08-08-2010, 01:32 | #1 |
|
Savcının "s.çt.ğ."nı iddia etmek ve yazmak
Hukukçu meslektaşlara,
" Davacı avukatı ... Savcı X.'nin Y. Ağır Ceza Mahkemesinde iddia makamını temsilen "s.ç.t.ğ." ... iddiasıyla dava açabilir mi ? " Açarsa veya yazılırsa ne olur ? Ömer Kavili 15638 |
08-08-2010, 11:12 | #2 | |||||||||||||||||||||||
|
Dava, ne konuda ve kimin hakkında açılacaktır? Konuyu biraz daha açabilir misiniz? |
08-08-2010, 13:57 | #3 |
|
TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ MESLEK KURALLARI I. Genel Kurallar 4. Avukat, mesleğin itibarını zedeleyecek her türlü tutum ve davranıştan kaçınmak zorundadır. Avukat, özel yaşantısında da buna özenmekle yükümlüdür. 5. Avukat, yazarken de, konuşurken de düşüncelerini olgun ve objektif bir biçimde açıklamalıdır. Mesleki çalışmasında avukat, hukukla ve yasalarla ilgisiz açıklamalardan kaçınmalıdır. 7. Avukat, salt ün kazandırmaya yönelen her türlü gereksiz davranıştan titizlikle kaçınmalıdır. |
09-08-2010, 13:12 | #4 |
|
Sayın Av.Ömer KAVİLİ;
Anladığım kadarıyla davacı avukatı, (bahse konu durumda müdahil vekili mi acaba) savcı H.Ç.nin iddia makamını temsil görevi sırasında "bahsi geçen" eylemi gerçekleştirdiği (diğer tabirle işi berbat ettiği, hukukçuya yaraşır davranmadığı ve mevcut deliller iddiaların isnadı açısından yeterlilik arzetmediği halde mesnetsiz iddialarda bulunduğu ya da bulunmadığı vs...) gerekçesiyle açtığı/açacağı dava dilekçesine "o" kelimeyi yazabilir mi? diye soruyorsunuz. Her ne kadar "hukukçu" meslektaşlar diyerek yanıtlama alanını daraltmış olsanız da , kendimi sadece meslektaşınız olarak görmemin, mesaj yazma konusunda şahsıma cesaret verdiğini ifade etmeliyim. Eğer sorunuzu doğru anlamış isem; 1. Dava dilekçesi, içeriğinde yukarıda belirttiğiniz kelimeyi ihtiva edecek şekilde yazılıp, dilekçenin yazıldığıyla kalması durumunda herhangi bir sorun olmayacaktır. 2. Dilekçenin yetkili merciye sunulup davanın açılması mümkündür. 3. Davanın bu şekliyle açılması durumunda, Sayın Av. Armağan Konyalı'nın da belirttiği gibi meslek kuralları devreye girecek ve meslek odası olan baro tarafından disiplin soruşturması açılabilecektir. Ayrıca iddiaya maruz kalan savcı da kişilik haklarının ihlal edildiğinden bahisle manevi tazminat talebinde bulunabileceği gibi, hakaret nedeniyle suç duyurusunda bulunabilecektir. 4. Acaba Sayın 15638 Ömer Kavili'nin aklından neler geçmektedir? Saygılarımla.. |
09-08-2010, 15:54 | #5 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın DİKİCİ, Konuyu biraz daha açmak mı yoksa kapatmak mı ? |
09-08-2010, 17:12 | #6 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın KAVİLİ, Konuyu kapatmak sizin takdirinizde olan bir husustur. Biz sadece selametinizi arzularız. |
10-08-2010, 09:38 | #7 | |||||||||||||||||||||||
|
Konunun kendisinin kirli olduğu kesin
Sayın Av.Mehmet Saim Dikici, Konunun kendisinin kirli olduğu kesin; ancak asıl sorun şu: Kirlerimizle yüzleşmek mi, kirlerin üzerini örtmek mi ? Kaldı ki, gerçeklerin zamanla ortaya çıkma gibi kötü bir alışkanlığı vardır. Kişisel tercih olarak, konunun, her yönüyle irdelenmesinin gerekli olduğunu düşünüyorum. Ömer Kavili 15638 " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! " www.kavili.com/ İnsansız adalet olmaz Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun ÖZDEMİR ASAF |
10-08-2010, 10:23 | #8 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Ömer KAVİLİ, İlk mesajınızda yazdığınız ve aynen:
Ben, -belki de sizden farklı olarak- kodlanmış ibareye değil, soruya odaklanmıştım. "Davacı avukatı..." olarak başlayan cümle, "Dava açabilir mi?" soru cümlesi ile bittiği için, Davacı avukatının birilerine dava açmış olduğunu sanmaktayım. Ama her kim tarafından açılmış ise de davanın konusunu da bu mesajdan maalesef çıkaramadım. Çünkü sorunuzda, iddia makamını temsil esen Sayın Savcı, Y Ağır Ceza Mahkemesi huzurunda ne yapmıştır -teşbihiniz hariç- belli değildir, bilinmemektedir. Sayın Savcıya karşı Davacı avukatı hangi mahkemede ve ne dava açmıştır ki, "dava açabilir mi?" diye sorulmaktadır? bu husus da soruda belli değildir. Hiç olmazsa bu hususları açarsanız sevinirim. Yoksa sanıldığının aksine kodlanmış hususun açılmasına gerek olmadığı gibi, açılması da başta ben olmak üzere hepimizi ziyadesiyle üzer. |
