Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Hukuk Sohbetleri Hukuki yorumlar, görüşler ve tartışmalar.. Soru niteliği taşımayan her türlü hukuki sohbet için.

2885 Kayıp İnsan

Yanıt
Old 10-05-2003, 23:57   #1
Armağan Konyalı

 
Varsayılan 2885 Kayıp İnsan

Sayın Üyeler,

Hukuk kurallarına uyulmasının ''yaşamsal bir zorunluluk'' olduğu aşağıdaki sayılardan bellidir:

2002 yılında karayollarımızda 407 247 trafik kazası olmuş, 2 885 kişi ölmüş, 93 713 yaralıdan kaçının sakat kaldığı belli değil.

Daha önceki yılların istatistiklerini bilen var mı?

Bir Dost
Old 11-05-2003, 00:49   #4
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu'nun 8.5.2003 günü TBMM'nde yaptığı konuşma umut verici ama umut 2006'dan sonra:


'''''''''''Hedefimiz, trafikte sürücü, yolcu ve yaya olarak bulunan tüm vatandaşlarımızın trafik bilincini artırıp, trafik kültürünü geliştirip yaygınlaştırarak, denetimlerde de çağdaş, ileri ülkelerin teknolojisini kullanarak güvenli bir trafik ortamının oluşturulmasıdır. Böylece, kazalar ve kazalardan dolayı meydana gelen yaralanmalarda ve özellikle de ölümlerde azalmalar sağlanacaktır. Bu azalmalar, toplam ölümlerde ve korunmasız yol kullanıcısı olan yaya ölümlerinde,
2006 yılında en az yüzde 20,
2011 yılında en az yüzde 40;

0-14 yaş grubu arası çocuk ölümlerinde,
2006 yılında en az yüzde 25,
2011 yılında da en az yüzde 50

olarak hedeflenmektedir. ''''''''''''''

Hükümetimizin hedefinin tablosunu çıkartalım
2003 ...... 2 800 kişi
2004....... 2 800
2005....... 2 100 kişi (en az %20 hedefi tutarsa)
2006....... 2 100
2007....... 2 100
2008....... 2 100
2009....... 2 100
2010....... 2 100
2011....... 1 500 kişi (en az % 40 hedefi tutarsa)
toplam 19 700 kişinin ölümü yöneticilerimizin hedeflerine uygundur.

Bu durumda önerim: Kurallara dikkat ederek, en düşük hızda sürüş ile, kendimizi canavardan koruyalım.

Başka çaremizin olmadığını Sayın İçişleri Bakanımız rakamlarla açıklamış.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 11-05-2003, 01:35   #5
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın hukukbilgisi,

İlginize çok teşekkürler. Gönderdiğiniz istatistikler çok aydınlatıcı.

1996 - 2000 yılları arası istatistiklere bakılırsa en az % 20 azalma var. Demek ki hedeflerimiz gerçekçi. Sevindirici.

Ama nedense ben yine de sevinemiyorum 19 bin kişinin öleceğini bilmek, bunların arasında sevdiklerimin de olabileceğini düşünmek, hedefin gerçekçiliğine sevinmeyi gülünç kılıyor. Ama ben gülemiyorum; rakamlar somurtturucu.

Hedefimiz 'en çok dikkat, en az hız' olursa, belki daha az üzülürüz.

Saygılarımla

Bir Dost
Old 11-05-2003, 10:26   #6
hukukbilgisi

 
Varsayılan

Merhaba,

Trafikte çok dikkatsiz, çok özensiz olduğumuz bir gerçek... Bilimsel araştırmalar 90 km/s hızla bir çarpışmanın birkaç saniyede ölümü gerçekleştirdiğini kanıtlamış bulunuyor. Bu çarpışmanın şiddeti o kadar fazla ki, ne kadar sıkı bağlamış olursanız olun ayaklarınızdaki ayakkabılar bile fırlayıp gidiyor...

Bir de şu var tabi, devlet bu trafik sorununu gerçekten çözmek istiyo mu? Ülkemizi baştan sona demiryollarıyla döşeyeceğiz deyince, örneğin şehirlerarası ulaşım aracı tekelini neredeyse elinde bulunduran Mercedes devreye giriyor mu?.. Trafik suçlarına ağır cezalar verilmemesinin nedeni araba satışlarının düşeceği endişesi olabilir mi?..

Toplu taşımı çok iyi bir seviyeye getirebilirsek kazaların da büyük oranda azalacağını düşünüyorum. İstanbul' da Aksaray-Yeşilköy hattında bir yeraltı treni var ve 1 saatte gideceğiniz yere 5-10 dk içinde gidebiliyorsunuz. Böyle de bir avantajı var ve halk büyük ilgi gösteriyor. Sirkeci - Zeytinburnu arasındaki hafif ketro bile onbinlerce insanı taşıyor sabahtan akşama ve trafiğe takılmadan...

Sorunun bir kısmı devlet politikalarında yatıyor ve bir kısmı da trafiğe çıkınca aslan kesilen sürücülerimizde..

Saygılarımla...
Old 14-05-2003, 14:52   #7
şenay

 
Varsayılan

Sayın bir dost,

Keşke herkes sizin gibi konunun ehemmiyetini anlasa ve gerekli ciddiyeti gösterse...
Bir televizyon programında, bir sanatçımıza ( onlar öyle tanımlıyor) takip mesafesinin ne olduğunu soruyorlar. O da cevap veriyor; ( aynen aktarıyorum )
_ "Takip mesafesi şey, şimdi ben şu an 40 km hızla gidiyorum ya önümdeki araçla aramdaki mesafe de 40 km olmalıdır."

