Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Ödünç Gayrimenkul - Mal paylaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 19-11-2018, 14:55   #1
SINIRSIZ

 
Varsayılan Ödünç Gayrimenkul - Mal paylaşımı

Merhabalar, müvekkilimiz evlilik birliği içerisinde babasının evini satın alıyor. Aslında kredi çekebilmek için ödünç olarak kendi adına geçiriyor. Yani gerçek bir satış değil. Daha sonra boşanıyor ve boşandıktan sonra babası vefat ettiği için annesine evini geri devrediyor. Gayrimenkul anne ve babasının oturduğu ev. yani müvekkilimizle ilgisi yok ... şimdi eşi mal paylaşımı davası açtı. Bu ev ile ilgili bu şekilde yapacağımız açıklamaların bir etkisi olabilir mi acaba??
Old 26-11-2018, 09:14   #2
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Açıkladığınız şekilde kredi çekebilmek amacıyla babasının gayrımenkulünü devralmak inançlı işlemdir ve gayrımenkulü devralana tapuyu iade etme borcu yükler. Evin tapuda babadan devralındığı gün veya öncesi tarihi taşıyan bir inançlı işlem sözleşmesi ( baba öldüğünden müvekkilinizin tek taraflı beyanı) veya bu konuda dinletebileceğiniz tanıklarla müvekkilinizin gerçek malik olmadığını ve tapuyu iade etme borcu olduğunu ispat edebilirsiniz. Bu durumda müvekkilinizin eşinin açtığı davanın reddedilmesi gerekir.
Old 26-11-2018, 09:41   #3
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan SINIRSIZ
Merhabalar, müvekkilimiz evlilik birliği içerisinde babasının evini satın alıyor. Aslında kredi çekebilmek için ödünç olarak kendi adına geçiriyor. Yani gerçek bir satış değil. Daha sonra boşanıyor ve boşandıktan sonra babası vefat ettiği için annesine evini geri devrediyor. Gayrimenkul anne ve babasının oturduğu ev. yani müvekkilimizle ilgisi yok ... şimdi eşi mal paylaşımı davası açtı. Bu ev ile ilgili bu şekilde yapacağımız açıklamaların bir etkisi olabilir mi acaba??


YARGITAY 14. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/8044
KARAR NO: 2011/12256

"İnanç sözleşmeleri kaynağını Borçlar Kanunun 18.maddesi ile 5.2.1947 tarihli ve 20/6 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararından alır. Sözü edilen bu karar uyarınca inanç ilişkisinin ancak, yazılı delille kanıtlanabilir. Bu yazılı delil, tarafların getirecekleri ve onların imzalarını taşıyan bir belge olmalıdır. Kısaca, inanç ilişkisinin varlığını kabul edebilmek için yazılı bir sözleşmenin açıklanan nitelikte bir yazılı delil bulunmasa da, yanlar arasındaki uyuşmazlığın tümünü kanıtlamaya yeterli sayılmamakla beraber bunun vukuuna delalet edecek karşı tarafın elinden çıkmış (inanılan tarafından el ile yazılmış fakat imzalanmamış olan bir senet veya mektup, daktilo veya bilgisayarla yazılmış olmakla birlikte inanılanın parafını taşıyan belge, usulüne uygun onanmamış parmak izli veya mühürlü senetler gibi) yazılı delil başlangıcı niteliğinde bir belgenin varlığı aranır. Yazılı delil başlangıcı niteliğinde belge varsa 6100 sayılı HMK’ nun 202.maddesi uyarınca inanç sözleşmesi “tanık” dahil her türlü delille ispat edilebilir."
Old 26-11-2018, 09:45   #4
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

Soru sahibinin bahsettiği dava inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal davası değildir. Aile mahkemesinde görülen katılma alacağı davasıdır. Bu nedenle satışın gerçek satış olmadığı,müvekkilinin babasına para ödemediğini ve gerçek malik olmadığını tanık dahil her türlü delille ispat edebilir... Tapuda abadan kıza yapılan satışın gerçek satış olmadığı ve kızın emeği ile ödenen bir satış parası olmadığı dolayısıyla kızın eşinin katılma alacağı hakkı doğmayacağına dair örnek bir yargıtay kararı aşağıdadır:
Old 26-11-2018, 09:57   #5
Av. Hatun Olguner

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2016/2236
KARAR NO. 2017/3533
KARAR TARİHİ. 14.3.2017

ÖZET: katılma alacağı davasında.. evlilik birliği sırasında eşlerden birinin anne veya babalarından gelen mallar söz konusu olduğunda; “satış gösterilse dahi” bu tasarrufi işlem, hayatın olağan akışına göre, fiili karine olarak “bağış” kabul edilmekte olup, eşin kişisel malı olduğu ve tasfiyeye dahil edilemeyeceği…. Bu karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını iddia eden eş iddiasını ispatlamakla yükümlüdür


Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 14.03.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden taraflardan kimse gelmediğinden dosya üzerinde inceleme yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı ... vekili, evlilik birliği içinde edinilen davalı adına kayıtlı bir adet taşınmaz ve araç yönünden fazlaya dair haklarını saklı tutarak 20.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren faiziyle birlikte tahsilini talep etmiş olup, 15.09.2015 tarihli açıklama dilekçesi ile 92.150.00 TL olarak talep miktarını arttırmıştır.

