Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İşveren Vekili Arkadaşların Dikkatine

Yanıt
Old 21-01-2006, 22:56   #1
nfb

 
Varsayılan İşveren Vekili Arkadaşların Dikkatine

08 Temmuz 2005 Tarihli Resmi Gazete

Sayı: 25869

Karar Sayısı : 2005/9077



İşverenlerin elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde çalıştırmaları gereken özürlü, eski hükümlü ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin (B) fıkrası kapsamındaki terör mağduru çalıştırma oranlarının belirlenmesine ilişkin ekli Karar�ın yürürlüğe konulması; Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 23/6/2005 tarihli ve 39770 sayılı yazısı üzerine, 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanunun 30 uncu maddesine göre, Bakanlar Kurulu�nca 27/6/2005 tarihinde kararlaştırılmıştır.

Ahmet Necdet SEZER

CUMHURBAŞKANI

27/6/2005 Tarihli ve 2005/9077 Sayılı Kararnamenin Eki

KARAR

Madde 1 � 22/5/2003 tarihli ve 4857 sayılı İş Kanununun 30 uncu maddesine göre işverenlerin elli veya daha fazla işçi çalıştırdıkları işyerlerinde çalıştırmaları gereken özürlü, eski hükümlü ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununun ek 1 inci maddesinin (B) fıkrası kapsamındaki terör mağdurları için öngörülen toplam çalıştırma oranı %6�dır.

Madde 2 � 4857 sayılı Kanunun 30 uncu maddesi kapsamına giren işyerlerinde oranlar; kamu işyerlerinde özürlüler için %4, eski hükümlüler için %2 olarak; özel sektör işyerlerine özürlüler için %3, eski hükümlüler için %1, terör mağdurları için de %2 olarak belirlenmiştir.

Madde 3 �Bu Karar 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 4 �Bu Karar hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

Görüldüğü gibi 2005 yılında eski hükümlü,özürlü ve terör mağduru çalıştırması zorunluluğu kapsamında özel sektör işyerlerine %1 oranında hreket serbestisi tanınmış iken, bu değişiklik ile 2006 yılında terör mağduru çalıştırma yükümlülüğü %2 olarak belirlenmiştir. Terör mağduru çalıştırmamanın yaptırımının, çalıştırılmayan her terör mağduru için ve çalıştırılmayan her ay için cari asgari ücretin 10 katı tutarında İDARİ PARA CEZASI olduğu dikkate alındığında, mali yıkıma varacak meblağlarda cezalar ödenmesi söz konusu olabilecektir. ( 2000 yılında 120 milyar sermayesi olan bir müvekkil şirkete 40 milyar İPC geldiğinden acısını ben bilirim!!!)

Ama daha da önemlisi, bu karar ile kamu sektörünün terör mağduru çalıştırmaktan 2006 yılı için muaf tutulmuş olmasıdır. Oysaki kararın dayanağı 3713 sayılı TMK. Ek 1. maddesinde gerek kamu ve gerekse özel sektör işyerinde terör mağduru çalıştırma yükümlülüğü getirilmiş olmasına rağmen bu kararla kamu işyerlerinde bu yasal yükümlülük kaldırılmıştır.

Demek ki Bakanlar Kurulu Kararı YASA'nın üstündedir...
Old 23-03-2011, 10:05   #3
yyyasemin

 
Varsayılan

Merhabalar,
İşveren vekiliyim ve şirkete 2008 yılından beri özürlü çalıştırılmadığı için idari para cezası geldi. Miktar çok yüksek , indirim yada ödememe gibi bir kolaylığın olabileceği durum yasa karar v.s varsa benimle paylaşmanızı istiyorum. İşveren böyle bir zorunluluğu olduğunu bilmediği için başına gelmiş ve enazından bu safhada avukat olarak neler yapabilirim.
Teşekkürler
Av. Yasemin GÜLLÜOĞLU
Old 23-03-2011, 12:34   #4
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yyyasemin
Merhabalar,
İşveren vekiliyim ve şirkete 2008 yılından beri özürlü çalıştırılmadığı için idari para cezası geldi. Miktar çok yüksek , indirim yada ödememe gibi bir kolaylığın olabileceği durum yasa karar v.s varsa benimle paylaşmanızı istiyorum. İşveren böyle bir zorunluluğu olduğunu bilmediği için başına gelmiş ve enazından bu safhada avukat olarak neler yapabilirim.
Teşekkürler
Av. Yasemin GÜLLÜOĞLU
,

