Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

sigorta poliçesinden doğan itirazın iptali davasında icra inkar tazminatı talebi

Yanıt
Old 17-04-2008, 08:53   #1
a.lawyer

 
Acil sigorta poliçesinden doğan itirazın iptali davasında icra inkar tazminatı talebi

Herkese iyi çalışmalar. Müvekkil şirkete trafik poliçesi ile sigortalı araç, meydana gelen trafik kazası neticesinde maddi hasara neden olıuyor. Müvekkil şirkete sigortalı aracın sürücüsü ehliyetsiz ve bu durum trafik kaza tutanağında mevcıt. Sürücünün ehliyetsiz olması sebebiyle müvekkil şirket, karşı tarafın sigorta şirketine ödemede bulunuyor. Ödenen bu miktar için müvekkil şirketin sigortalısına takip başlattık ancak takibe süresi içinde itiraz edildi. Açılacak olan itirazın iptali davasında, icra inkar tazminatı talebinde bulunmak mümkün müdür? İlgili forumları okudum bu forumlardan talep edilemeyeceği sonucunu çıkarsam da somut olay açısından sorma gereği duydum. Teşekkürler.
Old 17-04-2008, 09:20   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programları
**************************************
Kanun No: 2004
İcra ve İflas Kanunu

Kabul Tarihi: 09.06.1932
R.G. Tarihi: 19.06.1932
R.G. No: 2128

a) İtirazın iptali:

MADDE 67 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184)
a) İtirazın iptali:

Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir.

(DEĞİŞİK FIKRA 09/11/1988 - 3494/1 md.)
Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir.

(YÜRL KALD.FIKRA RGT: 30.07.2003 RG NO: 25184 KANUN NO: 4949/103)

Alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren altı ay içinde itirazın kaldırılması talebinde bulunmazsa bir daha ilamsız takip talebinde bulunamaz.

Birinci fıkrada yazılı itirazın iptali süresini geçiren alacaklının umumi hükümler dairesinde alacağını dava etmek hakkı saklıdır.
Old 17-04-2008, 12:22   #3
Av.Yüksel Eren

 
Varsayılan

Sayın a.lawyer,

İcra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, itiraz eden borçlunun itirazında haksız olmasının yanı sıra alacağın likit olması da gerekir. Hasar tazminatında borç likit olmayıp yargılamayı gerektirdiğinden olayınızda inkar tazminatına hükmedilemez.

Saygılarımla,

Av. Yüksel Eren

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

E. 2006/19-295
K. 2006/341
T. 7.6.2006

• İTİRAZIN İPTALİ ( Borçlu Tek Başına Ne Kadar Borçlu Olduğunu Tespit Edebilir Durumda İse Alacağın Likit Olduğu Kabul Edileceği )

• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Borçlu Tek Başına Ne Kadar Borçlu Olduğunu Tespit Edebilir Durumda İse Alacağın Likit Olduğu Kabul Edilmesi Gereği )

• LİKİT ALACAK ( Borçlu Tek Başına Ne Kadar Borçlu Olduğunu Tespit Edebilir Durumda İse Alacağın Likit Olduğu Kabul Edileceği )

2004/m. 67

ÖZET : İtirazın iptali davalarında icra inkar tazminatına karar verilebilmesi için usule uygun yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Söz konusu tazminat, hakkındaki icra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Ayrıca takibe konu alacağın likit olması gerekir. Borçlu tek başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise alacak likittir. Somut olayda davacı, sattığı mal nedeniyle düzenlediği faturaya dayalı olarak icra takibi yapmıştır. Bu nedenle borçlu ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek durumdadır. Buna rağmen yerel mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi hatalıdır.

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Asliye 4. Ticaret Mahkemesi'nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 07.07.2004 gün ve 2002/70 - 2004/466 sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 24.06.2005 gün ve 2004/12180 - 2005/7150 sayılı ilamı ile;

( ...Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirkete asfalt satıp 36.034.648.000.- TL bedelli fatura düzenlediğini, davalının 9.770.327.784.-TL'lik iade faturası düzenlediğini, bakiye bu alacağın tahsili için yapılan icra takibinin davalının haksız itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının % 1 karla asfalt satmayı taahhüt etmesine rağmen % 35 kar ekleyerek fatura tanzim ettiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece davacının ton başına uyguladığı birim fiyatın yasa ve tarafların iradesine uygun olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacının itirazının 9.770.327.784.-TL'lik kısmının iptaline, bu miktara takip tarihinden İtibaren % 70 oranını geçmemek üzere yasal faiz uygulanmasına, davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm taraf vekillerince temyiz edilmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Faturaya dayalı alacak likit ( bilinebilir, belirlenebilir, hesap edilebilir ) olduğundan hükmedilen miktar üzerinden İİK' nun 67/2. maddesi uyarınca davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken bu yöndeki talebin reddedilmiş olması isabetsizdir... ),

Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, satılan asfalt malzemesiyle ilgili olarak davacı tarafından davalı adına düzenlenen faturaya dayalı ilamsız icra takibinde, borca itirazın iptali istemine ilişkindir.

Davacı ... İnş. Ltd. Şti. vekili, davacı şirket tarafından davalı şirkete satılan asfalt malzemesi için davalı adına 26.11.2001 tarihli, KDV dahil 36.034.648.000.- TL bedelli fatura düzenlendiğini, faturaya konu malzemenin teslim edildiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığını, davalının faturayı aldıktan sonra KDV dahil 9.770.327.784.-TL yönünden iade faturası kesip, kalan fatura bedelini ödediğini, iade faturasına davacı tarafından yasal süre içerisinde itiraz ve faturanın davalıya iade edildiğini; ödenmeyen bakiye bedel için de davalı aleyhine icra takibi yapıldığını, davalının sebep bildirmeyerek borca itirazda bulunduğunu; her ne kadar itirazda sebep bildirilmemiş ise de, itirazın olsa olsa, satılıp teslim edilen asfalt malzemesinin bedeline ilişkin olabileceğini, bu konuda da Bayındırlık Bakanlığı'nın birim fiyatları üzerinden yaptırılacak bilirkişi incelemesi sonucunda İtirazın haksızlığının ortaya çıkacağını ileri sürerek, itirazın iptaline ve davalının asgari % 40 oranında icra ve inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini istemiştir.

Davalı ... İnş. Tic. Ltd. Şti. vekili, davalı şirketçe davacıdan 1.483,86 ton asfalt malzemesi satın alındığını, bu hususun ihtilafsız olduğunu, devamlılık arz eden ticari münasebet sebebiyle davacı firmayla yapılan görüşmelerde asfalt malzemesinin maliyetine yakın, çok düşük sembolik bir kar marjı ( % 1 ) üzerinden davalıya verilmesinde anlaşıldığını, söze vefa gereği bu konuda bir sözleşme imzalanmasına gerek görülmediğini, akabinde, davalının davacıya malzeme bedelinin avansı olarak 01.11.2001 tarihinde 14 milyar TL tutarlı banka havalesi yaptığını; konuşulan fiyat üzerinden, maliyetine yakın bir fiyatla davalının davacıdan toplam 1.483,86 ton asfalt malzemesini satın aldığını, ancak, davacının sözleşmeye sadakat göstermeyerek, davalıya % 35'e varan bir kar marjına göre 20.580.000.- TL/ton birim fiyat üzerinden fatura düzenlediğini, oysa, % 1 kar marjına göre, bu faturanın yaklaşık 15.000.000.-TL/ton birim fiyat üzerinden tanzimi gerektiğini, davalının bu birim fiyatları esas almak suretiyle, fazladan istenilen tutar için davacıya iade faturası gönderdiğini, iade tutan dışında kalan borçtan, 01.11.2001 tarihli avans ödemesini düşerek, kalan 12.264.332.000.-TL'yi de davacıya ödediğini, böylece borcu bulunmadığını; maliyete yakın bir kar marjıyla satışın kararlaştırıldığı hususunun, davacı tarafından iade faturasıyla ilgili olarak gönderilen 25.12.2001 tarihli ihtarnamede de ikrar edildiğini, taraflar arasında bayındırlık birim fiyatlarının uygulanması konusunda hiçbir konuşma geçmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.