11-08-2010, 13:02 | #9 |
|
Sayın Kavili ; siz elbette iyi bir hukukçusunuz.Ancak sanırım sehven sorunuzu hatalı sormuşsunuz..sonraki aşamalarda da düzeltmemiş olmanızı "hatayı farkedememiş" olmanıza bağlıyorum..Belli ki bir "ceza davasında" iddia makamı-savcı ile aranızda ihtilaf oluştu..Ancak biliyoruz ki ceza yargılamasında "davacı vekili" olmaz..sanık müdafii yahut katılan müdafii olur..sanık müdafii yahut katılan müdafii olarak iddia makamının iddialarının yahut taleplerinin hukuki olmadığını düşünüyorsanız yapılacak şey iddia makamı hakkında soruşturma açılması talebinde bulunmanızdır. Soruşturma sonucunda savcı hakkında dava açılıp açılmayacağına elbette siz karar vermeyceksiniz..Sİz sadece şikayet yahut suç duyurusunda bulunmuş olacaksınız..Ancak sorunuzda "dava açmak" tan bahsettiğinize göre bu halde hukuk mahkemelerinde açılacak bir davadan bahsedilmiş olacaktır ki bu durumda talebiniz tazminat olmalıdır. Ancak sorunuzda belirtilen "s.ç.t.ğ." şeklinde kelimeyi dava dilekçesine eklemenizin hukuken ve avukatlık etiği gereği uygun olmadığı kanaatindeyim..Kaldı ki savcının size karşı "hakaret" iddiası ile suç duyurusunda yahut tazminat talepli dava ikame etmesi sonucu doğabilir..Baroca disiplin soruşturması da cabası..Saygılar..
|
11-08-2010, 13:31 | #10 | ||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
benim eklediğimi nereden anladınız
Sayın "talveq",
O nitelemeyi dilekçeme avukat olarak benim eklediğimi nereden anladınız ? Hukuksal kurallardan genel olarak söz eden açıklamalarınıza teşekkürler. Ömer Kavili 15638 " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
İnsansız adalet olmaz Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun ÖZDEMİR ASAF |
11-08-2010, 13:42 | #11 | |||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||||
|
hukukta yöntem sorunu
Sayın Av.Mehmet Saim Dikici,
Savcı X. Y Ağır Ceza Mahkemesi duruşmasında, başkan ara kararlardan 6 ncı ara kararı yazdırırken araya girmek ve elini ağzına koyup fısıltı halinde konuşarak GİZLİ FAALİYETTE bulunmuştu; ayrıca uzun tartışmamız sonucunda da başkan ile birlikte neler yaptıklarını itiraf etmişti.
Her hukukçuda olması gereken; karar vermeden önce konuyu anlama, anlamak için sorma, sorulanı dinleme yönteminizi benimsiyorum. Ömer Kavili 15638 " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
www.kavili.com/
İnsansız adalet olmaz Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun ÖZDEMİR ASAF |
11-08-2010, 14:32 | #12 |
|
Konuyla ilgili sitemizdeki bağlantı:
http://www.turkhukuksitesi.com/showthread.php?t=8550 Tarih:2006-11-11 03:11:40 Mahkemedeki "fısıltı" NEZAHAT ALKAN ANKARA 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nce karara bağlanan davanın 25 Nisan 2006 tarihindeki oturumunda duruşma savcısının eliyle ağzını kapatarak mahkeme başkanıyla fısıltı şeklinde konuşması hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle şikayet edildi. Davanın savunma avukatlarından Ömer Kavili Adalet Bakanlığı'na başvurarak mahkeme savcısı H. Ç. ile Mahkeme Başkanı Mehmet Berber, üyeler Orhan Şahbaz, Bahri Çalışır ve Aziz Aktaşoğlu hakkında suç duyurusunda bulundu. Avukat Kavili, dilekçesinde şu görüşlere yer verdi: "Kamu görevlilerinin tümü Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2004/326 esas sayılı davanın duruşmalarında savcı veya yargıç olarak görev yapmışlardır. Savcı H. Ç. dava boyunca iddialara dayanak yaptığı kanıt ve belgelerin neler olduğunu belirtmeksizin esas hakkındaki yorumunu mahkemeye sunmuştur. Bu durum CMK kurallarına aykırıdır. Savcının ara karar yazdırılırken mahkeme başkanı Mehmet Berber ile gizli konuşma yapması da nezaket, meslek ve hukuk kurallarına aykırıdır http://www.birgun.net/archive.php Bilgi ve ilginize saygıyla sunulmuştur. Ömer Kavili 15638 " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
www.kavili.com/
İnsansız adalet olmaz Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun ÖZDEMİR ASAF |
15-08-2010, 01:02 | #13 |
|
niteleme ADALET BAKANLIĞINA AİTTİR.
