Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Avukatlık Kimliğini Kabul Etmeyen Banka Görevlileri Hakkında Suç Duyurusu

Yanıt
Old 18-08-2008, 08:28   #31
namutenahi

 
Varsayılan

sayın meslektaşım,

eleştirilerimin (sizin ifadenizle, "kişisel bir yorum"la) yıkıcı olarak nitelendirildiğine üzüldüğümü belirtmeliyim. sizi kırmak istemezdim. adil yargılanma hakkı üzerine yüksek lisans tezi hazırlamış, aihm'deki ilk başvurusunu yıllar önce adil yargılanma hakkı ihlali gerekçesiyle açmış, adil yargılanma hakkının ihlali dolayısıyla bir savcı hakkında soruşturma açılmasını sağlamış bir meslektaşınız olarak yapmanız muhtemel olan bundan sonraki aihm başvurularınızda size rehber olabilecek bir iki naçizane eleştiri sunduğum kanısındayım.

avrupa insan hakları sözleşmesi eğitim seminlerlerine katılmışsınız, seminerlerde bu konuyla ilgili dağıtılan belgeler olduğunu biliyorum (ben katılamadım zira o dönem başka bir yoğunluğum vardı.) ilgili belgelerde nuala mole ve catharina harby tarafından hazırlanan kılavuz da var olmalı. bu kılavuzu okumuş olsaydınız, ben bu eleştirilerimi sunmak durumunda kalmayacaktım. (ayrıca örneğin, 6 kuralı açısından 3. maddeye, ihlal açısından 6. maddeye dayanan bir başvurunun usule uygun olmadığını görmüş olacaktınız. bu yaklaşımınızı sadece mesajınızdan algıladım, başvuru dilekçenizde buna ilişkin bir gerekçe de göremedim.)

eğer bu konuda bilgi paylaşımına devam etmek isterseniz, bundan sonraki başvurularınızda gerek kişisel mesaj gerek forum aracılığıyla yine size yardımcı olmak isterim.

mücadelen(m)izde başarılar dilerim.
Old 18-08-2008, 13:28   #32
üye15184

 
Varsayılan Sayın Saim

Amacım Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinden 5 milyon avro koparmak değil.
Dava dilekçesinin 5 milyon avrodan önceki bölümünü okursanız, Türk Toplumunun Türk Avukatlarına bakış açısını değiştirmek amacıyla, kazandığım paranın yarısını iyiliksever kuruluşlara dağıtacağımı ve bu veya buna benzer bir paraya hükmedilirse; mesleğimizin durmadan itibar kaybettiği bir ortamda, mesleğimizi ezmeye çalışanlara ciddi bir göz dağı verileceğini de anlayabilirsiniz.
Old 18-08-2008, 13:35   #33
miss_lawyer

 
Varsayılan

Sn ferrarif398, şahsen ben mücadelenizi destekliyorum ve vermiş olduğunuz bilgilendirmeler ile gelişmeleri takip ediyorum. Azminizden dolayı sizi kutlarım.. Umarım sonuç arzuladığınız gibi olur.
Old 23-10-2008, 14:43   #34
üye15184

 
Varsayılan Merhabalar

Arkadaşlar Merhaba,

Soruşturmayla ilgili son gelişmeleri sizlerle paylaşmak istedim.

1- İşlemimi yapmayan ilk görevli hakkında, TCK 257/2 Görevi İhmal

2- Benimle tatrtışıp Avukatlık Kimliğimi masaya fırlatan ikinci görevli hakkında da TCK 125/1 Hakatret suçlarından kamu davası açılması isteğiyle hazırlanan iddianame Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmiş,

3- Sulh Ceza Mahkemesi, iddianamenin kabulü ya da reddi yolunda karar verecektir. Buna ilişkin incelemesi devam etmektedir.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise başvurumun kabul edilebilir olup olmadığı konusunda ise henüz bir karar vermemiştir.

Şimdilik bu kadar...
Old 24-10-2008, 11:19   #35
avturker

 
Varsayılan

Hakikaten mücadeleniz ayakta alkışlanacak türden ve davayı açan savcıyıda taktir etmek istiyorum. Umarım iddianame kabul edilir ve gerekli cezaya hükmolunur. Saygılar...
Old 24-10-2008, 13:28   #36
seyitsonmez

 
Varsayılan

Arkadaşlar.

Benim şikayetim takipsizlikle sonuçlandı. Yaptığım itirazda reddedildi.

Ayrıca Manisalı mesektaşımızın kazanmış olduğu davada Yargıtay tarafından bozulmuştur.
Old 24-10-2008, 13:32   #37
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ferrarif398
Arkadaşlar Merhaba,

Soruşturmayla ilgili son gelişmeleri sizlerle paylaşmak istedim.

1- İşlemimi yapmayan ilk görevli hakkında, TCK 257/2 Görevi İhmal

2- Benimle tatrtışıp Avukatlık Kimliğimi masaya fırlatan ikinci görevli hakkında da TCK 125/1 Hakatret suçlarından kamu davası açılması isteğiyle hazırlanan iddianame Sulh Ceza Mahkemesine gönderilmiş,

3- Sulh Ceza Mahkemesi, iddianamenin kabulü ya da reddi yolunda karar verecektir. Buna ilişkin incelemesi devam etmektedir.


Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ise başvurumun kabul edilebilir olup olmadığı konusunda ise henüz bir karar vermemiştir.

Şimdilik bu kadar...


Anlatımınızdan başvurunuzun henüz soruşturma aşamasından kovuşturma aşamasına geçtiği anlaşılıyor. Bu aşamada AİHM 'ye neden müracaat ettiniz?
Old 24-10-2008, 14:11   #38
üye15184

 
Varsayılan Şehper Hanım,

Şehper Hanım,

İnsan Hakları Mahkemesine gittim.Çünkü bu tip olaylardaki Türk Yargısının bakış açısına göre Avukatlık Kimliğinin, bankalarca resmi kimlik sayılmamasında bir hukuka aykırılık görmediğini belirttim. ( Danıştay'ın ilgili iki kararında belirtildiği gibi)

Ben bu tip bir bakış açısının yanlış olduğunu, çünkü Avukatlık Kimliğinin resmi kimlik olduğu bilgisinin Avukatlık Kanununda açık olarak belirtildiğini, bankaların Karaparanın Aklanmasına Dair Yönetmeliğin ilgili hükmüne göre işlem yaptıklarını, Danıştay'ın da bu durumda bir hukuka aykırılık görmediğini, fakat bu durumun, kanunla verilen bir hakkın, daha alt bir norm olan yönetmelikle kaldırılması anlamına geldiğini, Avukatlık Kimliğinin Nüfus Cüzdanına göre daha zor şartlarda alınabildiğini, bu tip olaylarda emsal kararlar bulunduğunu belirtip adalale uygun Adil Yargılanma Hakkımın ihlal edileceğini belirterek İnsan Hakları Mahkemesine başvurdum.

