Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İİK md.82/9 haczedilemeyen mal ve haklar

Yanıt
Old 16-09-2008, 10:51   #1
eylul83

 
Varsayılan İİK md.82/9 haczedilemeyen mal ve haklar

TC Emekli sandığına bağlı maaşların bir kısmı haczedilebiliyor.İstisnası İİK md.82/9.Bu maddeye göre memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan maaşlar haczedilemiyor.Adi malulen emekli polis borçlu,kefil olduğu kredi borcundan dolayı hakkında yapılan icra takibine dayanarak emekli sandığından almış olduğu maaşının bir kısmına haciz konuluyor ve yaklaşık 1 yıldır maaşından kesinti yapılıyor.Maddede belirtilen zabıta hizmetlerine polis memurlarının da girdiğini düşünerek haczedilmezlilk şikayetinden bulunmayı düşünüyoruz.Kesinti 1 yıldır yapıldığı için şikayet süresi geçmiş.Maaşlardan kesinti durumlarında her kesintiden sonra mı şikayet süresi başlar?Yoksa açıkça kanunlara aykırı bir durum olduğu için şikayet süresiz midir?ya da bu konuda başka fikri olan arkadaslar cevaplarsa sevınırım.Şimdiden herkese teşekkürler...
Old 16-09-2008, 11:00   #2
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın eylül83, sözkonusu haczedilmezlik hükmü kamu düzeni ile ilgili olduğundan şikayet süreye tabi değildir.

Önceden yapılan anlaşmalar:

Madde 83/a - (EKLENMİŞ MADDE RGT: 06.03.1965 RG NO: 11946 KANUN NO: 538/47)
82 ve 83 üncü maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.


T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2005/1097
Karar: 2005/3889
Karar Tarihi: 25.02.2005

ÖZET : 775 Sayılı Gecekondu Kanunu'nun 34. maddesine göre (anılan kanun hükümlerine göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar, tahsis tarihinden itibaren 10 yıl süre içinde haczedilemez) sözü edilen hüküm emredici nitelikte ve kamu düzeni ile ilgili olduğundan bu konudaki şikayet süreye bağlı değildir.

(775 S. K. m. 34) (2004 S. K. m. 82)

Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :

775 Sayılı Gecekondu Kanunu'nun 34. maddesine göre (anılan kanun hükümlerine göre belediyelerce tahsis olunan arsalar, yapılar ve bu arsalar üzerinde yapılan bina ile meydana gelen taşınmaz mallar, tahsis tarihinden itibaren 10 yıl süre içinde haczedilemez) sözü edilen hüküm emredici nitelikte ve kamu düzeni ile ilgili olduğundan bu konudaki şikayet süreye bağlı değildir.

Somut olayda, şikayetçi kooperatif tarafından icra mahkemesine sunulan dilekçede mahcuz taşınmazların yukarıda açıklanan yasa hükmü gereğince kooperatif adına tahsis edildiğinin ileri sürüldüğü görülmektedir. Mahkemece Belediye Başkanlığından mahcuz taşınmazların 775 sayılı yasa gereğince kooperatif adına tahsis edilip edilmediği sorulmuş, ayrıca, Tapu Sicil Müdürlüğünden tapu kayıt örnekleri de getirtilmiştir.

Edirne Belediye Encümeni'nin 26.10.1999 tarih ve 1969 sayılı kararında parsel numaraları yazılı taşınmazların şikayet konusu yapılan yerlere ait olup olmadığı mahkemece araştırılmamıştır. Tapu idaresinden gelen 09.08.2004 tarihli cevap yazısında da yeni parseller oluştuğunun açıklandığı görülmektedir. Bu durumda, mahkemece gerektiğinde bilirkişiden yararlanıp yukarıdaki kurallara göre inceleme yapılması ve haczedilen yerin 775 sayılı yasaya göre tahsis edilip edilmediğinin belirlenmesi, bu nitelikteyse şikayetin süreye bağlı olmadığının düşünülmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesinden ibarettir. Eksik incelemeyle karar tesisi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK. 366 ve HUMK.nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 25.02.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2008/4224
Karar: 2008/3590
Karar Tarihi: 26.02.2008

ÖZET: Borçlunun maaşına haciz uygulanmadan önce maaş haczine muvafakat edilmiş olduğundan haczine muvafakat edilen şeyin haczinden önce ondan yoksun kalmanın sonuçları önceden hissedilemeyeceğinden bu muvafakat geçerli değildir.

