Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Mal Beyanında Bulunmama İİK 337'nin Anayasa Mah. İptali

Yanıt
Konu Notu: 7 oy, 4,43 ortalama. Değerlendirme: Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 02-03-2008, 16:00   #1
filorinalı 1

 
Varsayılan Mal Beyanında Bulunmama İİK 337'nin Anayasa Mah. İptali

2006/71
İSTEMDE BULUNAN:İstanbul 10.İcra Ceza Mahkemesi;

1-9.6.1932 günlü, 2004 sayılı “İcra ve İflas Kanunu”nun 31.5.2005 günlü, 5358 sayılı Yasa ile değiştirilen 337. maddesinin birinci fıkrasının,
2-4.12.2004 günlü, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu\'nun 2. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (L) bendinin,
iptaline karar verilmesi istemi.

- 2004 sayılı yasa’nın 337.maddesinin birinci fıkrasının İPTALİNE, birleştirilen davalarda yer alan diğer hükümler ile 5271 sayılı Yasa ile ilgili başvurunun REDDİNE,

- İptal hükmünün BİR YIL sonra yürürlüğe girmesine.

28.02.2008
(Anayasa Mahkemesi web sahifesinden alınmıştır.)
Old 02-03-2008, 16:38   #3
filorinalı 1

 
Varsayılan 1 yıl sonra ne olur bilinmez

iptal hükmünün 1 yıl sonra yürürlüğe gireceği gözönüne alındığında bu süre zarfında nasıl bir yasal düzenleme yapılır, bekleyip-göreceğiz.
ayrıca anayasa mah. gerekçesi de merak konusu.
Old 03-03-2008, 17:17   #4
avmurat

 
Varsayılan

Bazı yerlerde mahkemelerin bu karara dayanarak infazları durdurduğunu duydum.
Old 03-03-2008, 18:42   #5
NİLGÜN GÜNDOĞAN

 
Varsayılan

Sayin Av.murat Bey Bende Bu GÜn İnfazlarin İzmİr'de De DurdurulduĞunu ÖĞrendİm.
Old 04-03-2008, 17:19   #6
meltem2007

 
Varsayılan

Ne olacak peki ? Alacaklıdan mal kaçıran, yalan söyleyen, üzerine hiçbir malvarlığı kasıtlı olarak almayan kötüniyetli borçlulara karşı mal beyanında bulunmamadan veya taahhüdü ihlalden şikayet en etkili yöntemdi.Türkiye koşulları hiç gözetilmeksizin verilen bir karar.Bildiğim kadarıyla Avrupa'da çekler bankaların garantisi altında, orada senet bile yokmuş.Burası Avrupa değil ki alacakların tahsili devletin güvencesi altında olsun..
Old 04-03-2008, 20:15   #7
avozden

 
Varsayılan

öncelikle herkese merhaba. Anayasa Mahkemesi kararına dayanarak, infaza verilen dosyalar ile ilgili infaz Savcılıkları, kararı veren İcra Ceza Mahkemeleri'nin cezaların infaz konusunda tekrar görüş bildirmesi yolunda talepte bulunmaya başladı ve sonuçta bulunduğumuz bölge için söyleyebilirim mahkemeler İ.İ.K. 337/1 maddesine göre verilen disiplin hapsi cezalarını infazdan ek karar ile geri çekip 1 yıl süre ile ertelenmesine şeklinde karar vermeye başladı.
muhtemelen 1 yıl sonra da aynı Anayasa Mahkemesi kararına dayanarak ceza tertibine yer olmadığına karar verilecek.
bu arada yukarıda bahsi geçtiği gibi Anayasa Mahkemesi Kararı sadece İ.İ.K. 337/1 'in iptali yönündedir. İ.İ.K. 340. maddesinin iptali ile ilgili yapılan başvuru Anayasa MAhkemesi'nin aynı gün ve 2006/96 esas kararı ile reddedilmiştir.
Old 05-03-2008, 11:47   #8
köktaş

 
Varsayılan İİK 337/1 Maddesinin Anayasa Mahkemesi'nce İptal Edilmesi Hakkındaki Düşünceleriniz

