Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Şuf'a Davasından Önce Payın Temlikinde Taraf ve Bedel Sorunu

Yanıt
Old 11-09-2014, 11:17   #1
oncelonur

 
Varsayılan Şuf'a Davasından Önce Payın Temlikinde Taraf ve Bedel Sorunu

Merhaba sayın meslektaşlarım.

Paylı mülkiyete konu bir taşınmaz söz konusu ve paydaşlardan biri kendi payına düşen hisseyi, diğer paydaşlara bildirim yapmaksızın ve de tapu harç ve giderlerinden kaçınmak için olsa gerek 2,500 TL değer ile 3. bir şahsa temlik etmiş ve tapuda gerekli işlemleri yapmışlardır.

Müvekkil bir kaç ay sonra bu durumu tapudan öğrenmiş ve yasal süresi içinde önalım hakkını kullanmak amacıyla dava açmıştır. Ancak dava tarihinden bir gün önce davalı, önalım hakkının kullanımı güçleştirmek amacıyla payı bir başka şahsa 100,000,00 TL ile temlik etmiş ve yine tapuda işlem yapılmıştır. Konuyla ilgili sormak istediğim bir kaç husus var:

1) Dava açmadan önce pay bir başka şahsa temlik edildiği için taraf ehliyeti açısından bir sorun olacak ve dolayısıyla dava reddedilecek gibi görünüyor.
Sizce yeni malike karşı aynı konu ve netice talebiyle yeni bir dava açıp, önceki dava ile birleştirilmesini mi talep etmeliyim, yoksa yeni HMK ile getirilen bir yenilik olan "tarafta iradi değişiklik" başlıklı 124. maddeyi kullanarak, tarafı mı değiştirmeliyim?

m.124;

“(1) Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın açık rızası ile mümkündür.
(2) Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır.
(3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir.
(4) Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.”

2) İlk açılan satışta bedel 2,500 TL iken ikinci satışta bedel 100,000,00 TL. Dava sırasında bu ikinci satış yapılmış olsaydı pek problem olmayacak ve de ilk satış bedeli üzerinden hak kullanılabilecekti. Bu konuda birçok Yargıtay kararı mevcut. Fakat dava tarihinden önce satış yapıldığı için, ikinci satış bedeli üzerinden önalım hakkı kullanılmalıdır. Meğerki ikinci satış kötüniyetle yapılmış olsun.
Keza şuf'a hakkının kullanılabileceği bir taşınmaz hissesi satın alan, eğer bunun bedelini tapuda düşük gösterirse sonucuna katlanacaktır. Yani kendisine karşı şuf'a hakkı kullanıldığında yerin daha değerli olduğunu tapuda düşük gösterildiğini ileri sürerek kendisine ödenecek değeri artıramaz.
Öğreti haklı olarak konuyla ilgili bu savları öne sürmekte. Ancak konuyla ilgili araştırmama rağmen Yargıtay kararı bulamadım.

Yardımcı olmanız temennisiyle, teşekkürler.
Old 11-09-2014, 17:45   #2
ekinheval

 
Varsayılan

YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ
E. 2012/16128
K. 2013/6598
T. 2.5.2013


Davacı, taşınmazın davalıya temlikinin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmış, yargılama sırasında da sonraki devirlerin de iyiniyet iddiasında bulunulamayacağından geçersiz olduğunu iddia ederek, iptal ve tescil isteğinin kabul edilmemesi halinde tazminata karar verilmesini istemiştir.Somut olayda; husumet davalıya yöneltilerek dava açılmış, çekişme konusu taşınmazın dava tarihinden önce davalı tarafından satılmış olup, ne var ki bu şahsa husumetin yöneltilmediği, yargılama sırasında ihbar edilen sıfatıyla davada yer aldığı görülmektedir.6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 124. maddesinin 3. ve 4. maddeleri ile; maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Diğer taraftan dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder şeklinde düzenlemeler getirmiştir. 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 124. maddesinin somut olay bakımından değerlendirilmesi, uygulanıp uygulanamayacağının tartışılması ve sonucuna göre karar verilebilmesi gerekir

Dosyanızın hakimi ile görüşmenizi öneririm, nihai sonuç hakimin takdir yetkisine bağlı görünüyor.
Old 11-09-2014, 19:38   #3
Av.Ufuk Bozoğlu

 
Varsayılan

1.Hukuk Dairesi
Esas: 2011/9604
Karar: 2011/11134
Karar Tarihi: 31.10.2011

Dava ve Karar: Taraflar arasında görülen davada;

Davacılar, ortak mirasbırakanları M. A.’ın kayden malik olduğu 4904 ada, 1 parsel sayılı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla oğlu A.’in eşi olan davalı B. A.’a ölünceye kadar bakma akdi ile temlik ettiğini, gerçekte bağış yapıldığını, ivazlı akit yapılmadığını ileri sürerek tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline olmadığı taktirde taşınmazın dava tarihindeki değerininmiras payları oranında faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini, aşamalarda ise son kayıt maliki H. S.’ın davalı ile fikir ve elbirliği içinde hareket ettiğini belirterek davaya dahil edilmesini aksi halde aleyhine açılacak dava ile birleştirilerek yargılamanın yürütülmesini istemiştir.