(2004 S. K. m. 82, 83/a) (506 S. K. m. 121)

Dava: Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: İİK'nun <Haczi caiz olmayan mallar ve haklar> başlığını taşıyan 82. maddesinin 1. bendinde <Devlet Malları> ile özel kanunlarında haczinin mümkün olmadığı gösterilen malların haczedilemeyeceği açıklanmıştır. 506 sayılı SSK'nun 121. maddesi hükmü uyarınca bu kanun gereğince bağlanmış gelir veya aylıklar ve sağlanacak yardımlar, nafaka borçları dışında haciz veya başkasına devir ve temlik edilemez.

İİK'nun 83/a maddesine göre ise <82 ve 83. maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmalar muteber değildir.> Somut olayda, şikayet konusu İİK'nun 82. maddesi kapsamındaki SSK emekli maaşının tamamının kesilmesine 13.05.2007 tarihinde evinde yapılacak menkul haczi sırasında muvafakat etmiş, maaş haczi 2007/Temmuz ve müteakip aylar için uygulanmıştır. Bir başka anlatımla, borçlunun maaşına haciz uygulanmadan önce maaş haczine muvafakat edilmiş olduğundan İİK'nun 83/a maddesinin düzenlenme amacı olan haczine muvafakat edilen şeyin haczinden önce ondan yoksun kalmanın sonuçları önceden hissedilemeyeceğinden bu muvafakat geçerli değildir. Bu durumda, mahkemece borçlunun yargılama sırasındaki kabulü nazara alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile ret kararı verilmesi isabetsizdir.

Sonuç: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK'nun 428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 26.02.2008 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Old 16-09-2008, 11:45   #3
eylul83

 
Varsayılan

Yargıtay 12.HD 28.02.2002 E:3096 K:4165 sayılı kararında İİK md.82/9'a dayalı haczedilmezlik şikayetlerinin süreye tabi olmadığına karar vermiş fakat aynı daire sonradan görüşünü değiştirerek11.04.2005 E:4972 K:7727 sayılı kararıyla İİK md 82/9 a dayalı haczedilmezlik şikayetlerinin 7 günlük süreye tabi olduğunu,icra müdürünün haciz işleminin kamu düzenini korumak için konulmuş amir hükümlere aykırılık teşkil etmeyeceği kabul etmiştir.Ancak ben burada kamu düzenine aykırılık olduğunu düşündüğüm için yargıyatın ilk görüşüne katılarak ve kararı dilekçeme ekleyerek şikayet etmeyi düşünüyorum..Herkese iyi çalışmalar..
Old 16-09-2008, 14:51   #4
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

Sayın eylül83,

Haklısınız, ince bir ayrım var. 4972 esas sayılı kararın dayanağı Genel Kurul Kararı'nda ayrıntılı bir tartışma var. Karşı oya dikkat... İyi çalışmalar...

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2003/12-17
Karar: 2003/29
Karar Tarihi: 22.01.2003

ÖZET : Borçlunun, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatini korumak için konulmuş amir hükümlere aykırı olarak yapılmış işlemler kamu düzenine aykırıdır. Her zaman şikayet yoluna gidilebilir. Somut olayda şikayete konu olan haciz işlemi borçluya ordu hizmetinden malulen bağlanan emekli maaşına uygulanmıştır. Malulen emeklilik, borçlunun kişisel özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bağlanan emekli maaşının borçluya özgü niteliğini belirlemektedir. İİK.nun 82/9. maddesinde bu paranın haczedilemeyeceği açıklanmakla beraber, memurun anılan işlemi kamu düzenini korumak için konulmuş amir hükme aykırılık teşkil etmeyeceğinden, buna karşı borçlunun şikayeti süreye tabidir. O halde, mercice Özel Daire Bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi isabetsizdir.



(2004 S. K. m. 16/1-2, 82/9)

Dava: Taraflar arasındaki, İcra Müdürünün işlemini şikayet davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Antalya İcra Tetkik Merciince şikayetin kabulüne dair verilen 8.5.2001 gün ve 2001/1335 E, 952 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay Onikinci Hukuk Dairesinin 10.9.2001 gün ve 2001/12434 E, 13378 K. sayılı ilamı ile; ( ... Haczedilmezlik şikayeti hacze ıttıla tarihinden itibaren 7 günlük süreye tabidir. Borçlu hacze icraya bu konuda yaptığı 11.2.2001 tarihli dilekçesi ile ıttıla kesbetmiştir. Şikayetin süre yönünden reddi yerine süreye tabi olmadığından bahisle şikayetin kabulüne karar verilmesi isabetsizdir... ) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: İcra Memurunun işleminin yasaya veya olaya uygun bulunmadığı nedeniyle İcra Tetkik Mercii Hakimliğine başvurularak şikayet yolu ile kaldırılmasının istenmesi kural olarak 7 günlük süreye tabidir. Şikayet süresi, şikayet konusu işlemin öğrenildiği günden başlar. ( İİK.m.16/1 ) Bu kuralın iki önemli istisnası vardır.

