Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Çocuk Annenin soyadını nasıl alacak

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 21-12-2011, 14:10   #1
Noyan Yiğit

 
Varsayılan Çocuk Annenin soyadını nasıl alacak

Siirt Asliye Hukuk Mahkemesinin konuyu Anayasa Mahkemesine taşıması üzerine Anayasa Mahkemesi Soyadı Kanununun , evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuğun babasının soyadını alacağına ilişkin hükmünü iptal etti.

Bu husus Tv haberlerine ve gazete haberlerine taşınınca daha önce boşanma davasına girdiğimiz ve velayeti anneye verilen bir iki müvekkilem beni arayarak
velayeti kendilerine verilen çoçukların kendi soyadlarını taşımaları için gereğini
yapmamızı bizden talep ettiler.

Bu süreç nasıl işleyecek, fikri olan meslektaşlarımızın paylaşmasını istirham ediyorum. İptal edilen yasa hükmü yerine başka bir hüküm mü konulacak. Anayasa mahkemesinin bu hükmüne dayanarak dava mı açmalıyız. Dava da hasım kime veya kimlere yöneltil meli . Bilgi ve emeğini esirgemiyen meslektaşlarıma teşekkür ediyorum.
Old 21-12-2011, 16:34   #2
Avukat Ramazan

 
Varsayılan

bu konuda tecrübem yok. sadece fikir beyan edebilirim. bence çocuğa velayeten anne davacı olarak baba hasım tutulmak suretiyle aile mahkemesine dava açılabilir. yada nüfusuda hasım tutmak suretiyle asliye hukukta dava açılabilir. yada sadece nüfus müdürlüğünü hasım tutmak suretiyle asliye hukukta soyisim tashihi davası açılabilir. denemek gerek . başarılar
Old 21-12-2011, 17:29   #3
GÜLSÜM ÖNAL

 
Varsayılan

Kesinleşmiş Mahkeme Kararının Nüfus Müdürlüğü'ne ibrazı ile birlikte İdari işlem olarak düzeltme yapılabileceğini düşünüyorum......
Old 21-12-2011, 20:08   #4
Avukat Ramazan

 
Varsayılan

sayın Önal doğrudan annenin soyadını alabileceğine ilişkin düzenlememi var. yoksa seçimlik hak mı tanınmış ,doğrudan düzeltme yapılabileçeğini sanmıyorum. kaldı ki idari kurumlarda bu konuda sorun çıkaracaklardır.
Old 03-09-2012, 21:24   #5
avukat48

 
Varsayılan velayeti annede olan çocuğun isim ve soyadının değiştirilmesi

Sevgili meslektaşlarım velayeti annede olan çocuğun isim ve soyadının değişikliği için dava açacağım, davanın açılması ile ilgili genel olarak bilgilerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.
Old 03-09-2012, 21:41   #6
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukat48
Sevgili meslektaşlarım velayeti annede olan çocuğun isim ve soyadının değişikliği için dava açacağım, davanın açılması ile ilgili genel olarak bilgilerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.

http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=70539
Old 04-09-2012, 11:13   #7
avukat48

 
Varsayılan

Velayeti annede olan çocuğun isim değişikliği için açtığımız davada babayı da taraf olarak göstermek gerekiyor mu? (Baba ismin değiştirilmesine razı olmayaktır.)Sitede okuduğum Yargıtay kararlarında taraf olarak davaya dahil edilmesi gerektiği yazmaktadır.
Old 04-09-2012, 11:17   #8
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avukat48
Velayeti annede olan çocuğun isim değişikliği için açtığımız davada babayı da taraf olarak göstermek gerekiyor mu? (Baba ismin değiştirilmesine razı olmayaktır.)Sitede okuduğum Yargıtay kararlarında taraf olarak davaya dahil edilmesi gerektiği yazmaktadır.

Babanın davalı mevkiinde gösterilmesi gerekir. Babanın rızası aranmayacaktır; şartların gerçekleşmesidir önemli olan. Ama onun dahil edilmediği bir yargılama ile de sonuca gidemezsiniz.
Old 04-09-2012, 12:39   #9
Av.Kaya

 
Varsayılan

HMK.382/2-a.2 maddesine göre Nüfus Müdürlüğü ve babanın "ilgili" olarak gösterilmesi ve davacının bulunduğu yer Sulh Hukuk Mahkemesinde davanın açılması gerekir.
Old 04-09-2012, 16:18   #10
avukat48

 
Varsayılan

Sevgili meslektaşım HMK 383. maddesine göre çekişmesiz yargı işlerinde aksine bir düzenleme bulunmadığı sürece görevli mahkeme Sulh Hukuk Mahkemesidir. Ancak 5490 sayılı nüfus kanunu 36. madde görevli mahkemenin Asliye hukuk olduğunu belirlediğinden, Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunu düşünüyorum.
Old 05-09-2012, 06:00   #11
uğur deniz

 
Varsayılan

Soybağının tespiti davası olsaydı Aile Mahkemesinde dava açılması gerekecekti. İstem sadece soyadının tespiti davasına ilişkin ise Asliye Hukuk Mahkemesinde soyadı tashihi davası olarak açılması gerekir.Ancak soyadını vermiş babanın da ,nüfus idaresi ile birlikte eğer arada uzlaşma yok ise davalı olarak gösterilmesi gerekir.
Old 05-09-2012, 14:34   #12
avmurat

