Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Dilimiz

Yanıt
Old 06-04-2002, 12:39   #1
Av. Hulusi Metin

 
İnceleme Hukuk Dilimiz

Merhaba dostlar,

“ Dil kusurlu olursa, sözcükler düşünceyi iyi anlatamaz; düşünce iyi anlatılmazsa yapılması gerekenler iyi yapılmaz, töre ve kültür bozulur, adalet yanlış yola sapar, şaşkınlık içine düşen yurttaş ne yapacağını bilemez, işte bunun içindir ki hiçbir şey dil kadar önemli değildir... “ (“Dil ve Hukuk”, Çetin Aşçıoğlu, Yargıtay onursal üyesi, Cumhuriyet, Bilim Teknik, 03.11.2001).

Gelin hukuk (tüze) dilimizi Türkçeleştirelim (bizden öncekilerin kaldığı yerden), sözcükler türetelim. Ne dersiniz ?
Yalnızca Osmanlıca (!) sözcüklere değil, Batı kaynaklı sözcüklere de Türkçe karşılık bulalım.

Dağlarca'nın "ses bayrağım " olarak nitelendirdiği Türkçemiz ile hukuk dilimiz ...

Bir alıntı :
III. Selim ; bilgili ve saygın bilim adamı şanizade atâullah efendi'yi sadrazam hakkında dedikodu ettiği suçlamasıyla sürgüne gönderir. bir süre sonra da bağışlar. padişah buyruğunu götüren görevli, heyecandan şaşırıp, " itlakınıza (affınıza) ferman getirdim " diyeceği yerde, " itlafınıza (idamınıza) ferman getirdim "deyince, Atâullah efendi kötüleşir ve ölür (İstanbul Ansiklopedisi,1.cilt, Atâullah efendi).

Güncel konu Medeni Kanun.
Niçin “Yurttaşlar Yasası” değil de Medeni Kanun ?
Medeni " sözcüğü Arapça medine (şehir) sözcüğünden türetilmiş.

ve başlayalım ...
adliye sarayı ..... saray ... neden ? ( yargıevi !?)
mahkeme (yargılık !?)

reel,
nominal,
repo,
factoring,
leasing, (kiralama)
insider,
franchising,
join venture (ortak girişimcilik)
norm,
replük,
düplik,
konkardato,
bono,
çek,
ciro,
kambiyo,
avans,
sürastarya,
navlun,
konşimento,
garanti,
avarya
butlan,
gabin,
müzayaka,
icazet,
garameten,
müteselsil,
müeccel,
ariyet,
karz,
vedia,
ıslah,
müzahareti adliye,
izalei şüyu,
rüşvet,
irtikap,
zimmet,
gasp,
suç tasnii,
ihkakı hak,
emniyeti suistimal, (güveni kötüye kullanma)

nası izrar,
tefhim,
iddianame, (savlık !?)
müzekkere,
tensip,
hüküm (yargı)
muhakeme (yargılama)
gaip ( yitik ),
fiil (eylem),
usul (yöntem),
ıspat ( kanıtlama )...
kanun-u esasî (anayasa)
alternatif (seçenek)
beraet (aklanma)
manevi tazminat (tinsel ödence)
gizil (potansiyel)
hükmî şahsiyet ( tüzel kişi)
temerrüt – mütemerrit (direnme, direngen)
zabıt (tutanak)
vekil (savunman)
mürüruzaman (süreaşımı),
yasa (kanun),
tüzük (nizamname),
tüzel kişilik (hükmi şahsiyet),
yasama (teşri),
yürütme (icra),
yargı (adalet),
kamu (amme),
özgürlük (hürriyet),
savcı
(müddeiumumi),
yargıç (hâkim)
gerekçe ( esbab-ı mucibe),
yargılama (muhakeme),
duruşma (celse),
tanık (şahit),
bilirkişi (ehlivukuf),
sorumluluk (mesuliyet),
sözleşme (akit),
taşınır (menkul),
taşınmaz (gayrımenkul),
kovuşturma (takibat),
tutuklama (mevkufiyet),
mürüruzaman (süreaşımı),
tecil (erteleme)

Saygı ve sevgi ile
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 06-04-2002, 13:37   #2
canan ysr

 
Varsayılan

Sn. Av.Hulusi Metin,

Yazınızı dikkatlice okudum. Bu yöndeki çalışmaların varlığı bilinmektedir. Ancak ben kendi düşüncemi kısaca yazmak istiyorum:

Mevcut olan kelimeler, karşılığını toplum katkısı ile bulmuştur. Kendiliğinden gelişmiş, şekillenmiş ve herkes tarafında kabul gören durumu almıştır.

Bazı kelimeler vardır, uzun zaman kullanıldıktan sonra değiştirmeye müsait değildir.

Mesela kişinin ismi gibi. Örnek olarak sizin isminizi alalım.

Hulusi Metin

Bir adım atarak bişeyler başlatmak istiyorsanız bence öncelikle türkçeleştirmeye kendi isminizden başlamanızı tavsiye ederim!!!





Old 06-04-2002, 16:05   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Gelin hukuk (tüze) dilimizi Türkçeleştirelim (bizden öncekilerin kaldığı yerden), sözcükler türetelim. Ne dersiniz ?


Alıntı:
Yalnızca Osmanlıca (!) sözcüklere değil, Batı kaynaklı sözcüklere de Türkçe karşılık bulalım


''Tüze'' = Hukuk eşlemesinden sonra, ''hukuken korunan menfaat'' anlamına gelen ''hak'' kelimesine karşılık neyi uygun görebiliriz?

Hukuk'un, en temel kelimesi olan ''Hak'' kelimesine yeni isim bulurken bile aciz hale düşüldüğünü gördükten sonra, binlerce yerleşmiş kelimeye tek tek, ''Tüze'' genelinde özel isim bulmak, ''Uzay'a, tren taşımaya benzer..''

En basit temel kelime, ''Hak'' ne olabilir?

'' Hak'' kelimesinin hakkını veremeden, diğerlerine geçmek doğru olamayacaktır, evet, Sayın Metin, '' Hak '' kelimesi için ne düşünüyorsunuz?

Diğer yandan, Osmanlıca (!) şeklindeki ifadenizi üzüntüyle okuduğumu belirtmeliyim. Alay edilmek istenen o dil, zamanında, şu an aralarına girmek için neredeyse ''herşeyimizi'' feda etmeye hazır olduğumuz ülkelerin öğrenmek zorunda kaldığı bir dildir.

Geçmişine saygısı olmayanın, geleceği olamaz.

Osmanlıca (Osmanlı Türkçesi) kullanalım demiyorum. Elbetteki, Hukuk mevzuatında ve uygulamasında herhangi bir vatandaşın anlayabileceği dilin kullanılması doğru olacaktır. Ancak, bunu yaparken, ''Hiç kimsenin'' anlayamayacağı anlaşılmaz bir dil oluşturmamamız gerekir.

''Oturgaç'', ''Tüze'' , ''Tanıt'' gibi normal vatandaşın anlayamayacağı kelimeler, kaş yapayım derken göz çıkartabilecektir.

Tekrar soruyorum Sn.Metin, ''Hak'' kelimesi için, neyi uygun buluyorsunuz?

Selam ve saygılarımla..
Old 06-04-2002, 22:32   #4
Av. Hulusi Metin

 
İnceleme Dil ve Hukuk

Sevgili öğrenci canan ysr ...

