Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Telefonlarin Dİnlenmesİ

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 13-01-2007, 11:10   #1
kenan iskender

 
Varsayılan Telefonlarin Dİnlenmesİ

CMK 135 kapsamıuna giren nedenler ile bir şüphelinin telefonları 3 ay boyunca dinleniyor. Şüphelinin telefonları dinlenirken bu baglamda görüştüğü kişilerinde telefonları dinlenmiş oluyor. Yapılan konuşmalar şifreli.Anlaşılması zor.Şüpheli kaçak tekel ürünleri ve sahte içki satıyor. Bunları satmak amacıylada birkaç tekel bayiyle telefon görüşmesi yapıyor.Tekel bayilerinin bu görüşmeleri yapmış olması toplu suç kapsamına sokup 3 gün gözaltında kalmalarına sebebiyet veriyor. Şüpheli için alınan telefon dinleme yetkisi ile konuştugu 3.kişilerinde göz altına alınması ve alınan ifadede bu telefon görüşmelerine dayanarak 3.şahıslara sorular yöneltmeleri ne kadar doğru. Bu telefon görüşmelerinden birinde 7.65 mm mermi istendiği söyleniyor. Olayla alakalı değil. İfadede zapta geçilmiş. Bunlar yasak yöntemler değil mi?
Old 13-01-2007, 19:02   #2
Tractatus

 
Varsayılan

Bahsettiğiniz olaydaki dinlemeler (tanıklıktan çekinme hakkı olan bir kişi dinlenmemiş ise ve katalog suçlarından birinin işlendiği iddiasıyla dinleme yapılmışsa) CMK'ya göre yasaldır ve delil olarak kabul edilir.
Old 14-01-2007, 13:46   #3
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

135.maddede yazılı katalog suçlar sözkonusu olduğunda, iletişim tespit tutanakları ve öncesinde alınan dinleme kararı, halihazırda yasal bir uygulamadır. Ancak kanımca şeklen yasaldır (dayanağını yasadan almaktadır).

Yasak yollardan elde edilmemiş iletişim tutanaklarından hareket edilerek şüpheliye soru yöneltilmesi de , yasak ifade alma olarak değerlendirilmeyecektir.

Ancak bu konuda hak kayıplarının önüne geçilmesinin bence en güzel yöntemi, kollukta susma hakkını kullanmaktır. Zira savunma hazırlamak için Mahkemede bile süre almak olanağına sahipken, çoğu kez hazırlıkta, (mesela 1000'e yakın iletişim tespit tutanağı önünüze konmaksızın veya uzun mücadeleler sonucu incelemek için size uzatılsa da yeterli vaktiniz olmaksızın, nasıl olduğunu anlayamadığınız biçimde üzerinizde hissettiğiniz elle tutulur olmayan bir baskı ile, alelacele) ifadeye beklenir vekili olduğunuz şüpheli. Bence özellikle bu tutanaklara dayalı ifade almalarda, hazırlık aşamasında, kollukta, şüpheliye susma hakkı anımsatılmalı ve şüpheli tercihan bu hakkını kullanmalı.

İkinci olarak iletişim tespit tutanakları gerek Yenisey'e göre ve gerek Yargıtay içtihatlarında da kabul edildiği üzere, delil olarak takdir edilebiliyor, ancak TEK BAŞINA hükme esas alınamıyor. Yani bu tutanakların içeriğinin , sesin sahibinin şüpheli olduğu kesinleşse bile, bu delilden başka iddiayı destekleyecek bir başka delil olmadığı takdirde (mesela bir diğer şüphelinin suçlaması veya somut bir başka delil) salt bu tutanaklarla mahkumiyet hükmü oluşturulamıyor.