İş Kanunun 101. maddesinde düzenlenmiş olup müeyyidesi idari para cezasıdır. 26.05.2008 tarihinden bu yana çalıştırmayan her özürlü ve çalıştırmadığı her ay için idari para cezası uygulanmaktadır. İdari para cezası İş Kanunun 108. maddesi gereğince Türkiye İş Kurumu İl Müdürlükleri tarafından verilmektedir. Yönetmelik uyarınca idari para cezası kesilebilmesi için İş Kurumunun, işverene bildirim yaptığı tarihten itibaren 10 gün içinde veya bildirim yapılmadığı takdirde işçilerin gönderiliş tarihinden itibaren 30 gün içinde özürlü açığının kapatılması için işverene son olarak kayıtlı özürlülerin meslek ve öğrenim durumlarını içeren listelerin gönderilerek işyerindeki açık kontenjanların bu listelerden veya gönderilenlerden karşılanmasını istemesi gerekmektedir. İşveren, bu şekilde gönderilenler ve/veya listelerde yer alanlar arasından seçimlerini yaparak gönderim veya listelerin bildirim tarihinden itibaren 15 gün içerisinde açık kontenjanlarını kapatmak zorundadır. Kapatmazsa idari para cezası uygulanacaktır. 8.2.2008’ den itibaren özürlü idari para cezalarına itiraz yeri Kabahatler Kanunu gereğince yetkili Sulh Ceza Mahkemeleri olmuştur.
Old 23-03-2011, 15:57   #5
yyyasemin

 
Varsayılan

Taçyıldız teşekkürederim,
Açığı kapatmak konusunda iş kurdan bu 15 günlük sürede tekrar talepte mi bulunalım diyorsunuz? Bize gönderilen özürlüler iş pozisyonu olarak bize uymadıgı için reddettik bu böyle devam etti ve İşkur sanırım bu hareketi kötüniyetli olarak algıladı.
Söylediklerinizi dikkate alıcaz.
Yasemin
Old 23-03-2011, 16:31   #6
Av. Musa TAÇYILDIZ

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan yyyasemin
Taçyıldız teşekkürederim,
Açığı kapatmak konusunda iş kurdan bu 15 günlük sürede tekrar talepte mi bulunalım diyorsunuz? Bize gönderilen özürlüler iş pozisyonu olarak bize uymadıgı için reddettik bu böyle devam etti ve İşkur sanırım bu hareketi kötüniyetli olarak algıladı.
Söylediklerinizi dikkate alıcaz.
Yasemin

Ben genel olarak yaılması gerekenleri sıralamıştım. Sanırım size açığı kapatmak için süre verilmiş olmasına rağmen 15gün içinde özürlü işçi alımı yapılmadı. Ben gerekçenizin haklı olduğu kanatindeyim. Özellikle eğer alım için kuruma başvuruyu şirke yapmışsa kötüniyetli olmadığınız da gösterir diye düşünüyorum. Aşağıya savunma oluşturma noktasında faydası olacağını düşündüğüm birkaç karar ekliyorum.
T.C.

YARGITAY

9. CEZA DAİRESİ

E. 2006/5352

K. 2006/7640

T. 26.12.2006

� ÖZÜRLÜ VE ESKİ HÜKÜMLÜ ÇALIŞTIRMA ZORUNLULUĞU ( Şirketin Sekiz Farklı İş Yeri Olduğu Bunların Şube Niteliğinde Olmadığı/Farklı Sektörlerde Faaliyet Gösterdiği - Araştırılmaksızın Sadece Müfettiş Raporlarına Dayanarak Hüküm Kurulamayacağı )

� ŞUBE NİTELİĞİNDE BULUNMAYAN İŞYERİ ( Şirketin Sekiz Farklı İş Yeri Olduğu/Farklı Sektörlerde Faaliyet Gösterdiği - Araştırılmaksızın Sadece Müfettiş Raporlarına Dayanarak Hüküm Kurulamayacağı )

� MÜFETTİŞ RAPORU ( Şirketin Sekiz Farklı İş Yeri Olduğu Bunların Şube Niteliğinde Olmadığı/Sakat İşçi Eksiğinin Tamamlanması İçin Herhangi Bir Tebliğ Olmadığı İddiası - Sadece Rapor Esas Alınarak Hüküm Kurulamayacağı )