Bu acuna (dünyaya) gelirken bize sormadılar ... Adımızı da .

xxx

Forum Yöneticisi Sn. Av. Mehmet bey,

Osmanlıca, bir dil değildir.
“Osmanlı Türkçesi” diye bir Türkçe yoktur.
Osmanlı için “biidrak Türk” vardır.
Yazımızda, örtülü ya da kapalı, hiçbir “Alay” sözcüğü bulunmamaktadır. (Acaba siz mi alıngansınız ?).
Osmanlı döneminde hangi ülkelerin “Osmanlıca” öğrenmek zorunda kaldıklarını bilmiyorum.
Ancak “Sarayda” her dilden çevirmen bulundurulduğunu biliyorum.
Gerekene saygı duymasını da biliriz.
x
Bağımsızlıklarına kavuşmuş olan Türk Devletleriyle ortak bir ABECE, ortak bir tüzel dil ...
Belki bir özlem ... Neden olmasın ?
x
Yazımızda onca örnek sözcük verilmişken, işe “hak” kelimesinden başlamanız ilginç.
Sözcüğün Türkçe’sini sormanız ve hele “tekrar” sormanız ... Daha da ilginç. Ve biraz da itici. Dilbilimci değilim, diline ve özellikle hukuk diline gönül vermiş bir yurttaşım yalnızca.
x
“Hak” sözcüğüne bugün karşılık bulunamıyor ise, dil çalışmalarını bırakalım mı ?
x
Ve bir rica ...
“Forum yöneticisi” görevinizle ... Acaba diyorum ... “Dil ve hukuk” konusundaki tartışmaya nesnel (objektif), “bitaraf” (yansız), nazik, bilimsel ve önyargısız katılmanız daha yararlı olmaz mı ...
x
Son söz ...
Cumhuriyet döneminde ilk “Türk Hukuk Lûgati”, zamanın “Maarif vekili” Hasan-Âli YÜCEL’in sunuşu ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı Manisa “mebusu” Refik İNCE’nin önsözüyle 1943 yılında hazırlanabilmiştir.
Sözlüğün 3. tıpkıbasımı 1991 yılında yayımlanmıştır.


Esenlikler dilerim
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 06-04-2002, 22:56   #5
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Noktai nazar

Hoş sohbet, saygıdeğer Hulusi bey,

Eleştirimin dozunu kaçırdığımı düşündüğünüz için ''katılımcılar huzurunda'' sizden özür diliyorum.

''Yok aslında bir farkımız, ama biz Osmanlı Bankasıyız'' gibi oldu bu tartışma..

''Hak'' kelimesi, hukuk'un temel kelimelerinden biri olduğundan, karşılığı özellikle sorulmuştur. Düşündüğünüz mana' ya gönderme yoktur.

Neyse ben bir adım atayım, kelime üretmeye çalışayım: ''Hak'' = ''yarar'' nasıl?

Forum yöneticisi olmak ile üye hukukçu olmak arasında hiç bir fark görmüyorum. Hepimiz üye, hepimiz yöneticiyiz.

Aynı kimliği kullandığım için, görüşlerimi aktarırken ''Forum Yöneticisi'' yada ''Üye'' olarak kendimi sınırlamayı uygun bulmuyorum. Hata varsa, bu hata ''Üye'' için de aynıdır, ''Forum Yöneticisi'' için de .. kimliğim belirli ve açıktır. Ancak, niyetimin kimseyi kırmak olmadığı da ortadadır. Yanlış anlaşıldıysam, tekrar sizden özür diliyorum ve sözümü sizin güzel cümlenizle tamamlamak istiyorum...

"ver elini karlı dağlar aşalım, bayramlaşalım".

Sağlıkla kalın...

Saygılarımla..
Old 07-04-2002, 21:19   #7
Av. Rasim EKŞİ

 
Kitap

Aynı zamanda bir Edebiyat Öğretmeni olarak sayın meslektaşım Av. Hulusi METİN'i kutluyor ve görüşlerine tümüyle katılıyorum. Bir toplumun kültürünün temeli dildir. Bilimin ve sanatın her alanında kullanılan kavram ve terimlerin Türkçe sözcüklerle dile getirilmesi, toplumumuzun doğal ve özgün özelliklerinin yaşatılabilmesi için olmazsa olmaz ön koşuldur.
Günümüzde en sağda olan politikacıların bile Türkçe sözcük kullanmaya özen göstermesi dilimizin geleceği için umut vermektedir. Ancak, eğitim düzenimizin dilimiz yönünden yanlış yapılandırıldığını üzülerek görüyoruz. Özellikle Anadolu Liseleri ile yabancı dilde eğitim veren üniversitelerimiz olayı üzerinde önemle duran Prof. Dr. Oktay SİNANOĞLU'nun görüşleri izlenmeye değer.
Bilindiği gibi, orta öğretimde Yabancı Dil Ağırlıklı (Super) Liselerin dil eğitimi bu yönüyle eleştirilmemekte ve Anadolu Liselerinin bu liselere dönüştürülmesi önerilmektedir. Çünkü, Anadolu Liseleri bir yıllık yabancı dil eğitiminden sonra üç yıllık lise eğitimini de tümüyle yabancı dille vermektedir. Böylece, öğrenciler dersleriyle ilgili terimlerin Türkçelerini öğrenemeden yabancı karşılıklarını öğrenmektedirler. En zeki, çalışkan ve başarılı öğrencilerinin terimleri ana dili ile öğrenmeden ve kullanmadan bilim adamı ya da sanatçı yetiştiği bir ülke dilini, sanatını, bilimini ve en önemlisi toplumunu geliştirebilir mi? Başarılı insanlarını başka ülkelere kaptırmaz mı? Sonuçta, bağımsızlığını koruyabilir mi? Büyük insan Atatürk boşuna mı "ülkesini yabancı ülkelerin boyunduruğundan kurtarmasını bilen Türk Ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmasını bilecektir" anlamındaki sözü söyledi.
Bu arada Cumhurbaşkanımız Sayın Ahmet Necdet SEZER'e de değinmeden geçemiyeceğim. Sayın SEZER Türk Dili uzmanı, bir dilci değildir. Ama değme Türk Dili uzmanının gösteremediği bir özenle dilimizi kullanıyor. Derslerine girdiğim lise sınıflarında Sayın Cumhurbaşkanımızın konuşmalarını öğrencilerime örnek olarak gösteriyor ve sözümona Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni yetiştiren üniversitelerimizdeki profesörlerimizin yazıları ile karşılaştırıyorum.
Milletvekillerimiz ve hukukçularımız için değerli hukukçumuz Velidedeoğlu gibi bir örneğimiz varken, hâlâ genelde tüm hukuk dilimizde ve özelde -"Medeni Kanun"da olduğu gibi- yasalarımızda yabancı sözcük kullanma alışkanlığımızdan henüz tam anlamıyla kurtulamayışımız üzücüdür.
Konu çok önemli ve söylenecek çok şey var. Sayın METİN'e bu güncel konu ile ilgili tartışmayı başlattığı için "diline sağlık" diyor, başka görüşlere de yer kalması için burada kesiyorum.
Saygılarımla.

Av. Rasim EKŞİ
Old 07-04-2002, 22:08   #8
levent öge

 
Varsayılan

çok güzel bir tartişma,bir anımı yazmak istiyorum.
bir davaya verdiğim cevap dilekçesinde "davacının bu akti yokluktur" dedim,Hakim duruşmada "ne demek istiyorsun diye sordu" ben "keemlenyekün" dedim,..hakim ,haa öyle söylesene dedi.
Saygılarımla
Old 07-04-2002, 22:17   #9
levent öge

 
Varsayılan

nisbi butlan ve mutlak butlan kelimelerinin türkçe karşiliklarını öğrenmek istiyorum,veye sade butlan kelimesininn türkçe ifadesini öğrenmek istiyorum
Saygılarımla
Old 07-04-2002, 22:20   #10
levent öge

 
Varsayılan

herkesden özür,yanliş yazdım
keenlemyekün olacaktı
Old 07-04-2002, 23:08   #11
Adnan Aydın

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşlarım,
Hukuk dilinin güncelleştirilmesi konusundaki düşünce ve çabaları gönülden destekliyorum. Ancak geçmişte bu konuda yaşanan tartışmaları aynı çerçeve içinde canlandırmayı gereksiz görüyorum. İlk adım ortak bir paydadan yola çıkmak olacaktır. Bu payda sadece " tüm halkın daha kolay anlayıp derdini ifade edebileceği bir hukuk diline ulaşmak" olmalıdır.
Bir anı;
Bir ceza mahkemesi duruşması; hakim sanığa suçu açıklıyor:
" Bak, mağdura karşı müessir fiilde bulunmuşsun, ne diyorsun ?"
" Ne yapmışım ne ?"
" Mağdura karşı etkili eylemde bulunmuşsun ?"
" Ne yapmışım hakim bey, anlamadım "
" Oğlum, şu adamı dövmüşsün, dövmüşsün ?"
" Öyle desene hakim bey, deminden beri lafı niye dolaştırıyorsun ?"
Saygılarımla...
Old 08-04-2002, 07:52   #12
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Terim - Kavram

Merhaba dostlar,
Çin düşünürü Konfüçyüs 'e sorarlar : Bir ülkeyi yönetmeye çağrılsaydın yapacağın ilk iş ne olurdu?
-" hiç kuşkusuz dili gözden geçirmekle başlardım " der.