Ne diyebilirim ki.....

Saygılarımla
Şenay
Old 05-06-2003, 19:24   #8
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Sayın Üyeler,

Aşağıdaki yazı
www.kahvemolasi.com adresinde
Cumhur Aydın'ın yazdığı
ANKARA'DAN başlıklı köşe yazısıdır.

Ben hem okudum, hem de haddim olmayarak imzaladım.

Bilgilerinize saygılarımla

Bir Dost



ANKARA'DAN..... Cumhur AYDIN ..... :

Siz ağlarmış gibi yapın arkalarından..


Ünlü gazeteci Ercan Arıklı'nın da bir trafik cinayetine kurban gitmesi, ülkedeki trafik güvensizliğini üstelikte bu kez unutkan ve umursamaz medyanın çığrışlarıyla ancak kuşkusuz geçici olarak yeniden gündeme taşıdı.

Yakınlarının ve dostlarının acısına saygısızlık etmemiş olmayı umarak; binlerce benzer kaybın ardından olduğu gibi Arıklı'nın da arkasından akıtılan yaşların önemlice bir bölümünün kendi evlatlarının trafik terörüyle bitip tükenmesini seyreden ilgisiz ilgililerinin ve medyanın timsah göz yaşları sayılması gerektiğini söylemek zorundayım.

Bu ülkenin nice değerli evladı, babası, annesi, yaşlısı genci kurban verildi karayollarındaki trafik terörüne.. Hangi birini saysak.. Vedat Dalokay'dan başlasak, İlhami Soysal'da soluklansak, Hande Mumcu, Barış Selçuk'ları ansak.. Saymakla bitirebilir misiniz, hele kamuoyunda tanınmayan insanlarımızı da katacak olursak. Bir gerçekçi kestirime göre son onbeş yılda 150 bin ölü, iki milyonu aşkın yaralı, sakat vermişiz bu garabete..

Buna karşılık sizler neler yaptınız ülke politikacıları, karar vericileri?

Ulaştırma politikasızlığımızı ortadan kaldıracak, karayollarına yüklenmemizi hafifletecek adımlar mı attınız, planlar mı yaptınız?

Büyük Millet Meclisi'nin hazırladığı Raporu tartışırken Genel Kurul'da kaç kişiydiniz? Bu Rapor'da öngörülen hususlardan herhangi birini üç yılda hayata mı geçirdiniz?

Ülkenin kısıtlı kaynaklarıyla ve yurt dışına ödenen kredilerle gerçekleşen bu alandaki ilk ve tek bilimsel, uluslararası işbirliği ürünü "Trafik Güvenliği Projesi" çerçevesinde hazırlanan "Ulusal Proğram" i uygulamaya mı koydunuz?

Bütün büyük kentler yıllarca ve hala karayolu ve taşıt öncelikli çözümsüzlüklere mahkum edilirken, trafik güvenliğiyle zerre kadar ilgisiz, üstelik bilgi almayı da kabul etmeyen yerel yöneticilerin sırtlarını sıvazlamaktan, onlara kol kanat germekten vaz mı geçtiniz?

Yaş gruplarına uygun, trafik risk ve paratiklerine yönelmiş yeni eğitim, bilgilendirme proğramları mı deniyorsunuz?

Kaza sonrası acil yardım hizmetlerinde koordinasyon mu sağladınız?

Polisin denetim olanaklarını mı geliştirdiniz, üzerlerindeki politik baskıları mı kaldırdınız?

Araç muayenelerini mi düzelttiniz? Okul servislerine mi el attınız? Sürücü kurslarını mı daha sıkı denetliyorsunuz?
Trafik güvenliğinin değişik disiplinlerinde yetkin insan gücü yetiştirilmesine, bunların istihdam edilmelerine yönelik proğramlar mı geliştirdiniz, bunları uygulamaya mı koydunuz?

Koordinasyondan sorumlu, yasada tanımlanmış Trafik Güvenliği Yüksek Kurulu'nu yılda iki kez toplamaya mı başladınız?

Yıkıcı rekabeti disiplin altına alacak ve çalışma koşullarını düzenleyecek kararlar mı aldınız, bunları israrla izliyor musunuz?

Ya, siz bireyler, bayanlar baylar..

Çevrenizde, yanıbaşınızda, ailenizde insanlar birer ikişer trafikte ölürken, şehiriçlerinde hız yapmaktan vaz mı geçtiniz ? Kaldırımların üzerine park edip, çoluk çocuğu yollar üstünde yürümeye zorlamıyor musunuz artık?

Karayollarında radar yerlerini birbirinize keyifle anımsatmıyor musunuz yoksa?

Mecliste hız cezaları yumuşatılırken, siz ne yaptınız? Sivil toplum örgütlerinde uğraşlar mı verdiniz?

Sevgili medyam, ya siz ne yaptınız?

Sahife sahife yeni model araçların bilmem kaç saniyede kaç km hıza eriştiğini ballandıra ballandıra vermekten vaz mı geçtiniz?

Televizyonlarınızda, basın organlarınızda trafik güvenliğinin sağlanmasına ilişkin bilgilendirici, yönlendirici yayınlar mı yaptınız?

Yapmak isteyenlere kulak mı verdiniz? Sabaha karşı usulen verdiğiniz üç beş dakikalık görüntüleri kaç kişi izliyor diye merak mı etmeye başladınız?

