Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Yargılamanın iadesi - usulsüz tebligat - süre

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 26-06-2007, 13:49   #1
atagin2

 
Varsayılan Yargılamanın iadesi - usulsüz tebligat - süre

Arkadaşlar sitede aradım ama benzer bir sorun bulamadım, bu nedenle hukuki sorunum aşağıdaki gibidir. Yorum ve yardımlarınızı bekliyorum.

Bir bankada çalışan A. aleyhine çalıştığı banka tarafından veznede eksik çıkan paranın zimmete geçirilmiş olduğu iddiası ile tazminat davası açılıyor.

A o sırada eşinden boşandığı için adresinden ayrılmış ve o adrese bağlı muhtarda da kayıtlı değil. Tebligatlar bu yüzden iade edilmiş ve zabıta araştırmasından da sonuç alınamadığı için mahkemece ilanen tebliğe karar verilmiş.

İlanen tebliğ kararının sonraki celksesinde ise banka vekili A' nın bankadaki adresine T.K.' nun35. maddesine göre tebligat yapılmasını talep etmiş. Mahkeme de ilanen tebliğden vazgeçmemiş ama 35' e göre tebligat yaparak taraf teşkili sağlamış.

Sonraki aşamada bilirkişi raporu dahi A' nın lehine iken mahkemece banka lehine hüküm kurulmuş ve hüküm de 35 e göre müvekkil olmadığı adrese tebliğ edilerek kesinleşmiş.

Olayda yargılamanın iadesi yoluna başvurulabilir mi?

Old 27-06-2007, 00:17   #2
mehmet sirn

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan atagin2
İlanen tebliğ kararının sonraki celksesinde ise banka vekili A' nın bankadaki adresine T.K.' nun35. maddesine göre tebligat yapılmasını talep etmiş. Mahkeme de ilanen tebliğden vazgeçmemiş ama 35' e göre tebligat yaparak taraf teşkili sağlamış.
Olayda yargılamanın iadesi yoluna başvurulabilir mi?

Bankadaki adresine derken neyi kastettiğinizi anlayamadım. Eğer bankaya bildirilen adresten söz ediyorsanız; bu adrese T.K'nun 35. maddesine göre tebligat yapılabileceğini düşünüyorum.

çünkü;

Alıntı:
T.K Madde:35:.................
Ek fıkra: 06/06/1985 - 3220/12 md.)
Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, taraflar arasında yapılan, imzası resmi merciler önünde ikrar olunmuş sözleşmelerde belirtilen adresler ile kamu kurum ve kuruluşları ve kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına, ticaret sicillerine ve esnaf ve sanatkarlar sicillerine verilen en son adreslerdeki değişiklikler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.


Davacı banka ile müvekkiliniz arasında imzalanan bir sözleşme varsa (ki olması gerekir) ya da banka müvekkilizden ikametgahının yazılı olduğu herhangi bir belge istemişse buradaki adrese 35. maddeye göre tebligat yapılabilir.

Eğer tebligatın usulsüz olduğunu düşünüyorsanız, 445. maddede belirtilen hangi sebepten dolayı yargılamanın iadesini talep edeceğinizi bilemiyorum. Çünkü görünürde sizin olayınıza birebir uyan bir sebep yok. Ancak
"Hükme temel olan ilamın kesin bir hükümle ortadan kalmış olmas" olabilir gibi gözükse de öncelikle tebligatın usulsüz olduğunu mahkeme kararı ile ispatlamanız gerekir. Fakat sulsüz yapılan tebligatın bu fıkraya uyduğundan şüpheliyim.



