Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak ya da tutmamak

Yanıt
Old 13-03-2015, 16:50   #1
Av. Murat ÇETİN

 
Varsayılan Fazlaya ilişkin hakları saklı tutmak ya da tutmamak

Kafamı karıştıran bir konuda fikirlerinizi almak istiyorum:
HMK 109/3: "Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez."

Birinci ihtimal:
Ben fazlaya ilişkin haklarımı saklı tutmaz ve davamın kısmi dava olduğunu belirten her hangi bir ifade kullanmaz isem, mahkeme "Ben nereden bileyim, senin kısmı dava açtığını. Dava değerinin düşük olması, bunun kısmı dava olduğunu göstermez" diyebilir mi? Neye göre bunun kısmi dava olduğuna karar verip, 109/3'e göre hareket edecek.

İkinci ihtimal.
Dava kısmi dava değil. Dava miktarı dava açılırken belli ya da belirlenebilir. Ama ben yine de işimi sağlama almak ve ne olur ne olmaz, belki bilirkişi raporunda benim öngörmediğim bir kalem daha çıkar, rapor daha yüksek gelir diyerek, dilekçeme "fazlaya ilişkin haklarım saklıdır" yazdım.
Bu durumda mahkeme, "Dur bakalım, sen kısmi dava açmışsın. Talep konusu miktar taraflar arasında tartışmasız veya açıkça belirli ise kısmi dava açamazsın (HMK 109/2)" diyebilir mi?

Fikirlerinizi ve tecrübelerinizi merak ediyorum.
Old 13-03-2015, 20:41   #2
irem885

 
Varsayılan

Kısmı dava malumunuz üzere ancak belirli hallerde açılabiliyor artık. Kısmi dava açmanıza olanak tanıyan bir belirsizlik var ise dava dilekçenizde mutlaka belirsiz alacak davasıdır ifadesine ye vermekte fayda var. Yahut davanın niteliği itibariyle alacağın belirsizliği zaten ortada ise fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğunu ifade etmiş olmak gerekir. Bu ifadeler yok ise o vakit hakim haklı olarak ıslah talebinizi kabul etmeyecektir. Bu ihtimal gerçekleşse bile eğer zamanaşımı vs söz konusu değilse kalan alacaklarınız yönünden ayrı bir dava açarak alacağınızı tahsil etmeyi deneyebilirsiniz. Örneğin raporda 5000 TL alacaklısınız. Siz davayı 1000 TL tutarlı açtınız. Belirsiz alacak olduğundan söz etmediniz. Fazlaya ilişkin haklarınızı saklı tutmadınız. ıslah talebiniz reddolundu. O vakit kalan 4000 TL için ayrı bir dava açmak yolunu deneyebilirsiniz diye düşünüyorum. tamamen şahsi fikrim. Hiç başıma gelmedi.
Gelelim ikinci ihtimale, davamız bu ihtimalde belirsiz alacak niteliğinde değil. Olsun ben alacak miktarın belli olsa bile her zaman fazlaya ilişkin haklarım saklıdır vs yazıyorum. Örneğin müvekkil davalıdan 5000 tl alacaklı. biz alacağın bedelini net olarak biliyoruz. Bu davayı kısmi olarak açmak şansımız zaten yok. 5000 tl üzerinden dava ikame edeceğiz.Ancak bazen alacak miktarını tespit edemediğimiz haller de oluyor. Bu durumlarda alacak miktarının artırılmasının önünde de bir engel olmayacağını düşünüyorum. Ancak alacaklının bilmesi lazım gelen bir alacak kaleminden söz ediyor isek taleple bağlı kalınacağını düşünüyorum. Yine de hakkınız zayi olmaz. Birinci ihtimaldeki gibi zamanaşımı vs yok ise ikinci bir davaya konu edin. Bilirkişi raporunu da delil olarak ibraz edin.
Old 13-03-2015, 20:56   #3
onur budak