Yüzlerce televole proğramı, abuk dizileriniz ile bitmez tükenmez spor, birbirinizi yaralama tartışmalarınızla geçen milyonlarca dakikanın çok küçüçük bir bölümünün trafik güvenliğine ayrılması gerektiğini mi düşündünüz?

Ne yaptık? Ne yaptınız? Hiiç..

Öyle ya.. Ülke ve dünya gündemi çok dolu.. İnsan hayatı hala çok ucuz..

Bunlara henüz sıra gelmedi… Lafa, akıl vermeye, suçu ona buna yıkmaya devam.. Devam..

İnsandan, yetişmiş beyinlerden bol ne var ki? Bırakınız onar, yüzer ölmeyi sürdürsünler efendim..

Siz üzgünmüş gibi davranın, ağlarmış gibi yapın arkalarından..
Old 05-06-2003, 21:03   #9
Admin

 
Varsayılan

Alıntı:
Ünlü gazeteci Ercan Arıklı'nın da bir trafik cinayetine kurban gitmesi, ülkedeki trafik güvensizliğini üstelikte bu kez unutkan ve umursamaz medyanın çığrışlarıyla ancak kuşkusuz geçici olarak yeniden gündeme taşıdı.

Konu açılmışken trafik suçlarında "bilirkişi terörüne" değinmeden de geçemeyeceğim. Özellikle ölümlü trafik kazası olaylarında gerek trafik tarafından düzenlenen, gerekse savcılık/mahkeme aşamasında bilirkişilerce düzenlenen kusur raporları olayın cereyan tarzı ne olursa olsun hemen her zaman ölen aleyhine ve sanığı kurtaracak şekilde düzenleniyor, bunun sebebini anlayabilmiş değilim. Sanırım bilirkişiler "ölen zaten ölmüş bari yaşayanı yakmayalım" gibi çok yanlış bir motivasyonlar hareket ediyorlar ve sonuçta ölenin yakınlarını ve adaleti yakıyorlar.

Sanırım bu konuda genelleme yapmam yanlış değil, zira basına yansıyan hemen her olayda bu vicdan yaralayan kusur raporları gözüme çarpıyor o nedenle bunların münferit olaylar olduğunu düşünmüyorum.

Örneğin birkaç sene öncesinde Bağdat caddesinde meydana gelen ünlü trafik "cinayetinde", kendisine yeşil ışık yandığında hareket ettiği sırada 140 km. hızla gelerek kendisini biçen ve 2 kişinin hayatını kaybettiği davada yeşil ışıkta geçen sürücüye dikkatli geçmediği için kusur atfedilmişti.

Şimdi de bu son olayda şehir içinde yaya geçidinden geçerken Halk otobüsünün altında kalan Ercan Arıklı'ya %20, yaya geçidi boyalı olmadığı için yola %30, şöföre ise %50 kusur atfedildiğini gazetelerden okuyorum. Çarpan kişinin o yolu günde en az 10 kere kullanan bir halk otobüsü şöförü olduğu da dikkate alındığında, yaya geçidinde çarptığı bir yaya için bu olayda şöföre nasıl olur da sadece %50 kusur yüklenebilir benim aklım almıyor.

Bu raporları düzenleyen bilirkişiler mutlaka kendilerini birilerinin yerine koyarak rapor düzenlemek zorunda hissediyorlarsa, lütfen biraz da asıl mağdurların yerine koymayı denesinler. Muhakkak o bilirkişi de bu şehirde birgün bir yaya geçidinden karşıya geçecektir.
Old 05-06-2003, 21:29   #10
Admin

 
Varsayılan

Konunun ciddiyeti ile bağdaşmadığı için affınıza sığınıyorum ancak Türkiye'deki yerleşik anlayışı ve trafik kültür düzeyini göstermesi açısından bu iki örneği Site Lokali yerine bu alana göndermek istedim:

Alıntı:

Türkiye'de Trafik Işıklarının Anlamları:

Tasitlar icin...

Yesil isik: Yaris devam ediyor ve öndeki senin icin "söyle böyle" dedi.

Yesilden sariya dönen isik: Cok yavas gidiyorsun gaza bassana.

Kirmizidan sariya dönen isik: Eger 1/8 saniye icinde kornaya basmazsan yesil isik yanmayacak.

Kirmizi isik: ilk 4 araba gecebilir digerleri dinlensin.

Yayalar icin...

Yesil isik: Onündeki siyah serit artik senin, piknik sepetini al.

Kirmizi isik: Hadi bakalim o arabami hizli senmi ? kos


Alıntı:

Ehliyet Sinavlarinda bugune kadar sorulmus sorulardan seçmeler. Yuzde yuz gercektir.
Kaynak : Surucu Kursu Egitim Rehberi, Derya Dagitim A.S. >

1 - Asagidaki islemlerden hangisi ilkyardimdir?
a) Yaralanan kisiyi dovmek
b) Itfaiye cagirmak
c) Komsulari yardima cagirmak
d) Kanamayi durdurmak

2 - Ilkyardim cantasi aracin neresinde bulunmalidir?
a) Arka sag tekerin icinde
b) Aracin icinde arka sag tarafta.
c) Motor kaputu icerisinde
d) On torpido gozunde

3 - Shock pozisyonu asagidakilerden hangisidir?
a) Sirt ustu yatis, ayaklar biraz yukarida, ustu ortulu
b) Sandalyede oturma, kollari yukari kaldirma
c) Diz ustu oturarak kafa sallama
d) Masanin uzerine cikip kitap okuma

4 - Derin yaniklara olay yerinde asagidakilerden hangisi uygulanir?
a) Bas agrisi hapi
b) Mantar merhemi
c) Sampuan
d) Soguk su-buz

5 - Gunes carpmasi sonucunda hastaya asagidakilerden hangisi uygulanir?
a) Gunes carpinca denize atilir.
b) Bele kadar kuma gomulur
c) Vucut sicakligi yavasca dusurulur
d) Kendi kendine iyilismesi beklenir

6 - Donma sonucu uyku durumunda olan kimseye asagidakilerden hangisi uygulanir?
a) Uyumamasi saglanir
b) Yataga yatirilir ve uyumasi beklenir
c) Beraber uykuya yatilir
d) Hicbiri?

