Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Akdi faiz olması durumunda bunun uygulanması gerektiğine ilişkin yargutay kararı

Yanıt
Old 14-10-2008, 17:05   #1
Av. Muzaffer ERDOĞAN

 
Varsayılan Akdi faiz olması durumunda bunun uygulanması gerektiğine ilişkin yargutay kararı

Arkadaşlar yasada akdi faiz olması halinde öncelikle bunun uygulanması gerektiğine ilişkin bir çok hüküm var.

Ben çok açık yargıtay kararları da anımsıyorum. Ancak ya dikkatsizliğimden ya da talihsizliğimden bulamadım.

Yardımcı olabilecek arkadaşlar olursa sevinirim.

Şimdiden teşekkürler.
Old 14-10-2008, 18:01   #2
Av.Suat Ergin

 
Varsayılan

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU
E. 2002/19-266
K. 2002/264
T. 10.4.2002
• İTİRAZIN İPTALİ ( Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesi -Borcun Ödenmemesi Üzerine Hesabın Kat Edilerek Takibe Geçilmesi/İtiraz )
• KREDİ KARTI ÜYELİK SÖZLEŞMESİ ( Borcun Ödenmemesi Üzerine Hesabın Kat Edilerek Takibe Geçilmesi/İtiraz - Kat İhtarının Borçluya Usulüne Uygun Tebliğ Edilmemesi )
• İCRA İNKAR TAZMİNATI ( Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesinin Borcun Ödenmemesi Üzerine Hesabın Kat Edildikten Sonra Takibe Geçilmesi - İtiraz )
• USÜLSÜZ TEBLİGAT ( Kredi Kartı Borcunun Ödenmemesi Üzerine Kat İhtarı - Hangi Faizin Ne Kadar Yürütüleceğinin Tespitinin Gerekmesi )
• TEMERRÜT FAİZİ ( Kredi Kartı Üyelik Sözleşmesinin Borcun Ödenmemesi Üzerine Hesap Kat Edildikten Sonra Takibe Geçilmesi - Kat İhtarının Borçluya Usulüne Uygun Tebliğ Edilmemesi )
• AKTİ FAİZ ( Borcun Kaynağına Göre Yapılan Ayrım İçerisinde Yer Alması ve Taraflar Arasında Miktarı Kararlaştırılan ve Borcun Doğduğu Tarihten İtibaren İşlemeye Başlayan Faiz Olması )
2004/m.67
818/m.19,20
ÖZET : Bankalar tarafından normları önceden hazırlanıp kredi taleplisinin kabulü sonucu birlikte imzalanmak suretiyle akdedilen kredi sözleşmelerindeki hükümler kanunun tayin ettiği sınırlar içinde olmak koşulu ile tarafları bağlayıcı kabul edilir.

Temerrüt faizi en basit tanımlamasıyla para borcunu ödemede geciken borçlunun gecikme müddeti için alacaklıya ödemesi gereken faizi ifade eder. En önemli unsuru temerrüt olgusunun varlığıdır. Akdi faiz ise borcun kaynağına göre yapılan ayrım içerisinde yer alır ve genel ifadeyle taraflar arasında miktarı kararlaştırılan ve borcun doğduğu tarihten itibaren işlemeye başlayan faizdir. Bu faiz türünün kaynağı akit diğer söyleyişle sözleşme olup, hakkın kötüye kullanılmaması kaydıyla serbestçe kararlaştırılabilir.

Yanlar arasındaki kredi sözleşmesine bağlı olarak hesabın katı, sözleşmenin feshi anlamındadır. Ne var ki kat ihtarının borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği dosya kapsamı ile sabit olduğuna göre taraflar arasındaki sözleşmenin takip tarihine kadar ayakta olduğunun kabulü gerekir. Bunun sonucu olarak da alacaklı bankanın hesabın kat tarihinden takip tarihine kadarki dönem için akdi faiz talep etme olanağı bulunmaktadır. Yine takip talebinde istenen faizin direnim ( temerrüt )faizi olarak adlandırılması tek başına kat ihtarının tebliğ edilmemesi nedeniyle kat işleminden ancak takip ile haberdar olan borçludan aradaki dönem için akdi faiz istenmesine engel teşkil etmemelidir.

DAVA : Taraflar arasındaki "itirazın iptali" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy Asliye 2. Ticaret Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 10.03.2000 gün ve 1999/455-2000/213 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 14.12.2000 gün ve 6096-8681 sayılı ilamı ile,

( ... Davacı vekili, müvekkili banka ile davalı arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildikten sonra, ihtar çekilip takibe geçildiğini, itiraz nedeni ile takibin durduğunu belirterek, haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep dava etmiştir.

Davalı davaya cevap vermeyip, yargılamaya katılmamıştır.