Site üyesi arkadaşlar, Başlıktaki VAHİM VE BİBERLİK (!) niteleme ADALET BAKANLIĞINA AİTTİR. O niteleme davacı avukatı tarafından yazılmamıştır. O nitelemeyi İdare Mahkemesindeki davaya savunma yollayan ADALET BAKANLIĞI MÜSTEŞAR YARDIMCISI YAZMIŞTIR. O nitelemenin bulunduğu savunma dilekçesini İDARE MAHKEMESİNDEKİ YARGIÇLAR münasebetsiz evrak diyerek GERİ ÇEVİRMEMİŞ ve davacı vekiline TEBLİĞ etmişlerdir. Belgenin aslı bizde mevcuttur. Bazı cevapları yazanların hukukçu olması nedeniyle; muhakeme ilkesi olan sorma, dinleme, anlama ve yargı kurma zinciri iflas aşamasındadır. Cevaplardaki bize yönelik sözleri muhatap almadığımı beyan ediyorum. Hukuk, hukuk, illa da HUKUK ! Hukukçu kalabilenlere saygılarımla. Ömer Kavili 15638 0532 322 00 23 " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
www.kavili.com/
İnsansız adalet olmaz Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun ÖZDEMİR ASAF |
15-08-2010, 06:23 | #14 |
|
DİrenÇ
Bu konu ilk açıldığında "münasebetsiz evrak" ile ilgili olarak konuya yaklaşmış ve daha sonra buradakine benzer bir takım tepkiler ile adalet.org 'da da konu soğumuştu.
Daha sonra bu cevap dilekçesi'ni uygun bir şekilde kes - yapıştır ile tek sayfalık bir .jpg (resim) dosyasına çevirip aynı sitede "yasa vatandaşın kafasına indirilecek kalas değildir" başlığı altında yayınladık. Başlığın altında da, bu şekilde bir dilekçeyi veren avukat ya da vatandaş olsa yasanın nasıl uygulanacağı, ancak bu dilekçenin bakan adına bir hakim tarafından mahkemeye verildiği halde yasanın rafa kaldırıldığı anlatıldı. Bu açılan başlığın ömrü 10 dakika oldu. Başlık kaldırıldı. Oysa ilk 5 dakika içerisinde 30'dan fazla ziyaretçi alan başlık, çok açık bir şekilde yasanın bazılarına özel işletildiğini ve yasanın kalastan farklı olması gerektiğini anlatıyordu. Ancak, henüz yasaların herkese eşit uygulanması gerektiği bilinci adliye camiasında oturmadığı gibi, en demokratik olması gerekene yerde yani hukukçular arasında da bir dirençle karşılaşıyordu. Aynı metin ve resim, facebook sayfamda da yayınlanmıştır. Selamlarımla, Av. Savaş TUNCA 25832, |
15-08-2010, 07:41 | #15 | |||||||||||||||||||||||
|
''Yasaların herkese eşit uygulanması gerektiği bilinci'' mi yoksa mesajlarda kullanılan uslup mu dirençle karşılanıyor? Münasabetsiz bir ifadenin mahkemeye verilen dilekçede yer alması avukata bu ifadeyi her ortamda böylesi bir başlıkla dile getirme hakkını verir mi? ''Yasaların herkese eşit uygulanması gerektiği bilinci'' dilekçe sahibi ile mesaj sahibini eşit tutar. Böylesi bir mesaja direnç gösteren hukukçuları suçlamanızın haksızlık olduğu kanısındayım. Mahkemeye verilen dilekçede yanlışlık yapılması hukukçuların sitesindeki mesajda yanlış yapılmasını haklı çıkarmaz. Konunun 3 nolu mesajda sıraladığım mesleki kurallara uygun olarak tartışmaya açılması gerekir. Gülün dikenini göstermek için bile çimlere basmak yasaktır. Saygılarımla |
15-08-2010, 09:49 | #16 | |||||||||||||||||||||||
|
Çok veciz ve ince düşünceli bir cümle olmuş. Hukuk da, nadide ve narin bir cam eser gibidir. Hal böyle olsa da eserin asıl muhatabı olan kamunun yararı gerektirdiğinde, cam eser yerle bir edilebiliyor. Özetle hukuk, böyle bir durumda intihara gönüllü gidebiliyor. Bu temelde olaya bakılırsa, o dikenin; gülü sevenlere zarar vermemesi için -çimi ezmek pahasına- gösterilmesi şart olabilir. |
15-08-2010, 10:23 | #17 | |||||||||||||||||||||||
|