 
Varsayılan

YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ
E. 2013/8639
K. 2013/21826
T. 25.9.2013
• KARŞI DAVA İLE MADDİ TAZMİNAT TALEBİ ( Maddi Tazminat Miktarının Islah Yoluyla Artırımının Bu Hakkın Dava Dilekçesinde Saklı Tutulması Halinde Mümkün Olduğu - Davalı Kadının Karşı Dava Dilekçesinde Fazlaya İlişkin Haklarını Saklı Tutmadığı/Islah Yoluyla Tazminat Miktarını Arttıramayacağı )
• MADDİ TAZMİNAT TALEBİ ( Davalı Karşı Davacı Kadının Dava Dilekçesinde Fazlaya İlişkin Haklarını Saklı Tutmadığı - Maddi Tazminat Miktarının Islah Yoluyla Artırımı Mümkün Olmadığı/Bu Husus Gözetilmeden Dava Dilekçesinde Talep Edilen Miktar Aşılmak Suretiyle Hükmedilmesi Hukuka Aykırı Olduğu )
• ISLAH YOLU İLE TAZMİNATIN ARTTIRILMASI ( Davalı Karşı Davacı Kadının Dava Dilekçesinde Fazlaya İlişkin Haklarını Saklı Tutmadığı - Maddi Tazminat Miktarının Islah Yoluyla Artırımı Mümkün Olmadığı )
• FAZLAYA İLİŞKİN HAKLARIN SAKLI TUTULMAMASI ( Maddi Tazminat Miktarının Islah Yoluyla Artırımı Bu Hakkın Dava Dilekçesinde Saklı Tutulması Halinde Mümkün Olduğu - Davalı Kadın Karşı Dava Dilekçesinde Fazlaya İlişkin Haklarını Saklı Tutmadığı/Islah Yoluyla Tazminat Miktarını Arttıramayacağı )
6100/m.176
ÖZET : Davalı karşı davacı kadın, karşı dava dilekçesinde maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Maddi tazminat miktarının ıslah yoluyla artırımı bu hakkın dava dilekçesinde saklı tutulması halinde mümkündür. Davalı karşı davacı kadın karşı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu beyan etmemiştir. O halde maddi tazminat miktarının ıslah yoluyla artırımı mümkün değildir. Mahkemece bu husus gözetilmeden karşı dava dilekçesinde talep edilen miktar aşılmak suretiyle maddi tazminata hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
DAVA : Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, kusur belirlemesi, tazminatlar ve yoksulluk nafakası yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : 1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre, davacı-karşı davalı kocanın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yersizdir.
2-Davalı karşı davacı kadın,01.03.2012 tarihli karşı dava dilekçesinde 1000 lira maddi tazminat talebinde bulunmuştur. 27.03.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat miktarını 30.000 liraya çıkarmak suretiyle ıslah ettiğini beyan etmiş,ıslah dilekçesi davacı karşı davalı kocaya 16.04.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.Maddi tazminat miktarının ıslah yoluyla artırımı bu hakkın dava dilekçesinde saklı tutulması halinde mümkündür.Davalı karşı davacı kadının 01.03.2012 tarihli karşı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu beyan etmemiştir.O halde maddi tazminat miktarının ıslah yoluyla artırımı mümkün değildir.Mahkemece bu husus gözetilmeden karşı dava dilekçesinde talep edilen miktar aşılmak suretiyle maddi tazminata hükmedilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple BOZULMASINA, bozma kapsamı dışında kalan yönlere ilişkin temyiz itirazlarının ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 25.09.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 14-03-2015, 11:49   #4
Av. Murat ÇETİN

 
Varsayılan

Sayın Onur Budak'ın paylaştığı karar HMK 109/3ü yok saymaktadır.

Aşağıdaki karar HMK yürürlüğe girdikten sonra açılan davalarda fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına gerek olmadığını dolaylı olarak ifade ediyor gibi geldi bana.
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2012/32447
KARAR NO : 2012/40930