1- Bir hakkın yerine getirilmemesinden veya sebepsiz sürüncemede bırakılmasından dolayı her zaman şikayet olunabilir. ( m.16/2 )

Bu hükmün amacı, ilgilileri icra memurunun bir hakkı yerine getirmekten kaçınmasına karşı korumaktır.

2- Kamu düzenine aykırı olan işlemlere karşı da süresiz şikayet yoluna gidilebilir. Anılan ilke doktrinde benimsenmiş ve Yargıtay uygulamalarında kabul edilmiştir.

Borçlunun, üçüncü kişilerin ve kamunun menfaatini korumak için konulmuş amir hükümlere aykırı olarak yapılmış işlemler kamu düzenine aykırıdır. Her zaman şikayet yoluna gidilebilir. ( Prof. Dr. Baki Kuru. İcra iflas Hukuku - 1988 Baskı, Cilt 1 sf. 94 )

Somut olayda şikayete konu olan haciz işlemi borçluya ordu hizmetinden malulen bağlanan emekli maaşına uygulanmıştır. Malulen emeklilik, borçlunun kişisel özelliğinden kaynaklanmaktadır. Bağlanan emekli maaşının borçluya özgü niteliğini belirlemektedir. İİK.nun 82/9. maddesinde bu paranın haczedilemeyeceği açıklanmakla beraber, memurun anılan işlemi kamu düzenini korumak için konulmuş amir hükme aykırılık teşkil etmeyeceğinden, buna karşı borçlunun şikayeti süreye tabidir.

O halde, mercice Özel Daire Bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle bozulmalıdır.

Sonuç: Davalının temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 22.1.2003 gününde oyçokluğuyla karar verildi. (¤¤)

KARŞI OY YAZISI:

İİK.'nun 82/1-9 bendinde "memleketin ordu ve zabıta hizmetlerinde malûl olanlara bağlanan emeklilik maaşları ile bu hizmetlerden birinin ifası sebebiyle ailelerine bağlanan maaşlar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış tazminat ve ikramiyeleri, Askeri Malûllerle, şehit yetimlerine verilen terfi zammı ve 1485 numaralı kanun hükmüne göre verilen inhisar beyiye hisseleri"nin haczolunamayacakları açıklanmıştır.

Davacı borçlu, Astsubay emeklisi olup, Emekli Sandığı Genel Müdürlüğü Müdürler Kurulu'nun 11.12.1973 tarih ve 45786 sayılı kararıyla Ordu'dan malulen emekli olmuştur.

İcra Müdürlüğünce, davacının emekli maaşının 1/4'ünün haczine karar verilmiş, şikayet üzerine İcra Tetkik Mercii hakimliğince, davacının Astsubay'lıktan malulen emekli olduğu anlaşıldığından İİK.82/9 maddesi uyarınca maaşına haciz konulamayacağı ve bu konunun SÜRESİZ ŞİKAYETE bağlı bulunduğu gerekçesiyle, şikayetin kabulüne, davacının emekli maaşına konulan haczin kaldırılmasına" karar verilmiş, Yüksek Özel Daire ve Hukuk Genel Kurulu'nca İİK. 82/1-9. maddesindeki düzenleme kamu düzeni ile ilgili bulunmadığından şikayet İİK. 16. madde uyarınca 7 günlük süreye bağlıdır. Şikayet süresinde yapılmadığından yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bilindiği gibi, şikayet konusu işlemin kamu düzenine aykırı olması halinde şikayet süreye bağlı olmayacaktır. Bu durumda şikayetin süreye bağlı tutulmamasındaki neden yapılan işlemin buyurucu yasaya aykırı olması ve işlemin" hükümsüz ( mutlak butlanla batıl ) olmasıdır.

Şikayet konusu işlemin kamu düzenine aykırı olması halinde, şikayetin süresiz olarak yapılabileceği hususu yasada açıkça öngörülmediği halde hukukun genel ilkelerinden çıkan bir sonuç olduğu için Öğreti ve Yargıtay, kamu düzenine ilişkin hususlarda şikayetin süresiz olarak yapılabileceğini kabul etmiştir. ( Bkz. Prof. Dr. Baki Kuru İcra ve iflas Hukuku, C: 1, Sh: 94 vd, Talih Uyar, İcra Hukukunda Şikayet sh: 548, Prof. Dr. ilhan Postacıoğlu, İcra Hukuku, sh: 69, Prof. Dr. Hakan Pekcanıtez, Şikayet, sh: 85, Y.12.H.D.28.2.1995 gün E: 2760 K: 2739, 17.1.1994 gün E: 262 K: 398, 9.12.1993 gün E: 15271 K: 19252, 2.12.1993 gün E: 14573 K: 18932 )