Ben diken gösterilmesin demedim; ''çimlere basmadan gösterilmeli'' dedim. Bu konu için böylesi bir başlık kullanılması şart mıdır? Bence bu başlığın kullanılmaması şarttır. ''Yasaların herkese eşit uygulanması gerektiği bilinci'' iddia edilenin aksine herkeste var; hukukçularda daha çok var. Konu ortaya çırılçıplak konmasa da tüm üyeler tarafından anlaşılabilir. Meslek kuralları ezilerek hukuk korunmaz. Basmakalıp hukuk kurallarının hukukçulara hatırlatılması ve hatta daha ileri gidilerek tüm hukukçuların bu nedenle suçlanması haksızlık. Bu haksızlığın müstehcenlikle yapılması daha büyük haksızlık diye düşünüyorum. THS üyeleri bu haksızlığı hak edecek düzeysizliğe hiç inmedi. İndirilemez de. Saygılarımla |
15-08-2010, 17:18 | #18 |
|
Armağan Bey,
adalet.org sitesinde Av. Ömer Bey'in açtığı başlık da şu anda erişilemez halde. Başlık duruyor, ancak tıklandığında açılmıyor ve yazılara da ulaşılamıyor. Ben dilekçenin ilgili bölümünü ve yazanı olduğu gibi eklemiştim. Av. Ömer Bey ise kelime üzerinde kısaltmaya giderek aktarmıştı. İki başlık da benzer sona uğradılar. Buradan şunu çıkartabiliriz diye düşünürüm: İki başlığın ve içeriğinin ortadan kaldırılması arasındaki benzerlik uslubları mıdır? Av. Ömer Bey'in sansürlü uslubu ile benim doğrudan yazılanı "resim" olarak açıkça eklemem arasında fark bulunduğu açıktır. Öyleyse Av. Ömer Bey'in sansürlü uslubuna "tamam" demeleri gerekmez midir? Benim burada bir kez daha vurgulamak istediğim şey. Adliyenin canı istediği zaman YASAYI RAFA KALDIRDIĞIdır. Bunun ayrık bir durum olduğunu söyleyebilmek isterdim. Ancak yaygın ve genel uygulama budur. Av. Ömer Bey bu durumu neden gündeme getirmiştir onun açıklamasını kendisi yapabilir ancak ben adliyenin yasaya uymak konusunda zorlanması gerektiğine inanıyorum. Bu zorlamayı da karşımıza gelen olayların dosyalarda ölmesine izin vermeyerek, olduğu gibi açıklanmasında görüyorum. Bunları her fırsatta ortay koyarsak, inanıyorum ki, bunları yapanlar KOMİK DURUMA DÜŞMEMEK adına yasaya daha fazla yaklaşabilirler. Bu da hukukumuzun bir kazancı olacaktır. Son olarak, avukatlık meslek kurallarının böyle bir amaca yazılanı ortaya koyarak ulaşmamıza mani olacak bir yönü olduğunu düşünmüyorum. Tam tersine, yasaların yazıldığı gibi uygulanması alanında yapılan sert eleştirilere cevaz verdiğine inanıyorum. Selam ve saygılarımı sunarım. |
19-08-2010, 20:52 | #19 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av. Savaş Tunca, Öneri ve eleştirilerinize katılıyorum. Bu tür kirleri açığa çıkartmadıkça kirlenmekten kaçılamaz. Bu bakış açısı hak arama ve hak savunuculuğu yapmayı meslek edinin biz avukatlara ve Avukatlık Meslek Kuralları'na uygundur. Bir de, şu satır arasına dikkat çekmek isterim: "...Münasabetsiz bir ifadenin mahkemeye verilen dilekçede yer alması avukata bu ifadeyi her ortamda böylesi bir başlıkla dile getirme hakkını verir mi ? ..." İşte, bu bakış açısı Osmanlı'daki anlayış gibi görünüyor : Kol kırılır yen içinde kalır ! Yani, kirleri gün ışığına çıkartmayalım, kirlerimizi eleştiri mekanizmasında arıtmayalım; eee, kendi aramızda halledelim olsun bitsin ! Yani devlet ciddiyeti, devlet ahlakı, devlet terbiyesi denilebilecek bir yaklaşım. Bu bakış açısı mahkum edilmelidir. Çünkü biz Osmanlı dönemi alt kültürü değilde, çağdaş hukuk kültüründen yanayız; düşüncelerimizin boyunun ölçüsünü aldığı, alacağı tek şey yaşamın ta kendisidir. Bizim konuyu ilk başlattığımızda, o meşum ifade sanki biz avukatlara aitmiş ve meslek kurallarını çiğniyormuşuz ve suç işliyormuşuz gibi önyargılarıyla saldıranlar, biz avukatlara nasihat edenler, daha sonra yazanın ünvanını ve sıfatını açıkladığımızda o kişiye yönelik tek bir kuraldan ve o kişinin taşıdığı sıfat olan Yargıçlık Meslek Kurallarını o kişiye hatırlatmadılar, tek bir eleştiri getirmediler. Sevgili Savaş, ben de sanıyordum ki, kanun önünde pardon site yazışmalarında eşitlik var; yanılgı olduğu kanıtlandı. Yineleyelim, Hukuk, hukuk, illa da hukuk. Hukukçu kalabilenlere saygılarımla. Ömer Kavili 15638 0532 322 00 23 " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
