tutuklama-masumluk karinesi

saygıdeğer arkadaşlar sizce de cmk da öngörülen tutuklama tedbiri masumluk karinesiyle yani kişi, suçluluğu mahkeme kararıla ispat edilene kadar suçsuzdur karinesiyle çelişmiyor mu?bence kişi mahkeme kararında belirtilmediği sürece masumdur ve hiçbir şekilde hürriyeti kısıtlanmamalıdır yani tedbire başvurulmamalıdır ya da kamu güvenliği açısından masumluk karinesine çağdaş ceza hukukunu ihlal etmek göze alınarak son verilmelidir.sizler ne dersiniz?

Tutuklama yerine alternatif bir çözümünüz var mı?

hayır yok.ancak düşündüğüm gibi tutuklanma ve masumluk karinesi çelişmektedir.kişi masum ise neden hürriyeti kısıtlanıyor.sorulması gereken soru bence bu?ya da kanımca masumluk karinesine karşılık tutuklanma tedbiri bir istisna kabul edilmelidir.sizce nasıl olmalı?

Sevgili Iustinianus, kanun koyucu belirttiğin sakıncaları ortadan kaldırmak için yeni CMK'da bazı ek düzenlemelere gitmiş. Kanunda ve gerekçede yer aldığı gibi, tutuklama sebeplerinin varlığı halinde üst sınırı 3 yıl veya daha az hapis cezasını gerektiren bir suç sebebiyle yürütülen soruşturmada, şüphelinin tutuklanması yerine Adli Kontrol kurumuna başvurulması öngörülmüş. Cezası 3 yıldan yukarı olan suçların soruşturmasında şüphelinin tutuklanması her ne kadar yargı kararı olmadan kişi hürriyetini kısıtlamak olarak görülse de, kanaatimce suç işlendiği yönünde kuvvetli şüphenin varlığı durumunda kamu yararı gereğince hürriyetin kısıtlanması hukuka uygun görülebilmelidir.

Tutuklamada asıl önemli olan; yargı erkinin takdirine bırakılmış tutuklama kararının, hakimlerin(ve savcıların) keyfiyetince değil; hukuk kurallarına dayanılarak verilmesi gerektiğidir. Yine son CMK'da şüphelinin tutuklama kararına itiraz hakkının ve özellikle 141. maddedeki Koruma Tedbirlerinin gayri hukukiliği sebebiyle şüphelinin, takdir hakkını kullanan adli makam ve kişilerden tazminat isteme hakkının güvence altına alınmış olması tutuklama kararını verecek makamın son derece dikkatli davranmasını gerektirmektedir-ki bu da keyfiyetin önüne geçmek için yapılmış yerinde bir yasal düzenlemedir-.

Kendi görüşüm; tutuklama kararı(keyfiyet gereği verilmediği sürece)nın ceza muhakemesinde vaz geçilmez, alternatifsiz bir kurum olduğu yönündedir.

cevabınız için teşekkürler.peki arkadaşlar sizce tutuklama konusunda suçüstü hallerinde ya da suçun işlenmiş olduğunun kesin delille ispatlandığı durumlarda cmk 100de belirtilen sebeplerin aranmaması gerekir mi?bize göre bu maddeye bu konuyla ilgili istisnai bir düzenleme getirilmelidir.zira bu tür durumlarda suçun işlenilmediğinin ileri sürülmesi mümkün değildir.saygılarımla...

Sayın iustiniaus

Suçüstü halinde suçun işlendiği belli ise de, yargılama sonunda ne ceza verileceği belli değildir.

Saınığın cezası belki paraya çevrilecek veya ertelenecektir. Her suçüstünde tutuklama kararı verilirse, cezanın ertelenmesi durumunda, sanık, tutuklamada geçen süre kadar özgürlüğünden boşu boşuna yoksun kalacaktır.

Kanundaki tutuklama koşulları belli sınırlar içinde hakime yetki tanımaktadır. Hakim bu yetkilerini kullanarak duruma göre karar verir.

Saygılarımla

aslında nitelikli suçları kastetmiştim ama belirtmediğim için özür dilerim. mesela seçimlik cezaya hükmedilemeyecek,seçimlik yaptırıma çevrilmeyecek durumlar;
tekerrür durumu ve soyut cezanın 3 yıldan aşağı olmayacağı durumlarda gibi ifadelerle özelleştirilerek belirtilen, hapse hükmedilmesi muhtemel olan suçlar demeliydim.

Tekerrür olup olmadığına karar vermek için dahi yargılamaya ihtiyaç var. Tekerrür hükümlerinin uygulanmasına hakim karar verir.