Profesörün Hırsızlık Sanığının Suçunu İtiraf İçin İşkence Önermesi

Bir tarihte, maddi hasarlı bir trafik kazasına karışmam nedeniyle x karakoluna gittim. Orda, Profesör Doktor olduğunu öğrendiğim bir bey ile eşi vardı ve oldukça da giyimi kuşamı düzgün, son derece kültürlü ve düzeyli gözüküyorlardı. Orada kendi derdimi unutup onların karakola gelme sebeplerini dinlemeye başladım. Sebep şu imiş; lokantada otururken yan tarafta oturan bir erkek şahıs tarafından profesörün eşinin çantasının çalındığını ve hırsızın yakalanması sonrasında, yüzleştirme sebebi ile karakola davet edilmişler. Şimdi sıkı durun!!
Profesör, memurlara ne diyordu biliyor mu sunuz?
-Ne olur hırsızı konuşturun, hatta bunun için ne gerekiyorsa yapın.Çünkü eşimin çantasını Avrupa'dan 2000$'a aldık. Bizim için hem maddi hem manevi değeri var.
Bunları duyduktan sonra adeta şoke oldum.Açıkça, konuşturmak için onu dövün, daha doğrusu işkence bile yapın diyordu.
Profesörün yerinde siz olsaydınız, bir hukukçu/hukuksever olarak nasıl davranırdınız?
Saygılarımla.

Bunda şaşıracak ne var? Anlattığınız olayda profesör bir suçun mağdurudur ve üstelik o esnada da hala taze olayın etkisi altındadır. Suç mağduruna sorarsanız işkence de önerirler, o sırada asmayı da teklif ederler, bırakırsanız şüpheliyi linç de ederler. Bir suç sizin başınıza gelirse, muhtemelen siz de o psikoloji içinde o sırada bir takım duygusal tepkiler verirsiniz.

Koğuşturmanın ve yargılamanın amaçlarından biri de bu değil mi zaten : Müştekinin duygusal reflekslerini bertaraf etme ve hem soruşturmayı, hem cezalandırmayı objektif bir otorite eliyle yapma.

Bir suç mağdurunun suçun işlendiği sıradaki duygusal tepkilerinin ciddi bir tartışma konusu olması gerektiğini şahsen düşünmüyorum. Ancak profesör "hukuk profesörüyse" belki yorumumu tashih edebilirim.

sanıktan delile gidilmesini önermiş.nihayetinde prof hukukçu değildir ama hukukçu olmasa bile insan olmanın gereği olarak fail olduğunu iddia ettiği kişiye işkence yapılmasını istemesi doğru bir yaklaşım değildir.Kaldı ki suç işlediği iddia edilen kişinin masumluk karinesi vardır.Şunu da eklemek istiyorum kişinin sahip olduğu ünvan onun dört dörtlük bir insan olduğu anlamına gelmez.saygılarımla

"ORGANİZE İŞLER" adlı Türk sinemasında prof. rölündeki Altan Erkekli nin bazı sahnelerinin, syn orhanelif in bahsettiği değerli profesöre izletmek gerektiği kanısındayım Güzel mesajlar veriyor. Flimdeki profesör, yılların birikimi olan parasını dolandırıcılara kaptırmasına çok üzülmesine, tepki vermesine rağmen; bu paranın dolandırıcılardan dövülerek alınmasına daha çok üzüldüğü ve daha çok tepki verdiği flimde açık bir mesaj niteliği taşımaktadır.

Alıntı: [admin]: Anlattığınız olayda profesör bir suçun mağdurudur ve üstelik o esnada da hala taze olayın etkisi altındadır. Suç mağduruna sorarsanız işkence de önerirler, o sırada asmayı da teklif ederler, bırakırsanız şüpheliyi linç de ederler.

Ben profesör olan bir şahsın, kendisine karşı suç teşkil eden fiiller karşında başka kişilere nazaran biraz daha usulüne uygun davranması gerektiği kannatindeyim. Usüle uygundan kastım: suç işlenmiştir, fail güvenlik güçleri tarafından yakalanacaktır , gerekli sorgulama yapılacaktır, çalınan eşya mağdura teslim edilecektir. Mağdurun, fiili bildirmekten başka yapacağı bir yol yoktur. Belki eğitimsiz insanlar faili linç etmek ister, en ağır işkencelere magruz bırakılmasını ister ama bir profesör istememeli. Bir prof. işkence ve dayağın çözüm yolu olmadığını, insanlık dışı olduğunu bilmesi gerektiğini düşünüyorum. Evet, bazı duygusal tepkiler olabilir ama o tepkiler bunlar olmamalı. İşkence, eziyet ve onur kırıcı muamelenin yasak olduğunu bilmeyen profesör olmadığını düşünüyorum.

saygılarımla...

