Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

hayat sigortasında ölüm hali

Yanıt
Old 11-05-2009, 21:48   #1
didem kunal

 
Varsayılan hayat sigortasında ölüm hali

bir müvekkilim bankadan kredi alırken banka, tonlarca evrak arasına kendi bünyelerindeki hayat sigortası evraklarını da imzalatmıştır. hayat sigortası sözleşmesinde yer alan bir maddeye göre;hayat sigortaları genel şartlarının C 2./2.2. maddesi uyarınca sigortalı, mevcut rahatsızlıklarını belirtmesi gerekir demektedir. aksi halde bu belirtmediği hastalıkalrdan dolayı vefat durumu sözkonusu olursa sigorta ödeme yapmamaktadır. ancak müvekkilim sadece bankadan kredi istediğini düşünürken farkında bile olmadan bu sözlşemeyi de imzalamış üstelik bildfirim zorunluluğu olan hususlardan bi haber. daha sonra müvekklim ilk defa geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir. şirkette ölüm bildirimi yapılmış, talep yapılmış ancak banka, kendilerine bildirilmediğini iddia ettkileri rahatsızlıklardan dolayı ödeme yapamaycaklarını bildirmiştir. ancak burda müvekkil zaten kendi iradesine dayayan bir sözlşeme imzalamadığı gibi geçirdiği ilk kalp krizi sonucu ölmüştür. yani mütevaffa müvekkilim eğer üzerine düşen bildirimi yerine getirmiş olsaydı bile bildirmiş olacağı rahatsızlılardan dolayı vefat etmediği için yine şirketin parayı ödeme zorunluluğu mevcuttur.


bu durumda noter aracılığı ile şirketten ödeme talebinde bulunulup daha sonra bir alacak davası açmak mı mantıklı olandır yoksa direk dava açmak mı?
Old 12-05-2009, 21:20   #2
rıza

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan didem kunal
bir müvekkilim bankadan kredi alırken banka, tonlarca evrak arasına kendi bünyelerindeki hayat sigortası evraklarını da imzalatmıştır. hayat sigortası sözleşmesinde yer alan bir maddeye göre;hayat sigortaları genel şartlarının C 2./2.2. maddesi uyarınca sigortalı, mevcut rahatsızlıklarını belirtmesi gerekir demektedir. aksi halde bu belirtmediği hastalıkalrdan dolayı vefat durumu sözkonusu olursa sigorta ödeme yapmamaktadır. ancak müvekkilim sadece bankadan kredi istediğini düşünürken farkında bile olmadan bu sözlşemeyi de imzalamış üstelik bildfirim zorunluluğu olan hususlardan bi haber. daha sonra müvekklim ilk defa geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etmiştir. şirkette ölüm bildirimi yapılmış, talep yapılmış ancak banka, kendilerine bildirilmediğini iddia ettkileri rahatsızlıklardan dolayı ödeme yapamaycaklarını bildirmiştir. ancak burda müvekkil zaten kendi iradesine dayayan bir sözlşeme imzalamadığı gibi geçirdiği ilk kalp krizi sonucu ölmüştür. yani mütevaffa müvekkilim eğer üzerine düşen bildirimi yerine getirmiş olsaydı bile bildirmiş olacağı rahatsızlılardan dolayı vefat etmediği için yine şirketin parayı ödeme zorunluluğu mevcuttur.


bu durumda noter aracılığı ile şirketten ödeme talebinde bulunulup daha sonra bir alacak davası açmak mı mantıklı olandır yoksa direk dava açmak mı?

Sayın Kural noterden ödeme talebinde bulunun.. Benim başıma geldi avukatım ödeme talebinde bulunmadan dava açtı. Yargı bu durumda sigorta şirketinin dava nın açıldığına dair tebliği aldığı günden faiz işletti.
Old 27-05-2009, 23:05   #3
sseker

 
Varsayılan

Sn.Kunal,
Sigorta başlangıç tarihinden öncesine dayanan bir rahatsızlık ile ölüm sebebi olan kalp krizi olayı arasında illiyet bağı yok ise sigorta başvuru formunda tam sağlıklı olduğunu beyan etmiş olsa dahi sigorta şirketi ödeme yapmak zorundadır. Sigorta açısından risk gerçekleşmiş olduğundan sadece müteveffa sigortalının kötüniyetli olması (yani sigorta öncesine dayanan rahatsızlıklarını bilmesi ve beyan etmemesi) halinin ispatı tazminatın reddini sağlar.

Olayda izlemeniz gereken yöntem, ölüm olayını 8 gün içinde sigorta şirketine ihbar etmenizdir. İhbar yazınız ekine epikriz raporu, ölüm belgesi, sigorta sertifikası, veraset ilamı eklenmelidir. Yazınızdan bu süreçlerin geçtiğini ve talebinizin reddedildiğini anlıyorum. Yapmanız gereken Ticaret Mahkemesi'nde (mutlak ticari davalardan olduğu için) alacak davası açmak olacaktır. Dava açmadan önce Hayat Sigortası Genel Şartları ve Poliçe Özel Şartlarını iyi incelemenizi öneririm.
T.C. YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİ E. 2000/7609 K. 2000/8987 T. 16.11.2000 bahsettiğiniz olaya emsal teşkil edecek bir karardır.

