gerçek kişi tacirin tüketici işleminde görevli mahkeme

gerçek kişi tacir( adi şirket ortaklığı) bir inşaat sözleşmesinin alıcısı olarak sözleşmeyi imzalamaktadır.
Müteahit olan diğer taraf da tacir olarak karşımıza çıkıyor. Her iki taraf da tacir olduğundan, TTK madde 19'a göre:
MADDE 19- (1) Bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Ancak, gerçek kişi olan bir tacir, işlemi yaptığı anda bunun ticari işletmesiyle ilgili olmadığını diğer tarafa açıkça bildirdiği veya işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır.
(2) Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır.

Bu hükme göre ticari iş sayılır bu sözleşmenin iki tarafı da tacir fakat burada gerçek kişi tacir işletmesini ilgilendirmeyen ve kişisel kullanımı için bir ev satın almakta. madde 19'un 1. fıkrasında yazan "işin ticari sayılmasına durum elverişli olmadığı takdirde borç adi sayılır" hükmü söz konusu olur mu?

İnşaat sözleşmesinden kaynaklı (inşaatın geç teslimine bağlı olarak kira alacağı gecikme tazminatı şeklinde ortaya çıkmaktadır) uyuşmazlıkta görevli mahkeme tüketici mahkemesi mi ticaret mahkemesi mi olacaktır?
Sözleşmede bir madde de ayıplı işler bakımından ortaya çıkabilecek uyuşmazlıklarda tüketici mahkemesinin görevli olacağı ayrıca kaleme alınmıştır? bu nedenle tüketici mahkemesi açıkça gösterilmiş diyebilir miyiz?

Tacirler aralarında yaptığı sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilir isede, görev konusunda sözleşme yapamazlar. Görevli mahkemeyi yasa hükmüne göre hakim belirler.

İki tarafın tacir olduğu sözleşmelerde Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için sözleşmedeki işin alıcı tacirin ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.(TTK m.4, 19/1) Tacirin yükleniciden satın aldığı barınma amaçlı konuta ilişkin uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinde görüleceği TKHK m.3/h,40 ve dev. da açıklandığından ,sorudaki olayda görevli mahkeme Tüketici Mahkemedir.

Alıntı: Yazan Yücel Kocabaş Tacirler aralarında yaptığı sözleşme ile yetkili mahkemeyi belirleyebilir isede, görev konusunda sözleşme yapamazlar. Görevli mahkemeyi yasa hükmüne göre hakim belirler. İki tarafın tacir olduğu sözleşmelerde Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için sözleşmedeki işin alıcı tacirin ticari işletmesi ile ilgili olması gerekir.(TTK m.4, 19/1) Tacirin yükleniciden satın aldığı barınma amaçlı konuta ilişkin uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinde görüleceği TKHK m.3/h,40 ve dev. da açıklandığından ,sorudaki olayda görevli mahkeme Tüketici Mahkemedir.

Teşekkür ederim yanıtınız için fakat şunu da belirtmek istiyorum. Ödemeyi kendi işletme hesapları ile yapıp vergilendirmişler. Bu husus görev bakımından bir özellik arz eder mi acaba?
TTK 19 fıkra 2'ye göre "Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır."
hükmüne göre ise ticari iş sayılsa dahi görevli mahkeme tüketici mahkemesidir diyebilir miyiz?

Alıntı: Yazan 2222 Ödemeyi kendi işletme hesapları ile yapıp vergilendirmişler. Bu husus görev bakımından bir özellik arz eder mi acaba? TTK 19 fıkra 2'ye göre "Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır." hükmüne göre ise ticari iş sayılsa dahi görevli mahkeme tüketici mahkemesidir diyebilir miyiz?

1.Ödemenin şietme hesabından yapılığ vergilendirilmesi vergi dairesini ve vergı hukukunu ilgilendiren bir işlem olup ,doğrudan görev konusunu etkilemez. Taşınmaz alımının ticari veya mesleki amaçlarla barınma amacı ile alındığı" her türlü kanıtla kanıtlanabilir diye düşünüyorum.

2. TTK 19/2 m. sine göre Ticaret Mahkemesinin görevli olabilmesi için "kanunda aksine bir hüküm olmaması" koşulu gerekmektedir. Oysa konut alımında alıcının tüketici sayılıp , görevli mahkemenin Tüketici Mahkemesi olduğu 6502 sayılı TKHK da düzenlendiğinden , davada TTK nun 19/2 m. nin uygulanmayacağı kanısındayım.

Alıntı: Yazan 2222 Teşekkür ederim yanıtınız için fakat şunu da belirtmek istiyorum. Ödemeyi kendi işletme hesapları ile yapıp vergilendirmişler. Bu husus görev bakımından bir özellik arz eder mi acaba? TTK 19 fıkra 2'ye göre "Taraflardan yalnız biri için ticari iş niteliğinde olan sözleşmeler, Kanunda aksine hüküm bulunmadıkça, diğeri için de ticari iş sayılır." hükmüne göre ise ticari iş sayılsa dahi görevli mahkeme tüketici mahkemesidir diyebilir miyiz?

Hukuk Genel Kurulu 2015/440 E. , 2015/1769 K. 16.09.2015

Özet :Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır.

Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.

Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.

Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.

Alıntı: Yazan Av. Suat Hukuk Genel Kurulu 2015/440 E. , 2015/1769 K. 16.09.2015 Özet :Ticari davalar, mutlak ticari davalar, nispi ticari davalar ve yalnızca bir ticari işletmeyle ilgili olmasına rağmen ticari nitelikte kabul edilen davalar olmak üzere üç gruba ayrılır. Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve işin bir ticari işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, TTK'nın 4/1. maddesinde bentler halinde sayılmıştır. Bunların yanında Kooperatifler Kanunu (m.99), İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK'nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır. Nispi ticari davalar, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması halinde ticari nitelikte sayılan davalardır. TTK'nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan hukuk davaları ticari dava sayılır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça, uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. Ticari iş karinesinin düzenlendiği TTK’nın 19/2. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmez. TTK, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. Üçüncü grup ticari davalar, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekirken havale, vedia ve fikri haklara ilişkin davaların ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir yanın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK'da yeterli görülmüştür.

Cevabınız için teşekkür ederim. Kararı okudum fakat bir sorum olacaktı "ticari işletme esasına göre" derken, iki tarafında ticari işletmesini ilgilendirmesi halinde ancak görevli mahkeme TTK hükümleri gereği ticari dava sayılır diyebiliriz.
"Ticari işletme esasına göre ticari davayı tanımlıyoruz fakat ticari işletmesini ilgilendirmesi kısmını biraz açabilir misiniz? Mesela inşaat sözleşmesine imza atan gerçek kişi tacirler (3 kişiler) ve ticari işletmelerinin konusu petrol ise bu halde inşaatın konusunu oluşturan yazlık ile ticari işletme esasları ilgili değil diye ticari dava ortada yoktur diyebiliriz net bir şekilde, öyle değil mi?
(bu arada uyuşmazlık inşaat sözleşmesine aykırılıktan, geç teslime bağlı kira alacağından kaynaklı bahsettiğim gibi yukarıda)