Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

kıdem tazminatında eş ve çocukların hakkı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-09-2009, 11:05   #1
ehlihibre

 
Varsayılan kıdem tazminatında eş ve çocukların hakkı

merhaba arkadaşlar. bir vatandaş aleyhine çocukları ve eşine olan bakım yükümlülüğünü yerine getirmediği için nafaka davası açıp kazandım. ilamı icra takibine koydum. alacak tahsil edilirken borçlu işyerinden emekli olarak (işçi emeklisi) ayrıldı. şimdi sorum şu; borçlu nafaka borcunu ödemesine rağmen borçlunun işyerinden alacağı kıdem tazminatında eş ve çocukların herhangi bir hakkı olabilir mi? varsa nasıl bir kanuni gerekçeye dayalıdır? teşekkürler. saygılar.
Old 23-09-2009, 14:29   #2
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Sayın ehlihibre,

Kıdem tazminatı alacağı iş ilişkisinden kaynaklanan bir alacaktır. İşçiye emeğinin karşılığında verilmektedir.

Dolayısıyla...

Kıdem tazminat hakkının alacaklısı salt işçidir. Eşin, çocuğun vs. kıdem tazminatı üzerinde hukuki bir hakkı bulunmamaktadır. İşverenin kıdem tazminatı ödeme borcu bir tek işçiye karşıdır.

Boşanma gerçekleştiği için kıdem tazminatının mal rejiminin tasfiyesinde(tasfiye edilmemişse) de dikkate alınmayacaktır...

Görüşündeyim.
Old 23-09-2009, 16:34   #3
ehlihibre

 
Varsayılan

engin bey cevabının için teşekkürler. ama sanırım konuyu yazarken bir iki noktayı atlamışım. bizim olayımızda boşanma gerçekleşmedi. davalı eş-baba, bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmediği için mahkemece nafakaya hükmedildi. ve aylık olarak nafaka alınıyor. buna rağmen aynı gerekçeyle(bakım ve gözetim yükümlülüğü yerine getirilmediği gerekçesiyle) kıdem tazminatı üzerinde herhangi bir hak iddia edilebilir mi diye soruyorum. teşekkürler.
Old 23-09-2009, 17:26   #4
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Yasa hükmünü net olarak hatırlamamakla birlikte boşanma gerçekleşirse mal rejiminin dava tarihi itibariyle sona ereceğini hatırlıyorum.

Eğer böyleyse cevap yine olumsuz olur...

Ama bu konuda Aile Hukuku'nda uzman Av.Habibe Yılmaz Kayar'ın yorumu en doğrusu olacaktır.
Old 23-09-2009, 21:24   #5
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ehlihibre
engin bey cevabının için teşekkürler. ama sanırım konuyu yazarken bir iki noktayı atlamışım. bizim olayımızda boşanma gerçekleşmedi. davalı eş-baba, bakım ve gözetim yükümlülüğünü yerine getirmediği için mahkemece nafakaya hükmedildi. ve aylık olarak nafaka alınıyor. buna rağmen aynı gerekçeyle(bakım ve gözetim yükümlülüğü yerine getirilmediği gerekçesiyle) kıdem tazminatı üzerinde herhangi bir hak iddia edilebilir mi diye soruyorum. teşekkürler.

