Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Resmi Nikahsız Evlenen Kadın Maddi Ve Manevi Tazminat Talep Edebilirmi Ayrıca Cinsel

Yanıt
Old 14-02-2008, 15:20   #1
Av.Mustafa yağan

 
Varsayılan Resmi Nikahsız Evlenen Kadın Maddi Ve Manevi Tazminat Talep Edebilirmi Ayrıca Cinsel

Müvekkilem bayan 2006 nisan ında amcasının oğlu ile nişanlanıyor izmir'de 6 ay sonra istanbul da dügün töreni yapılıyor ama bu arada müvekkilem resmi nikah talebine nişanlısı düğünden sonra yaparız kardeş çocuğuyuz nasıl olsa diyor ve müvekkilemde inanıyor fakat düğünden 3 ay sonra eşi seni beğenmedim diyip kapının önüne koyup izmir e babasının evine gönderiyor,
şimdi sorum şu;
1-Kızlığını ve evlilik hayallerini yıktığı için maddi ve manevi tazminat davası açılırmı(resmi nikahı yok)
2-Cinsel saldırıdan dolayı suç duyurusunda bulunabilirmiyim(yeni yasada imam nikahı yapmak suç değil)
Old 14-02-2008, 15:35   #2
meltem2007

 
Varsayılan

Sayın meslektaşım bence, olayda kesinlikle müvekkilenizin kişilik hakları ihlal edilmiştir.Şöyle ki evlilik vaadiyle kızlığı bozulduğu gibi gayriresmi de olsa bu beraberlikten sonra geleneksel toplum yapısı içinde dul bir kadın pozisyonuna düşmüştür.Kuşkusuz hangi kadın olursa olsun gayriresmi de olsa bir beraberliğin (ki burada düğün bile yapılmış ve toplum ve yakın çevre tarafından evlilik gözüyle bakılan bir beraberlik sözkonusudur) bu şekilde sonuçlanmasından(yani sizin ifadenizle beğenilmeyip kapı önüne konulmuş olmakla) dolayı elem ve ıstırap duyacağı kuşkusuzdur.Bu nedenlerle manevi tazminat talep edebileceğini düşünüyorum.Maddi tazminatın da koşulları var ise örneğin evlilik beklentisiyle gider yapmışsa ya da işini bırakmışsa alabilir diye düşünüyorum.Saygılarımla.Aşağıda sizin olayınıza benzer yine bu sitede de yayınlanmış bir karar bulunmakta umarım faydalanırsınız.

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
E: 2003/4-55
K: 2003/100
T: 26.02.2003

TAZMİNAT
MANEVİ TAZMİNAT
GAYRİ RESMİ EVLİLİĞİN HAKSIZ BİÇİMDE SONA ERDİRİLMESİ
KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRI
ÖZET: Resmi olmayan evlilik yasaların yasakladığı bir evliliktir. Davacının yaşının küçüklüğü ve olayın cezai yönüde düşünüldüğünde kızlık bozma davacıya yönelik ve yaşı gereği rızasının sonuca etkili olmayacağı bir haksız eylem niteliğindedir. Sırf bu halin varlığı dahi davacının kişilik haklarının zedelenmesine yol açtığından tazminat talep etmekte haklı olduğunun kabulü gerekir.
Davalı E.'in ileride evleneceği vaadiyle davacı ile karı-koca hayatı yaşadığı kızlığını bozduğu, davalı M.'nın bu resmi olmayan evliliği sağladığı ve bilahare davacının gerçekleştiği kabul edilemeyecek bir bahane ile evlilik hayatına son verildiği anlaşıldığından mahkemenin tazminata hükmetmesi doğrudur.

