Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 30.10.2007 tarihli 4626 E., 2007/3300 K. sayılı kararını arıyorum

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 11-07-2011, 17:48   #1
Olcayhukuk.com

 
Varsayılan Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 30.10.2007 tarihli 4626 E., 2007/3300 K. sayılı kararını arıyorum

Sayın Meslektaşlarım,

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 30.10.2007 tarihli 4626 E., 2007/3300 K. sayılı kararını arıyorum. Çok aradım ama malesef bulamadım. Yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler.

Karar, kesinleşmiş bir icra takibine dayanarak tasarrufun iptali davası açılması ihtimalinde, tasarrufun iptali davası açılmasından sonra, borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılamayacağı ile ilgili. Bu konuda elinde yukarıdaki numara ve tarihli karardan başka kararları elinde bulunduranlar da varsa ve tarafımla paylaşırsa çok sevinirim.

Saygılarımla.
Old 12-07-2011, 09:58   #3
Av.Özlem PEKSÜSLÜ

 
Varsayılan

YARGITAY
17. Hukuk Dairesi

Esas:2007/3405
Karar:2007/2424
Tarih:10.07.2007




Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı A.P. tarafından edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Davacı
, dayalı Y.Y. hakkında icra takibi , borçlunun B. ilçesi B. köyü ... ada ... parsel sayılı taşınmazım alacaklılardan mal k amacıyla muvazaalı olarak davalı AP.'a devrettiğini, ve düşük bedelli satış işleminin bağış hükmünde olduğunu ileri sürerek tasarrufun iptalini talep etmiştir.

Davalı Y.Y.
müvekkilinin senedi zorla verdiğini ve menfi tespit davası açtıklarım belirterek bu hususun bekletici mesele yapılmasını istemiş, davalı A.P. ise tapudaki bedeli hakkında açıklamada bulunacağını söylediği halde daha sonra savunma yapmamıştır.

Mahkemece, davanın kabulüne satış tasarrufunun iptaline karar verilmiş; hüküm davalı A.P. tarafından temyiz edilmiştir.

Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.

Dava, İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin bulunmaktadır. Tasarrufa konu taşınmazın kayden satış bedelinin 20.000.00-YTL,
kurulu aracılığıyla tasarruf tarihindeki gerçek rayiç değerinin 30.000.00-YTL olduğunun belirlenmesi ve sıyla edimler arasında fahiş bir farkın bulunmaması karşısında davada U.Y. 278/2 maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Ancak, aynı yasanın 280/1 maddesinde mal varlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemlerin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar vermek kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektirir açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceği öngörülmüştür. Y.Y.'nin bulunduğu B. ilçesi, B. Köyü ... ada, ... sayılı taşınmazın 5/100 payını 3. kişi durumundaki A.P.'a ve A.P.adına tapunun oluşturulduğu kayden sabittir. Taşınmazın cinsi tapu kaydında arsa olarak gösterilmekle beraber bilirkişi raporunda üzerinde kat dahil 4 katlı bir binanın bulunduğu açıkça vurgulanmış olup, bu yön uğramamıştır. Yine bilirkişi raporunda ve haciz tutanağında satışa konu 10 nolu dairede halen belirtilmiştir. Mahkemece satışa konu olan dairede satışı yapan Y.'nin oturma nedenleri üzerinde durulmadığı gibi, A. ile Y. arasında herhangi bir ticari ilişki, iş arkadaşlığı ve yakın akrabalık durumun olup, yönleri de araştırılmamış ve dolayısıyla taşınmazı alırken borçlu Y.'nin mal kaçırma kastını bilip, bilmediği ve dolayısıyla iyi olup, olmadığı üzerinde durulmamıştır.