Yerel mahkeme; taraflar arasındaki satış sözleşmesinde fiyatın belirlenmediği, o nedenle B.K.'nun 209/1. maddesi gereğince, satımın siparişin yapıldığı gün ve yerde cari fiyat üzerinden yapılmış sayılması gerekeceği, tarafların düşük bir kar uygulanacağını da kabul ettikleri, bu kıstaslar göz önüne alındığında ve bilirkişi raporları da değerlendirildiğinde, davacının uyguladığı fiyatın B.K.'nun 209/1. maddesine ve tarafların kar konusundaki kabullerine uygun bulunduğu, uyuşmazlığın bu niteliğine göre ve birim fiyatın, dolayısıyla da alacak miktarının yargılama sonucu belirlenmiş olması karşısında alacağın likit sayılamayacağı, davacının icra inkar tazminatı isteyemeyeceği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, itirazın 9.770.327.784.-TL üzerinden iptaline, bu asıl alacağa takip tarihinden itibaren % 70 oranını geçmemek üzere değişen faiz oranı annda yasal faiz uygulanmasına, davacının fazlaya ilişkin isteminin ve icra inkar tazminatı isteminin reddine karar vermiş; taraflar vekillerince temyiz edilen karar, özel dairece metni yukarıda bulunan bozma ilamındaki gerekçeyle bozulmuş; yerel mahkemenin gerekçesini tekrarlayarak ve genişleterek verdiği direnme kararını davacı vekili temyiz etmiştir.

Davacının fatura konusu asfalt malzemesini davalıya satıp teslim ettiği, taraflar arasında çekişmesizdir.

Faturaya konu edilen ve icra takibinde tahsili istenilen asıl alacak tutarının gerçeğe uygun bulunduğunda da, yerel mahkeme ile özel daire arasında uyuşmazlık yoktur.

Bozma ve direnme kararının içerik ve kapsamlarına göre, Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, somut olayda, faturaya dayalı olarak yapılan ilamsız icra takibinde tahsili istenilen alacağın likit olup olmadığı; bu konuda yapılacak saptamaya bağlı olarak da, davacının icra inkar tazminatı isteminin yerinde bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

Bu noktada, İcra inkar tazminatına ve onun koşullarından biri durumundaki "alacağın likitliği" kavramına ilişkin olarak, şu genel açıklamaların yapılmasında yarar görülmüştür.

Yargıtay daireleri ve Hukuk Genel Kurulu'nun kararlılık kazanmış uygulamasına göre, itirazın iptali davalarında İcra ve İflas Kanunu'nun 67/2. maddesi çerçevesinde alacaklı yararına icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi ve alacaklının icra hakimliğine başvurmadan, alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada, borçlu itirazının kötü niyetle yapılmış olması ve alacağın bir belgeye bağlanmış bulunması koşulları aranmaz. İcra inkar tazminatı, hakkındaki İcra takibine itiraz ederek durduran ve çabuk sonuçlandırılmasına engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır.

Bu yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likit olması da zorunludur. Her uyuşmazlığın kendine özgü somut özelliklerine göre değişmekle birlikte, bir uyuşmazlıkta alacağın likit olup olmadığı belirlenirken, alacak ve onun borçlu su birlikte değerlendirilmelidir. Buna göre, likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlu su tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likit bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir.

Bu ilke ve kurallar ışığında somut olay değerlendirildiğinde: Yukarıda belirtildiği gibi, davacının fatura konusu asfalt malzemesini davalıya sattığı ve davalının da bunu teslim aldığı, faturaya konu edilen ve icra takibinde tahsili istenilen asıl alacak tutarının gerçeğe uygun olduğu çekişmesizdir.

Davalı vekili, cevap dilekçesinde, taraflar arasında devamlılık arz eden bir ticari münasebet bulunduğunu, bundan kaynaklanan karşılıklı güven nedeniyle yazılı bir sözleşme yapılmadığını bildirmiştir. Bu beyan ve dosya kapsamı, davalı şirketin, asfalt malzemesi satımı işiyle iştigal eden davacı şirketten, dava konusu uyuşmazlığın ilişkin bulunduğu alım-satımdan daha önce de, aynı malzemeyle ilgili sözleşmeler yapmış olduğunu, taraflar arasında bu yönde süregelen bir ilişki bulunduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Bu durumda, bir limited şirket olarak tacir sıfatı taşıyan ve bu nedenle de Türk Ticaret Kanunu'nun 20/2. maddesi uyarınca basiretli bir tacir gibi davranmak yükümlülüğü altında bulunan davalının, davaya konu asfalt malzemesinin gerek satış sözleşmesi tarihindeki ve gerekse sözleşme öncesi ve sonrası dönemlerdeki maliyeti ve piyasa fiyatları konusunda yeterli bilgiye sahip bulunduğunun, bu bilgiye sahip olmasının kendisinden beklenmesi gerekeceğinin, satın ve teslim aldığı, miktarı çekişmesiz asfalt malzemesi için davacı tarafından düzenlenen faturadaki birim fiyatın, o tarihteki maliyet ve piyasa fiyatları ile sözleşmedeki kararlaştırmaya uygun olup olmadığını değerlendirebileceğinin kabulü gerekir.