 
Varsayılan

Davayı asliye hukuk mahkemesinde açtık.
Davalı nüfus müdürlüğü ve baba oldu.
Davalı baba davayı kabul etti.
Mahkeme bir de tanık dinledi.
Çocuğun soyadı annenin soyadı oldu.
Gel gör ki, Nüfus Müdürlüğü "Olmaz böyle şey" diyerek kararı temyiz etti.
Old 05-09-2012, 15:41   #13
Pandekt

 
Varsayılan

Sayın avmurat,
benim de elimde benzer bir dosya var, çocuğun annenin kızlık soyadını alabilmesi için haklı sebebinin mi olması gerekiyor? Buna ilişkin mi tanık dinlettiniz?
Old 05-09-2012, 16:11   #14
alpercelep

 
Varsayılan

Arkadaşlar herkes fikrini belirtmiş ve bu davanın açılıp kabul edilebileceğini söylemiş.Ben bu fikre katılmıyorum.Soyad kullanımı kişiye sıkı sıkıya bağlı bir haktır.Velayet hakkı kullanılarak soyadının değiştirilmesinin mümkün olması diye bir şey yoktur.Nüfus kanununa göre soyadı davası sadece bir kez açılabilmektedir.Velayet hakkını birlikte kullanan anne ve baba dahi sadece çocuk için soyadı değiştirme davası kanunen açamamaktadır.Çocuğun soyadının değiştirilebilmesi için babanın soyadının da değişmesini aramaktadır.Velayet hakkı her zaman değişebileceği gibi mahkeme kararı ile kaldırılabilir.Mevcut hukuki düzenlemeler ışığında çocuğun soyadının velayet hakkı kullanan ebeveyni tarafından değiştirilmesi hukuka aykırı bir durumdur.Çocuğun söz sahibi olması gereken bir haktır.Çocuk annesinin de soyadını kullanmak istemeyebilir.Reşit olduktan sonra soyadı değişikliği istediği vakit kanun gereği davası kabul görmeyecektir.Herkes anayasa mahkemesi kararını yanlış yorumluyor.anayasa mahkemesi soyadı seçme ödevini babaya veren hükmü iptal etti kadın-erkek eşitliğine aykırı bir hükmü iptal etti.O nedenle boşanan annenin velayet hakkını kullanan çocuk için soyadı değişikliği davası açılabileceği yönünde kanaat oluşması bana anlamsız geldi.Eğer bu yönde mahkeme kararları var ise çok yazık.Hukuk ölmüş !
Old 05-09-2012, 16:13   #15
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

Çocuğun babasının soyadını alacağına dair 2525 sayılı yasanın 4. maddesi hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edildikten sonra, demek ki artık çocuk boşanmadan sonra, babasının soyadını yasal olarak "kendiliğinden" alır denilemez.

Ancak, iptal kararı, velayet kendisine verilen anneye, çocuğun kendisi ile aynı soyadını taşıması için dava açabilmek yolunu da açmış olmaktadır.

Bu durumda, haklı neden olgusunun aranıp aranmayacağının ve istemin kabulüne dair şartların tartışılması ve içinin doldurulması gerekecektir.

Velayet hakkı kendisine verilen eşin (ananın) Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçeleri ve Medeni Kanunumuzun velayetin kullanılmasına ilişkin hükümleri dikkate alınarak, velayeti süresince çocuğun soyadının kendi soyadı olarak belirlenmesi zımnında Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açabileceğini düşünüyorum. Bunun için, çocuğun soyadının (baba soyadının) komik, küçük düşürücü ve sair olmasının da zorunlu olmadığı kanısındayım. Velayet hakkı kendisine verilen kadının, bu hak kapsamına dahil bir hakkı kullanması söz konusudur ki; esasen iptal kararının da bu sebeplere dayalı olarak verildiği anlaşılmaktadır.

Anayasa Mahkemesinin iptal kararında işaret edilen gerekçeler karşısında, velayet hakkını kullanan ananın açtığı çocuğun soyadının değiştirilmesi davasının, velayet hukuku ve eşitlik kapsamında, haklı sebep olgusu da aranmaksızın kabul edilmesi gerektiği görüşündeyim.
Old 28-09-2012, 10:50   #16
Av.Ömer Güntay

 
Varsayılan

15 no.lu mesajımda belirttiğim hukuksal gerekçeleri kullanan bir yerel mahkeme kararı haberi:



Çocuklar, annelerin de soyadını alabilecek
Ankara 11. Aile Mahkemesi, boşanmış bir çiftin çocuğunun, anne soyadını kullanması talebiyle açılan davayı kabul etti.AA

Ankara- Esra Ertan ile Mustafa Alkaç, 2009'da boşandıktan sonra müşterek çocuklarının velayet hakkı mahkemece anneye verildi. Anne Esra Ertan, Ankara Nüfus Müdürlüğü ile boşandığı Mustafa Alkaç'a dava açarak, babanın soyadını kullanan çocuğuna kendi soyadını vermesinin kabulünü talep etti.