Eksik
ile hüküm verilemez. O halde davada iddiasını kanıtlama yükümlülüğünde olan davacıdan davalı A.'nın kötü niyetli olup, olmadığına yönelik iddiası yönünden delil gösterilmesi istenmeli, istemi halinde bu konuda davalı A.'ya de önel verilmeli, gösterilecek tanıklardan Aile Y.Y. arasında herhangi bir ticari ilişki, iş arkadaşlığı yada yakın akrabalık durumu olup, olmadığı, satışa konu dairede Y.'nin ne ve hangi nedenlerle A.'ya fiilen teslim etmediği, satışa konu dairede satış yapan kişinin oturmasının hayatın olağan akışına uygun olup, olmadığı, olaylara dayalı olarak tanıklardan ayrı ayrı sorulup ona göre davalı kötü olup, olmadığı yönünden deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar

SONUÇ : Davalı itirazları Kabulü ile hükmün açıklanan ötürü BOZULMASINA, peşin alınan harcın halinde temyiz edene geri verilmesine, 10.07.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.


Kaynak :Corpus Arşiv

Not:Karardaki eksiklikler programdan kaynaklanıyor.






Old 12-07-2011, 10:41   #4
Av.Gülümser Yavuz

 
Varsayılan

T.C.

YARGITAY

17. HUKUK DAİRESİ

E. 2007/3405

K. 2007/2424

T. 10.7.2007

TASARRUFUN İPTALİ ( Davada İddiasını Kanıtlama Yükümlülüğünde Olan Davacıdan Davalının Kötü Niyetli Olup Olmadığına Yönelik İddiası Yönünden Delil Gösterilmesi İstenmesi Gereği )

• KÖTÜNİYET ( Satışa Konu Dairede Satış Yapan Kişinin Oturmasının Hayatın Olağan Akışına Uygun Olup Olmadığı Olaylara Dayalı Olarak Tanıklardan Ayrı Ayrı Sorulup Ona Göre Davalının Kötü Niyetli Olup Olmadığının Tespiti Gereği - Tasarrufun İptali )

• ALACAKLILARA ZARAR VERMEK KASTI ( Satışa Konu Dairede Satıcının Ne Sebeple Oturduğu ve Hangi Nedenlerle Davalıya Fiilen Teslim Etmediği Satışa Konu Dairede Satış Yapan Kişinin Oturmasının Hayatın Olağan Akışına Uygun Olup Olmadığının Araştırılması Gereği )

