Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Site Lokali Edebiyat, Müzik, Spor, Sinema, Bilgisayar.. Site üyelerimizin hukukla ilgisiz konularda sohbetleri için. [Siyaset ve din bu sitede konu dışıdır!]

Fıkra Keyfi

Yanıt
Old 10-06-2003, 12:45   #1
Admin

 
Mutlu Fıkra Keyfi

"Şiir keyfi" başlıklı konuya atfen "fıkra keyfi" başlıklı konuyu açıyorum.. (Eski arşivimden alıntıdır, o nedenle Türkçe harfler düzgün olmayabilir.)

Bir matematikçi, bir biyolog, ve bir fizikçi sokak kahvesinde oturmuslar yolun karsi tarafinda ki binaya girip çıkanları gozluyorlarmis.

Once binaya iki kisinin girdigini gormusler. Bir sure gecmis uc kisinin binadan ciktigini gormusler.

Fizikci : " Olcme hassas degildi"
Biyolog : " Uremislerdir"
Matematikci : " Simdi iceri bir kisi daha girerse bina tam olarak boş olacaktir."
Old 10-06-2003, 12:46   #2
Admin

 
Varsayılan

Amerikali bilim adamlari, ucaklarda kullanilan camlarin saglamligini test etmek icin bir makine gelistiriyorlar. Bu makine, olu tavuk firlatiyor. Firlatis hizi ve diger degerleri, ucus halinde carpan bir kus ile ayni. Ucaklarda ki camlari dogal yontemlerle test etmis oluyorlar boylece.. Bu is ingilizlerin cok ilgisini cekiyor ve trenlerde denemek uzere makineyi odunc aliyorlar. Fakat butun ayarlari yapmis olmalarina ragmen surekli butun camlar kiriliyor hatta bazen arkalara kadar gidebiliyor. Durumu makineyi ureten sirkete soylediklerine sirket yetkilileri soyle cevap veriyorlar. - Cozulmus tavuk kullanin!
Old 10-06-2003, 12:46   #3
Admin

 
Varsayılan

Italya'da Vatikan yakinlarinda bir eve gece hirsiz girmis..Hirsiz evin
icinde karanlikta ilerlerken arkasindan bir ses gelmis:
- Seni ben goruyorum. Isa da goruyor...
Hirsiz panik icinde bir koseye sinip ve farkedilmemeyi umit ederken ses
tekrar yukselmis:
- Seni ben goruyorum. Isa da goruyor...
Hirsiz sesin kendine seslendige emin olunca el fenerini acip, sesin sahibini
aramaya baslamis ve bakmis bir Papagan! Saskinlikla soylemis:
- Konusan sen miydin?
Papagan tekrar konusmus:
- Evet..
Bunun uzerine Hirsiz:
- Ama sen Papagansin!
Papagan cevap vermis:
- Evet ben Papaganim...Isa da Doberman..
Old 10-06-2003, 12:47   #4
Admin

 
Varsayılan

Amerika ile eski SSCB arasindaki soguk savasin en hareketli yillari...
Amerika, Rusya'dan istihbarat almak icin oraya bir gizli ajan gondermeye
karar veriyor. Ajan icin yuzlerce aday arasindan en iyi ozelliklere
sahip bir tanesi seciliyor.

Ajan yapilan tum testlerden mukemmel sonuclar aliyor, Ruscasi mukemmel,
hatta yerel $iveleri dahi cok iyi derecede konusabiliyor, her turlu
silahi basariyla kullanabiliyor, diplomatik yetenekleri olaganustu...

Secilen ajan haftalar suren cok zorlu egitimlere tabi tutuluyor ve
goreve hazirlaniyor.

En sonunda gorev zamani geliyor ve ajan, Rus Hava sahasina gece gizlice
giren kucuk bir ucaktan parasutle atlayarak gorevin oldugu sehire yakin
koylerden birinin civarina birakiliyor. Yere basariyla ve sessizce inen
ajan parasut ve yanindaki diger donanimi kamufle ediyor ve yaninda
getirdigi yerel giysileri giyerek civar koye dogru yola cikiyor.

Sabaha karsi havanin aydinlanmasiyla koye yaklasan ajan, tarlasina gitmek
icin yola cikan bir koyluye rastliyor ve ona yanasarak yerel aksanla ve
mukkemmel bir rusca ile gidecegi sehre nasil vasita bulabilecegini
soruyor. Koyle cevap veriyor:
- Amerikali misin?

$oka giren ve hayretler icinde kalan ajan cevap veriyor:
- Onu da nereden cikardin?