DAVA avacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.Kılınç tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 1 Mart 1999-03 Kasım 2004 arasında çalıştığını, düzensiz ödenen alacaklarının ödenmesi talebinde bulunduğu için işine son verildiğini iddia ederek kıdem, ihbar tazminatı, izin ve bayram genel tatil alacakları toplamı olarak 350 TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkilinin alt taşeron olarak elektrik montaj işiyle uğraştığını, ancak iş aldığında işçi çalıştırdığını, davacının çalışmasının sürekli olmadığını ve ayrıldığı zamanlar başka işverenler yanında da çalıştığını, davalının yanında en son 23 Mart 2004 tarihinde çalışmaya başladığını, iş akdine devamsızlık nedeniyle haklı olarak son verildiğini, davacının 15 Haziran-25 Kasım 2004 arasında Nüve Mühendislik şirketi ile iş akdi imzaladığını, sözleşme sonunda işvereni ibra ettiğini, aynı zamanda iki işyerinde birden çalışamayacağını, bu nedenle taleplerinin haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini taleptir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, “Yargıtay bozma ilamı dosya kapsamına, hakkaniyete, hak ve nispet kaidelerine aykırıdır. Halin icabından davanın kısmi dava olarak açıldığı açık olarak bellidir. Davacı davaya konu ettiği alacak kalemlerinin her biri için 100'er ve 50.-TL'lık taleplerde bulunduğu ve dava dilekçesine "fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu"'na ilişkin ibarenin bulunmadığı tartışma dışıdır. Hukuki sorun fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına ilişkin ibare ya da uygulamada tamamen bir klişe şeklinde dava dilekçesine şerh edilen ibarenin yokluğu halinde ve fakat diğer dosya delilleri ve dava dilekçesindeki maddi vakıaların izahından dört yılı aşkın bir çalışma süresindeki kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer ücret alacaklarının talep edildiğinin sarih olarak belirlendiği hallerde halin icabından davacının bir kısmı dava açtığının kabulünde zorunluluk vardır. Zira bu yorum kabul edilmediği takdirde dört yılı aşkın bir çalışma süresindeki kıdem ve ihbar tazminatı ve ücret alacaklarının toplamının 350 TL'lik bir talebe ilişkin olduğu ve maddi hakka ilişkin bakiye taleplerden iptidaen feragat edildiği, bu cümleden olarak ıslah suretiyle netice-i talebin arttırılamayacağı
ESAS NO : 2012/32447
KARAR NO : 2012/40930
ve ek dava yoluyla da maddi hakkın talep edilemeyeceği sonucuna ulaşılmış olacaktır. 6100 sayılı HMK'nun 109.maddesinin 109/1 ve 109/3 maddesi kısmi dava açılabilen hallerde açıkça bakiye taleplerden feragat edilmemesi hali dışında kısmi dava açılması talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez hükmün 01.10.2011 tarihinden geçerli olmak üzere vaz edilmiştir. Tamamlanmamış usul işlemlerinde derhal uygulanacak bu hüküm ve yukarıda açıklanan nedenlerle bozma ilamına direnilmiştir. Dosyanın esası ile ilgili bir bozma söz konusu olmamakla 24.12.2008 tarihli karar gerekçemiz tekrar edilmiştir” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş ve davanın kabulüne ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Dairemiz bozma kararı üzerine dosya yerel mahkemeye gönderilmiş, yerel mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile direnme kararı verilmiş, anılan kararın davalı tarafından temyizi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gitmiş;
Hukuk Genel Kurulu tarafından 15.06.2012 tarih ve 2012/390 Karar sayılı ilam ile, yerel mahkemece bozma kararından sonra ilk karar verilirken yürürlükte olmayan, dolayısıyla gerekçesinde yer almayan 6100 Sayılı HMK’nun 109. maddesine dayanıldığı ve açılan davanın kısmi dava olduğu gerekçesiyle direnildiği, bu durumda yerel mahkemece direnme kararı olarak nitelendirilen temyize konu kararın gerçekte bir direnme kararı değil, yeni bir hüküm niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kurulu’na ait olmayıp Özel daireye ait olduğu gerekçesiyle dosya temyiz itirazlarının incelenmesi için dairemize gönderilmiştir.
Dairemizin daha önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere, davacı, davanın devamı sırasında verdiği 17.04.2006 tarihli dilekçe ile talebini miktar yönünden ıslah etmiş ve davalı taraf dava dilekçesinde fazlaya dair hakların saklı tutulmadığı gerekçesiyle ıslah talebine karşı çıkmıştır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 87/son maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildikten sonra ıslah yoluyla müddeabihin arttırılması da mümkündür. Ancak, olayımızda davacı dava dilekçesinde talep konusu alacaklardan fazlaya ait haklarını saklı tutmadığı gibi, davayı da kısmi dava olarak açmamıştır. Davacı dava konusu yapmadığı ve saklı tutmadığı kısımlardan zımnen vazgeçmiş ve isteklerini miktarla sınırlandırmış sayılır. (YHGK.nun 2004/4-200E. 2004/227 K.) Bu durumda davacı, isteyebileceği ücretleri dava dilekçesiyle sınırlandırdığından ve fazlaya ait taleplerini saklı tutmadığından fazlaya ilişkin isteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece, direnme kararında 6100 Sayılı HMK’nun 109. maddesi gerekçe gösterilerek tamamlanmamış işleme yeni yasanın uygulanacağını belirtilmiş ise de, davanın 24.12.2008 tarihinde karara bağlandığı ve temyize konu işlemlerin HMK’nun yürürlüğe girişinden önce tamamlandığı, bu nedenle 6100 Sayılı HMK’nun 109. maddesinin somut olayda uygulanma kabiliyeti bulunmadığı anlaşılmakla yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yerel mahkemece bu karara karşı da direnilmiş ve Hukuk Genel Kurulu aynı gerkçelerle kararı bozmuştur.
Old 14-03-2015, 12:29   #5
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Davalı karşı davacı kadın,01.03.2012 tarihli karşı dava dilekçesinde 1000 lira maddi tazminat talebinde bulunmuştur. 27.03.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle maddi tazminat miktarını 30.000 liraya çıkarmak suretiyle ıslah ettiğini beyan etmiş,ıslah dilekçesi davacı karşı davalı kocaya 16.04.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.Maddi tazminat miktarının ıslah yoluyla artırımı bu hakkın dava dilekçesinde saklı tutulması halinde mümkündür.Davalı karşı davacı kadının 01.03.2012 tarihli karşı dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu beyan etmemiştir.O halde maddi tazminat miktarının ıslah yoluyla artırımı mümkün değildir.


Alıntı:
Yazan Av. Murat ÇETİN
Sayın Onur Budak'ın paylaştığı karar HMK 109/3ü yok saymaktadır.

Şöyle algılıyorum, dava dilekçesinden ve/veya talepten istemin kısmen olduğu anlaşılamıyorsa talebin tam olduğu kabul edilmelidir. Olayda karşı davacı fazlaya dair hakkını da saklı tutmamışsa, talebin kısmi olduğu hiç anlaşılamıyor diyor diye düşünüyorum.

Eğer karşı dava dilekçesinden maddi tazminat talebinin şimdilik olduğu veya aslında zararın çok daha fazla olduğu gibi cümleler kullanılmışsa talebin kısmi olduğu kabul edilmeliydi diyebiliriz.

Yani salt fazlaya ilişkin hakkımı saklı tutuyorum cümlesini aramamak, dilekçenin ve talebin bütünüyle yorum yapılmalı.

HMK 109/3: "Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez."

Maddede anlatılmak istenenin "talep konusunun kalan kısmı olduğunun" dava dilekçesinden bir şekilde anlaşılması gerektiği şeklinde anlıyorum.

Netice itibarı ile de HMK. 109/3 ün; Yargıtay'ın daha önce de yaptığı yorumun kanun lafzı haline getirilmesinden başka bir şey olmadığını görüyoruz. Çünkü eskiden de bir davanın tam mı kısmi mi olduğu aynı şekilde belirleniyordu.
Herhangi bir sürpriz yaşamamak için fazlaya ilişkin hakları her defasında saklı tutmak gerektiğini düşünüyorum.

Saygılarımla
Old 14-03-2015, 17:37   #6
Av. Murat ÇETİN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu


Yani salt fazlaya ilişkin hakkımı saklı tutuyorum cümlesini aramamak, dilekçenin ve talebin bütünüyle yorum yapılmalı.

HMK 109/3: "Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez."

Maddede anlatılmak istenenin "talep konusunun kalan kısmı olduğunun" dava dilekçesinden bir şekilde anlaşılması gerektiği şeklinde anlıyorum.