Alıntı:
Medeni yargılama usulü kanununda belirtilen 10 yargılama sebebi şunlardır:

1- Yargılama sırasında elde edilemeyen bir senet veya belgenin hükümden sonra ele geçirilmiş olması,
2- Hükme temel olan senedin sahte olduğunun sonradan anlaşılması,
3- Hükme temel olan ilamın kesin bir hükümle ortadan kalmış olması,
4- Tanıklığı hükme temel olan tanığın hükümden sonra yalan tanıklık etmeden mahkum olması,
5- Bilirkişinin kasıtlı olarak gerçeğe aykırı açıklamada bulunduğunun hükmen belirlenmesi,
6- Lehine hüküm verilen tarafın yalan yere yemin ettiğinin, kendi ikrarı veya yazılı bir delille belirlenmesi,
7- Lehine hüküm verilen tarafın başka bir hile kullanmış olması,
8- Vekil veya mümessil olmayan kimseler huzuru ile davanın görülüp hükme bağlanmış olması,
9- Davaya bakmaktan çekinmek zorunda olan bir hakim tarafından yargılama yapılmış ve hüküm verilmiş olması,
10- Tarafları, dava sebebi ve konusu aynı olan bir dava hakkında birbirine aykırı iki hükmün bulunması,
11- Taraflarca, alacaklıları veya davayı kaybedenin yerine geçenleri zarara sokacak bir hile yapılmış olması,



Alıntı:
Özet: Yorum yoluyla yasada sayılanlar dışında yargılamanın ladesi nedenleri yaratılamaz. Bu bağlamda Yargıtay inançları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Karan ile maki tefrik komisyonları ve bu komisyonların çalışmalarının hukuken geçerli olduğunun kabul edilmesi, yargılamanın ladesi nedeni sayılamaz. (1086s.HUMK.m.445)
Taraflar arasındaki yargılamanın iadesi davasının yapılan duruşması sonunda, talebin reddi yolunda kurulan hüküm Yargıtayca incelenmesi talep sahibi Durmuş, Ali tarafından îstenilmekle, suresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü.
Davacı vekili 8.5.1998 havale tarihli dilekçesiyle. V... Kasabası eski 1006, yeni 1598 parsel sayılı taşınmazın genel arazi kadastrosunda Hazine adına tespit edildiği, taşınmazın Eylül 1309 yoklama tarih 287 sıra numaralı tapu kaydıyla kendilerine ait olduğu, adlarına tescil iddiasıyla dava açtıkları, tapulama mahkemesinin, orman tahdit haritasının uygulanmasına dayalı araştırma ve keşif sonucu düzenlenen bilirkişi raporuyla, çekişmeli taşınmazın orman sınırları içinde olduğunun belirlendiği gerekçesiyle davalarının reddine, taşınmazın tutanağının iptaline ilişkin 9.4.1982 gün ve 1980/7,73-31 sayılı kararının Yargıtay Yedinci Hukuk Dairesinin 22.6.1982 gün ve 1982/7883-7959 sayılı karan ile onama kesinleştiği, daha sonra 7 numaralı orman kadastro komisyonunca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarıldığı ve Hazine adına tapu kaydı oluşturulduğu, bu tapu kaydının iptali ve taşınmazın adlarına tescili için aynı sav île açtıkları davanın tutunulan tapu kaydının gayrı sabit hudutlar içerdiği, çekişmeli taşınmaza uysa bile tapu kaydının miktarına itibar edilmesi gerektiği gerekçesiyle reddine ilişkin ……. Üçüncü Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.12.1990 gün ve 1989/3-1173 sayılı kararının Yargıtay Yirminci Hukuk Dairesinin 10.4.1995 gön ve 1994/7533-4250 sayılı karan ile onama kesinleştiği, çekişmeli taşınmazın 1952 yılında makiye tefrik edilen alanda kaldığı halde, mahkemece daha önce bu konuda bir araştırma yapılmadığı, sözü edilen kararların kesinleşmesinden sonra Yargıtay İnançları Birleştirme Büyük Genel Kurulunca maki tefrik komisyonları ve yaptıkları işlemlerin yasal olarak geçeni olduğunun kabul edilmesinin yargılamanın iadesi nedeni olduğu, bu sebeple Asliye Üçüncü Hukuk Mahkemesinin 24.12.1990 tarih ve 1989/3-173 sayılı kararının yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılacak çekişmeli taşınmazın Hazine adına olan tapusunun iptali ile davacı adına tescili iddiasıyla dava açmışlardır. Mahkemece, iteri sürülen nedenlerin yasada sayılan yargılamanın iadesî sebeplerinden hiç bîrine uymadığı gerekçesiyle talebînin reddine karar vermiş, hüküm davacı Durmuş Ali tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay Yirminci Hukuk Dairesinin 10.4; 1995 gün ve 1994/7533-4250, sayılı kararında özetle "Çekişmeli taşınmazın 1744 sayılı Yasa île değişik 683,1 sayılı Yasanın 2. madde uygulamasına konu edilmediği, 2896 sayılı Yasa ile değişik 6831 Sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince orman olarak sınırlandırıldığı gibi, 2/B madde uygulamasına da konu olmadığı, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğu konusunda tapulama mahkemesinin 9.4.1982 gön ve 773/31 sayılı kararının kesin hüküm bulunduğuna" işaret edilmiştir.
Yargılamanın iadesi sebepleri HÜMY.nın 445. maddesinde sınırlı olarak sayılmıştır. Yorum yoluyla başka nedenler yaratılamaz. Kesinleşmiş mahkeme kararından sonra gelişen Yargıtay Kararları ile kabul edilen hukuki olgular yasada yargılamanın iadesi sebebi olarak düzenlenmemiştir. Yargıtay İnançları Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı ile maki tefrik komisyonları ve bu komisyonların çalışmalarının hukuken geçerli olduğunun kabul edilmesi, yargılamanın iadesi nedeni oluşturamaz. Bir an için yargılamanın iadesi nedeni olduğu kabul edilse bile, davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının değişebilir nitelikte sınırlar içerdiği, kapsamının yüzölçümüne değer verilerek belirleneceği, çekişmeli taşınmazın bu tapu kaydının yüzölçümü ile kapsamı dışında bulunduğu, yargılamanın iadesi yoluyla kaldırılması istenen kararda tartışılmış ve kabul edîlmiştir.Kaldı ki ; tutunulan tapu kaydı kapsamında olmadığı belirlenen çekişmek taşınmazın îçtihadı birleştirme kararı île kabul, edilen özel yasalara göre oluşturulmuş bir tapu kaydı da yoktur.
Açıklanan nedenlerle, davacı gerçek kişinin tüm temyiz îtirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), onama harcının temyiz edene yükletilmesîne, 14.3.002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(Y. Yirminci Hukuk Dairesi, 14.3.2002 T., 2001/10904 E., 2002/2198 K.)