Taraflar arasındaki "tazminat" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sultanbeyli Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 11.10.2001 gün ve 2001/178-573 sayılı karann incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 01.04.2002 gün ve 2001/13026-2002/3866 sayılı ilamı ile; (...1-Dosyadaki yazılara, karann dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazian reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Davacı, davalı E. H. ile gayriresmi evliliğinin haksız biçimde sona erdirilmiş olması nedeniyle manevi tazminat istemiştir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının davalı E. H. ile resmi nikah yapılmadan evlenerek bir müddet bu şekilde yaşadıktan sonra ayrıldığı konusunda taraflar arasında uyuşmazlık yoktur. Davalılar ayrılmanın davacının kusurlu eylemi nedeniyle gerçekleştiğini ileri sürmüşlerdir. Dosyadaki bilgi ve belgelere göre davacının da evde bulunduğu sırada yabana bir erkeğin evin içinde saklanmış halde yakalandığı, durumun polisçe de tesbit edilerek evde yakalanan şahıs hakkında işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Evde yakalanan şahıs davacının çağırması ile eve girdiğini söylemiş ve dinlenen davacı tanıkları da aynı olay sırasında davacının koşarak evden uzaklaştığını ve sonradan eve dönmediğini bildirmişlerdir. Bu durum karşısında davacının kendi kusurlu davranıştan sonucu evden ayrılmak zorunda kaldığı görülmektedir. Hiç kimse kendi kusurundan yararlanarak tazminat isteyemez. Davalıların evde yakalanan kişi hakkında şikayetçi olmamalan somut olayın varlığını ve davacının kusurunu ortadan kaldırmaz. Bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kısmen kabul edilmiş olması bozmayı gerektirmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmek!e,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı 02.03.2001 tarihli dava dilekçesinde kendisinin evlenme vaadiyle kızlığının bozulduğu, ancak arada anlaşmazlık çıkması üzerine, davalı tarafın yakalandığı söylenen üçüncü kişi ile anlaşmalı olarak bu olayı ortaya atıp, kendisini evden kovdukları ; bu durumun evliliğin gerçekleşmemesi için davalı yanca hazırlandığını iddia etmiş ve şerefini lekeleyen bu olay için hem de kızlığının bozulması, diğer davalının da vaktiyle olaya aracılık ve muvafakat etmesi nedeniyle her iki davalıdan 8.000.000.000 TL manevi tazminat talep etmiştir.
Davalılar vekili; davacının müşterek oturdukları eve S. Ç. isimli şahsı aldığını yabancı bir erkeğin eve girip çıktığının komşular tarafından belirtildiğini, E. H.'ın babası M. H.'ın tanık listesinde adı geçecek A. B. tarafından bu konuda uyarıldığını ve bunun üzerine oğlunun ve gelininin müşterek evine giden M.H.'ın evin yatak odasında S.Ç. isimli kişiyle karşılaştığını ve bu kişinin cüvenlik kuvvetlerinin gelmesi ile gözaltına alındığını, davacının babasına, dayısına ve amcasına da carumun bildirildiğini, tüm mahalle sakinlerinin bu aurumu gördüğünü, müvekkilinin itibarının sarsıldığını, gerek tarafların yaslarının küçük olması ve gerek aralarındaki akrabalık ilişkisinin bulunması ve gererse cana fazla manevi zarara uğramamak için şikayetçi olmadıklarını , davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; Tarafların, aile nüfus kayıt tabloları getirilmiş, mali ve içtimai durumları araştırılmış, davacının evinde yakalanan Savaş Çalışkan isimli şahsın ve müşteki Mustafa Asbal'ın polisteki beyanları, Polisçe Şişli Cumhuriyet Bassavahğına.hazırlık evrakının gönderilmesine ilişkin 17.08.2000 tarihli üst yazı "ve'SisIi 2.Sulh Ceza Mahkemesinin 04.09.2000 gün ve 2000/1556-1188 sayılı kararının fotokopileri dosya arasına alınmış, taraf tanıkları dinlenmiştir. Sonuçta da; "Taraflar fiilen evlendikleri tarihte reşit olmayıp davacı anne ve babanın muvafakati ile davalı ise Hakim kararıyla evlenecek yaştadırlar. Bu inanç ve düşünce içerisinde davacı G. davalı E. beraber olmuş ileride yuva kuracağı düşüncesiyle onunla ilişkiye girmiş, davalı ise evlenme vaadiyle kızlığını bozmuş bu durum davacının beraber olduğu tarihte dikkate alındığında rızaen alıkoyup ırza geçme suçunu oluşturduğundan bakire bir kız olarak davalının hanesine giren davacının dul bir bayan olarak çıkması ve kızlığının bozulması kişilik haklarına saldırı olarak kabul edilmiş, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, saldırının derecesi, işleniş şekli dikkate alınarak manevi tazminata hükmetmek gerekmiştir."Gerekçesiyle Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 2.000.000.000 TL manevi tazminatın M. H.'dan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine, ...davacı G. B.'nın fiili düğün yapma tarihinde 18 yaşından küçük olması nedeniyle rızaen alıkoyup ırza geçme suçlarından taraflar hakkında takibat yapılması için karar örneği, duruşma tutanakları ve taraftarın nüfus aile kayıt tablolarının tasdikli birer suretlerinin Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, karar verilmiştir.
Davalılar vekilinin temyizi üzerine karar Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçe ile bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davalılar vekili temyiz etmektedir.
