giderken ardından..

Tüm cesareti toplamış adımlarım, yerinden fırlamaya hazır kalbim,kurulu bir saat gibi beynim hep aynı ezberlenmiş cümleleri tekrar tekrar bana hatırlatmaya çalışırken; hızla birbirine dolaşan ayaklarım titriyor,fethiye limanını tepeden gören sihirli bahçeye yol alırken adeta bana isyan ediyordu..Bu kaçıncı ezberlenmiş cümlelerin tekrarı olacaktı.bu kaçıncı söz verişi ve ihaneti idi dudaklarımın.Neden onu görünce tüm cesaret kayboluyor, ve neden o gidince yanımdan, gemici koyunda fartınalardan kurtulamamış balıkçı teknesi gibi bir o yana bir bu yana sallanıyordu yüreğim.peki bütün vücudum beni anlayamazken sen neden anlamıyorsun beni..bu kadar zormu anlaşılmak.hani nerede kaldı 6.hissin.Ben karşında sus pus olurken Ankara hayalleri kurmak niye.Seni Ankara'ya gitmekten vazgeçirme çabalarım da mı anlatmadı beni sana.En son otururken sihirli bahçede, alev alev yanarken terleyen avuç içimin buz gibi soğuttuğu bardağa takılan gözlerin tebessüm ederken, bakışların alay mı ediyordu benle.Her seferinde söz veren dudaklarım, bu akşam da sadece -Gitme Ankara'ya diyebilirken, sorduğun -niçin gitmeyeyim -neden gitmeyeyim sorularına hareketsiz kalırken de mi anlamadın beni.Sen ankara'da büro hayalleri kurarken benim hayallerimi görmezden gelmek niye.Akşamın alaca karanlığında geç oldu artık gitmeliyim derken son çırpınışımı da mı farketmedin. Ardından bakakalmış bir haldeyken ben -Allaha ısmarladık ankaraya gelirsen mutlaka uğra ha! derken sana doğru sallanan el ile birlikte yüreğimin de sallandığını görmedin mi hiç.

Sayın Günal,
Bilmiyorum AŞK HİKAYESİ adlı hikayemi okuyabildiniz mi?..
Oradaki Aylin & Semih'in hikayesini çağrıştırdı cümleleriniz..!
Bence siz de ANKARA'ya gitmelisiniz..Nitekim sevdiğiniz insan oraya kariyeri ve mesleği adına savaş vermek amacı ile gidiyor öyle değil mi..?
Ve gerçekten değeceğine inanıyor ,değerli buluyor ve kaybetmeyi göze alamıyorsanız..siz de gidin onun arkasından..
ömür boyu keşke demektense gidin o insanın arkasından..derim...
sevgiyle kalınız
SAYGILAR
247.5.2006/09.19 ..

Teşekkür ederim sayın çakıcı.SAYGILARIMLA

Unutulmayı hak etmeyen sevgiler,aşklar vardır. Her daim içimizdedir fethiye limanını tepeden gören sihirli bahçe gibi mekanlar..bazen anılardan kaçarız..bazen olmadık yerde bir müzik..bazen bir gar ..bazen vedalasan sevgililerde yada buluşan kenetlenen ellerde ..

Başını çevirdiğin için ağladığımı görmedin hiç
Bana bakıp görmediğin için
Ben yokken içini çektiğin için
Louis Aragon

SENSİZ GECE
Dudaklarımda bir burukluk, bir yanma
Yüreğimde gam var bu gece,
Elim boş,
Yanım boş,
Bense yine sarhoş.
Mutluluktan değil ,acıdandır bu gece.
Yalnız götürüyorum dudağıma kadehi,
Karşımda bir boşluk var bu gece,
Yanağımda yaş,
Gözümde yaş,
Avuçlarım ellerinde değil.
Sen yoksun ya, ben ben değilim, bu gece.
Yolanda Prelorenzo de Marinis


Sevgi sizinle olsun Zekeriya bey..

Eline yüreğine sağlık dark..sevginin herkesle olması dileğiyle..

Yalnızlığın rıhtımına demirledim bu öğlen yine..
içtiğim suya ..yıllar öncesinin gölgesi düştü..
çatalıma takıldı hoşçakal deyişin..
ve son lokmamdı cümlelerin..
Ben kimbilir böyle kaç gün sabahtan öğleye
bana merhaba deyişini özlemle bekleyeceğim..
nilgün
25.05.2006/15.51

Aslında herkesin yaşanmış bir veya bir kaç aşk hikayesi vardır. Ancak,bunlardan sadece ilk olan unutulmaz. Mutlu bitenler ise pek yazılıp çizilmez. Aşk olması için içinde sevda, gözyaşı, ayrılık olması lazım. Belki de biz öyle olmasını istiyoruz. Öyle olmasını istİyoruz çünkü, okuyan kendine ait birşeyler bulabilsin diye. Mutlu sonla bitmiş bir hikayeyi kim ve kaç kişi okur ki...
"Arkasından git" diyenlere aldanma. Başını da önüne eğme. "Aşk da gurur olmaz" diyenlere tebessümle, gün gelir de bir yerde karşılaşırsan onunla eğer, sadece gözlerinle cevap ver yeter.
Hoşçakalın.