Başka bir ifadeyle, somut olayda davalı şirket, söz konusu satım sözleşmesi nedeniyle satıcı davacıya olan borcunun miktarının belirlenebilmesi için gereken bütün unsurları bilmekte veya bilmesi gereken bir konumda; kısaca, davacıya ne miktarda borçlu olduğunu tespit edebilecek durumdadır. Davalının bizzat belirleyebileceği borç miktarı ile, davacının düzenlediği faturadaki tutarı karşılaştırmak suretiyle faturanın gerçek borcu gösterip göstermediğini denetlemesi; buna bağlı olarak da, eğer hakkındaki İcra takibinde talep edilen alacak gerçeğe uygun ise, borca itiraz etmemek suretiyle, icra inkar tazminatına mahkum olmaktan kurtulması fiilen ve hukuken mümkündür. Buna rağmen, borca itiraz etmiş olan davalının, icra ve inkar tazminatından sorumlu tutulması hem somut olay özelliklerinin ve hem de yasal düzenlemelerin gereğidir.

Açıklanan bu duruma göre, yerel mahkemece, aynı yöne işaret eden özel daire bozma ilamına uyulması gerekirken, hukuki yanılgıya dayalı önceki kararda direnilmesi usule ve yasaya aykırıdır. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda ve özel daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, ilk görüşmede çoğunluk sağlanamadığından, 07.06.2006 günü yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi.

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/11028
K. 2003/3361
T. 7.4.2003

• TRAFİK KAZASI NEDENİYLE İCRA TAKİBİ ( Alacağın Saptanmasının Yargılamayı Gerektirdiği - Alacak Likit Olmadığından İcra İnkar Tazminatına Hükmedilemeyeceği )

• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Davada Alacağın Saptanması Karar ve Tazminat Bakımından İncelemeyi ve Hakimin Takdirini Gerektirdiğinden Alacağın Likit Olmadığı - Likit Olmayan Alacak Hakkında İcra İnkar Tazminatına Hükmedilemeyeceği )

• TEMYİZİN NE ZAMAN YAPILDIĞI ( Harca Tabi Davalarda Harcın Yatırıldığı Tarihte Yapılmış Sayılacağı - Harcı Yatırılmamış ve Temyiz Defterine de Kaydı Yapılmamış Temyiz İsteminin Kabulü İçin Hakim Havalesinin Yeterli Olmadığı Reddi Gerektiği )

1086/m. 432/4, 434/2
2004/m. 67

ÖZET : Özü itibariyle tazminat istemine yönelik olan bu davada alacağın saptanması karar ve tazminat açısından incelemeyi ve hakimin takdirini gerektirmekte olup, tazminat alacağı likit değildir. O halde, icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen davada Ankara 13.Sulh Hukuk Mahkemesi'nce verilen 17.07.2002 tarih ve 2002/480 - 2002/808 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılardan D... Mak.San.Tic.Ltd.Şti. ve Hidayet D... ile davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Deniz Biltekin tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR : Davacı vekili, müvekkiline kasko sigortası ile sigortalı aracın, davalıların malik, sürücü ve trafik sigortacısı olduğu aracın, tam kusuru ile çarpması sonucu hasarlandığını, sigortalılarına ödedikleri meblağın tahsili amacıyla yapılan icra takibinin itiraz üzerine durduğunu ileri sürerek, davalıların itirazlarının iptaline, takibin devamına, % 40 icra-inkar tazminatına mahkumiyetlerine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı E... Sigorta A.Ş. vekili, davalılara ait poliçeye kayıtlarında rastlanılmadığını beyan etmiş, bu davalı hakkındaki dava, 04.06.2002 celse atiye terk edilmiştir.

Diğer davalılar vekili, icra-inkar tazminatının talep edilemeyeceğini, hasar ve kusur oranını kabul etmediklerini savunarak, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından Emek Sigorta A.Ş. hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden davanın kısmen kabulü ile takibin 162.067.200.-TL asıl, 160.000.000.-TL işleyen faiz yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden faiz işletilmesine, davalıların % 40 icra-inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmiştir.

