Ana Sayfa
Kavram Arama : THS Google   |   Forum İçi Arama  

Üye İsmi
Şifre

Meslektaşların Soruları Hukukçu meslektaşların hukuki nitelikte sorularını birbirlerine yöneltecekleri mesleki yardımlaşma forumu. SADECE hukuk fakültesi mezunları ile hukuk profesyonellerinin (bilirkişi, icra müdürü vb.) yazışmasına açıktır. [Yeni Soru Sorun]

Süresinde ibraz Edilmemiş Teminat çekine Dayanan Sebepsiz Zenginleşme Davası

Yanıt
Konuyu Değerlendirin Konu İçinde Arama Konu Araçları  
Old 12-02-2009, 10:29   #1
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan Süresinde ibraz Edilmemiş Teminat çekine Dayanan Sebepsiz Zenginleşme Davası

Sayın meslektaşlarım,
TTK 644 gereğince, süresinde ibraz edilmemiş ya da zamanaşımına uğramış bir çekten dolayı hamilin keşideciye "sebepsiz zenginleşmeye" dayanarak dava açmaya hakkı vardır.

Alıntı:
Yazan TTK 644
Madde 644 - Keşideci ve poliçeyi kabul etmiş olan muhatap, (Müruruzaman sebebiyle veya senede dayanan hakların muhafazası için kanun hükmünce yapılması gerekli muamelelerin ihmal edilmiş bulunması dolayısiyle poliçeden doğan borçları düşmüş olsa bile) hamilin zararına ve sebepsiz olarak iktisabetmiş oldukları meblağ nispetinde ona karşı borçlu kalırlar.


Sebepsiz mal edinmeye dayanan dava, muhataba ikametgahlı bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve keşideci poliçeyi başka bir şahıs veya ticarethane hesabına çekmiş olduğu takdirde o kimseye veya ticarethaneye karşı dahi açılabilir.


Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir dava açılamaz.

BK 61 de sebepsiz zenginleşmenin varlığı için "başkasının zararına mal edinmeyi" şart koşmuştur.

Alıntı:
Yazan BK 61

Madde 61 - Haklı bir sebep olmaksızın aharın zararına mal iktisabeden kimse, onu iadeye mecburdur. Hususiyle muteber olmayan veya tahakkuk etmemiş bulunan bir sebebe yahut vücudu nihayet bulmuş olan bir sebebe müsteniden ahzolunan şeyin, iadesi lazımdır.

Konuyla ilgili tüm içtihatlarda, sebepsiz zenginleşmeye dayalı davalarda ispat yükünün davalıda olduğu, davalının sebepsiz zenginleşmediğini usulen kanıtlaması gerektiği belirtilmektedir.

1- TTK 644'de sözedilen "sebepsiz zenginleşme" ile BK 61'deki sebepsiz zenginleşme aynı nitelikte midir? Yoksa TTK 644, sebepsiz zenginleşmenin özel bir türü müdür?

2- Davalı, "sebepsiz zenginleşmediğini", bir başka deyişle (yasanın lafzına göre) "başkasının zararına mal edinmediğini" nasıl, hangi delillerle kanıtlayacaktır? Olumsuz bir durumun ispatının zor olduğu malum; esasen davacının "davalının sebepsiz zenginleştiğini" kanıtlaması gerekmez mi?

3- Somut bir olaya göre sorayım: Davacı (banka), dava dilekçesinde hamili olduğu çekin, çekte ciranta olan üçüncü kişiye verilen kredi için teminat olarak alındığını belirtiyorsa, ispat yükü yer değiştirmez mi? Bu durumda ortada bir sebepsiz zenginleşme olmadığı (davacının krediyi 3.kişiye verdiği, davalı keşidecinin sebepsiz zenginleşmediği, hatta sebepli de zenginleşmediği) çok açık değil mi? Davalı keşidecinin daha neyi kanıtlaması gerekir?

Yanıtlarınız için şimdiden teşekkür ederim. Saygılarımla.
Old 12-02-2009, 11:25   #2
korayoz

 
Varsayılan

Ttk m. 644 de ki hüküm borçlar kanunundan farklı olarak sadece çeke dayalı bir zenginleşmeden bahsediyor. Yani çekten dolayı alacak alınamadıysa başka noktalara bakılmıyor. Sadece zamanaşımı konusunda Yargıtay borçlar kanununu kıyasen uyguluyor.
Old 12-02-2009, 11:36   #3
korayoz

 
Varsayılan

3. sorunuzda belirtilen olayı anlayamadım. Keşideci zaten bankaya karşı çekten dolayı aralarında ki anlaşma gereği sorumludur. Bankanın hamil olduğunu kastettiyseniz eğer bankalar çeki kabul niteliğine gelen bu şekilde çekte hamil veya ciranta olamazlar. Biraz daha olayı açarsanız daha iyi anlaşılabilir.
Old 12-02-2009, 12:06   #4
Av.Mehmet Saim Dikici

 
Varsayılan

Alıntı:
Konuyla ilgili tüm içtihatlarda, sebepsiz zenginleşmeye dayalı davalarda ispat yükünün davalıda olduğu, davalının sebepsiz zenginleşmediğini usulen kanıtlaması gerektiği belirtilmektedir.