Sayın meslektaşlarım gazete okuduğum bir haberde İİK.337/1 maddesi 28/02/2008 tarihli oturumda Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini okudum. Anayasa Mahkemesinin internet sitesine girdiğimde dosyanın 2006/71 esas numarası ile Anyasa Mahkemesi esas defterine işlenidğini, söz konusu iptal ise, İstanbul 10.İcra Ceza Mahkemesinde Mal Beyanında Bulunmama Davasında, mal beyanında bulunmayan sanığın vekilliğini yapan meslektaşımız İİK.337/1 maddesinin Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürmüş, mahkeme hakimi de avukatın talebini ciddi bulmuş ve Anayasa Mahkemesine iptal davası açmıştır. Dava da 28/02/2008 tarihinde sonuçlanmış Anayasa Mahkemesi de İİK.337/1 maddesini iptal etmiş. Ancak bir yıl sonra yürürlüğe girecekmiş. Neticesinde 1 yıl sonra mal beyanında bulunmayan borçlu bir kimse 10 gün hapis cezası yatmayacak. Anladığım bu. Bu konyu sizinle paylaşmak istedim ve düşünceleriniz nedir?
Saygılarımla...
Old 05-03-2008, 15:58   #9
Av.Mikail Altintas

 
Varsayılan Sözün bittiği yer...

Elimiz de bulunan koz alınmış oldu. Borçluların tek korktuğu hapis cezasıydı. Derdik ki " Bak borcunu kapat yoksa atarlar seni içeri". Nafile Borçlu bundan sonra borcunu hiç ödemez. Bizim Adliyeden şimdiden telefon açılıp 10 günlük hapis cezası alan boçlular çıkartılıyor. Pes doğrusu. Bari taahüdü ihlal suçunu da kaldırında tam olsun....


-----------------------------------------------------------------------------------
Allah kolaylık versin tüm meslektaşlarımıza...
Old 05-03-2008, 16:41   #10
köktaş

 
Varsayılan

Mevcut mal beyanında bulunmama davaları ne olacaktır? Kadıköy icra ceza mahkemelerinde ceza verilşmediğini duydum bu karardan sonra...
Old 05-03-2008, 16:52   #11
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Bugün mesleğimi yaptığım ilçede icra ceza mahkemesine " Mal beyanı sebebiyle verilen disiplin hapislerinin İnfazlarının Durdurulduğuna " ilişkin Sulh Ceza Mahkemesi kararları gelmiştir.
Her ne kadar Anayasa Mahkemesi "kanun boşluğu olacağından bahisle yürürlülük tarihini bir yıl sonra " olarak belirtmiş ise de iptal hemen uygulanmıştır.
Sanık hakları,borçluların hakları ve zarar verenlerin haklarının korunduğu kadar mağdur-müşteki-alacaklı ve zarar görenlerin haklarının da savunulduğu bir ülke olabileceğimiz günleri inançla bekliyorum.
Bu arada ben belki göremem! Ama olsun bekliyorum.
Saygılarımla
Old 05-03-2008, 17:24   #12
Av.Yasemin

 
Varsayılan

Nedeni anlaşılamayan bu kararla beraber mesleğimize bir darbe daha vurulduğunu düşünüyorum, bu konuda tarafımca anlaşılmayan bir husus var sayın meslektaşlarım,iptal kararı bir yıl sonra yürürlüğe girecek ise , mevcut infazlar niçin durduruldu? Bu konuda beni aydınlatabilecek arkadaşlara şimdiden teşekkürler.
Old 05-03-2008, 17:59   #13
asivemavi3363

 
Varsayılan ŞaŞirdim

Beni şaşırtan durum ise İİK 337/1 in bir avukat tarafından Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptal davası açılmasıdır. çünkü türkiye de icra takibi yapmıyan avukat yoktur. aynı zamanda bu meslaktaşımız elindeki nasıl bir imkanı yokettiğini ben şimdiden tahmin edebiliyorum. ertesi gün kendisi dahi mal beyanından dolayı icra ceza davası açmıştır bence
Old 05-03-2008, 18:20   #14
AV.SERTANn

 
Varsayılan

Bu durumu müvekkillere anlatmak okadar zor olduki artık...! Bilindiği üzere geçmiş yıllarda da verilen cezalar çok cüzi para cezası halini aldı...bence en büyük darbe Türk Hukukunun saygınlığına,hukuka güvene geliyor... Alacaklıların başka yollara başvurduğu yolundaki haberleri yoğun şekilde almaya başlayacağız anlaşılan...