Netice itibarı ile de HMK. 109/3 ün; Yargıtay'ın daha önce de yaptığı yorumun kanun lafzı haline getirilmesinden başka bir şey olmadığını görüyoruz. Çünkü eskiden de bir davanın tam mı kısmi mi olduğu aynı şekilde belirleniyordu.
Herhangi bir sürpriz yaşamamak için fazlaya ilişkin hakları her defasında saklı tutmak gerektiğini düşünüyorum.

Saygılarımla
Elbette fazlaya ilişkin hakları daima saklı tutmak en iyisi, ama burada bir unutkanlık ihtimalinden bahsediyorum.
Şöyle somutlaştırırsak:
Davacının 3.000 TL ücretle 2 yıldır davalı işverenlikte çalıştığı,ücretlerinin çoğunu alamadığını belirtmiş olmasına rağmen -fazlaya ilişkin haklarını saklı ttutmadan ücret, fazla çalışma, kıdem tazminatı olarak toplam bin TL talep ediyorsa burada kısmi dava vardır diyebilir miyiz? Yoksa açıkça kısmi dava ibaresini arayacak mıyız? (Zaten unutmasak fazlaya ilişkin hakları saklı tutuyorum derdik, onu unutan bunu da haydi haydi unutur.)
Old 14-03-2015, 18:28   #7
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Murat ÇETİN
Şöyle somutlaştırırsak:
Davacının 3.000 TL ücretle 2 yıldır davalı işverenlikte çalıştığı,ücretlerinin çoğunu alamadığını belirtmiş olmasına rağmen -fazlaya ilişkin haklarını saklı ttutmadan ücret, fazla çalışma, kıdem tazminatı olarak toplam bin TL talep ediyorsa burada kısmi dava vardır diyebilir miyiz? Yoksa açıkça kısmi dava ibaresini arayacak mıyız?

İşçilik alacaklarına ilişkin bu davada talebin kısmi olduğunu kabul etmek gerekir. İşçi kıdem tazminatım ödendi demiyor, kalanından feragat ediyorum demiyor (109/3), ücretlerimin (maaş ve fazla çalışma) çoğu ödenmedi diyor; bu durumda davanın kısmi olduğunun kabulü gerekir. Aksi hayatın olağan akışına terstir. Daraltıcı ve hak kaybına yönelik yorum yapılamaz diye düşünüyorum.


Mahkeme sizden taleplerinizi maddi olarak hangi alacak için ne kadar istiyorsunuz diye somutlaştırmanızı da isteyecektir. Bu noktada şimdilik veya fazlaya ilişkin haklarımız sakla kalmak üzere veya dava dilekçesinden de anlaşılacağı üzere kısmi olarak ibareleriyle bir dilekçe vermek yararlı olabilir. Ya da davayı ıslahla kısmi dava haline dönüştürüp bilirkişi raporu gelince ek dava açılabilir.

109/3'ü somut örnekte işletmeyecek de nerede işletecek..Davanız HMK. sonrası açılmışsa 109/3 gereği davanız kısmi davadır. Diye düşünüyorum. [Ancak Yargıtayın ille de fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulması veya şimdilik kelimelerini aradığını görüyorum. HGK 2013/9-2190 Esas 2014- 4 Karar.]

Saygılarımla,
Old 15-03-2015, 22:08   #8
Av. Murat ÇETİN

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
[Ancak Yargıtayın ille de fazlaya ilişkin hakkın saklı tutulması veya şimdilik kelimelerini aradığını görüyorum. HGK 2013/9-2190 Esas 2014- 4 Karar.]

Saygılarımla,
Bahsettiğiniz kararı inceledim ve kanunun lafzıyla bağdaştıramadım. Kanun açık:HMK 109/3: "Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez."
Bir an için HGK yorumu doğru ve kanunkoyucunun amacı tam da hgknın dediği gibi olduğunu varsayalım,peki kanunkoyucu ıslah için fazlaya ilişkin hakları saklı tutmanın gerekmemesini murad etseydi ne diyecekti, valla billa fazlaya ilişkin hakları saklı tutmaya gereryok mu yazacaktı?
Old 16-03-2015, 12:58   #9
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

İncelemek isteyenler için:
3 no'lu mesajda Sayın Budak tarafından eklenen Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararını:
http://www.turkhukuksitesi.com/showt...=65055&page=11
adresinde 546 vd. mesajlarla tartışmıştık; bu karara konu somut olayın ne şekilde olduğu da aynı adresteki 554 no'lu mesajımda yer almaktadır:
http://www.turkhukuksitesi.com/showp...&postcount=554
Old 16-03-2015, 14:25   #10
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

HMK 109/3: "Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez."

Yargıtay önceden kısmi dava açıldığında kalan kısmından zımnen feragati nereden çıkarıyordu....?

1-Kısmi dava açtığım fazlaya ilişkin hakları saklı tuttuğumdan belli ise, alacağımın kalan kısmından feragat etmiş olur muyum?

2-Talep sonucuma şimdilik demişsem, alacağımın kalan kısmından feragat etmiş olur muyum?

3- Kısmi dava açtığımı belirtmişsem, (fazlaya ilişkin dememişsem, şimdilik dememişsem), alacağımın kalan kısmından zımmen feragat etmiş olur muyum?

HUMK döneminde; Hakkın saklı tutulmaması fazlaya ilişkin kısımdan zımnen feragat edildiği anlamını doğuracağı gibi önceki dava kısmi dava değil tam dava sayılır.