Old 27-06-2007, 08:25   #3
köktaş

 
Varsayılan

Sayın Atagin 2,

yukarıda belirttiğiniz olayda tebligat hilesi göremedim. Tebligat hilesine dayanaraktan yargılamanın iadesini isteyebilmeniz için karşı tarafın yanlış bir adres gösterip gelen tebligatı da imza atarak başkasına aldırtması durumunda söz konusu olabilir. İzah ettiğiniz olayda tebligatın usulsüz olduğunu düşünmüyorum.Şayet tebligat usulsüz olsaydı Yargılamanın İadesini 445/7 ye dayanaraktan talep edebilirdiniz. Açıkçası işinizin zor olduğunu düşünüyorum. İyi çalışmalar.
Old 29-06-2007, 19:12   #4
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan

Olayda usulsüz tebligat olup olmadığı bir yana, usulsüz tebligata dayalı olarak şeklen kesinleşmiş karara karşı yasa yolu temyizdir.

Saygılarımla.
Old 01-07-2007, 21:52   #5
Av. Ö.Erol Yavuz

 
Varsayılan usulsüz tebligat ve kesinleşmiş kararın temyizi

Kesinleşmiş dahi olsa usulsüz tebligatın sözkonusu olması halinde bozmaya güzel bir örnek aşağıda eklidir. Faydalı olmasını dilerim.

Saygılarımla.

T.C
Yargıtay
10.Hukuk Dairesi
2000 / 4029 E.
2000 / 4206 K.