Devam eden hak ihlallerinde, Mahkeme'nin, yargı sürecinin bitmesi gerekmediği yönünde bir içtihadının olduğu, bize İnsan Hakları Mahkemesi seminerlerinde belirtilmişti. Bu sebeple de, davayı hemen açtım.

Ayrıca bu durumun avukatlık mesleğinin prestij ve statüsünü sarsdığını, Avukatlık Kimliğimin ordaki görevllilerce masaya fırlatıldığını, beraat etmelirinin büyük bir ihtimal olduğunu, çünkü olayla ilgili tek kanıtımın banka güvenlik kamera görüntüleri olduğunu, ilgili kişiler cezalandırılsa bile ilgili ceza yasaları uyarınca çok büyük bir yaptırımla karşılaşmadan bu olaydan kurtulacaklarını ve yaptıklarının yanlarına kar kalacağını dile getirdim.

Zaten adil bir yargılamanın olması için her şeyden önce adil bir soruşturmanın yapılması gerekiyor.

Savcılık, bu kuralı şimdiden bir kaç kez ihlal etti;

1- İlgili banka güvenlik kamera görüntülerini ben, daha 14.05.2008 tarihli şikayet dilekçemde delil olarak belirtmiştim. İfade sırasında bu kayıtların getirtilmesini istedim. 04.08.2008 tarihinde özel bir dilekçeyle tekrar istediğim halde, bu kayıtlar 01.09.2008'de istendi ve gelen cevapta görüntülerin periyodik olarak silindiğinden savcılığa sunulamadığı yazıyordu.

2- Soruşturma 6 ay civarı sürdü. Bence çok uzun bir süre. ( Manisa'da yaşanan olayda, sanırım bir ay içinde soruşturma tamamlanıp savcılık bir karar vermişti.) Bu süre zarfında da ifade alınması, uzlaşma tutanakları ve görüntü kaydı istendi sadece. 04.08.2008 tarihli dilekçemin gerekleri yerine getirilmedi.

Aşama kaydedildikçe bunları burada sizlerle paylaşacağım.

Not: Olayı bu kadar çok önemsememim nedeni, fakültede öğretilen bilgilerle, gündelik uygulanan hukukun arasında çok çok ciddi bir farkın olması. Hiç kimsenin, hiç kimseye bir haksızlık yapmaya hakkı olmadığı halde, neye güvenerek haksızlık yaptıklarını çözememem, bu durumun da hukuk düzenince ve hukuk uygulayıcılarınca görmezden gelinmesi. Bu durumu kabullenemiyorum.

Cidden ben bu olayda, kendi kendimi tekrar tekrar sorguya çektim. Ne ben o bankaya kavga çıkarmaya gittim. Ne de orda bir tartışma ortamı olması için çaba gösterdim. Tam tersine ordaki görevlileri, inanın en az 4 kez, işlem yapmaları, yapmamaları halinde şikayet, tazminat davaları açacağımı söyedim. Onlarsa benimle dalga geçtiler. Bi tanesi kimliğimi fırlattı. Bu yüzden zaten olayla ilgili en tarafsız kanıt olan güvenlik kamera görüntülerini ısrarla istedim.

O gün o bankanın içinden para çekmek istememin sebebi de,paramı toptan alıp, başta kira ve sigorta borçları olmak üzere borçlarımı kapatıp, vicdanen rahat bir uyku uyumaktı. Yemin ederim tek istediğim buydu.


Zaten bu olaydan sonra da ilgili bankayla ilgili hiçbir şekilde karşılaşmamak için azami gayret gösterdim. Ne o bankaya gittim, ne de herhangi bir bankacılık işlemini o bankayla yaptım.

Belkide kaderin garip bir cilvesi, o banka, Adliyenin tam çapraz köşesindeki yeni bir binaya taşındı.

Baronun CMK hesabı da hala o bankada. Hatta birkaç gün içinde 4.000-YTL civarı CMK alcağım, yine o hesaba girecek ve ben yine günlük 1.000-YTL limitiyle, bankamatiğimle alacağım. Tabi banka, haklarında dava açılacağını ya da açıldığını öğrenip bankamatik kartımı haberim olmaksızın artniyetle iptal etmezse!


Eğer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 6 ay kuralını salt uygular ve davayı kabul edilebilir bulmazsa, savcılık aşamasında geriye dönülmez bir şekilde yapılan hataları ve eğer olursa yargılama sırasında yapılan hatalarla birlikte, AİHM'de tekrar dava konusu yapacağım.

Benim asıl merak ettiğim, Barolar Birliğinin bu davaya ve olaya göstereceği tepki. Çünkü orda fırlatılan kimlik, Barolar Birliğinin verdiği kimlikti. Bu, terbiyesizliğin onlara da yapılmış olduğunu gösterir.
Davaya müdahil olacaklarını, bir mektupla bana bildirmişlerdi. Dava açılması halinde, esas numarasını kendilerine bildirmemi de istemişlerdi. Bildireceğim.

Ama sadece davaya müdahil olmaları yeterli değil bence! Daha fazla şey yapmaları gerekiyor.
Old 25-10-2008, 00:51   #39
Adli Tip

 
Varsayılan

TBB Dergisinin son sayısında konuyla ilgili enteresan bir karar var:

Avukatlık kimliğinin bankacılık işlemlerinde geçerliliği olmadığını belirten bir yazıda imzası olan bankanın hukuk müşaviri hakkında, disiplin cezası verilmiş.
Old 27-10-2008, 01:02   #40
Mehmet Taşcı

 
Varsayılan

4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Yasanın 15. maddesinde, "Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin olarak bilgi verme, kimlik tespiti, araştırma ve inceleme yöntemleri, şüpheli işlemler, aklamaya konu menfaat ve değerlerin belirlenmesine dair gerekli düzenlemelerin yapılması, Koordinasyon Kurulunun yönetim, toplanma ve çalışma esas ve usulleri, toplantı ve karar nisabına ilişkin hususlar, Bakanlar Kurulunca bu Kanunun yayım tarihini izleyen altı ay içinde çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir." hükmü yer almıştır.
Anılan Yasa kuralı uyarınca çıkarılan ve 2.7.1997 gün ve 23037 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair Kanunun Uygulanmasına ilişin Yönetmeliğin "Kimlik Tespit Usulü" başlıklı değişik 6. maddesinde, kimlik tesbitinin bu maddede sayılan belgelerin aslının veya noterce onaylanmış suretlerinin ibrazı sonrası okunabilir fotokopilerinin alınması veya işlemle ilgili evrakın arkasına kimlik bilgilerinin kaydı suretiyle yapılacağı, kimlik tesbitinde kullanılacak belgelerin Türk uyruklu gerçek kişiler için nüfus hüviyet cüzdanı, sürücü belgesi veya pasaport olduğu, aynı maddenin son fıkrasında da, Başkanlığın kimlik tesbitinin zorunluluğuna ilişkin usul ve esaslar ile kimlik tesbitine esas belge nevini belirlemeye yetkili olduğu kurala bağlanmıştır.