Davanın tevzi edildiği Ankara 11. Aile Mahkemesi Hakimi Mustafa Karadağ, ''çocuğun soyadının değiştirilmesi talebinin velayet hakkının kullanılmasına dayalı olduğu gerekçesiyle mahkemenin davaya bakmakla görevli olduğuna'' hükmetti ve dosya üzerinde yaptığı inceleme sonucu davanın kabulüne karar verdi.

Karadağ'ın gerekçeli kararında, Soyadı Kanunu'na göre, soyadı seçme vazife ve hakkının, evlilik birliğinin reisi olan kocaya ait bulunduğu, bununla birlikte Türk Medeni Kanunu'nda yapılan değişiklikle kocanın ''evlilik birliğinin reisliğinin'' ortadan kalktığı ve eşlerin evlilik birliğini temsil yetkilerinin eşitlendiği kaydedildi.

Türk Medeni Kanunu'nun 187. maddesine göre, kadının, evlenmeyle kocanın soyadını alacağı anımsatılan kararda, ''Ne yazık ki uluslararası sözleşmelerle kadına tanınan soyadını seçme hakkının fiilen kullanılması olanağı şu an itibarıyla ülkemizde temin edilebilmiş değildir'' ifadesi kullanıldı.

Yasalara göre kadınların, boşanma halinde önceki soyadını alacağı, çocuğun ise aynı soyadını kullanmaya devam edeceği belirtilen kararda, bunun da ciddi bir uygulama sorununa yol açacağına işaret edildi.

Bununla birlikte, Soyadı Kanunu'nun 4/2. maddesinin, ''Evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği adı alır'' biçimindeki birinci cümlesinin, Anayasa Mahkemesi'nce iptal edildiği anımsatılan kararda, ''Kanunun iptalinden sonra, boşanan eşlerden çocuğun bırakıldığı tarafın, velayet hakkını serbestçe kullanabileceği ve bu bağlamda kendisine bırakılan çocuğun soyadını belirleyebileceğinden kuşku duymamak gerekir'' değerlendirmesi yer aldı.

''Annenin soyadını alması çocuğun menfaatine''

Velayet hakkının, ergin olmayan çocukların bakım ve gözetimine ilişkin haklar ve yükümlülükleri de içerdiği vurgulanan kararda, çocuğun soyadını seçme hakkının da velayet hakkının içinde değerlendirilmesi gerektiği belirtildi.

Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Uluslararası Sözleşmesi'nin başlangıç hükümlerinde çocukların yetiştirilmesi ve büyütülmesinde ana ve babanın aile içindeki rolleri bakımından tam bir eşitliğin sağlanmasının, taraf devletlerin yükümlülükleri arasında sayıldığına dikkat çekilen kararda, bu sözleşmenin 2, 9 ve 16. maddelerinde de çocukların tabiiyeti, aile adını seçme, evlilik ve aile ilişkileri konusunda tam bir eşitliğin sağlanması yükümlülüklerine yer verildiği kaydedildi.

Evlilik birliği sırasında çocukla ilgili bütün hak ve menfaatleri anne ve baba ortak kullanıyorken, boşanmayla birlikte velayetin verildiği eşin, velayetin bütün hak ve yetkilerini kullanabileceğinin kabulünün gerektiği bildirilen kararda, ''çocuğun, beraber yaşadığı annesiyle soyadının aynı olmasının sosyal yaşam içinde ve hakların kullanılmasında menfaatine olduğu'' vurgulandı.

Kaynak: Cumhuriyet Haber Portalı - 28 Eylül 2012
Old 03-01-2013, 16:12   #17
avmurat

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan avmurat
Davayı asliye hukuk mahkemesinde açtık.
Davalı nüfus müdürlüğü ve baba oldu.
Davalı baba davayı kabul etti.
Mahkeme bir de tanık dinledi.
Çocuğun soyadı annenin soyadı oldu.
Gel gör ki, Nüfus Müdürlüğü "Olmaz böyle şey" diyerek kararı temyiz etti.
VE YARGITAY KARARI BOZDU
Hem de öyle tali bir konudan falan değil.
Doğrudan: "Olmaz öyle şey" diyerek bozdu.

T.C.
YARGITAY
18. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/12892
KARAR NO : 2012/14110
Y A R G I T A Y İ L A M I
MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/07/2012
NUMARASI :
DAVACI : .......
DAVALI LAR : 1- Nüfus Müdürlüğü
2- ......
Davacı dava dilekçesinde, kızı ........'nün soyadının ''....'' olarak değiştirilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı dava dilekçesinde, eşinden boşandığını ve müşterek çocukları .....'in velayetinin kendisine verildiğini, çocuğun soyadı farklı olduğundan sıkıntı yaşadığını belirterek kızı ........'in "......." olan soyadının "....." olarak değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
4721 Sayılı Medeni Kanunun 321. (önceki 743 Sayılı Yasanın 259.) maddesi hükmüne göre doğru nesepli çocuk babanın (ailenin) soyadını taşır. Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamaz. Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadı usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe, çocuğun da soyadı değişmez. Bu durumda somut olayda olduğu gibi ananın velisi bulunduğu küçük .........'in soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddi gerekirken, kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA , 06.12 .2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
BAŞKAN ÜYE ÜYE ÜYE ÜYE
Ali Selim M.T.Gülan G.Dülger H.G.Babacan M.K.Özçelik
Karşılaştırıldı AK
Bu belge 5070 sayılı Yasa hükümlerine göre elektronik olarak imzalanmıştır.
Old 03-01-2013, 17:17   #18
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Yargıtay 18.Hukuk Dairesi, 2012/7465 Esas ve 2012/9057 Karar sayılı ilamı da :

"Dava dilekçesinde, ad ve soyadı düzeltilmesi istenilmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm nüfus idaresi tarafından temyiz edilmiştir.

Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Karar: Davacı boşanma sonucu velayeti kendisine verilen 23.11.1996 doğumlu kızı F____'nın aile içinde çevrede M____ T____ adı ile bilinip tanındığı, F____ isminin şimdiye kadar hiç kullanılmadığını, küçüğün babasının ise çocuğunu arayıp sormadığını, babalık görevini yerine getirmediğini belirterek, kızının adının M____ T____, soyadının ise kendi kızlık soyismi olan A____ olarak düzeltilmesini istemiştir.

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak;

4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 321. (743 Sayılı Yasanın 259.) maddesine göre, doğru nesepli çocuk babanın (ailenin) soyadını taşır. Boşanma veya ölüm üzerine velayetin annede olması soyadında herhangi bir değişikliğe neden olamaz. Babanın soyadı veya çocuk reşit olduktan sonra kendi soyadını usulüne uygun olarak açacağı bir dava sonunda verilecek kararla değişmedikçe, çocuğun da soyadı değişmez. Bu durumda, somut olayda olduğu gibi ananın velayeti altında bulunan F____ İ____'in soyadının değiştirilmesi konusunda açtığı davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir.

Sonuç: Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 10.07.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.
Old 04-01-2013, 13:24   #19
avmurat

 
Varsayılan

Peki buradan, çocuğun soyadı hiç bir gerekçeyle velayeten açılan davayla değiştirilemez; çock ancak kendisi reşit olunca soyadını değiştirebilir sonucunu mu çıkaracağız?
Old 04-01-2013, 13:38   #20
av.metebey

 
Varsayılan

velayet yeterli olmuyorsa vasi tayin ettirlmek suretiyle veli olan anne bu isteğini gerçekleştirebilir mş acaba?
Old 02-09-2015, 12:04   #21
Av. Nevzat Yağız

 
Varsayılan

Arkadaşlar tarih itibarıyle cevabım biraz geç mi oldu bilemiyorum, ama benzer konuyu araştırırken bulduğum 2015 tarihli HGK. boşanan çiftin evlilik birliği içinde doğmuş olan çocuğunun velayeti hangi tarafa verilirse verilsin, reşit oluncaya kadar babanın soyadını taşıyacağını ve ancak M.K. 27. maddesindeki koşulların gerçekleşmesi halinde, reşit olduktan sonra soy adını değiştirmek için çocuğun kendisinin dava açma hakkı olacağını söylüyor.

HGK.13,03,2015 2013/18-1755 E, 2015/ 1039 K,
Old 02-09-2015, 12:07   #22
Av. Nevzat Yağız

 
Varsayılan

Ayrıca Nüfus kanunundaki ilgili maddenin Anayasa mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasının da bu sonucu değiştirmeyeceğini söylüyor bu HGK. kararı..
Old 25-06-2016, 15:53   #23
Av. Kürşat AYKOL

 
Varsayılan

Arkadaşlar seneler önce konuyu tartışmış, malesef Anayasa Mahkemesi kararına rağmen olumsuz sonuç alındığını belirtmişsiniz. Velayetleri eşinden ayrılan annede olan 14 ve 9 yaşlarında 2 çocuğun annenin soyadını alması için dava açacağız ama burada belirtilen durum halen geçerli mi bilgisi olan varsa paylaşırsa sevinirim.
Old 25-06-2016, 21:03   #24
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Kürşat AYKOL
Arkadaşlar seneler önce konuyu tartışmış, malesef Anayasa Mahkemesi kararına rağmen olumsuz sonuç alındığını belirtmişsiniz. Velayetleri eşinden ayrılan annede olan 14 ve 9 yaşlarında 2 çocuğun annenin soyadını alması için dava açacağız ama burada belirtilen durum halen geçerli mi bilgisi olan varsa paylaşırsa sevinirim.
Değişen bir şey yok.
Old 25-06-2016, 23:11   #25
Av.Ergün Vardar

 
Varsayılan

T.C YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
Esas: 2013 / 18-1755
Karar: 2015 / 1039
Karar Tarihi: 13.03.2015

ÖZET: Dava eşinden boşanan kadının, evlilik birliği içerisinde doğan ve velayeti kendisine ait olan küçük çocuğunun boşandığı kocasının değil kendisinin soyadını kullanmasına izin verilmesi, olmadığı taktirde iki soyadını birlikte kullanmasına izin verilmesi ve bu hususta nüfus kayıtlarının düzeltilmesi isteğine ilişkindir. Çocuk reşit oluncaya kadar veya baba Türk Medeni Kanunu'nun ilgili maddesindeki koşulları kanıtlayarak soyadını değiştirmedikçe soyadı değiştirme mümkün değildir. Sadece boşanma ve velayet hakkı anneye çocuğun soyadı değişikliği için dava açma hakkı vermez. Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.(AİHS m. 14) (2709 S. K. m. 10, 41) (2525 S. K. m. 4) (4721 S. K. m. 27, 292, 321, 335, 366) (ANY. MAH. 02.07.2009 T. 2005/114 E. 2009/105 K.) (YHGK 25.12.2013 T. 2013/18-464 E. 2013/1698 K.)