2004/m.277, 278,280


ÖZET : Dava, İ.İ.K. 'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin bulunmaktadır.
Davada iddiasını kanıtlama yükümlülüğünde olan davacıdan davalı A'nın kötü niyetli olup, olmadığına yönelik iddiası yönünden delil gösterilmesi istenmeli, istemi halinde bu konuda davalı A'ya de önel verilmeli, gösterilecek tanıklardan Aile Y. Y. arasında herhangi bir ticari ilişki, iş arkadaşlığı yada yakın akrabalık durumu olup, olmadığı, satışa konu dairede satıcı Y.'nin ne sebeple oturduğu ve hangi nedenlerle A.'ya fiilen teslim etmediği, satışa konu dairede satış yapan kişinin oturmasının hayatın olağan akışına uygun olup, olmadığı, olaylara dayalı olarak tanıklardan ayrı ayrı sorulup ona göre davalı A.'nın kötüniyetli olup, olmadığı yönünden deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
DAVA : Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı A.P. tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, borçlu dayalı Y.Y. hakkında icra takibi yaptıklarını, borçlunun B. ilçesi B. köyü ... ada ... parsel sayılı taşınmazım alacaklılardan mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak davalı AP.'a devrettiğini, ve düşük bedelli satış işleminin bağış hükmünde olduğunu ileri sürerek tasarrufun iptalini talep etmiştir.
Davalı Y.Y. vekili müvekkilinin senedi zorla verdiğini ve menfi tespit davası açtıklarım belirterek bu hususun bekletici mesele yapılmasını istemiş, davalı A.P. vekili ise tapudaki satış bedeli hakkında açıklamada bulunacağını söylediği halde daha sonra savunma yapmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne satış tasarrufunun iptaline karar verilmiş; hüküm davalı A.P.tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli bulunmamaktadır.
Dava, İ.İ.K.'nun 277 ve devamı maddelerine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkin bulunmaktadır. Tasarrufa konu taşınmazın kayden satış bedelinin 20.000.00-YTL, bilirkişi kurulu aracılığıyla tasarruf tarihindeki gerçek rayiç değerinin 30.000.00-YTL olduğunun belirlenmesi ve dolayısıyla edimler arasında fahiş bir farkın bulunmaması karşısında davada U.Y. 278/2 maddesinin uygulama yeri bulunmamaktadır. Ancak, aynı yasanın 280/1 maddesinde mal varlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar verme kastıyla yaptığı tüm işlemlerin, borçlunun içinde bulunduğu mali durumun ve zarar vermek kastının, işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektirir açık emarelerin bulunduğu hallerde iptal edilebileceği öngörülmüştür. Borçlu Y.Y.'nin maliki bulunduğu B. ilçesi, B. Köyü ... ada, ... parsel sayılı taşınmazın 5/100 payını 3. kişi durumundaki A.P.'a satığı ve A.P.adına tapunun oluşturulduğu kayden sabittir. Taşınmazın cinsi tapu kaydında arsa olarak gösterilmekle beraber bilirkişi raporunda üzerinde zemin kat dahil 4 katlı bir binanın bulunduğu açıkça vurgulanmış olup, bu yön itiraza uğramamıştır. Yine bilirkişi raporunda ve haciz tutanağında Y.'nin satışa konu 10 nolu dairede halen oturduğu belirtilmiştir. Mahkemece satışa konu olan dairede satışı yapan Y.'nin oturma nedenleri üzerinde durulmadığı gibi, A. ile Y. arasında herhangi bir ticari ilişki, iş arkadaşlığı ve yakın akrabalık durumun olup, olmadığı yönleri de araştırılmamış ve dolayısıyla A.'nın taşınmazı satın alırken borçlu Y.'nin alacaklılarından mal kaçırma kastını bilip, bilmediği ve dolayısıyla iyi niyetli olup, olmadığı üzerinde durulmamıştır.
Eksik inceleme ile hüküm verilemez. O halde davada iddiasını kanıtlama yükümlülüğünde olan davacıdan davalı A.'nın kötü niyetli olup, olmadığına yönelik iddiası yönünden delil gösterilmesi istenmeli, istemi halinde bu konuda davalı A.'ya de önel verilmeli, gösterilecek tanıklardan Aile Y.Y. arasında herhangi bir ticari ilişki, iş arkadaşlığı yada yakın akrabalık durumu olup, olmadığı, satışa konu dairede satıcı Y.'nin ne sebeple oturduğu ve hangi nedenlerle A.'ya fiilen teslim etmediği, satışa konu dairede satış yapan kişinin oturmasının hayatın olağan akışına uygun olup, olmadığı, olaylara dayalı olarak tanıklardan ayrı ayrı sorulup ona göre davalı A.'nın kötü niyetli olup, olmadığı yönünden deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
SONUÇ : Davalı A.P.'nin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene geri verilmesine, 10.07.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi. yarx
İstediğinizi karşılayıp karşılamadığını bilemiyorum. Yararlı olması dileğiyle
Old 12-07-2011, 11:57   #5
kilit27

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yeniavukat
Sayın Meslektaşlarım,

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi'nin 30.10.2007 tarihli 4626 E., 2007/3300 K. sayılı kararını arıyorum. Çok aradım ama malesef bulamadım. Yardımcı olanlara şimdiden teşekkürler.

Karar, kesinleşmiş bir icra takibine dayanarak tasarrufun iptali davası açılması ihtimalinde, tasarrufun iptali davası açılmasından sonra, borçlu tarafından açılan menfi tespit davasının tasarrufun iptali davasında bekletici mesele yapılamayacağı ile ilgili. Bu konuda elinde yukarıdaki numara ve tarihli karardan başka kararları elinde bulunduranlar da varsa ve tarafımla paylaşırsa çok sevinirim.