Mahkemece uzman bilirkişi kurulundan rapor alınmış ve davalıya ihtarname tebliğ edilmemesi nedeniyle, davacı bankanın takip tarihine kadar temerrüt faizi ve bu faizin gider vergisini talep edemeyeceği davacı alacağının 27.4.1998 hesap ekstra tarihi itibariyle 223.683.569 TL. olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalının itirazının bu miktar üzerinden iptali ile takibin devamına takip tarihinden itibaren %240 temerrüt faizi uygulanmasına davacı yararına 89.473.428 TL. icra inkar tazminatına karar verilmiş, hüküm davacı banka vekilince temyiz edilmiştir.

Davacı banka 22.5.1998 tarihinde kredi hesabını kat ederek davalı borçluya ihtarname keşide etmiş ise de tebliğ edilememiştir.Bu durumda davacı bankanın kat tarihinden takip tarihine kadar akdi faiz talep edebileceği gözetilmeden bu döneme ilişkin faiz talebinin reddinde isabet görülmemiştir.. )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

KARAR : Davacı banka vekili, müvekkili ile davalı arasında kredi kartı üyelik sözleşmesi imzalandığını, borcun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildikten sonra davalıya ihtar gönderilerek takibe geçildiğini, davalının haksız itirazı nedeniyle takibin durduğunu, bu haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.

Davalı duruşmaya gelmemiş, delil ve cevap da bildirmemiştir.

Mahkemece; "Davacı banka ile davalı arasında kredi kartı sözleşmesi mevcut olup, davalının davacı bankaya borçlu olduğu, mahkemece benimsenen bilirkişi raporu ile davacı banka talebinin 304.300.852 TL olmasına karşın davalının bankaya olan borcunun hesap ekstra tarihi olan 27.4.1998 tarihinde 263.809.983 TL olduğu belirlenmiş ise de davacı banka tarafından gönderilen ihtarnamenin davalı borçluya tebliğ edilmediği dolayısıyla icra takip tarihine kadar davacı bankanın davalıdan temerrüt faizi ve bu faizin gider vergisini talep edemeyeceği" gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 223.683.569 TL miktar üzerinden davanın kabulüne davalının itirazının bu miktar üzerinden iptali ile takibin devamına, takip tarihinden itibaren %240 temerrüt faizi uygulanmasına davacı yararına 89.473.428 TL.icra inkar tazminatına hükmedilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiş, hüküm davacı banka vekilince temyiz edilmiştir.

Özel Daire; "Davacı banka 22.5.1998 tarihinde kredi hesabını kat ederek davalı borçluya ihtarname keşide etmiş ise de tebliğ edilememiştir.Bu durumda davacı bankanın kat tarihinden takip tarihine kadar akdi faiz talep edebileceği gözetilmeden bu döneme ilişkin faiz talebinin reddinde isabet görülmemiştir." Gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

Mahkemece "Davacının talebinin akdi faiz değil direnim faizi olduğu, oysa icra takip tarihi itibarıyla hak kazandığı asıl alacağı ile ilgili olarak, davalı borçluyu icra takibinden önce direnime düşürmediği ve bu sebeple takip tarihine kadar birikmiş direnim faizine ve faizin gider vergisine hak kazanmadığı, ancak icra takip tarihinden başlayarak direnim faizine ve de gider vergisine hak kazanabileceği " Gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir. Hükmü davacı vekili reddedilen kısım yönünden temyiz etmektedir.

Dava, İİK.nun 67.maddesine dayalı itirazın iptali isteğine ilişkindir.

Öncelikle ifade etmek gerekir ki , davalı borçlunun borcunu ödemediği, hesabın alacaklı banka tarafından kat edildiği ve davalı borçluya davacı alacaklı tarafından gönderilen ihtarnamenin usulüne uygun tebliğ edilmediği konularında yerel mahkeme ve özel daire arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır.

Uyuşmazlık; kat ihtarının borçluya tebliğ edilmemesi durumunda alacaklı bankanın hesabın kat tarihinden takip tarihine kadar faiz talep edip edemeyeceği, bunun hangi faiz türü olması gerektiği noktasındadır.

Gerçekten de, Davacı davalı banka ile aralarında düzenlenen 24.06.1997 tarihli kredi kartı üyelik sözleşmesi gereği kullanarak borçlandığı miktarı alacaklı bankaya ödememiş ve banka tarafından hesap 22.05.1998 tarihinde kat edilmiştir. Davacı alacaklı tarafından Gebze 6. noterliğinden 22.05.1998 gün ve 21538 yevmiye sayılı davalıya muhatap ihtarnamesinde kredi kartı hesabının 22.05.1998 tarihi itibariyle katedilerek sözleşmenin feshedildiği, bu tarihteki borcun 247.198.114 TL olduğu, vs. bildirilmiş, bu ihtarname ekinde hesap özeti de gönderilmiş, muhatap adresten ayrıldığından muhatabına tebliğ edilememiştir.