7 - Burun kanamasi olan bir kazazadeye asagidakilerden hangisi yapilir?
a) Saclari yolunur
b) Saclarina masaj yapilir
c) Sicak kuvet icine oturtulur
d) Buruna tampon konulur

8 - Bilinci kaybolmus kazazedenin soluk yolunun tikanmamasi icin asagidakilerden hangi pozisyon verilir?
a) Amuda kalkacak sekilde
b) Sirt ustu yatacak sekilde
c) Sirtustu yatirilir
d) Sabit yan pozisyona alinir

9 - Acik karin yaralanmalarinda organlar disari sarkmissa ne yapilir?
a) Disaridaki organlar poset icerisine konur
b) Organlar yara uzerine toplanarak islak bezle ortulur
c) Disariya cikan organlar kesilir
d) Hic dokunulmaz

10 - Sicakvurmasi sonucu bayilan kimseye asagidakilerden hangisi once uygulanmalidir?
a) Derhal kuvvet icerisine yatirilmalidir
b) Ilac icirilmelidir
c) Fikra anlatilmalidir
d) Serin bir yerde shock pozisyonuna alinir

11 - Solunum zorlugu olan kisiye ilk is olarak ne yapilir?
a) Basi oksanir
b) Agiz boslugu temizlenir, sonra bas arkaya bukulur
c) Agzi kapatilir, hastaneye nakledilir.
d) Yapay dis takilir

12 - Yanik yarasi olan bir kazazedenin yarasi uzerine asagidakilerden hangisi uygulanir?
a) Sac jolesi surulerek
b) Yogurt urulerek
c) Zeytinyagi surulur
d) Temiz, islak bez ortulebilir

13 - Kiriklar neden tespit edilmelidir?
a) Kazazednin rahat kahvalti yapmasi icin
b) Kazazedenin rahat uyumasi icin
c) Kirik kemik uclarinin komsu organlara batarak buyuk yara acmamasi icin
d) Kirigin tespitinin onemi yoktur.

14 - Asagidaki vakalardan hangisinde yarali yan yatis pozisyonuna alinir?
a) Bogulan kisilerde gogus kemigi kirik olan yaralilar
b) Onemli degil
c) Egzost gazi ile zehirlenenler
d) Karnindan yaralanmis olanlar

15 - Iki ayagi olmayan surucu adayi ortopedi hekiminin verecegi karara gore
hangi sinif surucu belgesi alabilir?
a) Boyle sey olmaz
b) A sinifi alabilir
c) E sinifi alabilir
d) H sinifi belgesi alabilir

16 - ilkyardim cantasi ile ilgili olarak asagidakilerden hangisi dogrudur?
a) Yayalarda ilkyardim cantasi bulunur
b) Deniz araclarinda ilkyardim cantasi bulunur ve uygulanmaz
c) Herhangi bir trafik kazasinda kullanmak icin bulundurulur
d) Insan hayatinin onemi yoktur

17 - Yanik yarasi olan bir kazazedenin yarasi uzerine asagidaklierden hangisi uygulanir?
a) Tuzlu su dokulur
b) Ayran surulur
c) Salca icirilir
d) Temiz islak bez ortulur

18 - Omurga yaralanmasi olan kazazede oturtulursa ne olur?
a) Vucut sicakligi artar
b) Yara mikrop kapar
c) Felc olur
d) Saclari dokulur

19 - Ilacla henuz intihar ettigi farkedilen kimseye ne yapilir?
a) Kusturulur
b) Su icirilir
c) Asit icirilir
d) Denize goturulur


Her iki alıntının da orijini 1996 yılıdır ve o dönemin bilgi işlem teknolojileri gereği Türkçe harfler düzgün değildir..
Old 27-04-2004, 13:54   #11
Armağan Konyalı

 
Varsayılan 2004 TRAFİK YILI imiş

Sayın Üyeler,

Hükümetin 2003/ 47 sayılı genelgesine göre 2004 yılı TRAFİK YILI ilan edilmiş. Hiç bir etkinlik görmedik. Neredeyse yılın yarısı olduğu halde benim bundan ancak genelgeyi gördüğümde haberim oldu. Sizin de haberiniz olsun istedim.

Anaokulu öğrencilerinin etkinlikleri daha başarılı bence...