www.kavili.com/
İnsansız adalet olmaz Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun ÖZDEMİR ASAF |
19-08-2010, 21:37 | #20 |
|
Av. Ömer Bey ile aynı düşüncedeyim.
Adalet.org site üyelerinin yarısı avukatlar, geri kalan yarısı da kamu görevlisi hakim - C. savcısı ve diğer mesleklerden oluşuyor. Sitede yazı yazan avukat arkadaşlarımız ve meslektaşlarımız hakkında zaman zaman "bunları siteden çıkartalım" görüşleri de dillendirilmiştir. Ancak, bu konuda Aydın BAŞAR'ın tutumu çok önemli bir dayanak noktası olmuş ve bugüne kadar da Aydın Bey bu tutumunu sürdürmüştür. Aydın BAŞAR'ın bu tutumu övgüye layıktır. Ancak yine biliyoruz ki, adalet.org sitesinde yazılan yazılarımızdan sonra kamu görevlileri arasında telefon trafiği oluşmakta, şahıslar birbirini arayarak yazılar konusunda istek veya ricada bulunmaktadırlar. Aynı zamanda sitede Aydın BAŞAR dışında yazı silme konusunda yetkilendirilmiş başkaca yöneticiler de vardır. Sistem her nasıl işlerse işlesin, Aydın BAŞAR'ın varlığı ve kurucusu bulunduğu site, tüm eksiklerine ve eleştirilerimize rağmen yine de Türk Hukuku'na önemli bir katkı sağlamaktadır. Bu kabullerden sonra, Av. Ömer Bey'in ifade ettiği gibi, "kol kırılır yen içinde kalır" anlayışı da kendini gösterebilmektedir. Bu anlayış ile mücadele için bize düşen görev, kalemimizi kullanmaya devam etmektir. Adalet.org sitesinde bugüne kadar sanıyorum yüzden fazla yazım çeşitli nedenlerle silinmiştir. Ancak yazmaya devam etmek, fikirlerimizi insanlara ulaştırmak; eleştirilmek, yerilmek, dalga geçilmek pahasına bu çabayı sürdürmek önemlidir. Aksi halde teslimiyet, Türk Hukuku'na koyma imkanımız olan bize ait küçük tuğlayı koyma olanağını elimizden alır. Av. Ömer Bey'in ve benim yazmış olduğumuz başlıklar ortadan kaldırılsa da durum tüm site üyeleri tarafından anlaşılmakla kalmamış, aynı dilekçe facebook sayfamda da aynı şekilde paylaşılmıştır. Bu ifadeleri yazanın da bu paylaşımdan haberinin olmaması düşünülemez. Çünkü bana ulaşan mesajlarda bazı kamu görevlisi arkadaşlarım "Bu bizim Mustafa değil mi? Hayret!" demişlerdir. Bu konu Adalet Bakanlığı'na da ulaşacaktır. Böylece konu "dosyada adam asmaca oynamayı adet haline getirenlerin beklemediği bir mecraya çıkmış olacaktır." Ondan sonra bırakalım kendi aralarında kendilerine yeniden bir çeki düzen versinler. Vereceklerdir. Çünkü kırmızı halıda gezmeyi seven bir bürokrasinin en çok korktuğu şey komik duruma düşmektir. Bu da yani hukuka daha fazla yanaşmak zorunda kalan bir bürokrasi de bizim, ülkenin ve adaletin kazancı olacaktır. Selam ve saygılarımı sunuyorum. |
19-08-2010, 21:46 | #21 | |||||||||||||||||||
|
Av. Ömer Bey'in bu fikrine de katılarak şunları "ayrıca" söylemek istedim. Adalet.org sitesinde bir eşitlik yok. Ancak çok önemli bir adım var. Aydın BAŞAR'ı övmek zorundayım. Çünkü bu önemli adım Aydın Bey'in kişiliğinden kaynaklanıyor. Ancak eşitliğe her gün daha fazla yaklaşıyoruz. Bunun için daha fazla avukat meslektaşımızın siteye katkı sağlaması gerekiyor. Ancak siyasetin parçaladığı ve hukukun aşağıya bastırılarak, çıkar merkezli siyasi hesapların kavgasının verildiği şu günlerde bu da mümkün görünmüyor. Ben yine de kalemimizle özgürlüğü ve eşitliği genişletebileceğimize inanıyorum. Evren genişliyorsa özgürlük ve eşitlik neden genişlemesin? Bu arada CMK grubundan geçen sene silindiğimi de hatırlatarak, özgürlüğün ve ifadenin önünde duran engellerin sadece kamu görevlileri içinde değil aynı zamanda meslektaşlarımız arasında da bulunduğunu hatırlatmak isterim. Selam ve saygılarımla, |
