Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

bir avukat hem ssklı hem vergi mükellefi olabilir mi?

Yanıt
Old 24-06-2008, 11:29   #1
Hasan Coşkun

 
Varsayılan bir avukat hem ssklı hem vergi mükellefi olabilir mi?

Bir avukat hem başka bir avukatın yanında SSKlı hem kendisi ayrı vergi mükellefi olabilir mi?Olabilirse bu avukat topluluk sigortası ödemekle yükümlü olur mu?
Old 24-06-2008, 12:51   #2
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Bir avukatın SSk'lı olabilmesi için,bir hizmet sözleşmesi ile vergi mükellefinin yanında çalışması gerekir.Vergi mükellefinin yanında çalışan ise bağımlı çalışan-ücret karşılığı çalışan olduğundan vergi mükellefi olamayacaktır.SSk'lı olabilmek için bağımlı çalışmak gerekmektedir.SSK mevzuatına tabi avukat sosyal güvence olarak sigortalı avukattır.Sigortalı olarak çalışan avukat Topluluk Sigortasına tabi olamaz.Ancak serbest ve sosyal güvencesi olmaksızın vergi yükümlüsü olarak çalışan avukat Topluluk sigortasına tabi olmaktadır.

Sigortalı olarak bir başka avukatın yanında ücret karşılığı çalışan avukat topluluk sigortası primi ödememektedir.İşveren tarafından sadece 506 Sayılı Kanun kapsamında "Sigortalı İşçi " statüsü ile işveren tarafından sifortalılık primleri ödenmektedir.

Saygılarımla

T.C.

DANIŞTAY

3. DAİRE

E. 1995/1760

K. 1995/4379

T. 21.12.1995

• BAĞIMLI ÇALIŞAN AVUKAT ( Vergi Mükellefiyeti )


ÖZET : Bir avukatın diğer bir avukatın yazıhanesinde ücret karşılığı çalışmasının mümkün olduğu, bu şekilde çalışan avukatların serbest meslek mensubu olarak vergi mükellefi sayılamayacakları hakkında.
İstemin Özeti : Başka bir avukata bağımlı olarak sigortalı-ücretli çalışan davacı avukat adına tesis edilen mükellefiyetin iptali istemiyle açılan davayı; 1136 sayılı Avukatlık Kanununun "Avukatlıkla birleşebilen işler" başlıklı 12. maddesinin ( c ) fıkrasında, özel hukuk tüzel kişilerinin hukuk müşavirliği ve sürekli avukatlığı ile bir avukat yazıhanesinde ücret karşılığında avukatlık yapılabileceğinin hükme bağlandığı ve aksine bir hükme yer verilmediği belirtilerek, olayda davacının başka bir avukata bağlı ücretli-sigortalı olarak çalıştığının ihtilafsız olduğu ve ayrıca vergiye tabi faaliyeti olduğuna dair bir tesbitin bulunmadığı gerekçesiyle kabul ederek tesis edilen mükellefiyeti iptal eden İzmir Üçüncü Vergi Mahkemesinin 19.1.1995 gün ve E: 1994/1335, K: 1995/38 sayılı kararının; baroya kayıtlı avukatların birbirlerinin yanında, sigortalı ve ücretli olarak çalışamayacaklarından ortak olarak sürdürecekleri avukatlık faaliyetinden dolayı serbest meslek mükellefiyetlerini ayrı ayrı tescil ettirmeleri gerektiği bu nedenle yapılan mükellefiyet tesisi işleminde hukuka ve kanuna aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti : Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 29.12.1994 gün ve 23367 sayılı yazısına dayanarak, bir avukatın diğer bir avukatın yazıhanesinde ücret karşılığı çalışmasının mümkün olduğu, bu şekilde çalışan avukatların serbest meslek mensubu olarak vergi mükellefi sayılamayacakları, öte yandan müvekkillerden alınan vekaletnamelerde, çalıştıran avukatın vergi nosu ile birlikte "yanında sigortalı olarak çalışan" ibaresinin bulunduğu ileri sürülerek temyiz isteminin reddi istenmiştir.
Tetkik Hakimi : Sefer Yıldırım
Düşüncesi : Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar Vergi Mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı : Nurhan Yücel
Düşüncesi :Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasasının 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp Vergi Mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle Vergi Mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:
Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan İzmir Üçüncü Vergi Mahkemesinin 19.1.1995 gün ve E: 1994/1335, K: 1995/38 sayılı kararı, aynı gerekçe ve nedenlerle Dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin reddine ve kararın onanmasına 21.12.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi. Başkan Üye Üye Üye
T.C.