Saygılarımla.
İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesini 2003/1300 Esas sayılı dosyası için verilen bir karar bu . istanbulda olmanız hasebiyle belki dosyadan bakabilirisiniz. iyi çalışmalar
Old 12-07-2011, 12:03   #6
Olcayhukuk.com

 
Varsayılan

Herkese cevapları için teşekkürler ama malesef bu kararlar tam aradığım kararlar değil..Karar no.su ile ilgili olarak da Talih Uyar'ın bir makalesinin yalancısıyım diyebilirim. Makale şöyle der:

"XI- Taraflarca başka mahkemelerde açılan bazı davaların sonucu, tasarrufun iptali davasına bakan mahkeme tarafından «bekletici mesele» yapılırken, görülmekte olan tasarrufun iptali davası, kimi kezde başka mahkemelerce «bekletici mesele» yapılır...
Yüksek mahkeme bu konuyla ilgili içtihatlarında;
«Tasarrufun iptali davasından sonra açılan ‘menfi tesbit davası’nın, iptal davasında bekletici mesele yapılamayacağını”55

Makale'de 55 nolu dipnot olarak Bknz: 17. HD. 30.10.2007 T. 4626/3300 denmiş.

Gene de herkese teşekkür ederim.
Old 15-01-2015, 14:25   #7
tiryakim

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yeniavukat

Makale'de 55 nolu dipnot olarak Bknz: 17. HD. 30.10.2007 T. 4626/3300 denmiş.

Gene de herkese teşekkür ederim.


T.C. YARGITAY

17.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/4626
Karar: 2007/3300
Karar Tarihi: 30.10.2007


TASARRUFUN İPTALİ DAVASI - DAVALILARIN ALACAĞIN İHTİLAFLI OLDUĞUNU BU KONUDA TÜKETİCİ MAHKEMESİNE AÇTIKLARI MENFİ TESPİT VE TAKİBİN İPTALİ DAVASI SONUCUNUN BEKLENMESİ GEREKTİĞİNİ SAVUNDUKLARI - HÜKMÜN ONANMASI

ÖZET: Her ne kadar davalılar alacağın ihtilaflı olduğunu bu konuda Tüketici Mahkemesine açtıkları menfi tespit ve takibin iptali davası sonucunun beklenmesi gerektiğini savunmuşlar ise de borçlular hakkındaki icra takibinin kesinleştiği ve menfi tespit davasının tasarrufun iptali davasından sonra açıldığı anlaşıldığından bekletici mesele yapılması konusundaki talep yerinde değildir.


(2004 S. K. m. 277) (5411 S. K. m. 13, 16)

Dava: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalı A. K.'ın 04.09.1998 tarihli kredi sözleşmesinin kefili olarak 20.08.1999 tarihi itibariyle 4.060.732.126 TL’si borcu olduğunu hakkındaki takibin karşılıksız bırakmak amacıyla adına kayıtlı İstanbul Fatih ilçesi Hasan Halife Mah. Akdeniz Sok. 439 pafta 2032 ada 62 parselde 40-660 arsa paylı 7 nolu bağımsız bölümün 3/4 hissesini 13.12.1998 tarihinde eşi olan davalı Aycan K.'e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.

Davalılar vekilli davanın kredi sözleşmesinden kaynaklandığını bu nedenle İstanbul Tüketici Mah. görevli olduğunu, açtıkları takibin iptali ve menfi davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, aciz belgesi ibraz edilmediği, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin müvekkili A. tarafından ödendiğinden taşınmazın ödemeler karşılığı satıldığını, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerine haciz konulamayacağı gibi satılamayacağını da belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller benimsenen bilirkişi raporu gereğince davanın kabulü ile Fatih 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün 2032 ada 62 parselde 134,46 metrekare miktarlı K... Ap. Çekmekat 7 nolu 40/660 arsa paylı dairenin A. K. adına olan 3/4 hissenin A. K.'e satışına ilişkin 31.12.1998 tarihli tasarrufi işlemin davacı bankanın İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 1999/21445 esas sayılı takip dosyası alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline, davacı bankaya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiş hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİY'nun 277. ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Bu davaların görülebilmesi için kural olarak davacının borçluda gerçek bir alacağının bulunması, borçlu hakkında yapılan icra takibinin kesinleşmiş bulunması, iptal konusu tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış aciz belgesi bulunmalıdır.