Sanırım siz T.M.K. 196 gereğince dava açmışsınız. Müvekkilinize de nafaka bağlanmış. Maddeye göre, eşlerden birinin istemi üzerine hakim, diğerinin yapacağı parasal katkıyı belirler. Nitekim belirlenmiş. Bunun dışında, kocanın kıdem tazminatı üzerinde ayrıca bir hakkı yoktur.
Old 23-09-2009, 22:02   #6
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 18.10.2007 T., 2007/14193 E., 2007/14996 K: "Davacı dilekçesinde davalı ile 45 yıldır evli olduklarını, davalı eşin evine bakmadığını, elektrik ve su giderlerini ödemediğini, köy bakkalını kendisi ile alışveriş yapmaması konusunda uyardığını, kumar oynadığını ileri sürerek aylık 300 YTL nafakanın tahsilini istemiş, yargılamanın ikinci oturumunda ıslah ile davalının borçlularının ödemelerini kendisine yapması için önlem alınmasını istemiştir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne; davalının Bağ-Kur yaşlılık aylığından 200 YTL'nin davacı kadına ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar uzun yıllardan beri aynı bahçe içerisinde ayrı evlerde yaşamaktadır. Davacı ( ev hanımı ) kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu davacı eşin ileri sürdüğü gibi davalı kocanın evin giderlerine katılmadığı, köy bakkalını uyararak eş ve çocuklarının alışveriş yapmasına engel olduğu ve kumar oynadığı tanıklarca ifade edilmektedir.
MK'nın 198. maddesi uyarınca "Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hakim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir".
Anılan hüküm Medeni Kanun'un, aile birliğinin korunmasına ilişkin “Birliğin Korunması" başlığı altında düzenlenen önlemlerden biridir. Aile birliğinin korunmasına ilişkin bu önlemler ( m. 195-199 ); "eşler birlikte yaşarken ailenin geçimi için diğer eşin yapacağı parasal katkının belirlenmesi" ( m. 196 ) "ayrı yaşama halinde nafaka” ( m. 197 ) “eşlerden birinin borçlularına ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmasının emredilmesi" ( m. 198 ) ve "eşlerden birinin tasarruf yetkisinin sınırlanması" ( m. 199 ) dır.
1479 sayılı Kanun'un 67. maddesine göre bağlanacak aylıklar nafaka borçları nedeniyle haczedilebilir, devir ve temlik edilebilirler.
Bu hükme göre, davalının Bağ-Kur'dan aldığı yaşlılık aylığını doğrudan diğer eşin almasına karar verilmesinde Bağ-Kur Yasası yönünden bir engel bulunmamaktadır.
Bağ-Kur, MK'nın 198. maddesindeki "borçlular" terimi içinde yer almalıdır. Hakim anılan hüküm uyarınca koşulları gerçekleştiği takdirde; eşlerin birlikte yahut ayrı yaşaması halinde bu önlemi alabilir.
Önceki MK'nın 198. maddesinde yer alan "emreder" kelimesi İsviçre Medeni Kanunu'nun bu maddeyi karşılayan 171. maddesindeki esaslara uygun olarak emredebilir diye düzenlenerek hakimin takdir hakkının bulunduğu şeklinde değiştirilmiştir. Bu bakımdan sebeplerin gerçekleşmesi halinde kanundaki önlemlerden birinin tercihi, hakimin takdir hakkı çerçevesinde mütalaa edilmelidir.
O nedenle, Medeni Kanun'un 198. maddesinde düzenlenen ve birliği korumayı amaçlayan bu önlemle, davalı kocanın alacakları üzerindeki tasarruf selahiyeti kaldırılmakta olduğundan önemli nedenler halinde bu önleme başvurulmalıdır.
Davalı kocanın sorumluluk sahibi olmadığı, kumar oynadığı, evine harcama yapmayan bir kişi olduğu, eş ve çocuklarının alışveriş yapmaması için talimat verdiği, telefon faturalarının ödenmemesi nedeniyle telefonun kesildiği ifade edilmektedir. Bu bakımdan MK'nın 198. maddesinin öngördüğü koşulların gerçekleştiği kabul edilebilir. Ancak, davalı eşin düzenli ve haczi kabil geliri bulunmaktadır. Evlilik birliğinin nafakaya hükmedilmek suretiyle korunması ( m. 198 ) mümkündür. Bu gibi durumlarda, diğer eş için ağır neticeler doğuran; onun tasarruf selahiyetini sınırlayan yahut "kısıtlı" durumuna sokan bir önleme başvurulmamalıdır. Mahkemece talebin içeriği de gözetilerek nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir."

Saygılarımla...
Old 23-09-2009, 22:10   #7
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hades
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, 18.10.2007 T., 2007/14193 E., 2007/14996 K: "Davacı dilekçesinde davalı ile 45 yıldır evli olduklarını, davalı eşin evine bakmadığını, elektrik ve su giderlerini ödemediğini, köy bakkalını kendisi ile alışveriş yapmaması konusunda uyardığını, kumar oynadığını ileri sürerek aylık 300 YTL nafakanın tahsilini istemiş, yargılamanın ikinci oturumunda ıslah ile davalının borçlularının ödemelerini kendisine yapması için önlem alınmasını istemiştir.