Dava: Taraflar arasındaki “soyadı değişikliği” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara Batı 4. Asliye Hukuk (Kapatılan Sincan 4. Asliye Hukuk) Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.01.2013 gün ve 2012/216 E. 2013/12 K. sayılı kararın incelenmesi davalı temsilcisi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 09.05.2013 gün ve 2013/5954 E. 2013/7893 K. sayılı ilamı ile;

“... Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının eski eşi A. G. ile olan evliliklerinden kızı F.M. G.'ın dünyaya geldiğini, daha sonra aralarında çıkan anlaşmazlık nedeniyle boşandıklarını ve küçüğün velayetinin kendisine verildiğini, boşanmadan dolayı annenin soyadı ile kızı F.M.'in soyadlarının farklı hale geldiğini bu durumun çocuğu okulda rahatsız ettiğini ve psikolojik olarak rahatsızlık duyduğunu ileri sürerek F.M. G.'ın soyadının annesinin soyadı olan İ. şeklinde değiştirilmesini istemiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.

Dosya içindeki bilgi ve belgelerden; davacı ile dava dışı A. G.'ın evliliklerinden 09.08.2003 tarihinde soyadının değiştirilmesi istenen F.M. G.'ın dünyaya geldiği, davacı Z.S. ile Aygün'ün Bağcılar Aile Mahkemesinin 25.07.2007 gün ve 2005/1488-2007/658 sayılı kararı ile boşandıkları, mahkemece dava dışı baba ile çocuk F.M. G. arasında şahsi ilişki tesisine karar verildiği, F.M.'in velayetinin davacı anne Z.S.'e bırakıldığı anlaşılmaktadır.

2525 sayılı Soyadı Kanununun 4. maddesinin ikinci fıkrasının “evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadı alır” şeklindeki birinci cümlesinin Anayasa Mahkemesince iptal edilmesinden sonra bilhassa boşanmalar sebebiyle somut olayda olduğu gibi zaruri nedenlerle velayetin anneye bırakılması hallerinde velayet hakkına sahip annelerin çocuklarına kendi soyadlarını vermek için bir çaba içine girip bu tür soyadı değişikliği davalarını açtıkları görülmektedir.

2525 sayılı Kanunun 4.maddesindeki düzenlemenin, Yasanın genel gerekçesinden de anlaşılacağı gibi Soyadı Kanununun, ilk defa soyadı alınması ile ilgili olduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki hüküm karşısında, bu kuralın günümüzde sadece bazı istisnai durumlarda uygulanabilmesinin söz konusu olduğu Anayasa Mahkemesince de kabul edilmektedir. Yüksek Mahkeme sözü edilen maddeyi Türk Medeni Kanununun 335 ve 366. maddeleriyle Anayasanın 10. ve 41. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal etmiştir. Tüm bu maddeler, velayet hakkının kullanılmasında kadın ve erkeğin birbirlerine eşit oldukları ilkesini ön plana çıkarmaktadır. Eski 743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun eşitliğe aykırı hükümleri, bu yasanın yürürlükten kaldırılmasıyla son bulmuştur.

Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi hükümleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarında da çok geçerli nedenlerin varlığı dışında yalnızca cinsiyete dayalı bir farklı muamelenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağını ihlal ettiği kabul edilmektedir. Eşitlik ilkesi, Anayasa Mahkemesinin kararında da değinildiği gibi aynı konumda bulunan kadın ve erkeğin yasalar önünde eşit haklara sahip olmasını gerektirir. Durumdan vazife çıkartarak ya da geçici elde edilmiş bazı hak ve imkanlardan yararlanarak kadın veya erkeğin kendi lehine bir üstünlük yarışına girmesine yasalar milli ve evrensel hukuk düzeni izin vermez. İptal kararına konu olan yasa maddesini Kanunun kabul edildiği 21.06.1934 tarihinin koşullarına göre misyonunu tamamlamış bulunmaktadır. Aradan geçen zaman içinde yukarıda kısmen değinilen hukuki gelişmeler karşısında iptalinden başka bir çare de kalmamıştır. Bununla birlikte 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun 321. maddesi Anayasa Mahkemesinin incelemesinden geçmiş olup “çocuk, ana ve baba evli ise ailenin” soyadını taşıyacağı hükmünün anayasaya aykırı olmadığına karar vermiştir. Buradaki “aile” deyiminden babanın anlaşılacağı Anayasa Mahkemesince de kabul edilmiştir (Anayasa Mahkemesinin 02.07.2009 gün ve 2005/114-2009/105 sayılı kararı). Buna karşılık Türk Medeni Kanununun sözü edilen bu maddesindeki “evli değilse ananın” ibaresi Anayasanın 10 ve 41. maddelerine aykırı bulunarak baba lehine iptal edilmiştir. Bu madde iptal edilmezden önce anne ve babanın sonradan evlenmesi (Türk Medeni Kanununun 292. maddesi) ile yine, aynı Kanunun 27. maddesine bağlı haklı nedenlerden dolayı soyadının değiştirilmesi halleri dışında çocuk babanın soyadını tanıma vs. sebeplerle alamamakta idi.