Benim konu açılınca, başımda da olmakla, özellikle merak ettiğim bir husus var. O da şu:

İletişim tespit tutanakları, alınan ses kayıtlarının cd ortamına nakledilmesi ile oluşturuluyor. Bu konuda yapılmış bilimsel bir incelemede, sesin dijital ortama nakli sırasında veri kayıplarına uğradığı, yanı sıra cd kayıtları üzerinde sonradan ekleme yapmanın, yani delili değiştirmenin mümkün olduğundan bahsedildikten sonra, şüphelinin kayıttaki sesin kendisine ait olmadığını iddia etmesi halinde, banttaki sesle şüphelinin sesinin aynı olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekiyor (tabii bunun için öncelikle itiraz edilen iletişim tespit tutanaklarının bilfiil şüpheliye, vekiline ve taraflara dinletilmesi lazım, Mahkemelerse bu hususla uygulamada son derece nadir ilgileniyor-elbette bozma nedeni).

İşte bu karşılaştırma bantlarının oluşturulması esnasında, ilk dinleme sırasında da cd lere aktarım esnasında veri kayıplarının oluştuğu teknik bir bilgi olmakla, alınan karşılaştırma kayıtlarının dijital ortama aktarılması sırasında da veri kaybı olacağı kuşkusuzdur.

Öyleyse, karşılaştırma yapıldığında alınan verinin, önceki verinin %100 aynısıdır şeklinde teknik bir rapor alınamayacağına inanıyorum. Bu konuda uygulaması olan meslektaşım var mı?

Son olarak, sitemizde de mevcut bir makalede, ses kayıtlarının esasen (yukarıda şeklen yasal dememin nedeni de budur) ,şayet gizlice dinleyen kamu erki ise yasal delil olamayacağı, zira sanık haklarının (delil elde edilmeden önce doğal olarak sanık hakları hatırlatılmamış olmaları nedeniyle) ihlal edildiğinin, netice itibariyle cezalandırma kudretine sahip kamu gücü ile vatandaş karşı karşıya geldiğinde, kamunun elde ettiği gizli kayıtlarla bilahare kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma gücüne sahip olması noktasında kabul edilemez olduğuna dair, beğendiğim bir çalışma var (adresini bilahare bulup eklerim).

Daha önce (CMK.m.135 in kabulünden sonraki bir tarihte)başvuran oldu mu bilmiyorum ancak bu delile dayanılarak mahkumiyet hükmü oluşturulması halinde, şeklen yasal olmakla Yargıtay'da onansa bile, AİHM ye başvuru halinde sanık haklarının ihlali nedeniyle tazminata konu olacağı inancındayım.


Saygılarımla...





Alıntı:
Madde 135 - (1) (Değişik cümle: 25/05/2005 - 5353 S.K./17. md.)(*) Bir suç dolayısıyla yapılan soruşturma ve kovuşturmada, suç işlendiğine ilişkin kuvvetli şüphe sebeplerinin varlığı ve başka suretle delil elde edilmesi imkanının bulunmaması durumunda, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararıyla şüpheli veya sanığın telekomünikasyon yoluyla iletişimi tespit edilebilir, dinlenebilir, kayda alınabilir ve sinyal bilgileri değerlendirilebilir. Cumhuriyet savcısı kararını derhal Hakimin onayına sunar ve hakim, kararını en geç yirmidört saat içinde verir. Sürenin dolması veya hakim tarafından aksine karar verilmesi halinde tedbir Cumhuriyet savcısı tarafından derhal kaldırılır.

(2) Şüpheli veya sanığın tanıklıktan çekinebilecek kişilerle arasındaki iletişimi kayda alınamaz. Kayda alma gerçekleştikten sonra bu durumun anlaşılması halinde, alınan kayıtlar derhal yok edilir.(**)

(3) Birinci fıkra hükmüne göre verilen kararda, yüklenen suçun türü, hakkında tedbir uygulanacak kişinin kimliği, iletişim aracının türü, telefon numarası veya iletişim bağlantısını tespite imkan veren kodu, tedbirin türü, kapsamı ve süresi belirtilir. Tedbir kararı en çok üç ay için verilebilir; bu süre, bir defa daha uzatılabilir. (Ek cümle: 25/05/2005 - 5353 S.K./17. md.) Ancak, örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlarla ilgili olarak gerekli görülmesi halinde, hakim bir aydan fazla olmamak üzere sürenin müteaddit defalar uzatılmasına karar verebilir.

