Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

İYUK M.16/4 ikinci kez talep artırımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 05-10-2021, 22:02   #1
avsami

 
Varsayılan İYUK M.16/4 ikinci kez talep artırımı

İdareye karşı haklarımız saklı kalmak kaydı ile 10.000 TL tutar üzerinden dava açtık. Alacağımız tarafımızca bilinebilecek veya belirlenebilecek bir alacak değildi ve bu nedenle mahkemece idareye sorulmasını talep ettik. Mahkeme talep ettiğimiz üç hususun ikisi için müzekkere yazdı. Ancak diğer alacak kalemi için tarafımızca hem dava dilekçesinde hem de ayrıca dört defa talep edilmesine rağmen bir müzekkere yazmadı. İdarede madde 16/4 e göre bir defaya mahsus arttırımı yapamadan verilen kararlar olduğu için biz iki kalemi hesapladık ve üçüncü alacak kalemi belirlenebilir olduğunda talep artırım hakkımız saklı kalmak kaydı ile talep artırımında bulunduk. Sonrasında ise mahkeme beş gün sonra üçüncü alacak kalemi için idareye yazı yazdı. İdareden gelen cevap üzerine talep artırımında bulunabilir miyim? Eğer bulunamazsam ne şekilde bir yol izlemeliyim? Bazı kararlar buldum. Eğer dosya ikinci kez bilirkişiye gitmişse ikinci kez ıslah yapmakta bir sakınca bulunulmadığında dair. Bahsi geçen bu durumu davaya uyarlayabilir miyim? Cevaplarınız için şimdiden çok teşekkür ederim.
Old 06-10-2021, 15:27   #2
avhayricelik

 
Varsayılan

merhabalar ,öncelikle kısmi ıslah dilekçesi verildikten sonra dosyaya tekrardan ıslah dilekçesi verilmesi mümkün olmamakla birlikte, eğer ki dosya istinaf veya temyiz sonucu bozulmuş ve tekrar bilirkişi raporu alınmasına karşısında tekrardan ıslah yapılmasında hukukumuzda yeri var. iYUK 16/4 Sizin sorunuza açıklama getiriyor . ancak burada da 2. defa ıslah hakkı olmadığı görüldüğünden, kanaatimce hukuk yargılamalarında yapıldığı üzere ek dava açarak daha sonradan hesaplanan miktarı dava konusu yaparak daha sonra ise davaların birleştirilmesini isterseniz kanatimce bir çözüm elde edebilirsiniz
Old 06-10-2021, 16:04   #3
avsami

 
Varsayılan

Meslektaşım bu husus bilinen bir husus ancak bunun istisnası konusunda bir araştırma yapıyorum. Sayısız karar okusam da bir türlü bulamadım. Yine de çok teşekkür ederim.
Old 06-10-2021, 16:29   #4
avhayricelik

 
Varsayılan

bu konunun istinası yok değerli meslektaşım ,zaten İYUK da değerinin arttırılması müesssesi önceden yoktu aihm kararı ile düzenleme yapıldı. tek yol bu gözüküyor.
Old 07-10-2021, 11:58   #5
avukatselvi

 
Varsayılan

Sayın Meslektaşım,
Anladığım kadarıyla yapacağınız artırım aslında 2. ıslah değil.Artırım iradenizi ortaya koymuş fakat rakamı belirleyememişsiniz şimdi onu ikmal edeceksiniz. Ekli karar umarım işinize yarar.
Talebiniz reddedilirse,belki de eksik kalan kısım için 2. dava açma şansınız süre yönünden olmayacak.
Talebiniz reddedilirse etkili başvuru hakkı, mahkemeye erişim hakkı gibi hakların ihlali de gündeme gelir.O durumda bireysel başvuru yolunu işletebilirsiniz.
Maddede geçen" bir defaya mahsus artırılır" cümlesi bakımından Anayasaya aykırılık iddiasında da bulunabilirsiniz.
Fakat Mahkemenin talebinizi kabul edeceğini umuyorum .