Koylunun cevabi:
- Bizim buralarda pek zenciye rastlanmaz da!
Old 10-06-2003, 12:48   #5
Admin

 
Varsayılan

Osmanlica Futbol Terimleri Sozlugu:

Krampon-ul Deccal-u Uryan:Futbolcu
Akibet-ul Huzzam: Elenme
Arafat-ul Safha: Devre arasi
Biserrefiye-i Tribun-ul Sarih: Acik tribun
Cihad-ul Kuva-yi Milliye: Milli mac
Muhendis-i Kurre-i Humayun: Teknik Direktor
Serdar-i Kuvva-ul Kurre: Takim Kaptani
Asakir-i Milliye-i Devlet-i Osmanniye: Turk Milli Takimi
Vaziyyet-ul Madara: Tarihi fark
Hezimet-ul Yarrabbi $ukur: $erefli maglubiyet
Sut-tul Minare: Havadan atilan $ut
Zamane-i Yekun-u Kurre-i Cihad: Topun oyunda kaldigi sure
Zamane-i Fuzulliye: Bo$a gecen zaman
Akibet-ul Cihad Ya Seydi!!!: Uzatma dakikalari
Vaziyyet-ul Hararet: Karambol
Seyh-ul Divan-ul Kurre-i Humayun: Futbol Federasyonu Ba$kani
Ulema-i Rezil-i Rusva: Spor yazari
Cihad-ul Reis-i Cumhurriye: Cumhurba$kanligi kupasi
Cihad-ul Vezir i Azam: Ba$bakanlik kupasi
Vaziyyet-ul Kalaba ve Istif-ul Balik-i Numerra: Numarali tribun
Muhaffezar-i Kal'a: Kaleci
Asakir-i Muhaffeza-ul Satih: Defans oyuncusu
Veled-i Ruzigar: Kanat oyuncusu
Asakir-i Saha-ul Merkezziye: Orta saha oyuncusu
Cihad-i Vallah-ul Azim: Kavga
Mufreze-i Krampon-ul Bombe: Golculer
Reis-ul Tekke-yi Kurre-i Humayunniye: Klup Ba$kani
Gariban-i Umumiye: Taraftar
Gariban-i Gurbet: Gurbetci taraftar
Bedeniyye va Sehr-i Istanbul: istanbul GSGM il Genel Muduru
Defterdar-i Cihad-ul Kurriye: Hakem
Sancaktar-i Hatt-ul Saha: Yan hakem
Sur-ul Duttutu: Hakem dudugu
Sukun-u Mahser: Yenilen gol sonrasi sessizlik
Isyan-i Garibanniye: Kotu tezahurat
Tezahur-u Cumle-i Cemaat: Toplu tezahurat
Reis-i Imam-i Cemaatiye: Amigo
Ceza-i Serriye Aman Ya Rabbi: Penalti
La Havle Ve La Kuvveten: Yenilen gol
Allaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaahhhhhh!!!: Atilan gol
Kuva-i Aliye Sehr-i Istanbulliye: Bir gol istanbul'da turu getirir mi
Old 10-06-2003, 12:50   #6
Admin

 
Varsayılan

Polis memuru yolda saga sola yalpalayarak giden araci durdurur. Sofore dogru
uzanarak "bayim" der "lutfen su tupe ufler misiniz, nefesinizi kontrol edecegiz"

Adam "ozur dilerim memur bey ama yapamam, bene astim var. O tupe uflersem ciddi bir astim krizi geciririm" der.

"Tamam, pekala o zaman benimle karakola kadar gelin kan alalim sizden"

"Onuda yapamam. Bende hemofili var, kan verirsem kanim pihtilasmaz ölürum sonra"

"O zaman idrar testi yapacagiz herhalde."

"Cok ozur dilerim memur bey ama ben seker hastasiyim. Simdi idrar yaparsam kan sekeri miktarim duser."

"Tamam o zaman arabadan disari cikin ve su beyaz serit uzerinde yuruyun."

"Olmaz yapamam memur bey."

"Neden?"

"Cunku sarhoşum."
Old 10-06-2003, 12:50   #7
Admin

 
Varsayılan

KEDI-TEREYAGI FIZIGI VE YERCEKIMININ KALDIRILMASI KONUSUNDA YAPILAN BAZI YENI CALISMALAR UZERINE...