Saygılarımla

Bir Dost
Old 27-04-2004, 22:28   #12
Çaba

 
Varsayılan

Yeniden yine ağlamak istemezdim ama trafik yılı büyük bir komediden öteye gitmez.
2001 yılı istatistiklerine girdi mi?Bilmiyorum.
8 yaşında yeğenini kaybetmek,kardeşini 1 ay yoğun bakımda mezarı açık beklemek,sakat bir halde yeniden hayata döndüğünü görmek,üzüntüye dayanamayan babasını kalp krizinden kaybetmek,açık mezara babasını yerleştirmek,kardeşinin altüst olan aile düzeninin yıkılışını izleyip bir şey yapamamak,kardeşinin donuk ve karanlık bakışlarını görmek,hiç bir şeyin eskisi gibi olmayacağını bilmek,o zaman 6 yaşında olan küçük oğlunun yüzündeki cam parçalarını temizlemek,şuurunun açılmasını beklemek,yıllarca kabus görmesini engelleyememek,büyük oğlunun ifade verişini izlemek tarifi mümkün olmayan ne büyük acıdır...Onlar bilir mi?
37 yaşında yaşlanmak ve ölümü istemek ama ayakta kalmak gerektiğini bilmek ne büyük acıdır...Onlar bilir mi?
Afyon- Emirdağ ' ı yol haritasından silmek,Emirdağ türküsünü her duyduğunda acılarını bir kez daha yaşamak ne büyük acıdır... Onlar bilir mi?
Uykusunu almadan yola çıkıp, o büyük yolda karşı şeride geçen KATİLLER bu acıyı bilir mi acaba?
Trafik canavarını görmek ve bilmek değil yaşamak gerek.
Saygılarımla.
Old 29-04-2004, 17:07   #13
ragıp

 
Varsayılan

iyi bir konuya değinmişsiniz. bence trafik terörü, bir devlet politikası. bir trenin taşıyacağı yükü, 25000 kamyona taşıtmaya lakarsanızhaliyle kaza riski 25000 kat artacak demektir. keza bir trenin taşıyacağı yolcuyu da 40 otobüse taşıtırsanız da aynı olasılık var olacaktır.
Trafik cezaları, kazaları önlemek ve insanların kurallara uymasını sağlamak için değil, bütçeye kaynak olarak görülmekte. bir zamanlar sürekli emniyet kemeri kontrolü yapılıyordu. O dönemde kemer kullanımı %85 seviyelerine çıkmıştı. Ama süreklilik kesilince oran sıfıra yaklaştı.
Yollaardaki radarların yeri o yöre sürücüleri tarafından ve hatta hangi saatte bulunduğu dahi bilinmekte. ama amaç denetlemek olmayıp bilmeyenleri yolmakolduğu için tuzak devem etmekte. oysa değişik yer ve zamanlarda sürekli kontrol olsa, kimse hız yapamayacak. cezaların artırılması çözüm değil
Old 18-09-2006, 00:41   #14
ömer adaleti

 
Varsayılan

yayalar her zaman haklıdır,sürücü belgesi alırken her türlü sağlık ve yetenek sınavından geçen biri bütün sorumluluğa sahip demektir.acaba YAYA YÜRÜME BELGESİ diye bir belge var benim haberimmi yok.öyle ise ben yürüme belgesine sahip değilim ,bu demekmidir sen sokağa çıkamıyacaksın?özürlüler,zihinsel engelliler ,yaşı küçük çocuklar sokağa çıkmasın o zaman.Ayna ya bakmadan hareket eden otobüs ve bu sırada yaşlı olduğu için yavaşça otobüsten inerken ölen yaşlı kadının mahkemesi halen sürüyor tahminim ölen suçlu olacak(niye yaşlı haliyle otobüse biniyor diye).ya da kendisine kırmızı ışığın yandığını göremeyen kör bir kişiyi ''gel ez'' neden?çünkü kırmızı ışıkta geçti,yada aniden yola fırlayan çocuğu ez.her sürücü sorumluluk bilinciyle süratini ayarlasa ve dikkatli gitse bütün bunlar olmayacak yada doğrudan sürücü yaya ya karşı kesinlikle suçlu bulunsa ki sağlıklı olan burada%100 sürücüdür(sürücü belgesi ispatı) ve bunların cezaları ağırlaştırılsa aynı zamandada cezasını çekerken trafik kazaları ile ilgili kamu işlerinde çalıştırılma zorunluluğu getirilse belki trafik suçu %100 düşer(kazada hayatını kaybeden birini görüp hele hele onu taşıyan bir kimse kesinlikle hız yapamaz) saygılarımla
Old 21-09-2006, 23:15   #15
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

Trafik kazalarının çok fazla olmasının bir diğer sebebini de ben belirtmek istedim.Bizzat yaşadığım için iyi biliyorum.Ehliyet alabilmek için sahip olmanız gerekli belgelerden biri de sağlıklı olduğunuza dair doktor raporudur.Fakat bu raporu her doktordan alamıyorsunuz.Sürücü kursları özel hastahanelerdeki doktorlarla anlaşıyorlar ve sizi oraya yönlendiriyorlar.Ben muayeneye gittiğimde hayretler içinde kalmıştım.Kızkardeşimle ben aynı anda bir doktor tarafından 10 dakika içinde muayene edildik.Aynı zamanda doktor bizi muayene ederken sekreteri içeriye muayene olmak için gelen bir başka kişiyi aldı.Doktor bir yandan da onunla konuşuyordu.İnanırmısınız ,adam doktorun bağırarak konuşmasını bile duyamıyordu.Fakat o şahısa da bizimle beraber aynı zamanda 'sağlıklıdır' tanısını koydu ve raporu verdi.O şahıs şu anda büyük bir ihtimalle trafiktedir.Belki de Sayın Admin'in de mesajında belirttiği gibi kırmızı ışık yanınca arkasından kendisine çalınan kornaları duymadan önündekilere korna çalıyordur.Yazık çok yazık...
Old 07-09-2008, 11:08   #16
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

5.000 KAYIP İNSAN

2003 yılında açılan bu başlıktan sonra geçen 5 yıl içinde gelişen teknoloji ölümleri azaltmadı; alınan önlemler kazaları azaltmadı; insanlar kazalardan ders almadı...