Yukarıdaki üç halde zımmi feragatim yok demek ki.

Peki Yeni HMK 109/3 cümlesinin kerameti nedir?

Maddenin Gerekçesi:

Maddenin üçüncü fıkrasında ise dava açılırken fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamasına ilişkin bir kayda yer verilmemiş olmasının, dava dışı tutulan kesim bakımından feragat edilmesi anlamına gelmeyeceği hususu açıkça hüküm altına alınmış, bu konudaki suskunluğun ileride ek dava açma imkânını ortadan kaldırmayacağına işaret edilmiştir.

Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmişse, bu durumda feragat nedeniyle alacak da zaten sona ermiş olacağından ek dava yoluyla ileri sürülmesi mümkün bir alacaktan söz edilemeyecektir.

HMK 109/3: "Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez."

Eğer bu madde cümlesi aşağıdaki şekilde yorumlanmaz ise; uygulanabilirliği bulunmamaktadır.

Alıntı:
Yazan Av.Ufuk Bozoğlu
Maddede anlatılmak istenenin "talep konusunun kalan kısmı olduğunun" dava dilekçesinden bir şekilde anlaşılması gerektiği şeklinde anlıyorum.


1-Kısmi davadır dememe gerek yok,
2-Fazlaya ilişkin haklarımı saklı tuttum dememe gerek yok.
3- Dava dilekçesinde alacağımın daha fazla olduğuna işaret etmem yeterli olmadır diye düşünüyorum.
4- Tereddüt varsa hakim tarafından talep sonucum açıklattırılmalıdır.

Düşünüyoruz ama Batı cephesinde değişen bir şey yok sanırım? )) Ama Yargıtay bu hatalı yorumundan dönebilir de...
Old 16-01-2019, 22:01   #11
alphukuk

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Murat ÇETİN
Sayın Onur Budak'ın paylaştığı karar HMK 109/3ü yok saymaktadır.

Aşağıdaki karar HMK yürürlüğe girdikten sonra açılan davalarda fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına gerek olmadığını dolaylı olarak ifade ediyor gibi geldi bana.
T.C.
YARGITAY
9. HUKUK DAİRESİ
Y A R G I T A Y İ L A M I
ESAS NO : 2012/32447
KARAR NO : 2012/40930