Deneyler, supheye yer birakmayan bir aciklikla gostermistir ki, uzerine tereyagi surulmus bir dilim ekmek yere dustugunde, daima yagli tarafi alta gelir...Deney sirasinda, tereyagli ekmegin fiziksel ve kimyasal durumunda bir degisiklik olmadigindan, enerji acisindan gozlenebilecek tek sey, sistemin potansiyel enerjisindeki azalmadir. Ekmegin, tereyagli yuzu alta ya da uste gelecek sekilde dusmesi durumlarinda, kaybettigi potansiyel enerji miktari aynidir; bu yuzden olayi enerji ile aciklamak mumkun degildir. Ancak, ekmek yere yagli yuzu alta gelecek sekilde dustugunde, tereyaginin bir kismi ekmekten ayrilarak yere sacilmakta bu da sistemin entropisini onemli olcude arttirmaktadir: Yani, ekmegin yagli yuzu alta gelecek sekilde dusmesi durumunda sistemin entropisinde olusan artis, ekmegin yagli yuzu uste gelecek sekilde dusmesi durumunda sistemin entropisinde olusan artistan daha fazladir. Bu durumda, termodinamik kanunlarina uymasi icin, uzerine tereyagi surulmus bir ekmek diliminin, yere duserken, yagli tarafini alta getirmeye calisacagi aciktir. Tereyagli Ekmek Kanunu'nun ilkeleri hakkinda yaptigimiz bu hatirlatma, gunumuz fizikcilerinin yercekimini kaldirma konusunda yaptiklari calismalari daha iyi anlamamiza yardimci olacaktir. Bildigimiz gibi, baska bir fizik kanunu da; bir kedinin pencereden firlatilmasi durumunda, yukseklik ne olursa olsun, dort ayagi uzerine dusecegini soylemektedir. Bu durumda akla gelen ilk soru, bir kedinin sirtina tereyagli bir ekmek dilimi, yagli yuzu uste gelecek sekilde baglanip, kedi ve tereyagli ekmekten olusan
bu sistem pencereden atildiginda, ne olacagidir. Kedi mi dort ayagi uzerine dusecektir; yoksa, tereyagli ekmegin yagli yuzu mu yere carpacaktir?... Haylaz bir cocuk, bu deneyi sahsen yapmayi dusunebilir; ancak, sonuca bazi akil yurutmelerle ulasmak da mumkundur. Tereyagli Ekmek Kanunu, ekmegin tereyagli yuzunun yere carpmasi gerektigini acik sekilde ifade ederken; kedi aero-dinamigi, kedinin sirtustu yere dusmesinin olanaksiz oldugunu belirtmektedir. Doganin, bu ikilemi uzerine, kedi ve tereyagli ekmekten olusan sistemin, yere dusmesini saglamasi imkansizdir. Iste bu yuzden, sirtina tereyagli ekmek baglanmis bir kedi, pencereden atildiginda yere dusmez... Insanlarin hayalini asirlardir susleyen yercekimini alt etmenin sirri, iste bu sekilde cozulmustur. Tereyagli bir kedi, pencereden firlatildiginda, kedisel dondurme kuvveti ile tereyagsal cekim kuvvetinin dengelendigi belirli bir yukseklikte durur. Bu yuksekligi ekmegin uzerinden bir miktar tereyagi alarak arttirmak ya da kedinin ayaklarindan birini kopararak azaltmak mumkundur. Esasen bu teknik, gezegenler arasi yolculuk yapmayi basarmis turler tarafindan yaygin sekilde kullanilmaktadir; bir UFO'ya yaklasildiginda duyulan gurultu de milyonlarca kedinin miriltisindan baska bir sey degildir. Bu teknigin tehlikeleri de yok degildir. Kedinin tereyagli ekmegi yedigini dusunun; boyle bir durumda facia kacinilmazdir. Bu durumda kediler dort ayaklari uzerine duserler; fakat, ancak dis yuzeyleri hava ile surtunmeden dolayi ak kor haline gelmis, ici ofkeli uzaylilarla dolu, dev uzay gemisi kafalarina dusunceye kadar yasayabilirler... Bu sorunu cozmek icin, bir cok arastirma ekibi, azimle, tadi kedilerin hosuna gitmeyecek bir tereyagi gelistirmek icin calismaktadir. Fistik ezmesi oldukca umut verici gorunmekle birlikte, deneyler hala surdurulmektedir.
Old 10-06-2003, 12:53   #8
Admin

 
Varsayılan

Gerçek Olay:

Cok sayida yerel gazetenin yayinlandigi kucuk bir sahil kasabamizda, gazete sahiplerinden birinin, digeri ile arasi acilmis. Olayin sebebi de bunlardan birinin, digerinin bir yakini aleyhine tazminat davasi acmasiymis...

Davalinin yakini gazete sahibi, davaci gazete sahibini davasindan
vazgecirmek icin bir suru yol denemis, araya tanidiklar sokmus, hicbiri ise yaramamis. Aklina bir fikir gelmis: Kendi gazetesinden bir saldiri kampanyasi baslatirsa, belki diger gazete sahibi cayar, davasindan vazgecebilir diye!

Ertesi gun gazetesinde 8 sutuna manset aynen soyle bir manset atmis:
"SEN BIR HOMOSEKSUELSIN!"
Basligin altinda da bu haberin "toplumun kirlenmesini onlemek!" icin yazildigi anlatiliyormus.

Tabii ertesi gun diger gazete sahibi 8 sutuna manset baska bir haberle cevap hakkini! kullanmis:
"HOMOSEKSUEL SENSIN!"

Bunun uzerine davalinin yakini gazete sahibi bir sonraki gun, davaci meslektasinin basina kucukken nasil bir is geldigini ayrintili olarak anlatan bir yaziyi yine sekiz sutuna mansetle basmis:
"KORKMUYORSAN HAYDI MUAYENEYE!"
Yazinin altina da onemli bir not dusmeyi ihmal etmemis: "Turkiye'nin her yerinde tam tesekkullu bir hastahane de muayeneye razi misin? Ben raziyim..."

Davaci gazete sahibi bu mansete yanit vermemis. Ama konuyu degistirerek toplumu ilgilendiren(!) cok baska bir mansetle saldiriyi surdurmus:
"SEN BIR KACAKCISIN!"
Sekiz sutuna manset cekilen bu haberin iceriginde, davalinin yakini olan gazetecinin, otomobiliyle denizde bulunan bir motordaki kacakcilara sinyal verdigi iddia ediliyormus.

Bu haber uzerine isler iyice cigrindan cikmis ve duello cagrilari baslamis:
"YIGITSEN RIHTIMA GEL!"
Bu basligin yanina da kucuk bir not dusulmus: "Silahini da alabilirsin"

Ertesi gun "RIHTIM SENIN COPLUGUN!" ust basligi ile mansetten verilen yanit soyle olmus:
"ERKEKSEN SEN KILISENIN YANINA GEL!"