19-08-2010, 22:14 | #22 | |||||||||||||||||||||||
|
Özlü ve çarpıcı anlatımlara aynen katılıyorum. Ömer Kavili 15638 |
19-08-2010, 22:16 | #23 |
|
İzninizle birkaç hatırlatma: Her internet sitesinin kendi kuralları, yayın politikası ve ilkeleri vardır. Adalet.org sitesinin herhangi bir konuyu sitesinde yayınlamayı uygun görmemesi kendi takdirinde olan bir konudur ve bunun yine kendilerine göre haklı gerekçeleri olabilir. Bu ima edildiği gibi konunun özneleri nedeniyle olabileceği gibi, sanılanın aksine tamamen başka nedenlerden (örneğin üslup, mesajın içeriği, başka bir forum kuralına aykırılık vs.) de olabilir. Onların yayından kaldırma gerekçelerini bilemiyoruz ve bu konunun eleştirme veya tartışma yerinin de THS olmadığını düşünüyorum.
Site kurallarının/ilkelerinin katılığı ve forum moderasyonu konusunda internetteki "en sert sitelerden biri" olarak nitelendirilebilecek THS'nin yayın politikaları için de benzer eleştiriler her zaman yapılmıştır. Bu eleştirileri yapan dostlarımıza her zaman söylediğimiz gibi, bir sitenin X konuyu yayınlamayı uygun görmemesi, o sitenin bileceği iştir ve bu hiçbir zaman yazanın ifade özgürlüğünün sınırlanması vs. anlamına gelmez, çünkü X site ifade özgürlüğünü kullanmanın tek kanalı değildir, bu özgürlük yazarı tarafından internetteki milyonlarca başka sitede veya artık 5 dakikada ücretsiz açılabilir hale gelen kişisel bir site veya blogda serbestçe dile getirilebilir. Dolayısıyla internet sitelerinin yayın politikalarını ifade özgürlüğü anlamında eleştirmek yerine, site yayın politikalarına saygı duyarak, bu özgürlüğün kullanılabileceği farklı platformlarına kanalize olmanın daha doğru olacağı görüşündeyim. Konuya dönecek olursak, bu konu Sayın Kavili tarafından Meslektaş Soruları alanında açılmıştır ve bu forum alanımız (Hukuk Sohbetleri forumunun aksine) "Tartışmalar" için değil, cevabın bilinmediği hukuki sorulara yanıt aramak içindir. Dolayısıyla açılan konuya yanıt yazan meslektaşlar da doğal olarak tartışmak için değil, sorulan hukuki soruya yanıt verme refleksiyle yazmışlardır ve doğru yanıtın ne olduğunu sanırım zaten malumumuzdur. Ayrıca sorulan soruda ifadenin "Avukat" tarafından ifade edildiği belirtildiği için, yine doğal olarak yanıtlar da avukatın eylemi ile ilgili gelmiştir. Bu yanıtlarda (THS'deki konudan bahsediyorum) Sayın Kavili'nin şahsına yönelik bir ifade göremediğim için, (THS'deki cevaplara yönelik olduğunu düşündüğüm) tepkisel cevabını anlamakta güçlük çektiğimi de belirtmeliyim. Bu arada kol kırıldığı zaman yenin içinde kalmaması ile, kırık kemiğin kanlı ucunun herkesin gözüne sokulması arasında bir fark olduğuna da dikkat çekmek isterim, ki Sayın Konyalı'nın yukarıda bahsettiği durumun da bu olduğunu düşünüyorum. Esasında Sayın Kavili'de bu konuda bizlerle hemfikir olmalı ki, konu başlığında kelimenin bazı yerlerinde ... kullanmış. Demekki, bir kemiğin kırıldığını ifade etmek ve kırığa çözüm aramak için ile kemik ucunu 50 milyon kişiye (pardon THS'nin günlük 50.000 ziyaretçisine) göstermek gerekmiyor, kemiğin kırıldığını ilan edilirken herkesin daha az rahatsız olacağı bir dil kullanmak da mümkün olabiliyor. THS adına konuşmak gerekirse, konunun kendisini, bu konunun burada tartışılmasını, konunun öznelerinin mesleklerini vs. ASLA DEĞİL ancak başlığın dilini (+ sonradan ortaya çıktığı üzere yanlış forumda konunun açılmasını) biraz yadırgadığımızı belirtmeliyim. |