O halde bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde annesi ile babasının evli olup olmadığına bakmak gerekir. Doğum gününde anne ve baba evli ise çocuk babanın, diğer bir anlatımla ailenin soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra onun soyadını velayet hakkına vesair nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanununun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak çocuk, ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir. Velayet hakkı anne ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani on sekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması hallerinde velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması onun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Madem ki velayet kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacaktır o halde baba bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulamanın nüfus kütüklerindeki kaydın güvenilirliği ve istikrarı zedeleyeceği gibi asıl bu gibi uygulamalar çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacaktır. Yargı mercileri bu durumu gözeterek anne ile babanın ya da ailelerin çocuk üzerinden inatlaşarak onun yararlarını hiçe sayıp, hukuken oluşmuş statüleri gerçek dışı ve yapay sebeplerle değiştirmeye çalışmalarına izin vermemeleri, söz konusu istemlerine alet olmamaları gerekir.

Somut olaya gelince; soyadının değiştirilmesi istenen F.M. G.'ın doğum günü olan 09.08.2003 tarihinde anne ve babası resmen evlidir. Çocuk evlilik içinde doğmuştur ve Türk Medeni Kanununun 321. maddesine göre ailenin diğer bir deyimle babanın soyadını almıştır. Böylece bu çocuk reşit oluncaya kadar veya baba Türk Medeni Kanununun 27. maddesindeki koşulları kanıtlayarak soyadını değiştirmedikçe soyadı değiştirme konusu yasal olarak kapanmıştır. Bu çocuğun anne ve babasının sonradan 19.01.2009 tarihinde boşanmış olması sadece boşanma ve velayet hakkı nedeniyle anneye böyle bir dava açma hakkı bahşetmez. Boşanma ilamı uyarınca babasının çocukla kişisel ilişki tesis etme hakkı bulunması ve bu nedenle anne ve babanın ister istemez karşılaşması dikkate alındığında davacının dilekçesinde ileri sürdüğü iddiaların hukuki bir dayanağı bulunmadığı gibi soyadı değişikliğinin çocuğun evlilik içinde doğmakla kazandığı meşru statüye ve onun menfaatlerine zarar vereceği gerçeği karşısında mahkemece davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulü doğru görülmemiştir...”

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Karar: Dava eşinden boşanan kadının, evlilik birliği içerisinde doğan ve velayeti kendisine ait olan küçük çocuğunun boşandığı kocasının değil kendisinin soyadını kullanmasına izin verilmesi, olmadığı taktirde iki soyadını birlikte kullanmasına izin verilmesi ve bu hususta nüfus kayıtlarının düzeltilmesi isteğine ilişkindir.

Davacı vekili, müvekkili Z.S. İ. ile dava dışı eski eşi A. G.'ın boşandıklarını, müşterek çocukları F.M. G.'ın velayetinin annesi davacı Z.S. İ.'a verildiğini, ortak çocuk F.M.'in anne babasının çok küçükken ayrılmış olması ve babasının İzmir'de, çocuğun da annesi ile birlikte Ankara'da yaşaması ve çok seyrek olarak babası ile görüşebilmesi gibi sebeplerle babası ile yakın bir ilişki kuramadığını, halen ilköğretim öğrencisi olan F.M.'in annesinin soyadının İ., kendisinin soyadının ise babasının soyadı olan G. olmasını okulda büyük sorun haline getirdiğini, anne babasının boşanmış olduğunu arkadaşlarına açıklamak zorunda kalmasının çocuğu psikolojik olarak yıktığını, F.M.'in, okulda ve arkadaş çevresinde soyadının İ. olduğunu söylediğini, G. soyadını kullanmaktan imtina ettiğini, bu sebeplerle müvekkilinin soyadının İ. olarak değiştirilmesine, bu talebin kabul görmemesi halinde soyadının G. İ. olarak değiştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Nüfus Müdürlüğü temsilcisi; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 321. madde hükmüne göre nesebi düzgün olan çocuğun babanın soyadını taşıyacağını, somut uyuşmazlıkta soyadı değişikliğine kanunen engel bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece “... 2525 sayılı Soyadı Kanunu'nun 4. maddesinin 2. fıkrasında "evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadını alır" biçimindeki 1. cümlesinin iptaline ilişkin anılan Anayasa Mahkemesi kararında anlatıldığı üzere boşanan çocuğun özellikle velayeti annesine verilmesine rağmen, babasının soyadını taşımak durumunda kalmasının çocuk yönünden ayrımcılığa neden olduğu ve bu kapsamda eşitlik ilkesine aykırı bulunduğunun değerlendirilmiş olmasına, uluslararası hukuk belgelerinde kadın erkek eşitliğini düzenleyen hükümlere yer verilmiş olması ve bu kapsamda ülkemizce de imzalanarak kabul edilen uluslararası sözleşmeler ile Çocuk Hakları Sözleşmesi ve bu belirtilen sözleşmeler kapsamında, uluslararası sözleşmelerin ve özellikle Anayasanın 10 ve 41. maddesi, eşitlik ilkesi ve çocukların korunmasına ilişkin evrensel hükümleri nazara alındığında, mevcut hali itibari ile Anayasaya ve uluslararası sözleşmelere uygun bulunmayan TMK'nın 321, 335 ve 336 maddesi kapsamında çocuğun reşit oluncaya kadar babasının soy ismini taşımaya devam ettirilerek, reşit olduğunda dilediği soy ismi kullanma hakkı tanınarak, söz konusu talep yönünden vaki davaların kabul edilmemesi halinde anlatılan biçimde Anayasaya, eşitlik kurallarına ve cinsiyet ayrımcılığı ve diğer ayrımcılıkları önlemeye ilişkin uluslararası sözleşmelere aykırı davranmış olunacağı ve tüm bu değerlendirmeler ışığında davacının talebinin hukuka, hakkaniyete, Anayasal kurallara ve Anayasa hükmü niteliği taşıyan uluslararası sözleşmelere uygun meşru bir talep olduğu değerlendirilerek, her ne kadar yürürlükte bulunsa da TMK'nın 316. maddesinin hukuka, Anayasaya ve uluslararası Sözleşmelere uygun bulunmaması nedeni ile yasa hükmüne itibar edilmeyerek davalı tarafın savunduğu gerekçeler ve Anayasa hükümlerinin yasadan önce uygulanacak olması nedeni ile bu konuda Türk Medeni Kanunu 321 maddesi kapsamında davanın reddi gerektiği yönündeki Yüksek Yargıtay İçtihatlarına da itibar edilmeyerek, davanın hukuka ve hakkaniyete uygun olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne, küçüğün annesinin soyadı olan İ. soyadını kullanmasına ve nüfus kayıtlarının bu şekilde değiştirilmesine dair verilen karar; davalı temsilcisinin temyizi üzerine; Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, Mahkemece; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davalı temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.