Medya mensuplari toplumsal(!) sorunlari bu haberlerle cozerken, gazetelerin tirajlari da tarihlerinde rastlanmadik sekilde artmis. Bu arada isin cigirindan ciktigi goren Kaymakam arabulucuk yapip, gazete sahiplerini baristirmak istemi$, olmamis. Baristirma isini bu defa Gazeteciler Cemiyetinin gedikli baskani Lutfu Agabey'e vermisler. Lutfu Agabey kendi gazetesinden, iki gazeteci meslektasina seslenerek ilimli olmalari icin
cagrida bulunmus ve kendi gazetesinden manset atmis:
"ARTIK AYIP OLUYOR BEYLER!"

Diger iki gazeteci bu haber uzerine sanki aralarinda sozlesmisler gibi, ertesi gun kendi gazetelerinde ayni basligi atarak Gazeteciler Cemiyeti'nin Gedikli baskani Lutfi Agabey'e cevap vermisler:
"SEN KARISMA LUTFI!.."
Old 11-06-2003, 10:58   #9
Batu Han

 
Varsayılan

kedi-tereyağlı ekmek paradoxune bende şunu ekleyebilirim

şimdi paradox belli.benim sorumsa kediyle tereyağlı ekmeği, önyüzleri birbirine gelecek şekilde bağlarsak nolur.bu seferde tereyağlı ekmek yüzünün yere denk gelmesi için kediyi sırt üstü düşürmeye çalışırken kedide aynı şekilde tereyağlı ekmeğin tereyağsız kısmının yere denk gelmesini sağlamaya çalışır.bu durumda nasıl bir sonuç ortaya çıkar?
aslında her iki paradox içinde kafamda bi cvp var ama körpecik beyinlerinizi kirletmek istemediğim için yazmıyorum...
Old 07-07-2003, 09:28   #10
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan Ben Yutmam :))

Sene 1993. Diyarbakır'da bulunan gazeteciler bir haberi izlemek üzere topluca otobüse binip Diyarbakır dışına çıkmaktadırlar. Otobüste 'gazeteci geyiği'nin yoğunlaştığı bir sırada önlerine 'Dur' tabelası çıkar. Kimlik denetimi vardır. Arabaya korucular dalar. Gazetecilere kim olduklarını, nereye gittiklerini, hangi gazetelerde çalıştıkların sorup kimliklerini toplar. Korucuların kimlik denetimi yaptığını gören gazeteciler matrak olsun diye basın kartı yerine bankamatiklerini verirler.

Korucu kartları güzelce inceler ve dönüp 'ben yutmam' tonundan konuşur:

"Yalancılar, beni kandırmaya mı çalışıyorsunuz, ayrı ayrı gazetelerde değil, hepiniz aynı gazetede çalışıyorsunuz."

Çünkü bankamatikler aynı bankaya aittir.


Gazeteci Evrim Alataş(Mayoz Bölünme Hikayeleri)
Old 07-07-2003, 22:16   #12
Merhaba

 
Varsayılan

Temel fıkralarını andıran bir olay.Bir Trabzonlu olarak düşündüm de, kimlik kontrolü yapan Temel olsaydı acaba ne yapardı diye.İlk aklıma gelen şöyle bir diyalog oldu.)))) " Ula uşaklar, siz peni mi kanduruyusunuz, kazeteciyuk teyisunuz ama hepunuzde panga kimluğu var, siz kazeteci teğil pangacusunuz "

Teşekkürler Sayın hykayar.
Old 12-07-2003, 07:30   #13
Refya

 
Varsayılan Fıkra Keyfi:)

Kayınvalide



Adamın birinin evinde yangın çıkmış. Komşuları yardıma koşmayıp olayı seyretmeye baılayınca iş başa düşmüş.. İlk önce oğlunu yangının içerisinden çıkarıp dışarda beklemesini söylemiş. Dalmış tekrar duman ve ateşin içerisine, kızını çıkartmış dışarıya. Sonra karısını, sonra köpeği ve kedisini. Daha sonra dışarı hiçbir şey getirmeden 3 kere daha içeri girmiş çıkmış. Onu seyreden komşularından biri sormuş: - Niçin yanan eve girip çıkıyorsun dışarı hiçbir şey getirmiyorsun?" diye. - "Kayinvalidem içeride!" demiş adam; "arada bir girip çeviriyorum!".


Deli Sınavı

Deliler hastanesinde bi gün taburcu sınavı düzenlenmiş, soruyu bilenlerin
akıllı olduğuna kanaat edilip hastaneden gönderilecekmiş
evet müthişş soru
iki kere iki 2x2=?
delilerden biri
- 64 demiş
aaa olur mu demiş doktor söyle bakiim nereden buldun 64ü
benim kendi yöntemlerimle hesapdığımda 64 çıkıyo sonuç demiş kalmış sınıfta(!)
diğer deli;
- çarşamba demiş
aaa demiş doktor çıldırcamm yaa peki sen nası buldun çarşambayı
deli "benim de kendi yöntemlerim var hesapladığımda çarşamba çıkıyo" demiş
-sıra üçüncü deliye gelmiş
4 demiş bizimki
afferim be demiş doktor
herkes de alkışlamış arkadaşını falan tam kapıdan çıkıp gidecek
doktor peki 4ü nası buldun diyince
çok kolay demiş çarşambadan 64 ü çıkardım 4 kaldı.
Old 14-07-2003, 15:56   #14
neslihanvural