19-08-2010, 22:36 | #24 | |||||||||||||||||||||||
|
Adalet Bakanlığı müsteşar yardımcısı, iddia makamındaki savcının s.çt.ğ.'nı yazabilir
Sayın "Admin", Site politikası belirlemede farklılıklar bulunabilir, olmalıdır da. Konunun bu bölümde açılmasına sitemini nedeniyle başlığı şöyle değiştirsek nasıl olur: Adalet Bakanlığı müsteşar yardımcısı, iddia makamındaki savcının s.çt.ğ.'nı yazabilir mi ? Buna göre soruları tek tek sıralarsak:
Saygılarımla. Ömer Kavili 15638 0532 322 00 23 " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
www.kavili.com/
İnsansız adalet olmaz Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun ÖZDEMİR ASAF |
19-08-2010, 22:55 | #25 | |||||||||||||||||||||||
|
Bu arada ilgili şahsın kullandığı ifadenin doğrudan savcının yaptığı işe yönelik bir teşbih olduğunu kabul edersek doğrudan davayı kabul gibi bir anlama gelir ki öyle olduğunu sanmıyorum. Yazdığı cümlede tahminim Savcının bu çok önemsiz (!) hareketi nedeniyle bu kadar yoğun eleştirilmesi ve tepki gösterilmesinin adeta o biberlik eylemi yapmışçasına abartmaktır denilmeye çalışmıştır. Bu denli argo bir teşbih kullanmak gerekli midir? Elbette gereksiz, yersiz ve yakışıksız bir ifadedir. Gereksizdir çünkü Türkçe bu teşbihin yerine konulacak ve çok yakışacak yüzlerce ifadeyi barındıran zengin bir dildir. Türkçe'ye haksızlık olmuştur. Yersizdir çünkü ifade bir mahkemeye sunulmak üzere yazılan bir dilekçede kaleme alınmıştır ve ne makamın ne de yapılan faaliyetin ağırlığına yakışmıştır. Yakışıksızdır çünkü ifadeyi kullananın statüsü kendisinden daha yakışıklı ifadeler beklentisini bizlerde haklı olarak oluşturmaktadır. Saygılarımla |
19-08-2010, 23:09 | #26 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Can Doğanel, Ya geri çevirmeyip o yazıyı tebliğe çıkaran Ankara İdare Mahkemesi görevli yargıçları ? Ömer Kavili 15638 |
19-08-2010, 23:13 | #27 | |||||||||||||||||||||||
|
|
19-08-2010, 23:38 | #28 |
|
Ahlaka aykırı ifade içeren dilekçenin geri çevrilmesi için bunun yasal bir temeli olmalıdır. 2577 sayılı yasada dilekçelerin bu yönden denetlenip, gereğinde geri çevrileceğine ilişkin bir düzenleme yok. Başka bir kanunda var ve siz biliyorsanız gösterirseniz sizden bir şey daha öğrenmiş oluruz. Burada ifadeyi yazan bir Avukat olsaydı mahkeme yine dilekçeyi geri çevirmeyip Avukatın tabi olduğu Baro'ya gereği için yazı yazmakla yetinmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu teşbihi yapan memur olduğuna göre eğer suç unsuru görülüyorsa -ki ifadenin nasıl kullanıldığını bilmediğim için suç unsuru var diyemiyorum- bu durumda ilgili memur hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulması gerekir. Burada savcının yaptığı eylem davanın ana konusu olduğundan eyleme yönelik talihsiz benzetme bir suç oluşturmamaktadır. Eğer talihsiz benzetme sizin iddialarınız için yapılmış olsaydı doğrudan size karşı işlenmiş bir suçun varlığından bahsedilebilirdi. Örneğin kat karşılığı inşaat sözleşmesi ile ilgili bir davada yapılan inşaatla ilgili olarak mimari bir garabet olduğu konusunda benzer şekilde bir benzetme yapılsa yine taraflar birbirlerini hedef almadıklarından hakaret vb. bir suç oluştuğundan bahsedemeyecektir. Ancak yukarıda tahminimi belirttiğim şekilde kullanılan bir ifade söz konusuysa bence suç unsuru olmadığından mahkemenin yapabileceği bir şey de yoktur. Tebliğ alan taraf kendisine hakaret veya sövme olduğu düşüncesindeyse savcılığa başvurabilir. Mevcut bilinmezler ışığında bu şekilde düşünüyorum.
