kisvelerin Giyilemeyeceğine Dair Kanun'un bu konuyla ilgisi yoktur. Aksine bir uygulama, ceza normlarının kapsamını yorum yoluyla genişletmek anlamına gelir ki, bu hukuk devletinin aslî gereklerinden olan "suçların kanunîliği" ilkesine aykırıdır. İkincisi, AİHM'nin malum kararından sonra başörtüsü yasağının anayasal bir ilke haline geldiği ve hiçbir kanunî düzenleme ile bu yasağın kaldırılmasının mümkün olmadığı yönündeki düşünce, daha önce de yazdığım gibi, tam bir saçmalıktır. Başörtüsü yasağıyla ilgili bu akıl yürütmenin genelleştirilmesi halinde son zamanlardaki özgürleştirici reformların birçoğundan vaz geçmemiz gerekir. Bu konuda özgürlüksüzlüğü hararetle destekleyenlerin başka bazı -veya bazılarının- özgürlükleri söz konusu olsaydı böyle bir akıl yürütmeye başvurmak istemeyeceklerinden de adım gibi eminim.

Daha genele olarak, "İnkılâp Kanunları"nın gerek anayasallaştırılması (veya anayasal koruma altına alınması) gerekse cezaî müeyyideye bağlanması bugün için hiç de makul değildir. Her şeyden önce, kültürü ve hayat tarzını otorite yoluyla dönüştürmeye çalışmak kişilerin anlam dünyalarına ve özgürlüklerine keyfî bir müdahale olduğu için yanlış bir politik tercihtir. Hukuku bir toplumsal mühendislik projesinin basit bir aracına dönüştürmek de doğru bir hukuk anlayışı değildir; hukuku değerli kılan onun bir güvenceler sistemi olmasıdır. Medenîleşmenin en temel anlamı da toplum hayatında cebir kullanımını mümkün olan asgarî düzeye indirmektir. Kaldı ki, toplumsal değişme iradeci zihniyetin "tarihsel" kanunlarını her zaman aşar.

* * *

Ayrıca, ahlâkî bakımdan, hiçbir kuşağın kendisinden önceki kuşakların politik tercihlerine, bunlar demokratik olarak belirlenmiş olsalar bile, bağlı kalmak gibi bir zorunluluğu yoktur. Oysa, Türkiye'nin "İnkılâp Kanunları"nın döneminin demokratik bir tercihi de olmadığı açıktır. Bugünkü Türkiye toplumu olarak, Cumhuriyet'in kurucu kadrolarının bu kanunlara yüklediği anlamı paylaşmak zorunda da değiliz. Kaldı ki, "çağdaş uygarlık" bugün 1920'ler Türkiye'sinde anlaşıldığından çok daha farklı şeyleri gerektirmektedir. Bu nedenle, "İnkılâp Kanunları" bugün artık "çağdaş uygarlık"ı değil, belli bir ideolojiyi temsil etmektedir. O kadar ki bu ideoloji "çağdaş-uygar" bir toplumsal-siyasal varoluşu gerçekleştirmemizin önündeki en büyük engeldir.

Kısaca demek istediğim şu ki, bugün yapmamız gereken "İnkılâp Kanunları"nı cezaî müeyyidelerle tahkim etmek değil, tam tersine onlara anayasallık statüsü tanıyan Anayasa'nın 174. maddesini kaldırmaktır.

Tercüman 05/08/04

Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03801107 saniyede 13 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.