 
Varsayılan

> > > >
> > > >Bir tavsan ormanda kosarken , esrar saran bir zürafa
> > > >görür.Ona :
> > > >-"Dostum Zürafa , icme bunu, sagligina zararli , kosalim form
tutalim"
> > > >der ve baslar bunlar kosmaya.
> > > >Biraz sonra kokain cekmeye hazirlanan bir fil görürler ve:
> > > >-"fil arkadasim , kokaini birak , gel bizimle kos beraber form
> > > >tutalim."
> > > >diyerek ikna eder.
> > > >Biraz kostuktan sonra kendine eroin enjekte etmeye hazirlanan aslani
> > > >görürler.
> > > >-"Sevgili aslan kardes , batirma kendine bunu , gel bizimle kos ,
> > > >sana da iyi gelir."
> > > >der ve aslan yaklasir tavsana ve yumrugunu indirir tavsanin suratina.
> > > >Digerleri saskin
> > > >-"Niye yaptin bunu , iyiligimizi istiyordu."
> > > >-"Bu salak her extacy aldiginda ormanda deli gibi kosturuyor bizi
Old 14-07-2003, 16:47   #15
Refya

 
Varsayılan :))

Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı, "adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış"; fizikçi, "adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş"; jeolog, "burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangin olasılığını azaltmayı amaçlamış"; matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış"; antropolog, "adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş". Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar., Adam cevap verir: - "Boru yetmedi."
Old 14-07-2003, 16:49   #16
Refya

 
Varsayılan :)

Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin" demiş. Deli: "Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması için onu astım!"
Old 14-07-2003, 16:56   #17
Refya

 
Varsayılan ::)

İşte Kadın Zekası

Bir kadınla bir adam ayrı ayrı arabalarında giderlerken çarpışırlar. İkisinin de arabası mahvolur ama şans eseri ikisi de hiç yara almadan kurtulur. Arabalarından sürünerek çıkarlar ve kadın adama bakıp:

"Çok ilginç! Sen erkeksin ben de kadın. Arabalarımız mahvoldu ama ikimize de hiçbir şey olmadı. Bu belki de tanışıp, dost olup, hayatımızın sonuna kadar huzur içinde birlikte yaşamamız için bir işarettir" der.

Müthiş heyecanlanan adam: "Evet, galiba haklısın" diye cevap verir şaşkınlıkla.

"Bak, arabam hurdaya döndü ama bir şişe şarap sapasağlam. Bu kesin bir işaret. Bu şarabı içip şansımızı kutlamalıyız" diye devam eden kadın, şarap şişesini adama uzatır. Adam şişeyi alır, açar ve yarısını içip kadına verir. Kadın hemen şişenin mantarını kapatıp adama geri uzatır. Bunun üstüne adam sorar:

"Sen içmeyecek misin?"

Kadın cevap verir: "Hayır, ben polisi bekleyeceğim!"
Old 17-07-2003, 16:16   #18
neslihanvural

 
Varsayılan

> >
> > Laz baba ogluna parmaklari ögretiyormus. Baslamis
> >
> > adlarini saymaya:
> >
> > Bu basparmak, bu isaret parmagi, bu orta-parmak, bu yüzük parmagi,
> >
> > bu serçe-parmak. Ögrendin mi ?
> >
> > -Ögrendim baba
> >
> > Bunun üzerine Laz baba bir yandan elini bilekten
> >
> > saga sola sallarken bir yandan da :
> >
> > -Hadi bakalim, karistiriyorum. Simdi söyle
Old 30-07-2003, 09:50   #19
Sibel

 
Varsayılan

www.denizce.com dan bir alıntı .... ))

BİTMEMİŞ SENFONİ

Önemli bir kuruluşun Yönetim Kurulu Başkanı aniden reddedemeyeceği bir yemekli toplantıya katılmak zorunda kalır. Çok severek gideceği klâsik müzik konser biletini, şirket verimliliğini yücelten, uzman kadrodan pek beğendiği bir elemanına verir.

Schubert’in “Bitmemiş Senfoni”sinin de yer aldığı programı uzman dostumuz dikkatle izledikten sonra, patronuna aşağıdaki satırları yazar:

Sayın Yönetim Kurulu Başkanım,
Falanca tarih, filânca saatte, vermiş olduğunuz davetiye sonucu, ilgili klâsik müzik konserine gidilmiştir.

Konser tam saatinde başlamıştır.

Konser öncesi yapılan akort çalışmaları, teknik destekten yoksun bulunmuştur.

Konserin bölümlerinde ve tümünde özellikle yaylı sazların, aynı hareketle, aynı notaları çaldıkları tespit edilmiştir.

Benzer durum, eş değer yoğunlukta olmamakla beraber, nefesli sazlar için de geçerlidir.

İcracıların, orkestra şefi ile iletişimleri düşüktür.
Konser tüm zamanına oranla 1/30 düzeyindedir.

Dinleyiciler üzerinde yapmış olduğum incelemelerde ise:
1. 64’lük ve 32’lik notaları kattiyen fark edemedikleri.
Hatta 16’lık notaları bile zor algıladıkları.
2. Partisyondaki tekrarların, monotonluk yarattığı, ön sıra dahil,
arka sıralara doğru artan biçimde uyuklayan dinleyicilere
rastlandığı, tespit edilmiştir.