Her hukuk teriminin bir “sözcük” denilen biçimsel yapısı ve bir de bu sözcüğe yüklenen “kavramı” vardır.
Sözcük ana dilimizde olursa, kavramı kolay anlaşılır.
Kavram (isterseniz mefhum deyin) ise, o terimin soyut, genel ve evrensel anlamını ortaya koyar.
Bir hukuk kavramının bilgisine, çoğu hukukçu ulaşabilir. Ancak bu kavramı biçimlendiren sözcük; yapı ve ses açısından Türkçe ise, hukukçu olmayan da az çok bilgi sahibi olabilir.
X
Sayın meslektaşım Levent Öge
Butlan ( Alm. Nichtigkeit) = Yokluk,
Mutlak butlan (Absolute Nichtigkeit) = Kesin yokluk
Nisbî butlan (Relative Nichtigkeit) = Göreceli yokluk

Keen lemyekün = Sanki yokmuş, hiç yokmuş, hiç olmamış gibi
"davacının bu akti yokluktur" yerine,
"davacının bu akti hukuken yok hükmündedir" denilse idi, yargıcın anlayacağı kuşkusuzdu.

X
Sayın meslektaşım Aydın bey,
Aktardığınız olaydaki yargıç şöyle deseydi sorun olmazdı :
- Bak, mağduru dövmüşsün .... (eylemi açıklayan tümce )
- ....
- Senin bu yaptığın kara kaplı kitapta “etkili eylemde bulunmak” suçunu oluşturur (eylemin yasal terimle açıklanması) .
x
Temerrüt - mütemerrit sözcüklerinin Türkçe karşılığı " direnme- direngen" dir.
Kişinin istenebilir (muaccel) borcunu ödememekte direnmesi durumunda; ödeme anını ve sorumluluğunu açıklar.
Terimin, kavram olarak içeriği hukuk bilgisini gerekli kılar.
Vatandaş tek başına “mütemerrit” ya da “direngen” sözcüğünü, yüklendiği hukuksal kavramıyla anlamayabilir. Öyleyleyse Türkçe’sini kullanalım.

- Bak borcunu vaktinde ödememişsin, ödememekte de ısrar ediyormuşsun, ne diyorsun ?
- ...
- Bu durumda yasaya göre “temerrüt” (direngenlik) şartı (koşulu) gerçekleşmiş oluyor.
X
“Zilyet”. Hukuksal anlamı .... elinde bulunduran .... Türkçe karşılığı “Elmen”
X
Terimler üretmeliyiz.
X
Sokakta "Terim" desek ... Futbolseverler ne anlar ...

Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 08-04-2002, 09:12   #13
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: Adnan Aydın
İlk adım ortak bir paydadan yola çıkmak olacaktır. Bu payda sadece " tüm halkın daha kolay anlayıp derdini ifade edebileceği bir hukuk diline ulaşmak" olmalıdır.


Sayın Adnan Aydın,

Yukarıya ''alıntı'' olarak aldığım görüşünüze tamamen katılıyorum. Eski dil ile oluşturulan mevzuatımızı kelime temelinde yenilerken, (yada yeni kelimeler oluşturarak karşılığını bulmak isterken) toplumun anladığı yahut anlamakta zorlanmayacağı kelimeleri kullanmaya özen göstermeliyiz.

Benim asıl itirazım şudur: '' Oluşturulmak istenen kelimeler de anlaşılmaz olursa, dil değil, başka bir şey ortaya çıkar.''

Eğer amaç, herkesin anlayacağı bir hukuk dili ise, bunun mevcut dil içinden seçilmesi gerekir. Mevcut dil içinde tam karşılığı bulunamıyorsa, mevcut kelimelerden türetilmelidir.

Mesela; ''Tüze'' kelimesi. Vatandaşa sorsanız bu kelimeyi hiç bir şey anlamaz.

Sayın Av.Hulusi Metin,

Osmanlı Türkçesi diye bir dil yoktur, iddiasına katılmıyorum. O dönemde halk, hangi dili kullanıyordu acaba?

Öz Türkçe kullanıyordu cevabı verilmek gerekir, bu iddiayı dışlamak için..

O halde, Mevcut dili kullanarak karşılık üretilebilir anlamı çıkar bundan.

Öz Türkçe kullanılıyor idiyse, yeni kelime üretme gayretine gerek yoktur.


Diğer yandan, Olayı farklı boyutlara çekip, amacından saptırmak da son derece yanlıştır.

Olaya fikir temelinde yaklaşmak ve herkesin görüşüne '' farklı görüş'' olarak değer vermek gerekir.

''Hukuk diline'' yada ''Dil' e'' bilimsel düzeyde yaklaşabilecek alt yapımızın olmadığını düşünüyorum, en azından benim olaya bilimsel düzeyde yaklaşabilme şansım yok. Bu nedenle benden, bu konuda bilimsel görüş beklemeniz pek doğru değil. Kaldı ki, sizin değerli görüşünüzün de bilimsel boyutu yok.

''Nazik'' olmam gereğine yaptığınız vurguyu saygı ile karşılıyorum, ama kabalık yaptığımı da sanmıyorum..

''Terim'' nedir diye vatandaşa sorduğunuzda, gizli kasdınız gibi ''Fatih Terim'' cevabını almanız olasıdır. Bu, başarılı bir insanın, halkın gönlünde yer alması ve başarısının beyinlere kazınmasındandır.

İnanıyorum ki, bu çabanızda başarılı olursanız, ''Metin'' nedir diye sorduğumuzda, vatandaş ''Hulusi Metin'' diyecektir.

Selam ve saygılarımla..
Old 08-04-2002, 09:45   #14
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Ne verirsen elinle o da gelir seninle

Dostlar,
Türkçemiz, Osmanlı'da çeşitli nedenlerle özellikle Arapça ve Farsça sözcüklerin etkisiyle kirlenmiş; halkın anlamadığı Osmanlıca denilen yazı dili ortaya çıkmıştır.
Osmanlı' da kadılar, yargılananı konuşulan Türkçe ile sorgular; tutanağını Osmanlıca sözcüklerle, deyimlerle düzenler; kişi yazılanlardan hiç bir şey anlamaz kulluk saygısıyla altına mührünü ya da imzasını basardı (İ.Sungu,Yeni Osmanlılar ve Tanzimat I.sh: 843.).
X
Dilbilimci Şemşettin Sami Osmanlıcayı; o dönemde: " Türk'e okusak anlamaz, Arap'a okusak anlamaz, Acem'e okusak anlamaz; öyleyse bu dil ne dilidir? diye eleştirmiştir.
X
Yalnızca eski sözcükler için değil ... Batı dillerinden giren sözcükler için de karşılık bulmalıyız.
X
Vatandaş “factoring” sözcüğünü biliyorsa, öyle sunulduğu içindir. Türkçe karşılığı bulunabilseydi (bulunursa) onu öğrenirdi (öğrenir).
X
Terim >>> Kavram >>> Tüzel anlam
Bir sözcüğün hukuksal anlamı için vatandaş her zaman bir hukukçuya gereksinim duyar, bu doğaldır.
Kuralını koy, öğret, izle ....

Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 08-04-2002, 17:26   #15
recepözcan

 
Varsayılan

Dil tartışmalarınızı dikkatle okudum.Av.H.Metin beyin serzenişi yada özlemi diyeyim,yeni Medeni Kanunda belli ölçüde de olsa gerçekleşmiş.Dil eski M.Kanuna oranla daha anlaşılır(vatandaş açısından)şekilde kullanılmış göründü bana.Muhtemelen yeni Ceza K.tasarısıda aynı düşünceyle hazırlanacaktır ve diğerleri de bunu takip edecektir.
Yukardaki gelişmeler genel anlamda olumlu kabul edilsede ben bir "Hukuk Dilinin"olmasından yanayım.Av.Tikici beyin de belirttiği gibi birçok hukuki terim varki bunlara başka karşılık bulmak çok güç.Bulunsa bile üzerine yüklenecek anlamı tam ifade edemeyebilir.Nasıl ki Tıp bilimi yada başka bilimlerin kendine özgü terimleri varsa hukuk biliminin de öyle olması oldukça normaldir.Bu terimlerin kökeninin Osmanlıca(böyle bir dil şüphesizki var)olması buna karşı çıkmayı gerektirmemelidir.Nasılki bir tıpçının kalkıpta"tıpta ki terimler latince kökenlidir,bizim hastalarımız anlayamıyor bunlara öztürkçe(bu nedemekse!)karşılıklar bulalım"demesi abes olursa,bence bir hukukçu içinde aynı durum geçerlidir.
İyi birşeyler yapmaya çalışmak,iyiniyetli olmak her zaman iyi sonuçlar vermeyebiliyor.Tartıştıgımız "öztürkçekarşılık"mevzusuda bence böyle bir durum.
Saygılarımı sunarım..
Old 08-04-2002, 23:17   #16
Rechtsanwalt

 
İnceleme YASAYAN DIL

Kiymetli Arkadaslar,
Saygideger Meslektasim Metin Bey,


Farz et ki zevaldir hakikât,
Insan nicin olmasin muvakkat?
Olmazsa bu hâbtan o bîdâr,
Dâ vâ da olur mu hakki der – kâr?
Yoktan bizi var eden fitret,
Vardanda yok etse haktir elbet.

Abdulhâk Hamit Tarhan


Kahricin hasmini bir ra’d-i kazadir kalemim,
Mahveder zalimi püsküllü beladir kalemim.
Karsisinda nice erbabi denaet titrer,
Hakim-i mahkeme-i Hükm-i cezadir kalemim.

Sair Esref


Dil uyur, mest olarak, yâr-i dil –ârâ söyler;
Gül susar, serm ederek, bülbül-ü seyda söyler.

Seb-i yeldâda, uzar fecre kadar kissay-i ask;
Tâ ki mecnun bitirir nutkunu, Leylâ söyler.

Yahya Kemal Beyatli

Ben gidersem sazim sen kal dünyada,
Gizli sirlarimi asikar etme.
Lâl olsun dillerin, söyleme yâda,
Garip Bülbül gibi âhuzar etme.

Asik Veysel


Kendi elemim gibi anliyorum ben bunu,
Anliyorum bu yerde azap ceken ruhunu
Bu imansiz muhitte öyle yalnizsinki sen
Bir teselli bulurdun ruhumu görebilsen.

Nazim Hikmet


SAMSUN'A ÇIKTIÐIM GÜN UMUMÝ VAZÝYET VE MANZARA

1919 senesi Mayýs'ýn 19 uncu günü Samsun'a çýktým. Vaziyet ve
manzara-ý umumiye:
Osmanlý Devleti'nin dahil bulunduðu grup, Harb-i Umumide maðlup olmuþ Osmanlý ordusu her tarafta zedelenmiþ, þeraiti aðýr bir mütarekename imzalanmýþ. Büyük Harbin uzun seneleri zarfýnda, millet, yorgun ve fakir bir halde. Millet ve memleketi Harb-i Umumiye sevk edenler, kendi hayatlarý endiþesine düþerek, memleketten firar etmiþler. Saltanat ve hilafet mevkiini iþgal eden Vahdettin, mütereddi, þahsýný ve yalnýz tahtýný temin edebileceðini tahayyül ettiði deni tedbirler araþtýrmakta. Damat Ferit Paþa'nýn riyasetindeki kabine; aciz, haysiyetsiz, cebin, yalnýz Padiþahýn iradesine tabi ve onunla beraber þahýslarýný vikaye edebilecek herhangi bir vaziyete razý.
Ordu'nun elinden esliha ve cephanesi alýnmýþ ve alýnmakta...
Ýtilaf Devletleri, mütareke ahkamýna riayete lüzum görmüyorlar. Birer vesile ile, Ýtilaf donanmalarý ve askerleri Ýstanbul'da. Adana vilayeti Fransýzlar; Urfa, Maraþ, Ayýntap Ýngilizler tarafýndan iþgal edilmiþ. Antalya ve Konya'da, Ýtalyan kýtaat-ý askeriyesi; Merzifon ve Samsun'da Ýngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta, ecnebi zabit ve memurlarý ve hususi adamlarý faaliyette. Nihayet, mebde-i kelam kabul ettiðimiz tarihten dört gün evvel, 15 Mayýs 1919'da Ýtilaf Devletlerinin muvafakatiyle Yunan ordusu Ýzmir'e ihraç ediliyor.

M.Kemal Atatürk NUTUK’tan



Bunlar sadece ve sadece bir kac örnek. Bu yazilanlar binlerce yil önce yazilmadi. En eskisi 160 - 170 yil önce. Buradaki yazilanlari, elinde Osmanlica – Türkce ya da Türkce – Uyduruktürkce sözlükleri olmadan okuyabilecek olan var mi?

Bu gün bir Alman genci, Nietzsche’yi Kant’i, Goethe’yi ya da Thomas von Aquin’i , bir fransiz genci Montesqiue ya da diger fransiz yazarlarini fazla zorlanmadan ve de sözlüge gerek duymadan okuyup anlayabiliyor ise..... Problem nerede ozaman? Vazgecelim artik, klasik Lise, ortaokul tarih bilgilerinden. „Osmanlida saray dili ile halkin dili cok farkli idi. O sebeple halk anlamadigi icin....vs. vs...

Dil yasayan bir nesnedir. Kelimeler ne kadar cok kullanilirsa o kadar cok yayginlasir. Bir nehir gibidir. Kullanildikca akar, hep taze kalir.

Ben kendi hukuk dilimde, yillarin kavramlari olan mesela (örnek) Katil’i, Maktul’ü, Icazet’i, ... (misalleri ziyadelestirebiliriz) kullanmazsam, dil nasil yasasin. Yoksa sirf Osmanli’nin kulandigi dil diye ondan vazgececeksem, vay halime.

Sadece hukukcularin anlayacagi bir dil olsun demiyorum. Ama Dil’i kullanalim diyorum. Yerini bulmus olan, cok kullanilan kavramlari, sirf Osmanli kullandi diye onlara olan kinimizden dolayi degistirmeyelim. Ha sahi, neden halk anlasin diye kanunlarin dilini basitlestiriyoruz. Dil’in seviyesini asagiya indirecegimize, halkin egitim seviyesini yukariya cikartalim.

Kalin Saglicakla

Av.Muhterem Dilbirligi
Almanya


Not: Teknik sebeplerden dolayi yazdiklarim maalesef Türkce yazi karakterleri ile yazilamiyor. O sebeple arkadaslarin beni bu hususta ma'zur görmelerini rica ederim.
Old 09-04-2002, 08:09   #17
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Rechtsanwalt,

Dil konusundaki düşünceleriize katılmıyorum. Ama halkımızın
eğitim düzeyinin yükseltilmesi düşüncenize yürekten katılıyorum.