DAVA avacı, kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, yıllık izin ücreti ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir. Yerel mahkeme, isteği hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi M.Kılınç tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü: Y A R G I T A Y K A R A R I
A) Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin 1 Mart 1999-03 Kasım 2004 arasında çalıştığını, düzensiz ödenen alacaklarının ödenmesi talebinde bulunduğu için işine son verildiğini iddia ederek kıdem, ihbar tazminatı, izin ve bayram genel tatil alacakları toplamı olarak 350 TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.
B) Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, müvekkilinin alt taşeron olarak elektrik montaj işiyle uğraştığını, ancak iş aldığında işçi çalıştırdığını, davacının çalışmasının sürekli olmadığını ve ayrıldığı zamanlar başka işverenler yanında da çalıştığını, davalının yanında en son 23 Mart 2004 tarihinde çalışmaya başladığını, iş akdine devamsızlık nedeniyle haklı olarak son verildiğini, davacının 15 Haziran-25 Kasım 2004 arasında Nüve Mühendislik şirketi ile iş akdi imzaladığını, sözleşme sonunda işvereni ibra ettiğini, aynı zamanda iki işyerinde birden çalışamayacağını, bu nedenle taleplerinin haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini taleptir.
C) Yerel Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, “Yargıtay bozma ilamı dosya kapsamına, hakkaniyete, hak ve nispet kaidelerine aykırıdır. Halin icabından davanın kısmi dava olarak açıldığı açık olarak bellidir. Davacı davaya konu ettiği alacak kalemlerinin her biri için 100'er ve 50.-TL'lık taleplerde bulunduğu ve dava dilekçesine "fazlaya ilişkin hakların saklı tutulduğu"'na ilişkin ibarenin bulunmadığı tartışma dışıdır. Hukuki sorun fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına ilişkin ibare ya da uygulamada tamamen bir klişe şeklinde dava dilekçesine şerh edilen ibarenin yokluğu halinde ve fakat diğer dosya delilleri ve dava dilekçesindeki maddi vakıaların izahından dört yılı aşkın bir çalışma süresindeki kıdem ve ihbar tazminatları ile diğer ücret alacaklarının talep edildiğinin sarih olarak belirlendiği hallerde halin icabından davacının bir kısmı dava açtığının kabulünde zorunluluk vardır. Zira bu yorum kabul edilmediği takdirde dört yılı aşkın bir çalışma süresindeki kıdem ve ihbar tazminatı ve ücret alacaklarının toplamının 350 TL'lik bir talebe ilişkin olduğu ve maddi hakka ilişkin bakiye taleplerden iptidaen feragat edildiği, bu cümleden olarak ıslah suretiyle netice-i talebin arttırılamayacağı
ESAS NO : 2012/32447
KARAR NO : 2012/40930
ve ek dava yoluyla da maddi hakkın talep edilemeyeceği sonucuna ulaşılmış olacaktır. 6100 sayılı HMK'nun 109.maddesinin 109/1 ve 109/3 maddesi kısmi dava açılabilen hallerde açıkça bakiye taleplerden feragat edilmemesi hali dışında kısmi dava açılması talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez hükmün 01.10.2011 tarihinden geçerli olmak üzere vaz edilmiştir. Tamamlanmamış usul işlemlerinde derhal uygulanacak bu hüküm ve yukarıda açıklanan nedenlerle bozma ilamına direnilmiştir. Dosyanın esası ile ilgili bir bozma söz konusu olmamakla 24.12.2008 tarihli karar gerekçemiz tekrar edilmiştir” gerekçesiyle önceki kararda direnilmiş ve davanın kabulüne ilişkin yazılı şekilde hüküm kurulmuştur.
D) Temyiz:
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
E) Gerekçe:
Dairemiz bozma kararı üzerine dosya yerel mahkemeye gönderilmiş, yerel mahkemece yukarıda açıklanan gerekçe ile direnme kararı verilmiş, anılan kararın davalı tarafından temyizi üzerine dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’na gitmiş;
Hukuk Genel Kurulu tarafından 15.06.2012 tarih ve 2012/390 Karar sayılı ilam ile, yerel mahkemece bozma kararından sonra ilk karar verilirken yürürlükte olmayan, dolayısıyla gerekçesinde yer almayan 6100 Sayılı HMK’nun 109. maddesine dayanıldığı ve açılan davanın kısmi dava olduğu gerekçesiyle direnildiği, bu durumda yerel mahkemece direnme kararı olarak nitelendirilen temyize konu kararın gerçekte bir direnme kararı değil, yeni bir hüküm niteliğinde olduğunun kabul edilmesi gerektiği, kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevinin Hukuk Genel Kurulu’na ait olmayıp Özel daireye ait olduğu gerekçesiyle dosya temyiz itirazlarının incelenmesi için dairemize gönderilmiştir.
Dairemizin daha önceki bozma ilamında da belirtildiği üzere, davacı, davanın devamı sırasında verdiği 17.04.2006 tarihli dilekçe ile talebini miktar yönünden ıslah etmiş ve davalı taraf dava dilekçesinde fazlaya dair hakların saklı tutulmadığı gerekçesiyle ıslah talebine karşı çıkmıştır.
Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 87/son maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildikten sonra ıslah yoluyla müddeabihin arttırılması da mümkündür. Ancak, olayımızda davacı dava dilekçesinde talep konusu alacaklardan fazlaya ait haklarını saklı tutmadığı gibi, davayı da kısmi dava olarak açmamıştır. Davacı dava konusu yapmadığı ve saklı tutmadığı kısımlardan zımnen vazgeçmiş ve isteklerini miktarla sınırlandırmış sayılır. (YHGK.nun 2004/4-200E. 2004/227 K.) Bu durumda davacı, isteyebileceği ücretleri dava dilekçesiyle sınırlandırdığından ve fazlaya ait taleplerini saklı tutmadığından fazlaya ilişkin isteklerinin reddine karar verilmesi gerekirken, yerel mahkemece, direnme kararında 6100 Sayılı HMK’nun 109. maddesi gerekçe gösterilerek tamamlanmamış işleme yeni yasanın uygulanacağını belirtilmiş ise de, davanın 24.12.2008 tarihinde karara bağlandığı ve temyize konu işlemlerin HMK’nun yürürlüğe girişinden önce tamamlandığı, bu nedenle 6100 Sayılı HMK’nun 109. maddesinin somut olayda uygulanma kabiliyeti bulunmadığı anlaşılmakla yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
F) Sonuç:
Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 05.12.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Yerel mahkemece bu karara karşı da direnilmiş ve Hukuk Genel Kurulu aynı gerkçelerle kararı bozmuştur.
T.C.

YARGITAY

22. HUKUK DAİRESİ

E. 2016/6745

K. 2016/7852

T. 14.3.2016

• DAVA DİLEKÇESİNDE FAZLAYA DAİR HAKLARIN SAKLI TUTULDUĞUNA KISMİ YA DA TAM EDA DAVASI AÇILDIĞINA DAİR BEYANDA BULUNULMAMASI ( Dosyasının Kısmi Dava Olarak Yorumlanarak Sonuçlandırılıp Kesinleştiğinin Kabulünün Zorunlu Olduğu - Talep Konusunun Kalan Kısmından Açıkça Feragat Edilmiş Olması Hali Dışında Kısmi Dava Açılması Talep Konusunun Geri Kalan Kısmından Feragat Edildiği Anlamına Gelmeyeceğinden Yargılamaya Devam Edilerek Ek Dava Hakkında Karar Verileceği )

• İŞÇİLİK ALACAKLARI DAVASI ( Bakiye Alacakların Ek Dava İle Talep Edildiği - Talep Konusunun Kalan Kısmından Açıkça Feragat Edilmiş Olması Hali Dışında Kısmi Dava Açılması Talep Konusunun Geri Kalan Kısmından Feragat Edildiği Anlamına Gelmeyeceği/Yargılamaya Devam Edilerek Ek Dava Hakkında Karar Verilmesi Gerektiği )

• FAZLAYA DAİR HAKLAR SAKLI TUTULMADAN AÇILAN DAVA SONRASINDA BAKİYE ALACAKLARIN EK DAVA İLE TALEP EDİLMESİ ( Talep Konusunun Niteliği İtibariyle Bölünebilir Olduğu Durumlarda Sadece Bir Kısmının Dava Yoluyla İleri Sürülebileceği - Dava Açılırken Talep Konusunun Kalan Kısmından Açıkça Feragat Edilmiş Olması Hali Dışında Kısmi Dava Açılmasının Talep Konusunun Geri Kalan Kısmından Feragat Edildiği Anlamına Gelmeyeceği )