Ne vahim bir durum!

Bir Kurulun almış olduğu karar, açık bir kanun hükmüne aykırı ve malesef Danıştay aykırı değil diyor.
Neye güveneceğimizi bir bilsek,

Diğer taraftan , yasama ve yürütme organı işine gelince, KARA PARA falan dinlemeden PARAYI GETİRİN DE NEREDEN GELDİĞİNİ VE KAYNAĞINI SORMAYACAĞIM diyor.

Kısaca: Türkiye'de bazı Yönetmelikler ve Kurul kararları YASALARIN üstündedir.

Girişiminizden dolayı mesleğimiz adına teşekkür ederim.
Old 27-10-2008, 16:55   #41
v. Aynur

 
Varsayılan

Tüm arkadaşların vermiş olduğu mücadaleyi ben de destekliyorum. Sizden ricam eğer bu davalara ilişkin olumlu sonuçlar alırsanız bizi de bilgilendirin. Bu tür olaylar hepimizin başına geliyor. En azından sağlam gerekçelerle onların karşısına çıkabilelim. Herkese iyi çalışmalar.
Old 28-10-2008, 12:13   #42
av_sibelll

 
Karar

Dün bir ihtar için notere gittim ve çalışan memura kimilk isteyince ona avukat kimliğimi verdim. Ama o memur yanındaki kıdemce daha büyük olan memura 'ama bu avukat kimliği , nüfus cüzdanı olması gerekir' dedi. O bayan da artık avukat kimliği resmi kimlik niteliğinde olduğunu, bütün bilgilerin avukat kimliğinde yazdığını söyledi. İnanın Sayın Ferrarif398 in yaşadığı bu üzücü olayın bir an noterde de yaşanacağını düşündüm ve üzüldüm. Ama yaşanmadı. Sayın Ferrarif398 in Ahime başvurmuş olması onun ne kadar cesur ve haklarını aramayı bilen bir meslektaşımız olduğunu gösteriyor. TBB nin bu konuda davaya müdahil olmakla birlikte yapabileceği çok şey var. Sayın Ferrarif398 in de belirttiği üzere bu saygısızlık TBB ye karşı da yapılmıştır. Bunun için her baroda yer alan meslektaşlarımızın CMK ödemesi yapan bankaların önünde birer basın açıklaması yapması gerektiğini,buna yönelik barolarca bir çalışma yapılması gerektiğini ve TBB nin de daha sonrasında Ankara' da protesto şeklinde çok katılımlı genel nitelikte bir eylem düzenlemesi gerektiğini düşünüyorum. Bunun için tüm meslektaşlarımızın TBB' ye mesaj atması gerekmektedir. Bu sorun hepimizin sorunudur.Ayrıca bu konunun TBB tarafından medyaya taşınması gerektiğini de düşünüyorum. Zira medya insanlara daha hızlı ulaşabilecek bir araçtır. İyi çalışmalar.
Old 08-11-2008, 16:55   #43
üye15184

 
Varsayılan Dava tarihi belli oldu

Arkadaşlar, ilgili iddianame Burdur Sulh Ceza Mahkemesince kabul edilmiştir.

Duruşma tarihi 16.12.2008'dir.
Old 09-11-2008, 12:13   #44
av.necla

 
Varsayılan

Evet henüz iç hukuk yollarını tüketmiş sayılmazsınız.başvuru koşulunuz oluşmuş değildir.Ayrıca avukatlık kimliği diğer meslek kimlikleri gibi görülmektedir.Nasılki bir mühendisin meslek kimliği normal hüviyet ve pasaport ve ehliyet yerine geçmiyorsa.
Bu durum bizden ziyade bağlı bulunduğumuz kurumlara baro ve barolar birliğine verilen önemden kaynaklanıyor.Kimlik o kurumlarca veriliyor.
Old 10-11-2008, 01:09   #45
Batu Han

 
Varsayılan

bankaların kamera kayıtlarını saklama süresi çok kısıtlı. dolayısıyla hukuki mücadelenizin en başında bir delil tespiti davası açarak olay anındaki görüntülerin saklanmasını istemeniz iddianızı ispatlayabilmeniz için yerinde olurdu.
Old 16-12-2008, 20:29   #46
üye15184

 
Varsayılan İlk duruşma sonrası

İlk duruşma bu gün yapıldı.

Türkiye Barolar Birliği, davaya katılma talebinde bulundu.

Sanıklar suçu işlemediklerini, ilgili yönetmelik, banka eğitimleri gereği işlem yapmaktan kaçındıklarını, hakaret etmediklerini, kimliği sertçe masaya çarpan görevli ise kimliğe elinin bile değmediğini, uzlaşmak istemediklerini ( savcılık aşamasında uzlaşmak istemişlerdi ), olay sırasında agresif olanın benim olduğumu anlattılar.

Ben de olayın aynen anlattığım gibi yaşandığını, banka kamera kayıtlarının tüm ısrarıma rağmen geç istendiğini, tekrar istenmesini, banka hesabının Baro tarafından açtırılan bir hesap olduğunu, bankayla daha önce yaptığım işlemlerin hangi kimlikle yapıldığını gösterecek şekilde bankadan istenmesini, tarafların savcılık aşamasındaki uzlaşma teklifini kabul etmelirinin hakaret bakımından ikrar olduğunu, olayda kamu görevlisi sayılmam gerektiğini ( vekalet ücreti alacağımı almak için devlet tarafından yatırılan parayı almak istediğimi, mesai saati içinde olayın yaşandığını, burda da kamu görevlisi sayılmayacaksam nerede sayılabileceğimi belirttim ), sanıkların her ikisinin de hem hakaretten ve hem de görevi ihmalden yargılanması gerektiğini belirterek kovuşturmanın genişletilmesini istediğimi ( ilk görevli işlem yapmamış, ikinci görevli de amir konumunda iken işlem yapılmasına engel olduğundan suça iştirak etmiş; ilk görevli pis pis gülerken, ikinci görevlinin hakaretvari konuştuğunu, kimliği sertçe fırlattığını ), agresif olanın ben değil onlar olduğunu belirttim.