T.C.
DANIŞTAY
İDARİ DAVA DAİRELERİ GENEL KURULU
E. 2017/2819
K. 2019/4020
T. 3.10.2019
• MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT DAVASI ( Davacı Tarafından Miktar Artırım Hususundaki İradesinin Açıkça Ortaya Konulduğu ve Miktar Artırımında Bulunabilmesi İçin Maddi Zararının Tespit Amacıyla Öncelikle Bilirkişi İncelemesi Yaptırılmasının Talep Edildiği - Bu Talebin Değerlendirilmemesinin Hatalı Olduğu )
• TAM YARGI DAVASINDA ZARARIN BELİRLENMESİ ( Mahkemece Öncelikle Taraflara Atfedilen Kusur Oranları da Dikkate Alınarak Bilirkişi İncelemesi Yaptırılması Alınan Bilirkişi Raporunun Taraflara Tebliği Sağlanarak Davacıya Tazminat Miktarını Artırma Olanağının Tanınması Gerektiği )
• TALEP ARTIRIMI ( Miktar Artırım Dilekçesinde Her Ne Kadar Artırım Yapılmak İstenen Miktar Belirtilememiş İse de Davacı Tarafından Miktar Artırım Hususundaki İradesinin Açıkça Ortaya Konulduğu ve Miktar Artırımında Bulunabilmesi İçin Maddi Zararının Tespit Amacıyla Öncelikle Bilirkişi İncelemesi Yaptırılmasının Talep Edildiğinin Gözetilmesi Gerektiği )
• BİLİRKİŞİ İNCELEMESİ ( Açılan Bir Tam Yargı Davasında Davacının Gerçek Zararının Ortaya Çıkartılarak Tam Olarak Tazmin Edilebilmesi Bakımından Mahkemece Öncelikle Taraflara Atfedilen Kusur Oranları da Dikkate Alınarak Bilirkişi İncelemesi Yaptırılması Gerektiği )
2577/m.16
ÖZET : Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Açılan bir tam yargı davasında, davacının gerçek zararının ortaya çıkartılarak tam olarak tazmin edilebilmesi bakımından, mahkemece öncelikle taraflara atfedilen kusur oranları da dikkate alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılması, alınan bilirkişi raporunun taraflara tebliği sağlanarak davacıya tazminat miktarını artırma olanağının tanınması, davacı tarafından miktar artırımı dilekçesi sunulması halinde ise harcın tamamlanması ve dilekçenin karşı tarafa tebliğine ilişkin usuli işlemlerin tamamlanarak, davacının miktar artırım talebi de dikkate alınarak hüküm kurulması gerekmektedir. Dosyanın incelenmesinden; Mahkemenin ara kararına cevaben davacı tarafından dosyaya sunulan miktar artırım dilekçesinde; her ne kadar artırım yapılmak istenen miktar belirtilememiş ise de, davacı tarafından miktar artırım hususundaki iradesinin açıkça ortaya konulduğu ve miktar artırımında bulunabilmesi için maddi zararının tespit amacıyla öncelikle bilirkişi incelemesi yaptırılmasının talep edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının miktar artırım talebi değerlendirilmeden, dava dilekçesinde belirtilen taleple bağlı kalınarak verilen İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

İSTEMİN KONUSU : Tokat İdare Mahkemesi'nin 01/06/2017 tarih ve E:2017/332, K:2017/434 Sayılı ısrar kararının aleyhlerine olan kısımlarının temyizen incelenerek bozulması taraflarca karşılıklı olarak istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Davacılar murisi H. A.'ın, ... plakalı araç ile Zile- Turhal Devlet Karayolu'nda seyir halinde iken hemzemin geçitte yolcu treni ile çarpışması sonucunda vefat etmesi nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100-TL maddi ve murisin kızı T. A. için 20.000-TL, eşi N. A. için 20.000-TL, babası H. Y. A. için 10.000-TL, annesi G. A. için 10.000-TL olmak üzere toplam 60.000-TL manevi zararın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazminine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: Tokat İdare Mahkemesi'nin 30/04/2014 tarih ve E:2014/176, K:2014/219 Sayılı kararıyla; Danıştay Onuncu Dairesinin 24/09/2013 tarih ve E:2009/6993, K:2013/6536 Sayılı kısmen onama, kısmen bozma kararının bozmaya ilişkin kısmına uyularak, bu kısım yönünden dava dosyasının incelenerek gereğinin görüşüldüğü,