DANIŞTAY

3. DAİRE

E. 1994/4941

K. 1995/1782

T. 7.6.1995

• GELİR VERGİSİ YÜKÜMLÜSÜ ( İşe Başlama - Mükellefiyet Tesbiti )

• İŞE BAŞLAMA ( Sigortalı ve Ücretli Çalışanın Vergilendirilmesi )

213/m.155


ÖZET : Serbest meslek faaliyetine başlamış sayılmak için aranan şartlar, hakkında gerçekleşmemiş olan sigortalı ve ücretli çalışan avukatın gelir vergisi yükümlüsü olarak tescili hukuka aykırı olduğu hakkında. İstemin Özeti: Davacının avukat olarak serbest meslek faaliyetinde bulunması nedeniyle 19.5.1991 tarihi itibariyle gelir vergisi mükellefiyetinin tesis edilmesine ilişkin işleme karşı açılan davayı; 213 sayılı Vergi Usul Kanunu`nun 155. maddesinde serbest meslek erbabında işe başlamayı gösteren belirtilerin dört bent halinde sayıldığı, olayda, davacı nezdinde düzenlenen 1.12.1993 gün ve 10/129 sayılı yoklama fişinde tesbit olunan işyerinin, ...`ya ait olduğu, davacının anılan şahsın yanında sigortalı ve ücretli avukatlık yaptığı, kendi nam ve hesabına iş takip etmediği, aylık olarak düzenlenen ücret bordrolarına göre ücret aldığı belirlenmiş olup, bu hususlar davacı tarafından dava dilekçesine eklenen belgelerle kanıtlandığından, serbest meslek faaliyetine başladığına dair yukarıda açıklanan yasa maddesinde öngörülen koşulların olayda gerçekleşmemiş olması karşısında, eksik inceleme ve varsayıma dayanılarak mükellefiyetin tescilinde yasal isabet görülmediği gerekçesiyle kabul ederek mükellefiyet tesisine ilişkin dava konusu işlemi iptal eden Denizli Vergi Mahkemesinin 6.9.1994 gün ve E: 1994/59, K: 1994/669 sayılı kararının; davacının yaptığı işin serbest meslek faaliyeti olup, sigortalı ve ücretli olmasının faaliyet nev`ini değiştirmiyeceği ileri sürülerek bozulması istemidir.
Savunmanın Özeti: Temyiz isteminin reddi ile mahkeme kararının onanması gerektiği yolundadır.
Tetkik Hakimi N.K.`nin Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddialar vergi mahkemesi kararının bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından, temyiz isteminin reddi gerektiği düşünülmektedir.
Savcı F.Ö.`nün Düşüncesi: Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası`nın 49. maddesinin 1. fıkrasında belirtilen nedenlerden hiçbirisine uymayıp vergi mahkemesince verilen kararın dayandığı hukuki ve yasal nedenler karşısında anılan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemektedir.
Açıklanan nedenlerle temyiz isteminin reddiyle vergi mahkemesi kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.
Türk Milleti Adına hüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü: Dayandığı hukuki ve kanuni nedenlerle gerekçesi yukarıda açıklanan Denizli Vergi Mahkemesinin 6.9.1994 gün ve E: 1994/59, K: 1994/669 sayılı kararı aynı gerekçe ve nedenlerle dairemizce de uygun görülmüş olup temyiz istemine ilişkin dilekçede ileri sürülen iddialar, sözü geçen kararın bozulmasını sağlayacak durumda bulunmadığından temyiz isteminin REDDİNE, 7.06.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.


T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2004/9693

K. 2005/52

T. 25.1.2005

• SİGORTALI OLARAK ÇALIŞTIĞININ TESPİTİ TALEBİ ( Bir Hizmet Akdine Dayanarak Bir veya Birkaç İşveren Tarafından Çalıştırılan Kimse Anılan Kanun Kapsamında Sigortalı Sayıldığı )

• SİGORTALI İLE İŞVEREN ARASINDAKİ İŞ İLİŞKİSİ ( Hizmet Aktine Dayanması Gereği )

• HİZMET AKTİ ( Sigortalı İle İşveren Arasındaki İş İlişkisinin Hizmet Akdine Dayanması Gereği )