• DAVA AÇILIRKEN TALEP KONUSUNUN KALAN KISMINDAN AÇIKÇA FERAGAT EDİLMEMESİ ( Kısmi Dava Açılmasının Talep Konusunun Geri Kalan Kısmından Feragat Edildiği Anlamına Gelmeyeceği - Yargılamaya Devam Edilerek Ek Dava Hakkında Karar Verilmesi Gerektiği )

1475/m. 14

4857/m. 47

6100/m. 109


ÖZET : Dava, işçilik alacakları davasıdır.
Uyuşmazlık, davanın kısmi dava türünde açılıp açılmadığı ve anılan dava dosyasında fazlaya dair haklar saklı tutulmadan dava açılması sebebi ile bakiye alacakların ek dava ile talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülebileceği, dava açılırken talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında kısmi dava açılmasının talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmeyeceği düzenlenmiştir.
Dava dilekçesinde fazlaya dair hakların saklı tutulduğuna, kısmi ya da tam eda davası açıldığına dair açıklayacı beyanda bulunulmamıştır. Hüküm fıkrasında talep edilen miktarlarla bağlı kalındığı açıklanarak karar verilmiş ve karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
Dosyasının kısmi dava olarak yorumlanarak sonuçlandırılıp kesinleştiğinin kabulü zorunludur. Davacı bu dava ile, bakiye kıdem tazminatı ve genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsilini istemiştir. Talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmeyeceğinden yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekir.
DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
KARAR : Davacı, İş Mahkemesi'nin 2011/555 esas sayılı dosyası ile kıdem tazminatı ve genel tatil ücreti alacaklarının tahsili amacı ile dava açtığını, talep edilen miktarlarla bağlı kalınarak hüküm kurulduğu belirterek bakiye 3.683,39 TL kıdem tazminatı ve 24,08 TL genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı tarafa dava dilekçesi tebliğ edilmiş ancak cevap verilmemiştir.
Mahkemece, İş Mahkemesi'nin 2011/555 esas sayılı dosyasında fazlaya dair haklar saklı tutulmadan dava açıldığı, kısmi dava ifadesine de yer verilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, süresi içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında, İş Mahkemesi'nin 2011/555 esas sayılı dosyasının kısmi dava türünde açılıp açılmadığı ve anılan dava dosyasında fazlaya dair haklar saklı tutulmadan dava açılması sebebi ile bakiye alacakların ek dava ile talep edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
1.10.2011 tarihinde yürüryüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 109. maddesinde kısmi dava tanımlanmıştır. Maddenin birinci fıkrasında talep konusunun niteliği itibariyle bölünebilir olduğu durumlarda sadece bir kısmının dava yoluyla ileri sürülebileceği, üçüncü fıkrasında ise, dava açılırken talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında kısmi dava açılmasının talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Madde gerekçesinde, haktan açıkça feragat edilebileceği şeklindeki temel maddî hukuk ilkesinden hareketle, kısmî dava açılırken fazlaya dair hakları saklı tutma şeklindeki uygulamaya son verilmesi, bu veya buna benzer bir ibare kullanılmadığında, haktan feragat edilmiş sayılacağı yönündeki uygulamanın önüne geçilmesinin amaçlandığı vurgulanmıştır.
Dosya içeriğine göre, davacı 6100 Sayılı Hukuk Muhakeleleri Kanunu yürürlüğe girdikten sonra, 14.10.2011 tarihinde, İş Mahkemesi'nin 2011/555 esas sayılı dosyası ile açtığı dava ile 19.500,00 TL kıdem tazminatı, 1.000,00 TL genel tatil ücreti ile diğer işçilik alacaklarının anılan kanun hükümleri gereğince davalıdan tahsilini istemiştir. Dava dilekçesinde fazlaya dair hakların saklı tutulduğuna, kısmi yada tam eda davası açıldığına dair açıklayacı beyanda bulunulmamıştır. Mahkemece benimsendiği açıklanan bilirkişi raporunda brüt 23.183,39 TL kıdem tazminatı ve 1.024,08 TL genel tatil ücreti alacağı hesaplanmıştır. Hüküm fıkrasında talep edilen miktarlarla bağlı kalındığı açıklanarak karar verilmiş ve karar temyiz edilmeden kesinleşmiştir.
Bu durumda İş Mahkemesi'nin 2011/555 esas sayılı dosyasının kısmi dava olarak yorumlanarak sonuçlandırılıp kesinleştiğinin kabulü zorunludur. Davacı bu dava ile, bakiye kıdem tazminatı ve genel tatil ücreti alacağının davalıdan tahsilini istemiştir. Mahkemece, İş Mahkemesi'nin 2011/555 esas sayılı dosyasında fazlaya dair haklar saklı tutulmadan dava açıldığı, kısmi dava ifadesine de yer verilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak yukarda açıklanan kanuni düzenleme gereğince, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmeyeceğinden yargılamaya devam edilerek bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddedilmiş olması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ : Hükmün yukarda açıklanan sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istenmesi halinde ilgiliye iadesine, 14.03.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi
Old 12-05-2019, 16:11   #12
Av.Serkan Bedirhanoğlu