Mahkemece davanın kısmen kabulüne; davalının Bağ-Kur yaşlılık aylığından 200 YTL'nin davacı kadına ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar uzun yıllardan beri aynı bahçe içerisinde ayrı evlerde yaşamaktadır. Davacı ( ev hanımı ) kadının ayrı yaşamakta haklı olduğu davacı eşin ileri sürdüğü gibi davalı kocanın evin giderlerine katılmadığı, köy bakkalını uyararak eş ve çocuklarının alışveriş yapmasına engel olduğu ve kumar oynadığı tanıklarca ifade edilmektedir.
MK'nın 198. maddesi uyarınca "Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hakim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir".
Anılan hüküm Medeni Kanun'un, aile birliğinin korunmasına ilişkin “Birliğin Korunması" başlığı altında düzenlenen önlemlerden biridir. Aile birliğinin korunmasına ilişkin bu önlemler ( m. 195-199 ); "eşler birlikte yaşarken ailenin geçimi için diğer eşin yapacağı parasal katkının belirlenmesi" ( m. 196 ) "ayrı yaşama halinde nafaka” ( m. 197 ) “eşlerden birinin borçlularına ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmasının emredilmesi" ( m. 198 ) ve "eşlerden birinin tasarruf yetkisinin sınırlanması" ( m. 199 ) dır.
1479 sayılı Kanun'un 67. maddesine göre bağlanacak aylıklar nafaka borçları nedeniyle haczedilebilir, devir ve temlik edilebilirler.
Bu hükme göre, davalının Bağ-Kur'dan aldığı yaşlılık aylığını doğrudan diğer eşin almasına karar verilmesinde Bağ-Kur Yasası yönünden bir engel bulunmamaktadır.
Bağ-Kur, MK'nın 198. maddesindeki "borçlular" terimi içinde yer almalıdır. Hakim anılan hüküm uyarınca koşulları gerçekleştiği takdirde; eşlerin birlikte yahut ayrı yaşaması halinde bu önlemi alabilir.
Önceki MK'nın 198. maddesinde yer alan "emreder" kelimesi İsviçre Medeni Kanunu'nun bu maddeyi karşılayan 171. maddesindeki esaslara uygun olarak emredebilir diye düzenlenerek hakimin takdir hakkının bulunduğu şeklinde değiştirilmiştir. Bu bakımdan sebeplerin gerçekleşmesi halinde kanundaki önlemlerden birinin tercihi, hakimin takdir hakkı çerçevesinde mütalaa edilmelidir.
O nedenle, Medeni Kanun'un 198. maddesinde düzenlenen ve birliği korumayı amaçlayan bu önlemle, davalı kocanın alacakları üzerindeki tasarruf selahiyeti kaldırılmakta olduğundan önemli nedenler halinde bu önleme başvurulmalıdır.
Davalı kocanın sorumluluk sahibi olmadığı, kumar oynadığı, evine harcama yapmayan bir kişi olduğu, eş ve çocuklarının alışveriş yapmaması için talimat verdiği, telefon faturalarının ödenmemesi nedeniyle telefonun kesildiği ifade edilmektedir. Bu bakımdan MK'nın 198. maddesinin öngördüğü koşulların gerçekleştiği kabul edilebilir. Ancak, davalı eşin düzenli ve haczi kabil geliri bulunmaktadır. Evlilik birliğinin nafakaya hükmedilmek suretiyle korunması ( m. 198 ) mümkündür. Bu gibi durumlarda, diğer eş için ağır neticeler doğuran; onun tasarruf selahiyetini sınırlayan yahut "kısıtlı" durumuna sokan bir önleme başvurulmamalıdır. Mahkemece talebin içeriği de gözetilerek nafakaya hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir."

Saygılarımla...

Sayın Hades soru sahibi,

Alıntı:
borçlu nafaka borcunu ödemesine rağmen borçlunun

demiş. Ben sunduğunuz kararın soruya yanıt olmadığını düşünmekteyim. Ne dersiniz?
Old 23-09-2009, 22:14   #8
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Soru sahibi:

Alıntı:
borçlunun işyerinden alacağı kıdem tazminatında eş ve çocukların herhangi bir hakkı olabilir mi?