Somut olayda davalı A. 04.09.1998 tarihli kredi sözleşmesinin müşterek borçlusu müteselsil kefilidir. Dava dışı kredi borçlusu T. G. ile davalı A. yönünden İstanbul 14 İcra Müdürlüğünün 1999/21445 takip sayılı icra dosyası kesinleşmiştir. Anılan takip 04.09.1998 tarihli kredi sözleşmesi ile bu sözleşmenin teminatı olarak verilen 04.09.1998 tanzim 02.5-02.6.-02.7-02.8-02.9.1999 vadeli bonoya dayalıdır. 5411 Sayılı Bankacılık Yasasının geçici 13. ve 16. maddeleri gereğince davacı banka bu tür davalarda aciz vesikası sunma yükümlülüğünden muaf bırakılmakla beraber davacı banka tarafından sunulan 16.06.2006 tarihli kesin aciz belgesinden borçluların mevcut ve hacizli mallarının borcu karşılamadığı anlaşılmış, İstanbul 4. İcra Hakimliğinin 2006/649 Esas- 2006/1164 Karar sayılı dosyasında borçlu Ahmet K. tarafından borç ödemeden aciz belgesinin iptaline yönelik olarak açılan davada şikayetin reddine karar verilmiş hüküm 22.11.2006 tarihinde kesinleşmiştir.

Her ne kadar davalılar alacağın ihtilaflı olduğunu bu konuda İstanbul 2. Tüketici Mahkemesine açtıkları 2004/2319 esas sayılı menfi tespit ve takibin iptali davası sonucunun beklenmesi gerektiğini savunmuşlar ise de borçlular hakkındaki icra takibinin kesinleştiği ve menfi tespit davasının tasarrufun iptali davasından sonra açıldığı anlaşıldığından bekletici mesele yapılması konusundaki talep yerinde değildir.

Sonuç: Bu nedenlere ve kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davalılar vekilinin yerinden görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına, aşağıda dökümü yazılı 164.25 YTL kalan onama harcın temyiz eden davalılardan alınmasına, 30.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Old 22-03-2016, 11:41   #8
tiryakim

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY

17.Hukuk Dairesi
Esas: 2007/4626
Karar: 2007/3300
Karar Tarihi: 30.10.2007


TASARRUFUN İPTALİ DAVASI - DAVALILARIN ALACAĞIN İHTİLAFLI OLDUĞUNU BU KONUDA TÜKETİCİ MAHKEMESİNE AÇTIKLARI MENFİ TESPİT VE TAKİBİN İPTALİ DAVASI SONUCUNUN BEKLENMESİ GEREKTİĞİNİ SAVUNDUKLARI - HÜKMÜN ONANMASI

ÖZET: Her ne kadar davalılar alacağın ihtilaflı olduğunu bu konuda Tüketici Mahkemesine açtıkları menfi tespit ve takibin iptali davası sonucunun beklenmesi gerektiğini savunmuşlar ise de borçlular hakkındaki icra takibinin kesinleştiği ve menfi tespit davasının tasarrufun iptali davasından sonra açıldığı anlaşıldığından bekletici mesele yapılması konusundaki talep yerinde değildir.


(2004 S. K. m. 277) (5411 S. K. m. 13, 16)

Dava: Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

Karar: Davacı vekili, davalı A. K.'ın 04.09.1998 tarihli kredi sözleşmesinin kefili olarak 20.08.1999 tarihi itibariyle 4.060.732.126 TL’si borcu olduğunu hakkındaki takibin karşılıksız bırakmak amacıyla adına kayıtlı İstanbul Fatih ilçesi Hasan Halife Mah. Akdeniz Sok. 439 pafta 2032 ada 62 parselde 40-660 arsa paylı 7 nolu bağımsız bölümün 3/4 hissesini 13.12.1998 tarihinde eşi olan davalı Aycan K.'e sattığını belirterek davalılar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.