Davalı B. A., ölünceye kadar bakma akdinin ivazlı akitlerden olduğunu, sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirdiğini, murisin sağlığında bakım borcunun yerine getirilmediğinden bahisle bir şikayeti olmadığı gibi dava da açmadığını belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı H. S. ise; taşınmazı tapu kaydına güvenerek iktisap ettiğini, TMK’nun 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanması gerektiğini, hakkında usulüne uygun açılmış bir dava bulunmadığını bildirmiştir.

Mahkemece; muvazaa olgusunun kanıtlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar, davalılar tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi İ. A.’ın raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, muris muvazaası ile akde aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir.

Mahkemece; yapılan temlikin 01.04.1974 tarih, ½ sayılı İçtihadı birleştirme Kararı uyarınca muvazaa ile illetli olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.

Gerçekten de; akde aykırılıktan dolayı açılacak davaların miras bırakan tarafından açılması gerektiği bu yönde mirasçıların dava açmaya haklarının bulunmadığı gözetilerek mahkemece; bu isteğe hukuki netice bağlanmaması isabetlidir.

Ancak; iptal ve tescil davaları son kayıt malikine karşı açılır ve her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Eldeki dava 21.05.2010 ‘da 15.04 ‘de B.’a karşı husumet tevcih edilerek ikame edilmişse de bu saat itibariyle kendisine husumet yöneltilen davalı taşınmaz maliki değildir. Dava tarihinde davalı kayıt maliki olmadığına göre açılan davanın dinlenme olanağından söz edilemez. Dahili dava yoluyla da bir kimseye taraf sıfatı verilmesine de olanak yoktur. Ne var ki; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Yasada öngörülen hükümler usule ilişkin olup kamu düzeni ile ilgilidir. Ayrıca bu Yasanın geçici 3. maddesi 1086 sayılı HUMK’nun 427 ila 434 maddelerinin temyiz aşamasında uygulanacağını bir başka ifadeyle anılan maddeler dışındaki yasal düzenlemelerin eldeki davalara da tatbik edilmesi gerekeceğini öngörmüştür. Buna göre; dava tarih ve saatinden 24 dakika önce taşınmazın satış yoluyla temlik edilmesi ve temellük eden H.’ın davaya dahil edilerek işin esası bakımından neticeye gidilmiş olması 6100 sayılı HMK’nun 124/3 maddesi hükmüne uygundur.

Öte yandan; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. (B.K.m.511). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer.(B.K.m.514).

Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz.
Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır.(B.K.m.18). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse (örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise), bu takdirde akdin ivazlı (bedel karşılığı) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu'nun l.4.1974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur.

Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir.

Eldeki davada; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak sonuca varıldığından söz edebilme olanağı yoktur.12.05.2010 tarihinde ölen murisin yedi kızı, bir oğlu bulunmaktadır. Kızlardan beşi davacı, tek oğlu A.’in eşi mirasbırakının gelini olan B. ise davalıdır. Muris 97 yaşında ölmüştür. Ölünceye kadar davalı gelini ve onun eşi A.’le birlikte aynı çatı altında hayatını idame ettirmiş, maddi ve manevi, sosyal beşeri her türlü ihtiyacı davalı tarafından karşılanmış ve bakım koşulları yerine getirilmiştir. Esasen temlikten sonra muris, 6 yıl daha yaşamış bu süre içerisinde mirasbırakan akde aykırılıktan da bir dava açmamıştır. Ayrıca mirasbırakının davalının eşi olan oğlu A.’e yaptığı temliklere ilişkin olarak açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların kabulle sonuçlanmış olması davalıya yapılan temlikin de muvazaalı olduğunu göstermez ve karine teşkil etmez.

Öyle ise; yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde somut olaya bakıldığında; mirasbırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olmadığı kabul edilmelidir. Buna göre ikinci el konumundaki taşınmazı temellük edenin iyiniyetli olup olmadığı neticeye etkili değildir.

Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi kabul tarzı itibari ile de davalı ile ondan temellük eden H.’ın el ve işbirliği içinde oldukları kabul edildiğine göre gerek yargılama giderlerinden gerekse avukatlık ücretinden birlikte sorumlu tutulmalarının gözetilmemesi de isabetli değildir.

Sonuç: Davalıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 31.10.2011 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

***24 saat de HMK 124/3'e uygun olabilir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
dava açılmadan önce davalıların ölümü ve taraf sorunu Sinem Bakırcıoğlu Meslektaşların Soruları 7 05-02-2014 13:49
kamulaştırmasız el atma nedeniyle bedel davasından sonra kamulaştırma davası mehmet_ankara Meslektaşların Soruları 1 08-04-2012 16:26
Boşanma davasından önce tedbir hilallal Meslektaşların Soruları 1 10-03-2009 17:17
şufa ve boşanma karşılığı tapu temlikinde bedel Av.Fatih KISA Meslektaşların Soruları 7 20-03-2007 17:41


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05177808 saniyede 16 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.