Kararı, davalılar Hidayet D... ve D... Ltd.Şti. vekili ve davacı vekili temyiz etmiştir.

1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar D... Mak. Ltd. Şti. ve Hidayet D... vekilinin aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davacı vekili, davalı şirkete trafik sigortalı ,diğer davalıların malik ve sürücüsü olduğu aracın neden olduğu trafik kazasında müvekkili şirkete kasko sigortalı araçta hasar meydana geldiğini, müvekkilince sigortalısına ödenen tazminatının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptalini istemiştir. Özü itibariyle tazminat istemine yönelik olan bu davada alacağın saptanması karar ve tazminat açısından incelemeyi ve hakimin takdirini gerektirmekte olup, tazminat alacağı likit değildir. O halde, icra inkar tazminatına hükmedilmesi doğru görülmemiş, hükmün davalılar D... Mak. Ltd. Şti. ve Hidayet D... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu davalılar yararına bozulması gerekmiştir.

3-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; HUMK.434/2 nci maddesi hükmüne göre, temyiz isteği harca tabi ise temyiz, harcın yatırıldığı tarihte yapılmış sayılır. Davacı vekilinin dilekçesi 11.10.2002 tarihinde hakim tarafından havale edilmekle birlikte, dilekçenin harcı yatırılmadığı gibi temyiz defterine de kaydı yapılmamıştır. Bu nedenle davacı vekilinin temyiz isteminin HUMK. 432/4 ncü madde uyarınca reddine karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda ( 1 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar D... Mak. Ltd. Şti. ve Hidayet D... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, ( 2 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalılar D... Mak. Ltd. Şti. ve Hidayet Doğruöz vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın bu davalılar yararına BOZULMASINA, ( 3 ) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz isteminin HUMK. 432/4 ncü madde uyarınca reddine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davalılara iadesine, alınmadığı anlaşılan 7.880.000.-lira temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 07.04.2003 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

yarx

yarx
Old 17-04-2008, 15:58   #4
av.cemil

 
Varsayılan

Alacağın likit olması gerekiyor.Yargıtayın yerleşik kararlarına göre sigorta alacağı likit kabul edilmiyor,o yüzden icra inkar tazminatı alamassınız,KOLAY GELSİN...
Old 21-05-2009, 19:28   #5
Av.Selim HARTAVİ

 
Varsayılan

Mevcut derdest bir dosyada icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştuk mahkeme icra inkar tazminatına hükmetti ancak karşı taraf temyiz yoluna gidince bizde icra inkar tazminatı yönünden;

"Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte ya da bilinmesi gerekmekte, böylece, borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise; başka bir ifadeyle borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise , alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir."(13 HD, E.1998/8981K. 1998/9346.)
Sigortacı kendi çalışma alanı içerisinde görevli uzman exper aracılığıyla söz konusu hasara ilişkin zarar miktarını belirlemiş hasar dosyasına EXPER RAPORU İBRAZ EDİLMİŞTİR. Exper raporunun sigortacıya ibraz edilmesi ile borç miktarı sigortacı tarafından bütün unsurları ile bilinebilir bir hale helmiştir. DAVA KONUSU ALACAK BU YÖNÜYLE LİKİT BİR ALACAK HALİNE GELMİŞTİR.

Yargıtay’ın yerleşik kararlarının aksi yönde olması kötüniyetli şahısların keyfi olarak İcra takibine itirazı sonucunu doğurmakta böylelikle mahkemelerin iş yükü artmakta adaletin gecikmesine neden olduğu gibi bir çok kişinin alacağına geç kavuşmasına ve mağduriyetine neden olmaktadır.

şeklinde savunmalarımızı yaptık bakalım artık
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
geçersiz taşınmaz satışı sözleşmelerinde icra inkar tazminatı Av. Gediz Eranıl Meslektaşların Soruları 4 27-11-2020 19:51
inkar tazminatı ve menfi tesbitle icra takibinin iptali ve bonoda şekil unsuru iptali Tunc68 Meslektaşların Soruları 2 04-05-2008 14:46
icra inkar tazminatı, av.naim Meslektaşların Soruları 3 04-07-2007 11:14
itirazın iptali davasında yetkili icra dairesi av.asen öznur Meslektaşların Soruları 8 25-01-2007 15:13
icra inkar tazminatı Av.selin Meslektaşların Soruları 1 13-07-2006 14:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04363203 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.