EĞİTİM KONUSU
Öncelikle okuma yazma oranını yükseltelim. Sonra Osmanlıca
kursları, kursu bitirenlere Osmanlıca Akademileri açalım.
Osmanlıcayı öğrenen halkımız divan edebiyatı ile tanışır. Halkımızın zevkleri de böylelikle incelir ve Lale Devri şiirlerini ''terennüm'' eder
hale gelir. Bu toplumsal yaşantımızı daha bir sanata yakınlaştırır.

Ayrıca, benim de hızla almanca öğrenmem gerekiyor ki, adınızın
anlamını bileyim. Ve kendinize layık gördüğünüz bu anlama göre
sizin hakkınızda bir ışık bulayım. Aydınlanmamız dile bağlı.
sadece geçmişimizi değil, geleceğimizi de görebilmek için
Osmanlıca ve Almanca dışındaki dilleri de halkımıza öğretmek gerektiği açıkca belli. Aragon'u, Dante'yi de anlamak gerek.
Her anlayış için bir dil gerek. Halkımız bu anlamda çok geri kaldı.

DİL KONUSU
Dil konusundaki katılmadığım düşünceleriniz hakkında burada, şimdi, bir şey demiyorum. Cumhuriyet tarihi boyunca eleştirildiniz zaten....
İletişim çağına girdiğimizde bile eleştiriliyor olmanıza üzülüyorum.

Saygılarımla.
Old 09-04-2002, 13:09   #18
Rechtsanwalt

 
Varsayılan Yasayan Dil - 2 (Bir Dost'a)

Sayin......?

Öncelikle kullanmis oldugum rumuz ile ilgili aciklamayi ýapmak istiyorum. Foruma Almanya'dan katildigim icin, AVUKAT kelimesinin Almanca karsiligi olan Rechtsanwalt kelimesini rumuz olarak sectim. Ama saniyorum, forumda yazan kisiler icinde, yabanci dilde bir rumuz kullanan tek kisi de ben degilim. Ve de sirf benim kullandigim mahlasi anlayabilmek icin dil ögrenme geregini de katilmiyorum.

ALINTI:
DİL KONUSU
Dil konusundaki katılmadığım düşüncelerinizi burada, şimdi, ben yapmayacağım. Cumhuriyet tarihi boyunca eleştirildiniz zaten....
İletişim çağına girdiğimizde bile eleştiriliyor olmanıza üzülüyorum.
..............

Yukaridaki ifadeleri, direkt bir sekilde kullanabildiginize göre, benim mesajimda söylemek istediklerimi yanlis anladiniz ve de konuyu basindan beri takip etmiyorsunuz. Ben Dil konusu ile, yukarida söylemis oldugunuz sözler arasinda bir baglanti kuramiyorum. Vermis oldugum örnekleri, ben uydurmadim. Bu örnekleri vererek DIL hususunda bu günkü geldigimiz noktaya dikkatinizi cekmek istedim. Yok eger, bu sekilde pesin hükümlerle karsinizdaki kisiye satasarak, buradan Osmanli - Türkiye Cumhuriyeti tartismasi yaratmak istiyorsaniz, O zaman forumda yeni konu acarsiniz.

Dil yasayan bir nesnedir dedim. Dili kullanmamiz gerekir dedim. Eger sahip oldugumuz dili, kullanmaz yayginlastirmaz isek, belki bir 10 yil sonra baska bir ortamda, bu günkü yani simdiki kullandigimiz dil üzerine, gelecekte tartismalar yapilacaktir.

Sirf, dil sadelestirmesi icin kanun degisikligi yapilmaz. Kanun degisiklikleri, bir milletin, bir ülkenin, günün sartlari dahilinde, ihtiyacina göre yapilir.

Insanlar vardir, Dili kullanir. Konusunca hayranlikla onu izlersiniz. Hemen fark edersiniz. Aslinda sizinle ayni dile sahiptir. Ama onun sizden farki, karsinizdaki kisinin dili kullanmasidir. Dil ayni zamanda karsinizdaki kisiyi etkileme aracidir. Dil ile kendinizi ifade edersiniz.

Her bilim dalinin kendine has özel dili vardir. Hukukunda bir evrensel Terminolojisi vardir. Ve YASAYaN DIL, etkilesme icerisindedir. Sürekli kendini yeniler. Ama bu zoraki bir elbise giydirme seklinde degil, normal günlük hayatin akisi icerisinde cereyan eder. Hukuk Dil' i de öyledir. Zaman icerisinde, yeni olaylar, yeni ortaya cikan hukuki meseleler sebebiyle, Hukuk Diline yeni kelimeler girecektir. Bu kelimeler baska bir dilde de olabilecektir. Ama önemli olan, cogunluk tarafindan kabul görmesi ve KULLANILMASIDIR.

Benim karsi oldugum düsünce, "sun-i sekilde yapilan, hadin su kelimeleri Türkce karsiligini bulalim" seklinde dilde yapilmaya ugrasilan yeniliktir. Hukukta kullandigimiz cogu kelimeler 15-20 yil öncede Türk Hukuk Dilinde kullaniliyordu, 70-80 yil öncede. Ama 70 - 80 yil önceki konusma dili ile simdiki dil ayni degil. Hukuk Dili'de ayni kalmayacaktir. Degisecektir. Ama Birakalim, Dil kendi yatagi icerisinde gelissin. Yasayarak degissin.

Kalin Saglicakla
Avukat
M.Dilbirligi
Almanya
Old 09-04-2002, 17:22   #19
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Dilin yatağı ...

Alıntı:
Ama Bırakalım, Dil kendi yatağı içerisinde gelişsin. Yaşayarak değişsin.


Sevgili katılımcılar,

Dilimiz, hukuk dilimiz. Halk dili, bilim dili ...
Dillerin varsıllığı, yoksulluğu ...
Batı dilleri ... Latince'den ulusal dillere.
Türk dili . Anadolu Türkçesi... Halk dili, saray dili...

Müddeiumumi, kendiliğinden (Savcı) olmadı.
Kendiliğinden olmadı leasing (kiralama); join venture (ortak girişimcilik).

"Hukukun da kendi dili olmalıdır ..." bir görüş, bir sav. Olabilir. Olsun ama Türkçe ...

Şiir ve dil. Dil ve ozan. Yaşayan dil. Dilin kendi yatağı ... mı ? Buyrun:

Kalktı göç eyledi Avşar illeri
Ağır ağır giden eller bizimdir
(Dadaloğlu, 18.yy.)
x
Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm
(17.yy.)
x

Abdal Pir Sultan'ım gönlüm hastadır
Kimseye diyemem gönlüm yastadır
Bilmem deli oldu bilmem ustadır
Şöyle bir sevdaya saldı dert beni
(1534-1590, kabul edilen)

21. yy.da bir Türk Hukuk Sözlüğü ... Terimleri, Kavramları, Karşılıklarıyla ...

Sevgi ve saygılarımla
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 09-04-2002, 17:55   #20
Cest la vie

 
Varsayılan

Konuyu ilk açıldığı günden beri takip ediyorum.. Çoğunluk kendi savını öne sürüp, diğerlerine karşı çıkıyor.. Konuya pek bir yorum yapmak istemiyorum, bir örnek vermekle yetineceğim.
Kaynak, Ord. Prof. Dr. Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun Türkçe çevirileriyle hazırlanmış Borçlar Kanunumuz:
Önce aslı:
Borçluya ait defiler
Madde 167 (rasgele seçilmiş bir maddedir) :
Borçlu temlike vakıf olduğu zaman temlik edene karşı haiz olduğu defileri temellük edene karşı dahi dermayen edebilir.
Borçlunun alacağı temlik eden zimmetinde temlike vakıf olduğu zaman muaccel bir alacağı var idiyse bu alacağın temlik edilen alacaktan sonra muacceliyet iktisap etmiş olmaması şartiyle borç ile takas edilmesi talep edilebilir.