Saygılarımla |
19-08-2010, 23:46 | #29 | |||||||||||||||||||||||
|
Sayın Av.Armağan Konyalı, Bizim karşılaştığımız bu olayda tutumumuz şöyle olmuştur. Davacı avukatı olarak o tebligat İdare Mahkemesi'nden bize geldiğinde, ilk iş olarak bakanlığın sayın müsteşar yardımcısını arayarak konu hakkında bilgi amacıyla faks yolladık ve bizi aradılar; görüştük. Bu arada öyle bir yazıya cevap vermedik, savunma yapmadık. Mahkeme davamızı ret kararı verdi. Bu kararı Danıştay önünde temyiz ederken, kararı veren yargıçların ellerine gelen savunma dilekçesini okumada özen göstermedikleri gerekçesiyle ağır eleştiri yönelttik. Danıştay esas mahkemesinin ret kararını ONADI. Bu aşamada böylesi bir işleyişin hukuk düzenine uymayacağını düşündüğümüzden, hukuk düzeninden hala hukukçu olarak umutlu olduğumuzdan, hukukçuların üye olduğu sitelerde konuyu yazdık. Sayın Konyalı, Avukatların hak arama işi yapmasında, hakkın dirheminin bile ayaklar altında çiğnenmekten kurtarılıp hak sahibine teslimi işlevinde, hukuk kültürünün oluşmasında katkımız olacağını düşündük. Elbette ki, konu çirkindir, konu kirlidir, konu pis kokulu durumdadır; ancak hukukçu hukuk kurallarına uygun olarak her konuyu inceler, tartışır ve konunun olgunlaşarak çözümüne katkıda bulunur. Değerli meslektaşlarımızdan her birimizin farklı tartışma biçimini kullanmamız bir zenginlik sayılmalı ve problemli konuların hukuk düzeninden çıkmasına katkısına saygı duyulmalıdır. Çünkü hukukçular olarak konunun kendisine ait özellik(!)lere bulaşmaksızın bir çok yönüyle tartışabilmelidir ve konuyu ayrıntılı olarak irdelemelidir. Burada yapılacak yöntem yanlışlığı, kirli konu/lar/ın hukuk düzeninde yerleşmesine neden olur ki, avukatlık mesleğindeki yemin metni olan "Hukuka bağlı kalınması" ilkesine aykırı olacaktır. Sonuç olarak, avukatların nazik ve düzeyli olması ilkesi, konunun kendisine ait özellik nedeniyle çarpıcı anlatım gerektirmiş ve bu konuda hukukçu kamuoyunun öncelikli tepkisi hedeflenmiştir. Saygılarımla. Ömer Kavili 15638 0532 322 00 23 " Hak, huk, HUKUK; gak, guk, GUGUK!!! "
www.kavili.com/ İnsansız adalet olmaz Adaletsiz insan olur mu? Olur, olmaz olur mu! Ama, olmaz olsun ÖZDEMİR ASAF |
19-08-2010, 23:48 | #30 | |||||||||||||||||||
|
Yukarıdaki alıntıdaki cümle benimdir ama yanlış vurgulamalar Sayın Kavili tarafından yakıştırılmıştır. Doğru vurgulamalar aşağıda sunulmuştur: ''....Münasabetsiz bir ifadenin mahkemeye verilen dilekçede yer alması avukata bu ifadeyi her ortamda böylesi bir başlıkla dile getirme hakkını verir mi ? ..." |
Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk) | |
|
Benzer Konular | ||||
Konu | Konuyu Başlatan | Forum | Yanıt | Son Mesaj |
Savcının görevi "suç isnat etmek" mi, yoksa "suç ispat etmek" mi olmalı? | sibelniko | Hukuk Sohbetleri | 21 | 30-09-2013 08:43 |
ALTIN alacağı için "fiili ödeme günündeki karşılığını " talep etmek mümkün müdür? | juristbtl | Meslektaşların Soruları | 1 | 17-06-2010 13:48 |
Matbu bono metni üzerindeki "malen" kelimesinin üzeri çizilerek "nakden" yazılması | Av.Özgür Özlem Öngel | Meslektaşların Soruları | 9 | 26-02-2008 18:02 |
Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir. |