Davalılar vekilli davanın kredi sözleşmesinden kaynaklandığını bu nedenle İstanbul Tüketici Mah. görevli olduğunu, açtıkları takibin iptali ve menfi davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, aciz belgesi ibraz edilmediği, dava konusu taşınmaz üzerindeki ipoteğin müvekkili A. tarafından ödendiğinden taşınmazın ödemeler karşılığı satıldığını, aile konutu niteliğindeki taşınmaz üzerine haciz konulamayacağı gibi satılamayacağını da belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece iddia, savunma toplanan deliller benimsenen bilirkişi raporu gereğince davanın kabulü ile Fatih 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğünün 2032 ada 62 parselde 134,46 metrekare miktarlı K... Ap. Çekmekat 7 nolu 40/660 arsa paylı dairenin A. K. adına olan 3/4 hissenin A. K.'e satışına ilişkin 31.12.1998 tarihli tasarrufi işlemin davacı bankanın İstanbul 14. İcra Müdürlüğünün 1999/21445 esas sayılı takip dosyası alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptaline, davacı bankaya cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmiş hüküm davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİY'nun 277. ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Bu davaların görülebilmesi için kural olarak davacının borçluda gerçek bir alacağının bulunması, borçlu hakkında yapılan icra takibinin kesinleşmiş bulunması, iptal konusu tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış aciz belgesi bulunmalıdır.

Somut olayda davalı A. 04.09.1998 tarihli kredi sözleşmesinin müşterek borçlusu müteselsil kefilidir. Dava dışı kredi borçlusu T. G. ile davalı A. yönünden İstanbul 14 İcra Müdürlüğünün 1999/21445 takip sayılı icra dosyası kesinleşmiştir. Anılan takip 04.09.1998 tarihli kredi sözleşmesi ile bu sözleşmenin teminatı olarak verilen 04.09.1998 tanzim 02.5-02.6.-02.7-02.8-02.9.1999 vadeli bonoya dayalıdır. 5411 Sayılı Bankacılık Yasasının geçici 13. ve 16. maddeleri gereğince davacı banka bu tür davalarda aciz vesikası sunma yükümlülüğünden muaf bırakılmakla beraber davacı banka tarafından sunulan 16.06.2006 tarihli kesin aciz belgesinden borçluların mevcut ve hacizli mallarının borcu karşılamadığı anlaşılmış, İstanbul 4. İcra Hakimliğinin 2006/649 Esas- 2006/1164 Karar sayılı dosyasında borçlu Ahmet K. tarafından borç ödemeden aciz belgesinin iptaline yönelik olarak açılan davada şikayetin reddine karar verilmiş hüküm 22.11.2006 tarihinde kesinleşmiştir.

Her ne kadar davalılar alacağın ihtilaflı olduğunu bu konuda İstanbul 2. Tüketici Mahkemesine açtıkları 2004/2319 esas sayılı menfi tespit ve takibin iptali davası sonucunun beklenmesi gerektiğini savunmuşlar ise de borçlular hakkındaki icra takibinin kesinleştiği ve menfi tespit davasının tasarrufun iptali davasından sonra açıldığı anlaşıldığından bekletici mesele yapılması konusundaki talep yerinde değildir.

Sonuç: Bu nedenlere ve kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre davalılar vekilinin yerinden görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün onanmasına, aşağıda dökümü yazılı 164.25 YTL kalan onama harcın temyiz eden davalılardan alınmasına, 30.10.2007 tarihinde oybirliği ile karar verildi.(¤¤)

Sinerji Mevzuat ve İçtihat Programı
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
yargıtay kararı arıyorum... av.tgb Meslektaşların Soruları 2 07-03-2011 15:58
yargıtay kararı arıyorum ayşekömürcü Meslektaşların Soruları 3 22-02-2011 14:21
yargıtay kararı arıyorum yargıtay 10.ceza dairesi müebbet Meslektaşların Soruları 4 16-12-2010 14:00


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05620408 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.