1982 tarihli Anayasamızın 61. maddesinde "Devletin harp ve vazife şehitlerinin dul ve yetimleriyle, malûl ve gazileri koruyacağı ve toplumda kendilerine yaraşır bir hayat seviyesi sağlayacağı" buyurucu bir şekilde düzenlenmiştir. Anayasa bir üst norm olup yasaların bu buyurucu kurala aykırı olamayacağı açıktır. Maddenin gerekçesinde ( madde toplumumuzun, fedakarlıklar yapmış olan bir kesiminin korunmasını bir direktif olarak vermektedir. Şehitlerin geride kalanlarına ve gazilerle ailelerinin korunması toplum için fedakarlıkta bulunan insanlara toplumun vereceği garantiler cümlesindendir ) denilmiştir.

Bu düzenlemenin buyurucu bir kural olduğu ve kamu düzeni düşüncesiyle konulduğu açıktır.

İİK.nun 82/1-9 maddesinin kamu düşüncesi ile konulduğu belirgindir. Bir kısım yasalar veya yasaların bir kısım hükümleri, bir hususu emreden veya yasak eden kurallar koyarlar. Bunlara emredici ( buyurucu ) hükümler denir. Yanlar bunların aksine hükümler koyamazlar, sözleşme yapamazlar, hukuki tasarrufta bulunamazlar. Mutlak surette bu hükümlere uymak zorundadırlar. Bunlar amme intizamının ( kamu düzeninin ) temelini teşkil ederler ( Bk. İdare Hukuku'nun Umumi Esasları İst. 1952 Sh: 212,246. Ord. Prof. Dr. Sıddık Sami Onar ).

Emredici hükümlere dolayısıyla kamu düzenine aykırı olarak yapılan hukuki tasarruflar, sözleşmeler yoklukla, mutlak butlan ve nispi butlanla batıl olurlar.

Yokluk halinde tasarruf hiç doğmamış, hukuk alemine çıkmamış sayılır. Mutlak butlanda ise ortaya bir tasarruf çıkmıştır. Fakat bu tasarruf o kadar sakat ve kamu düzenine ve hukuk kuralları bakımından yasa nezdinde o derece zayıf ve tehlikelidir ki derhal ortadan kaldırılması gerekir. Böyle bir sakatlık ile ortaya çıkan hukuki tasarruf, sözleşme ile hiçbir zaman sıhhat kazanmaz ve geçerliliğinden söz edilemez.

Bu tasarruf ortadan kaldırıldığı zaman geriye etkili olarak hükümlerini ifa eder. Nispi butlana gelince bu, tarafların iradelerindeki bozukluktan ileri gelir. Hata, hile, ikrar gibi iradeye tesir eden, onu sakatlayan hallerde nispi butlandan söz edilir. Bu hallerde hukuki tasarruf doğmuştur. Bu tasarruf kamu düzenini, toplumun yüksek değerlerini, hukuk düzenini bozmadığı için mutlaka ortadan kaldırılması gerekmez. Taraflara bu sakat işlemi ortadan kaldırmak için dava hakkı sağlar. Mutlak butlan resen dikkate alınır. Medeni Hukukta, hukuki tasarrufun sakatlığının kaynağı kamu düzeni ise, üstün kamu yararını korumak için mutlak butlan, sakatlık tarafların iradesinden doğmuş ise, tarafların yararını korumak için nispi butlan söz konusu olur ve ancak taraflara bir fesih hakkı sağlar.

İİK.nun 82/1-9 maddesindeki hükmünden güdülen amacın, ülkesine hizmet eden, bu uğurda şehit düşen, malul kalan kişilerin şehit eşi ve yetimlerinin toplum nazarında onurlarını korumak, onları aç, sefil halde bırakmamak, ele-güne muhtaç olmadan onurlu bir yaşam sürmelerini sağlamaktır. Buyurucu ve aksi mutlak butlan ile sakat olan ve üstün kamu yararı bulunan bu hükümlerin tarafların iradesine bırakıldığı düşünülemez.

Nitekim Asker Ailelerinden Muhtaç Olanlar Yardım Hakkındaki 4109 sayılı Yasa kamu düzeni düşüncesi ile konulduğundan muhtaç asker ailelerine bağlanan aylıklarının haczi halinde, buna karşı yapılacak şikayetlerin süreye tabi olmadığı benimsenmiştir ( Bkz.Y.12.H.D.15.2.1978 E: 1456, K: 1354 ).