Davalı ... vekili, taşınmazın davalının annesine ait olduğu, bazı kaygılar sebebiyle davalı adına devredildiğini, aracın evlilik birliği içinde tarafların ortak rızası ile satılıp paranın davacıya verildiğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, davaya konu tasfiyesi istenen 8 numaralı bağımsız bölümün tasfiye tarihindeki değeri olan, 135.000.00 TL 'nin artık değer olduğu 4721 Sayılı TMK 236/1 maddesi gereğince davacının artık değerin yarısı olan 67.500,00 TL artık değere katılma alacağı olduğu , davaya konu tasfiyesi istenen aracın tasfiye tarihindeki bedeli 49.300,00 TL artık değer olduğu 4721 Sayılı TMK 236/1 maddesi gereğince davacının bu artık değerin yarısı olan 24.650,00 TL artık değere katılma alacağı olduğu, sonuç olarak davacının toplam 92.150,00 TL artık değere katılma alacağının karar tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davacı yanın fazlaya yönelik dava tarihinden itibaren yasal faiz talebinin reddine karar verilmiştir. Hüküm, süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- ) Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına ve mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine, takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2- ) Davalı vekilinin taşınmaza yönelik temyiz itirazlarına gelince;
Bağış, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu 285 vd maddelerinde düzenlenmiştir. 285. maddesine göre bağış ( hibe ), bağışlayanın sağlararası sonuç doğurmak üzere, malvarlığından bağışlanana karşılıksız olarak kazandırma yapması olarak tanımlanmıştır. Öğretide ise, bağışlayanın bir karşılık almaksızın, bağışlayanın malvarlığında bir artış sağlamak zenginleştirmek amacıyla malvarlığından belirli değerleri ona vermesi olarak tarif edilmiştir. ( Aydoğdu, Murat/Kahveci Nalan: Türk Borçlar Hukuku Özel İlişkileri. İzmir 2013, s. 344, Yavuz, Cevdet: Türk Borçlar Hukuku Özel hükümler, 6. B„ İstanbul 2002, s. 222 ).
Yargıtay'ın ve Dairenin yerleşmiş uygulamalarına göre, eşlerden birinin anne veya babalarından gelen mallar söz konusu olduğunda; satış gösterilse dahi bu tasarrufi işlem, hayatın olağan akışına göre, fiili karine olarak bağış kabul edilmektedir. Bu karinenin aksini, yani parasını vererek gerçek anlamda satın alındığını iddia eden eş iddiasını ispatlamakla yükümlüdür. Kabul edilen bu fiili karine, ispat yükümlülüğü altındaki tarafı değiştirmektedir. Anne yada babadan gelen mala dair tasarrufun bağış değilde gerçek anlamda satış olduğunu iddia eden eş, başta satış bedelinin ödendiğine dair ödeme kayıtları olmak üzere iddiasını güçlü ve inandırıcı delillerle ispatlamalıdır.

Somut uyuşmazlığa gelince taraflar, 30.03.2006 tarihinde evlenmiş, 13.06.2013 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne dair hükmün 09.07.2014 tarihinde kesinleşmesiyle boşanmışlardır. Tasfiyeye konu 8 numaralı mesken niteliğindeki taşınmaz tapuda davalının annesi dava dışı Rabiye adına kayıtlı iken evlilik birliği içinde 14.08.2008 tarihinde intifa hakkı anne Rabiye üzerinde tutarak çıplak mülkiyeti satış yolu ile davalı adına tescil edilmiş, 19.06.2013 tarihinde ise çıplak mülkiyet satış yolu ile dava dışı üçüncü bir şahsa tapuda devredilmiştir.

Mahkemece, taşınmaz davalının edinilmiş malı olarak kabul edilip davacı lehine alacağa hükmedilmiş ise de gerekçe dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Annesinden oğlu davalıya yapılan bu devrin yukarıda açıklanan ilkelerden anlaşılacağı üzere bağış olarak kabulü gerekir. Bu fiili karinenin aksini ispat yükü davacı taraftadır. Davacı taraf parası ödenerek taşınmazın davalının annesinden satın alındığını ispat edemediğine göre satış işleminin gerçek olmadığının kabulü gerekir.

Mahkemece, tasfiyeye konu taşınmaz yönünden bağış suretiyle edinilmesi sebebiyle davalının kişisel malı olduğu ve tasfiyeye dahil edilemeyeceği gözetilmeden davacı tarafın 67.500.00 TL alacak talebinin kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarda ( 2 ) numaralı bentte gösterilen sebeplerle davalı vekilinin yazılı temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün 6100 Sayılı HMK'nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının yukarda ( 1 ). bentte gösterilen sebeple reddine, taraflarca HUMK'nun 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın temyiz edene iadesine, 14.03.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Old 26-11-2018, 10:59   #6
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan Av. Hatun Olguner
Soru sahibinin bahsettiği dava inanç sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptal davası değildir. Aile mahkemesinde görülen katılma alacağı davasıdır. Bu nedenle satışın gerçek satış olmadığı,müvekkilinin babasına para ödemediğini ve gerçek malik olmadığını tanık dahil her türlü delille ispat edebilir... Tapuda abadan kıza yapılan satışın gerçek satış olmadığı ve kızın emeği ile ödenen bir satış parası olmadığı dolayısıyla kızın eşinin katılma alacağı hakkı doğmayacağına dair örnek bir yargıtay kararı aşağıdadır:

Hatun Hanım,
İnançlı İşlemlerle ilgili ispat usulünü belirttim. Boşanma davasından sonra açılan mal paylaşımı davasında dile getirilen taşınmaz satımının gerçekte bağış olduğuna (dolayısıyla muvazaalı bulunduğuna) dair davalı eş yararına "hayatın olağan akışı kuralları temelinde" bir objektif delil (fiili karine)'in bulunduğuna dair Yargıtay görüşüne bir diyeceğim yoktur.
Selamlar, kolaylıklar
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ödünç İş İlişkisi melis aksu Meslektaşların Soruları 4 19-07-2009 01:14
ödünç iş ilişkisi mi? melis aksu Meslektaşların Soruları 4 16-07-2009 16:22


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05203605 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.