(4) Şüpheli veya sanığın yakalanabilmesi için, (...)(***) mobil telefonun yeri, hakim veya gecikmesinde sakınca bulunan hallerde Cumhuriyet savcısının kararına istinaden tespit edilebilir. Bu hususa ilişkin olarak verilen kararda, (...)(***) mobil telefon numarası ve tespit işleminin süresi belirtilir. Tespit işlemi en çok üç ay için yapılabilir; bu süre, bir defa daha uzatılabilir.

(5) Bu madde hükümlerine göre alınan karar ve yapılan işlemler, tedbir süresince gizli tutulur.

(6) Bu madde kapsamında dinleme, kayda alma ve sinyal bilgilerinin değerlendirilmesine ilişkin hükümler ancak aşağıda sayılan suçlarla ilgili olarak uygulanabilir: (*4*)

a) Türk Ceza Kanununda yer alan;

1. Göçmen kaçakçılığı ve insan ticareti (madde 79, 80),

2. Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),

3. İşkence (madde 94, 95),

4. Cinsel saldırı (birinci fıkra hariç, madde 102),

5. Çocukların cinsel istismarı (madde 103),

6. Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),

7. Parada sahtecilik (madde 197),

8. Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (iki, yedi ve sekizinci fıkralar hariç, madde 220),

9. (Ek alt bent: 25/05/2005 - 5353 S.K./17. md.)(*5*) Fuhuş (madde 227, fıkra 3),

10. İhaleye fesat karıştırma (madde 235),

11. Rüşvet (madde 252),

12. Suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama (madde 282),

13. Silahlı örgüt (madde 314) veya bu örgütlere silah sağlama (madde 315),

14. Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 328, 329, 330, 331, 333, 334, 335, 336, 337) suçları.

b) Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.

c) (Ek bent: 25/05/2005 - 5353 S.K./17. md.)(*5*) Bankalar Kanununun 22 nci maddesinin (3) ve (4) numaralı fıkralarında tanımlanan zimmet suçu,

d) Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan ve hapis cezasını gerektiren suçlar.

e) Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanununun 68 ve 74 üncü maddelerinde tanımlanan suçlar.

(7) Bu maddede belirlenen esas ve usuller dışında hiç kimse, bir başkasının telekomünikasyon yoluyla iletişimini dinleyemez ve kayda alamaz.
Old 14-01-2007, 20:12   #4
8xy

 
Varsayılan

Yukarıda katalog halinde sayılan suçların işlendiği şüphesini uyandıran her kelime kayda alınabilir,bu suretle herkes gözaltına alınabilir,toplu suç muamelesi yapılabilir.
Bu kadar hürrüyetçi olmak suç ve suçlularla mücadeleyi aksatmaktan başka bir işe yaramaz diye düşünürüm.
Old 14-01-2007, 21:37   #5
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Bu kadar hürrüyetçi olmak suç ve suçlularla mücadeleyi aksatmaktan başka bir işe yaramaz

Sayın 8xy,

Bu cümleyi biz avukatlar sık sık karakol, emniyet ya da jandarmada duyarız.

Uğraşımız, yasalarla bize tanınan hak ve ödevleri layıkıyla yerine getirmek amacı güder. Sorumluluktur ve zorunluluktur.

Yani özetlemek gerekirse, hürriyetçi olmakla ilintisi yoktur.