Dava, kişilik haklarına saklından kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir.
Davacının isteği; kendisi gibi yaşı küçük olan davalı ile resmi nikahları ileri bir'tarihte yapılmak üzere ailelerin isteğiyle gayri resmi olarak evlenmelerine rağmen henüz resmi nikah yapılmadan namusuna yönelik iftira atılarak evden kovulmuş olması nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesidir.
Dosya kapsamına göre, Trabzon ili A. ilçesi Y. Mahallesi nüfusuna kayıtlı 01.04.1983 doğumlu Davacı G. ile Erzincan ili R. ilçesi K. nüfusuna kayıtlı 30.04.1984 doğumlu Davalı E. yaşları küçük olduğu için aileleri tarafından resmi nikahları daha sonra yapılmak üzere gayrı resmi olarak evlendirilmiş, davacı ve davalının resmi nikah olmadan gerçekleşen bu evliliklerinin devamı sırasında davacı kadın eve erkek aldığı iddiası karşısında evi terk etmiştir. Davacı ile davalının müşterek evinde 16.08.2000 günü yakalanan ve polisçe evden çıkarılan bu erkek hakkında gayrı resmi eş ya da kayınpeder şikayetçi olmamışlar, davacının da bu olay nedeniyle beyanı alınmamıştır. Gündüzleyin konut dokunulmazlığını ihlal suçlamasıyla Cumhuriyet Savcılığınca açılan dava Şişli Sulh 2.Ceza Mahkemesinin 04.09.2000 gün ve 2000/1556-1188 sayılı kararıyla dosyada M.'nın(Davacınm kayınpederi) açıkça şikayetinin olmadığını bildirdiği, G. ve eşinin de şikayet olanaklan ve 6 aylık şikayet süresi bulunduğundan CMUK.253. maddesi gereğince davanın durmasına karar verilmesiyle sonuçlanmıştır.
Dosya kapsamı ile sabit oian husus davacı ile davalı E.'in yasalarımızın öngördüğünün aksine, hatta yasakladığı biçimde ve daha evlenme yaşı gelmediği halde küçük yaşta her iki tarafın aileleri tarafından resmi nikah olmaksızın evlendirildikleridir. Bu resmi olmayan evlilik tanık beyanlarının da beyan ettiği gibi değişik nedenlerle uyumlu geçmemiş, sonuçta eldeki davada ileri sürülen olaylarla da sonlanmıştır. Davacının kızlığının bozulduğu tarafların da kabulünde olan bir husus olup, resmi evlilik geçirmeksizin toplum içinde dul olarak nitelendirilecek duruma gelmiştir. Yaşının küçüklüğü ve olayın cezai yönü de düşünüldüğünde kızlık bozma davacıya yönelik ve yaşı gereği rızasının sonuca etkili olmayacağı bir haksız eylem niteliğindedir. Sırf bu halin varlığı dahi davacının kişilik haklarının zedelenmesine yol açtığından tazminat talep etmekte haklı olduğunun kabulü gerekir.
Olayın diğer yönüne gelince ; davacı resmen evli değildir. Ortada olayın bir boşanma davası gibi değerlendirilmesi, kusur durumu ve tazminat yükümünün buna göre ele alınmasını gerektirir unsurlar bulunmadığı gibi davacının bir şahsı eve aldığı iddiası davacıyı da yaralamış, bu hususu da ifarde ederek eldeki davayı açmıştır. Davacı bu olayın resmi evliliğin yapılmaması için davalı yanın dahil olan bir olay olduğu ve bu nedenle de kişilik haklarının zarar gördüğü iddiasındadır. Davacının resmi olmayan evliliği hukuksal anlamda söz konusu olmayan ancak böyle bir evliliğe de yol açan toplumsal değerlerin sadakat borcu yüklediği bir evliliktir. Herne kadar bir kısım tanıklar, davacının evde bulunduğu sırada gundüzleyin evde bir yabana erkeğin yakalanmış olması nedeniyle evden koşarak uzaklaştığını ve tekrar eve dönmediğini bildirmişlerse de incelenen hazırlık evraklarına göre evde yakalanan S. Ç. adındaki kişi ifadesinde; yoldan geçerken tanımadığı bir bayanın kendisini işaretle evine çağırması üzerine eve gittiğini konuşmaya başladığı sırada kayınpederi gelince davacının kendisini yatağın aitına saklad'ğmı bildirmiştir. Davalının sabası aiğer davaiı M. A.'ın da hazırlık ifadesinde bu kişiden şikayetçi olmadığını beyan ettiği görülmekledir, hayatin olağan akışı itibariyle yeni evli ve yaşı küçük genç bir kadının aynı binada gayriresmi eşinin ailesi oturuyorkenr yoldan geçen hiç tanımadığı bir erkeği eve çağırması bu kişinin evde yakalanmasına rağmen eşinin yada kayınpederinin şikayetçi olmaması açıklanabilir bir davranış biçimi de değildir. Kaldı ki bu olay nedeniyle davacının beyanı alınmamış olup, olaya bir açıklama getirmesi de sağlanmamıştır. Bu nedenle yerel mahkemece davalı tarafın savunmasına ve tanıkların anlatımlarına itibar edilmemiş olması doğrudur. Özel dairenin tazminat istenemeyeceği yönündeki kabul şekline dosya kapsamına göre katılmak olanaklı değildir.
Sonuçta; Davalı E.'in ileride evleneceği vaadiyle davacı ile karı koca hayatı yaşadığı kızlığını bozduğu, davalı M.'nın bu resmi olmayan evliliği sağladığı ve bilahare davacının gerçekleştirdiği kabul edilemeyecek bir bahane ile evlilik hayatına son verildiği anlaşıldığından mahkemenin tazminata hükmedilmesi gerektiği yönündeki direnmesi yerindedir.
Ne var ki, Özel Dairece tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazları incelenmemiştir.
O halde dosyanın manevi tazminat miktarına ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Dairesine gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan dosyanın manevi tazminat miktarına yönelik temyiz itirazlarının tetkiki için 4.HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 26.02.2003 gününde
Old 14-02-2008, 15:57   #3
Av.F.Karakurt