Şu durumda ihtarname usulünce tebliğ edilmediğinden direnim faizi uygulanmasına olanak bulunmadığı açıktır. Bu konu yerel mahkemenin de kabulündedir. Ne var ki bu dönem için taraflar arasındaki kredi ilişkisinin ayakta olup olmadığı, dolayısıyla akdi faizin uygulanmasına olanak bulunup bulunmadığı mahkemece irdelenmemiştir.

Belirtmekte yarar vardır ki, bankalar tarafından normları önceden hazırlanıp kredi taleplisinin kabulü sonucu birlikte imzalanmak suretiyle akdedilen kredi sözleşmelerindeki hükümler kanunun tayin ettiği sınırlar içinde olmak koşulu ile tarafları bağlayıcı kabul edilir. Özel hukuk ilişkilerindeki sözleşme özgürlüğü kuralı, Borçlar Kanununun 19. ve 20. maddelerinde ifadesini bulan iki ayrı koşulla sınırlandırılmıştır. Bu açıdan bakıldığında borçlunun itirazı taraflar arasındaki sözleşmenin hukuksal niteliğine yönelik olmayıp , salt sözleşme nedeniyle hesaplanması gereken borcun miktarınadır. Taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin hukuken geçersizliği yönünde bir savunma getirilmemiştir. O halde uyuşmazlıkta sözleşme hükümlerinin uygulanacağında kuşku bulunmamaktadır.

Bu bağlamda ; temerrüt faizi ve akdi faiz üzerinde durulmasında da yarar vardır. Temerrüt faizi en basit tanımlamasıyla para borcunu ödemede geciken borçlunun gecikme müddeti için alacaklıya ödemesi gereken faizi ifade eder.En önemli unsuru temerrüt olgusunun varlığıdır. Akdi faiz ise borcun kaynağına göre yapılan ayrım içerisinde yer alır ve genel ifadeyle taraflar arasında miktarı kararlaştırılan ve borcun doğduğu tarihten itibaren işlemeye başlayan faizdir. Bu faiz türünün kaynağı akit diğer söyleyişle sözleşme olup, hakkın kötüye kullanılmaması kaydıyla serbestçe kararlaştırılabilir. Taraflar arasındaki sözleşmenin 9. maddesinde de buna ilişkin düzenleme getirilmiş, 15. maddesinde ise sözleşmenin feshi durumundaki işlemler açıklanmıştır.

Diğer taraftan, yanlar arasındaki kredi sözleşmesine bağlı olarak hesabın katı, sözleşmenin feshi anlamındadır. Ne var ki kat ihtarının borçluya usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği dosya kapsamı ile sabit olduğuna göre taraflar arasındaki sözleşmenin takip tarihine kadar ayakta olduğunun kabulü gerekir. Bunun sonucu olarak da alacaklı bankanın hesabın kat tarihinden takip tarihine kadarki dönem için akdi faiz talep etme olanağı bulunmaktadır. Yine takip talebinde istenen faizin direnim ( temerrüt )faizi olarak adlandırılması tek başına kat ihtarının tebliğ edilmemesi nedeniyle kat işleminden ancak takip ile haberdar olan borçludan aradaki dönem için akdi faiz istenmesine engel teşkil etmemelidir.

Daha açık bir ifadeyle; Bankanın hesabın kat edildiğine ve asıl alacağın o zamana kadar işlemiş akdi faiziyle birlikte hesaplandığı miktarın ödenmesi gerektiğine ilişkin ihtarnamesi borçluya tebliğ edilemediğine, sözleşmede temerrüt için ihtarın aranmadığına ilişkin özel bir hüküm de bulunmadığına göre borçlu temerrüde düşmüş kabul edilemeyeceğinden alacaklının isteyebileceği faiz elbette temerrüt faizi değildir. Kat tarihinden takip tarihine kadar ayakta olan sözleşmede tarafların kararlaştırdığı faizin uygulanacağında kuşku bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya olup direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının yukarıda ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 10.04.2002 gününde oybirliği ile kara
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 
Konu Araçları Konu İçinde Arama
Konu İçinde Arama:

Detaylı Arama
Konuyu Değerlendirin
Konuyu Değerlendirin:

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Şüpheli/Sanığın avukat olması durumunda zorunlu müdafilik. edumlu Meslektaşların Soruları 9 14-01-2008 22:15
Yazılı sözleşme olması durumunda Vekalet Ücretinin ödenmemesi Gamze Manay Meslektaşların Soruları 1 21-05-2007 22:23
Bağkulunun SSK ya kaydı olması durumunda Bağkurla ilişiğinin kesilmesi elvankakici Meslektaşların Soruları 5 28-03-2007 13:18
İş Akdinin Sona Ermesi durumunda Avukatın Vekalet Akdi de Kendiğinden sona erer mi? Adli Tip Meslektaşların Soruları 4 23-01-2007 22:19
kredi kartı faiz oranlarının uygulanması Av.Yasemin Işık Meslektaşların Soruları 3 24-12-2006 17:44


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04334402 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.