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?p=155179
Old 05-03-2008, 20:43   #15
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

İİK nın 337 m.si ile borçlu aleyhine uygulanan tazyik hapsi cezası, İİK nın cebri "Borcunu öde!" ikazından başka bir şey değildi. Borcunu ödeyeni de hiç ilgilendirmemekte idi.

İİK nın hapsen tazyik hükmü kalkınca bu boşluğu kimler dolduracak, kahin olmaya gerek var mı.
Old 05-03-2008, 21:03   #16
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Hukuka uygun olmasa da amaca ulaşma noktasında 337 mubahtır gibi makyavelist düşüncenin nazarımda şaşırtıcı bir tavır olduğunu yazma gereksimini nedense duyuyorum...
Old 05-03-2008, 21:10   #17
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Selim Balku
Hukuka uygun olmasa da amaca ulaşma noktasında 337 mubahtır gibi makyavelist düşüncenin nazarımda şaşırtıcı bir tavır olduğunu yazma gereksimini nedense duyuyorum...

Sayın Balku,

Makyavel'in düşünce sisteminde, "Her ne pahasına olursa olsun" üstün tutulan değer "Devlet" tir. Sizin özdeşleştirmenizde "Devlet" ; mecazen kimi temsil etmektedir?

Saygılarımla
Old 05-03-2008, 21:22   #18
Av.Selim Balku

 
Varsayılan

Genel görüşün ortak noktası "her ne pahasına olursa olsun" üstün tutulan avukatın dosyayı kapatması, müvekkilini memnun etmesi ya da para kazanmak vb...

Belkide Moliere'nin dediği gibi " doğru söylediğimi bildiğim halde hatalı olmak beni çıldırtıyor"
Old 05-03-2008, 21:30   #19
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Molierac'ın söyleminin, göreceli olarak herkes tarafından her durumda söylenmesi ve duruma uygun izafesi mümkün.

Lütfen "Tek değer" öneriniz. Zira bu şekilde tartışmak anlamsız, imkansız ve yararsız.

(Bu noktada bir ekleme:

Yine Makyavelist düşünce yapısının temel taşları arasından seslenen "Köşe Dönme" kavramıyla ilgili olarak; anılan anlayışla özdeşleştirdiğiniz İİK ve 337.m.si çerçevesinde, "Köşeyi dönen" kavramının öznesini açıklamanızı rica ediyorum.. )

*

PS: * Doğru söylediğini bildiği(sandığı/inandığı) halde hatalı bulunmak; bu konu çerçevesinde salt bir zümrenin , salt terazinin herhangi bir kefesindeki yanın tekelinde değil; tüm insanoğlunun deyişlerine münhasır bir yakınmadır. Doğru; görecelidir, neredeyse salt bu nedenle de "Tekel/de" değildir. Doğruların, "Doğal (/Hukuksuz)" ortamda tekele alınamadığı akli gerçeğinden yola çıkılarak yazılı hukuk kuralları doğmuştur. Yazılı olan neyse, elbet uymak boynumuzun borcudur ve salt uygulayıcı değil, "Hukukçu" kimliğimizle işlevsel de olmak adına, mevcudu eleştirmek ve tartışmak ise kaçınılmaz.

Saygılarımla
Old 05-03-2008, 22:07   #21
köktaş

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım, bugün icra kalemindeki bir katibe sordum hakim neden mal beyanında bulunmama davalarında hapisle tazyik kararı vermiyor diye, bana söylediği Hakimin düşüncesi: Anayasa Mahkemesi kararlarının kesin olduğu bu nedenle hakimin hapisle tazyik kararı vermediğini söyledi. Yine de gerekçeli bir cevap gibi gelmedi bana. Ama avukatlar için borçludan çok zor para tahsil etme günleri başlayacağını söyleyebilirim. İşimiz çok zor. Allah hepimize kolaylık versin...
Old 05-03-2008, 22:42   #22
Av.Zeynep_e

 
Varsayılan

Önümüzdeki Hafta Pazartesi ve Salı Günü icra ceza hakimliğinde duruşmalarım var. Biri senet diğerleri banka alacağı.