 
Varsayılan

Manevi tazminat ile ilgili Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun kararında ayrıntılı olarak açıklama yapılmış. Koşulları varsa maddi tazminat da isteyebilirsiniz.
Cinsel saldırı ile ilgili suç duyurusuna gelince, eğer kişi o tarihte ( cinsel birlikteliğin yaşandığı tarihte ) 15 yaşından küçük ise suç duyurusunda bulunabilirsiniz, 15 yaşından büyük ise cinsel birlikteliğe rıza gösterdiği için bulunamazsanız diye düşünüyorum. İyi çalışmalar..
Old 14-02-2008, 16:45   #4
av.knel

 
Varsayılan

(yeni yasada imam nikahı yapmak suç değil)Av.Mustafa Yağan

Aile Düzenine Karşı Suçlar
TCK.M.230
(5) Aralarında evlenme olmaksızın, evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar hakkında iki aydan altı aya kadar hapis cezası verilir. Ancak, medeni nikah yapıldığında kamu davası ve hükmedilen ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkar.



Acaba yeni yasada bu kanun maddesi yok mu? Bizi aydınlatırmısınız.
Old 15-02-2008, 10:20   #5
Av.F.Karakurt

 
Varsayılan

Sayın av.knel,
Yazmış olduğunuz 230.madde zaten 5237 sayılı TCK. da yer alıyor. 765 sayılı Ceza Kanununda da ilgili konu 237.maddede düzenlenmiş. Her iki ceza kanununda da " aralarında evlenme olmaksızın , evlenmenin dinsel törenini yaptıranlar... hapis cezası ile cezalandırılır " hükmü yer almaktadır. Yani 765 sayılı yasada da , 5237 sayılı yasada da suç olarak düzenlenmiş. Saygılarımla.
Ayrıca, dün yazdığım cevapta, kadın 15-18 yaşında ise rızası ile birlikte olduğundan burada suç ( 18 yaşından küçüklerle cinsel ilişkiye girme suçu- cinsel saldırı değil) şikayete tabi suçlardan olduğundan ve 6 aylık şikayet süresi olduğundan bu sürenin geçirilmiş olması düşüncesi ile suç duyurusunda bulunulamaz diye yazdım. Bu konuya da bu anlamda açıklık getirmiş oldum. Saygılar.
Old 15-02-2008, 12:19   #6
Av.Mustafa yağan

 
Varsayılan Sorum anlaşılamamış galiba

Dinsel tören yapmamışlar dügün töreni yaparak evlenmişler(nikahsız),bu nedenle cinsel saldırı yada dolandırıcılık olabilir m?bayan müvekkil reşittir,acaba olay nişanın bozulması olarak yorumlanılabilir mi,cevap veren meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Old 15-02-2008, 13:22   #7
korayoz