Not:
Senfoninin bölüm aralarında, bir kısım izleyicinin yoğun biçimde alkışlaması, diğer bölümün ise alkışlayanları hayretle izlemesi, delil yetersizliğinden araştırma dışı bırakılmıştır.

SONUÇ:

Orkestranın yerel bilimsel kuruluşlarla iş birliğine getirilmesi. Akort bölümünde, garip ses çıkışlarının önlenmesi ve süre tasarrufunun sağlanması.

Partiturdan 64’lük ve 32’lik notaların kaldırılması.
Hatta 16’lık notalar dahil tümünün 8’lik notalarla değiştirilmesi.

Tekrar eden bölümlerin partisyondan çıkartılması.

Tasarruf edilen sürenin, prova ve ön çalışmalarda da uygulanıp uygulanmadığının denetimi.

Yaylılar, nefesliler ve vurmalılar, çalgılar bölümünde gerekli tensikata gidildikten sonra takım başkanlarının seçimi.

Bu başkanlardan oluşturulacak icra kurulu sayesinde ek bir tasarruf daha yapılarak orkestra şefinin işine son verilmesi.
Teknik komite olarak müşterek öneri ve kararımız olup, sayın yönetim kurulu başkanlığına saygı ile sunulur.

Önemli Not: Önerilerimizi rahmetli Schubert de dinlemiş olsaydı, konser süresi beşte birine iner ve “Bitmemiş Senfoni” mutlaka biterdi.

Bana sağlamış olduğunuz bu imkândan dolayı sizlere teşekkür eder, başarılarınızın devamını dilerim.
Saygılarımla
Old 03-11-2003, 20:35   #20
Av.Habibe YILMAZ KAYAR

 
Varsayılan

KISSADAN HİSSE

Bir işsiz Microsoft'un temizlikçi için verdiği iş ilanına başvurur. Personel şefi kısa bir iş görüşmesini takiben ve test (yer temizletme) yaptıktan sonra şunu söyler:
"-işe kabul edildin, bana e-mail adresini ver, sana başlama tarihini ve getireceğin evrakları bildireceğim".
Adam boynu bükük bir şekilde bilgisayarının ve tabii ki e-mailinin olmadığını söyler. Personel şefi bu durumda yaşayan birisi olarak düşünülemeyeceğini ve yaşamayan birisini de işe alamayacağını yüzüne vurur. Adam ne yapacağını bilmez ve kırgın bir şekilde ve cebinde sadece 10$ ile dışarı çıkar. Hale gidip 10 kg domates almaya karar verir, kapı kapı dolaşarak domatesleri satar ve sermayesini iki katına çıkarır. Bu işi üç kere daha yapar ve sermayesini 160 $'a yükseltir. Artşk bu şekilde yaşamını devam ettirebileceğine kanaat getirir. Her sabah evinden biraz daha erken çıkar ve daha geç döner. Her gün parasını katlamakla meşguldür. Kısa bir zaman sonra bir el arabası satın alır, daha sonra bunu bir kamyonla değiştirir. Bir süre sonra bir sevkiyat filosunun sahibidir artık. 5 yıl sonra adam ABD'nin en büyük gıda distribütörü olmustur. Artık ailesini, gelecegini düsünür ve bir hayat sigortasına başvurur. Görüşmenin sonunda sigortacı teklifini göndermek üzere e-mail adresini ister.Adam e-mail adresinin olmadığını söyleyince sigortacı şöyle der:
"-Çok tuhaf, bir e-mailiniz olmadan böyle bir imparatorluk kurmuşsunuz, hele bir de e-mailiniz olsaydı ne olurdunuz kimbilir.."
Adam düşünür ve şöyle cevap verir:
"- Microsoft'da temizlikçi olurdum."
Kıssadan hisse no.1: İnternet yaşam için bir çözüm değildir.
Kıssadan hisse no.2: Eğer e-mailin yoksa ve çok çalışırsan $ milyoneri olabilirsin.
Kıssadan hisse no.3: Eğer bu mesaji e-mail ile aldıysan, temizlikçi olma olasılığın $ milyoneri olmana göre daha yüksek.
Hayırlı İşler
Not: Bu e-maile cevap verme, ben gidiyorum domates satmaya...
Old 12-11-2003, 10:11   #21
Refya

 
Varsayılan

Üçüncü Boğaz (Fıkra)

Üçüncü Boğaz Köprüsünün yapım işini Japon, Amerikan ve Türklerden
oluşan bir konsorsiyum almış. Tam açılışın yapılacağı
sırada kurdele kesilirken köprü büyük bir gürültüyle yıkılmış.
Japon: 'Gitti bütün emeklerim, mahvoldu kumlarım' diyerek
harakiri yapmış.
Amerikalı: 'Gitti çeliklerim, tonlarca çelik yıkıldı' diyerek
tabancasını çekip intihar etmiş.
Tüm bunları izleyen Türk müteahhit de derin bir 'Oh!' çekerek
yanındakilere dönmüş: 'İyi ki çimento koymamışım, yoksa bunlar
gibi mahvolurdum'...




Borcunu Ödeyecek

Yargıç temele sormuş :
Davacıya borcunu bir türlü ödemiyorsun. Neden?
Temel boynunu büker. "Vereceğum vermesine de bana
üç ay mühlet ver diyorum, vermiyor.
Üç yıldır beni oyalıyor."
Old 10-01-2004, 14:09   #22
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

Karadenizli uçuruma düşmüş ama düşer düşmez bir dal bulmuş tutunmuş.