Sanıklardan biri söz alıp, savcılık aşamasındaki uzlaşma talebi hakkında; suçlamayı kabul etmediğini, ancak şahısla arasında bir husumet olmadığından kabul ettiğini belirtti. ( Ben uzlaşma ikrardır dediğim için böyle bir savunma yaptı sanırım )

Mahkeme, ilgili banka kayıtlarının istenmesine, kamera kayıtlarının var ise gönderilmesini, olaya tanık olan banka görevlilerinin isimlerinin bankaca bildirilmesine ( sanıklar, gerek soruşturma gerek ilk duruşmada somut bir tanık ismi vererek, olaya şu şu banka çalışanları olaya tanık oldular dememişlerdi) silinmişse sebebinin araştırılmasına, Türkiye Barolar Birliğinin katılma talebinin reddine karar verdi.

Duruşma Şubat 2009'a ertelendi.

Şimdilik bu kadar.
Old 16-12-2008, 23:30   #47
Av. Şehper Ferda DEMİREL

 
Varsayılan

Alıntı:
Yazan ferrarif398
İlk duruşma bu gün yapıldı.

Türkiye Barolar Birliği, davaya katılma talebinde bulundu.

Sanıklar suçu işlemediklerini, ilgili yönetmelik, banka eğitimleri gereği işlem yapmaktan kaçındıklarını, hakaret etmediklerini, kimliği sertçe masaya çarpan görevli ise kimliğe elinin bile değmediğini, uzlaşmak istemediklerini ( savcılık aşamasında uzlaşmak istemişlerdi ), olay sırasında agresif olanın benim olduğumu anlattılar.

Ben de olayın aynen anlattığım gibi yaşandığını, banka kamera kayıtlarının tüm ısrarıma rağmen geç istendiğini, tekrar istenmesini, banka hesabının Baro tarafından açtırılan bir hesap olduğunu, bankayla daha önce yaptığım işlemlerin hangi kimlikle yapıldığını gösterecek şekilde bankadan istenmesini, tarafların savcılık aşamasındaki uzlaşma teklifini kabul etmelirinin hakaret bakımından ikrar olduğunu, olayda kamu görevlisi sayılmam gerektiğini ( vekalet ücreti alacağımı almak için devlet tarafından yatırılan parayı almak istediğimi, mesai saati içinde olayın yaşandığını, burda da kamu görevlisi sayılmayacaksam nerede sayılabileceğimi belirttim ), sanıkların her ikisinin de hem hakaretten ve hem de görevi ihmalden yargılanması gerektiğini belirterek kovuşturmanın genişletilmesini istediğimi ( ilk görevli işlem yapmamış, ikinci görevli de amir konumunda iken işlem yapılmasına engel olduğundan suça iştirak etmiş; ilk görevli pis pis gülerken, ikinci görevlinin hakaretvari konuştuğunu, kimliği sertçe fırlattığını ), agresif olanın ben değil onlar olduğunu belirttim.

Sanıklardan biri söz alıp, savcılık aşamasındaki uzlaşma talebi hakkında; suçlamayı kabul etmediğini, ancak şahısla arasında bir husumet olmadığından kabul ettiğini belirtti. ( Ben uzlaşma ikrardır dediğim için böyle bir savunma yaptı sanırım )

Mahkeme, ilgili banka kayıtlarının istenmesine, kamera kayıtlarının var ise gönderilmesini, olaya tanık olan banka görevlilerinin isimlerinin bankaca bildirilmesine ( sanıklar, gerek soruşturma gerek ilk duruşmada somut bir tanık ismi vererek, olaya şu şu banka çalışanları olaya tanık oldular dememişlerdi) silinmişse sebebinin araştırılmasına, Türkiye Barolar Birliğinin katılma talebinin reddine karar verdi.

Duruşma Şubat 2009'a ertelendi.

Şimdilik bu kadar.

Uzlaşma ikrar değildir ve taraflar "uzlaşamadıkları" takdirde uzlaşma sürecindeki beyanları ile bağlı değillerdir ancak; anlatımınızdan ve olayı aktarımınızdan, yalnızca bu forumda dahi haklılık intibaını oluşturabilip, korumayı da sürdürdüğünüz için, mesleğimiz adına size teşekkür ederim.

TBB nin müdahillik talebinin reddi gerekçesini ise çözemedim...Suç ve ceza şahsidir ancak; "Suçtan zarar gören kavramını" bu kadar dar anlayacaksak ve bir meslek örgütü, böylesi bir olaya dahi katılan olamayacaksa, birliğin varlık anlamı?

Saygılarımla...
Old 15-01-2009, 23:55   #48
Referendaire

 
Varsayılan Sayin Önder'in AIHM basvurusu hakkinda.

Sayin Önder (her ne kadar takma isminizi kullaniyor olsaniz da dilekcenizdeki isminize atifla yaziyorum).
Sayin hukukçu meslektaslarim.

Yukaridaki tartismalari bir vesileyle internette arama yaparken gordum. Ilgi alanima girmesi dolayisiyla gec de olsa bir cevap yazmak istedim. Umarim yanki bulur ve sizlerden degerlendirmeler alabilirim.

Degerlendirmem ozellikle sayin Onder'in AIHM basvurusu uzerine.

Hepinizin malumu oldugu uzere AIHM madde 6 adil yargilanma hakkini koruyan bir madde. Ancak her turlu yargilama bu madde kapsamina girmemekte. Ozellikle 3. kisilerin yargilatilmasina ve ceza almalarina yonelik olan yargilamalar. Cunku 6. maddenin metni cok acik. Ya kendinize, yani basvuracak olana yonelik bir ceza davasi ve suclama olacak, veyahut da sonucu medeni hak ve yukumluluklerinizi etkileyen bir dava olacak.
Kanimca sayin Önder'in durumu her ikisine de girmemekte.
Bu durumun bir istisnasi var elbette. Bu da bir anlamda sayin Önder'e ve ilgilenen hukukcu arkadaslara yonelik bir hatirlatma olsun.
Ilgili konunun 6. madde kapsamina girmesi icin ceza davasinin acilmasi ve bu dava sirasinda mudahil olunmasi gerekmekte.
Eger ayni konuda maddi manevi tazminat davasi acilirsa ve bunun sonucunda bir Insan haklari ihlali oldugu dusunuluyorsa bu durumda da yine AIHM'e basvurulabilir.
AIHM tarafindan bir davanin kabul edilmesi icin 34 ve 35. maddelerdeki kritelerin karsilanmasi gerekir.
Yukarida bir meslektasim ic huku yollarinin tuketilmediginden bahsetmis. AIHM'in bir davayi 34 ve 35. maddeler anlaminda kabul edebilmesi icin (bazi kriterleri inceledikten sonra) ileri surulen ihlalin Sozlesmenin kapsamina girmesi gerekmekte. Bu baglamda, 6. madde kapsamina girmeyen bir hak icin Mahkeme ne 6 ay kuralina, ne de ici hukuk yollarinin tuketilip tuketilmedigi konusuna bakar.
Amacim sayin Önder'in cesaretini kirmak kesinlikle degil. Musadele azminden dolayi kendisini kutluyorum.
Ancak bu bulgiler isiginda durumunu tekrar degerlendirip gerekli adimlari atarsa daha iyi olur diye dusunuyorum.
Bir avukatin durusma sirasinda sarfettigi sozler dolayisiyla hemen tutuklanip hapse atilmasi ve bu yargilamanin adil Yargilanma hakkini ihlal ettigi konusunda verilen bir karar var. Uygulamada meslekteslarimiza yardimci olur diye umuyorum. Kararin linki asagidadir.