 
Varsayılan

nişanlanma evlenme vaadi ile olur. burada tarafların önce nişanlandıklarını sonrada evlendiklerini belirtmişsiniz ancak tarafların yaptıkları hukuken bir evlenme değil ikinci bir nişanlanma niteliğinde. bu sebeble nişanın bozulması hükümlerine gidebilirsiniz.
Old 15-02-2008, 14:38   #8
Av.Dilara Özbey

 
Varsayılan

Sayın Av.Mustafa Yağan, ilk mesajınızda imam nikahı artık suç değil diye ibare kullandığınınz için sanıyorum hepimiz dini nikah yapıldığı sonucuna ulaştık. Evlenmeyle yasada ve yargıtay kararında kastedilen tören(düğün) değil nikah işlemidir. Nikahın resmi veya gayriresmi olması söz konusudur. TCK'da bahsedilen "evlenme" kelimesi resmi nikah anlamında kullanılmıştır. Eğer dini nikah yapılmamışsa suç oluşmayacaktır. Sadece bildirilen Yargıtay kararında değil eski Medeni Yasanın yürürlükte olduğu tarihlerdeki yargıtay kararlarında da resmi nikah yapılmaksızın dini nikahla olan evliliklerde tazminat, hediyelerin iadesi gibi davalarda nişan hükümlerinin uygulanması gerektiğinden bahsedilmektedir. Bu kararlardaki gerekçeler fiilen evlilik sonucunu doğurmakla birlikte resmi nikah bulunmayan hallerdir. Yoksa mutlaka dini nikah bulunması şartından kaynaklanmamaktadır. Dolayısıyla resmi veya dini nikah bulunmamakla birlikte tarafların fiilen evli olmamarı sonucunu doğuran düğün töreninin de ilgili yargıtay kararlarındaki gibi nişan hükmünde sayılabileceği kanaatindeyim.
Old 12-11-2008, 15:08   #9
Av.Elif ULU

 
Varsayılan

Sayın meslektaşlarım
Bu konuya yakın benimde bir sorum olacak. Müvekkiilim kızı 16 yaşında ve 35 yaşından resmi nikahla evli iki çocuklu bir adamla kaçıyor. Daha sonra hem ailesinin suç duyurusunda bulunması hemde adamın artık onu istememesi nedeniyle evine geri dönüyor. Kaçtığı kişi ile de birden çok defa ilişkiye giriyor ve kızlığını kaybetmiş oluyor.Kızın Savcılıkta verdiği ifade tehdit sonucu verdiği için tamamen kaçıran adamın lehinedir.
Bu durumda manevi tazminata hükmedilmesi mümkün müdür?
Şimdiden teşekkürler
Old 12-08-2011, 13:16   #10
HARUN

 
Varsayılan

Müvekkilem aynen Av. Mustafa Yağan'ın durumunda. 2010 yılında resmi nikah için işlemleri başlatıyorlar (mesela sağlık raporu almışlar) fakat erkek tarafı oyalaya oyalaya resmi nikah gerçekleşmiyor. Sonra Batman'da düğün yapıp resmi olmayan şekilde evleniyorlar. İstanbula taşınıyorlar. 2-3 ay içinde koca eve gelmez oluyor. bu arada kadın hamile kalmış. Koca telefonlara cevap vermiyor, muhatap almıyor. hatta çocuğun hayatının söz konusu olduğu bir durumda kendisine mesaj gönderilip kan grubu soruluyor ona bile beni bir daha aramayın canınız cehenneme diye bir cevap yazıyor.
bu arada düğün harcamaları var, düğünde erkek tarafı pek takı takmıyor. gelin tarafının taktığı takılar ve erkeğin düğünde taktığı takılar istanbul tehlikelidir bahanesiyle kendisinden alınmış götürdüğü ceyizlerde kocanın evinde kalmış.
Bu hafta müvekkilem doğum yaptı. kocanın verdiği zararın hukuki ve cezai hesabını eksiksiz sorabilmek için yorumlarınızı bekliyorum.
Saygılarımla
Old 17-08-2011, 12:18   #11
HARUN

