Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

haksız fiilden kaynaklanan rücu davasında zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-07-2011, 16:10   #1
Av.Ademx

 
Varsayılan haksız fiilden kaynaklanan rücu davasında zamanaşımı

Haksız fiillerden kaynaklanan davalardaki 1 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin, tazminatı ödeyerek halef olan rücu davası açacak kişiler için de geçerli olup olmadığı konusunda tereddüte düştük. Şöyle ki;

Haksız fiil nedeniyle müvekkil şirketin işçisi 2007 yılında 3. şahısa zarar veriyor. Dava sonuçlanıyor ve mahkeme kararı üzerine müvekkil 2009 yılında davacıya zararını ödüyor. Şimdi ödediği bedeli işçisinden talep etmek istiyor.

İşçiye karşı rücu davası açtığımız zaman genel zamanaşımı süresi mi sözkonusu olur. Yoksa asıl alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi olan 1 ve 10 yıllık haksız fil zamanaşımı süresi mi geçerli olur. Bu konuda görüşü ve emsal kararı olan arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.
Old 06-07-2011, 10:17   #2
Av. Hulusi Metin

 
Varsayılan Karar

11.HD.E.1980/871,K.1980/821,T.19.2.1980

“Müteselsilen borçlu olan kişilerin birbirlerine rücuunu ve bunun zamanaşımını, aralarındaki hukuki ilişkinin niteliği düzenler. Zira müteselsilen borçluluk muhtelif hukuki ilişkiler sonucu doğabilir.

Borçlar Yasasının 179. maddesindeki bir mamelekin devrinde adi şirkette bir ortağın diğerlerine (BK. 523) ve kefilin asıl borçluya rücuunda (BK. 50/1), (Dr. Fritz Funk Borçlar Kanunu Şerhi Umumi Hükümler 1983, Veldet Selçuk Çevirisi, s. 216; Dr. H. Becker, İsviçre Medeni kanunu Şerhi, VI cilt, Borçlar Kanunu I Kısım, Genel Hükümler, Fas. IV. Dr. Saim Özkök çevrisi s. 173).

Ancak rücu hangi hukuki ilişki veya yasal nedenle doğmuş olursa olsun rücü zamanaşımı rücua neden olan ödemenin yapıldığı andan itibaren işlemeye başlar (Dr. F. Funk, age s. 217; Haluk Tandoğan, Türk Müteselsil Hukuku, 1961, s. 215; Dr. Ahmet Kılıçoğlu, Kanuni Halefiyet, 1979, s. 136, 137) ve bu zamanaşımı süresi de, yukarıda açıklandığı üzere, ödemeyi yapan ve rücu eden ile edilen kişi arasındaki hukuki ilişkiye göre saptanır. Eğer bu rücuun nedeni bir sözleşme ise rücu zamanaşımı bu sözleşmeye ilişkin zamanaşımıdır. “
Old 06-07-2011, 11:01   #3
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Av.Ademx,

Alıntı:
Yazan Av.Ademx
Haksız fiillerden kaynaklanan davalardaki 1 ve 10 yıllık zamanaşımı sürelerinin, tazminatı ödeyerek halef olan rücu davası açacak kişiler için de geçerli olup olmadığı konusunda tereddüte düştük. Şöyle ki;

Haksız fiil nedeniyle müvekkil şirketin işçisi 2007 yılında 3. şahısa zarar veriyor. Dava sonuçlanıyor ve mahkeme kararı üzerine müvekkil 2009 yılında davacıya zararını ödüyor. Şimdi ödediği bedeli işçisinden talep etmek istiyor.

İşçiye karşı rücu davası açtığımız zaman genel zamanaşımı süresi mi sözkonusu olur. Yoksa asıl alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi olan 1 ve 10 yıllık haksız fil zamanaşımı süresi mi geçerli olur. Bu konuda görüşü ve emsal kararı olan arkadaşlara şimdiden teşekkür ederim.

BK m.128: "Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden itibaren cereyan eder."