T.C. Anayasası'nın 125. maddesinde; idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü bulunduğunun hükme bağlandığı, buna göre idarelerin kamu hizmetlerinin yerine getirilmesi sırasında şahıslara verdiği zararları hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk esasına göre tazmin etmek zorunda olduğu, bunun idare hukukunun genel bir ilkesi olduğu,

Manevi zararın; kişinin fizik yapısının ve iç huzurunun bozulmasını, yaşama gücünün ve sevincinin azalmasını, kişilik haklarının zedelenmesini, şeref ve haysiyetinin rencide edilmesini, ölüm veya uğranılan diğer cismani zarar nedeniyle duyulan acı ve ıstırabı, kişinin günlük yaşamını zorlaştıran belli ağırlıktaki her türlü üzüntü ve sıkıntıyı ifade ettiği, kendisinin veya yakınlarının uğradığı tecavüz, saldırı veya meydana gelen bir ölüm olayı sonucunda; fiziki veya manevi acılar duyan, ruhsal dengesi bozulan, yaşama sevinci azalan kişinin manevi yönden zarara uğramış olduğunun kabul edileceği,

Manevi tazminatın, kişinin malvarlığında meydana gelen eksilmeyi gidermeye yönelik bir tazmin aracı değil, manevi değerlerinde bir eksilme meydana gelen ve yaşama sevinci ve zevki azalan kişinin manen tatminini sağlamaya yönelik bir tazmin aracı olduğu, manevi zararın başka türlü giderim yollarının bulunmayışı veya yetersiz kalışının manevi tazminatın parasal olarak belirlenmesini zorunlu kıldığı, manevi tazminatın, olay nedeniyle duyulan elem ve ıstırabı kısmen de olsa hafifletmeyi amaçladığı, belirtilen niteliği gereği zenginleşmeye yol açmayacak şekilde belirlenmesi gerekmekte ise de, tam yargı davalarının niteliği gereği takdir edilecek manevi tazminat miktarının, idarenin hizmet kusurunun ve olayın ağırlığını ortaya koyacak, hukuka aykırılığı özendirmeyecek, bir başka ifade ile benzeri olayların bir daha yaşanmaması için caydırıcı ve aynı zamanda cezalandırıcı bir miktarda olması gerektiği,

Dava dosyasının incelenmesinden; Zile-Turhal Devlet Karayolu'nda hemzemin geçitte bulunan otomatik bariyer sistemine 15/06/2005 tarihinde meydana gelen kazada ... plakalı aracın çarptığı, çarpma sonucu otomatik bariyer sisteminin arızalandığı, 22/06/2005 tarihinde davacıların murisi H. A.'ın ... plakalı araç ile Zile-Turhal Devlet Karayolu'nda seyir halinde iken hemzemin geçitte yolcu treni ile çarpışması neticesinde öldüğü, olayla ilgili olarak davalı idare çalışanları hakkında Turhal Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan ceza soruşturmasında Adli Tıp Kurumundan alınan raporda özetle; "bariyer sistemi bozulunca ölen sürücünün geçide yaklaştığı yönde birer tane sağlı-sollu "bariyersiz hemzemin geçit" levhası konulduğu, sürücünün geçide yaklaşma yönünde bariyer kolunun kalkmış durumda olduğu, tren sürücünün sol arka tarafından geldiği, sürücünün kalkık kolu görünce "bariyersiz hemzemin geçit" levhasına rağmen çok da belirgin olmayan "geçit arızalıdır" levhasını algılaması ve buna göre davranmasını beklemenin zor olduğu, zaten olay yerinin geometrisinin kontrolsüz geçit için müsait olmadığı, olay yerinde bariyer kolunun inik duruma getirilmesi ve sadece bariyersiz geçit levhası ile yetinilmeyip görevliler ile geçitlerin kontrol edilmesi gerekirken bunların yapılmadığı, idarenin 1 ila 3 arası tali kusurlu olduğu, sürücünün ise asli kusurlu olduğu" şeklinde tespit ve görüşlere yer verildiği, ceza soruşturması sonucu ilgililer hakkında açılan davada Zile Ağır Ceza Mahkemesi'nin 14/11/2007 tarih ve E:2007/27, K:2007/66 Sayılı kararıyla olayda idarenin hizmet kusuru bulunmakla birlikte sanıkların kişisel kusurunun bulunmadığı gerekçesiyle sanıkların beraatlerine karar verildiği, murisin vefat etmesine davalı idarenin hizmet kusurunun sebebiyet verdiğinden bahisle, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100-TL maddi ve 60.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle bakılan davanın açıldığı,