 
Varsayılan

Özür, yanlış bir cümle kurmuşum.
Müvekkilem aynen Av. Mustafa Yağan'ın müvekkilesi durumunda demek istemiştim.
Old 11-08-2017, 17:12   #12
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Özet:
Dava dilekçesi içeriğinden, davacının isteminin ... düzenlenen haksız fiilden kaynaklandığı, aile hukukuyla bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde, davanın genel görevli asliye hukuk mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekir. 6100 sayılı .. 'nın 114. maddesinde mahkemelerin görevinin dava şartı olduğu hüküm altına alınmış olup aynı kanunun 115. maddesinde ise dava şartlarının davanın her aşamasında incelenebileceği belirtilmiştir. Mahkemece açıklanan yönler gözeltilerek dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerekir


Yazdır
Kanun No:4787 Madde No:4 Fıkra:Tümü



T.C.
Yargıtay
4. Hukuk Dairesi

Esas No:2015/15479
Karar No:2016/793
K. Tarihi:28.6.2016




Davacı-birleşen dosyada davalılar ... ve diğeri vekili Avukat ... tarafından, davalı-birleşen dosyada davacı .. aleyhine 28/06/2012 gününde verilen dilekçe ile maddi ve manevi tazminat istenmesi ve davalı-birleşen dosyada davacı .. vekili Avukat ... tarafından, davacı-birleşen dosyada davalılar ... ve diğeri aleyhine 25/09/2012 gününde verilen dilekçe ile adli yardım talepli olarak maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; adli yardım talebinin kabulü ile asıl davanın ve birleşen davanın reddine dair verilen 10/04/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi taraflar vekillerince süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Asıl dava, haksız eylem nedeniyle maddi ve manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Birleşen dava kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece asıl dava ve birleşen davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı-birleşen dosya davalıları ve davalı-birleşen dosya davacısı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı davalı ile 2011 yılı .. ayı içerisinde nişan yaptıklarını, 19/11/2011 tarihinde gayri resmi törenle evlendiklerini, bu tarihten itibaren birlikte yaşadıklarını, davalının kendisini evden kovduğunu belirterek manevi tazminat istemi ile çeyiz eşyası ve altınların aynen, olmadığı takdirde bedellerinin ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı asıl davanın reddi gerektiğini savunmuş; birleşen dosyasında, davacı-birleşen dosya davalısının vaatlerini yerine getirmediğini, kendisini sadece cinsel arzularını tatmin için kullandığını belirterek manevi zararının tazminini istemiştir.
Mahkemece, tarafların nikahsız yaşamaları bu birleşmenin kanuni ve medeni evlenmeye tekaddüm eden bir nişanlanma mahiyetinde olmadığı gerekçesiyle tarafların asıl dava ve birleşen dosyadaki talep ve davalarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
.. , .. 4787 sayılı Kanunun 4. maddesinde; 1-22/11/2001 tarihli ve 4721 sayılı .. hariç olmak üzere İkinci Kitabı ile 03/12/2001 tarihli ve 4722 sayılı ... göre aile hukukundan doğan dava ve işler 2-20/05/1982 tarihli ve 2675 sayılı ... göre aile hukukuna ilişkin yabancı mahkeme kararlarının tanıma ve tenfizi 3- Kanunlarla verilen diğer görevler şeklinde aile mahkemelerinin bakacağı işler açıkça ve sınırlı sayıda belirlenmiştir.

Dava dilekçesi içeriğinden, davacının isteminin ... düzenlenen haksız fiilden kaynaklandığı, aile hukukuyla bir ilgisinin bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu halde, davanın genel görevli asliye hukuk mahkemesinde görülüp çözümlenmesi gerekir. 6100 sayılı .. 'nın 114. maddesinde mahkemelerin görevinin dava şartı olduğu hüküm altına alınmış olup aynı kanunun 115. maddesinde ise dava şartlarının davanın her aşamasında incelenebileceği belirtilmiştir. Mahkemece açıklanan yönler gözeltilerek dava dilekçesinin görevsizlik nedeni ile reddine karar verilmesi gerekirken aile mahkemesi sıfatıyla işin esastan incelenmesi doğru bulunmamış ve kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve davacı-birleşen dosyada davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/01/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
boşanma maddi ve manevi tazminat av.asen öznur Meslektaşların Soruları 2 28-02-2009 18:21
Cinsel taciz isnadı ile işten çıkarılmada manevi tazminat nejan Meslektaşların Soruları 1 02-11-2007 19:50
maddi-manevi tazminat olcsvl Meslektaşların Soruları 5 14-05-2007 13:56
Maddi Ve Manevi Tazminat Davası kamilserdar Hukuk Soruları Arşivi 1 17-02-2002 01:50


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06523490 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.