506/m.2, 79


ÖZET : Davacı, davalı işverene ait işyerinde sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir. Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan kimse anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılır. Bir başka anlatımla, sigortalı ile işveren arasındaki iş ilişkisinin hizmet akdine dayanması gerekir.
DAVA : Davacı, davalı işverene ait işyerinde 01.04.1996 tarihinden itibaren sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, taraflar Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik HÖkimi Aydın Eser tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu. Temyiz konusu hükme ilişkin dava Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 438. maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hallerden hiçbirine uymadığından, Yargıtay incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : 1- Mahkemece, davacının, davalılardan işverene ait işyerinde 01.04.1996-26.02.2003 tarihleri arasında part-time olarak günde 3 saat çalıştığının kabulü ile ayda 12 gün üzerinden toplam 996 gün hizmet akdiyle çalıştığı esas alınarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de; yapılan araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir. Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79. maddesi olup, bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davaların kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 2.maddesi hükmüne göre; bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç işveren tarafından çalıştırılan kimse anılan Kanun kapsamında sigortalı sayılır. Bir başka anlatımla, sigortalı ile işveren arasındaki iş ilişkisinin hizmet akdine dayanması gerekir.
Hizmet akdinin belirleyici özelliği ise "zaman" ve "bağımlılık" unsurlarıdır. Bu çerçevede, belirli yada belirsiz bir sürede iş gücünü sunan kimse ( Rsigortalı )ile bunu kabul eden kimse ya da kimseler arasındaki iş ilişkisini hizmet akdi olarak tanımlamak mümkündür. Bağımlılık unsurunun varlığı için de, işverenin çalışanı denetleme ve isteğine göre sigortalıya iş edimini yaptırma gücünün varlığı şarttır.
Davacı avukat olup, 16.07.1991 tarihinden itibaren serbest meslek faaliyetinden dolayı Mithatpaşa vergi dairesinde gelir vergisi mükellefi olduğu, bu mükellefiyetin halen devam ettiği; 14.06.2000-15.12.2000 tarihleri arası dönemde davalı işyerinden sigorta bildirimlerinin yapıldığı ve primlerinin ödendiği; davacıya ait Ankara Barosundaki özlük dosyası incelendiğinde, 23.12.1997 ve 13.01.1999 tarihli dilekçeleri ile serbest avukat olarak çalıştığını belirterek buna ilişkin yazı istediği, serbest meslek faaliyeti kapsamında çalıştığı avukatlık bürosu olup, başka kişilerin davalarını avukat olarak takip ettiği, 10.05.2001, 01.03.2003 tarihli dilekçeleri ile 506 sayılı Yasanın 86. maddesi kapsamında topluluk sigortasına tabi olmak istediği anlaşılmaktadır.
Somut olayda; iddia konusunda bilgi sahibi olabilecek kişiler gerekirse resen saptanarak tanık sıfatıyla dinlenmeli, davacının işverene ait işyerinde hizmet akdinin unsurlarından olan bağımlılık koşulu gerçekleşecek biçimde çalışıp çalışmadığı, ücretin ne şekilde ödendiği, çalışma saatleri konusunda ayrıntılı ve somut bilgiye dayalı beyanları tespit edilmeli, tanık sözleri değerlendirilirken verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren, işçi ve işyeri ile ilişkileri, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmelidir. Davacının serbest meslek faaliyetinden dolayı gelir vergisi mükellefi olduğu, topluluk sigortasına tabi olduğu süreler, serbest avukatlık bürosu nedeniyle vekalet akdine dayalı yaptığı işlemler, davalı işverene ait işyerinin kapsamı ve karşılaştığı uyuşmazlıkların hizmet akdine dayalı avukat çalıştırılmasını gerektirip gerektirmeyeceği araştırıldıktan ve toplanan deliller birlikte değerlendirildikten sonra hasıl olacak kanaate göre karar verilmesi gerekir.
2- Kabule göre de; 14.06.2000-15.12.2000 tarihleri arası dönemde bildirilen sürelerin dışlanması gerektiğinin gözetilmemesi usule ve yasaya aykırıdır.
Açıklanan araştırmalar yapılarak tüm delillerin birlikte değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacı ve davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.01.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.

T.C.