SSK Genel Müdürlüğü Adına Av.M. Can ile 1-E. Yücetan 2-A. Kayabaş aralarındaki dava hakkında İzmir 3.İş Mahkemesinden verilen 06.12.1999 günlü ve 787-841 sayılı hükmün temyizen incelenmesi davalı E. Yücetan vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Dava, davalı işveren E. Yücetan'a ait ....................... Seferihisar İZMİR adresindeki özel bina inşaatı işyerinde sıva işinde çalışan sigortalı işçi A. Kaya'nın 26.11.1993 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 48.20 oranında malul kalması üzerine Kurumca yapılan Sosyal Sigorta yardımlarının 506 Sayılı Kanunun 10 ve 26.maddeleri uyarınca rücuan ödetilmesi istemine ilişkin olup, davalı E. Yücetan'ın yaz aylarında yukarıda belirtilen adreste, kışın ise ..................................ALMANYA adresinde ikamet ettiği dava dosyasında bulunan SSK Müfettişi tarafından düzenlenen 25.09.1997 günlü rapor ve ilgisi nedeniyle bu dosyaya celbedilen İzmir 2.İş Mahkemesi'nin 1996 / 252 sayılı dava dosyasından davalı E Yücetan'a Almanya'daki adresine çıkartılan tebligattan açıkça anlaşıldığı halde, davalıya mülkiyeti kendisine ait olup, zabıta araştırmasına göre kiracısının oturduğu Tepecik İZMİR adresinden ilanen tebligat yapılarak verilen 06.12.1999 gün ve 787 / 841 sayılı hükmün; yine aynı adrese ilanen tebliğini müteakip davacı SSK ' nun temyizi üzerine Dairemizin 21.02.2000 gün ve 811-920 sayılı kararı ile onandıktan sonra davalı vekilince, 05.05.2000 günlü dilekçe ile onama kararının kaldırılarak usulsüz tebligata dayalı hükmün bozulmasına karar verilmesi istenilmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesine göre Yargıtay Kararlarına karşı karar düzeltme isteminde bulunulamayacağı öngörülmüş ise de; dava konusu somut olayda davalı E. Yücetan'a yöntemince yapılmış bir tebligat bulunmadığından Dairemizin maddi hataya dayalı 21.02.2000 gün ve 811 / 920 sayılı onama kararı kaldırılarak, maddi hata sonucu verilen kararın diğer tarafa lehine usuli kazanılmış hak doğurmayacağı da gözetilerek yeniden yapılan inceleme sonucunda davalıya usulüne uygun tebligat yapılarak, göstereceği deliller de toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davalının gerçek adresine tebligat yapılmaksızın, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: 1- Dairemizin, maddi hataya dayalı 21.02.2000 gün ve 811 / 920 sayılı Onama kararının kaldırılmasına,

2-Mahalli mahkemenin 06.12.1999 gün ve 787 / 841 sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı E.Yücetan yararına BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.06.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak Özel Arşiv
Old 29-03-2011, 16:35   #6
thanatos

 
Varsayılan

usulsüz tebligatla kesinleşmiş kararlarda usulsüz tebligatı öğrenmeden itibaren başlayacak temyiz süresi içerisinde dava temyiz edilebilir. benzer olayı uyguladım. temyiz ile beraber tedbir ve temyizi duruşmalı istemenizi tavsiye ederim.
Old 01-04-2011, 01:20   #7
korhanerk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan thanatos
usulsüz tebligatla kesinleşmiş kararlarda usulsüz tebligatı öğrenmeden itibaren başlayacak temyiz süresi içerisinde dava temyiz edilebilir. benzer olayı uyguladım. temyiz ile beraber tedbir ve temyizi duruşmalı istemenizi tavsiye ederim.

kesinleşmiş kararları mı öğrenme tarihinden sonra temyiz edip bozdurdunuz?
Örnek kararı yayınlarsanız çok sevinirim.
Old 01-04-2011, 01:38   #8
korhanerk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Ö.Erol Yavuz
Kesinleşmiş dahi olsa usulsüz tebligatın sözkonusu olması halinde bozmaya güzel bir örnek aşağıda eklidir. Faydalı olmasını dilerim.