Birebir yaşayacağım uygulamaya ait anektodları sizlerle burdan paylaşacağımdır.

Bence panik yapmadan sakin bir şekilde olup biteni ve uygulamanın akıbetini izlemeliyiz.
Old 05-03-2008, 23:15   #23
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Varsayalım ki, Ayşe'den 10.000 YTL borç aldım ve adıma kayıtlı menkul, gayrimenkul malım ve 3.kişilerde haczi kabil herhangi bir hak ve alacağım, YOK. Ama "Sözüm senettir kabilinden , yahut alacaklının şahsıma duyduğu bir inançla" bu borcu aldım. SÖZ VERDİĞİM GÜNDE ödemedim yahut öde/y/emedim. Alacaklım, söz verdiğim günde borcu ödeyeceğime olan inançla, başka birine borçlandı ve başka bir söz verdi.

Ödeme emri geldi, süre ihtaratlarım geldi, ama ödemedim veya öde/ye/medim. Borçlu olduğum alacaklım da X şahsına ödeyemedi. Zincir bozuldu mu? Bozuldu. Sorumlusu kim? Benim.

Ya taahhüdü ihlal suçu, 337 karşıtları, sizce neden hala var? Senet metninde imza ettiğim vade/ödeme tarihi, neden İİK daki gibi ödeme şartının ihlali olarak kabul görmüyor? Tamam, peki, ben Devlet değilim. Ama söz verilenin nesnesine göre neden "aynı eylem" kılık değiştiriyor ve değerinden yitiriyor? Neden?

Neden taahhüdü ihlal suçu, yalnız resmi merciler önünde ikrar edilirse taahhüdüm ciddiye alınıyor da ihlal eder isem, cezai müeyyideyi hak ediyorum?

Yoksa tahhüdü ihlalin de mi suç olmaktan çıkarılmasını savunuyoruz? Hedeflediğimiz "Söz uçar, yazı kalır" ın da mı gündelik yaşamda realitesini kaybetmesi ve devamında, yasa koyucunun da "Para borcu için, insan özgürlüğünü feda edememi benimseyip" kabullenmesi mi? (İİK.m.337 değişirken, 6186 değişti mi? Dahası koşut hükümlerin değişip değişmediğiyle ilgileniyor muyuz?) Ve nihayet devamında, alacak tahsil edilemediğinde, Devletin değil, icra memurlarının değil, "AVUKATIN" acz halinde kabul edildiğini ve hukuk dışı yollara tevessül etmede 1 numaralı müsebbip ilan edildiğini, bilmiyor muyuz?

1994 senesinden bu yana avukatlık yapıyorum. 14 yıllık meslek geçmişim içinde tecrübe ettiğim ödemeye mecbur edici en kısa ve en nazik ve üstelik "en sır yol", İİK nun hapsen tazyik öngören hükümleridir. Öderseniz; borçlu olduğunuzu dahi kimse bilmez.

Ve işte kaldırdık, o gün de geldi, "Hapsen tazyik mer'i olsa, illa ki borcumu borç addeder, bulur, buluşturur ve illa ki borcumu öderdim" , ama değil. (Bu sayfayı net bağlantısı ve bilgisayar donanımına sahip, kaç borçlu izliyor dersiniz? )

...

Ben de alacaklıma diyorum ki ; ""...Hukuk devletinde yaşıyoruz, lütfen!!! Al işte haczi kabil malım yok, senin de elinde yasal bir hapsen tazyik baskı aracın yok, ödemiyorum kardeşim, canımı mı alacaksın, ALDIM, KABUL, TAMAM, ÖDEYEMİYORUM KARDEŞİM, BU KADAR BASİT, SEN NE KADAR ACIMASIZ VE DE ANLAYIŞSIZSIN, aaaaa" dedim"

Yıllar geçti, avukat yoruldu, borcumu da ödemedim.