Şimdi bir de Türkçe'ye çevrilmiş hali:
Borçlunun savuları.
Madde 167:
Borçlu geçirimini öğrendiği zaman, geçirimleyene karşı hakkı olan savuları, geçirimlene karşı da ileri sürebilir.
Borçlunun alacağı geçirimleyenden, geçirimi öğrendiği zaman süreye bağlı bir alacağı bulunup da, bu alacak geçirimlenen alacaktan daha sonra ivedili olmuyorsa, borçlu da alacağının, borcu ile ödeşilmesini isteyebilir.
................

Bunlar Türkçe.. Ben de Türkçe konuşuyorum.. Ama ben bunlardan sadece birini okuduğumda hiçbir şey anlamıyorum ve ikisini karşılaştırarak okuyorum.
Hukuk dili kesinlikle Türkçeleştirilmeli..
Ama, "Türkçe", 'Türk halkının konuştuğu ve anladığı dildir' tanımından yola çıkarak..
Saygı ve Sevgilerimle
Ahu
Old 09-04-2002, 19:29   #21
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Türetmeliyiz...

Sevgili Ahu ve katılımcılar,

Dilin gücünün temelini sözcükler ve söz dizimi kuralları oluşturur. Sözcükler, ana dilin kendine özgü dünya görüşüne, öz, kök ve ses yapısına uygun olmalıdır.
Türetilen bir sözcüğü "yadırgamak" bir "duygudur". Bir süre yadırganabilir. Doğaldır.

Verdiğiniz örnek bağlamında, halk arasında "tapuyu üstüme geçirdim" denir, "mülkiyetini iktisap ettim" denmez.
- Tarla senelerdir benim "elimde" der köylümüz.
-El ... - men = Elmen (elinde bulunduran) (zilyed)
Malik = İye

Halkın dili bizlere dilimizin "köklerini" gösterir. Kökleri türetmek, her bilim dalında, o bilim insanının yapabileceği (yapması gereken)bir iştir. Dilbilimci ancak türetilen sözcüğün dilin yapısına uygun
olup olmadığını inceleyebilir.

Hukuk dilinde arılaştırmaya geçmişte de karşı çıkanlar oldu ve olacaktır. Bu, dil davasına gönül vermiş hukukçuları yıldırmamalı.

"Adalet mülkün temelidir" tümcesini herkes bilir mi ... Bilir sayalım.
Adalet, doğruluk; mülk ise devlet gücü anlamındadır.
Tam çevirisi "devlet (yasama, yargı, yürütme) gücünün temeli doğruluk dürüstlüktür"anlamındadır.
Bir zamanlar bir cumhurbaşkanımızın anladığı gibi "Adalet, yalnızca, vatandaşın mülkünün-evinin-tarlasının korunması" değildir.

Sonsuza göçmüş olan o büyük insan Velidedeoğlu'nun çevirisini yine okuyunuz. Okuyalım.
Türkçenin sesini kuşkusuz duyarız.

Saygı ve sevgi ile
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 09-04-2002, 20:37   #22
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

--------------------------------
Alıntı:
Ben kendi hukuk dilimde, yillarin kavramlari olan mesela (örnek) Katil’i, Maktul’ü, Icazet’i, ... (misalleri ziyadelestirebiliriz) kullanmazsam, dil nasil yasasin. Yoksa sirf Osmanli’nin kulandigi dil diye ondan vazgececeksem, vay halime.
--------------------------------

Sayın Almanya'daki Türk Avukat:

''Katil ve maktul ziyadeleştikçe türkçeye icazet vermeyeceksiniz.''
Doğmamış sözcüklere 'kürtaj' yapıyorsunuz. Yeni doğan sözcükleri boğuyorsunuz. Gençleşme fırsatı bulanlarla alay ediyorsunuz.

Kendi hukuk dilinizi düzenleyip oluşturmaktansa sizden öncekilerin ''sizin olmayan'' dilini kullanmayı seçiyorsunuz. Ya da factoring leasing televizyon sözcüklerinde de olduğu gibi sizden ileri olanların dilini kullanıyorsunuz.

Soruyorum size? Almanlar böyle mi yapıyor? İngilizce sözcükleri kullanıyorlar mı?

Vay benim dilimin haline!!

Bir Dost
Old 09-04-2002, 21:10   #23
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Tehlikeli Oyun!

Sayın Katılımcılar,

Öncelikle tartışmamızı doğru zemine oturtmamız gerekmektedir. Sayın Metin ''Hukuk Dilimiz'' de yenilik talebi ile, anlaşılır olma ve Kendi dilimizi kullanma adına bir girişimde bulundu.

Hepimizin dili Türkçe' dir. Buna itirazı olan yoktur, olanın ise bu konuyu tartışmaya hakkı yoktur.

Sayın İlber Ortaylı' nın Osmanlı' da Aile isimli kitabının 159. sayfasından, aynen aktarılan aşağıdaki tespiti son derece önemlidir.

''Örf ve şeriat arasındaki ikilik, Medeni kanun ile gelenek arasında süregitmektedir. Hukuk tarihçisinin dikkat edeceği husus; geleneğin şeriat diye adlandırılmasından önce her iki durumu iyi tahlil edip hüküm vermektir.Zira gelenek bizim ülkemizde Medeni Kanun kadar, şeriat ile de zıtlaşma halindedir..''

Hukuk dilinde kullanılan eski dili gelenek olarak kabul etsek bile, onu şeriat unsuru saymamalıyız.

Halen zevkle kullandığımız ve açık olarak anladığımız Türkçe' mizi ise, karşıt unsur olarak görmemeliyiz. Tartışmanın boyutu istemediğimiz, arzu etmediğimiz noktalara kaymaktadır.

Sorun:

Anlaşılmayan, günün Türkçesine uyumsuz hukuk dili, eski dil...

Çoğunluğun isteği:

Anlaşılır, tamamen Türkçe içerikli hukuk dili,

Öneriler:

1- Mevcut Türkçemiz içinden karşılık oluşturup, hukuk dilimizi Türkçeleştirelim. (Yeni medeni Kanun metni gibi) Her vatandaş anlayabilsin...

2- Hukuk dili farklı olmalıdır, Güzel Türkçemizden yeni kelimeler türeterek, yeni, özgün bir hukuk dili oluşturalım... Hukuk dilini vatandaş anlamasa da olur..

3- Hayır, eski dilden oluşturulan hukuk dili değiştirilmemelidir, aynen muhafaza edilmelidir.

Olaya bu perspektiften yaklaşmalıyız..

saygılarımla..
Old 10-04-2002, 00:03   #24
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Perspektif - Türkçenin sesi ...

Alıntı:
Olaya bu perspektiften yaklaşmalıyız..


Dostlar! sevgili katılımcılar!

Birisi ötekine daldaki kargayı göstererek sorar :
- Bu kuşun adı ne ? Öteki yanıtlar
- Bülbül.
- Amma attın ha, basbaya karga, deyince soran, geri kalmaz öteki
- Adı konurken yanında mıydın be adam.

Evet, adı konurken yanında olmak ... İşin başında ismini koymak.
İşin özü bu.

NTV -En ti vi (Ne Te Ve), ya da CNN- Si en en (Ce Ne Ne ) izliyor;
ef (fe) 16 uçakları, em (me) 16 tüfeği diyoruz.

Olaya bu "....perspektiften " bakıyoruz.
Olaya bakış açımız bu ...

" "Konsensus"" sağlamaya çalışıyoruz.
Uzlaşmalıyız oysa.

Körler şehrinde ayna mı satıyoruz yoksa ?

Halk ve hukuk ilişkisi bir kere "yasayı bilmemek özür değildir" buyruğu ile zorunlu olarak vardır.
Öte yandan halk, hukuk dilini anlasa da anlamasa da bir hukukçuya her zaman gereksinim duyar.

Bir Alman, okuduğu Alman yasalarını anlıyor da avukata gitmiyor, hukuksal sorununu kendi mi hallediyor ?
Örneğin "Vollmacht" sözcüğünü kendi dilinde "vekaletname" olarak anlıyor, ama kesin anlıyor. Sözcüğün neden, nasıl türetilmiş olduğunu bilmeden, eleştirmeden. Çünkü hukukçusu o sözcüğü öyle türetmiş.
Vekaletname mi, Savunman Yetki Belgesi mi ? (Örnektir, üzerinde çalışılır)

Sözün özü; türetelim diyorum dostlar.
"Ekonomi" üretimle, dil türetmekle varsıllaşır.