Saygılarımla.

T.C
Yargıtay
10.Hukuk Dairesi
2000 / 4029 E.
2000 / 4206 K.

SSK Genel Müdürlüğü Adına Av.M. Can ile 1-E. Yücetan 2-A. Kayabaş aralarındaki dava hakkında İzmir 3.İş Mahkemesinden verilen 06.12.1999 günlü ve 787-841 sayılı hükmün temyizen incelenmesi davalı E. Yücetan vekili tarafından istenilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Dava, davalı işveren E. Yücetan'a ait ....................... Seferihisar İZMİR adresindeki özel bina inşaatı işyerinde sıva işinde çalışan sigortalı işçi A. Kaya'nın 26.11.1993 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu % 48.20 oranında malul kalması üzerine Kurumca yapılan Sosyal Sigorta yardımlarının 506 Sayılı Kanunun 10 ve 26.maddeleri uyarınca rücuan ödetilmesi istemine ilişkin olup, davalı E. Yücetan'ın yaz aylarında yukarıda belirtilen adreste, kışın ise ..................................ALMANYA adresinde ikamet ettiği dava dosyasında bulunan SSK Müfettişi tarafından düzenlenen 25.09.1997 günlü rapor ve ilgisi nedeniyle bu dosyaya celbedilen İzmir 2.İş Mahkemesi'nin 1996 / 252 sayılı dava dosyasından davalı E Yücetan'a Almanya'daki adresine çıkartılan tebligattan açıkça anlaşıldığı halde, davalıya mülkiyeti kendisine ait olup, zabıta araştırmasına göre kiracısının oturduğu Tepecik İZMİR adresinden ilanen tebligat yapılarak verilen 06.12.1999 gün ve 787 / 841 sayılı hükmün; yine aynı adrese ilanen tebliğini müteakip davacı SSK ' nun temyizi üzerine Dairemizin 21.02.2000 gün ve 811-920 sayılı kararı ile onandıktan sonra davalı vekilince, 05.05.2000 günlü dilekçe ile onama kararının kaldırılarak usulsüz tebligata dayalı hükmün bozulmasına karar verilmesi istenilmiş olmakla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.

5521 Sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 8. maddesine göre Yargıtay Kararlarına karşı karar düzeltme isteminde bulunulamayacağı öngörülmüş ise de; dava konusu somut olayda davalı E. Yücetan'a yöntemince yapılmış bir tebligat bulunmadığından Dairemizin maddi hataya dayalı 21.02.2000 gün ve 811 / 920 sayılı onama kararı kaldırılarak, maddi hata sonucu verilen kararın diğer tarafa lehine usuli kazanılmış hak doğurmayacağı da gözetilerek yeniden yapılan inceleme sonucunda davalıya usulüne uygun tebligat yapılarak, göstereceği deliller de toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken davalının gerçek adresine tebligat yapılmaksızın, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

O halde temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.

SONUÇ: 1- Dairemizin, maddi hataya dayalı 21.02.2000 gün ve 811 / 920 sayılı Onama kararının kaldırılmasına,

2-Mahalli mahkemenin 06.12.1999 gün ve 787 / 841 sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı E.Yücetan yararına BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 08.06.2000 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Kaynak Özel Arşiv

çok enteresan ve kıymetli bir karar.Yargıtaydan 445 in hiç bir şartına uymayan üstelik iş davasına karşı yargılamanın iadesi kararı çıkmış.