YARGITAY

10. HUKUK DAİRESİ

E. 2002/2613

K. 2002/2965

T. 2.4.2002

• MENFİ TESPİT TALEBİ ( Davacı Tarafça SSK Sigortalısı Olarak Çalışılan Süreler Hariç Olmak Üzere Topluluk Sigortasından İlgilendirilmesi Gerektiğinin Tespiti )

• TOPLULUK SİGORTASI ( Baroya Kayıtlı Bulunan Serbest Avaukatların Topluluk Sirgortasına Girmelerinin Zorunlu Olması )

• BAROYA KAYIT ( Çekişme Konusu Dönemde Avukat Olarak Vergi Mükellefi Olduğu Anlaşılan Davacının İstekte Bulunduğu Tarihlerde Baroda Kayıtlı Olup Olmadığının Araştırılmasının Gerekmesi )

• YAZILI TEKLİF ( Bir Nedenle İlişkileri Kesilen Avukatların Bu Sigortaya Yeniden Katılabilmesi için Kayıtlı Bulunduğu Baro Tarafından Kuruma Yeniden Yazılı Teklifçe Bulunulmasının Gerekmesi )

1136/m.136


ÖZET : Baroya kayıtlı bulunan serbest avukatların topluluk sigortasına girmelerinin zorunlu bulunmasına, Topluluk sigortası Tip Sözleşmesi uyarınca, topluluk sigortasından herhangi bir nedenle ilişkileri kesilen avukatların bu sigortaya yeniden katılabilmesi için kayıtlı bulunduğu baro tarafından Kuruma yeniden yazılı teklifçe bulunulmasının şart olmasına, dava konusu somut olayda davalı Ankara Barosu Başkanlığınca ilgilinin baroya olan borcu nedeniyle Topluluk Sigortasına bildirimde bulunulmadığının anlaşılması karşısında mahkemece yapılacak iş; çekişme konusu dönemde avukat olarak vergi mükellefi olduğu anlaşılan davacının istekte bulunduğu tarihlerde baroda Kayıtlı olup olmadığı araştırılarak baroda kayıtlı olduğu tarihler arasındaki dönem içince topluluk sigortası ile ilgilendirilmesine karar vermekten ticaret olup eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yatılı şekilce karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
DAVA : Davacı, 1.4.1982 tarihi itibariyle, 506 sayılı Yasa kapsamında zorunlu sigortalı olduğu süreler hariç olmak kaydıyla topluluk sigortası sigortalılığının devam ettiğinin tespitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı ve davalılardan Sosyal Sigortalar Kurumu Avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Mehmet Ş... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi:
KARAR : Ankara Barosuna kayıtlı serbest avukat olarak çalışan ve 1.4.1982 tarihinde avukatlara özgü topluluk sigortasına katılan davacı, zorunlu Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalısı olarak, çalışılan süreler hariç olmak üzere 1.4.1982 tarihinden itibaren topluluk sigortası ile ilgilendirilmesi gerektiğinin tespitini istemiş, Mahkemece 1983 yılından itibaren prim ödemesi bulunmayan ve 1.10.1988 tarihinde bir işverenin emrinde hizmet akdiyle çalışmaya başlayan davacının Sosyal Sigortalar Kurumu sigortalılığının sona ermesinden sonra yeniden topluluk sigortasından yararlanmak için girişimde bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya elverişli değildir.
1136 Sayılı Avukatlık Yasasının 136. maddesi uyarınca baroya kayıtlı bulunan serbest avukatların topluluk sigortasına girmelerinin zorunlu bulunmasına, Topluluk sigortası Tip Sözleşmesinin 13. maddesi uyarınca, topluluk sigortasından herhangi bir nedenle ilişkileri kesilen avukatların bu sigortaya yeniden katılabilmesi için kayıtlı bulunduğu baro tarafından Kuruma yeniden yazılı teklifçe bulunulmasının şart olmasına, dava konusu somut olayda davalı Ankara Barosu Başkanlığınca ilgilinin baroya olan borcu nedeniyle Topluluk Sigortasına bildirimde bulunulmadığının anlaşılması karşısında mahkemece yapılacak iş; çekişme konusu dönemde avukat olarak vergi mükellefi olduğu anlaşılan davacının istekte bulunduğu tarihlerde baroda Kayıtlı olup olmadığı araştırılarak baroda kayıtlı olduğu tarihler arasındaki dönem içince topluluk sigortası ile ilgilendirilmesine karar vermekten ticaret olup eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yatılı şekilce karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hüküm yukarıda açık nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 2.4.2002 gününde oybirliğiyle karar verildi.
Old 24-06-2008, 13:45   #3
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Sayın Dülger çok sağolun yalnız kararlardan benim anladığım avukatın hem vergi mükellefi olup hem bir avukatın yanında sigortalı çalışabilmesine engel olmadığı yönünde.Yorumlarınızı öğrenmek isterim.
Old 24-06-2008, 13:56   #4
Gamze Dülger