Rücu davasında zamanaşımının başlangıcı; ödemenin yapıldığı tarihtir (2009 yılı olarak belirttiğiniz tarih). 818 sayılı Borçlar Kanunu'nda bu yönde açık düzenleme olmamakla beraber 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girecek olan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 73. maddesinde: "Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.
Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlar." şeklinde düzenleme yapılmıştır. Bu aşamada 6098 sayılı Kanun'da 818 sayılı Borçlar Kanunu'ndan farklı olarak tam teselsül-eksik teselsül düzenlemesinin kaldırıldığını ve açıkça halefiyet düzenlemesi yapıldığını da (TBK m.62: "...Tazminatın kendi payına düşeninden fazlasını ödeyen kişi, bu fazla ödemesi için, diğer müteselsil sorumlulara karşı rücu hakkına sahip ve zarar görenin haklarına halef olur.) belirtmek gerekir.

Anlatımınıza göre müvekkiliniz BK m.55'ten (Başkalarını istihdam eden kimse, maiyetinde istihdam ettiği kimselerin ve amalesinin hizmetlerini ifa ettikleri esnada yaptıkları zarardan mesuldür. Şu kadar ki böyle bir zararın vukubulmaması için hal ve maslahatın icabettiği bütün dikkat ve itinada bulunduğunu yahut dikkat ve itinada bulunmuş olsa bile zararın vukuuna mani olamıyacağını ispat ederse mesul olmaz.İstihdam eden kimsenin, zâmin olduğu şey ile zararı ika eden şahsa karşı rücu hakkı vardır.) mütevellit tazminat ödemiş ve aynı madde+BK m.51/2 (Kaideten haksız bir fiili ile zarara sebebiyet vermiş olan kimse en evvel, tarafından hata vaki olmamış ve üzerine borç alınmamış olduğu halde kanunen mesul olan kimse en sonra, zaman ile mükellef olur.) gereğince işçisine rücu etmek istemektedir. Yani somut olayınızda 3.kişiye karşı müvekkiliniz BK m.55'ten, işçisi BK m.41'den dolayı sorumlu olmakla aralarında eksik teselsül söz konusudur. Halefiyet, sadece kanunda belirtilen durumlarla sınırlı olarak uygulanır ve BK m.55'te halefiyet düzenlenmemiştir; sadece rücu hakkından bahsedilmektedir.

İkame edeceğiniz davada halefiyet değil; kanundan doğan basit rücu hakkı/sayın V.Tuhr'un değerlendirmesine göre sözleşme ilişkisi ("...ekseri hallerde, rücu hakkı esasen sözleşme ilişkisinden ve özellikle adam kullanan kimse ile yardımcı şahısları arasında mevcut olan ( hizmet sözleşmesinden ) doğar. Bu itibarla hizmet sözleşmesine dayanarak rücu hakkının kullanılması yasa hükümlerince mümkündür. Nitekim bu nitelikteki rücu davalarında kullanılan kişi ( müstahdem ) BK. m. 96`ya göre kendisine hiçbir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat ettikte zarardan sorumlu tutulamayacaktır.") söz konusu olmakla uygulanacak zamanaşımı süresinin BK m.125 gereği 10 yıl olduğu kanaatindeyim.

Ayrıca sayın Av.Hulusi Metin'in eklediği kararın da yer aldığı aşağıdaki linki inceleyebilirsiniz:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=59877

Saygılar...
Old 06-07-2011, 12:01   #4
av.kadirpolat

 
Varsayılan

Yargıtay HGK nın 2010/9-328 Esas ve 2010/370 K sayılı kararında süre 10 yıl olarak belirtilmiş. Karara bakmanızı tavsiye ederim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
haksız fiilden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat yeditepelişehir Meslektaşların Soruları 3 14-01-2011 16:14
Rücu davasında zamanaşımı süresi tncey Meslektaşların Soruları 1 27-10-2009 17:04
Sözleşmeden kaynaklanan rücu davasında zamanaşımı daphne81 Meslektaşların Soruları 1 03-09-2008 15:06
rücu davasında zamanaşımı av.özlem önal Meslektaşların Soruları 3 08-12-2007 18:01
Haksız Fiilden Dolayı Manevi Taz.Davasında Takas Def-i Veya... AV.SERTANn Meslektaşların Soruları 0 12-12-2004 13:29


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03994608 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.