Benzer bir olay başımda var o yüzden bu saate kadar uğraşmaktayım. Kısaca özetlersem izale-i şuyu davasında dava ölmüş kişi aleyhine açılıyor. Usulsüz tebliğatlar yapılıyor sonuçta dava bitiyor ve kesinleşiyor.Satış henüz olmamış. Tabi davadan bii haber mirasçılar durumu öğreniyor. Şimdi bu durumda aslında ölü olan davalı murisin mirasçıları izale-i şuyu davasını iptal ettirmek istiyorlar. Acaba sizin sunduğunuz karara binaen yargılamanın yenilenmesi yoluna mı başvurulmalı yoksa tebligat kanunu 32. maddeye göre temyiz mi edilmeli?

Dava ölü kişiye açıldığı için dosyada murisin mirasçılarının adı geçmiyor bu durumu da göz önünde tutarak değerlendirin lütfen.
Old 01-04-2011, 13:33   #9
Av.Suna SOYDAŞ

 
Varsayılan

Ölü kişiye karşı açılan bir dava olduğu için veraset ilamı ile beraber mirasçılar adına kararı temyiz etmeniz gerekmektedir. Bir de bu işlemde ölü kişiye karşı açılan bir dava olması sebebi ile cezai yönden de suç unsuru olduğunu düşünüyorum. Bu konuda Savcılığa da suç duyurusunda bulunabilirsiniz.
Old 02-04-2011, 11:04   #10
thanatos

 
Varsayılan

Sayın Korhanerk
temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olan bir kararda usulsüz tebligata dayanarak kesinleşme süresinden yaklaşık 6 ay sonra temyiz ettik. öğrenme tarihimiz 6 ay sonrasıydı. yargıtayda duruşma talep ettik. henüz duruşma günü belli olmadı.
ama önemli olan kararın bu şekilde temyiz edilebilmesi ve eğer tebligat usulsüz ise kararın bozulacak olması. karar elime geçtiğinde burdan yayınlarım(sizin için biraz geç olsa da, başka yararlanmak isteyebilecekler için)
Old 02-04-2011, 21:52   #11
korhanerk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan thanatos
Sayın Korhanerk
temyiz edilmeyerek kesinleşmiş olan bir kararda usulsüz tebligata dayanarak kesinleşme süresinden yaklaşık 6 ay sonra temyiz ettik. öğrenme tarihimiz 6 ay sonrasıydı. yargıtayda duruşma talep ettik. henüz duruşma günü belli olmadı.
ama önemli olan kararın bu şekilde temyiz edilebilmesi ve eğer tebligat usulsüz ise kararın bozulacak olması. karar elime geçtiğinde burdan yayınlarım(sizin için biraz geç olsa da, başka yararlanmak isteyebilecekler için)


Yok bizim içinde geç değil.Hala bize usulüne uygun bir tebigat yok biz durumu şifahen öğrendik. Tek bir problemim kaldı. Dosyada doğrudan adımız yok. Dosyada aslında ölü olan şahsın adı geçiyor. Bu durum da ben murisin mirasçıları olarak temyiz dilekçesinin arkasına veraset ilamı ekleyerek dilekçeyi vericem bakalım ne olucak.
Old 30-07-2011, 14:30   #12
kadirkumbasar

 
Varsayılan

aynı konu benim başımda da var. Müvekkil laeyhine boşanma davası açılmış, yargılamaya ilişkin tüm tebligatları muhtar müvekkil kaydının o mahallede olmamasına rağmen ( nüfus ve ikamet kayıtlarında durum sabit) imza ile kabul etmiş. Hakimle konuştum, iadei muhakeme iste dedi.Ama yukarıda yazan arkadaşın başına gelenler benim de başıma gelir diye korkuyorum.
Old 30-07-2011, 14:32   #13
kadirkumbasar