Bunun dayanağı nedir?

Davacı, borcu olmayan bir şeyi hataen verdiğini kanıtlamak zorundadır. (BK:62) Davacı hataen verdiğini kanıtlarsa elbette ki, kazanımın sebepsiz olmadığını ispat külfeti davalıya geçer. Bk.63'de düzenlenen iadenin şümulu ile karıştırmış olma ihtimaliniz var diye düşünüyorum.
Old 12-02-2009, 13:55   #5
nephilis

 
Varsayılan

- TTK m.644'de düzenlenen sebepsiz iktisap davası BK.61'deki sebepsiz iktisap davasından farklı mahiyette bir dava olup onun özel bir türü değildir.
- TTK 644'te belirtili davayı açmak için davalının, BK 61 maddesi anlamında zenginleşmesi aranmaz. Şöyleki; BK 61'de, başkasının zararına sebepsiz zenginleşenin bu zenginleşmesinin haklı bir sebebe dayanmaması şartı aranır. Oysaki TTK 644'te düzenlenen davada davalının haklı bir sebep bulunmadan zenginleştiği ileri sürülemez. Çünkü bu maddede anılan zenginleşme haksız bir sebebe değil ve fakat kanun hükmüne dayanmaktadır. Hamil hakkını talep hususunda kanunda yazılı şekli işlemleri yerine getirmemiş ve kanun hükmü gereği bu hakkını kaybetmiştir. Dolayısıyla burada BK m.61 anlamında bir sebepsiz zenginleşme sözkonusu değldir.
- Yine BK m.61 de sözkonusu olan zenginleşen ve fakirleşen mamelekler arasında mevcut doğrudan doğruya bir ilişki ve iki mamelek arasında meydana gelen bir mamelek kayması, TTK m 644 te sözkonusu değildir.
Dolayısıyla TTK m.644'deki sebepsiz iktisap davası; BK 61 de düzenlenen davadan, dayandığı sebepler ve bir kısım özellikleri itibariyle ayrılmaktadır.

Ayrıca TTK 644'teki sebepsiz iktisap davasında ispat yükünün davalıda olduğu hususuna katılmıyorum. Bu davada sebepsiz zenginleşmenin varlığını davacı hamilin ispat etmesi gereklidir. Bu tür davalarda zenginleşme, davalının bir borçtan kurtulması şeklinde ortaya çıktığından ıspatı da zor değildir.Davacının iddialarını çürütmek isteyen davalı, mevcut hukuki ilişkiye bir açıklık getirmek suretiyle karşı tarafın iddialarını çürütebilir.

Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, eğer keşideci sözkonusu kambiyo senedinin zaman aşımına uğramasıyla bir borç ödemesinden kurtulmuş ise sebepsiz zenginleştiğinden bahsetmek mümkündür kanımca. Zaten TTK m. 644/4 gereği sözkonusu dava ciranta aleyhine açılamayacağından, davanın krediyi çeken cirantaya yöneltilmemesinde de bir yanlışlık olmadığı kanaatindeyim.

İyi çalışmalar, kolay gelsin..
Old 15-04-2009, 23:26   #6
Av.Cengiz Aladağ

 
Varsayılan

En sonunda aradığım kararı buldum:

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

E:2005/5638
K:2006/5707
T:15.05.2006

6762 s. Yasa m. 644

Taraflar arasında görülen davada Bulancak Asliye Hukuk Mahkemesi'nce verilen 12.05.2004 tarih ve 2003/72 - 2004/197 sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi D.Ç. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
KARAR : Davacı vekili, müvekkilinin hamili olduğu 18.07.2001 tarih ve 11.500.000.000.TL bedelli hamiline yazılı çekin davalının oyalaması nedeniyle zamanaşımına uğradığını, davalı keşidecinin çek bedeli kadar sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek TTK'nun 644. maddesi gereğince çek bedelinin keşide tarihi olan 18.07.2001 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket temsilcisi, davacı ile arasında sebepsiz zenginleşmeye yol açacak bir ilişkinin bulunmadığını, dava konusu çeki uzun yıllardır ticari ilişkisi olduğu dava dışı ... Pazarlama Demir Çelik San. ve Tic. Ltd. Şti'ne satın aldığı 38.100 kg demirkarşılığında tanzim ederek verdiğini, çek bedelini bu şirket yetkilisi E'ye peyder pey ödediğini, bu şahsın çeki muvazaalı olarak davacıya verdiğini, mukerrer tahsilat yapılmak istendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece toplanan delillere göre, davacının keşideci ile arasındaki temel ilişkiyi ispatlayamadığı, ciro yoluyla çek hamili olmadığından çek miktarı ve davalı ile ticari ilişkisi olan dava dışı şirket çalışanı olması da dikkate alınarak çeke ne sebeple sahip olduğunu kanıtlaması gerektiği, dava konusu cekin dava dışı şirketten alınan demir nedeniyle keşide edildiği ve bedelinin şirkete odendigi, dava dışı sırket temsilcisinin kötü niyetli olarak davalı ile herhangi bir ilişkisi bulunmayan davacıya çeki vererek mükerrer tahsilat yapmaya çalıştığı kanaatine varıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, TTK' nun 644. maddesine dayalı sebepsiz zenginleşme nedeniyle alacak istemine ilişkindir. Bu hükme göre önemli olan davacı hamilin ödenmeyen çek nedeniyle uğradığı zarar sonucu davalı keşidecinin sebepsiz zenginleşip zenginleşmediğidir. Dava konusu çekin süresinde ibraz edilmemesi nedeniyle borçtan kurtulan keşideci, temel ilişki nedeniyle sebepsiz zenginleşmediğini ispatlaması halinde sorumluluktan kurtulur. Davalı keşideci çeki ... Pazarlama Demir Çelik San. ve Tic. Ltd. Şti'nden satın aldığı 38.100 kg demir nedeniyle dava konusu çeki duzenlediğini ve cek bedelini peyder pey bu sirketin yetkilisi E'ye odedigini, bu nedenle sebepsiz zengınleşmediğini savunmuştur. Dosyaya davalının ödeme belgesi olarak sunduğu dekont ve makbuzlarda bu ödemelerin dava konusu çek bedeline mahsuben yapıldığı hususunda bir ibare mevcut değildir. Davalı taraf, dava dışı bu şirketle uzun yıllardır ticari ilişkisi olduğunu belirttiğine göre, davalı şirket ve dava dışı şirket kayıtlarında bilirkişi incelemesi yaptırılarak muaccel başka bir alacak olmadığı saptandığı takdirde bu ödemelerin dava konusu çek karşılığında yapıldığının kabul edilmesi gerekirken, ispat külfeti davacıya yüklenerek ve araştırma yapmadan çek bedelinin dava dışı şirkete ödendiği kabul edilerek eksik incelemeyle davanın reddi doğru görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 15.05.2006 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Old 11-10-2009, 17:00   #7
Av.Serkan DAĞDEVİREN

 
Varsayılan

Esasında menfi bir durumun ispatı kolay olmadığı için müspet olanın ispat edilmesi gerekir.Kimse olumsuz bir durumu ispatla yükümlü tutulamaz.Bu açıdan bakıldığında davalı tarafı olumsuz bir durumu ispatla yani sebepsiz/haksız zenginleşmediğini kanıtlama yükümü altında bırakmış oluyorsunuz.kanaatimce sebepsiz zenginleşme davalarında da, sebepsiz zenginleşme iddiasında bulunan tarafın yani davacının olumlu olanı, karşı yanın haksız zenginleştiğini ispat etmesi gerekir.zira,az yukarıda açıklandığı üzere olumlu durumun ispatı olumsuza göre daha kolaydır.

Ancak ne var ki yargıtay bu kurala sebepsiz zenginleşme davalarında bir bakıma istisna getirmiş gibi görünüyor.Şahsen yargıyatın bu kararlarına katılmadığımı belirtmek isterim. Çünkü, davalı taraf haklı olduğu halde, kanıtlanması neredeyse imkansız olan olumsuz bir durumu ispatla yükümlü tutulduğu için davayı kaybedecek duruma getirilmiştir.
Yanıt


Şu anda Bu Konuyu Okuyan Ziyaretçiler : 1 (0 Site Üyesi ve 1 konuk)
 

 
Forum Listesi

Benzer Konular
Konu Konuyu Başlatan Forum Yanıt Son Mesaj
Alacak davası mı- Sebepsiz Zenginleşme Davası mı- Maddi Tazminat mı açılmalı sarissa Meslektaşların Soruları 5 19-03-2009 14:04
Katkı payı davası mı sebepsiz zenginleşme davası mı açılmalı? üye21665 Meslektaşların Soruları 5 07-07-2008 11:30
Alacak Davası vs. Sebepsiz Zenginleşme Av.Eren Şener Meslektaşların Soruları 4 07-06-2007 16:36


THS Sunucusu bu sayfayı 0,04720902 saniyede 15 sorgu ile oluşturdu.

Türk Hukuk Sitesi (1997 - 2016) © Sitenin Tüm Hakları Saklıdır. Kurallar, yararlanma şartları, site sözleşmesi ve çekinceler için buraya tıklayınız. Site içeriği izinsiz başka site ya da medyalarda yayınlanamaz. Türk Hukuk Sitesi, ağır çalışma şartları içinde büyük bir mesleki mücadele veren ve en zor koşullar altında dahi "Adalet" savaşından yılmayan Türk Hukukçuları ile Hukukun üstünlüğü ilkesine inanan tüm Hukukseverlere adanmıştır. Sitemiz ticari kaygılardan uzak, ücretsiz bir sitedir ve her meslekten hukukçular tarafından hazırlanmakta ve yönetilmektedir.