Saygılarımla....
Old 15-01-2007, 11:05   #6
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan Ses Bantlarının Hukuki Durumu (Belirti delili sayılması)

Alıntı:
MANYETİK BANTLARIN HUKUKİ DURUMU
Yenisey e göre Ceza muhakemesinin genel gayesine paralel olarak, bugün vicdani delil sisteminde, her şey delil olabilir. Bu şekilde, kanuni delil sisteminde ortaya çıkan "Kanun koyucunun bütün hayat olaylarını tezahür biçimini önceden öngörememesinden kaynaklanan sakınca" ortadan kaldırılmıştır. Vicdani delil sisteminin ikinci özelliği, hakimin delilleri değerlendirirken, serbest bir değerlendirme yetkisine sahip olmasıdır. Hakim her şeyi delil olarak kabul edebilir. Fakat bu kabul edişin, hukukun temel ilkelerine ters düşmemesi, diğer bir deyişle objektif bir bakış açısında, o kabul edişin haklı görülmesi gerekir.(YENİSEY 1990)
Yenisey; "Duruşma ve Kanun Yolları" kitabında delilleri üç başlık altında toplamıştır.

a) Belirti delilleri: Yaşanmış olayın parçalarına belirti denir. Örneğin fren izi , bize otomobilin hızı hakkında bir fikir veren belirtidir. Suçta kullanılan tabanca, bıçak, suçtan hasıl olan eşya, sanığın kan gurubu, parmak izi gibi belirtiler objektif ve suçu işleyenin isteği dışında, o olayı temsil etmeye devam ederler. Belirti, olayın bütününü temsil edemez. Olay yerinde bulunan parmak izi, saçtan düşen birkaç tel, sanığın olay anında, olaydan önce veya sonra orada bulunduğunu gösterir ama suçu işlediğini göstermez. Bu nedenle belirtilerin diğer delillerle bütünleştiğinde ispat değeri olur.

b) Beyan delilleri : Tanık ve sanık beyanları.

c) Belge delilleri : Yaşanmış bir olayın parçası olan veya o olayı temsil etmek üzere sonradan hazırlanmış bir ispat vasıtasıdır. Çoğu zaman olay sırasında hazırlandığı için belgenin gerçeği yansıtma ihtimali; olaydan uzunca bir süre sonra mahkemede tanıklık yapan kişinin beyanından daha değerlidir ancak belgede sahtecilik yani gerçeği tam olarak yansıtamama ihtimali önemli bir sakıncadır. (YENİSEY 1990)

Yenisey yine aynı kitabında : Bant kayıtlarının ceza muhakemesinde delil olarak kullanılıp kullanılamayacağı tartışmalıdır. Ses bantları üzerinde silme veya aynı kişinin sesini, kullandığı kelimelerin sırasını değiştirerek, tekrar banda kaydetmek suretiyle , bant üzerinde sahtecilik yapılması kolaydır. Ancak, eğer sağlamlığı konusunda kanaat getirilmiş ise ses tespit eden bantların delil olarak kullanılması mümkündür. Yargıtay bantları delil olarak kabul etmekte, ancak tek başına delil vasfı taşıyamayacağını, başka delillerle bütünleşmesi gerektiğini belirtmektedir. (YENİSEY 1990)
Yukarıda yazılanların doğrultusunda, bant kayıtları veya kaydedilebilir gereçleri belirti delilleri sınıfına sokabiliriz. (YENİSEY 1996 )
1993 yılından beri yazarın sürdürdüğü çalışmalar sonucunda geliştirilen, kurguyu ortaya çıkarabilen yöntemler de uygulamalara girmiştir. (GÜRAL 1995a)
ALINTI:

N. EGE GÜRAL (M.F.S.)
İ.Ü., Adli Tıp Enstitüsü, Fen Bilimleri Uzmanı, Araştırma Görevlisi
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Humk Da Taraflarin Dİnlenmesİ özge_law Hukuk Soruları Arşivi 2 16-01-2007 17:23


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05197001 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.