Yine Yüksek Mahkeme 743 sayılı M.K.nun 169/II hükmünün kamu düzeni ile ilgili olduğunu, şikayetin süresiz yapılacağını ve İcra Tetkik Mercii Hakimliğince bu hususun doğrudan doğruya gözetileceğini kabul etmiştir. ( Bk.Y.12.H.D.15.12.1994 gün E: 15452, K: 16123 )

Yine Yüksek Özel Daire T.T.K. 145, 743 sayılı M.K.165 maddelerindeki düzenlemeleri sadece tarafları ilgilendirdiği halde kamu düzeni ile ilgili olup süresiz şikayete bağlı tutmuşken, Türk Yurduna hizmet ederken şehit düşen ve malulen emekli olan kişilerin yetim ve dullarına bağlanan aylıkları ve ikramiyelerinden kaynaklanan şikayetleri için kamu düzeni bulunmadığının benimsemesi kabul edilemez.

Uygulamanın böyle sürmesi halinde İİK. 82/1-9 maddesi kapsamına giren "3292 sayılı Vatani Hizmet Tertibi Aylıklarının Bağlanması Hakkında Kanun" 2629 sayılı "Uçuş, Paraşüt, Denizaltı, Dalgıç ve Kurbağa Adam Hizmetleri Kanunu", 2330 sayılı ve onu tadil eden 2566 sayılı "Nakit Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanun, 5795 sayılı "Refah Vapurunda Ölen Askeri Şahısların Şehit, Dul ve Yetimlerinin de Şehit, Dul ve Yetimi Sayılması Hakkında Kanun", 6083 sayılı "Dumlupınar Denizaltı Gemisinin Batması dolayısıyla Ölenlerin Şehit, Dul ve Yetimlerinin Şehit Dul ve Yetimi sayılmaları Hakkında Kanun", bu Kanunlarda sayılan şehit eşi ve yetimlerine bağlanacak aylıkların icra takibine konu olması halinde 7 gün içinde icra memurunun işlemine şikayet edilmemesi halinde haczolunabilecektir.

Oysa 28.5.1986 gün 3292 sayılı Yasa'da "hiçbir karşılık ve menfaat gözetmeksizin üstün başarı ve gayretle Türk Vatanına hizmet etmiş ve bu hizmetleri belgelenmiş olan Türk Vatandaşlarına veya bunların ölümleri halinde muhtaç duruma düşen aile fertlerine VATANİ HİZMET tertibinden aylık bağlanacağı" ve bu aylıkların haczedilemeyeceği belirtilmiştir. Bu hükümlerin buyurucu kurallar olduğu ve kamu düzenini ilgilendirdiği halde aksinin kabulü öncelikle Anayasamızın 61. maddesine aykırı olacağı düşünülmelidir.

YÜKSEK ÖZEL DAİRENİN UYGULAMASI

Yüksek Özel Daire bundan önceki uygulamalarında yasal olarak haczine olanak bulunmayan malların haczi halinde şikayetin süreye bağlı olmadığını kabul etmiştir.

"Yasal olarak haczine olanak bulunmayan malların haczi halinde şikayet süreye bağlı değildir ( Y.12.H.D. 6.4.1976 gün E: 697 K: 4254 )."

"Borçlu 4109 sayılı Kanuna dayanarak, haczedilmezlik şikayetinde bulunduğuna göre, bu şikayet İİK 82/1 fıkrasına giren nedenlere dayandığı cihetle "Kamu düzeni ile ilgili bu husustaki şikayetlerin süreye tabi olmadığı" düşünülmeksizin şikayetin süresinde yapılmadığından bahisle reddine karar verilmesi esastan yanlıştır." ( Y.12.H.D.15.2.1978 gün E: 1456 K: 1354 )

"Şikayetin duruşmalı tetkiki ile müştekinin ne suretle malulen emekli olduğu merciinden sorulup, İİK. 82. maddesi 9. fıkrası da nazara alınarak bir karar verilmesi gerekirken evrak üzerinde karar verilmesi ve 82/1-9 fıkranın KAMU DÜZENİ ile ilgili olup, şikayetin süreye bağlı olmadığı düşünülmeden noksan inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir" ( Bkz.Y.12.H.D. 25.9.1990 gün E: 2202 K: 8980 ).

Görüldüğü gibi Yüksek Özel Dairece uygulamada İİK. 82/1-9 maddesi buyurucu bir hüküm olduğu, bunun kamu düzeni ile ilgili bulunduğu kararlı bir şekilde uygulan makta iken maddede yasal bir değişiklik olmadığı, aksine öğreti ve yargısal kararlar da toplumun bu kesiminin korunması hususunda yoğun yasallaşma süreci yaşanırken kamu düzeni kavramı ve buyurucu kurallar, toplum yararına çağdaş, geniş yoruma tabi tutulurken, Sayın çoğunluğun bu kavramları amaçları dışında yorumlaması doğru olmamıştır.
Old 16-09-2008, 21:05   #5
Kerem Özgündüz