� ÖZÜRLÜ İŞÇİ EKSİĞİNİN TAMAMLANMASI ( Tebliğ Olmamasına Rağmen Tamamlanacağına Dair Beyan Verildiği - Araştırılmaksızın Sadece Müfettiş Raporlarına Dayanarak Hüküm Kurulamayacağı )

� İŞ YERİ ZİYARET DEFTERİ ( Özürlü ve Hükümlü Çalıştırma Kontenjanın Kapatılacağının Belirtildiği İddiası/İş Yeri Ziyaret Defterine Bu Konuda Şerh Konduğu - Araştırılmaksızın Sadece Müfettiş Raporlarına Dayanarak Hüküm Kurulamayacağı )

4857/m.30

ÖZET : İş Kanunu'na ( Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırma Zorunluluğu ) aykırı davranmaktan sanık hakkında; muteriz vekilinin itiraz dilekçesinde; müvekkil şirketin sekiz adet farklı işyeri mevcut olup bunların şube niteliğinde bulunan işyeri olmadığını, hepsinin farklı sektörlerde faaliyet gösterdiklerini, farklı adres ve SSK sicil numaralarının bulunduğunu, müvekkil şirkete hükümlü ve sakat işçi eksiğinin tamamlanması için herhangi bir liste tebliğ olmadığını, ihtar yapılmış olsa bile eksik kontenjanın kapatılacağını belirtmiş olması karşısında, muteriz vekilinin dilekçesinde belirttiği hususlar araştırılmaksızın sadece müfettiş raporlarında eski hükümlü ve özürlü çalıştırılmadığının tesbitininin yapıldığı, tutanağın işyeri temsilcisine imzalattırdığı ve iş yeri ziyaret defterine bu konuda şerh konulduğundan bahisle verilen karara itirazın kabulü gerekir.
DAVA : 4857 sayılı İş Kanununun 30. maddesine aykırı davranmaktan 103.203.72 Yeni Türk Lirası idari para cezası ile cezalandırılmasına dair, Türkiye İş Kurumu Gaziantep İl Müdürlüğünün 17.01.2006 tarihli ve 2 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, Gaziantep 2. Sulh Ceza Mahkemesinin 15.02.2005 tarihli ve 2006/75 sayılı müteferrik kararına yönelik itirazın reddine ilişkin, Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 1.3,2006 tarihli ve 2006/53 sayılı müteferrik kararının;
Muteriz vekilinin itiraz dilekçesinde; 4857 sayılı Kanunun 30. maddesi gereği aynı ile sınıfları içerisinde birden fazla şubesi bulunan iş yerlerinde çalışan işçi sayısının toplamı alınmak sureti ile çalıştırılacak özürlü ve hükümlü sayısının hesaplandığını, ancak müvekkil şirketin sekiz adet farklı işyeri mevcut olup bunların şube niteliğinde bulunan işyeri olmadığını, hepsinin farklı sektörlerde faaliyet gösterdiklerini, farklı adres ve SSK sicil numaralarının bulunduğunu, yine 24.03.2004 tarihli ve 25412 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Özürlü ve Eski Hükümlü Çalıştırma Yönetmeliğinin 7. maddesinde belirtilen " ... Kurum, bildirimin yapıldığı tarihten itibaren on gün içinde veya bildirim yapılmadığı takdirde işçilerin gönderiliş tarihinden itibaren otuz gün içinde özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru açığının kapatılması için son olarak işverene, kayıtlı özürlü, eski hükümlü ve terör mağduru açığının kapatılması için son olarak işverene, kayıtlı özürlü, eski hükümlü ve terör mağdurlarım, meslek ve öğrenim durumlarını içeren listelerle birlikte işverene göndererek işyerindeki açık kontenjanların bu listelerden veya gönderilenlerden karşılanmasını ister..." şeklindeki düzenleme gereği müvekkil şirkete hükümlü ve sakat işçi eksiğinin tamamlanması için herhangi bir liste tebliğ olmadığını, ihtar yapılmış olsa bile eksik kontenjanın kapatılacağını belirtmiş olması karşısında, muteriz vekilinin dilekçesinde belirttiği hususlar araştırılmaksızın sadece 12.12.2005 ve 20.12.2005 tarihli müfettiş raporlarında eski hükümlü ve özürlü çalıştırılmadığının tesbitininin yapıldığı, 12.12.2005 tarihli tutanağın işyeri temsilcisine imzalattırdığı ve iş yeri ziyaret defterine bu konuda şerh konulduğundan bahisle verilen karara itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karara verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle, 5271 sayılı CMK. nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığının 4.08.2006 gün ve 36223 sayılı kanun yararına bozma talebine atfen, Yargıtay C. Başsavcılığının 08.09.2006 gün ve 2006/185376 sayılı tebliğnamesi ile daireye ihbar ve dava evrakı tevdii kılınmakla dosya incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR ve SONUÇ : Kanun yararına bozma isteğine dayanılarak düzenlenen tebliğnamedeki düşünce incelenen dosya kapsamına nazaran yerinde görüldüğünden, Gaziantep 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 01.03.2006 tarih ve 2006/53 müt sayılı kararının CMK. nun 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın gereği için Yargıtay C. Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.12.2006 gününde oybirliği ile karar verildi.