Uyuşmazlık eşinden boşanan kadının, evlilik birliği içerisinde doğan ve velayeti kendisine ait olan küçük çocuğunun; boşandığı kocasının değil kendisinin soyadını kullanmasına ya da her iki soyadını birlikte kullanmasına izin verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

2525 sayılı Soyadı Kanunu'nun 4. maddesinin ikinci fıkrasının “evliliğin feshi veya boşanma hallerinde çocuk anasına tevdi edilmiş olsa bile babasının seçtiği veya seçeceği soyadını alır” şeklindeki düzenlemenin, kanunun genel gerekçesinden de anlaşılacağı gibi Soyadı Kanunu'nun, ilk defa soyadı alınması ile ilgili olduğu ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesindeki hüküm karşısında, bu kuralın günümüzde sadece bazı istisnai durumlarda uygulanabilir olduğunu belirten Anayasa Mahkemesi maddeyi Türk Medeni Kanunu'nun 335 ve 366. maddeleriyle Anayasanın 10. ve 41. maddelerine aykırılığı nedeniyle iptal etmiştir.

Tüm bu maddeler, velayet hakkının kullanılmasında kadın ve erkeğin birbirlerine eşit oldukları ilkesini ön plana çıkarmaktadır. Mülga 743 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun eşitliğe aykırı hükümleri, bu yasanın yürürlükten kaldırılmasıyla son bulmuştur.

Eşitlik ilkesi, Anayasa Mahkemesinin kararında da değinildiği gibi aynı konumda bulunan kadın ve erkeğin yasalar önünde eşit haklara sahip olmasını gerektirir.

Birleşmiş Milletler Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmesi hükümleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararlarında da çok geçerli nedenlerin varlığı dışında yalnızca cinsiyete dayalı farklı muamelenin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 14. maddesinde düzenlenen ayrımcılık yasağını ihlal ettiği kabul edilmektedir.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK)'nın konuya ilişkin ve “Soyadı” başlıklı 321. maddesinde,

“Çocuk, ana ve baba evli ise ailenin: evli değilse ananın soyadını taşır...” düzenlemesi yer almaktadır.

Türk Medeni Kanunu’nun 321. maddesinin gerekçesinde ise “…maddeye göre çocuk, ana ve baba birbirleriyle evli ise ailenin, birbirleriyle evli değilse yani çocuk yasal olmayan bir birleşme sonucunda dünyaya gelmişse ananın soyadını taşır. Baba ile çocuk arasında tanıma ve babalık hükmü ile soybağı kurulduğu hâlde dahi çocuk ananın soyadını alacaktır. …” denilmektedir.

Bilindiği üzere, soyadı aileleri ayırmaya yarayan bir simge olup her vatandaş kanunda öngörülen şekilde usulüne uygun bir soyadı taşımak zorundadır.

TMK'nın 321. maddesi son derece açık olup anılan madde uyarınca anne baba evli değilse ve çocuk baba tarafından tanınmışsa veya çocuk hakkında babalığa dair bir hüküm yoksa çocuk ancak annenin soyadını alır ve annenin bekarlık hanesine kaydedilir.

Bu nedenle evlilik içinde doğan bir çocuk diğer bir deyişle annesi ile babası evli olan bir çocuk erginliğe erişinceye kadar babanın soyadını taşımakla yükümlüdür; erginliğe eriştikten sonra haklı sebep varsa soyadını değiştirmek üzere dava açma yoluna gidebilir.