 
Varsayılan

Doğrudur Sayın Coşkun,
Birlikte çalışmak mümkündür,ancak ücretle ve tabi olarak çalışmak sözkonusu ise vergi mükellefi olunamayacağı görülmektedir.
Bu arada siz ısrarla vergi mükellefi olacağım diyorsanız ,Vergi dairelerinin buna karşı çıkacağını sanmıyorum.Beyan üzerine derhal mükellef yapılacağınızdan kuşkum yok.
Şimdiye kadar tam tersi talep edildiğinden bu tür kararlara rastlanıyor.

Saygılar
Old 24-06-2008, 16:18   #6
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Bu konuda başkaca bilgisi olan arkadaşlar varsa sevinirim
Old 24-06-2008, 20:34   #7
salimengin

 
Varsayılan

Bizim ofiste hem şirket bünyesinde sigortalı çalışan hem de vergi mükellefi olarak kaydı olan avukat arkadaşımız var..
Old 24-06-2008, 23:04   #8
Ekin EKŞİ YILMAZER

 
Varsayılan yanlış yorumlar ve sonuçları...

Öncelikle çok güzel bir soru sormuşsunuz. Tebrik ederim. Benim de bugün üzerinde kafa yorduğum bir mesele idi.
Olaya şu açıdan bakabiliriz: asgari ücretle çalışan da işçi sayılmaktadır. 20-25 milyar liraya çalışan genel müdür, müdür, avukat,doktor da işçi sayılmaktadır. SSK, işçiler için konulmuş bir kanundur. Ancak tüm işçiler için değil, toplu halde çalışan ve esnaflık düzeyinde çalışan işçiler için konulmuştur. Sermaye sahipleri için de konulmamıştır, çünkü onlar işverendir. Bununla birlikte bazı işçiler için ayrı düzenlemeler öngörüldüğünden ve ayrı kanunlarla düzenlemeler yapıldığından yasa kapsamında tutulmamıştır. Yasa kapsamı içine dahil olmayanlar içinde avukatlar, mühendisler, doktorlar var mıdır derseniz, yoktur derim. Çünkü bunlar ayrı kanunlarla hakları düzenlenmiş kişilerdir. Bunlar da deniz iş ve tarım iş kanunları gibi ayrı kanunlarla düzenlenmiştir.
Mesele şurda: bir avukat evinden veya ofisnden iş yapsın, bir temizlik işçisi veya tercüman ile arasında ne fark vardır da, vergi ödemektedir. İş kanunu açısından emekler arasında bir fark yoktur.
Avukatlık kanununda yapılan topluluk sigortası tarifi şunu kastedmektedir: Avukatlar aslında bağımsız çalışandır. Dolayısıyla bağ-kur kapsamındadır. Ancak avukatlık kanunu ile özel düzenleme yapılarak emeklilik yönünden daha avantajlı olan SSK kapsamına geçirilmiştir. Biliyorsunuz ki bağımsız çalışmak sermayeye bağlı bir olaydır. Bu yönden avukat tacirler arasında esnaf kategorisine sokulabilr. ancak vergi kanunumuz esnaflığı dar bir çerçevede tanımlamış ve gezici çalışanları bu kapsama sokmuştur.
Bu kapsamda ortaya bir sermaye koyabilen avukat ne sayılmalıdır? Avukatlıkta da sınıflama yapılabilir mi sorusu akla gelecektir. Prim usulü çalışan,maaş usulü çalışan ve maaş artı prim usulü çalışan avukatlar karşısında tacir avukat ve esnaf avukat tanımları yapılabilecek midir? Bu arada şunu söyleyeyim esnaf işçi ayrımının biribirinden bir farkı yoktur aynı şeylerdir.
SSK için kamuda çalışan özelde çalışan ayrımı yapılabilecek midir? SSK'nın çıkmasından önce çalışmaya başlamış özel sektöre uygulanmadığını ve ssk'nın tüm yükünün kanunun çıkışından sonra çalışmaya başlamış olanlara yüklendiğini söyleyeyim. Bununla birlikte SSK için özel alana da müdahale edildiğini ve özel- kamu ayrımı olmadığını söyleyeyim.
Bağımsız çalışanlar için şöyle bir kural var: balık tutan balıkçıdan temizlik yapan işçilere kadar hepsi işçidir ama bağımsız olmasının nedeni ticaretin esnaflık boyutunda kalmalarından kaynaklanmaktadır. Bu kişiler bir yere bağlı olmasalar bile çalışabilirler. Tacir de bağımsız çalışır. bu kişiler odalara kayıt olmasa bile çalışabilir ama odalar bunları kaydetmek zorundadırlar.
Bu yukarıda söylediğim kurallar benimsenen sistemlere göre değişiklik gösterecektir. kurallar daha esnek veya daha sıkı olabilir. Bizim ülkemizde kurallar biraz sıkı ama yersiz yere öncelikle sermaye şartı aranmaksızın herkes dükkan açabilmekte sonradan çürük meyva denip kapatılmakta. Çünkü kimse annesinden babasından zengin doğmuyor. herkes devlet üniversitelerinde parasız okuyor. Şimdi özel üniversiteler ile sermaye şartı da kendiliğinden gelmiş olmakta.