2003 yılındaki hedef tutmadı: O yıllarda 2007 yılında 2.100 kişiyi trafik kazalarında kaybetmeye razıydık. Razıydık çünkü yapılan çalışmalarla 2.885 sayısını 2.100'e düşürerek 785 kişiyi kurtarmış olacaktık. Halbuki 5.000 kişi öldü. (188.000 kişi yaralandı)

2003 yılındaki 2.885 ölüm sayısı 2007 yılında 2 katına çıktı. Bu yıl konuya 2 kat ilgi gösterilmesi gerekiyor. Bu yıl çalışmaları 2 katına çıkarmak gerekiyor.

''1'i yapamayan 2'yi nasıl yapacak?'' demeyin. İstersek yaparız. Yeter ki önce 2 kat üzülmeyi başaralım.

Saygılarımla

Aşağıdaki uzun haberi okumasanız da olur.
Haber Kaynağı: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/8133366.asp


Türkiye'de geçen yıl polis ve jandarma sorumluluk bölgesinde meydana gelen 825 bin 583 trafik kazasında 5 bin 4 kişi öldü, 188 bin 383 kişi yaralandı.

Geçen yıl Türkiye genelinde meydana gelen 825 bin 583 trafik kazasının 749 bin 456'sı polis, 76 bin 127'si ise jandarma bölgesinde gerçekleşti. Kazalarda 5 bin 4 kişi hayatını kaybetti. Ölümlerin 3 bin 459'unun polis sorumluluk bölgesinde, bin 545'inin ise jandarma bölgesinde olduğu kaydedildi.
İstatistiklere göre 2007 yılı içindeki kazaların 3 bin 946'sı ölümlü, 103 bin 67'si yaralanmalı, 718 bin 570'i ise maddi hasarlı oldu.
Kazaya karışan araçlarda meydana gelen toplam maddi hasar miktarının 1 milyar 560 milyon 409 bin 662 YTL olduğu belirtildi. Polis bölgesindeki kazalarda 1 milyar 346 milyon 744 bin 450 YTL'lik, jandarma bölgesindeki kazalarda ise 213 milyon 665 bin 210 YTL'lik maddi hasar meydana geldi.

POLİS BÖLGESİNDEKİ KAZALAR

Geçen yıl Türkiye genelinde polis sorumluluk bölgesinde meydana gelen kazaların 665 bin 458'i yerleşim yeri sınırları içinde gerçekleşirken, bu kazalarda bin 219 kişi hayatını kaybetti. 96 bin 81 kişinin yaralandığı söz konusu bölgelerde meydana gelen kazalardaki maddi hasar miktarının 988 milyon 492 bin 982 YTL olduğu bildirildi.

Yerleşim yeri dışında meydana gelen 83 bin 998 trafik kazasında ise 2 bin 240 kişi hayatını kaybetti. Kazalarda, 53 bin 59 kişi ise yaralandı.
Yerleşim yeri dışındaki kazalara karışan araçlardaki maddi hasar miktarının ise 358 milyon 251 bin 470 olduğu ifade edildi.

OLUŞUM VE ARAÇ SAYILARINA GÖRE KAZALAR

Polis bölgesinde bir yıl içindeki ölümlü ve yaralanmalı 95 bin 613 kazanın 26 bin 609'u “yandan çarpma ve çarpışma”, 17 bin 352'si “yayaya çarpma”, 12 bin 203'ü “yoldan çıkma”, 10 bin 268'i “devrilme”, 9 bin 745'i “arkadan çarpma”, 8 bin 114'ü “sabit cisme çarpma”, 6 bin 739'u “karşılıklı çarpışma”, 3 bin 252'si “duran araca çarpma”, 634'ü “araçtan düşen insan”, 515'i “hayvana çarpma” ve 182'si de “araçtan düşen cisim” sonucu meydana geldi.

Trafik kazalarının (ölümlü-yaralanmalı) araç sayısına göre türleri ise şöyle:
“Tek araçlı: 41 bin 100
İki araçlı (aynı yönlü): 18 bin 278
İki araçlı (zıt yönlü): 12 bin 87
İki araçlı (komşu yönlü): 10 bin 861
Çok araçlı : 4 bin 640

KAZALARDAKİ KUSUR DAĞILIMI

Emniyetin verilerine göre, geçen yıl meydana gelen kazaların 814 bin 710'u sürücü hatasından kaynaklandı. Kazalara 13 bin 159 yaya ve bin 41 araç hatasının neden olduğu belirtilirken, yol kusuru nedeniyle 510, yolcu kusuru nedeniyle ise 364 trafik kazası meydana geldiği kaydedildi.

Geçen yıl 5 bin 8 sürücünün alkollü, 3 bin 514'ünün aşırı hızlı araç kullandığı, 4 bin 336'sının da kavşaklarda geçiş önceliği olan araca yol vermediği için kazaya neden olduğu bildirildi.