Saygıyla
Old 11-06-2009, 22:19   #4
didem kunal

 
Varsayılan

sayın sseker, öncelikle bilginiz ve emsal kararınız için çok teşekkür ediyorum. ancak yargıtay kararını bir türlü bulamıyorum.bana kararı göndermeniz mümkün olur mu acaba? ayrıca şu da kafamı kurcalamakta,öncelikle ihtarname çekmem şartmıdır? ihtarnamesiz dava açmam mümkün olmaz mı? bunun süresi nedir? eğer ihtarname çekmem gerekliyse süre nedir,dava açmam için süre nedir?
Old 22-06-2009, 15:09   #5
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan işinize yarar umarım.

T.C. YARGITAY
11.Hukuk Dairesi
Esas: 2000/7609
Karar: 2000/8987
Karar Tarihi: 16.11.2000
ÖZET: Rizikonun gerçekleşmesinden sonra ihbarın gerçeğe aykırılığının saptanması halinde, sigortacının sözleşmeden cayması mümkün olmayıp böyle bir durumda sigortacı ya sözleşmeye koyacağı bir hükümle veya Borçlar Kanununun genel hükümlerine dayanarak savunma hakkını koruyabilir. Sigortalının bildirmediği şeker, yüksek tansiyon, kalp ile ilgili rahatsızlıklarının, ölümü ile irtibatlı olup olmadığının, bu hastalıklar konusunda uzman bilirkişi veya kurulundan veya Adli Tıp Kurumundan alınacak raporla aydınlığa kavuşturulmalı, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
(6762 S. K. m. 1290)
Dava: Taraflar aras
ındaki davanın (İstanbul Dördüncü Asliye Ticaret Mahkemesi)'nce görülerek verilen 26.5.2000 tarih ve 1999/147-2000/452 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dava dosyası için tetkik hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Karar: Davacı vekili, müvekkillerinin murisi H.'in dava dışı Ziraat Bankası'ndan aldığı kredi karşılığında 11.3.1996 tarihinde davalı sigorta şirketine 2,5 milyar lira üzerinden hayat sigortası yaptırdığını, sigortalının 13.2.1997 tarihinde öldüğünü ileri sürerek sigorta bedelinin ölüm tarihinden itibaren faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sigortalının 10 yıldır yüksek tansiyon hastası olduğunu ve hastanede yattığının öğrenildiğini oysa, önemli rahatsızlıklar nedeniyle hastanede yatıp yatmadığına ilişkin sorulara olumsuz yanıt vermek suretiyle kasten yanlış beyanda bulunduğunu, dolayısıyla sözleşmenin hükümsüz kaldığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda sözleşmenin yapıldığı sırada ölenin kendi rahatsızlığını bilmediği, kaldı ki sigortacının 1 ay içinde cayma hakkını da kullanmadığı, sigorta ettiren bankanın sigortalıdan kredi alacağının da bulunmadığı, davalının ödediği 54 milyar lira düşülerek, geriye kalan miktardan davalının sorumlu olduğu, davalıdan tahsil edilen miktarın bankaya yatırıldığı 24.2.1997 tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulü ile 2.446.000.000 liranın 24.2.1997 tarihinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Sigortacının bir ay içinde cayma hakkını kullanmadığına ilişkin mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Şöyle ki, rizikonun gerçekleşmesinden önce sigortacı, sigortalının doğru bilgi verme yükümlülüğünü ihlal ettiğini öğrendiği taktirde TTK. nun 1290. maddesi hükmü uyarınca sözleşmeden cayma hakkına sahiptir. Somut olayda ise, davalı sigortacı rizikonun gerçekleşmesinden sonra yaptığı araştırmalar sonrasında hastaneden gelen belgeler ile bu hususu öğrenebilmiştir. Rizikonun gerçekleşmesinden sonra sözleşmeden cayma esasen mümkün olmaz. Böyle bir durumda sigortacı ya sözleşmeye koyacağı hükümle, ya da Borçlar Kanununun genel hükümlerine dayanarak savunma hakkını koruyabilecektir. Nitekim, somut olayda da genel şartların 2. maddesine konulan hükümle, eksik ve/veya yanlış beyan halinde poliçenin hükümsüz hale geleceği kararlaştırılmıştır. Poliçeye bu yolda konulan hüküm, bilirkişinin görüşünün aksine sigorta hukuku ile ilgili emredici nitelikteki hükümlere aykırı olmadığı gibi, Borçlar Kanununun sözleşme hukuku ilkelerine de aykırı düşmemektedir. Dairemizin yerleşik uygulaması bu yöndedir. Bu durumda, rizikonun gerçekleşmesinden sonra ihbarın gerçeğe aykırılığının saptanması halinde bu konuda düzenleme içermeyen TTK.nun 1290. maddesinde sanki bu yolda bir hüküm varmışcasına sözleşme hükmünün bu maddeye aykırı olamayacağı yönündeki bilirkişi görüşüne itibar edilmesi doğru görülmemiştir.
Öte yandan, sigortacının dayandığı epikriz denilen hastane belgesinde bahsedilen ve sigortalının bildirmediği şeker, yüksek tansiyon, kalp ile ilgili rahatsızlıkların, mernis ölüm tutanağında ölüm nedeninin bilinmediği açıklaması ve 29.11.1996 tarihinde hastaneden taburcu olduktan ve kısa sayılabilecek bir süre geçtikten sonra 13.2.1997 tarihinde ölümün gerçekleşmesi karşısında ölüm ile irtibatlı olup olmadığının bu hastalıklar ile ilgili uzman bir tıp mensubu bilirkişi ya da bilirkişi kurulundan veya Adli Tıp Kurumundan alınacak rapor ile aydınlığa kavuşturulması, ölümün bu hastalıklardan biri nedeniyle meydana geldiğinin kabulü halinde davanın reddine, aksi halde kabulüne karar verilmek gerekirken, uzmanlık alanı ve nerede görev yaptığı anlaşılamayan Adli Tıp Uzmanı sıfatıyla bir doktordan alınan ve bu noktadaki uyuşmazlığa ışık tutmayan yetersiz bilirkişi raporuna itibar edilerek eksik inceleme ile davanın kabulü, bozmayı gerektirmiştir.
2- Kabule göre ise; dosyada mevcut sigorta poliçesi genel şartlarının 14. maddesi uyarınca hak sahiplerince maddede yazılı evrakların kendisine ulaştırılmasından itibaren 10 gün içinde sigortacı ödeme yapmakla yükümlüdür. Mahkemenin temerrüt faizinin başlangıcına esas aldığı 24.2.1997 tarihi, davacıların gerekli belgeleri davalı sigortaya değil, dain ve mürtehin konumundaki kredi alacaklısı bankaya ulaştırdığı tarihtir. Banka belgeleri davalı sigortaya göndermiş ise de belgelerin hangi tarihte sigortaya ulaştığı dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Mahkemece, bu husus araştırılıp belirlendikten sonra üzerine on gün ilave edildikten sonra bulunacak tarihten itibaren temerrüt faizine, hükmedilmek gerekirken, bu konuda hiçbir gerekçe ve tartışma ortaya konmadan belirtilen tarihin esas alınması da yerinde değildir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davalı sigorta yararına (BOZULMASINA), ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 16.11.2000 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Old 22-06-2009, 15:12   #6
PINAR YILMAZ