Sonuç olarak vergi verme şartı işçilik(esnaflık) düzeyini geçenler için uygulanmalıdır. Boş yere damga vergisi ödemekteyiz. İşçiler bundan muaf. Hele de THS'de yapılan istatistik çerçevesinde avukatların çoğunun kazancının yetmediği ortada iken. Avukatlık kanunun yaptığı iş tüm avukatları tek çatı altında toplayıp SSK'ya tabi kılmaktır. Ancak biliyorsunuz ki kamu avukatları baroya üye olmakla birlikte SSK'ya tabi olmamaktadır. Bu da istisnası heralde.
Old 25-06-2008, 12:07   #9
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Bir Avukat Hem bağımlı hem de ağımsız Çalışabilir mi ? sanırım esas soru bu olsa gerek,
Vergi Hukuku açıssından vergilendirmeye yönelik kurallar açık olara kanunlarında yer almıştır, ücret ( GVK 60-63 Md ) serbest Meslek kazancı ( GVK 65-68 Md) yarı ayrı tanımlnammasının temelinde hem serbest meslek kazancına yönelik vergilendirme ile birlikte ücret gelirine yönelik vergilendirmenin bir arada yürütülmesinde olanak yoktur, var diyen meslektaşların görüşlerine sagı duyarım ancak, burada kanun maddelerinin tanımlamasına girmeyeceğim, sadece teknik bakımdan yaşanacak ya da yaşanan sorunlara değinmek istiyorum, Avukat serbest meslek erbabı olup vergilendirme şekil ve şartları kanunda dğer kanzaçların vergilendirilmesinde olduğu üzere açık bir şekilde hüküm altına alınmış olduğundan ücret geliri elde etmesinde bir sakınca olmamakla birlikte, aynı işyerinde hem vergi mükellefiyeti bakımından serbest meslek erbabı hem de aynı işyerinde bulunan bir başka meslektaşının yanında sigortalı olarak görünüp ücre geliri elde etmesi münmün olmakla birlikte, takip ettiği davalardan hakedilen ücreti vekaletler, kendisine gerek müşterek ve gerek münferit verilen vekaletlerin mailyeye intikalinde, münferit dava iştirak ve savunarından ve gerese müşretek vekalet olmakla birlikte davaya iştirrak ve takibi sonucuna lehe karar kılınan vekalte ücretlerinin vergilendirilmesinde maliye idaresinde büyük sıkıntıların işareti olacaktır. Zira gerek gelir vergisi ve gerekse DVK açısından vergilendirilme, ve bu iki kanun arasındaki çeliişki den dolayı vergi incelemesine tabi tutulması yüksek olasılık olmakla birlikte, yaşanacak sıkıntılar düşünmek gerek, ancak ssk yönünden değerlendirecek olurak,ilk işe başlangıçta ücretliçalışan bir avukatın, iş akti devam etmekte iken aynı işyerinde vergi mükellefiyeti tesis ettirmesi halinde, bu işverene bağlı çalıştığı sürece topluluk sigortası değil, normal sigortalı koşullarına tabi tutulması gerekir. sanırım sorun ssk açısından olmasa gerek...
vergi mükellefiyeti açısından büyük sıkıntıların yaşanması olası olmakla birlikte, ücret geliri bakımından tek işverenden elde edildiği sürece beyan zorunluluğu olmamakla birlikte, serbest meslek kazancı bakımından beyan ve KDV bakımından her ay düzenli beyan zorunluluğu vardır. ancak münferit takip ettiği davalara ilişkin, mahkeme ve icra dairelerinde karar kılınan vekalet ücretlerinin gerek kdv ve gerekse Gelir vergisi bakımından mükellefiyet doğmakta, makbuz düzenleme mecburiyeti vardır, ücretli çalıştığı meslektaşı adına olayıp kendi adına tahsil edilen gelirin vergilendirme bakımından beyanı zorunluluğu doğar, ancak ücret kendisinin olmaz ve bağımlı çalıştığı işveren konumunda olan meslektaşının olmasına rağmen, vergi mükellefiyeti kendi şahsında doğar... KDVK bakımından tahsil edilmezse da makbuz düzenleme ve beyan edilme zorunluluğu vardır, dolayısıyla Gelir vergisi kanunu bakımından her ne kadar tahsil esası geçerli ise de tahsil etmediği bir ücretin ayrıca Gelir vergisini de ödemek zorunda kalacaktır, her iki kanun arasındaki çelişkilere yönelik anayasa ve eşitlik ilkesine aykırılık teşkil ettiğine ilişkin yazdığım makalede bu konuya detaylı değinmiştim. hem bağımlı hem bağımsız aynı işverene bağlı ve aynı iişyerinde bağımsız mükellefiyet tesisi vergi kanunlarımız bakımından mümkün olmakla birlikte, doğruacağı sıkıntılar ve geriye dönülmesi olanaksız maddi ve manevi sıkıntılar yaşanacaktır, ki bana soracak olursanız, tavsiye ve tercih edilecek bir şelik değildir. zira ücret ve serbest meslek kazancının tanımına bakacak olursak bu iki geliri bir birinden ayıran özelliklerinden de anlaşılacağı üzere, özün önceliği ilkesi ve vergi kanunlarının lafzı ve runu ile bağdaşmayacaktır...
iyi çalışmalar...
http://www.turkhukuksitesi.com/makale_839.htm
Old 25-06-2008, 12:51   #10
Hasan Coşkun