 
Varsayılan

ISLAH ile ilgili olarak bir konu hakkında benimde fikirlerinize ihtiyacım var..
Belediyeye karşı açmış olduğumuz Kamulaştırmasız el atmadan kaynaklı tazminat davasında henüz bilirkişi raporu alınmadan, idare tarafından aleyhimize Kam. Kanunu Md. 10 kapsamında bedel tespit ve tescil davası açılmıştır. Bu dava sonrası bizim dosyamız bu dosya ile birleştirilmiş ve bedel tespit tescil davası üzerinden yargılama devam etmiş , bilirkişi raporları alındıktan sonra tarafımızca miktar ıslah edilmiştir. Islahtan sonra belediye kamulaştırmadan vazgeçmiş ve davası reddedilerek kesinleşmiştir. Vazgeçme nedeni ile bizim açmış olduğumuz dava tefrik edilerek yeni esas almış ve ilk duruşmada hakim davanın kabulüne karar vererek(BEDEL TESPİT DAVASINDAKİ BİLİRKİŞİ RAPORUNU ESAS ALARAK) lehimize tazminata hükmetmiştir. Yerel mahkemenin bu kararı Yargıtay 5.hukuk dairesinin bilirkişi raporunun içeriği ve bir kısım eksikliklerle bozulmuştur. Yeniden dosyayı ele alan yerel mahkeme davacı olarak açmış olduğumuz dosyada ilk kez BOZMA İLAMI SONRASI bilirkişi raporu aldırmıştır. Şimdi davacı olarak ISLAH ETMEK İSTEDİĞİMİZİ mahkemeye beyan etmiş isek te hakim davada harç yatırıldığını, bozma sonrası ıslah olmadığını karar vereceğini beyan ederek 1 hafta duruşmayı ertelemiştir. Duruşma tarihimiz bu hafta olup DEĞERLİ GÖRÜŞLERİNİZE ACİLEN İHTİYAÇ DUYMAKTAYIM. Şimdiden ilginizi için teşekkür ederim. Saygılarımla
Old 12-05-2019, 17:54   #13
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Merhaba,
Bozma sonrasında ıslah mümkün değil. Ek dava açılmalıdır. Ek dava açılabilmesine ilişkin detayları inceleyerek sorunu çözebilirsiniz.
Saygılar,
Old 16-07-2020, 12:56   #14
Av.Ayse E.

 
Varsayılan

Merhaba sayın meslektaşlarım..diyelim ki 1.234,56 TL den icra takibi yapılıyor itiraz sonucu açılan itirazın iptali davasında fazlaya ilişkin haklar saklı tutulmadan 134,56 TL olarak açılıyor (harç vs bu değer üzerinden ödeniyor) ..Bu miktarı daha sonra sehven yapılmıştır dava dilekçesi içeriğinde 1.234,56 yazmaktadır diye düzeltilme şansı varmı dır? Cevap veren tüm meslektaşlarıma şimdiden teşekkür ederim.
Old 16-07-2020, 14:31   #15
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Merhaba,

Dava dilekçeniz içinde itirazın iptalini istediğiniz miktarın takip miktarı olduğunun anlaşıldığını da belirtmişsiniz, sehven o cüzi miktarın yazıldığını belirtip harcı ikmal edip, davaya devam edebilirsiniz diye düşünüyorum. Artık ister ıslah algılasınlar isterse düzeltme; ikisinde de açıkça feragat edilen bir bölüm olmadığından (Borçlu tarafından takip sonrası yapılan bir ödemeden de bahsetmediğinİze göre) son talebinize göre karar verilecektir diye düşünüyorum.

Aşağıdaki Kararı Konu Başlığına Yararı Olması Açısından Ekliyorum.

Yargıtay 22.Hukuk Dairesi 2016/18257 Esas 2019/17015 Karar 23.09.2019 Tarih

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

YARGITAY KARARI

Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili, iş sözleşmesinin davacı tarafından emeklilik nedeniyle feshedildiğini beyanla kıdem tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu:

Karar, yasal süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe:

1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davacı tarafından yapılan ıslaha değer verilip verilmeyeceği hususundadır.

Davacı vekili dava dilekçesi ile ileride belirlendiğinde artırılmak üzere geriye dönük 5 yıl için 14.300,00 TL fazla çalışma ücreti, 300,00 TL genel tatil ve bayram ücreti talep etmiş; 04.11.2015 harç tarihli ıslah dilekçesi ile talep miktarlarını arttırmıştır. Mahkemece, “dava dilekçesi ile fazlaya dair hakkını saklı tutmayan davacının ıslah talebinin kabulü mümkün olmadığı,” gerekçesi ile davacının ıslah dilekçesine değer vermemiştir.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 109/3. maddesinde dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olma hâli dışında kısmi dava açılması talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmeyeceği düzenlenmiştir.

Davacının davasının kısmi dava olarak açıldığının değerlendirilmesi gerekmekte olup yukarıda anılan yasal düzenleme karşısında mahkemenin fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmaması sebebiyle ıslah yapılamayacağına yönelik değerlendirmesinin herhangi bir geçerliliğinin bulunmadığı ifade edilmelidir. Bu itibarla, davacının dava dilekçesinin kısmen ıslahı yoluyla fazla talepte bulunamayacağına dair mahkeme kararı yerinde değildir. Mahkemece, davacının ıslah dilekçesini değerlendirerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.09.2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
ıslah - fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamış olması Ens Meslektaşların Soruları 1 10-12-2014 23:04
Tavzih dilekçesi Fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması Ahmet Güngör Meslektaşların Soruları 3 12-03-2014 14:17
Islah dilekçesinde fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmaması sevimsiz Meslektaşların Soruları 9 05-12-2011 17:49
katılım alacağında fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması Ercan Turgut Meslektaşların Soruları 1 01-11-2011 12:42


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08070993 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.