 
Varsayılan

Sayın Kunal ihtar çekmeniz temerrüt tarihi açısından önemlidir. İhtarınız sonuçsuz kalınca açacağınız davada faiz işletilirken ihtarın tebliğ tarihinden itibaren faiz işletilir. Aksi halde dava açtığınız tarihten itibaren faiz işletilir. Saygılar...
Old 27-06-2009, 09:40   #7
didem kunal

 
Varsayılan

bunun dışında davamı açmak için genel zamanaşımı sürem avr sanıyorum. öğrendiğimiz tarihten itibaren 1 yıl her durumda 10 yıl
Old 18-08-2009, 20:14   #8
didem kunal

 
Varsayılan

Bu arada vermiş olduğunuz yargıtay kararının benim açmak istediğim davanın tersi bir sonucu var. Benim istediğim sonuç tazminatın ödenmesi ancak bu yargıtay kararı biraz daha farklı.
Old 02-04-2012, 14:50   #9
Ruken0042

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan didem kunal
Bu arada vermiş olduğunuz yargıtay kararının benim açmak istediğim davanın tersi bir sonucu var. Benim istediğim sonuç tazminatın ödenmesi ancak bu yargıtay kararı biraz daha farklı.

Sayın Didem hanım benim de aynı sorum olmakla beraber tazminat davası açtınız mı acaba,açtıysanız nasıl sonuçlandı?
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
kasko sigortasında faiz mustafayıldız Meslektaşların Soruları 5 11-04-2013 11:20
trafik sigortasında 3. kişi idris sağlam Meslektaşların Soruları 3 03-04-2009 15:56
trafik sigortasında rücu Av.Ergün Vardar Meslektaşların Soruları 5 25-12-2008 19:26
Ferdi Kaza Sigortasında Lehtar tufan gürses Ticaret Hukuku Çalışma Grubu 0 13-10-2008 17:12
Hırsızlık sigortasında zamanışımının başlangıcı concept Meslektaşların Soruları 3 28-11-2007 02:25


THS Sunucusu bu sayfayı 0,02983594 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.