Akşama kadar bağırmış :
-Kimse yok miiii ? ... Kimse yok miiii?.... Kimse yok miii ?........

Kolları yorulmuş. Dal çatırdamaya başlamış. Ve sonunda bir ses duymuş:
-Yoruldun değil mi ?
-Sen kimsin ? Nerdesin ?
-Ben Allah'ım.. Her yerdeyim. Seni sabahtan beri izliyorum. Çok yoruldun ama bir kez olsun bana isyan etmedin. Sen benim sevgili kulumsun . Hadi bırak artık o dalı da seni cennetime alayım ....

Karadenizli bir an düşünmüş; sonra yine bağırmaya başlamış:

- Başka kimse yok miii ? Başka kimse yok miiii ??
Old 10-01-2004, 23:09   #23
Armağan Konyalı

 
Varsayılan

KADIN: SACIMI KESTIREYIM MI?

ERKEK: OLUR.

K: AMA KIYAMIYORUM.

E: OYLEYSE KESTIRME.

K: CANIM DEGISIKLIK ISTIYOR...

E: O HALDE KESTIR.

K: BANA AKIL VERMEYI BIRAK, DELILERE VERIR GIBI!

E: EGER NASIL HOSUMA GITTIGINI BILMEK ISTIYORSAN, SANA DERIM KI: UZUN SACLI. BUNU BILIYORSUN.

K: BENI TANIDIGINDA KISAYDI.

E: VE SANA TAM OLARAK NE DEDIGIMI DE HATIRLIYORUM: "NE GUZEL OLURDUN UZUN SACLA."

K: AMA HERKES KESMEMI SOYLUYOR.

E: O ZAMAN YARIN KUAFORE GIT VE SIMDI ALLAH RIZASI ICIN BIRAK UYUYAYIM LUTFEN.

K: PEKI NASIL KESTIREYIM? KAT KAT MI, YOKSA PERCEMLI MI?

E: KAT KAT.

K: BANA YAKISACAGINI SANMIYORUM CUNKU SACIM COK DUZ.

E: O ZAMAN PERCEMLI OLSUN.

K: COK YORUCU.

E: YORDUGU ZAMAN TEKRAR KESTIRIRSIN.

K: O ZAMAN ASLA UZATMAM.

E: UZATMAK ISTIYORSAN KESTIRME GUZELIM.

K: BANA GUZELIM DEME!!!!

E: ?!?!?!?!?

gönderenin notu : (bitmedi ama neyse ..... )
Old 09-11-2004, 16:11   #24
ŞEN ÇELİK

 
Varsayılan

Biri genç öteki yaşlı iki bayan aralarında sohbet ediyorlardı.Genç kadın ''evlenmek üzereyim'' dedi.''Siz ise uzun süredir evlisiniz.Bu kadar zamandır eşinizle uyum içinde nasıl geçinebildiniz?''
Yaşlı kadın gülümseyerek,''Gerçekten çok kolay '' dedi.''İş bölümü yaptık.Ben önemsiz şeylerle,o da önemli işlerle ilgileniyor.''Bu yanıt üzerine genç kadın meraklanarak,''Bana örnek verirmisiniz ? ''diye sordu.
Örneğin dedi yaşlı kadın,''Gelirimizi nasıl harcayacağımızla,çocukların hangi okula gideceğiyle,taşınıp taşınmayacağımızla ve nerede oturacağımızla ben ilgileniyorum.''
Genç kadın şaşırarak,''Peki eşiniz nelerle ilgileniyor?'' diye sordu.
Yaşlı kadın ,''Büyük işlerle'' diye yanıt verdi.''Örneğin,Avrupa Birliğine katılmalı mıyız ,katılmamalı mıyız,öncelik hangi reformlara verilmelidir gibi konularla.....''
Old 09-11-2004, 17:15   #25
ragıp

 
Varsayılan

Bush ölmüs, cehenneme gitmis.
Zebanibasi "Tamam" demis, "Amerikadan
gelenler için özel bölmemiz var.
Ama üç kisilik. Hepsi de dolu. sansi senin olacak.
Birini affet, yerine sen geç."
Bush ilk hücreye girmis, bakmis Nixon
Basinda da bir Vietnamli onu kamsiliyor.
"Benim saten biraz omuzum agriyor, tas kiramam".
Ikinci hücrede, Babasi Bush'u bulmus.
Irak savası ardından
peytrole bulanmis Körfez suyundan bir havuza daliyor
tam çikinca bir daha dalmak zorunda kaliyor.
"benim yüzmeyle aram öteden beri iyi degildir."
Üçüncü hücrede Clinton varmis.
bir yataga sirtüstü Isa vaziyetinde baglanmis
çiplak, Monica'da yatakta ve Clintona'a
en iyi bildigi isi yapiyor.
Bush'un agzi kulaklarina varmis,
"Tamam" demis, "Bu cezayi kabul ediyorum".
Zebanibasi bir tuhaf bakmis,
"Emin misin?" diye sormus.
"Eminim" demis Bush.
"Sen bilirsin" diye kafasini sallamis Zebani
sonra hücrenin kapisini açip bagirmis:
"Tamam Monica, serbestsin!"
Old 10-11-2004, 10:34   #26
ŞEN ÇELİK