Cevap:

Alıntı:
MK'nın 198. maddesi uyarınca "Eşlerden biri, birliğin giderlerine katılma yükümlülüğünü yerine getirmezse, hakim onun borçlularına, ödemeyi tamamen veya kısmen diğer eşe yapmalarını emredebilir".

Soru sahibi:
Alıntı:
borçlu nafaka borcunu ödemesine rağmen

Cevap:
Alıntı:
davalı eşin düzenli ve haczi kabil geliri bulunmaktadır. Evlilik birliğinin nafakaya hükmedilmek suretiyle korunması ( m. 198 ) mümkündür. Bu gibi durumlarda, diğer eş için ağır neticeler doğuran; onun tasarruf selahiyetini sınırlayan yahut "kısıtlı" durumuna sokan bir önleme başvurulmamalıdır.

(diye düşünmekteyim )

Saygılarımla...
Old 23-09-2009, 22:21   #9
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Hades
Soru sahibi:



Cevap:



Soru sahibi:


Cevap:


(diye düşünmekteyim )

Saygılarımla...


Sadeece son koyulaştırdığınız bölümü koyulaştırsaydınız yetecekti. Ya da mesajınızın başlığına "Cevapları Teyiden" yazsaydınız keşke... Böylece bizim mesajlarımıza muhalif kaldığınız düşüncesine kapılmazdım. 3 cümleyi koyulaştırmışsınız, 2 si aleyhimizeydi...Yargıtay ne demiş "Çoğun içinde az da vardır".
Old 23-09-2009, 22:43   #10
Av.Nevra Öksüz

 
Varsayılan

Sayın Ergin,

Sorunun sorulmasından itibaren yazılan mesajları okumam neticesinde:
1.koyulaştırılan kısım kanun maddesidir. Kıdem tazminatı borçlusuna karşı önlem alınması TMK m.198 de düzenlenmiştir. Bunun anlamı “neden 196.maddeyi yazdınız Sayın Ergin anlamadım” değildir. Şayet talepte bulunma imkan ve şartları olsaydı 198.maddeye göre bir talepte bulunma düşünülebilir (diye düşünüyorum ) demektir. Sanırım burada "muhalefet" fikri oluştu
2.koyulaştırılan kısım 198. maddenin uygulanması şartları konusunda Yargıtayın duruma yaklaşım tarzının ne olduğunun ortaya konması içindir.
3.koyulaştırılan kısım zaten anlaşılmış olmakla açıklama yapmam gereksiz “sanırım” (diye düşünüyorum )

Saygılarımla...
Old 23-09-2009, 23:17   #11
Engin Özoğul

 
Varsayılan

Habibe Hanım'dan teşekkür notu yoluyla gelen bilgiyi aktarmak isterim...

Uzman Görüşü:

"Kıdem tazminatı konusunda tasarruf ehliyetinin sınırlandırılması istenebilir veya TMK 206/2 ye dayalı olarak boşanma olmaksızın olağanüstü mal rejimi kararı ile mal ayrılığına geçilebilir."
Old 25-09-2009, 17:20   #12
ehlihibre

 
Varsayılan

merhaba arkadaşlar. sorumu sorduğumdan beri yazılan bütün yorumlar için yorum sahiplerine ve forum yöneticisine teşekkür ediyorum. sanırım TMK m.198 ve 206 ile ilgili yargıtay kararları arayıp bulursam net bir bilgiye ulaşmış olurum. ama yine de bu şekilde dava açığ sonlandıran varsa yazabilirse ve karar ekleyebilirse sevinirim.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Kıdem tazminatında satışa dayalı primler Hemocrania Meslektaşların Soruları 9 17-09-2010 22:36
Kıdem Tazminatında Sözleşmede Belirlenen Ücret tufan gürses Meslektaşların Soruları 4 04-03-2009 11:24
Kıdem tazminatında maaş belirlenmesi? avangardea Meslektaşların Soruları 2 01-05-2008 09:30
Kıdem Tazminatında İcra Kesintisi Yapılır Mı? mehmet Hukuk Soruları Arşivi 1 27-02-2002 21:12


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06388497 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.