Uyuşmazlık konusu olaya ilişkin olarak Turhal Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda Adli Tıp Kurumunca düzenlenen raporda, davalı idarenin tali kusurlu, davacıların murisinin ise asli kusurlu olduğunun belirtildiği anlaşılmakta olup, olayın oluş şekli ve niteliği ile dosyada mevcut bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde davanın taraflarının %50 oranında müterafik kusurlarının olduğunun kabul edilmesi gerektiği sonucuna varıldığı,

Bu durumda, olayın meydana gelişinde davalı idarenin kusurunun bulunduğu, olayın gerçekleşme şekli ile zararın niteliği ve kalıcılığı dikkate alındığında davacıların murislerinin vefatı nedeniyle büyük bir elem ve ıstırap duydukları açık olduğundan, davacı T. A. için 40.000-TL, N. A. için 40.000-TL, H. Y. A. için 20.000-TL, G. A. için 20.000-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği sonucuna varıldığı, olayda tarafların %50 oranında müterafik kusurlu oldukları dikkate alındığında takdir edilen söz konusu tutarlara kusur oranının uygulanması ve ayrıca Danıştay Onuncu Dairesinin 24/09/2013 tarih ve E:2009/6993, K:2013/6536 Sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiş olan Mahkemelerinin 07/01/2009 tarih ve E:2008/151, K:2009/2 Sayılı kararı ile davacılar lehine hükmedilen manevi tazminat miktarına ilave olarak; davacılar T. A. için 16.000-TL, N. A. için 16.000-TL, H. Y. A. için 8.000-TL, G. A. için 8.000-TL manevi tazminata hükmedildiği,

Öte yandan, Mahkemelerinin 07/01/2009 tarih ve E:2008/151, K:2009/2 Sayılı kararının temyiz edilmesi üzerine davacılar tarafından, Danıştay Onuncu Dairesi Başkanlığına hitaben düzenlenen ve 13/06/2013 tarihinde kayda giren dilekçeyle talep edilen maddi tazminat miktarı belirtilmemiş olmakla birlikte davanın ıslahı isteminde bulunulması üzerine Danıştay Onuncu Dairesinin 24/09/2013 tarih ve E: 2009/6993, K: 2013/6536 Sayılı kararı ile 2577 Sayılı Kanun'un 6459 Sayılı Kanun ile değişik 16. madesine göre artırılan tazminat miktarı netleştirildikten sonra miktarı artırılan maddi tazminat istemi hakkında yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Mahkemelerine gönderilmesine karar verilmesi nedeniyle, Mahkemelerinin 09/04/2014 tarihli ara kararı ile ıslah suretiyle artırım yapılmak istenilen tazminat miktarının dayanakları ile birlikte ne kadar olduğunun açıkça belirtildiği ıslah dilekçesinin davacıdan istenilmesine karar verilmiş olmasına karşın 29/04/2014 tarihinde kayda giren davacılara ait dilekçede, ıslah suretiyle artırım yapılmak istenilen miktar belirtilmeksizin maddi tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişi incelemesi yaptırılmasının istenildiği, 2577 Sayılı Kanun'un 6459 Sayılı Kanun ile değişik 16. maddesinin 4. fıkrasında, dava dilekçesinde belirtilen miktarın harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olarak artırılabileceğinin düzenlendiği, buna göre artırım yapılan tazminat tutarının harçlandırılmak ve karşı tarafa tebliğ edilmek üzere açıkça belirtilmesi gerektiği dikkate alındığında, davacıların talep ettikleri maddi tazminat miktarının tamamının kabulüne ilişkin Mahkemeleri kararının Danıştayca onanmış olması karşısında, açıkça ilave bir tazminat miktarı belirtmeyen davacıların ıslah talebinde bulunmuş olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle davacıların istemi doğrultusunda bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle maddi tazminat miktarının belirlenmesine hukuken olanak bulunmadığı sonucuna varılarak, Mahkemelerinin 07/01/2009 tarih ve E:2008/151, K:2009/2 Sayılı kararı ile hükmedilen ve Danıştay Onuncu Dairesinin 24/09/2013 tarih ve E:2009/6993, K:2013/6536 Sayılı kararı ile onanarak kesinleşen manevi tazminat miktarlarına ilave olarak davacıların manevi tazminat isteminin kabulüyle davacılar T. A. için 16.000-TL, N. A. için 16.000-TL, H. Y. A. için 8.000-TL, G. A. için 8.000-TL manevi tazminatın davacılar tarafından Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açma tarihi olan 28/12/2005 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesine karar verilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Onbeşinci Dairesinin 06/12/2016 tarih ve E:2016/2041, K:2016/5829 Sayılı kararıyla;