Bana alkış mı tutacaksınız?

"Hayır" ise, nasıl bir icra/tahsil uygulaması önermesi getiriyorsunuz?

Saygılarımla...
Old 05-03-2008, 23:34   #24
Av.Zeynep_e

 
Varsayılan

Sn Demirel söylediklerinize sonderece hak veriyor içinde bulunduğumuz durumu bende evhamla yaşıyorum.

hapisle tazyik son derece önemli bir ödeme silahımız olsada Anayasa mahkemesinin iptal kararından öncede yaşadığımız zorluklar vardı.

Borcumu Ödeyemiyorum napim yatarım 10 gün çıkarım, kardeşim usulüne uygun zamanında mb bulundum ödeyemiyorum gibi açıklamalar karşısında da hapisle hürriyeti kısıtlama girişimleri karşısında aldığımız aksiyonlar neyse bu durumda da bunu uygulayacağız demekki.

Bir yıldır dosyasını takip ettiğim bir meslektaşımdan tahsilat yapamıyorum. Mbb davası açtım görüldü aleyhine sonuçlandı, itiraz etti, yerinde bulundu.

Maaşına haciz koydurdum, resmi bir adres bulamıyorum. Resmi merciler önünde ikrar olunmuş adresler yanlış çıkıyor. Yaşadığı adresi biliyorum resmi bir dayanağım olmadığından haciz yapamıyorum. Meslektaşım derken bile midemi bulandıran bu şahsiyet bunu bir inat meselesi haline getirmiş olup yaptığım bütün girişimler olumsuzluklarla sonuçlanmıştır.

Verdiğim bu örnek belki istisnai bir durum ama aksi durumlarda da sonuç alamadığımız bir çok takip yok mu ?

Deveye sormuşlar boynun niye eğri nerem doğru ki demiş. bizimki de o hesap...
Old 05-03-2008, 23:43   #25
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Sayın Av.Zeynep,

Yarın bir dolu icra ceza dosyam var ve yarısından fazlası, duruşma gününden önce İNFAZ olmuş...

Açık konuşmak gerekirse, dosyaların en erken infaz aracısı, İİK şemsiyesi altında yasal bir uygulama olan MBB dosyaları ve banka blokeleri idi. Hürriyeti tahdit yahut yeni mali portföy girişimi içindeki borçlular için etkin bir "geçici" engel ve dolayısıyla ödeme aracı olma özelliğini koruyan bir yasa maddesini iptal etmek, umarım haklı bir değişim ve bizlerin tepkileri de haksızdır.

Saygılarımla...
Old 06-03-2008, 01:30   #26
Av. Can DOĞANEL

 
Varsayılan

İptal gerekçesi 337'nin gereksizliği değil, aynı eylem için iki farklı maddede iki farklı yaptırımın düzenlenmesi(-ymiş). Bu nedenle bunu ortadan kaldıranlar şunu düşündü mü bunu düşündü mü? gibi söylemler hukuki bir meseleye sokaktaki adam yorumları oluyor.

Kanun yapma tekniğini iyi kavramış, başta Anayasa'nın ruhunu bilen hukukçuların fikirleri alınarak yasa yapılsa böyle acayip durumlar olmaz. 5237 sayılı TCK'nun pek çok maddesi de Anayasa Mahkemesinin önünde.. Üzerinde ülkenin en önemli Ceza Hukukçuları tarafından yıllarca çalışılmış, Dönmezer tasarısını elinin tersi ile masadan aşağı itenler, yarın iptaller gelmeye başlayınca ne yapacaklar acaba? Yasa yapma saikiniz inatlaşma olursa ve inatlaştığınız sistemin kendisi ise daha çok iptal gelir ve her iptal yeni bir kaotik durum yaratır.
Old 06-03-2008, 10:16   #27
av.zuhala

 
Varsayılan

Madde 76 - Mal beyanında bulunmıyan borçlu, alacaklının talebi üzerine beyanda bulununcaya kadar icra mahkemesi hakimi tarafından bir defaya mahsus olmak üzere hapisle tazyik olunur. Ancak bu hapis üç ayı geçemez.