 
Dikkat emekli malül maaşı

Uygulamada işçi sütatüsünde bulunanların İcra Mahkemesine her aşamada yaptıkları itiraz üzerine süreye bakılmaksızın maaş üzerindeki haciz kalkmaktadır.
Kıyas yolu ile Malül maaşı üzerindeaki haciz de kalkması gerekir görüşündeyim. Bunun için İcra Mahkemesine itiraz da yarar vardır.
İİK 15-16 maddeler gereğince (Muameleyi) şikayet yolu denenebilir
Başarılar
Kerem Özgündüz
Old 21-10-2008, 09:41   #6
eylul83

 
Varsayılan

İcra hukuk mahkemesine yapmış olduğum haczedilmezlik şikayeti üzerine mahkeme dosya üzerinden karar vererek şikayetimizi kabul etti...(Gerçi küçük bi başarı ama sevincimi gizleyemeyeceğim.)Şimdi sorum şu müvekkilden 1 yıl boyunca yapılan ve yasal olmayan kesintiyi dava yoluyla talep etmek mümkün olabilir mi?Herkese vermiş olduğu cevaplardan dolayı teşekkür ederim.
Old 21-10-2008, 13:28   #7
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
12.Hukuk Dairesi

Esas: 2007/3373
Karar: 2007/6087
Karar Tarihi: 29.03.2007

ÖZET: Borçlunun vadesiz mevduat hesabında olan maaş dışındaki paralarının haczi mümkün olduğundan mahkemece emekli maaşına ilişkin haczedilmezlik şikayetinin kabulü ile yetinmek gerekirken, anılan hesaptaki mevduatla ilgili tefrik yapılmaksızın olumlu ya da olumsuz karar verilmemesi doğru olmadığı gibi istirdat davası konusunu teşkil edecek usulsüz kesilen paraların bu aşamada iadesine karar verilmesi de doğru değildir.


(2004 S. K. m. 82)

Dava: Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Borçlunun vadesiz mevduat hesabında olan maaş dışındaki paralarının haczi mümkün olduğundan mahkemece emekli maaşına ilişkin haczedilmezlik şikayetinin kabulü ile yetinmek gerekirken, anılan hesaptaki mevduatla ilgili tefrik yapılmaksızın (Bankanın 27.12.2006 tarihli yazısı dikkate alınarak) olumlu olumsuz karar verilmemesi doğru olmadığı gibi istirdat davası konusunu teşkil edecek usulsüz kesilen paraların bu aşamada iadesine karar verilmesi de doğru değildir.

Sonuç: Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kısmen kabulü ile mahkeme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle İİK. 366. ve HUMK.428. maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 29.03.2007 gününde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Old 21-10-2008, 13:57   #8
eylul83

 
Varsayılan

Yargıtay 12 H.D 11.04.2006 2006-4710 2006/7693 sayılı kararında
"İİK nın 85 maddesine göre icra dairesince alacaklının haciz talebinin yerine getirilmesi zorunlu olup bu konuda icra müdürünün taktir hakkı bulunmamaktadır.İİK 79/1 maddesinde ise icr dairesinin haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içerisinde haciz uygulamasının gerektiği hüküm altına alınmıştır.506 sayılı kanunun 121 maddesi gereğince işçinin emekli maaşının haczi mümkün değil ise de bu husus haciz tarihinden sonra borçlunun şikayeti halinde gözönünde bulundurulabilir.
Bu açıklamalara göre icra müdürünün şikayetten önceki haciz işlemleri yukarıda açıklanan yasal zorunluluktan kaynaklandığı için kesintilerin İİK 361 maddesinin uygulanması suretiyle geri alınması mümkün değildir.Anılan istemin borçlu tarafından genel mahkemede açılacak bir istirdat davasında tartışılması gerekir"şeklindedir.
Bu karara göre icra müdürünün hacizde taktir yetkisi olmadığından şikayetten önce yapılan kesintiler yasal gibi görünüyor.Alacaklıya karşı açacak olduğum istirdat davasında karşı taraf icra müdürünün taktir hakkı olmadığını ve kesintinin yasal olduğunu öne sürebilir.Elinde bu konuyla ilgiliayrıntılı ve lehimize karar olan arkadaşlar gönderirlerse sevinirim..
Old 21-10-2008, 14:05   #9
Sinerji Hukuk Yazılımları

 
Varsayılan

T.C. YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

Esas: 2004/12-202
Karar: 2004/196
Karar Tarihi: 31.03.2004

ÖZET: İcra müdürüne alacaklının haciz isteminin yerine getirilmesi konusunda takdir yetkisi tanıdığından söz edilemeyeceği gibi, başka alanlarda tanınmış takdir yetkisinin yorum yoluyla kapsamının genişletilmesi isabetsizdir.