Uyuşmazlığın çözümünde velayet hakkının niteliğinin de değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bilindiği üzere, velayet hakkı anne ve baba için normal şartlarda çocuğun ergin olmasına yani on sekiz yaşını tamamlamasına kadar devam eden geçici bir haktır. Evliliğin sonradan boşanma gibi nedenlerle ortadan kalkması hallerinde velayet hakkının sırf anneye verilmiş olması onun soyadının değiştirilmesi için haklı bir neden sayılmadığı gibi hukuki mevzuat da buna cevaz vermemektedir. Bir an için mevzuatın böyle bir duruma izin verdiği kabul edilse dahi sonradan gelişen sebeplerden dolayı çocuğun yararı açısından velayetin babaya yeniden verilmesi hallerinde bu kez baba, velayet hakkına dayanarak tekrar çocuğun soyadını değiştirmek isteyecektir. Velayet hakkı kimde ise çocuk onun soyadını taşıyacak ise baba da bu haktan mahrum edilemez. Böyle bir uygulama ise nüfus kütüklerindeki kaydın güvenilirliği ve istikrarı zedeleyeceği gibi asıl bu gibi uygulamaların çocuğun ruh hali üzerinde çok derin ve etkili travma yaratacağı açıktır.

Mevzuatımızda çocuğun velayetinin verildiği kişinin soyadını taşıyacağı yönünde bir düzenleme bulunmadığı gibi 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesi Anayasa Mahkemesinin incelemesinden geçmiş olup “çocuk, ana ve baba evli ise ailenin” soyadını taşıyacağı hükmünün Anayasa'ya aykırı olmadığına karar verilmiştir. Buradaki “aile” deyiminden babanın anlaşılacağı Anayasa Mahkemesince de kabul edilmiştir (Anayasa Mahkemesinin 02.07.2009 gün ve 2005/114-2009/105 sayılı kararı).

Buna karşılık Türk Medeni Kanununun sözü edilen bu maddesindeki “evli değilse ananın” ibaresi Anayasanın 10 ve 41. maddelerine aykırı bulunarak baba lehine iptal edilmiştir. Bu madde iptal edilmezden önce ise anne ve babanın sonradan evlenmesi (Türk Medeni Kanunu'nun 292. maddesi) ile yine, aynı Kanun'un 27. maddesine bağlı haklı nedenlerden dolayı soyadının değiştirilmesi halleri dışında çocuk babanın soyadını tanıma vs. sebeplerle alamamakta idi.

Kaldı ki, ana babanın evlilik birliği içinde birlikte verecekleri bir karar ile bile çocuğun soyadını değiştirmeleri mümkün olmadığından, eşitlik ilkesinin ihlal edildiğinden bahsedilemez.

O halde Hukuk Genel Kurulunun 25.12.2013 gün ve 2013/18-464 E. 2013/1698 K. sayılı kararında da benimsendiği üzere, bir çocuğa soyadı verilmesi için o çocuğun doğum tarihinde annesi ile babasının evli olup olmadığına bakmak gerekir. Doğum gününde anne ve baba evli ise çocuk babanın, diğer bir anlatımla ailenin soyadını alacaktır. Çocuğun soyadı bu surette belirlendikten sonra onun soyadını velayet hakkına vesair nedenlere dayanarak değiştirmek Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesindeki düzenleme karşısında mümkün değildir. Ancak çocuk, ergin olduktan sonra Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesindeki koşulların varlığı halinde soyadını her zaman değiştirmek hakkına sahiptir.

Somut olayda soyadının değiştirilmesi istenen F.M. G.'ın doğum günü olan 09.08.2003 tarihinde anne ve babası resmen evlidir. Çocuk evlilik içinde doğmuştur ve Türk Medeni Kanunu'nun 321. maddesine göre babanın soyadını almıştır.

Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında çocuk reşit oluncaya kadar veya baba Türk Medeni Kanunu'nun 27. maddesindeki koşulları kanıtlayarak soyadını değiştirmedikçe soyadı değiştirme mümkün değildir. Sadece boşanma ve velayet hakkı anneye çocuğun soyadı değişikliği için dava açma hakkı vermez.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında bir kısım üyeler tarafından, Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile, çocuğun talebi doğrultusunda uluslararası sözleşmelere uygun olan direnme kararının onanması gerektiği görüşü dile getirilmiş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

O halde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Sonuç: Davalı İdare temsilcisinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 13.03.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)
Old 08-07-2019, 14:27   #27
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan son durum

Görevli Mahkeme Aile Mahkemesi,
Davalılar; baba ve Nüfus Müdürlüğü.

http://www.turkhukuksitesi.com/serh.php?did=16941

Saygılarımla,
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Çocuk Anne Soyadını Kullanırken,Değişiklik Yapılıp Baba Soyadını Kullanabilir Mi? Konuk Kadınlara Hukuki Destek Merkezi (KAHDEM) 1 14-05-2008 21:02
Reşit çocuk, annesinin soyadını alabilir mi? av.knel Meslektaşların Soruları 2 06-09-2007 20:58
Annenin soyadını alabilir mi atk Meslektaşların Soruları 3 07-12-2006 14:56
velayeti annede olan çocuğun annenin soyadını almak istemesi barisugan Meslektaşların Soruları 1 23-11-2006 11:50
Annenin Resit Olmayan Cocuk Adina Miras Devri chime Hukuk Soruları Arşivi 0 04-03-2005 14:39


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06288791 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.