 
Varsayılan

Benim yanıtlardan edindiğim izlenim bir avukatın hem ssklı hem vergi kayıtlısı olmasında hukuka aykırılık yok.Bu durumda avukat topluluk sigortası yatırmaz.SSK YA tabi olur.
Old 25-06-2008, 13:57   #11
Muhsin KOÇAK

 
Varsayılan

Sayın Çoskun ,

Mükellefiyet bakımından hukuka aykırılık yok zira hazineye gelir getirici bir mikellefiyeti idarenin reddtmesi düşünülemez. ssk bakımından ise, örneğin bir avukat, ilk olarak iş akti ile bir meslektaşının yanında çalışmaya başlaması halinde ssk lı olarak işçistatüsündedir, bu işyerinde aynı şekil ve şartlarda devam ettiği bir sireçte, ayrca vergi mükellefiyeti de tesis ettirir ise, topluluk sigortası değil önceki sigortalılık şekliyle devam eder, şayet bu işyerinden ayrılır ve mükellefiyetini de kapatmadan devam ettirir ise şayet bu aşamadan sonra topluluk sigortasına tabi hükümler çerçeveside sigortalılığı devam eder, eski şekliyle sigortalı durumuna geçmesi halinde kurum bu bakımdan da sigortalılığı kabul etmektedir, ancak şu an topluluk sigorta prim tutatını bilmiyorum ancak her iki şekil bakımından en yüksek prim tutarının tabi olduğu duğumu değerlendirir. sakınca sadece vergilendirmeye yöneliktir. zira sigortalı ve geçket mahiyeti ile ücrete tabi çalışıyor olmasına rağmen, haketmediği gelir ve kdv bakımından mükellefiyet şekil ve şartlarını yerine getirmek zorunda kalır, yıllık gelir vergisi beyannmesi vermek suretiyle haketmediği, gerçek mamelekinde artış oluşturmadığğı sunni bir gelirin vergisini ödemek zorunda kalır, ve aynı şey KDVK açısından da geçerli olmakla birlikte KDVK bakımından tahsil etmezse de makbuz düzenlemek ve kdv veyan etmek zorundadır. sakınca aleyhte vergilendirmeye yşönelik yaptırımladır sadece...
saygılarımla
iyi çalışmalar diliyorum
Old 18-03-2011, 11:33   #12
çiçek abbas

 
Varsayılan

bir avukata, bağlı ve ücretli olarak çalışması nedeniyle serbest meslek erbabı olarak mükellefiyet kaydı olmayan avukatın, vekalet alıp davayı müvekkili lehine neticelendirmesi durumunda vergiye ilişkin hususu nasıl halledebilir?