Saygilarimla.

Karar Kyprianou v. Cyprus
http://cmiskp.echr.coe.int/tkp197/vi...C1166DEA398649
Old 16-01-2009, 00:06   #49
Referendaire

 
Varsayılan

Sayin meslektaslarim.
Bir onceki mesajimda yanlislikla daire kararina link verilmis.
Her ne kadar sonuc degismemis olsa da asagida buyuk daire kararina verdigim linki bulabilirsiniz.
Saygilarimla.

http://cmiskp.echr.coe.int/tkp197/vi...C1166DEA398649
Old 11-04-2009, 11:44   #50
üye15184

 
Varsayılan

Arkadaşlar;

1- Avukatlık Kimliğinin resmi bir kimlik olması konusunda sanırım hemfikiriz. Kanunla verilen bir hakkın, yetkinin daha alt bir normla kısıtlanıp değiştirilebilinmesi mümkün müdür?

Bu konudaki, neredeyse içtihat haline gelmiş uygulamalar karşısında:

' Herkes, gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar, gerek cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini istemek hakkına' sahip ise dava hakkında kabul edilebirlik kararı verilmesi neden kabul görmesin? ( Hakkaniyete uygunluk açısından )

2- Kimliğin olay sırasında masaya fırlatılmasında ise; olayı an ve an kaydeden görüntülerin ( Beni asıl üzen buydu. Yıllarca çalışıp bitirdiğim okulum ve mesleğimi temsil eden bir belgenin pis bi şeymiş gibi iğrenç bir yüz ifadesiyle masaya atılması) tüm çabama rağmen elde edilememesi benim şahsi ve mesleki onurmu rencide eden bir hukuksuzluk değil midir?

3- Sanıkların hakaret suçlarından beraat etme ihtimalellerinin bulunduğunu ve bu durumun gerçekleşmesi ihtimalinin bulunduğunu AİHM'e gönderdiğim dava dilekçesinde açıkça belirtmiştim.

Bu ihtimalin gerçekleşmesi, benim açımdan AİHS'nin mağdur açısından ihlali sonucunu ortaya çıkarmaz mı? ( Kolluk görevlilerince eziyet ya da kötü muamele gören mağdurların, ilgililer hakkında Türkiye'de açtıkları ve sonuç alamadıkları uyuşmazlıkları, AİHM'in kabul ettiğini basından sık sık duymuyor muyuz?)


Arkadaşlar;
- AİHM'ce kabul edilebilirlik kararı iç hukukn tüketilmediğinden bahisle verilmezse, iç hukuk yollarını tamamlayıp tekrar AİHM'de dava konusu yapacağım.

- Banka görevlileri hakkında sadece Türkiye'de değil, evrende gidilebilecek tüm müracatları yaptım.

- Üstüme düşen ahlaki, mesleki ve şahsi sorumluluğu yeterince taşıdım, yerine getirmeye çalıştım.

- Ama üzülerek belirtiyorum sadece bir avukat arkadaşım haricinde, destek görmedim. Bu üstadım, halen ilgili davada vekilliğimi yapmaktadır. Ne yerel Baro ne de TBB üzerlerine düşen görevi yerine getirmedi.

- Geçen yıl yaşadığım olay, Avukatların bu konuda yaşadığı ne ilk ne de son tartışma olacak.

- Benzer bir olayı, Antalya'da Hukuk Fakültesinden sınıf arkadaşım da yaşadı.

- Hatta 2008 sonbaharında bir bayan avukat arkadaşımıza, Avukatlık Kimliği ile işlem yapmakta ısrar etmesi üzerine banka görevlisince defol diye bağrıldığını, olayı yaşayan bayan avukat arkadaşımız, şahsen telefonla bana anlatmıştı.

- Bu bir sorun, hem de ciddi bir sorundur. Her avukatın yaşayabileceği ve yaşadığı bir sorundur. Dolayısıyla asıl sorumluluk, TBB'ye düşmektedir. Çünkü kimliği veren kurumdur TBB.
- Benim davamda; şahsıma 2 adet teşekkür mektubu ve davaya da bizzat kendi vekilleriyle katılmayıp Burdur Baro Başkanına yetki belgesi gönderip, katılma talebinden ( reddedildi bu talep ) daha fazlasını yapmaları gerekmektedir.

Notava Mayıs 2009'a ertelendi.
Old 16-05-2009, 19:57   #51
üye15184

 
Varsayılan Yerel Mahkeme kararı

Yerel mahkemece sanıkların ( tüm suçlamalardan ) beraatine karar verilmiş olup, ilgili karar tarafımca temyiz edilmiştir.
Old 19-07-2009, 14:58   #52
üye15184

 
Varsayılan Temyiz dilekçesi

YARGITAY ( ). CEZA DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE
………… NÖBETÇİ SULH CEZA MAHKEMESİ KANALIYLA
SULH CEZA MAHKEMESİNE
……..