Hepinize saygı ve sevgilerimle

Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 10-04-2002, 09:25   #25
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan Olmadı yar!

İşi genel ''Hukuk Dil'' inden alıp, yazılanların içinden cımbızla kelime ayıklama noktasına ulaştırabildiysek ne mutlu bize...

Cımbızla kelime ayıklamak için ne zamanımız var, ne de sabrımız.. Bu zaman ve sabır olsaydı, Cımbız üstadımızı çok zor anlar bekliyordu.. Yazdıkları içinde, kendi ile çelişen bir çok cımbızlanmaya aday kelimecikler de duruyor... ama cımbız üstadı değiliz... olmayız..

Bu güne kadar öğrendiklerimizi, cımbız üstadı uğruna bir çırpıda yok edemeyiz...etmeyiz. Kusura bakmayınız. Evde yokuz!

Biz perspektif diyoruz, siz başka bir şey deyiniz.. İster açı kullanınız ister pergel.. You are free..!

Kör sohbetinize gelince;

Körler şehrinde, ayna satan kör desek nasıl olur? Daha doğru olur..

Sevgilerimle..
Old 10-04-2002, 10:28   #26
Rechtsanwalt

 
Varsayılan YASAYAN DIL - 3

Kiymetli Arkadaslar,
Konu oldukca ilginc ve güzel olmasina ragmen, maalesef, bazi arkadaslarimiz, daha önce yazilanlara dikkat etmeden, haksiz yere satasmalarda bulunarak konuyu bir baska noktaya cekmeye calisiyorlar.
ALINTI:
Sayın Almanya'daki Türk Avukat:
''Katil ve maktul ziyadeleştikçe türkçeye icazet
vermeyeceksiniz.''
Doğmamış sözcüklere 'kürtaj' yapıyorsunuz. Yeni doğan
sözcükleri boğuyorsunuz. Gençleşme fırsatı bulanlarla alay
ediyorsunuz.
Kendi hukuk dilinizi düzenleyip oluşturmaktansa sizden
öncekilerin ''sizin olmayan'' dilini kullanmayı seçiyorsunuz. Ya
da factoring leasing televizyon sözcüklerinde de olduğu gibi
sizden ileri olanların dilini kullanıyorsunuz.
Soruyorum size? Almanlar böyle mi yapıyor? İngilizce
sözcükleri kullanıyorlar mı?
Bir Dost


Sayin .....? (Bir Dost)

Öncelikle, hitap tarzinizin alayci ve tartisma uslübuna yakismadigini belirtmek isterim. Forumda, cogu arkadas Ismini vermekte ve onlara cevap yazan arkadaslarda, gördügüm kadariyla, ismen hitap etmektedirler. Benim Ismim Muhterem DILBIRLIGI (Belki, yazmis oldugum önceki cevaplarda dikkatinizden kacmistir) Ve karsimdaki kisi eger bana hitaben bir ifadede bulunuyorsa, bana Ismimle hitab etmesini beklerim.

Diger taraftan, eger meseleyi Osmanli – Türkiye Cumhuriyeti tartismasina cekmek istiyorsaniz, tekrar hatirlatiyorum, forumda lütfen yeni bir konu aciniz ve orada tartisiniz.

Ben, Türkce’ nin tarihi akisi icerisinde, Orta Asya’dan bu güne kadar gecen zaman icerisinde bir bütün halinde degerlendirilmesi gerektigini düsünüyorum. Kullanilan Dil ve de Hukuk Dili olarakta, Türkiye Cumhuriyeti’nden önce ki dönemleride dikkate almak zorundayim. Siz, Osmali Döneminde kullanilan ya da Türkiye Cumhuriyeti Döneminde 1980’li yillara kadar kullanilan HUKUK DILINI sizin dil olarak görmeyebilirsiniz. Siz farkli bir Kültüre ya da Farkli bir Irka mensup iseniz, O sizin probleminiz.

.....

Almanya’da da benzer tartismalara zaman zaman tanik oluyorum. Burada da Kültür ve Egitim bakanligi bünyesinde, Türk Dil Kurumu gibi benzer calismalari yapan komisyonlar mevcut.

Zaman zaman, yeni ortaya cikan ya da cok konusulan konularda, bu komisyonlar Almnca’ya uygun tekliflerini yaparlar. Bunlar tüm Egitim bakanliklarinin(Bütün eyalet Egitim Bakanliklari) olusturdugu komisyonda tartsilir ve karara baglanir. Fakat, günlük hayat o kadar hizlidir ki, bu yeni türetilen kelimelerin ya hic biri ya da pek azi ancak halk tarafindan kabul görür. Bu hususta bir kac tane örnek verebilirim.

Ingilzce Almancasi
Copy Kopie ++
Computer Elektronische Daten Verarbeitung (EDV) ya
da (PC) kisaltmasi ile kullanilir.
Telephone Fernmeldesprecher (bu kelime ancak yaygin
olarakTELEFON seklinde kullanilir)
Leasing leasen (türkcesi finansal kiralama,
dikkatinizi cekerim, türkcedeki Finans ingilzce
Finance'den gelir)
Factoring Factoring (oldugu gibi kullanilir)
Mobile Mobil

Bu örnekleri cogaltabiliriz.

Hukuk Dili’ne gelince, Burada kullanilan Hukuk Dilini Alman vatandaslari ancak egitim seviyesine göre anlayabilir. Genelde Alman Hukuk Sistemi Kazuistik bir Hukuk Sitemi olarak bilinir. Ayrica Almanya’da, bir cok Avrupa ülkesinde oldugu gibi hukuk ile ilgili bir egitim almamis kisiler, mahkemelerde ancak Avukatlar (Rechtsanwälte) araciligi ile haklarini arayabilirler ve kendilerini temsil ettirebilirler. Bunun sebebi, ayri hukukcular sinifini olusturmak degil, normal vatandaslarin, kanun maddeleri, paragraflari arasina sikisip kalarak haklarinin zayi olmasinin önüne gecmek, hemde mahkemelerin gereksiz yere mesgul edilmesinin önüne gecmektir. (Türkiye’yi düsünün. Günde kac tane, elinde arzuhalciye yazdirilmis bir dilekce ile, ufacik meseleler icin mahkemelere verilen dava vardir sizce) Ancak, normal Alman vatandasinin, haklarini ögrenebilmesi icin, basit sekilde hazirlanmis, el kitaplari ya da vatandaslara ücretsiz hizmet veren, devlet organizasyonlari ile sivil toplum örgütleri mevcuttur. Bunun yaninda, cok iyi isleyen bir Adli Yardim sitemide vardir.

Alman Hukuk dilinde kullanilan dil, normal günlük konusmadan ayri, tamamen Alman Dilinin gramer yapisina uygun bir dildir. Bundan 200 yil önce hukukta kullanilan kavramlar ne ise, hukuk metinleri karsilastirildiginda, halen ayni kavramlarin degismeden, degistirilmeden kullanildigi görülür. Ve Alman Hukuk dili, 100’ün üzerinde olan, degisik konularda yayin yapan süreli hukuk mecmualarinda ya da Dergilerinde kullanilarak yasatilir. Bu rakamlari Türkiye ve Türk Hukuk Sistemi örnegi ile karsilastirmak istemiyorum. Bu konularda cünkü ayri bir tartisma konusu olacak konular.

Umarim sorulariniza cevap verebildim.

...

Ben, bu vesile ile HUKUK DILI konusundaki fikrimi bir kez daha ifade etmek istiyorum.

Zorlama, kelimeler bulmak yerine, birakalim HUKUK DILIMIZ kendi halinde degsissin yenilensin. Halkin Hukuk Dilini anlamasi icin, yazalim. Onlar icin yazalim. El kitaplari, brosürler hazirlayalim. Hukuk Dilinin ve Hukuk Sistemimizin (ingilizceden gelen bir kelime =system) gelismesini saglamak icin, süreli yayinlar ile bu ise destek verelim.