 
Varsayılan

bu arada konuyla ilgili beni ve diğer ilgileri üzecek bir karar

T.C.
YARGITAY
Onbirinci Hukuk Dairesi
Esas No : 2004/11993
Karar No : 2005/9473
Tarih : 10.10.2005



yargılamanın yenilenmesi ( Hükmün Tebliğinde Hile Aldatma Sabit Olmadıkça Usulsüz tebligat yargılamanın yenilenmesi Sebebi Olmadığı )
HÜKMÜN TEBLİĞİNDE HİLE ( Aldatma Sabit Olmadıkça Usulsüz tebligat yargılamanın yenilenmesi Sebebi Olmadığı )
USULSÜZ tebligat ( Hükmün Tebliğinde Hile Aldatma Sabit Olmadıkça yargılamanın yenilenmesi Sebebi Olmadığı )
KESİNLEŞEN MAHKEME KARARININ İPTALİ TALEBİ ( Hükmün Tebliğinde Hile Aldatma Sabit Olmadıkça Usulsüz tebligat yargılamanın yenilenmesi Sebebi Olmadığı )

ÖZET :

Davacı, yargılamanın yenilenmesi ile kesinleşen mahkeme kararının iptali talebinde bulunmuştur. yargılamanın yenilenmesi HUMK'da tahdidi olarak sayılmıştır. Sayılan nedenler arasında usulsüz tebligat bulunmamaktadır. Hükmün tebliğinde hile, aldatma sabit olmadıkça usule aykırı yapılan tebligat Yargılanmanın yenilenmesi nedeni değildir. Somut olayda, hükmün tebliğinde hile, aldatma olduğu ispat edilememiştir. Bu durum karşısında davanın reddi gerekir.

DAVA :

Taraflar arasında görülen davada Aydın Asliye 2. Hukuk Mahkemesi'nce verilen 19.07.2004 tarih ve 2003/913 - 2004/2 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi M ... AŞ. Vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi D.R tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

KARAR :

yargılamanın iadesini isteyen A Gıda Ltd. Şti. vekili, daha önce müvekkili hakkında açılan haksız rekabet davasında, müvekkilinin taşındığı adrese tebligat Kanunu'nun 35'inci maddesi hükmüne göre tebligat yapıldığını, M... AŞ.'nin bayisi iken ekonomik kriz nedeniyle işyerini boşaltıp, işyeri sahibine verdiğini, işyeri sahibinin de bunu H. isimli şahsa kiraladığını, müvekkilinin bayiliği hiç bırakmadığını, eski işyerinde yapılan tespitin müvekkili ile ilgisinin bulunmadığını, 01.10.2003 tarihli noter ihtarı ile bayiliğin bırakıldığının davacıya bildirildiğini, davacının izni olmadan markasının kullanılmadığını, haksız rekabete neden olunmadığını ileri sürerek, yargılamanın yenilenmesine karar verilmesini ve yenilenen yargılama sonucu davacının davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Karşı taraf, davaya yanıt vermemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamından davalının eyleminin haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle önceki karardan dönülerek, davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, M ... AŞ. vekili temyiz etmiştir.

Dava, yargılamanın iadesi talebi ile kesinleşen mahkeme kararının iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, yargılamanın iadesini isteyen A Gıda. Ltd. Şti.'nin daha önce hakkında açılan haksız rekabet davasında, taşındığı adrese tebligat Kanunu'nun 35'inci maddesi hükmüne göre tebligat yapılması nedeniyle savunma hakkının kısıtlandığı gerekçesiyle yargılamanın iadesi talebi kabul edilmiş ve önceki karardan dönülmüştür. İşbu dava HUMK. 445n'nci maddesi hükmüne göre açılmış ve M ... AŞ.'nin davalının adresini bildiği halde eski adrese tebligat yaptırdığı ileri sürülmüş bulunmaktadır. yargılamanın yenilenmesi sebepleri HUMK'nun 445 ve 446'ncı maddelerinde tahdidi olarak sayılmıştır. Bunlar içinde tebligatın usulsüz olarak yapılması ve bu şekilde kararın kesinleştirilmesi yargılamanın yenilenmesi sebepleri arasında sayılmamıştır. Kaldı ki, tarafların dayandığı tespit dosyasındaki ve davalının M ... AŞ.'ne çektiği ihtarnamede belirtilen adresin daha önceden kullanıldığı sabit olup, M.... AŞ.'nin dava dilekçesi ve hükmün tebliğine ilişkin bir hile ve hüda iddiası da ispat edilememiştir. Bu itibarla, mahkemece, yargılamanın iadesi talebinin şartları oluşmadığından reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