(506 S. K. m. 121) (2004 S. K. m. 79, 82, 83, 83/A, 85)

Dava: Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sincan İcra Tetkik Merciince şikayetin reddine dair verilen 27.10.2003 gün ve 2003/292 E. 306 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine,

Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 16.02.2004 gün ve 2003/25384-2004/2916 sayılı ilamı ile;

(...İİK.nun 85.maddesine göre icra dairesince alacaklının haciz talebinin yerine getirilmesi zorunlu olup bu konuda İcra Müdürünün taktir hakkı bulunmamaktadır. Her ne kadar 506 Sayılı Kanunun 121.maddesi gereğince işçinin emekli maaşının haczi mümkün değil ise de bu husus haciz işleminden sonra borçlunun şikayeti halinde gözönünde bulundurulacağından merciice şikayetin kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Şikayetçi; kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yaptığını, borçlunun emekli maaşının haczi isteminin icra müdürü tarafından, "506 sayılı Yasanın 121. maddesi uyarınca SSK tarafından bağlanan emekli maaşlarının haczinin mümkün olmadığı anlaşılmakla, kamu düzenine aykırı talebin reddine" karar verildiği, oysa icra memurunun bir malın veya bir hakkın haczedilip haczedilmeyeceğini takdir edemeyeceğini, alacaklının haciz istemini yerine getirmek zorunda olduğunu, haczedilemezlik iddiasını ancak borçlunun şikayet yoluyla tetkik merciine bulunabileceği" nedenle, icra memurluğu işleminin şikayeten iptaline karar verilmesini istemektedir.

Yerel İcra Mahkemesi, "İcra Müdürlüğünce uygulanması gerekli hükümlerin İcra ve İflas Yasasının 82/1-9 ve 506 sayılı Yasanın 121. maddeleri olduğu, bu hükümlerin kamu düzeni düşüncesi ile konulduğunu, icra memurunun alacaklının isteğini otomatikman hemen kabul ve yerine getirecek mevkide bulunduğunu öne sürmenin yasanın yapısına ters düşeceği, SSK emekli maaşının nafaka dışında haczinin mümkün bulunmadığı ve bunun resen dikkate alınması gerekeceği" yönünde gerekçeler ile şikayetin reddine karar vermiştir.

Yüksek Özel Daire başlıkta yer alan gerekçe ile hükmün bozulmasına oybirliği ile karar vermiş, yerel İcra Mahkemesi önceki kararında direnmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 506 sayılı Yasanın 121. maddesi dikkate alındığında, alacaklının, borçlu sigortalının emekli maaşının haczi isteminin yerine getirilmesi konusunda icra müdürünün takdir hakkı bulunup bulunmadığı noktasındadır.

Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır.

İcra dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç üç gün içinde haczi yapması gerekir (m.79/1). İcra Müdürü, "borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta olan menkul mallarıyla gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana, faiz ve masraflarda dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı" haczedecektir (m.85/1).

Gerek İcra ve İflas Yasasının 79.maddesinde, gerekse 85.madde ifadesinden ortaya çıkan sonuç, icra müdürüne haciz uygulaması konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. Gerçekten de 79. madde kesin bir ifadeyle icra dairesinin haczi yapacağından, 85.madde; maddede belirtilen yasal koşullar altında borçlunun mal ve haklarının haczolunacağından söz etmektedir. 85.madde sadece, "alacaklara yetecek miktarın" saptanması konusunda icra müdürüne bir takdir hakkı tanımaktadır.

Uyuşmazlığın çözümünde, kamu düzeni düşüncesinden hareketle, anılan Yasanın 85/son maddesinden de yararlanılabilir.

İcra ve İflas Yasasının 85/son maddesinde; "Haczi koyan memur borçlu ve alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir" şeklinde ifadesini bulan hüküm ile, hukuk devleti ilkesinin bir gereği olarak, alacaklı ile borçlu arasındaki menfaat dengesinin güvence altına alınmasını amaçlamaktadır. Bu ilkenin bir gereği olarak icra müdürü, işlemlerinde, bütün ilgililerin yararlarını dikkate almak zorundadır.

İcra memurları, alacaklının alacağına kavuşması için gerekli olan takip işlemlerini yapacaktır. İcra Müdürüne yaptığı bir kısım işlemlerde hiçbir takdir yetkisi tanınmamıştır.