Bu olay, cezalandırma yetkisinin mağdura verilmemesi gerektiğinin çok güzel bir örneği olarak değerlendirilmelidir.

Mağdur, örnekte olduğu gibi, en üst düzeyde eğitim almış biri de olsa, olayın tarafı olmakla adaletin topuzunu kaçırma eğiliminde olur. Şiddet ve hatta vahşet bile uygular.

PROFESÖR! ne güzel bir statü ama biliyoruz ki istisnalar kaideyi bozmaz! bu sıfatı tasıyanların da insan olduğunu unutmadan degerlendirmek ve en önemlisi empati kurmak önemli.ayrıca şanslılarmış..sonuçta kolluk kuvvetleri gerekli işlemleri yapar olay kapanır! ne diyeyim gündelik bir olay ve hocamıza ve esıne gecmiş olsun..

Sevgili Meslektaşlarım,
Değerli İzleyenler;

Yanıt veren meslektaşlarımın bazıları yerinde bir tespit ile suç, suçlu ve mağduru değerlendirmişler.

Geçmişte belki de başka bir ülkede yaşanmamış bir olay olmuş, 12 Eylül 1980 sonrası 1402 lik -YANİ SAKINCALI- Ööğretim üyeleri, (Bu öğretim üyelerinin bir çoğu daha sonra yargı kararı ile üniversitelerine yıllar sonra geri dönebilmişlerdir) Prof. Dr.ler bir gecede üniversitelerden uzaklaştırılmışlardır.

O dönemde öğretim üyesi açığını kapatabilmek adına Doktora ünvanını henüz kazanamamış öğretim üyelerine PROFESÖR ünvanı verilmiştir. O Nedenle "O" öğretim üyelerinin ünvanlarında Dr. bulunmaz...

Halkımızın gözünde Prof. lük önemli bir statüdür. Ama olaydaki kişi nasıl bir Prof. dur. Bunu bilmek gerekir.

Ayrıca Sn. Admin in dediği gibi alanı hukuk ise hukuki anlamda değerlendirilmesi gerekir.

Olayımızı aslında içinde bir meslektaşımızın da bulunduğu güncel bir konu ile aynı çerçevede tartışırsak aslında o sözleri söyleyenin bir Prof.Dr değilde bir müşteki olarak düşünmemiz gerekir.
Bağdaştırdığım olay ise bir avukatın cinsel içerikli cocuk görüntülerini evinde veya işyerinde bulundurmasıydı.Bu işi yaparken meslektaşımızı avukat olarak değerlendirmiyorsak, canı yanan bir kişiyi de sırf Prof.Dr olması sebebiyle yargılamamak gerekir.

Kimse kusura bakmasın genel kurmay başkanı da gelse sanıkdan delile gitme zamanı (Jandarmacılık) eskidendi. Artık olaylara güvenlik kuvvetlerinin bakışı da çok değişti emin olun.. O karakolda ki arkadaşlarda prof. isteğini yerine getirmediğine eminim. Kullanılmayan bilgi gereksiz bilgidir bence prof. yıllarce boşa okumuş.

Profesör hocamızın dili sürçmüş olmalı bence ; nedenide, idam cezasını, karakollarda (artık ismi değişti), ki uygulamaları henüz kaldırmış / değiştirebilmiş bir ülkenin fertleriyiz.

Bu konular , yazılı yasalardan silinmiş, uygulamadan kalkmış olsalarda, henüz belleğimizde olduklarından dolayı, biz / siz bunu işkence ve/veya dayak diye yorumluyoruz.

Belki değerli hocamız, eline cetvelle vurun, tek ayak üzerinde bekletin veya kulağını hafifçe yön değiştirin cinsinden bir fikir yardımında bulunmuş olabilir. Ama oda haklıdır, oda bir insandır,o bahsettiği kavramlarda çok gerilerde değildir.

Belki bizden sonraki nesiller bunları unutmuş olacaktır.

Dedim ya hocamızın dili sürçmüş olmalı..

Saygılarımla