Peki md 337 kaldırılınca bu maddenin tatbiki mümkün olmazmı?Gerçi bu madde "beyanda bulununcaya kadar "şeklinde dar bir alanı kapsanıyor .Yine de ben iki gündür bunu düşünüyorum ama Anayasa mahkemesinin daha gerekçeli kararı açıklanmadan mal beyanından ceza davalarını düşüren sayın hakimlerimiz benden önce düşünmüşlerdir herhalde değilmi?
Sevgili meslektaşlarım bir de sizin görüşlerinizi bekliyorum.
Old 06-03-2008, 11:05   #28
Av.Mikail Altintas

 
Varsayılan

Bugün sabah yaşadığım bir olayı sizinle paylaşmak istiyorum,

Sabah büromu açtım bugünkü yapılacak işleri irdelerken Telefonum çaldı. Telefonu açtığımda 5 aydır peşinde olduğum ve hakkında Mal Beyanında Bulunmamadan dolayı hapis cezası aldırdığım boçlu vardı karşımda. Bana sözlediği cümle aynen şöyle: " Avukat Bey Mal beyanında bulunmamadan dolayı hapis cezası Kalkmış bundan sonra napacaksın bakim " dedi. Ne diyeceğimi bilemedim. Kendimi bu olaydan sonra çok güçsüz hissettim.

İcra Mahkemeleri, Anayasanın AB'ye uyum yasalarıyla getirilen " Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz'" şeklindeki hükmünü gerek göstererk iptal talebinde bulunuyordu.

Arkadaş ne AB ne başka bir şey TAKİBİN SELAMETİ AÇISINDAN OLMASI GEREKEN BİR HÜKüMDÜ.

Artık bundan sonra bol bol Taahhüt almamız gerekiyor gibi. Gerçi Sözleşmeden doğan yükümlülüğe uymamadan dolayı verilmeyecek olan hapis cezaları da taahhüdü ihlali de kapsamıyormu ki? Yani ufukta o da kalkacağına dair dumanlar var .....

Saygılarımla...
Old 06-03-2008, 12:13   #29
ALTINCABA

 
Varsayılan

ANAYASA MAHKEMESİNİN 28.02.2003 R.Gazete yayın tarih ve 2001/415 esas 2002/166 karar sayısı 21.11.2002tarihli kararını lütfen inceleyiniz. mahkemenin önceden karara bağladığı bir hususu nasıl değiştirdiği konusu da yine değerlendirmeye açıktır. Formda Mal beyanı Konu başlığı olarak arandığında mevcut sayfa açıldığından aynı kararda başkaca maddelere değinilmiş olsa da öncelikle bizi ilgilendiren 337. maddenin değerlendirilmesine ve hakkında verilen karara dikkatinizi çekmek istiyorum böyle bir karar varken ne yapılmalıdır. Saygılarımla.

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Resmi Gazete tarih/sayı:28.02.2003/25034
Esas Sayısı : 2001/415
Karar Sayısı : 2002/166
Karar Günü : 21.11.2002


II- İTİRAZLARIN GEREKÇELERİ
İtiraz yoluna başvuran Mahkemelerin gerekçeleri özetle

2- “MADDE 337 - (Değişik : 18/2/1965 -538/132 md.) Müddeti içinde beyanda bulunmak üzere mazereti olmaksızın icra dairesine gelmeyen veya yazılı beyanda bulunmayan borçlular, alacaklının şikâyeti üzerine, tetkik mercii tarafından on günden bir aya kadar hafif hapis cezasıyla mahkûm edilir. Borçlunun haczi kabil mallarını alacaklının bildiği veya bilmesi lazım geldiği ispat olunursa borçluya ceza verilmez.
162, 209, 216 ncı maddeler hükümlerine muhalefet eden müflis hakkında da iflâ s idaresinin vereceği müzekkere üzerine tetkik mercii tarafından aynı ceza hükmolunur.”