DOSYA NO : 2008 / ???* ESAS

KARARI TEMYİZ EDEN
MÜŞTEKİ : Av. …………

SANIKLAR : 1- X
2- Y

TEMYİZ EDİLEN KARAR: ……. Sulh Ceza Mahkemesinin 2008 / …….. Esas, 2009/ ???? Karar Sayılı ve …….2009 Tarihli Kararı

AÇIKLAMALAR : Yukarıda dosya ve karar numarası yazılı kararı usul ve yasaya aykırı buluyor ve temyiz ediyorum.
1- Sanıkların savcılık aşamasında ifadelerinde ve yerel mahkeme aşamasında da sorgularında yargılama konusu yapılan olayı değişik şekilde anlatmalarının,
2- Sanıkların her ikisinin de savcılığın uzlaşma teklifini kabul (mahkeme aşamasında reddetmelerinin) etmeleri ve bunun diğer beyanlarla birlikte değerlendirildiğinde suçun unsurlarının gerçekleştiğinin, ( Ceza Usul Yasası 253. madde; Fail, suçu ve fiilinden doğmuş olan maddî ve manevî zararın tümünü veya bunun büyük bir kısmını ödemeyi veya zararları gidermeyi kabullendiğinde durum, mağdura veya varsa vekiline veya kanunî temsilcisine bildirilir. )
3- Sanıklardan Y’nin savcılık aşamasında verdiği 09.07.2008 tarihli ifadesinde “Bir sefere mahsus ehliyet, nüfus cüzdanı veya pasaport belgelerinin tarayıcıyla taradıktan sonra başka bir kimlikle de işlem yapabildiklerini ve bu sebeple müştekiden geçerli bir kimlik istediklerini, bu tarama işleminin yapılmaması sebebiyle müştekinin işlemini yapmadıkları” yolundaki beyanlarının, ilgili bankadan bu tarama işleminin yapılıp yapılmadığı yolunda yazılan müzekkereyle, tarama işleminin yapıldığının kesin olarak ortaya çıkmasıyla gerçeği yansıtmadığının,
4- Olay sırasında, müştekinin yanında Avukatlık Kimliğinin bulunduğunun ve bankanın bilgisayar sisteminde müştekinin Nüfus Cüzdanının da taranmış olmasına rağmen ilgili banka işleminin keyfi olarak yapılmadığının belirlenmesinin,
5- Yasa Koyucunun, Avukatlık Kanunun 9. maddesinde Avukat kimlikleri, tüm resmî ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmî kimlik hükmündedir. diyerek açık ve kesin bir ifadeyle, Avukatlık Kimliğinin statüsünün belirtmesinin,
6- Anayasa Hukukunun temel ilkelerinden olan normlar hiyerarşisine aykırı olarak, yasayla Avukatlık Kimliklerine verilen statünün, yasa şeklinde düzenlenmeyen bir normla kaldırılamayacağı hukuki gerçeğinin,
7- Avukatlık Kimliğinin verilişindeki katı, sert ve üst düzeyde güvenlik önlemlerinin, sadece ve sadece belirli bir meslek grubuna ve kendi meslek kuruluşunca verildiğinin,
8- Yasa Koyucunun, Avukatlık mesleğiyle ilgili olarak; Avukatlık Kanununun 1. maddesinde, Avukatlık, kamu hizmeti ve serbest bir meslektir. , 2. maddesinde ise Yargı organları, emniyet makamları, diğer kamu kurum ve kuruluşları ile kamu iktisadî teşebbüsleri, özel ve kamuya ait bankalar, noterler, sigorta şirketleri ve vakıflar avukatlara görevlerinin yerine getirilmesinde yardımcı olmak zorundadır. şeklindeki açık düzenlemelerinin, ( Müştekinin olay sırasında kamu görevlisi olarak kabul edilmemesinin)
9- Müştekinin, ilgili mevzuat uyarınca Baro tarafından görevlendirilerek, karşılığı Devlet Hazinesince ödenen vekalet ücretini almak için bankaya gitmesinin, ( 2.464-YTL’nin, karapara aklamak için çok çok az bir meblağ olmasının, sanıkların böyle bir şüphesi olsa dahi, bu şüphelerinin doğru çıkmamasının, daha da önemlisi ilgili paranın bizzat Devlet tarafından gönderilmiş olduğunun )
10- Görevi kötüye kullanma suçu bakımından, sanık Y’nin ilgili işlemi yapmayıp, sanık X’in de sanık Y’in amiri konumunda olup, işlemin yapılmaması yönündeki iradesi karşısında, görevi kötüye kullanma suçuna iştirak etmesi ve bu konuda müştekinin talep ettiği kovuşturmanın genişletilmesi talebinin reddedilerek, bu hususun dikkate alınmamasının,
11- Hakaret suçları bakımından, olaya ilişkin tek tarafsız kanıt olan ilgili güvenlik kamera kayıtlarının, müştekice olay günü verilen şikayet dilekçesinin deliller kısmında açıkça belirtilmesi, müştekinin savcılık ifadesi sırasında bu hususu sözlü olarak tekrar dile getirmesi, en son olarak da 04.08.2008 tarihli dilekçeyle getirtilmesini istemesine rağmen savcılık tarafından çok çok geç istenerek, kaybolması muhtemel bir delilin kaybolmasının, ( maddi gerçeğin sanıkların anlattıkları gibi olması halinde, müştekinin aleyhine delil teşkil edecek olan bu kayıtları ısrarla istemesinin ve sanıkların bu kayıtlar hakkında, en küçük bir çabalarının olmamasının ayrıca değerlendirilerek)
12- Müştekinin, ilgili bankayla daha önce yaptığı banka işlemlerinin Avukatlık Kimliğiyle sorun çıkarılmadan yapıldığı yönündeki beyanları ve bu beyanlara kanıt olarak 04.08.2008 tarihli dilekçesinde belirttiği, ancak yine istenilmeyen banka kayıtlarının incelenmemesi, ( aynı statüde bir belgeyle, olay tarihine kadar sorunsuz bir şekilde işlem yapılıp, olay tarihinde işlem yapılmamasının keyfilik, kamu düzenine aykırılık ve sonuç olarak da suç olarak değerlendirilmesi gerektiği )
13- Anayasamızın temel ilkelerinden olan Hukuk Devleti ilkesinin, bireylerin hukuki iş ve işlemler karşısında statülerini önceden bilip buna göre davranarak ilgili makam, merci ve görevlilerden iş ve işlem talep edebilmeleri ve bu talepler karşısında yapılacak işlemlerin istikrarlı olması gerektiğinin, aksi düşüncenin ilgili görevlilerin, kişilere karşı keyfi muamele yapmasına cevaz vermesi ve bu davranışın da Hukuk Devleti ilkesine aykırılık oluşturacağının,
14- Sanıkların savcılık aşamasında müşteri memnuniyeti masası hakkındaki beyanlarıyla ilgili olarak, banka tarafından kayıt altına alınan ses kayıtlarının aynı şekilde incelenmemesinin, (ceza hukuku yargılamasındaki temel amaç, maddi gerçeğin ortaya çıkartılması olup, bu bağlamda yargılaması yapılan olayla ilgili her türlü belge, kayıt ve bilginin, mahkemelerce usulünce incelenebileceği )
15- Olaydan sonra kendisine haber verilen ……. Barosu Başkanının ve onunla konuşan ilgili banka müdürünün beyanlarının alınmamış olması,
16- Türkiye Barolar Birliğinin, Avukatlık Kimliğini düzenleyen kuruluş olduğu, üyelerine karşı mesleki açıdan koruma sağlama görevinin bulunduğu ve yargılama konusu eylemin doğrudan mesleğin kazanımına, onuruna ve saygınlığına karşı yapılması dikkate alınarak, davaya katılma talebinin kabul edilmesi gerekliliğinin,
17- Ve son olarak dinlenen tanıkların, sanıkların çalışma arkadaşı olması ve bu beyanların ne sanıkların ne de diğer tanıkların beyanlarıyla bire bir örtüşmemesinin,
yerel mahkemece dikkate alınmayarak, sanıkların tüm suçlamalardan ayrı ayrı beraatine karar verilmesini, yürürlükteki ve olması gereken hukuka aykırı buluyorum.