 
Varsayılan

Orkestra gecelik programına başlarken şef,sanatçıyı yanına çağırdı,''Dinle'' dedi.''Bu gece yine April in Paris'le başlayacağız.İlk iki mezuru iki nota geriden izleyeceksin,sonraki sekiz mezurda nedeni anlaşılmaz bir hızla 6 nota öne geçeceksin.Orkestra seni yakalamaya çalışırken sen birden allegroya geçip son iki mezurda şarkı sözlerini yutarak ''Na ,na,naa'' falan diyerek parçayı bitireceksin.Tamam mı? ''
Sanatçı 'Durun bir dakika ''diyerek itiraz etti ve ''Prova yapmadan böyle bir şeyi beceremem ' dedi.
Şef gayet sakin ''Neden'' diye sordu.''İki haftadır her gece inatla pekala beceriyorsun ya!.....''
Old 10-11-2004, 15:34   #27
ragıp

 
Varsayılan

Evlenme hazirligi icinde olan bir çift trafik
kazasinda ölüp cennete g iderler. Damat adayi durumu
gorevli melege anlatarak evlenip
evlenemeyeceklerini sordu. "Bir bakayim" dedi
görevli melek. Aradan 3 ay gectikten sonra
gorevli melek magdur cifte sevincli haberi vermek
için "Hersey ayarlandi. Sizi evlendirebiliriz"
dedi.
"Sey... Biz dusundukde,Acaba evliligimiz yurumezse
bizi bosayabilirmisiniz ?" dedi damat adayi.
Gorevli melek gok gürültüsü sesiyle son derece
kizgin bir sekilde;

"Siz Manyak misiniz ??? Cennette bir imam
bulabilmek icin 3 ayimi verdim.
Avukat bulmak ne kadar surer tahmin
edebiliyormusunuz?"...
Old 15-11-2004, 20:07   #28
ŞEN ÇELİK

 
Varsayılan

Zengin bir adam ölümüne yakın,biri doktor,biri papaz,öteki avukat üç yakın arkadaşını yanına çağırdı ve bir ricada bulundu.
''Üçyüzbin dolarlık bir tasarrufum var'' dedi.''Bunu yanımda öteki dünyaya götürmek istiyorum.Ama kimseye de güvenemiyorum.Size şimdi 100'er bin dolar vereceğim.Bu paraları ne olur ben gömülürken kefenimin iç cebine koyuverin''
Gün geldi ve adam öldü.Üç arkadaş verdikleri sözü yerine getirdiler.Bir süre sonra doktor vicdan azabına yakalandı.Öteki iki arkadaşını çağırdı ve onlara itirafta bulundu:
''Hastahanenin çok acil gereksinimi vardı'' dedi.''Onun için 100 bin doların 20 bin dolarını hastaneye harcadım,kefene 80 bin dolar koydum''
Papaz da söze başladı:
''Maalesef ben de aynı günahı işledim'' dedi.''Paranın yarısını kilisenin inşaatına ayırdım.Kefenin cebine 50 bin dolar koydum.''
Avukat ise arkadaşlarının aksine rahat bir tavır takındı:
''Ben sözümü aynen yerine getirdim'' dedi.''Kefenin cebine 100 bin dolarlık çek koydum.''
Old 19-11-2004, 14:37   #29
nursel citil

 
Varsayılan

At Kendini

Öbür dünyaya gelenler sıraya sokuluyor, uygun adim yürüyüşle sırat köprüsü
başına sevkediliyordu.Başmelek Saint Pierre, gelen bir grup erkeğe "Dur!..."
buyruğunu verdikten sonra :
- Karısını aldatanlar kendilerini buradan aşağıya, cehenneme atsınlar! dedi.
Gelenlerin hepsi kendini attı, bir kişi kaldı.
Saint Pierre ona döndü :
- Hey sen! Sağır numarasi yapma!.. At kendini sende!..
Old 19-11-2004, 17:36   #30
ŞEN ÇELİK

 
Varsayılan

Arkadaşının sandalıyla balık tutmaya çıkan bir bankacı dengesini kaybetti ve denize düştü.
Arkadaşı cankurtaran simidi atmaya hazırlanırken,sesinin tam gücüyle bağırarak ona yardımcı olmaya çalıştı.''Hiçbir girişimde bulunmadan kendini bir süre dalgalara bırakmayı denermisin lütfen''
Denizdeki bankacı can havliyle bağırdı,''Elbette ama'' dedi şimdi iş konuşacak zaman mı allahaşkına.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 2 (0 Site Üyesi ve 2 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Fıkra Gibi Tüketici Şikayetleri Av.Ceylan Pala Karadağ Tüketicinin Korunması Hukuku Çalışma Grubu 0 26-09-2006 12:31
Fıkra:) buketoz Site Lokali 4 22-03-2004 00:13
Fıkra - Çok Güldüm Batu Han Site Lokali 0 28-02-2003 19:45
Bir De Fıkra Cest la vie Site Lokali 0 24-03-2002 23:26
ANAYASA m. 38/ 7 son fıkra Av. Hulusi METİN Hukuk Sohbetleri 0 10-02-2002 14:18


THS Sunucusu bu sayfayı 0,05231905 saniyede 14 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.