T.C.

UYUŞMAZLIK MAHKEMESİ

HUKUK BÖLÜMÜ

E. 2008/29

K. 2009/35

T. 2.3.2009

� İDARİ YAPTIRIM KARARLARI ( Kabahatler Kanunu�nun Yürürlüğe Girdiği Tarihten Önce Dava Açılarak İptali İstenilen - Kabahatler Kanunu Hükümlerinin Uygulanamayacağı )

� İDARİ PARA CEZA CEZASI ( Kabahatler Kanunu�nun Yürürlüğe Girdiği Tarihten Önce İptali İstemiyle İdare Mahkemesinde Dava Açıldığı - İdari Yargı Yerinde Çözümlenmesi Gerektiği )

� KABAHATLER KANUNU'NUUN YÜRÜRLÜĞE GİRDİĞİ TARİHTEN ÖNCE İDARİ YARGI YERİNDE AÇILAN DAVALAR ( İdari Yargı Yerinde Çözümlenmesi Gerektiği )

1475/m. 25/b, 98/c

5326/m. Geç.2

ÖZET : 1475 sayılı İş Kanunu uyarınca verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle 5326 sayılı Kabahatler Kanunu�nun yürürlüğe girdiği tarihten önce İdare Mahkemesinde açılan davanın, İDARİ YARGI YERİNDE çözümlenmesi gerekir.
1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu�nun Geçici 2. maddesinde, �Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz� denilmektedir.
OLAY : Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Diyarbakır Bölge Müdürlüğü�nün 22.1.2003 gün ve 363 sayılı işlemi ile, 1475 sayılı İş Kanunu�nun 25/b maddesine muhalefet edildiğinin tespit edildiğinden bahisle 3493 sayılı Kanun�la değişik 108. maddesine dayanılarak 98/c maddesine göre para cezası verilmiştir.
Davacı vekili, para cezasına karşı adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
DİYARBAKIR 1. SULH CEZA MAHKEMESİ; 8.4.2004 gün ve Değişik İş:2003/755 sayı ile, itiraz eden vekilinin Diyarbakır Sigorta İl Müdürlüğü tarafından verilen ( Karakaya Hes İşletme Müdürlüğü ünvanlı işyerine ) 22.1.2003 tarih ve 363 sayılı idari para cezasına itiraz ettiği, 10.6.2003 tarih ve 25134 sayılı Resmi Gazete�de yayımlanarak yürürlüğe giren 4857 sayılı Yasa�nın özürlü ve eski hükümlü çalıştırma zorunluluğuna aykırılık hallerini düzenleyen 101. maddesi gereğince Kurumca verilen idari para cezalarına karşı yine aynı Yasanın 108. maddesine göre, verilen idari para cezalarına dair kararların 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliği tarihinden itibaren en geç 7 gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edebileceğinden ve ceza yargılamasında görev kamu düzenine ilişkin olup, davanın her aşamasında mahkemece resen göz önünde bulundurulması gerekli emredici bir usul hükmü olduğundan, CMUK�nun 7 ve 263. maddesi gereğince görevsizlik kararı vermiş; bu karar kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bu kez, söz konusu idari para cezasının kaldırılması istemiyle idari yargı yerinde dava açmıştır.
DİYARBAKIR 1. İDARE MAHKEMESİ; 7.12.2006 gün ve E:2004/1297, K:2006/2336 sayı ile, 1475 sayılı Kanun�un 25, 98 ve 108. maddeleri uyarınca çalıştırılması gereken sayıda özürlü ve eski hükümlü personel çalıştırılmadığından bahisle davacı şirket adına kesilen 32.866,00YTL tutarındaki 22.1.2003 tarihli ve 363 sayılı idari para cezası işleminin iptalinin istenildiği, 1475 sayılı Kanun�un dava konusu işlemin tesis edildiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 3493 sayılı Yasa ile değişik 108/2. maddesinden söz ederek, dava dosyasının incelenmesinden; davacı şirketin 1475 sayılı Yasa ile yükümlü olduğu sayıda özürlü ve eski hükümlü personel çalıştırmadığı iddiaları üzerine 18.12.2002 tarihinde son beş yılı kapsayacak şekilde yapılan teftişte 1475 sayılı Kanun�un 25. maddesine aykırı olarak özürlü ve eski hükümlü personel açığının giderilmediğinin tespit edilmesi üzerine dava konusu edilen idari para cezasının 22.1.2003 tarihinde tesis edildiğinin anlaşıldığı, bakılan davada, işlem tarihi itibariyle 1475 sayılı Yasa�nın 108. maddesi uyarınca tesis edilen idari para cezalarına karşı sulh ceza mahkemesinde dava açılmasının icap ettiği gerekçesiyle görevsizlik kararı vermiş; bu karar, temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı vekili, bunun üzerine para cezasına karşı ikinci kez adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