Temyize konu İdare Mahkemesi kararının, manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kısmı ile hükmedilen manevi tazminat isteminin Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açma tarihi olan 28/12/2005 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idare tarafından davacılara ödenmesine ilişkin kısımlarında, 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde sayılan bozma nedenlerinin bulunmadığı,

Kararın, 13/06/2013 tarihli miktar arttırımına ilişkin dilekçeyle ilgili bölümüne gelince; tam yargı davalarında istemle bağlı olma kuralının sebep olduğu hak kayıplarının giderilmesi amacıyla 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren 6459 Sayılı Kanun'un 4. maddesiyle, "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." hükmü; aynı Kanun'un 5. maddesiyle de, 2577 Sayılı Kanuna Geçici 7. madde olarak, "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır." hükmünün eklendiği,

Danıştay Onuncu Dairesinin 24/09/2013 tarih ve E:2009/6993, K:2013/6536 Sayılı kararında belirtildiği gibi, Mahkemece 09/04/2014 tarihli ara kararı ile ıslah suretiyle artırım yapılmak istenilen tazminat miktarının dayanakları ile birlikte ne kadar olduğunun açıkça belirtildiği ıslah dilekçesinin davacılardan istenilmesine karar verildiği, 29/04/2014 tarihinde kayda giren davacılara ait dilekçede, ıslah suretiyle artırım yapılmak istenilen miktar belirtilmeksizin maddi tazminat miktarının hesaplanması için bilirkişi incelemesi yaptırılmasının istenildiği,

Mahkemece, 2577 Sayılı Kanun'un 6459 Sayılı Kanun ile değişik 16. maddesinin 4. fıkrasında, dava dilekçesinde belirtilen miktarın harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olarak artırılabileceğinin düzenlendiği, buna göre artırım yapılan tazminat tutarının harçlandırılmak ve karşı tarafa tebliğ edilmek üzere açıkça belirtilmesinin gerektiği dikkate alındığında, açıkça ilave bir tazminat miktarı belirtmeyen davacıların ıslah talebinde bulunmuş olarak kabul edilemeyeceğinden, davacıların istemi doğrultusunda bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle maddi tazminat miktarının belirlenmesine hukuken olanak bulunmadığı gerekçesiyle maddi tazminata ilişkin kısmın reddedildiği,

Olayda, davacılar tarafından dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 100-TL maddi tazminat istenildiği, Mahkemece istemle bağlı kalınarak maddi tazminat talebinin tamamının kabul edildiği, yasal değişikliğin yürürlüğe girmesinden sonra davacılar vekili tarafından verilen ve 13/06/2013 tarihinde kayda giren dilekçe ve 09/04/2014 tarihli ara kararına verilen cevapta talep edilen miktar açıkça belirtilmemiş olsa da yukarıda sözü edilen yasal değişiklik doğrultusunda talep edilen tazminat miktarını artırmak yönünde iradelerinin ortaya konulduğunun anlaşıldığı,

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nda, 6459 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklikle ilgililerin uğramış olduğu zararın, dava dilekçesinde gösterilen zarar miktarından fazla olmasına karşın, davacı veya davacıların dava dilekçesinde gösterdikleri zarar miktarını artırmalarına yönelik taleplerinin mahkemelerce kabul edilmeyerek istemle bağlı kalma kuralını uygulayarak dava dilekçesinde gösterilen zarar tutarı kadar tazminata hükmetmelerinden doğan hak kayıplarının giderilmesinin amaçlandığı, maddi zararın miktarı davanın açıldığı zaman belli olamayacağından, davalı idareye atfedilen kusur oranı göz önünde bulundurularak mahkemece maddi zararın tespiti amacıyla yaptırılan bilirkişi raporuyla belirlenecek miktara isabet eden harcı ödemek suretiyle kararı veren Mahkemeye verecekleri dilekçeyle dava dilekçesinde gösterilen miktarı artırmalarının mümkün olduğu,

