Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

2886 sayılı yasaya göre yapılan satışlarda şufa hakkı

Yanıt
Old 14-01-2009, 23:04   #1
Jaap

 
Varsayılan 2886 sayılı yasaya göre yapılan satışlarda şufa hakkı

Sayın meslektaşlarım Milli emlak müdürlüğünün 2886 sayılı yasaya göre yapmış olduğu satışlar için tarafların ihale kararından (05.03.2005) sonra taksitle ödeme konusunda anlaşmasında; ve taksitlerin tamamlanmasını hitaben tapuda tescil işlemi gerçekleştiğinde (15.04.2008) şufa hakkını 15.11.2008 tarihinde dava yolu ile kullanan müşterek malik için kanunda öngörülen hak düşürücü süre (3 ay ve 2 yıl) geçmiş midir? Özellikle de Bk 225 anlamında hesaplamada sürenin başlangıç tarihinde hangi tarih esas alınacaktır. Saygılarımla
Old 15-01-2009, 17:19   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım,
Eski tarihli bir karar buldum.Ancak yeni kanuna nasıl adapte edilebilir,bilemedim.

Umarım işinize yarar.

Saygılarımla

T.C.

YARGITAY

6. HUKUK DAİRESİ

E. 1994/3927

K. 1994/4201

T. 11.4.1994

• ŞUF'ALI PAYIN İPTALİ VE TESCİL ( İlk İlam Tarihinden İtibaren Bir Aylık Süre İçerisinde )

• İLK İLAM TARİHİNDEN İTİBAREN BİR AYLIK SÜRE ( Şuf'alı Payın İptali ve Tescil Davası Açılabilmesi )

• SATIŞIN ÖĞRENİLMESİNİN YETERLİ OLMASI ( Şuf'a Hakkının Kullanılabilmesi İçin )

• İHALE ( Açık Teklif Usulü )

• AÇIK TEKLİF USULÜ İLE İHALE ( Şuf'alı Payın İlişkin Bulunduğu Taşınmaz )

743/m.658,659

818/m.225/2

2886/m.45


ÖZET : Şufalı payın ilişkin bulunduğu taşınmaz mal 2886 sayılı Yasanın 45. maddesi uyarınca, açık teklif sureti ile ihaleye çıkarıldığı ve yapılan ihale sonunda payın davalıda ihale suretiyle kaldığı anlaşılmaktadır.
BK.nun 225. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, ihtiyarı ve aleni müzayedelerde satış akti, satıcının ihalesi ile vücut bulur. Bu suretle tamamlanan ihalenin de resmi memur huzurunda yapılan satış akti yerine kaim olması gerekir. Böylece, tekemmül eden satış aktine muttali olduğu tarihten bir ay içersinde şufa hakkını kullanma yetkisi doğar. DAVA : Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yazılı şufa davasına dair karar, davacılar tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla; dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Dava, şufalı payın iptali ve davacı adına tescili istemine ilişkin olup, mahkeme davayı süre yönünden red etmiştir. Hüküm, davacı tarafca temyiz edilmiştir.
Davacı vekili; Maliye Hazinesine ait olan payın 9.11.1993 tarihinde davalıya satıldığını öğrendiklerini, 10.11.1993 tarihinde süresinde işbu davayı açarak şufalı payın iptalini müvekkili adına tescilini talep etmiş, mahkeme ilk ilan tarihinden itibaren bir aylık yasal sürede davanın açılmadığını gerekçe göstererek davayı süre yönünden red etmiştir.
Şuf'alı payın ilişkin bulunduğu taşınmaz mal, 13.10.1993 tarihinde 2886 sayılı Yasanın 45. maddesi uyarınca, açık teklif usulü ile ihaleye çıkarıldığı ve yapılan ihale sonunda payın davalıda ihale sureti ile kaldığı anlaşılmaktadır. BK.nun 225. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, ihtiyari ve aleni muzayedeleri de satış akti satıcının ihalesi ile vücut bulur. Bu surette tekammül eden ihalenin de resmi memur huzurunda yapılan satış akti yerine kaim olması icap eder ve böylece tekemmül eden satış aktine muttali olduğu tarihten itibaren bir ay içerisinde şufa hakkının kullanma selahiyeti doğar. İhtiyari satış mahiyetlerinden dolayı MK.nun 658 ve 659. maddelerinde yazılı hükümlerin bu olaylara da uygulama kabiliyeti vardır. Bu durumda şufa hakkının kullanılması için satışın öğrenilmesi yeterlidir. Dava, ihale tarihi olan 13.10.1993 ve tapuya tescil tarihi olan 9.11.1993 tarihleri nazara alındığında bir aylık hak düşürücü süre içinde, 10.11.1993 tarihinde süresinde açılmıştır. İşin esası incelenmek sureti ile bir karar vermek gerekirken bir aylık hak düşürücü sürenin geçirildiğinden bahisle davanın reddi hatalı görüldüğünden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile HUMK.nun 428. maddesi uyarınca hükmün ( BOZULMASINA ), istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 11.4.1994 tarihinde,oybirliğiyle karar verildi.
Old 12-12-2012, 13:44   #3
olcayhukuk