Vekaletnamede sadece sigortalı olan avukatın adı geçiyor. CMK uygulamasındaki gibi vergi mükellefi olan avukatın makbuzu mu kesilecek?
Bu konuda yardımcı olursanız çok sevinirim
Old 26-08-2011, 14:27   #13
iussy

 
Varsayılan

Merhabalar,

Yeni yapılan değişiklikler çerçevesinde, vergi levhası olan bir avukat, SSK'lı olarak bir iş yerinde çalışmaya başlarsa;

1- Bağ-Kur'dan SSK'ya otomatik olarak mı geçişi gerçekleşir?
2- Vergi levhasının var olmasının herhangi bir olumsuzluğu ve/veya hukuka aykırılığı söz konusu olur mu?
3- Danışmanlığını yaptığı bir şirkete, SSK'lı olarak çalışmasına rağmen, hukuki danışmanlık için serbest meslek makbuzu kesebilir mi? Bu durumun müvekkil şirket açısından herhangi bir olumsuz sonuç doğurması söz konusu olur mu?

Bu soruları araştırmama rağmen farklı görüşler ve cevaplar edinmekteyim. Bu nedenle sizlerin de bu konudaki bilgi ve görüşlerini öğrenmek istedim.

Yardımlarınız için şimdiden teşekkür ederim.

Saygılarımla.
Old 26-08-2011, 21:08   #14
Evren Osman

 
Varsayılan

1-evet ise giriş bildirgesi verilirken zaten uyarı çıkıyor ise girişinizi malı müşaviriniz ile beraber yapin

Birde kanundaki son düzenleme ile birlikte aynı anda birden fazla sigortalılık hallerine tabi iseniz oncellik (kamu ) sonra 4a yani SSK li sayilicaksiniz bu da daha erken emekli olacağınız anlamına gelmektEdir
Old 05-09-2011, 15:31   #15
iussy

 
Varsayılan

Merhabalar yeniden,

Peki hem SSK'lı olup hem makbuz kesebilmek, yeni değişiklikler kapsamında, mümkün görünüyor mu? Bu konuda hala çelişik bilgiler edinmekteyim maalesef.

Şimdiden teşekkürler.

Saygılarımla.
Old 16-09-2011, 19:47   #16
YALÇIN ÖNDER

 
Varsayılan Mümkündür.

[quote=iussy]Peki hem SSK'lı olup hem makbuz kesebilmek, yeni değişiklikler kapsamında, mümkün görünüyor mu? quote] Evet mümkündür.
Old 21-09-2011, 14:32   #17
iussy

 
Varsayılan

[quote=YALÇIN ÖNDER]
Alıntı:
Yazan iussy
Peki hem SSK'lı olup hem makbuz kesebilmek, yeni değişiklikler kapsamında, mümkün görünüyor mu? quote] Evet mümkündür.

Sayın Önder,

Öncelikle teşekkür ederim verdiğiniz bilgi ve gösterdiğiniz ilgi için. sizden bir de bu konudaki mevzuata yönelik bilgileri, yani mümkün olduğuna yönelik düzenlemelerin olduğu düzenlemeleri, öğrenmem mümkün müdür?

Şimdiden teşekkürler.

Saygılarımla.
Old 21-09-2011, 16:09   #18
eser_29

 
Varsayılan

Yalçın bey "gönlümüzden geçeni" söylediği için birazcık sıkıştıralım ve daha geniş bilgi alalım.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Her Hukukçu Avukat olabilir mi? av.yıldıray Konumuz : Hukukçular 26 30-12-2010 14:39
avukat sözleşmeli personel olabilir mi? füruzan Meslektaşların Soruları 3 28-01-2009 20:41
Vergi Mükellefi Olmadan Komisyonculuk Sözleşmesi Yapmak Mümkün Mü? av_my Meslektaşların Soruları 5 06-09-2007 09:00
Yeni vergi mükellefi avukatın ortalama masrafı nakil Hukuk Sohbetleri 2 21-05-2007 19:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,06819391 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.