Davanın yetki yönünden reddedilerek dosyanın Tokat İdare Mahkemesine gönderilmesinden önce, Sivas İdare Mahkemesi'nin 17/12/2007 tarihli ara kararıyla bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verildiği, davacıdan bilirkişi ücreti yatırılması istenildiği ve davacı tarafından 11/01/2008 tarihinde 250-TL'lik bilirkişi ücreti yatırıldığı,

Buna göre, 09/04/2014 tarihli ara kararına cevaben sunulan ve 29/04/2014 tarihinde Mahkeme kayıtlarına dahil olan miktar artırım dilekçesi üzerine, öncelikle maddi zararın tespiti amacıyla bilirkişi raporuyla belirlenecek miktar üzerine söz konusu bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edilmesi, bunun üzerine davacılar tarafından istenilecek tazminat miktarının açıkça belirtildiği ıslah talebi değerlendirilerek ve ıslaha ilişkin hükümler uygulanarak bir karar verilmesi gerekirken, ıslah talebi değerlendirilmeden davacıların dava dilekçelerindeki taleplerine bağlı kalınarak verilen kararda hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılarak, Tokat İdare Mahkemesi'nin 30/04/2014 tarih ve E:2014/176; K:2014/219 Sayılı kararının maddi tazminata yönelik kısmının miktar arttırım dilekçesi dikkate alınarak yeniden hesaplanmak üzere bozulmasına, davalı idare ve davacıların temyiz isteminin kısmen reddi ile manevi tazminat miktarına ilişkin kısımlarının onanmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi ısrar kararının özeti: Tokat İdare Mahkemesi'nin 01/06/2017 tarih ve E:2017/332, K:2017/434 Sayılı kararıyla; açıkça ilave bir tazminat miktarı belirtmeyen davacıların, ıslah talebinde bulunmuş olarak kabul edilemeyeceği, davacıların istemi doğrultusunda bilirkişi incelemesi yapılması suretiyle maddi tazminat miktarının belirlenmesine hukuken olanak bulunmadığı, maddi tazminat isteminin kabulüyle 100-TL maddi tazminatın davacıların Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi'nde tazminat davası açma tarihi olan 28/12/2005 tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalı idarece davacılara ödenmesi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :

Davacılar tarafından, artırılacak maddi tazminat miktarının ancak bu konuda yaptırılacak bilirkişi raporu ile belirlenebileceği, bu nedenle Mahkemeye sunulan dilekçelerinde miktar artırım iradelerini belirterek miktar artırımına esas olmak üzere bilirkişi incelemesi yaptırılmasını talep ettikleri, Mahkemece bu taleplerinin kabul edilmemesinin hakkaniyete aykırı olduğu, karar harcının üzerlerinde bırakılmasının da hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

Davalı idare tarafından, Davacılar murisi H. Akbaş'ın, dikkatsiz ve tedbirsiz araç kullanması nedeniyle olayda ağır kusuru olduğu, karara esas alınan Adli Tıp Raporunda idarelerinin tali kusurlu, davacılar murisinin ise asli kusurlu bulunduğu, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının idarelerine atfedilen kusur oranına göre yüksek olduğu, manevi tazminata faiz işletilmesinin hukuka aykırı olduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMALARI :

Davacılar tarafından, davalı idarenin temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİNİN DÜŞÜNCESİ : Davacı tarafın temyiz isteminin kabulüyle Tokat İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması, davalı tarafın manevi tazminat isteminin kabulüne yönelik temyiz istemi hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın Danıştay Onuncu Dairesine gönderilmesi gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

KARAR : İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacılar murisi H. A.'ın, 22/06/2005 tarihinde, yönetimindeki 40 NA 175 plakalı araç ile Zile-Turhal Devlet Karayolu'nda seyir halinde iken hemzemin geçitte yolcu treni ile çarpışması sonucunda vefat etmesi üzerine, davacılar tarafından olay nedeniyle uğranıldığı ileri sürülen -fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere- 100-TL maddi ve 60.000-TL manevi zararın, olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tazmin edilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