Buna karşın, Medeni Hukukta olduğu gibi, İcra ve İflas hukukunda da Yasa bazı konularda memurun davranış tarzını direkt olarak öngörmekten kaçınarak işi memurun takdir yetkisine bırakmıştır. Bu duruma, İcra ve İflas Yasasının "Kısmen haczi caiz olan şeyler" başlığı ile 83.maddesi örnek gösterilebilir. Bu maddede; "Takdir edilen miktar tenzil edildikten sonra haczolunabilir."şeklinde tanımlanan hüküm ile, haciz isteminin yerine getirilmesi için icra müdürüne bir takdir yetkisi verilmesi değil, kamu düzeni düşüncesi ile alacaklının alacağını tahsil ile borçlu ve ailesinin geçimi arasında bir menfaat dengesinin sağlanması amaçlanmıştır.

Alacaklının haciz istemi konusunda icra müdürünün taktir yetkisi bulunduğu sonucuna varılırsa, olumsuz işlemleri için şikayet yoluna alacaklının, takdir yetkisi bulunmayıp haciz talebini uygulamak durumunda olduğu kabul edilirse, bu durumda borçlunun şikayet yolunu başvurması gerekecektir. Her iki durumda da soruna İcra Mahkemesince çözüm bulunsa da, bu süreç, taraflar arasında sağlanmaya çalışılan dengeyi etkileyecektir.

İcra ve İflas Yasası 83/a maddesi, 82. ve 83.maddelerde yazılı mal ve hakların haczolunabileceğine dair önceden yapılan anlaşmaları geçerli saymamıştır. Zira, borçlu, böyle bir anlaşmanın kendisine hazırlayacağı tehlikeleri önceden tahmin edemez.

Buna karşılık, borçlu haczi caiz olmayan bir malın haczine, malın haczi sırasında muvafakat verebileceği gibi, şikayet yoluna gitmeyerek zımnen rıza gösterebilir. Bu durumda borçlu artık, haczedilen bu nitelikteki mal yada hakkından mahrum kalmanın bütün sonuçlarını bilmektedir.

Alacaklı ile borçlu arasında, icra memuru tarafından gözetilmesi gereken denge, bu sürecin icra müdürünün takdirine bırakılmayıp, alıcı yararına kullanılmasını zorunlu kılacaktır.

Kaldı ki, şikayet kabul edilirse, şikayet konusu işlem ya bozulacak, yada düzeltilecektir. İşlemin bozulması, geçmişe etkilidir (extunc). Böylece bu işleme dayanarak yapılmış bütün işlemler de hükümsüz olacaktır. Kamu düzeni düşüncesi ile getirilen bu düzenlemeler, borçlunun menfaatlerinin gözetilerek bir denye oluşturulduğu sonucunu doğurmaktadır.

Tüm bu maddi ve hukuki olgular dikkate alındığında, Yasa hükmünün açık ifadesi ve içeriği ile icra müdürüne alacaklının haciz isteminin yerine getirilmesi konusunda takdir yetkisi tanıdığından sözedilemeyeceği gibi, başka alanlarda tanınmış takdir yetkisinin yorum yoluyla kapsamının genişletilmesi isabetsizdir.

O halde mahkemece Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Şikayet eden vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 31.3.2004 günü oyçokluğu ile karar verildi.


KARŞI OY YAZISI

Şikayet konusu işlem, icra memurunun, davalı borçlunun SSK.'ca bağlanan emekli maaşının tamamının haczi için alacaklı tarafından yapılan haciz talebinin reddine ilişkin bulunmaktadır. Haciz istem konusu yapılan maaşın haczedilemeyeceği 506 sayılı Yasa'nın 121 ve 1479 sayılı Yasa'nın 67'nci maddeleri hükümleri uyarınca emredici bir hükümle düzenlenmiştir. Anılan Yasa hükümleri uyarınca bu maaşın İİK.nun 82'nci maddesinde sayılan haczi caizi olmayan mallar ve haklar kapsamında mütalaa edilmesi gerekir. Bu durumda icra memurunun, İİK.nun kendisine tanıdığı yetki ve verdiği görev gereğince, anılan hükümler uyarınca haczi mümkün olmayan maaşın haczi konusunda alacaklı talebinin reddi karar vermesinde ve Mercii'ce de bu yöne ilişkin alacaklı şikayetinin reddinde yasaya aykırılık bulunmadığından, Merci kararının onanması düşüncesinde olduğundan sayın çoğunluğun bozma kararına iştirak etmiyorum.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Beklenen Haklar Ve KazinilmiŞ Haklar İle Anayasa Mahkemesİnİn Karari üye19576 Anayasa ve İdare Hukuku Çalışma Grubu 1 04-03-2009 16:18
fikri ve sınai haklar av_mine Meslektaşların Soruları 1 07-08-2007 13:52
fikri ve sınai haklar av_mine Meslektaşların Soruları 0 05-06-2007 13:18
Bıreysel Haklar Erdal Karayazgan Hukuk Soruları Arşivi 7 24-03-2002 19:08


THS Sunucusu bu sayfayı 0,09765911 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.