SONUÇ :

Yukarıda açıklanan nedenlerle M... AŞ. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 10.10.2005 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 28-11-2011, 19:06   #14
korhanerk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan korhanerk
Yok bizim içinde geç değil.Hala bize usulüne uygun bir tebigat yok biz durumu şifahen öğrendik. Tek bir problemim kaldı. Dosyada doğrudan adımız yok. Dosyada aslında ölü olan şahsın adı geçiyor. Bu durum da ben murisin mirasçıları olarak temyiz dilekçesinin arkasına veraset ilamı ekleyerek dilekçeyi vericem bakalım ne olucak.

Nihayet Dava sonuçlandı. Yasa yollarından temyize gitmiştim. Karar lehime bozuldu. İzaliyi şuuyu iptal ettirdik. En kısa zamanda kararıda koyucam foruma.
Old 15-11-2012, 20:02   #15
özel hukuk bürosu

 
Varsayılan teşekkürler bir sorum var

Konuya ilişkin açıklamalarınız için çok teşekkürler.. Karar düzeltme mi, temyiz mi yapacağıma karar verememiştim. Temyiz yoluna gideceğim. Müvekkile açılan ek davada kesinleşen eski davayı öğrenmiştir. Ancak dava dosyasının içeriğine geç ulaşıldığı için öğrenme tarihi yeni davadaki tebligatın geldiği tarih mi, eski dosyadaki usulsüzlüğü araştırıp öğrendiğimiz tarih mi esas alınacak? Zira yeni gelen davanın tebligatında usulsüzlüğü anlayamamıştık, eski dosyaya gidip ulaştık, orda öğrendik..
Old 26-06-2013, 13:53   #16
Av. Yasin Yıldız

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan korhanerk
Nihayet Dava sonuçlandı. Yasa yollarından temyize gitmiştim. Karar lehime bozuldu. İzaliyi şuuyu iptal ettirdik. En kısa zamanda kararıda koyucam foruma.

Üstad; kararı paylaşabilirmisin acaba
Old 26-06-2013, 14:02   #17
Av. Yasin Yıldız

 
Varsayılan

Merhaba. Benim olayımda yaklaşık 20 sene önce müvekkillere ait taşınmazın kamulaştırılması ve tapuda ferag verilmemesi nedeniyle idare adına hükmen tescili söz konusudur.
Taşınmazın idarece kamulaştırıldığı tarihte müvekkillerin murisi olan hissedarlar ölüdür ve buna rağmen ölü kişilere tebligat yapılmış, ölü kişiler davalı gösterilerek hükmen tescil istenmiş ve ölü kişilere ilanen tebligat yapılarak tescil kararı kesinleştirilmiştir.
Müvekkiller yaklaşık 3-4 ay önce kamulaştırmasız el atma nedenine dayarak dava açmıştır. ancak alkol yasası de denilen son düzenlemelerle müvekkillerin dava açma hakkı engellenmiştir. Şimdi açıkça anayasa ve milletler arası anlaşmalara aykırı olan bu yasal düzenlemeye rağmen hakkımızı aramak istiyoruz.

Sorum ise bu durumda yargılamanın iadesini (hükmen tescil) veya temyiz isteyebilirmiyiz. İstersek zamanaşımı engeline takılırmıyız.

cevaplarınız için şimdiden teşekkür ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Usulsüz Tebligattan Sonra İdari Para Cezası/ Yargılamanın İadesi zirekli2003 Meslektaşların Soruları 0 19-06-2007 14:17
Usulsüz tebligat nakil Meslektaşların Soruları 1 23-05-2007 15:11
usulsüz tebligat gencerx07 Meslektaşların Soruları 10 24-04-2007 11:21
yargılamanın iadesi Fatma Çınar Meslektaşların Soruları 6 13-04-2006 14:19


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09303403 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.