KAZAYA KARIŞAN ARAÇ TÜRLERİ

İstatistiklere göre, geçen yıl gerçekleşen trafik kazalarında ilk sırayı otomobiller aldı. Kazalara karışan araç türleri şöyle:

Otomobil : 827.850
Kamyonet : 268.570
Kamyon : 75.464
Minibüs : 75.111
Otobüs : 55.921
Motosiklet : 32.239
Çekici : 23.137
Arazi Taşıtı : 18.034
Motorlu Bisiklet : 5.566
Traktör : 3.555
Bisiklet : 3.195
Tanker : 1.709
Özel ve diğer amaçlı taşıt : 1.512
İş makinesi : 1.412
Ambulans : 1.037
At arabası : 388
Tren : 241
Tramvay : 179

TRAFİK KAZALARINDA
İSTANBUL İLK SIRADA

Türkiye genelinde 2007 yılındaki trafik kazalarının illere göre dağılımında ise ilk sırayı
İstanbul aldı. Geçen yıl İstanbul'da meydana gelen 244 bin 671 trafik kazasında 270 kişi hayatını kaybetti, 15 bin 203 kişi yaralandı. İstanbul'un ardından 2. sırada yer alan Ankara'da ise geçen yıl 93 bin 153 trafik kazası oldu. Kazalarda 219 kişi öldü, 12 bin 909 kişi yaralandı.
İzmir'de meydana gelen 65 bin 711 trafik kazasında da 113 kişi yaşamını yitirirken, 8 bin 363 kişi yaralandı.
Bartın'da geçen yıl meydana gelen 690 trafik kazasında ölen olmadığı belirtilirken, en az kazanın (199) Kilis'te, en az yaralanma olayının ise Tunceli'de (110) olduğu ifade edildi.

TÜRKİYE'DE YAKLAŞIK 18.5 MİLYON SÜRÜCÜ VAR

Öte yandan, son nüfus verilerine göre Türkiye'de yaklaşık 18,5 milyon sürücü bulunuyor.

12 milyon 573 bin 836 kişinin yaşadığı İstanbul'da 3 milyon 935 bin 58 ehliyetli sürücü yer alırken, Ankara'da ise ehliyetli sürücü sayısının 1 milyon 670 bin 600 olduğu belirtiliyor. 1 milyon 178 bin 37 sürücü ile İzmir 3. sırada yer alırken, Bursa'da 666 bin 760, Antalya'da ise 433 bin 158 kişi sürücü ehliyeti taşıyor.

1 YILDA 658 MİLYON 115 BİN YTL'LİK CEZA KESİLDİ

Trafik kontrollerinde kesilen ceza tutanakları ve miktarlarının da değerlendirildiği istatistik verilere göre geçen yıl Türkiye geneli polis sorumluluk bölgesinde 6 milyon 641 bin 137 ceza tutanağı düzenlendi. Cezaların 7 bin 927'si yayalara, 3 milyon 958 bin 332'si sürücülere, 2 milyon 674 bin 125'i de araç plakalarına kesildi.

Tutanaklar sonucu 17 milyon 220 bin 490 YTL peşin, 640 milyon 895 bin 265 YTL de ihbarlı olmak üzere toplam 658 milyon 115 bin 756 YTL'lik ceza makbuzu düzenlendi. Söz konusu cezanın 432 bin 274 YTL'si yayalara, 427 milyon 35 bin 356'sı sürücülere, 230 milyon 648 bin 125'i de araç plakalarına uygulandı.
Trafik ekiplerinin denetlemeleri sonucunda alkollü olarak araç kullandığı tespit edilen 93 bin 926, 100 ceza puanını dolduran 2 bin 115, 5 kez hız limitini aşan 455, sağlık şartları değişen 186, Karayolları Trafik Kanunu gereği hüküm giyen 59 ve mahkeme kararı bulanan 935 sürücü hakkında yasal işlem yapıldı.
Çalışmalarda 161 bin 704 sürücü mahkemeye sevk edilirken, 535 bin 967 araç da trafikten men edildi.
Old 07-09-2008, 19:00   #17
fikirbay

 
Varsayılan teşhis ve tavsiye hatası...

Sayın Bir Dost,

Yazınız şöyle başlıyor;

"2003 yılında açılan bu başlıktan sonra geçen 5 yıl içinde gelişen teknoloji ölümleri azaltmadı; alınan önlemler kazaları azaltmadı; insanlar kazalardan ders almadı..."

Bu kez, hukuksever kimliğimle değil, mühendis kimliğimle yazmak istiyorum ve burada bir teşhis/tavsiye hatası gördüğümü belirtmek istiyorum.

İlk sorum şu; Türkiye'de "kelimenin tam anlamıyla" bir kent ve bir otoyol var mıdır?

Cumhuriyet döneminde "uluslararası normlara" uygun ve olmazsa olmazlarıyla bir kent veya bir otoyol inşa edebilmiş miyiz? Edememiş isek, sebebi nedir?

İstanbul ve Ankara gibi "kent"lerimizde yapıların yarısı ruhsatsız/kaçak vs. ise bu nasıl bir "realite"dir? Allah aşkına, soruyorum, bununla nasıl yaşıyabiliyoruz?

İstanbul'da depreme dayanıksız olduğu bilinen bir ev düşünün ki, içinde içimizden biri oturuyor ve ona sürekli diyoruz ki, ne olur "Önlem al ve kazalardan ders al!"

Bir ölüm tuzağı kurmuşuz, bu tuzağın tam ortasına insanları yerleştirmişiz ve ölüm tuzağının tarafımızdan kurulduğunu bile bile kurbana/ava diyoruz ki;

Aman dikkatli ol, önlem al ve ders al!..

Karayolları ve otoyollar deyince aklıma bir mühendis olarak ilk gelen şey "ölüm tuzakları"dır.