T.C. Anayasası'nın 125. maddesinin son fıkrasında; "İdare, kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür." hükmü,

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 13. maddesinin 1. fıkrasında; "İdari eylemlerden hakları ihlal edilmiş olanların idari dava açmadan önce, bu eylemleri yazılı bildirim üzerine veya başka süretle öğrendikleri tarihten itibaren bir yıl ve her halde eylem tarihinden itibaren beş yıl içinde ilgili idareye başvurarak haklarının yerine getirilmesini istemeleri gereklidir. Bu isteklerin kısmen veya tamamen reddi halinde, bu konudaki işlemin tebliğini izleyen günden itibaren veya istek hakkında altmış gün içinde cevap verilmediği takdirde bu sürenin bittiği tarihten itibaren, dava süresi içinde dava açılabilir." 2. fıkrasında, "Görevli olmayan adli ve askeri yargı mercilerine açılan tam yargı davasının görev yönünden reddi halinde sonradan idari yargı mercilerine açılacak davalarda, birinci fıkrada öngörülen idareye başvurma şartı aranmaz. " hükmü,

Aynı Kanun'un 16. maddesinin 4. fıkrasına, 30/04/2013 tarih ve 28633 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6459 Sayılı Kanun'un 4. maddesiyle eklenen 2. cümlesinde; "Ancak, tam yargı davalarında dava dilekçesinde belirtilen miktar, süre veya diğer usul kuralları gözetilmeksizin nihai karar verilinceye kadar, harcı ödenmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere artırılabilir ve miktarın artırılmasına ilişkin dilekçe otuz gün içinde cevap verilmek üzere karşı tarafa tebliğ edilir." hükmü,

Yine anılan Kanun'un, 30/04/2013 tarih ve 28633 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 6459 Sayılı Kanun'un 5. maddesiyle eklenen, Geçici 7. maddesinde, "Bu maddeyi ihdas eden Kanunla, bu Kanunun 16. maddesinin dördüncü fıkrasına eklenen hüküm, kanun yolu aşaması dâhil, yürürlük tarihinde derdest olan davalarda da uygulanır." hükmü yer almaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulu Kanunu'nun 16. maddesinin 4. fıkrasına, 6459 Sayılı Kanun'un 4. maddesiyle eklenen ikinci cümlenin gerekçesi incelendiğinde, söz konusu yasal düzenleme ile, idari yargıda açılan tam yargı davalarında talep edilen tazminatın daha yüksek olduğunun davanın devamı sırasında anlaşıldığı durumlarda, davacıya talep miktarını artırım hakkı tanınmamasının sebep olduğu adil yargılanma hakkı ihlallerinin engellenmesi ve bu konuda Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından ülkemiz aleyhine verilen hak ihlali kararlarının da önüne geçilmesinin amaçlandığı görülmektedir.

Tam yargı davalarında miktar artırımına olanak tanıyan yasa değişikliğinin yukarıda değinilen gerekçesinden de açıkça anlaşılacağı üzere, davanın açıldığı tarihte gerçekte hak ettiği tazminat miktarını tam olarak kestiremeyen davacının, yasa gereği belirli bir miktar göstermek suretiyle açtığı tam yargı davasında, gerçek zararının tazmin edilmesine engel olacak usule ilişkin engellerin, hak arama özgürlüğünü orantısız biçimde kısıtlamasına veya engellemesine mani olmak adil yargılanma ilkesinin en temel bir gereğidir.

Bilindiği üzere, tam yargı davalarında talep edilen maddi tazminatın miktarının davacı tarafından dava açılırken tam olarak tespit edilmesi çoğunlukla mümkün olamamaktadır. Bu tespitin tam olarak yapılamamasında, dava konusu olayın gelişimi içinde tarafların kusur oranları ile uğranılan maddi zararın boyutlarının tam olarak bilinmeyişi yatmaktadır. Bu da, dava konusu tazminat miktarının belirlenebilmesi için bilirkişi incelemesi ve benzeri araştırmaların yapılmasını zorunlu kılmaktadır.