Gün gelir de bir gün, gelirsen eğer
Gel, kapım sana açık.
Unutma,
Seni hep beklediğim yerdeyim.
İyiyim, sadece
Boynum bükük
Saçlarım biraz ak
Omuzlarım çökük
Evim yok
Kulübemdeyim.
(1989-Erzurum)

Bakma güldüğüme..,
mutlu sansınlar beni diye..
oysa sen bilirsin sensiz gülümseyemiyeceğimi..
nabzım atmıyor ..sanki damarlarımda kan akışı durmuş..
ve konuşup duran ben değilmişim sanki..
hissetmiyorum çevremde olup bitenleri..
********************************
********************************
Bakma güldüğüme..,
sessizliğe meydan okurcasına nefes alır yüreğim..
dokunur ellerim..
tad alır belki dilim..
OYSA sen iyi bilirsin..
sensiz hiçbirşeyin bana lezzetli gelemeyeceğini..
Bakma güldüğüme yaşamaya çalışıyorum işte..
bilirsin seni çok ama çok sevdiğimi..
ölürcesine..
--------------------------------
25.05.2006/19.23
perşembe

Bakma güldüğüme..,
sessizliğe meydan okurcasına nefes alır yüreğim..
dokunur ellerim..
tad alır belki dilim....YÜREĞİNİZE SAĞLIK...

Bu sabah saat 09..çayımda burcu burcu sensizlik..
odamda dayanılmaz bir sesssizlik..
sadece saatin zaman atışları ve kalbimin tiktakları
duyulmakta ...
çayımın demindesin yine buram buram seninleyim....
ya da her zamanki gibi...
sahrada serap görmekteyim..
deliriyorum galiba..çaydanlığın demliğine bile aksin yansımış..
gülümsemektesin bana her zaman olduğu gibi..
dokunuyorum..kayboluyorsun buharın arkasında..
Bu sabah..saat 09.10 -televizyon açık..
ekranın camında sen..el sallayarak..
-günaydın canım diyorsun bana..
camdan bir fanus oluveriyor yaşadığım bu ev ve bu oda..
allahım aklıma mukayyet ol..! son bir kez daha bakıyorum ekrana..
hoşçakal diyerek siliniyorsun
galiba sevdağ diyorlar bunun adına..
renkleri silen..
dengeleri altüst ediveren..ve
zamanı başaşağı çeviren..
Bu sabah..canım, evden dışarı çıkmak istemiyorum..
yokluğunla baş başa seçerek kütüphaneden bir kitap
sessizce okuyacağım..
ve hayalinle avunacağım..

sn.Günal bizleri köşenizde ağırladığınız için teşekkürler..
sevgiyle kalınız
26.05.2006
09.17
cuma

Yteşekkür ederim Sayın ÇAKICI çok güzel yazıyorsunuz SAYGILAR....

Düş sokağında rastladım onlara..
ayaklarında dikişi sökülmüş iskarpinler..
üstlerinde rengi solmuş elbiseler..
ellerinde elma şekerleri..
yüzlerinde bitmeyen tebessümler..

çamurlara bulanmıştı gelecekleri..
herşeyi binlerce adım geriden seyretmekle yetinen..
yaşama dair umutlarındaysa , güneş bile daha az ısıtır olmuştu delme çatma tek katlı ,ahşap evlerini.

Düş sokağında rastladım onlara ,..ellerinde kağıt mendiller..
yüzlerinde yorgun bir gülücük..
sanki asırların çizgileri..
bir sıcak oda..
yarından emin ılık bir sofra..
çok fazla da değildi hayattan bekledikleri..

Düş sokağında rastladım onlara..
ellerinden yaşlarından ağır boyacı sandığı..
onların deyimiyle
-ekmek teknesi-dedikleri..
yanaklarına süzülürken alın terleri..
o küçücük omuzlarına binen ağırlığın altında
ezilmişlerdi sanki..

Düş sokağında rastladım onlara..ellerinde tozbezleri..
nerede bir kavşak ..koşarak öte beri..
camları bir çırpıda siliveren ve avuçlarından ceplerine koyarken
kendilerine verilenleri..
farkında değillerdi hiçbiri..
o kavşak olmamalıydı şimdiki yerleri..

Yaşıtları güven içinde okul yoluna koşarken ..
onlar bu ateş sıcağın altında..
zamana inat..
yoğun trafiğin tam da ortasında..
hayatlaydı..ve bir dilim helal lokma.. tüm kavgaları..

Düş sokağında rastladım onlara..
kah başımızdan üç beş kuruşla savdığımız..
kah acıyarak..ya da öfkeyle baktığımız..

ÇOCUKLARDI HEPSİ..
BİZİM ÇOCUKLARIMIZ..



sevgiyle kalınız..
27.05.2006/11.15