Evet, resmi olarak ve resmi makamların kontrolü altında kurulmuş ölüm tuzakları. Sonra, bu tuzakların kenarına levhalar asıp "trafik canavarı olmayın" diye de hiç utanmadan kurbanlarımızla alay ediyoruz.

Türkiye'de bir otoyol gösterin ki, uluslararası standartlara/normlara uygun şekle sokulduktan sonra trafiğe açılmış olsun...

Depremde veya en ufak bir sarsıntıda yıkılacağını herkesin bildiği evlerde kuzu, kuzu oturmakta olduğumuz gibi, kaza olacağını herkesin bildiği yollarda da kuzu, kuzu araba kullanıyoruz.

Bakınız, bir kalemde, Türkiye'deki herhangi bir otoyolda resmi makamlar eliyle resmen kurulmuş/inşa edilmiş ve resmen trafiğe açılmış olan ölüm tuzaklarını sayayım:

Ölüm Tuzağı 1.

Uluslararası normlara göre kenarlarında "mıcır" bulunan bir otoyolu/karayolunu trafiğe açamazsınız. Bu bir ölüm tuzağıdır. Ne kadar önlem alırsanız alın ve kazalardan ne kadar ders çıkarmış olursanız olun bir gün tekerinizi mıcıra kaptırmanız çok doğaldır ve kaptırdığınız anda da büyük ihtimalle öleceksiniz.

Ölüm tuzağı 2.

Şehirlerarası bir otoyola/karayoluna cep koymaksızın sağdan giriş veremezsiniz. Bu bir ölüm tuzağıdır.

Ölüm tuzağı 3.

Şehirlerarası bir otoyola/karayoluna cep koymadan sol şeritten (en hızlı şeritten) sola dönüş veremezsiniz. Bu bir ölüm tuzağıdır.

Ölüm tuzağı 4.

Şehirlerarası bir otoyolun/karayolunun zemine nazaran yükseltilerine bariyer koymaksızın trafiğe açamazsınız. Bu bir ölüm tuzağıdır. Şehir içinde 30 km. sürat tahditli bir sokakta bile kaldırım var iken, şehirlerarası (en az 90 km. ile gidilen) yollarda zemine nazaran yolun yükseldiği bölümlere bariyer konulmaksızın trafiğe açılmış olması bir ölüm tuzağıdır.

Ölüm tuzağı 5.

Şehirlerarası bir otoyolda/karayolunda, bırakınız rögar kapaklarının bulunmayışını, birkaç santim derinliğinde bir çukurun dahi varlığı bir ölüm tuzağıdır.

Ölüm tuzaklarını ard arda sayarak sıkıcı olmak istemiyorum. Ama, yollar daha trafiğe açılırken ölüm tuzaklarını kurmuşuz...

İnsanlar bu ölümcül tuzaklara düştükleri için resmi makamların masum insanları dikkatsizlikle suçlaması ve daha dikkatli olmaya çağırması tam da bizim ülkemize yakışan bir "yönetici uyanıklığı" veya "aydın ihaneti"dir. Sayın Bir Dost'u elbetteki tenzih ederek söylüyorum bunu.

Tuzaklara düşüp öleni suçlamak...

Bu yolları bu haliyle trafiğe a-ça-maz-sı-nız.

İstediğiniz kadar araçlarınızın bakımını tam ve eksiksiz yaptırınız ve istediğiniz kadar dikkatli olunuz, hiç kurtuluşu yok. Bu şartlar altında ölüm mukadderdir.

Bu şartlar altında utanmazca "sürücü hatası" tanımlaması yapmak bize has bir şark zihniyetinin ürünüdür. Böyle mantık olmaz.

Yolları baştan sona ölüm tuzakları ile döşüyorsunuz ve sonra bu tuzaklardan birine ille ki düşen sürücülerden de "sürücü hatası yapmış" diye söz ediyorsunuz.

Etik Davranış İlkeleri Yönetmeliği'ne bile aykırı bir durum...

Yolu tüm normlara uygun açarsınız da, sürücü, buna rağmen, aşırı alkollü olduğu için, direksiyon başında uyuyakalır. İşte sürücü hatası ancak buna denir.

Hani zevk için sürek avına çıkılırmış da, avlamak için ormana da hayvanlar salıverilirmiş...
Old 12-09-2008, 06:02   #18
fikirbay

 
Varsayılan

Sayın Bir Dost'un dosyaya sunduğu istatistiki bilgiler şöyle:

"KAZALARDAKİ KUSUR DAĞILIMI

Emniyetin verilerine göre, geçen yıl meydana gelen kazaların 814 bin 710'u sürücü hatasından kaynaklandı."

Bu bilgiler ve yukarıdaki yorumum ışığında bir düşünün bakalım, tam 814 bin "SÜRÜCÜ HATASI"ndan kaç tanesi Devlet eliyle kurulmuş ölüm tuzaklarına düşen sürücülerle ilgilidir?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kayıp Çek ve İptal edilmesi Av.Duygu Keleş Meslektaşların Soruları 33 01-02-2011 13:23
Avukatlar otomobille nehre düştü: 2 kayıp Armağan Konyalı Hukuk Haberleri 11 09-10-2006 21:13
Kayıp/çalıntı Cep Telefonu SrcCoder Hukuk Soruları Arşivi 2 23-11-2003 03:15
Büyük Bir Kayıp: Murat Alkanat Armağan Konyalı Hukuk Haberleri 1 10-01-2003 23:13
Acı Bir Kayıp - Melih Cevdet Anday Armağan Konyalı Site Lokali 5 30-11-2002 09:09


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06867290 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.