Kalin saglicakla

Av.M.Dilbirligi
Almanya
Old 10-04-2002, 17:03   #27
Cest la vie

 
Varsayılan

Merhaba..
Almanca'da İngilizce ile aynı olan veya benzer olan kelimelerin olması çok doğal. Aynı şekilde Fransızca, İtalyanca ve diğer Batı Dillerinde de çoğu kelimeler aynı. Çünkü hepsinin temeli Latince. Roma Hukuku derslerini hatırlayınız, bir de oradaki kavramlarla bu saydığım dillerdeki kavramlarla karşılaştırınız. Sizin verdiğiniz örneklerdeki gibi arada sadece bir iki harf oynar...
Gelelim Türk Hukuk dilimize.. Türkiye'den ne kadar süredir ayrısınız bilmiyorum ama benim doğduğum zamandan, içinde bulunduğumuz yıla kadar bile çok şeyler değişti. En basitinden, o yıllarda (veya 70'li yıllarda) çekilen Türk filmleriyle bugunkü konuşma dilimiz arasında bile farklar var ve gelişmeler olumlu yönde. Örneğin herkesin ezberinde yer alan "mesut ve bahtiyar(!) oldum" cümlesini bile artık pek kimse kurmuyor. Bunlar kendiliğinden olan değişiklikler.
Hukuk dilinin ise herhangi bir çaba olmaksızın değişebileceğini hiç sanmıyorum. Çünkü 1926 yılında hangi kelimeler kullanılıyorsa onlar kullanılmaya devam etmekte, hukuk fakültesine yeni girenler bile "aman değiştirelim, hiçbir şey anlamıyoruz" yerine bu kelimeleri öğrenmeye çalışmaktadırlar. Bunun en güzel kanıtı olarak kendimi gösterebilirim; üniversiteye başlamadan önce kelimeleri büyük bir özenle seçen, yabancı kelimeleri kullanmayı reddeden ben, şimdi neredeyse bütün cümlelerimde yabancı kelimeler kullanıyorum, çoğu zaman da kullanmak zorundayım! Başka şansımız yok çünkü, biz istesek de, hocalarımız istemiyor, onlar istese diğer hukukçular istemiyor.
Bu bakımdan kesinlikle bir zorlama yapılması lazım. Ama bir anda bütün kelimelerimiz de değişmeyecektir tabii ki, biraz da çaba ve zaman gerekiyor..
Ancak, şu konuda haklısınız ki, mutlaka Türkçesini bulacağım diye abuk subuk kelimeler de bulmamak gerek. Tabii ki çoğunluk tuhaf ama Türkçe kelimeleri öğrenene kadar, dillerine yerleşmiş olan kelimeleri kullanmayı tercih eder.. Normal olan da budur.
Yani, örneğin Türk Dil Kurumunun "tren" için bulduğu "alttan ittirgeçli, üstten üfürgeçli çok oturaklı götürgeç" kelime(!!!)sini kullanacağımıza, Tren kelimesini kullanırız daha iyi! Haksız mıyım?
Saygı ve Sevgilerimle
Ahu
Old 10-04-2002, 17:21   #28
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Alıntı yapılan mesajın sahibi: cest_la_vie
örneğin Türk Dil Kurumunun "tren" için bulduğu "alttan ittirgeçli, üstten üfürgeçli çok oturaklı götürgeç" kelime(!!!)sini kullanacağımıza, Tren kelimesini kullanırız daha iyi! Haksız mıyım?




İşte bütün tartışmanın özeti...

Bu nasıl kelimedir ki 7 ayrı kelimeden oluştuğu halde, 4 harfli bir kelimeye tam karşılık olamıyor..?

"alttan ittirgeçli, üstten üfürgeçli çok oturaklı götürgeç" nedir diye sorarsanız, muhtemelen bilmece sanırlar... Bu bilmeceyi bilen de çok zor çıkar..

Bulmak için, kelime bulunmaz...

Durup dururken, Haydi halay çekelim'' demek gibi bir şey bu!

Saygılarımla..
Old 10-04-2002, 17:29   #29
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Dil... Dilimiz...

Alıntı:
Bundan 200 yıl önce hukukta kullanılan kavramlar ne ise, hukuk metinleri karşılaştırıldığında, halen ayni kavramların değişmeden, değiştirilmeden kullanıldığı görülür. Ve Alman Hukuk dili, 100’ün üzerinde olan, değişik konularda yayın yapan süreli hukuk mecmualarında ya da Dergilerinde kullanılarak yaşatılır.


Sayın Dilbirliği, dostlar !
Bundan 200 yıl önce ... mi
Dahası da yok mu .... :
Reform – Rönesans ... Latince’den ulusal dillere ...
Ve Martin Luther (1483–1546) .... İncil’in Almanca’ya çevrilişi ... Dilde de ulusçuluk ...
Alman dilinin ( ve öteki batı dillerinin olduğu gibi) Latince’den kopuşu ...
Ulusal dil ... İncil Almanca, Hukuk dili de.

Türkiye ... 10 yy. öncesi .... Sonrası .... Anadolu’ya giriş. Dilimize Arapça’nın ...

Dilimizdeki "özleşme" "arındırma" ve "gelişme" çalışmaları, ancak yeni harflerin kabulünden sonra (1 Kasım 1928) başlatılabilmiştir.

Alman dilinin ulusallaşması süreci .... Luther’le ...

Türk dili Türkiye’de Atatürk’le. "Türk Dilini Tetkik Cemiyeti"1932 yılında kurulmuştur.

Bundan 200 yıl önce ... mi ... Mecelle-i Ahkâm-ı Adliye (1876 ) ...
xxx

Konu Osmanlı Cumhuriyet kavgası değil ! Olmamalı da.
Konumuz dil. Dilimiz. Türkçe’miz ... Hukuk dilimiz.
xxx
AB içindeki dil savaşını izleyenler bilir. İngilizce, Almanca, Fransızca arasındaki sessiz savaşı ... AB'nin dili ?
xxx
200 yıl sonraki Türk Hukukçularının anlayabileceği bir Türk Hukuk Sözlüğü.

Tıpkı Alman hukukçularının...

Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Old 10-04-2002, 17:59   #30
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Dilimizin yapısı

Alıntı:
Bu nasıl kelimedir ki 7 ayrı kelimeden oluştuğu halde, 4 harfli bir kelimeye tam karşılık olamıyor ..?


Sevgili Tikici,

Türkçe, -bildiğiniz gibi - diğer Altay dilleri gibi eklemeli, yani sözcüklerin eklerle yapıldığı ve çekildiği, sondan eklemeli bir dildir.

Tren örneğine gelince ... Yorumunuzun (!) yanlış olduğunu arz etmek isterim.
Örnekteki “Kökler” : ittirmek, geçmek, üfürmek, götürmek’tir
Bu köklerden türetilen üç karşılık vardır (7 kelimeden oluşan BİR karşılık değil !) :
xx
Sayın meslektaşımız Muhterem Dilbirliği bilirler ,
Almanca ... Tek bir sözcük : Berufshaftpflichtversicherung (Mesleki sorumluluk sigortası)
Beruf (meslek), Haftplicht (sorumluluk) , Versicherung (sigorta)
üç sözcükten oluşan ... Alman dil yapısına göre tek bir sözcük.

Türk dilinin özelliğini bilmeli, öğrenmeliyiz.

Saygı ve sevgilerimle
Av. Hulusi Metin (İstanbul Barosu)
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Türk Hukuk Sitesi Hukuk Çalışma Grupları Hakkında Bilgiler Admin Hukuk Çalışma Grupları Hakkında 4 14-11-2009 11:41
hukuk sosyolojisi açisindan hukuk ve ideoloji lawyergirl Hukuk Soruları Arşivi 5 26-12-2006 00:07


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09954596 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.