DİYARBAKIR 2. SULH CEZA MAHKEMESİ; 12.4.2007 gün ve D. İş:2007/294, D. İş K:2007/294 sayı ile, muteriz vekilinin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürlüğü tarafından müvekkili Genel Müdürlük bünyesinde özürlü personel sayısının eksik olduğundan bahisle haklarında idari para cezası tanzim edildiğini, Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi�ne yapmış oldukları itirazın Mahkeme tarafından görevsizlik kararı verilerek yargı yeri olarak sulh ceza mahkemelerinin gösterildiğini, bu nedenle yasal süre içerisinde Mahkemelerine müracaat ettiklerini, söz konusu idari para cezasının kaldırılmasına karar verilmesini talep ettiği, Anayasa Mahkemesi�nin 4.10.2006 tarih ve 2006/75-99 Karar sayılı kararı ile, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu�nun 140. maddesinin 8.2.2006 günlü 5454 sayılı Yasa�nın 5. maddesi ile değiştirilen 4. fıkrasının "Kurumca itirazı reddedilenler kararın kendilerine tebliği tarihinden itibaren 15 gün içerisinde yetkili sulh ceza mahkemesine başvurabilirler" biçimindeki üçüncü tümcesi iptal edildiğinden ve iptal kararının gerekçesinde de belirtildiği üzere SSK tarafından uygulanan idari yaptırım kararının denetiminin adli yargı merciince yapılmasının uygun olmadığı, bu tür yaptırımların denetim yerlerinin idari yaptırımın gereği olarak idari yargı yeri olması gerektiğinden CMK nun 3-5 maddeleri uyarınca Mahkemelerinin görevsizliğine, görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesi�ne gönderilmesine karar vermiş; bu karar kesinleşmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE :
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü�nün, Ahmet AKYALÇIN�ın Başkanlığında, Üyeler: Mustafa KICALIOĞLU, Mahmut BİLGEN, Habibe ÜNAL, Turan KARAKAYA, Serdar AKSOY ve Muhittin KARATOPRAK�ın katılımlarıyla yapılan 2.3.2009 günlü toplantısında:
l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa�nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre:
Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu�nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, �2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, �ceza uyuşmazlıkları� ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkumiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının �hukuk uyuşmazlığı� sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar �ceza davası� olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği...� açıkça belirtilmiştir. Bu durum gözetildiğinde, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
2247 sayılı Yasa�nın 19. maddesindeki �Adli, idari, askeri yargı mercilerinden birisinin kesin veya kesinleşmiş görevsizlik kararı üzerine kendine gelen bir davayı incelemeye başlayan veya incelemekte olan bir yargı mercii davada görevsizlik kararı veren merciin görevli olduğu kanısına varırsa, gerekçeli bir karar ile görevli merciin belirtilmesi için Uyuşmazlık Mahkemesine başvurur ve elindeki işin incelenmesini Uyuşmazlık Mahkemesinin karar vermesine değin erteler.� hükmüne göre ise, adli yargı yeri, davaya bakma görevinin daha önce görevsizlik kararı veren idari yargı yerine ait olduğunu belirten gerekçeli bir karar ile doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi�ne başvurma olanağına sahiptir. Şu kadar ki, başvuru kararının, görev konusunda Uyuşmazlık Mahkemesi�nce karar verilmesine değin işin incelenmesinin ertelenmesi hususunu da ihtiva etmesi gerekir.