VI- ESASIN İNCELENMESİ
B- Yasa’nın 337. Maddesinin Birinci Fıkrasının İncelenmesi
İtiraz başvurularında, icra takibinin dayanağı olan işlemlerin bir alacak borç ilişkisinden kaynaklandığı ve temelinde bir sözleşme olduğu, sözleşmenin yerine getirilememe sebebiyle Yasa’da özgürlüğü bağlayıcı ceza öngörüldüğü, bunun ise Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırılık oluşturduğu ileri sürülmüştür.
İtiraz konusu kuralda, hakkında icra takibinde bulunulan borçluya, takibin niteliğine göre yasada belirtilen sürede, kendisinin veya üçüncü kişilerin elinde bulunan mal, alacak ve haklarından borca yetecek miktarını haklı neden olmaksızın yazılı veya şifahen icra dairesine bildirmemesi halinde hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüştür.
Bu suçun konusu, cebri icra işlemlerinin yürütülmesi sırasında borçluya yasa ile getirilen bir yükümlülüktür. Nitekim bu husus, mal beyanında bulunmama suçunu konu alan 11.12.1957 günlü, 16-28 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme kararında, “prensip itibariyle İcra ve İflas Kanunu’na vazolunan cezai hükümler borçluyu kanun emirlerine itaate mecbur etmek ve dolayısıyla alacaklının hakkını kolayca istihsal eylemek için bir nevi müeyyideden ibarettir.” şeklinde açıklanmıştır.
İtiraz konusu kuralda düzenlenen suç konusu eylem, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasında sözü edilen, doğrudan sözleşmenin yükümlülüğünün yerine getirilememesi olmayıp, kanunla getirilen mal beyanında bulunma yükümlülüğünün yerine getirilmemesidir. Bununla korunmak istenen hukuki yarar, yasa hükmüne uymak suretiyle cebri icranın etkin bir şekilde yürütülerek kamu otoritesinin sağlanmasıdır.
Bu nedenlerle kural, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Old 06-03-2008, 13:59   #30
avegunduz

 
Varsayılan Halk İÇİnde Muteber Bİr Nesne Yok Devlet Gİbİ (!)

Devletin icra ve iflas dairelerini kurmaktaki amacı, vatandaşın alacağını kendi yöntemleriyle almasını önlemek, dolayısıyla da anarşiyi önlemekse o zaman üstlendiği bu işi doğru dürüst yapmalı. Mal beyanında bulunmamadan dolayı ceza kalksın, kimse de medeni ilişkilerinden dolayı hürriyetinden yoksun bırakılmasın. Ama dolandırıcı, kalpazan, ya da borcunu ödeyemeyen iyiniyetli kişiler de ticari hayatta ağır yaptırımlara maruz bırakılsın, kredi çekemesin, ya da borç alamasın. Devlet sosyalliğini gösterip yaşayabileceği kadar maaş versin eğer pozitif ayrımcılık yapıp zayıfı(!) koruyacaksa. Pozitif ayrımcılık abartıldıkça zayıf güçlenir, adaletsiz hukuksuz bir durum ortaya çıkar çünkü. Dolandırıcılıkta artık savcılıklarca hukuki meseledir diye "kovuşturmaya yer olmadığına" diye karar verilmesin. Bir kişinin ya da şirketin aleyhine icra iflas dairelerinde yüzlerce takip dosyası bulunmasına, devlet, yer vermemeli. Eğer böyle olursa dengemiz bozulur. Artık millet senedini çekini avukatlara değil tahsilcilere vermeye başlar ki o zaman tefe hortlar anarşi çıkar. Devlet devletliğini yapsın ki kimse devlet olmaya kalkmasın.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
mal beyanında bulunmama avslh Meslektaşların Soruları 12 13-03-2008 16:25
mal beyanında bulunmama ideal hukuk Meslektaşların Soruları 7 03-05-2007 16:16
Mal Beyanında Bulunmama burak Hukuk Soruları Arşivi 22 16-09-2006 17:01
Mal Beyanında Bulunmama glossator Meslektaşların Soruları 5 17-04-2002 21:36
Mal Beyanında Bulunmama İlgili Hukuk Soruları Arşivi 1 12-02-2002 01:38


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08860302 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.