Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Taksim Davası-Taksim Senedinin Zamanaşımı

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 23-05-2013, 10:36   #1
altiokebru

 
Varsayılan Taksim Davası-Taksim Senedinin Zamanaşımı

Sayın Meslektaşlarım,çalıştığım bir dosya ile ilgili bir başka başlık altında tartışılan konuya dahi oldum ancak güncel "meslektaşların soruları" arasında göremeyince biraz da acil olduğundan ayrı bir konu açmak zarureti doğdu. İlgili başlık altında üyelerden Sayın Vardar, bir Yargıtay kararı paylaşmış,taksim senedinin uygulanması ile ilgili zamanaşımı süresine değinen. Ancak olayın özelliklerini de aktararak şu konuda fikirlerinizi almak istedim; MUrisin ölümünden sonra 1965 yılında çocukları(üç çocuk) ve eşi bir taksim senedi yapmışlar. Zaman içinde herkes senede göre kendine ait yerleri kullanagelmiş.Ancak senede göre tapuya tam anlamı ile bir tescil talep edilememiş.İhtiyaç duydukça sanıyorum, taksim senedine konu bir kısım yerlerle ilgili senedi dayanak göstererek tapu iptali ve tescil davası açılıp bir kısım yerin senede uygun olarak hak sahibi adına tescili sağlanmış, zira çocuklardan biri taksim senedinin uygulanmasına yanaşmamış. Açılan ilk tapu iptali ve tescil davası 1975 senesinde,anne tarafından kızına açılmış ve kazanılmış. Yargıtayın da onadığı kararda, taksim senedinin kız tarafından bir takım gerekçelerle iddia edilenin aksine geçerliliği kabul edilmiş.Daha sonra 1986 yılında çocuklardan biri diğer çocuklara karşı dava açıp babaları adına olan tapunun iptali ile kendi adına tescil isteyip davayı kazanmış.Bu davada da önceki karardan ve kararda taksim senedinin geçerliliğinin tespit edildiğinden bahsetmiş.Son olarak yine bir parça taşınmaza ilişkin aynı kardeş 2009 yılında tapu iptali istemiş ancak bu dava kadastro tespitinin 24.08.1976 tarihinde kesinleştiği ve bunun üzerinden 10 yıllık zamanaşımı süresi geçtiği için reddedilip Yargıtayca karar onanmış.Bu arada anne de ölmüş.Biz taksim senedinin uygulanması, senet gereği herkesin kendine ait yerin tapusuna kavuşması için bir dava açmak istiyoruz. Kalan mirasçılardan ikisi bunu istiyor, kız kardeş yine buna yanaşmıyor.Öncelikle aynı taksim senedine ilişkin olduğu için tek bir dava ile talepte bulunabileceğimi düşünüyorum.Ancak artık tapu iptali tescil davası açmak mümkün görünmüyor.Taksim senedi doğrultusunda herkesin kendine düşen taşınmazı fiili kullanımı taksim yapılalı beri uzun yıllar devam edegelmiş.Mirasçılar taksim senedi kendilerine isabet eden ancak fiilen kendi kullanmadıkları tarla gibi taşınmazları da icara verip kirasını yine kendileri alıyorlar. Yani az aşağıya ekleyeceğim Sayın Vardar'ın yayınladığı karardaki, zamanaşımının işlememesini sağlayacak zilyetlik koşulunun gerçekleşmiş olacağını düşünüyorum. Taksim sözleşmesinin geçerliliği ile ilgili 10 yıllık zamanaşımı süresinin ileri sürülmesi halinde fiili kullanım ve zilyetliği ileri sürerek sonuca ulaşabilir miyiz, karşılaşacağım başkaca sorunlar neler olabilir, öngörü ve fikirlerinizi paylaşırsanız çok sevinirim.Şimdiden teşekkür ederim.Saygılar

Sn.Ergün Vardar'ın Paylaştığı Karar:
T.C. YARGITAY
2.Hukuk Dairesi
Esas: 1998/11795
Karar: 1998/13642
Karar Tarihi: 15.12.1998
ÖZET: Taksim sözleşmesi tapu siciline tescil edilmedikçe paydaşların mülkiyetini lehtara geçirmez. Bu akit iltizamı bir akit olup, ifa isteme hakkı doğurur ve 10 yıllık zamanaşımına tabidir. Bu süre ferağ elinde bulunan taşınmaz yonünden bu sebeple zamanaşımı işlemez.
(743 S. K. m. 5, 611, 633, 634) (818 SK m.125) (Tapu Sicil Tüzüğü m. 19)
Dava: Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkeemece verilen hükmün temyizen mürafaa icrası suretiyle tetkiki istenilmekle duruşma için tayin olunan bugün "temyiz edenler vekili avukat N.Ç. geldi. Karşı taraf tebligata rağmen gelmediler. Gelenin konuşması dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için duruşmadan sonraya bırakılması uygun görüldü. Bugün dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği görüşülüp düşünüldü:

Karar: Taksim sözleşmesi hukuksal niteliği itibariyle bir borç doğurucu işlemdir. Sözleşmelerin doğumuna, ifasına ve sona ermesine ilişkin Borçlar Hukuku kurallarına tabidir (MK mad.5, MK mad. 611).Medeni Kanun'un miras yolu ile kazanılması hükümleri miras bırakanın ölümü ile ona ait taşınmazların mirasçılara intikali ile ilgili olup, mirasçılar arasında taksim yoluyla iktisap haline uygulanamaz. Zira yasada bu hal tescilsiz iktisap hali olarak öngörülmemiştir.

Tapu Sicil Tüzüğü'nün 19. maddesi tapuda yapılacak tescillerde tapu memurunun ne şekilde hareket edeceğine, hangi belgeleri arayacağına ilişkin olup, mülkiyetin iktisap anına dair değildir. Bu anı Medeni Kanun'un 633. maddesi gayrimenkul mülkiyetinin kazanılması için tapu siciline kayıt şarttır, şeklinde açıkça belirtilmiştir. Medeni Kanun'un 634. maddesi mülkiyeti nakleden akitlere aittir. Taksim mukavelesi mülkiyeti nakleden bir akit sayılamaz. Bu akit iltizami bir borç ilişkisini doğurur. Borç ilişkisinden doğan ifayı talep hakkı belli bir sürenin geçmesi nedeniyle zaman aşımına uğrayabilir. Borçlar Kanunumuz zaman aşımını borcu sona erdiren sebepler arasında saymıştır.

Miras taksim sözleşmelerinden doğan borçlar için kanunda özel bir zaman aşımı öngörülmediğinden 10 yıllık zaman aşımına tabidir (BK mad. 125). Zaman aşımını kesen ve durduran nedenlere ilişkin hükümler miras taksim sözleşmeleri için de geçerlidir.

Miras taksim sözleşmesinde zaman aşımının başlangıcını taşınmaz mal satış vaatleinde olduğu gibi ferağ ümidinin kesildiği an olarak kabul etmek gerekir. öyle ise miras taksim sözleşmesi ile mirasçılara verilmesi kararlaştırılan taşınmaz mallar üzerinde taksim sözleşmesine uygun olarak zilyetlik kurulmuşsa zaman aşımı işlemez.

Bu durumda dava konusu 13 sayılı parsele ait kadastro beyannamesi, tutanağı ve dosyası getirtilip, kadastro tespit tarihi belirlenip, payların teşkilinden sonra taksim sözleşmesine uygun olarak zilyetliğin kurulup kurulmadığını araştırmak, bütün bu deliller birlikte değerlendirilerek zaman aşımının geçip geçmediğini tespit etmek gerekirken, işaret edilen yönler üzerinde durulmadan, sözleşme tarihi itibariyle zaman aşımının gerçekleştiğini kabul etmek usul ve yasaya aykırıdır.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, duruşma için takdir olunan 20.000.000 lira vekalet ücretinin davalılardan alınıp davacılara verilmesine, temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 15.12.1998 tarihinde, oybirliği ile karar verildi.
Old 05-04-2018, 12:52   #2
av.tugbakececi

 
Varsayılan

sayın meslektaşım bu dosya da nasıl bir yol izlediniz acaba? şuan benim elimde de buna benzer bir dosya var, zamanaşımı hangi aşamada başlamış oluyor, kesin bir sonuca ulaşamadım. yardımcı olursanız sevinirim.


hayırlı günler..
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Ortaklığın Giderilmesi davası mı Taksim Sözleşmesi Uyarınca Tescil Davası mı? condictio_certi Meslektaşların Soruları 1 23-05-2013 10:54
Miras nedeniyle tenkis davası mı taksim davası mı ? alfredi Meslektaşların Soruları 3 10-10-2010 21:29
Şufa Davası - Fiili Taksim avnihat Meslektaşların Soruları 1 10-04-2010 22:15
taksim davası açmadan paydaş aleyhine ecrimisil davası açılabilirmi -betül- Meslektaşların Soruları 4 29-07-2009 13:44
ortaklığın giderilmesi davası ve taksim sözleşmesi av.ersen Meslektaşların Soruları 3 26-04-2009 12:52


THS Sunucusu bu sayfayı 0,03419590 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.