Son olarak;
a- iddia ettiğim her olgunun yasal dayanağı ve bir tanesi hariç ( o da kayboldu ) kaybolması mümkün olmayan somut kanıtlara rağmen,
b- banka işlemimi keyfi olarak yapmadıkları belirlenen, beyanlarıyla sürekli çelişen, güvenlik kameraları önünde pis pis sırıtarak benimle dalga geçen, tepeden, aşağılayıcı ve yüksek ses tonuyla konuşan sanıklara,
c- okuduğum hukuk fakültesini, mesleğimi ve ideallerimi temsil eden bir belgenin masaya fırlatılmasına,
d- bunun saniye saniye kameralara kaydedilmesine, fakat kamera kayıtlarının bir türlü ortaya çıkmamasına,
e- bir mesleğin kimlik kartına, geçerliliğine ve dolayısıyla saygınlığına, doğrudan yasa tarafından verilen statünün, bir bankacının keyfi davranışlarına bırakılmasına,
f- ülkemin yargı sisteminin, ceza hukuku açısından bir yaptırımı yoksa ya da olmayacaksa, tüm bunları bir hukukçu, haksızlığa uğramış bir vatandaş olarak nasıl yorumlayacağımı, yorumlamam gerektiğini bilmeyerek,
g- gerçekleşmemiş şeyleri gerçekleşmiş gibi yargı kurumlarına taşımanın, ceza hukuku açısından suç ve ahlaki açıdan da iğrenç olduğunun bilinciyle,
anılan mahkeme kararını, BOZULMASI ve müvekkil / lerim için gerçekleşmesine çabaladığım, temeli onur ve doğruluk olan ( Justitia fundementum est fides - Onur ve doğruluk adaletin temelidir - Marcus Tulluis Cicero ) adalet kavramının, şahsım için de gerçekleşmesi dileğiyle temyiz ediyorum.


SONUÇ VE İSTEM : Belirttiğim eksikliklerin dikkate alınarak, tarafınızca tespit edilecek sair sebeplerle birlikte ……. Sulh Ceza Mahkemesinin 2008 / ….. Esas, 2009/ ???? Karar Sayılı ve …. .2009 Tarihli Kararına itiraz ediyor ve söz konusu kararın BOZULMASINA karar verilmesini saygıyla diliyorum……..2009

Müşteki
Av. ………..
Old 20-07-2009, 15:23   #53
Av.Özgür KARABULUT

 
Varsayılan

Merhabalar;

Benzer bir durumla karşılaşıp şikayette bulunan bir meslektaşınız olarak size teşekkür ve tebriklerimi sunmama izin verin.

Saygılar...
Old 20-07-2009, 20:27   #54
üye15184

 
Varsayılan

Üstadım,
ilginizden dolayı ben size teşekkür ederim.
Ama TBB nerede?
Neden suskun?
Bunu anlayamıyorum?
Old 24-07-2009, 12:28   #55
av_sibelll

 
Varsayılan

Bizlere verilen avukat kimliği yasada belirtildiği üzere resmi kimlik sayılmaktadır. Avukat kimliğimizin üzerinde Tc kimlik numaramız dahil tüm bilgilerimiz yer almaktadır. Eğer ki bankalarca kabul edilmemesine sebep olan gerekçe kara paranın aklanmasının önlenmesi ise bankaların göremediği ve farkında olamadığı bir şey var. Eğer ki çekinceleri Avukat kimlik belgesinin kopyasının çıkarılması yönünde ise Tc kimlik belgelerimizin de kopyasının çıkarılması bir o kadar kolay olduğunu haberlerden yeterince izlemekteyiz. Bunu da bankalrın bilmesi gerekir diye düşünüyorum.Kaldı ki Avukat kimlik belgemiz adaletin savunucularından olan TBB tarafından çıkarılmakta olup avukat kimlik belgemize olan güvensizlik adaletin savunucularından olan TBB ye olan güvensizliğin açık bir göstergesidir. Bu da adalete olan güvensizliktir. TBB nin hakikaten bu davaya katılması gerekmekte katılma talebinin de mahkemece kabul edilmesi gerekir diye düşünüyorum. Ama TBB sadece bunu tebrik etmekle yetinip bu davaya katılma talebinin kabul edilmesi yönünde ısrarcı olmuyor bu da işin anlaşılamayan diğer tarafı. Bu arada tebrik ediyorum ferrarif398 i
İyi çalışmalar.
Old 24-07-2009, 14:30   #56
tiyerianri

 
Varsayılan

Sayın ferrarif398 çabanızı tebrik etmemek mümkün değil. Hakikaten rumuzunuza müsavi bir atılım gerçekleştirmişsiniz. Ancak Mahkeme ne yazık ki; sizin hızınıza yetişememiş ve beraat vermiş. Umarım Yargıtay lehinize bozar davayı ve sanıklar cezalandırılır. Bence o zaman rumuzunuzu değiştirip ferrari460modena yapabilirsiniz...
Old 06-12-2009, 11:07   #57
üye15184

 
Varsayılan

Arkadaşlar,

Dava konusu olay 14.05.2008'de gerçekleşti.
AİHM'e başvuru 17.06.2008'de yapıldı.
Yerel mahkeme beraat kararını, Mayıs 2009'da verdi.
İç hukuk yolu, Temmuz 2009'da Yargıtay'a başvurum nedeniyle (gerekçeli karar tebliğ tarihi) henüz sona ermedi.

Tüm gelişmeleri en son Ağustos 2009'da AİHM'e bildirdim.

Başvurum hakkında bir karar hala verilmedi.