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
Taşınmazın mülkiyetinin tescilsiz kazanılması yolları EMK 633 TMK nın ise 705. maddesidir. Madde hükmü şöyledir ;
MADDE 705.- Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur.

Miras, mahkeme kararı, cebri icra, işgal, kamulaştırma halleri ile kanunda öngörülen diğer hallerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hallerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.

Dolayısıyla 2886 sayılı yasa çerçevesinde yapılan ihale cebri satış olmadığından mülkiyet ihale ile geçmez. Durum noter kanalı ile müvekkilinize bildirilmemiş ise davanız süresindedir.
BK225 maddesi uygulamasına gelince Yargıtayın ihtiyari ihalelerde ve özellikle 2886 ihalesinde cebri satış gibi kabulü ve uygulaması vardır. Ancak bu kararın doğruluğunu kabul mümkün değildir. Aksi yönde de karar bulunabilir


Yargıtay 09.03.1955 tarihli ve27/3 içtihadları birleştirme sayılı kararında şu hükme yer vermiştir;
"Bir gayrimenkulün şayi hissesinin aleni müzayede ile satılığa çıkarılması halinde, şayi hissedarlardan her birinin müazayedeye iştirak ederek satılığa arzedilen hisseyi satın almak hakkını haiz bulundukları gibi bu yola baş vurmıyarak müzayededen satın alan üçüncü şahsa karşı şufa hakkını kullanmak suretiyle de o hisseyi elde etmek salahiyetini haizdirler. Hissedarın müzayedeye iştirak etmesi, şufa hakkını kullanması demek olmayıp bilakis satılığa arzedilen hisseyi müzayede neticesinde taayyün edecek bedelle satın almak istemesidir. Muayyen bir hadden sonra hissedarın müzayededen çekilmesi de şufa hakkının istimalinden feragat olmayıp fiatı daha fazla yükseltmemek müzayede neticesini beklemek hususundaki kasdı ifade eder. Müzayededen çekilen hissedarın bu yoldaki irade tezahüründe şufa hakkından feragat kasdının da mündemiç olduğu manası çıkarılamaz. Diğer cihetden bir haktan feragat bahis mevzuu olunca feragat beyanının veya izhar edilen zımni feragat iradesinin hukuki netice husule getirmesi için bu beyan veya zımni iradenin borçluya, hadisede şufa mükellefine ( meşfuunaleyhe ) tevcih edilmiş olması şarttır. Çünki feragat beyanı tekemmülü vusule bağlı beyanlardandır. Ve bu kabil beyanlar mahiyetleri icabı diğer tarafa tevcih edilmiş olmadıkça hüküm ifade etmezler. Müzayedeye iştirak eden hissedarın müzayededen el çektiğine dair müzayede kaimesini imza etmesi suretindeki beyan şufa mükellefine karşı değil müzayede memuruna karşı tevcih edilmiş bir beyandır. Bu itibarla feragatın hukuki neticesini husule getirmesi için hukuken vücudu lazım olan şart tahakkuk etmemiştir."
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
6136 sayılı yasaya muhalefet AV. ALİ GÖKÇİMEN Meslektaşların Soruları 1 29-07-2008 18:42
2926 sy yasaya göre sigortalılığın tespiti mümkün mü? damista Meslektaşların Soruları 20 05-11-2006 13:41
6136 sayılı yasaya muhalefet-tutuklamaya itiraz Av.Dostum Ceza Hukuku Çalışma Grubu 2 28-07-2006 20:30
Kapıdan Yapılan Satışlarda Cayma Hakkı m_cark Hukuk Soruları Arşivi 30 24-07-2003 16:54
Yeni Medeni Yasaya Göre Mal Rejimlerinde Miras Paylaşımı Selda Hukuk Soruları Arşivi 1 18-04-2002 12:11


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05229902 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.