Bu bağlamda; açılan bir tam yargı davasında, davacının gerçek zararının ortaya çıkartılarak tam olarak tazmin edilebilmesi bakımından, mahkemece öncelikle taraflara atfedilen kusur oranları da dikkate alınarak bilirkişi incelemesi yaptırılması, alınan bilirkişi raporunun taraflara tebliği sağlanarak davacıya tazminat miktarını artırma olanağının tanınması, davacı tarafından miktar artırımı dilekçesi sunulması halinde ise harcın tamamlanması ve dilekçenin karşı tarafa tebliğine ilişkin usuli işlemlerin tamamlanarak, davacının miktar artırım talebi de dikkate alınarak hüküm kurulması gerekmektedir.

Dosyanın incelenmesinden; Mahkemenin ara kararına cevaben davacı tarafından dosyaya sunulan miktar artırım dilekçesinde; her ne kadar artırım yapılmak istenen miktar belirtilememiş ise de, davacı tarafından miktar artırım hususundaki iradesinin açıkça ortaya konulduğu ve miktar artırımında bulunabilmesi için maddi zararının tespit amacıyla öncelikle bilirkişi incelemesi yaptırılmasının talep edildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda, davacının miktar artırım talebi yukarıda yapılan açıklamalar çerçevesinde değerlendirilmeden, dava dilekçesinde belirtilen taleple bağlı kalınarak verilen İdare Mahkemesi ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Öte yandan, İdare Mahkemesince bozma kararına uyulmak suretiyle kabulüne karar verilen ve ısrara konu olmayan manevi tazminat miktarına yönelik, davalı idarenin temyiz istemi hakkında bir karar verilmesi için, dosyanın 07/03/2019 tarih ve 2019/25 Sayılı Başkanlık Kurulu kararıyla yeniden belirlenen iş bölümü kararı uyarınca Danıştay Onuncu Dairesine gönderilmesi gerekmektedir.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle;

1. Davacı tarafın temyiz isteminin kabulüne, davalı tarafın temyiz isteminin reddine;

2.Dava konusu maddi tazminat isteminin kabulüne ilişkin Tokat İdare Mahkemesi'nin temyize konu 01/06/2017 tarih ve E:2017/332, K:2017/434 Sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

3. Davalı tarafın manevi tazminat isteminin kabulüne yönelik temyiz istemi hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın kapatılan Danıştay Onbeşinci Dairesi yerine 07/03/2019 tarih ve 2019/25 Sayılı Başkanlık Kurulu kararıyla yeniden belirlenen iş bölümü kararı uyarınca Danıştay Onuncu Dairesine gönderilmesine,

4. Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 ( onbeş ) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.10.2019 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

X- ) Tokat İdare Mahkemesince verilen ısrar kararının usul ve hukuka uygun bulunduğu, ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, davacıların temyiz istemlerinin reddi ile İdare Mahkemesi'nin ısrar kararının onanması gerektiği,

Öte yandan, davanın manevi tazminatın kabulüne ilişkin kısmının Danıştay Onbeşinci Dairesinin 06/12/2016 tarih ve E:2016/2041, K:2016/5829 Sayılı kararı ile onanarak kesinleşmiş olması ve İdare Mahkemesi'nin ısrar kararına konu olmaması nedeniyle, davalı idarenin temyiz isteminin incelenmeksizin reddi gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

danx
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Islah ve talep artırımı avukathanimkiziniz Meslektaşların Soruları 3 24-05-2021 13:11
6100 sayılı HMK öncesi açılan dava talep artırımı mı ıslah mı av.mansur Meslektaşların Soruları 2 28-01-2015 00:15
Kişisel ilişkinin düzenlenmesi istemli davada karşı dava olarak nafaka artırımı talep edilmesi av_aykut Meslektaşların Soruları 0 17-09-2014 11:11
İhtiyaç sebebiyle tahliye davası devam ederken ihtar ile kira artırımı talep etmek ve muacceliyet şartı Av.Turgut Kaan Kayacan Meslektaşların Soruları 2 28-04-2011 11:31
Asgari ücret Artışından Doğan Farkı Talep Ikinci ıslah Mıdır? Av.Dursun KARACA Meslektaşların Soruları 10 12-09-2009 20:03


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05320001 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.