Yasakoyucu, 14. maddeye göre hukuk alanında olumsuz görev uyuşmazlığı doğması halinde her iki yargı merciince işten el çekilmiş olduğundan başvurma iradesini davanın taraflarına bırakmış iken, bu yönteme nazaran daha kısa zamanda çözüme ulaşılmasını amaçladığı 19. madde ile, daha önce görevsizlik kararı veren yargı merciinden sonra davayı inceleyen yargı merciine, işten el çekmeden doğrudan Uyuşmazlık Mahkemesi�ne başvurma olanağını tanımıştır.
Olayda, adli yargı yerince, öncelikle görevsizlik kararı verilmekle birlikte, bununla yetinilmemiş ve görevli merciin belirtilmesi için re�sen Uyuşmazlık Mahkemesi�ne başvurulmasına da karar verilmiştir.
Bu haliyle, her ne kadar 2247 sayılı Yasa�da öngörülen yönteme uymamakta ise de, davanın taraflarınca başvuruda bulunulmadığı gözetilerek, Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi�nce re�sen yapılan başvurunun 2247 sayılı Yasa�nın 19. maddesi kapsamında olduğunun kabulü ile Uyuşmazlık Mahkemesi�nin önüne gelmiş bulunan görev uyuşmazlığının çözüme kavuşturulması, gerek dava ekonomisine gerekse Uyuşmazlık Mahkemesi�nin kuruluş amacına uygun olacağından, görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Nurdane TOPUZ�un, davanın çözümünde idari yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Dr. İlknur ALTUNTAŞ ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU�nun davada idari yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
KARAR : Dava, 1475 sayılı Kanun�un 25, 98 ve 108. maddelerine göre verilen idari para cezasının kaldırılması istemiyle açılmıştır.
1475 sayılı İş Kanunu�nun 25. maddesinde, çalıştırma zorunluluğu, 98. maddesinde, hizmet akdine ilişkin cezalar düzenlenmiş; Yasanın 108. maddesinin ikinci fıkrasında ise, idari nitelikteki para cezalarının ilgililere usulüne göre tebliğ edileceği, bu para cezalarına karşı tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili sulh ceza mahkemesine itiraz edilebileceği, itiraz üzerine verilen kararların kesin olduğu öngörülmüşken; anılan Kanun 22.5.2003 tarih ve 4857 sayılı İş Kanunu�nun 120. maddesi ile, -14. madde hariç- yürürlükten kaldırılmış, geçici 1. maddesinde �Diğer mevzuatta 1475 sayılı İş Kanununa yapılan atıflar bu Kanuna yapılmış sayılır� hükmüne yer verilmiştir.
Kaldırılan 1475 sayılı Yasa�nın yerine yürürlüğe konulan 4857 sayılı İş Kanunu�nun 108. maddesinde, bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç yedi gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebileceği öngörülmüşken; 8.2.2008 gün ve 26781 sayılı Resmi Gazete�de yayımlanarak yürürlüğe giren 23.1.2008 gün ve 5728 sayılı Kanun�un 578. maddesinin öö bendi ile, 22.5.2003 tarihli ve 4857 sayılı Kanun�un 108 inci maddesinin ikinci fıkrası yürürlükten kaldırılmış; son olarak anılan madde, 15.5.2008 tarihli 5763 sayılı Kanun�un 10. maddesiyle; � Bu Kanunda öngörülen idari para cezaları, 101 ve 106 ncı maddelerdeki idari para cezaları hariç, gerekçesi belirtilmek suretiyle Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Bölge Müdürünce verilir. 101 ve 106 ncı maddeler kapsamındaki idari para cezaları ise doğrudan Türkiye İş Kurumu İl Müdürü tarafından verilir ve genel esaslara göre tahsil edilir. 106 ncı maddeye göre verilecek idari para cezası için, 4904 sayılı Kanunun 20 nci maddesinin ( h ) bendindeki tutar esas alınır� şeklinde değiştirilmiş; madde hükmü 26.5.2008 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