Eğer AİHM, 6. madde kapsamında bir ihlal olmadığı ( 6 ay kuralı ve özellikle de 6 maddenin ceza hukuku açısından, sadece sanıkları koruyucu bir düzenleme olduğunu düşünüyorsa) kanaatindeyse başvurunun üzerinden 17 ay geçtiği dikkate alındığında, şu ana kadar çoktan başvurunun reddine karar vermesi gerekmez miydi?

17 ay gerçekten uzun bir süre.

AİHM'de dava açıp da başvurusu redle sonuçlanan bir meslektaşımız var mı?
Bir kaç meslektaşımız cevap verirse, AİHM'in başvuru red sürelerine ilişkin ortalama bir değer tespit edebiliriz diye düşünüyorum. ( en azından fikir sahibi oluruz )
Old 07-12-2009, 00:52   #59
Av.Seda ALÇINAR

 
Varsayılan

Değinmek istediğim bir şey var; Danıştay Kararı'nda istisnai bir açıklama yapılmış anladığım kadarıyla. Her iki kararda da "Kaldı ki, Avukat kimliğinin dava konusu Yönetmelik kapsamına, alınmamasının, bu kimliğin resmi niteliğini ortadan kaldırmayacağı da açıktır. " denmekle kimliğin resmi niteliği tevsik edilmiş oluyor.
Sayın Ferrari, sizi de tebrik ediyorum ve kararı merakla bekliyorum.
Old 07-12-2009, 11:13   #60
Referendaire

 
Varsayılan

Sayın Ferrari (!),

Başvurunuz açısından öncelikle ceza yargılaması konusunda daha önceki mesajlarımda değinmeye çalıştığım konuları tekrar hatırlatmama müsade edin. Zaten siz de AİHS 6. madde kapsamını incelemişsiniz.

AİHM'e başvuruların sonuçlanma süresi bakımından ise şunları söyleyebilirim. Öncelikle başvurunuzun alındığına dair size bir mektup geldi mi ? Bu konunun açıklığa kavuşması lazım. Eğer gelmediyse ve siz de başvurunuzu faks + mektup yoluyla yaptıysanız bu konuyu kısa bir mektupla AİHM'e sorabilirsiniz. Eğer başvurunuzun alındığına dair dosya numarası da verilmiş ve barkod eklenmiş bir mektup aldıysanız başvurunuz halen karar vermeye yetkili bir organ önünde sırasını beklemektedir.

Başvurunuzun mahiyetine göre bu karar organı ya 3 hakimli bir komite veyahut da 7 hakimli bir dairedir. Eğer komite ise büyük ihtimalle başvurunuz reddedilecek demektir. Sebebini daha önceki mesajlarımda bulabilirsiniz. Yok eğer daire ise başvurunuzun incelenmesi daha da uzun bir zaman alacaktır. Zaten hükümete görüş almak için bildirilecek olan başvurunun gelişme aşamalarından sizin de haberiniz olacaktır.

Ortalama bir süre vermek gerçekten zor. Çünkü Mahkeme kendi içi işleyişinde iç tüzükten aldığı yetkilere dayanarak çeşitli hızlı karar verme mekanizmaları geliştirmeye çalışmakta. Eğer HUDOC isimli Mahkeme karar ve diğer belge veritabanında bir araştırma yaparsanız bazı davaların gruplar halinde yapıldığını ve karara bağlandığını göreceksiniz.


Yeri gelmişken hem size, hem de diğer meslektaşlarıma faydası olur ümidiyle kısa bir açıklama yapmak isterim izninizle.

Bilindiği gibi AİHM önünde şu anda 120 000 civarında dava var. Bunların yaklaşık 12 500 kadarı Tüekiye'ye karşı açılmış davalar. Hem toplam dava sayısını, hem de Türkiye bakımından ele alınacak dosya sayısını dikkate alırsanız iş yükünün ne derece ağır olduğunu görürsünüz.

Her ne kadar AİHM bu dosya sayısını eritmek için çaba sarfetmekte ve önlemler almaya çalışmakta ise de, davaların hızlı bir şekilde karara bağlanması mekanizmasının etkili bir şekilde işlememesi sebebiyle orada da malesef "makul sürede yargılanma" hakkına riayet edilememekte. Bir başka deyişle, kendi başarısının kurbanı olan AİHM makul süreyi bile makul sürede yargılayamayacak derecede iş yüküne boğulmuş durumda.

Bu sorunu çözmek adına hazırlanan 14. Protokol de Rusya engeline takıldı. Bunu da aşan MAhkeme 14 bis numaralı yeni bir protokol hazırladı ve yürürlüğe soktu. Bu şekilde davaların daha hızlı karara bağlanmasını sağlamak amacında AİHM.

Diğer taraftan, yukarıda da söylemeye çalıştığım gibi Mahkeme kendi başarısının kurbanı olmuş durumda. Başvuru sayısı her geçen gün artmakta ve iş yükü de daha ağır hale gelmekte.

Son olarak sayın meslektaşlarıma şunu hatırlatmak isterim. Hepimizin bildiği gibi Anayasa madde 90 2004 yılında değişti. Artık temel hak ve özgürlüklere aykırı olduğunu düşündüğümüz bir durum varsa bunu yerel mahkemeler önünde detaylı bir şekilde ileri sürmeliyiz. Avukatların mesleklerini icra ederken diğer insanlara karşı bir takım ayrıcalıkları olduğu konusunda bazı AİHM kararları var mesela. Her ne kadar somut olayla direk bağlantılı olmasa da bilinmesinde fayda var kanısındayım.

Siteyi takip edenler bileceklerdir. Sayın Ömer Kavili hakkında verilen beraat kararında mahkeme bu konuya değinmişti.

Avukat kimliğinin postanelerde kabul edilmesi bakımından PTT'nin Barolar Birliği'ne yazdığı bir yazı var. Bu konu meslektaşlarımız tarafından bilinse de burada bir kez daha hatırlatmakta fayda var düşüncesindeyim.

Kolaylık ve başarı dileklerimle...
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
avukat kimliğini kabul etmeyen banka - İnsan Haklari Mahkemesİne başvuru tamtesebbus34 Meslektaşların Soruları 18 05-08-2008 11:12
Banka avukatlık kimliğimi kabul etmedi lawyer_2009 Meslektaşların Soruları 14 07-03-2008 13:23
Çiçek ve Müsteşarı Kasırga hakkında suç duyurusu Av.ZekiÖZSOY Hukuk Haberleri 3 21-03-2007 16:39
bilirkişiler hakkında suç duyurusu nevin kara Meslektaşların Soruları 3 19-10-2006 14:13


THS Sunucusu bu sayfayı 0,10523796 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.