4857 sayılı İş Kanunu�nda idari para cezasına karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenleme yer almamaktadır.
Görev kuralları kamu düzenine ilişkin olduğundan, görev konusunda taraflar için bir müktesep hak doğmayacağı; bu nedenle, yeni bir yasayla kabul edilen görev kurallarının, geçmişe de etkili olacağı, bilinen bir genel hukuk ilkesidir.
Buna göre, davanın açıldığı andaki kurallara göre görevli olan mahkeme, yeni bir yasa ile görevsiz hale gelmiş ise, ( davanın açıldığı anda görevli olan ve fakat yeni yasaya göre görevsiz hale gelen ) mahkemenin görevsizlik kararı vermesi gerekeceği; ancak, yeni yasadaki görev kuralının, değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra açılacak davalarda uygulanacağına dair intikal hükümlerinin varlığı halinde, mahkemece görevsizlik kararı verilemeyeceği açıktır.
Diğer taraftan, dava görevsiz mahkemede açılmış, bu sırada yapılan bir kanun değişikliği ile görevsiz mahkeme o dava için görevli hale gelmiş ise, mahkeme, artık görevsizlik kararı veremeyip ( yeni kanuna göre görevli hale geldiği için ) davaya bakmaya devam etmesi gerekir.
1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5326 sayılı Kabahatler Kanunu�nun Geçici 2. maddesinde, �Bu Kanun hükümleri, yürürlüğe girdiği tarih itibariyle idare mahkemelerinde dava açılarak iptali istenen idari yaptırım kararları hakkında uygulanmaz� denildiği, İdare Mahkemesinde davanın Kabahatler Kanunu�nun yürürlüğe girmesinden önceki 2004 yılında açıldığı; öte yandan, dava konusu edilen para cezasına ilişkin Yasadaki görev hükmünün 8.2.2008 tarihinde yürürlükten kalktığı, görev kuralının geçmişe etkili olacağı yolundaki genel hukuk ilkesinin bulunduğu nedenleriyle, idare hukukunun bir müeyyidesi olan dava konusu idari para cezasından doğan uyuşmazlıkta idari yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.
Açıklanan nedenlerle, Sulh Ceza Mahkemesinin 19. madde kapsamında görülen başvurusunun kabulü ile İdare Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde İDARİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Diyarbakır 2. Sulh Ceza Mahkemesi�nin 19. madde kapsamında görülen BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi�nce verilen 7.12.2006 gün ve E:2004/1297, K:2006/2336 sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 02.03.2009 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.
uyux
yarx
Old 11-05-2011, 13:04   #7
üye32062

 
Varsayılan

Sn.meslektaşlarım
Engelli bakım evi çalıştıran bir şirkete 32.000-TL tutarında idari para cezası geldi. Sizinle aynı durumdayız. Kurum daha önce bildirmiş ancak gönderilen işçiler şartları karşılamadığı için işe alınmamışlar. Malum yapılan iş özen istiyor. Ne yapabiliriz kararsız kaldım. İtiraz etmekmi yoksa uzlaşmakmı gerekiyor?, özürlülere bakılıyor olması durumu değiştirirmi? Yardımcı olursanız sevinirim. İy çalışmalar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Tüm Kadınların Dikkatine şenay Site Lokali 4 03-07-2009 10:20
İşveren vekilliği mustafaaladag Meslektaşların Soruları 6 10-03-2009 12:57
MilletVekili Seçimleri Ne Zaman Olmalıdır? avenginakbaba Hukuk Sohbetleri 5 04-01-2007 13:03
Alt İşveren-üst İşveren mehmetdemirlek301 Meslektaşların Soruları 9 30-03-2006 22:44
Avukat arkadaşların dikkatine Av. Muzaffer ERDOĞAN Meslektaşların Soruları 4 11-03-2006 01:53


THS Sunucusu bu sayfayı 0,08148289 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.